Sociology

Göç her zaman önemli bir toplumsal değişim nedenidir. Ülke içinde kırsal alandan kentsel alana göç, daha iyi iş bulma ve ekonomik koşullarını iyileştirme için yapılır. Aynı şekilde düşük gelir düzeyine sahip ülkelerden, geliri daha iyi ülkelere de dış göç olabilmektedir. Bireylerin iç göç ve dış göç yaşamalarında birçok neden ileri sürülmektedir. Kadınlara özgü göç nedenleri arasında sıklıkla ailenin göç etmesi yer almaktadır. Kadını göçe zorlayan bir diğer önemli neden de evliliktir. Göçün kadın sağlığına etkileri çeşitli olabilmektedir. Çoğunlukla göç, kadınların sağlığını olumsuz etkilemektedir. Pek çok dünya ülkesinde göç eden kadınların statüsü düşüktür ve göç kadının statüsünü erkeğe göre iki kat daha olumsuz yapabilmektedir. Göçmen kadınlar hem kadın oldukları, hem de göçmen oldukları için cinsel taciz, tecavüz ve şiddet benzeri sorunlarla karşılaşabilmektedirler. Göçmen kadınların karşılaştıkları bir diğer sorun da fuhşa zorlanmalarıdır. Bu durum aynı zamanda kadınları cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve HIV enfeksiyonu açısından da risk grubuna sokmaktadır. Göçmen kadınların sağlığının korunması ve geliştirilmesinde sağlık personelinin ve özellikle hemşirelerin görev ve sorumlulukları vardır. Sağlık bakımı sunanların bölgelerinde yaşayan göçmenlerin özelliklerini bilmeleri, kadınların sağlık gereksinimlerini belirlemede ve bakım hizmetini sunmada kolaylık sağlayacaktır.

18. yüzyılın ikinci yarısından sonra dünya üzerinde sanayileşme ile birlikte görülen büyük değişim, yalnızca olumlu değil aynı zamanda tüm dünyada, özellikle çalışan kesimi olumsuz anlamda da etkilemiştir. Sosyal hayatın her alanında olduğu gibi çalışma hayatında da büyük oranlara varan işsizlik, ücretlerin düşmesi, çalışma sürelerinin artması, çocukların ve kadınların yoğun şekilde çalıştırılması gibi bir dizi sorunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Devletler, özellikle erken sanayileşen devletlerde Sosyal politikalar adı altında  “toplumda bağımlı çalışan, sosyal ve ekonomik yönden güçsüz, özel olarak bakım ve gözetim gereksinimi duyan kesimlerin karşılaştıkları ya da karşılaşabilecekleri olumsuzluklara karşı korunmasını öngören politikalar oluşturulmuş ve bu politikalarla devletlerin refah seviyesine çıkartılması hedeflenmiştir. Genellikle merkezi hükümetler tarafından alınan ve uygulanan sosyal politika önlemleriyle çalışma hayatındaki sorunların büyük bir kısmı ortadan kaldırılmaya çalışılmış, gelir dağılımında ve refahın yaygınlaşmasında önemli iyileşmeler sağlanmaya çalışılmış ve bunun sonucunda ortaya refah devleti kavramı çıkmıştır. Ancak toplum yapıları, özellikle ekonomi politikalarının etkisiyle her geçen gün değişmektedir. Yapılan Araştırmalar, küreselleşen dünyada, sosyal harcamaların düzey olarak azalmadığını hatta birçok ülkede arttığını göstermektedir. Gelecekte ne tür önlemler alınması gerektiği merak konusu olmaktadır.

Bu araştırmanın amacı Türkiye’de 1978 ve 1980 yıllarında Sivas, Çorum ve Maraş’ta gerçekleşen mezhep eksenli çatışmaların o dönem basınına yansıma biçimlerinin analiz edilmesidir.  Araştırmanın evreni 1978-1980 yılları arasında yayımlanan gazeteler olup, bunlar arasından her vaka için seçilen altışar gazete örneklemi oluşturacaktır. Araştırma İçerik analizi Yöntemi ile hazırlanmıştır. Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Tercüman, Milli Gazete, Akşam, Günaydın, Son Havadis, Hergün, Ayrıntılı Haber, Sabah, Bizim Anadolu, Dünya, Ekspres, Güneş, Türkiye, Yeni Asya, ve İstanbul Gazeteleri incelenmiş olup bunlar arasından öncelik baskı sayısı ve mevcudiyet olmak üzere her bir olay için altı gazete seçilmiştir. Çalışmanın bulguları kronolojik olarak Sivas, Maraş ve Çorum sırası ile her olayın tarihsel olarak hangi gazetede nasıl ele alındığına dair haber metinleri ile sunulmuştur. Sonuç bölümünde karşılaştırmanın sonuçlarını maddeler halinde gösterilmekte olup, tartışma bölümünde konunun daha detaylı incelenebilmesi için neler yapılabilineceğine dair önerilere yer verilmiştir.  Olayların öncesinde ülkedeki siyasal durumun seyri, politikacı beyanatları ve katliamlara sebep olabilecek siyasi cinayetler söz konusu olmasına rağmen bu çalışma olayların öncesi ve sonrasına ait dönemleri kapsamamaktadır

