Books by Kemal Hakan Tekin

HALEP'TE OSMANLI İZLERİ, 2014
Osmanlı imparatorluğu için Halep çok önemli bir yere sahipti. Özellikle imparatorluğun Irak, Suri... more Osmanlı imparatorluğu için Halep çok önemli bir yere sahipti. Özellikle imparatorluğun Irak, Suriye, Arabistan ve Mısır ile ilişkilerinin, iktidar merkezine yakınlığı ve stratejik
konumu nedeniyle Halep'ten yönetilmesi, bu şehri çok daha önemli bir konumagetirmekteydi. Bu yüzden merkezi yönetim her zaman Halep'in üzerine özellikle
tİtremiş ve Halep'te bağımsız bir otoritenin hâkim olmasını engellemek için tümtedbirleri her zaman almıştır. Halep, dört yüz yıl boyunca merkeze büyük bağlılık gösteren paşaları konuk etmiştir. Halep yönetiminde hep saraya tam itaati benimseyen yöneticiler söz sahibi olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu için bu kadar önemli olduğu bilinen bu şehirde, çalışmamızın ana temasını oluşturan imar faaliyetleri de azımsanamayacak düzeydedir. Her ne kadar bugün Halep'te Osmanlı öncesi ve özellikle Eyyubi ve Memlüklu dönemlerine ait mimarı yapılara rastlanıyor olsa da Osmanlı döneminde inşa edilmiş olan dini, askeri ve sivil mimari örneklerinin sayısının fazlalığı, yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi Osmanlı
İmparatorluğu için Halep'in ne kadar önem verilen bir şehir olduğunu gözer önüne serer niteliktedir.
Çalışmamız, Osmanlı tarihi için bu denli önemli bir şehir olmasına rağmen maalesef bilimsel araştırmalarda hak ettiği yeri alamadığını düşündüğümüz Halep'teki Osmanlı
İmparatorluğu varlığını, sanatsal ve mimari açıdan ele alarak en azından dini eserleri bir tespit ve tanıtım niteliği taşımakta ve daha sonra bu konu ile ilgili yapılacak çalışmalara ışık tutmayı amaçlamaktadır.
SABIRLA SELAMETE TANE TANE, 2014
Papers by Kemal Hakan Tekin
SANATTA ANADOLU-ASYA İLİŞKİLERİ, 2006
EMİR TİMUR'UN HAYATINDA SANAT-SİYASET İLİŞKİSİ, 2002

TÜRK-İSLAM SANATINDA TESBİH ÜZERİNE NOTLAR, 2014
Türk-İslam sanatı tarihi içinde tesbih sanatı ile ilgili literatürde oldukça az araştırma bulunma... more Türk-İslam sanatı tarihi içinde tesbih sanatı ile ilgili literatürde oldukça az araştırma bulunmaktadır. Tesbih her zaman her inanç sistemi içinde ibadet bağlamında kullanılmıştır. Uluslararası literatürde tesbihin psikolojik tedavilerdeki etkisinin incelenmesi boyutunda bilimsel araştırmalar bulunmaktadır Tesbihin tarihçesi söz konusu olduğunda bir ipe dizilmiş boncuk taneleri olarak düşünürsek tarihinin çok eskilere dayandığını söylemek hiç de zor değildir. İlk kullanıldığı yer olarak Hindistan ve Hinduizm gösterilmektedir. Sonrasında Budizm ile Asya’da kullanılmış ve Ortadoğu üzerinden de Avrupa’ya kadar yayılım göstermiştir. Hristiyanlık içinde hem Katolik hem de Ortodoks kilise mensupları tarafından kullanılmıştır. Tesbih hemen hemen tüm dünya dinlerinin kullandığı bir ibadet aracı olmuş ise de İslamiyet ile özdeşleşen kimliği sonucunda Türk-İslam dünyasında nam salan bir sanat halini almıştır. Kullanılan malzeme ne kadar kaliteli ve ayrıcalıklı ise tesbih de o kadar ayrıcalıklı hale gelmiştir. Tesbih denildiğinde ilk akla gelen inanç sistemi yine de İslamiyet olmaktadır. Bu açıdan da Türk tesbih sanatı ayrıcalıklı bir konumdadır. Ancak Türk tesbih sanatı ile ilgili literatür tarandığında çok sayıda araştırma ile karşılaşılmamaktadır. Bu çalışmada var olan literatürden hareketle genel bilgi ve değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır. Sırasıyla tesbih sanatının geçmişinden söz edilecek, tesbih yapımında kullanılan türlerinden, yapımında kullanılan malzemelerden ve yapım tekniğinden söz edilecektir.

HALEP’TE GELENEKTEN YENİLİĞE GEÇİŞ SÜRECİNDE İMAR FAALİYETLERİNE İMZA ATAN YAPI PATRONLARI VE ESERLERİ ÜZERİNE
Halep, Irak, Suriye, Arabistan ve Mısır bölgelerine yakınlığı nedeniyle
Osmanlı Devleti için önem... more Halep, Irak, Suriye, Arabistan ve Mısır bölgelerine yakınlığı nedeniyle
Osmanlı Devleti için önemli bir yere sahipti. Halep ve Şam şehirleri Osmanlı hâkimiyeti sırasında Suriye’de en fazla eser yaptırılan iki büyük şehir halini almıştır.
Osmanlı döneminde Halep’te inşa edilen büyük külliyelerin banileri olarak, Halep valiliği görevinde bulunmuş olan paşaların imzasını görmek mümkündür. Örneğin, Hüsrev Paşa, Halep şehrinin idarecisi olarak bir anlamda yaptırdığı Osmanlı üslubundaki külliye ile Osmanlı damgasını şehre vurmuştur. Hüsrev Paşa külliyesi 1546 yılında tamamlanmıştır. Hüsrev Paşa’nın bu baniliği öncü olmuştur. Diğer banilerin inşa ettirdikleri külliyeler ile birlikte Halep ticaret merkezi, Osmanlı fethinden sonra kırk yıl içinde iki katı büyüklüğe ulaşmıştır. Çalışmamızda, Halep’teki Osmanlı hâkimiyeti sırasında, Osmanlı sanat patronlarının şekillendirdiği
gelenekten yeniliğe geçiş süreci incelenecektir. Bu baniler ile ilgili olarak yapıların kitabelerinden ve çeşitli tarihi kaynaklardan yararlanılacaktır. Sonuçta, Osmanlı valisi sanat patronları tarafından kurulan sanatsal ortam ortaya çıkarılmış olacaktır.

OSMANLI HÂKİMİYETİ DÖNEMİNDE HALEP ŞEHRİNDEKİ TİCARİ YAPILANMA
Eyyubiler döneminden itibaren ticaret hayatı canlanmaya başlayan Halep’in, Osmanlı hâkimiyetine g... more Eyyubiler döneminden itibaren ticaret hayatı canlanmaya başlayan Halep’in, Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle bu önemi daha da artmış ve Doğu Akdeniz’de önemli bir ticaret kenti durumuna gelmiştir. Bu gelişme, Asya mallarını Avrupa’ya taşıyan Batılı tüccarların ticari faaliyetlerini Şam’dan Halep’e kaydırmalarına neden olmuştur.
Halep’in tam anlamıyla devletin bir eyaleti olmasını güvence altına alan Osmanlı valileri, kenti ve onun ticari kapasitesini, hem bu dünya, hem de öteki dünya açısından iyi bir yatırım alanı olarak gördüler. Osmanlı yönetimi altındaki ilk yıllar boyunca kente gelen valiler, şehrin görüntüsüne ve ticari altyapısına büyük katkılarda bulundular. Bu faaliyetlerin doğal sonucu olarak Osmanlı idaresi altında geçen ilk yarım yüzyıldaki yapılaşmanın, Halep’in ticari çekirdeğini iki kattan fazla büyümüştür.