Bu çalışma, PAÜ öğrencilerinin toplumsal, ekonomik ve siyasal eğilimlerini belirlemek ve buna bağlı olarak sosyolojik bir analiz yapabilmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. İnsan özgürlüğünü ciddiye alan, insan haklarını savunan, evrensel hukuk ilkelerini benimseyen ve bilimsel bilgi üreten bir üniversite gençliği, ülke geleceği açısından önem taşımaktadır.

Bu makale günümüzde sanayileşme süreci içerisinde bulunan ve bu sürecin özellikle sosyal boyutlarıyla ilgili tüm olumsuzluklarını taşıyan ve anakentlerde belirgin olarak ortaya çıkan sokak çocuklarını ele almaya çalışmıştır. Türkiye'de niceliksel olarak en fazla sokak çocuğunun yer aldığı anakentlerimizden biri olan Ankara'nın Sakarya caddesinde yaşayan sokak çocuklarının aile yapıları, niçin sokaklarda yaşadıkları ve acil bir şekilde çözüme kavuşturulmayı bekleyen sosyal psikolojik, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel sorunları yüz yüze görüşme tekniği ile gizlilik ilkesine göre araştırılmıştır. Çalışmamızda yer alan sokak çocuklarının eğitim düzeyi düşük anne ve babaları Türkiye'nin kırsal kesimlerinden Ankara'ya göç eden ailelerden oluşmaktadır. Bütün boyutlarıyla güvensizliğin ve şiddetin yer aldığı sokaklarda bu çocuklar, uyuşturucu satıcıları, alkolikler, fuhuş ve organ mafyası gibi korkunç tehlikelerle karşı karşıya gelerek eğitim hayatına devam edememekte sigara ve uyuşturucuya alışma, kolay yoldan para kazanma, çeşitli suçlara yönelme, toplumsal dışlanma, aşağılanma, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz gibi tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu çalışma, olanı belirleme amacı güderken sokak çocukları ile ilgili genel bir bilgiyi de okuyucularına sunmaktadır.

süreden beri bilgi diye çevrilen 'Information' kavramı aslında sözlük karşılığı olarak, haber, malumat anlamına gelmektedir. Enformasyon toplumu ise bilgi toplumu diye karşılanmıştır. Bu çalışmada biz de bilgi toplumu kavramını tercih ettik.

The corpus of Pierre Bourdieu presents a unique model for synthesizing the classical tradition of sociology, and the new theoretical expansions augmented after 60's. The central theme of this effort is, in the simplest form, the attempt to overcome the oppositions of actuator and ...

After the military coup of 12 September 1980, the field of intellectual production in Turkey has gone through a structural transformation with the strategies conducted by state policies. The most prominent "intellectual breakthrough" in the process of transformation was executed by the Islamist intellectuals. This enterprise, which is also known as "the new Muslim Intellectual movement" in the literature, led Muslim section who for many years has had an ambivalent relationship with the political field to "discover politics". Until the 80s and the middle of the 90s, the new Muslim intellectuals had constructed an opposing intellectual discourse which had been established on the disagreement between modernity and the Islamic. For Muslim sections, the dominant figures of this innovative discourse were leading Muslim intellectuals like İsmet Özel, Rasim Özdenören and Ali Bulaç. However, the AK Party's coming to power in the 2000s with an Islamic ideological background, especially successful mobilization of the Islamic movements in harmony with capital have caused erosions in arguments which the new Muslim intellectual had once supported. In this context, the main argument in this paper is that, in contrast to the authoritarian identity of the official ideology, Islamic intellectuals, who have entered into a relative alliance with different ideological positions under the title of "democratic republic", have become the discourse producers of liberal positions. Another factor within this position shift is the economic-political process which is nowadays called the "Protestantization of Islam".

Bu çalışmada, öncelikle Neoliberal politikaların yalnızca ekonomi politikaları olarak görülmemesi gerektiğinin altı çizildi. Kapitalist sistemin yaşadığı kriz her ne kadar ekonomik bir kriz olarak kendisini dışa vursa da gerçeğin öyle olmadığı anlaşılacaktır. Sermayenin kendisini kentsel mekânda yeniden üretimini sağlamak amacıyla neoliberal politikalar başta iktisadi olmak üzere, sosyal, kültürel alanda birçok düzenlemenin yapıldığı uygulamalardır. Bu politikalar kuşkusuz mekân üzerinde de son derece etkili olmuştur. Bu bağlamda küresel bir strateji olarak soylulaştırma deneyimlerine yer verilmiştir. Küreselleşmenin bu yeni ekonomik düzeninde, yoksulların kıymetlenen kentsel arazilerinin küresel sermaye tarafından nasıl potansiyel yatırım bölgeleri olarak değerlendirildiği görülecektir. Son yıllarda, dev emlak şirketleri ve geliştirici firmalarca inşa edilen, tasarım değeri taşıyan ve elit bir tüketime sunulan yüksek apartman bloklarından veya alçak lüks konutlardan oluşan bu yeni inşa alanları da, en az tek tek restore edilen tarihi apartmanların oluşturduğu sokak/mahalle profilleri kadar, soylulaştırılmış kent coğrafyasının bir parçası haline gelmiştir.