Bir yandan Anadolu’yu Suriye’ye bağlayan yol üzerinde, diğer taraftan da Baharat yolu üzerinde bulunan Halep’in tarih boyunca hareketli bir ticari yaşamı vardı. Halep’te Kapalıçarşı ve hanların en güzel örneklerini görmek mümkündür. Kenti ziyaret eden herkes Halep Çarşısı karşısında şaşkınlık ve hayranlık duyuyor, onu sadece İstanbul’un ünlü Kapalı Çarşı’sının geçebileceği düşünüyordu Hanların boyutları çok değişkendi ama en geniş hanlar, kuşkusuz Halep’te bulunmaktaydı.
Çalışmada, Halep’e yaklaşık 400 yıl kadar egemen olan Osmanlı Devleti’nin Halep’in ticari önemine verdiği değer, yatırımlar ve bu doğrultuda yapmış olduğu imar faaliyetleri hakkında bilgi vererek, döneme damgasını vuran önemli ticaret yapıları ve bunların Halep’in ekonomik hayatına yaptıkları katkılar ele alınacaktır.

OSMANLI DEVLETİNDE GELENEKTEN YENİLİĞE GEÇİŞİN ANLAMLI BİR SEMBOLÜ: MECİDİ NİŞANLARI
Devlete hizmeti özendirmek ve bağlılık sağlamak aynı zamanda bağımsızlığın vurgulanması anlayışın... more Devlete hizmeti özendirmek ve bağlılık sağlamak aynı zamanda bağımsızlığın vurgulanması anlayışının bir sembolü olan nişan geleneği, Osmanlı Devletinde madalyalardan sonra başlamıştır. Madalyalardan daha görkemli olarak hattâ değerli taşlarla süslenerek devlet hizmetinde başarılı olan, devlete bağlılık, fedakârlık ve yararlılık gösteren vatandaşlara ve yabancılara verilmek üzere devlet bütçesinden büyük harcamalar yapılarak imal edilen ve dağıtılan nişanlar, özellikle Sultan II. Mahmud döneminde yaygınlaşmaya başlamıştır.
Çalışma konusu olarak seçilen Mecidî Nişanları, özellikle ıslahatçı kimliği ile tanınan Sultan Abdülmecid tarafından, daha önce verilmiş olan tüm nişanların lağvedilerek ve veriliş kriterleri ve sayıları nizamnamelerle standart altına alınmış, aynı zamanda batıda verilen örnekleriyle hem görünüm hem de prestij açısından boy ölçüşebilecek kriterlerde ihdas edilmiş olmaları itibariyle özellikle Osmanlı Devleti tarihi açısından oldukça önemlidir.
Gelenek ile Avrupa kaynaklı modernliğin adeta bir sembolü haline gelen Mecidî Nişanı, çok kısa sürede büyük bir başarıyla Osmanlı devlet geleneğinde yerini almıştır. Öncelikle padişahın portrelerinde gerekli değişiklikler uygulanarak, daha önce takmış olduğu görkemli nişanların yerine yeni nişanın alametleri yerleştirilmeye başlanmış, bu yeni nişan Osmanlı devleti hakkında yazılan eserlere de hemen dâhil edilmiştir. Aynı şekilde bu yeni nişanın alametlerinin görüntüleri, o dönemde gayet popüler olan tarih, coğrafya ve hanedan secereleri üzerinde yayınlanan kitapların resimli levhalarında da görülmektedir.
Çalışmamızda, gelenekle yenilik arasındaki geçiş sürecinin önemli sembollerinden biri haline gelen ve Osmanlı Devletinin sonuna kadar ihdas edilmeye devam edilmiş olan Mecidî Nişanlarını, daha yakından tanıtarak önemlerine dikkat çekmek amaçlanmıştır.

ÇAĞDAŞ TÜRK SANATININ DEĞERLERİNDEN MUSTAFA AYAZ VE MÜZESİ
Çağdaş Türk sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Mustafa Ayaz ile
ilgili sınırlı sayıdaki ... more Çağdaş Türk sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Mustafa Ayaz ile
ilgili sınırlı sayıdaki bilgi, literatürde dağınık hâlde karşımıza çıkmaktadır. Yurt içinde altmışı aşkın kişisel sergi açan ve on dokuz ödül kazanan; Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede de karma sergi ve bienallere katılmış olan sanatçı, kendi adıyla anılan müzesi ile de ön plana çıkmaktadır. Mustafa Ayaz, Ankara'da, "Mustafa Ayaz Vakfı Plastik Sanatlar Müzesi" adı altında, tamamen kendi olanakları ve birikimlerini kullanarak bir müze yaptırmıştır. Bu çalışmada kendisinin hayatı,
sanatçı kişiliği ve kurduğu müze ile ilgili detaylı bilgilere yer verilerek, sanat tarihi merkezinde güncel bir literatür değerlendirmesi yapılmıştır. Sanatçı ile yapılan kişisel görüşme, müze kayıtları dışında literatürde kendisi ile ilgili çıkan yayınlar kaynak olarak kullanılmıştır.

KIRIM SAVAŞI OSMANLI HATIRA VE ASKER MADALYALARI, 2014
Madalya, onurlandırmanın aynı zamanda devlete bağlılığı artırmanın önemli sembollerinden biri olm... more Madalya, onurlandırmanın aynı zamanda devlete bağlılığı artırmanın önemli sembollerinden biri olmuştur. Devletler madalyalar aracılığıyla güçlerini sembolik anlamda ortaya koymuşlardır. Osmanlı Devleti, SultanII. Mehmed döneminde madalya geleneğiyle tanışmış olsa da Sultan I. Mahmud ile madalyalara önem verilmeye başlanmıştır. Kırım Savaşı sonunda Osmanlı Devleti bir dizi hatıra madalyası ve asker madalyası bastırtmıştır. Kırım Savaşı’nda yararlılık gösterenlere
ödül olarak ya da bu önemli muharebenin anısına bir hatıra niteliği şeklinde madalyalar Osmanlı, müttefik kuvvetler ve hatta bu savaştan yenik olarak ayrılan Rusya tarafından bastırılmıştır. Osmanlı döneminde modern anlamda madalya geleneğinin Kırım Savaşı sonundan itibaren başladığına da dikkat çekilerek çalışmamızda, Osmanlı Devleti döneminde Kırım Savaşı hatıra ve asker ve madalyaları hakkında bilgi verilecektir. Kırım Savaşı ile ilgili basılan Mecidi Nişanları araştırma kapsamı nedeniyle incelemeye dâhil edilmemiştir.
Uploads
Books by Kemal Hakan Tekin
konumu nedeniyle Halep'ten yönetilmesi, bu şehri çok daha önemli bir konumagetirmekteydi. Bu yüzden merkezi yönetim her zaman Halep'in üzerine özellikle
tİtremiş ve Halep'te bağımsız bir otoritenin hâkim olmasını engellemek için tümtedbirleri her zaman almıştır. Halep, dört yüz yıl boyunca merkeze büyük bağlılık gösteren paşaları konuk etmiştir. Halep yönetiminde hep saraya tam itaati benimseyen yöneticiler söz sahibi olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu için bu kadar önemli olduğu bilinen bu şehirde, çalışmamızın ana temasını oluşturan imar faaliyetleri de azımsanamayacak düzeydedir. Her ne kadar bugün Halep'te Osmanlı öncesi ve özellikle Eyyubi ve Memlüklu dönemlerine ait mimarı yapılara rastlanıyor olsa da Osmanlı döneminde inşa edilmiş olan dini, askeri ve sivil mimari örneklerinin sayısının fazlalığı, yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi Osmanlı
İmparatorluğu için Halep'in ne kadar önem verilen bir şehir olduğunu gözer önüne serer niteliktedir.