Media today has been dominant on many side of post-industrial society, primarily on culture. The main issue has been “ruling effects” regarding information issues in the last 30 years mediatic discourse, has been comeeted to ruling by connecting the social inspecting network. At this point, the present article deals with the autonomy of mediatic discourse by following the way of Pierre Bourdieu who analyzes TV as a paradigmatic sample another aspect of the article deals with the democratic hopes regarding mediatic applications.

Media today has been dominant on many side of post-industrial society, primarily on culture. The main issue has been “ruling effects” regarding information issues in the last 30 years mediatic discourse, has been comeeted to ruling by connecting the social inspecting network. At this point, the present article deals with the autonomy of mediatic discourse by following the way of Pierre Bourdieu who analyzes TV as a paradigmatic sample another aspect of the article deals with the democratic hopes regarding mediatic applications.

Yedi Denizli aktorunun temsilcisi ile derinlemesine gorusme nitel arastirma yontemi uygulamasina dayanan bu calismanin veri analizi, kodlarin tekrarlama sayisinin karsilastirmali analizi ve gorusme yapilan kisilerin ifadeleri olacak sekilde iki temel kategoride ele alinmistir. Bu baglamda bu calismanin en anlamli bulgularindan biri de, gocmen cocuklarinin yasam mucadelesinde Denizlili cocuklarin seviyesine gelebilmek icin hem kir hem de kent kulturunu kendi icinde sentezleyen arabesk bir kulturu benimsemelerine iliskindir. Gercekten de boylesi bir arabesk kulturu, ote yandan babasindan edindigi rol modeli ile pekistirerek Denizli toplumsal yasamina eklemlemeye calisan gocmen cocuk yeni bir sokak kulturunun islevsel kurucu oznesi haline gelir.

Arastirmada, Denizli’de yasayan kadinlarin, kadin programlarini izleme nedenleri, kadinlarin bu programlara yonelik gorusleri ve bu programlarin kadinlari nasil konumlandirdigi, programlarin tursel ve soylemsel ozellikleri ekseninde analiz edilmistir. Arastirmada tesadufi orneklemle secilmis toplam 240 kadina anket calismasi uygulanmistir. Orneklem grubunun, kadin programlarini takip etme nedenleri, bu programlarda islenen konulara, studyodaki katilimcilara, program sunucusuna, konularin tartisilma bicimlerine yonelik dusunceleri sosyo-demografik degiskenlerle iliskilendirilerek degerlendirilmistir. Veriler, SPSS for Windows 11.0 paket programinda analiz edilmistir. Kadinlarin kadin programlarini izleme nedenleri ve bu programlardan etkilenme durumlari arasindaki farklar ki-kare testi ile kontrol edilmistir. Arastirmada anlamlilik duzeyi 0.5 olarak kabul edilmistir. Arastirma sonucunda, arastirmanin evreninde yer alan kadinlarin cogunlugunun kadin programlarini ozellikle izdivac pro...

Bu calisma Turkiye’nin buyuk kentlerinde yasayan bireylerin 1999-2009 yillari arasindaki intihar egilimlerini arastirmayi amaclamaktadir. Turkiye Istatistik Enstitu’sunun 1999-2009 intihar istatistikleri veri tabani baz alinarak buyuk kent topluluklarinin intihar egilimlerinin tespit edilmesinden sonra bu kent topluluklari arasinda ayirt edici ve riskli intihar profili temsil eden illerin intihar nedenleri ayrica ele alinmaktadir. Buyuk kentlerde son yillarda artis egilimi icerisinde olan intihar eylemleri toplumsal donusumun yikici toplumsal gostergelerinden birini olusturmaktadir. Kentsel ortamdaki intihar eylemlerinin nasil bir toplumsal egilim icerisinde oldugu bu calismada toplumsal gercekligin iliskisel ve butunsel mantigina uygun dusen bir arastirma metodu araciligiyla insa edilmektedir. 1999-2009 zaman diliminin son yillarinda Adana ve Gaziantep kentleri ayirt edici ve riskli intihar profillerini temsil etmektedirler. Bunun yani sira 2001 yilinin hemen sonrasinda bu kentlerd...