Çalışmamız, Osmanlı tarihi için bu denli önemli bir şehir olmasına rağmen maalesef bilimsel araştırmalarda hak ettiği yeri alamadığını düşündüğümüz Halep'teki Osmanlı
İmparatorluğu varlığını, sanatsal ve mimari açıdan ele alarak en azından dini eserleri bir tespit ve tanıtım niteliği taşımakta ve daha sonra bu konu ile ilgili yapılacak çalışmalara ışık tutmayı amaçlamaktadır.
Papers by Kemal Hakan Tekin
Osmanlı Devleti için önemli bir yere sahipti. Halep ve Şam şehirleri Osmanlı hâkimiyeti sırasında Suriye’de en fazla eser yaptırılan iki büyük şehir halini almıştır.
Osmanlı döneminde Halep’te inşa edilen büyük külliyelerin banileri olarak, Halep valiliği görevinde bulunmuş olan paşaların imzasını görmek mümkündür. Örneğin, Hüsrev Paşa, Halep şehrinin idarecisi olarak bir anlamda yaptırdığı Osmanlı üslubundaki külliye ile Osmanlı damgasını şehre vurmuştur. Hüsrev Paşa külliyesi 1546 yılında tamamlanmıştır. Hüsrev Paşa’nın bu baniliği öncü olmuştur. Diğer banilerin inşa ettirdikleri külliyeler ile birlikte Halep ticaret merkezi, Osmanlı fethinden sonra kırk yıl içinde iki katı büyüklüğe ulaşmıştır. Çalışmamızda, Halep’teki Osmanlı hâkimiyeti sırasında, Osmanlı sanat patronlarının şekillendirdiği
gelenekten yeniliğe geçiş süreci incelenecektir. Bu baniler ile ilgili olarak yapıların kitabelerinden ve çeşitli tarihi kaynaklardan yararlanılacaktır. Sonuçta, Osmanlı valisi sanat patronları tarafından kurulan sanatsal ortam ortaya çıkarılmış olacaktır.
Halep’in tam anlamıyla devletin bir eyaleti olmasını güvence altına alan Osmanlı valileri, kenti ve onun ticari kapasitesini, hem bu dünya, hem de öteki dünya açısından iyi bir yatırım alanı olarak gördüler. Osmanlı yönetimi altındaki ilk yıllar boyunca kente gelen valiler, şehrin görüntüsüne ve ticari altyapısına büyük katkılarda bulundular. Bu faaliyetlerin doğal sonucu olarak Osmanlı idaresi altında geçen ilk yarım yüzyıldaki yapılaşmanın, Halep’in ticari çekirdeğini iki kattan fazla büyümüştür.
Bir yandan Anadolu’yu Suriye’ye bağlayan yol üzerinde, diğer taraftan da Baharat yolu üzerinde bulunan Halep’in tarih boyunca hareketli bir ticari yaşamı vardı. Halep’te Kapalıçarşı ve hanların en güzel örneklerini görmek mümkündür. Kenti ziyaret eden herkes Halep Çarşısı karşısında şaşkınlık ve hayranlık duyuyor, onu sadece İstanbul’un ünlü Kapalı Çarşı’sının geçebileceği düşünüyordu Hanların boyutları çok değişkendi ama en geniş hanlar, kuşkusuz Halep’te bulunmaktaydı.
Çalışmada, Halep’e yaklaşık 400 yıl kadar egemen olan Osmanlı Devleti’nin Halep’in ticari önemine verdiği değer, yatırımlar ve bu doğrultuda yapmış olduğu imar faaliyetleri hakkında bilgi vererek, döneme damgasını vuran önemli ticaret yapıları ve bunların Halep’in ekonomik hayatına yaptıkları katkılar ele alınacaktır.
Çalışma konusu olarak seçilen Mecidî Nişanları, özellikle ıslahatçı kimliği ile tanınan Sultan Abdülmecid tarafından, daha önce verilmiş olan tüm nişanların lağvedilerek ve veriliş kriterleri ve sayıları nizamnamelerle standart altına alınmış, aynı zamanda batıda verilen örnekleriyle hem görünüm hem de prestij açısından boy ölçüşebilecek kriterlerde ihdas edilmiş olmaları itibariyle özellikle Osmanlı Devleti tarihi açısından oldukça önemlidir.
Gelenek ile Avrupa kaynaklı modernliğin adeta bir sembolü haline gelen Mecidî Nişanı, çok kısa sürede büyük bir başarıyla Osmanlı devlet geleneğinde yerini almıştır. Öncelikle padişahın portrelerinde gerekli değişiklikler uygulanarak, daha önce takmış olduğu görkemli nişanların yerine yeni nişanın alametleri yerleştirilmeye başlanmış, bu yeni nişan Osmanlı devleti hakkında yazılan eserlere de hemen dâhil edilmiştir. Aynı şekilde bu yeni nişanın alametlerinin görüntüleri, o dönemde gayet popüler olan tarih, coğrafya ve hanedan secereleri üzerinde yayınlanan kitapların resimli levhalarında da görülmektedir.
Çalışmamızda, gelenekle yenilik arasındaki geçiş sürecinin önemli sembollerinden biri haline gelen ve Osmanlı Devletinin sonuna kadar ihdas edilmeye devam edilmiş olan Mecidî Nişanlarını, daha yakından tanıtarak önemlerine dikkat çekmek amaçlanmıştır.
ilgili sınırlı sayıdaki bilgi, literatürde dağınık hâlde karşımıza çıkmaktadır. Yurt içinde altmışı aşkın kişisel sergi açan ve on dokuz ödül kazanan; Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede de karma sergi ve bienallere katılmış olan sanatçı, kendi adıyla anılan müzesi ile de ön plana çıkmaktadır. Mustafa Ayaz, Ankara'da, "Mustafa Ayaz Vakfı Plastik Sanatlar Müzesi" adı altında, tamamen kendi olanakları ve birikimlerini kullanarak bir müze yaptırmıştır. Bu çalışmada kendisinin hayatı,
sanatçı kişiliği ve kurduğu müze ile ilgili detaylı bilgilere yer verilerek, sanat tarihi merkezinde güncel bir literatür değerlendirmesi yapılmıştır. Sanatçı ile yapılan kişisel görüşme, müze kayıtları dışında literatürde kendisi ile ilgili çıkan yayınlar kaynak olarak kullanılmıştır.
ödül olarak ya da bu önemli muharebenin anısına bir hatıra niteliği şeklinde madalyalar Osmanlı, müttefik kuvvetler ve hatta bu savaştan yenik olarak ayrılan Rusya tarafından bastırılmıştır. Osmanlı döneminde modern anlamda madalya geleneğinin Kırım Savaşı sonundan itibaren başladığına da dikkat çekilerek çalışmamızda, Osmanlı Devleti döneminde Kırım Savaşı hatıra ve asker ve madalyaları hakkında bilgi verilecektir. Kırım Savaşı ile ilgili basılan Mecidi Nişanları araştırma kapsamı nedeniyle incelemeye dâhil edilmemiştir.
konumu nedeniyle Halep'ten yönetilmesi, bu şehri çok daha önemli bir konumagetirmekteydi. Bu yüzden merkezi yönetim her zaman Halep'in üzerine özellikle
tİtremiş ve Halep'te bağımsız bir otoritenin hâkim olmasını engellemek için tümtedbirleri her zaman almıştır. Halep, dört yüz yıl boyunca merkeze büyük bağlılık gösteren paşaları konuk etmiştir. Halep yönetiminde hep saraya tam itaati benimseyen yöneticiler söz sahibi olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu için bu kadar önemli olduğu bilinen bu şehirde, çalışmamızın ana temasını oluşturan imar faaliyetleri de azımsanamayacak düzeydedir. Her ne kadar bugün Halep'te Osmanlı öncesi ve özellikle Eyyubi ve Memlüklu dönemlerine ait mimarı yapılara rastlanıyor olsa da Osmanlı döneminde inşa edilmiş olan dini, askeri ve sivil mimari örneklerinin sayısının fazlalığı, yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi Osmanlı
İmparatorluğu için Halep'in ne kadar önem verilen bir şehir olduğunu gözer önüne serer niteliktedir.
Çalışmamız, Osmanlı tarihi için bu denli önemli bir şehir olmasına rağmen maalesef bilimsel araştırmalarda hak ettiği yeri alamadığını düşündüğümüz Halep'teki Osmanlı
İmparatorluğu varlığını, sanatsal ve mimari açıdan ele alarak en azından dini eserleri bir tespit ve tanıtım niteliği taşımakta ve daha sonra bu konu ile ilgili yapılacak çalışmalara ışık tutmayı amaçlamaktadır.
Osmanlı Devleti için önemli bir yere sahipti. Halep ve Şam şehirleri Osmanlı hâkimiyeti sırasında Suriye’de en fazla eser yaptırılan iki büyük şehir halini almıştır.
Osmanlı döneminde Halep’te inşa edilen büyük külliyelerin banileri olarak, Halep valiliği görevinde bulunmuş olan paşaların imzasını görmek mümkündür. Örneğin, Hüsrev Paşa, Halep şehrinin idarecisi olarak bir anlamda yaptırdığı Osmanlı üslubundaki külliye ile Osmanlı damgasını şehre vurmuştur. Hüsrev Paşa külliyesi 1546 yılında tamamlanmıştır. Hüsrev Paşa’nın bu baniliği öncü olmuştur. Diğer banilerin inşa ettirdikleri külliyeler ile birlikte Halep ticaret merkezi, Osmanlı fethinden sonra kırk yıl içinde iki katı büyüklüğe ulaşmıştır. Çalışmamızda, Halep’teki Osmanlı hâkimiyeti sırasında, Osmanlı sanat patronlarının şekillendirdiği
gelenekten yeniliğe geçiş süreci incelenecektir. Bu baniler ile ilgili olarak yapıların kitabelerinden ve çeşitli tarihi kaynaklardan yararlanılacaktır. Sonuçta, Osmanlı valisi sanat patronları tarafından kurulan sanatsal ortam ortaya çıkarılmış olacaktır.
Halep’in tam anlamıyla devletin bir eyaleti olmasını güvence altına alan Osmanlı valileri, kenti ve onun ticari kapasitesini, hem bu dünya, hem de öteki dünya açısından iyi bir yatırım alanı olarak gördüler. Osmanlı yönetimi altındaki ilk yıllar boyunca kente gelen valiler, şehrin görüntüsüne ve ticari altyapısına büyük katkılarda bulundular. Bu faaliyetlerin doğal sonucu olarak Osmanlı idaresi altında geçen ilk yarım yüzyıldaki yapılaşmanın, Halep’in ticari çekirdeğini iki kattan fazla büyümüştür.
Bir yandan Anadolu’yu Suriye’ye bağlayan yol üzerinde, diğer taraftan da Baharat yolu üzerinde bulunan Halep’in tarih boyunca hareketli bir ticari yaşamı vardı. Halep’te Kapalıçarşı ve hanların en güzel örneklerini görmek mümkündür. Kenti ziyaret eden herkes Halep Çarşısı karşısında şaşkınlık ve hayranlık duyuyor, onu sadece İstanbul’un ünlü Kapalı Çarşı’sının geçebileceği düşünüyordu Hanların boyutları çok değişkendi ama en geniş hanlar, kuşkusuz Halep’te bulunmaktaydı.
Çalışmada, Halep’e yaklaşık 400 yıl kadar egemen olan Osmanlı Devleti’nin Halep’in ticari önemine verdiği değer, yatırımlar ve bu doğrultuda yapmış olduğu imar faaliyetleri hakkında bilgi vererek, döneme damgasını vuran önemli ticaret yapıları ve bunların Halep’in ekonomik hayatına yaptıkları katkılar ele alınacaktır.
Çalışma konusu olarak seçilen Mecidî Nişanları, özellikle ıslahatçı kimliği ile tanınan Sultan Abdülmecid tarafından, daha önce verilmiş olan tüm nişanların lağvedilerek ve veriliş kriterleri ve sayıları nizamnamelerle standart altına alınmış, aynı zamanda batıda verilen örnekleriyle hem görünüm hem de prestij açısından boy ölçüşebilecek kriterlerde ihdas edilmiş olmaları itibariyle özellikle Osmanlı Devleti tarihi açısından oldukça önemlidir.
Gelenek ile Avrupa kaynaklı modernliğin adeta bir sembolü haline gelen Mecidî Nişanı, çok kısa sürede büyük bir başarıyla Osmanlı devlet geleneğinde yerini almıştır. Öncelikle padişahın portrelerinde gerekli değişiklikler uygulanarak, daha önce takmış olduğu görkemli nişanların yerine yeni nişanın alametleri yerleştirilmeye başlanmış, bu yeni nişan Osmanlı devleti hakkında yazılan eserlere de hemen dâhil edilmiştir. Aynı şekilde bu yeni nişanın alametlerinin görüntüleri, o dönemde gayet popüler olan tarih, coğrafya ve hanedan secereleri üzerinde yayınlanan kitapların resimli levhalarında da görülmektedir.
Çalışmamızda, gelenekle yenilik arasındaki geçiş sürecinin önemli sembollerinden biri haline gelen ve Osmanlı Devletinin sonuna kadar ihdas edilmeye devam edilmiş olan Mecidî Nişanlarını, daha yakından tanıtarak önemlerine dikkat çekmek amaçlanmıştır.
ilgili sınırlı sayıdaki bilgi, literatürde dağınık hâlde karşımıza çıkmaktadır. Yurt içinde altmışı aşkın kişisel sergi açan ve on dokuz ödül kazanan; Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede de karma sergi ve bienallere katılmış olan sanatçı, kendi adıyla anılan müzesi ile de ön plana çıkmaktadır. Mustafa Ayaz, Ankara'da, "Mustafa Ayaz Vakfı Plastik Sanatlar Müzesi" adı altında, tamamen kendi olanakları ve birikimlerini kullanarak bir müze yaptırmıştır. Bu çalışmada kendisinin hayatı,
sanatçı kişiliği ve kurduğu müze ile ilgili detaylı bilgilere yer verilerek, sanat tarihi merkezinde güncel bir literatür değerlendirmesi yapılmıştır. Sanatçı ile yapılan kişisel görüşme, müze kayıtları dışında literatürde kendisi ile ilgili çıkan yayınlar kaynak olarak kullanılmıştır.
ödül olarak ya da bu önemli muharebenin anısına bir hatıra niteliği şeklinde madalyalar Osmanlı, müttefik kuvvetler ve hatta bu savaştan yenik olarak ayrılan Rusya tarafından bastırılmıştır. Osmanlı döneminde modern anlamda madalya geleneğinin Kırım Savaşı sonundan itibaren başladığına da dikkat çekilerek çalışmamızda, Osmanlı Devleti döneminde Kırım Savaşı hatıra ve asker ve madalyaları hakkında bilgi verilecektir. Kırım Savaşı ile ilgili basılan Mecidi Nişanları araştırma kapsamı nedeniyle incelemeye dâhil edilmemiştir.