Gemi inşa teknolojisinin ahşaba dayalı olarak sürdürüldüğü dönemde gemilerin demir aksamları üret... more Gemi inşa teknolojisinin ahşaba dayalı olarak sürdürüldüğü dönemde gemilerin demir aksamları üretiminde ısı kaynağı olarak yoğun bir şekilde odun kömürü kullanılmıştır. Zengin orman kaynakları sayesinde odun kömürü temininde çağdaşı olan devletlere göre büyük bir avantaja sahip olan Osmanlı Devleti dışa bağlı kalmadan odun kömürünü temin ederek inşa faaliyetlerini sürdürmüştür. Ancak Osmanlı Devleti'nin sahip olduğu bu avantajlı durum 19. yüzyılın ilk çeyreğinde buharlı gemilerin inşasına başlanmasıyla son bulmuştur. İnşa aşamasında bilgi birikimi ve ekonomik güç gerektiren bu türden gemileri inşa etme imkânına sahip olmayan Osmanlı Devleti güvenlik ve prestij meselesi olarak gördüğü buharlı gemileri satın alma yoluyla ve eldeki veya inşası devam eden yelkenli gemilere buhar makinesi yerleştirilerek envantere katmayı amaçlamıştır. Envantere buharlı gemilerin girmesiyle birlikte enerji kaynağı olarak ihtiyaç duyulan maden kömürü başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinden temin edilmiştir. Bu çalışmada yelkenliden buharlıya geçiş sürecinde Osmanlı Donanması'nda kullanılan kömür türleri ve kullanım alanlarının neler olduğu, kömürün hangi yollarla temin edildiği, temin sırasında yaşanan sorunlar ve devletin sorunlara yaklaşımı arşiv kaynakları kullanılarak ele alınmıştır.
Sultan II. Mahmud döneminde temelleri atılan ve Türk eğitim tarihinde oldukça önemli bir yere sa... more Sultan II. Mahmud döneminde temelleri atılan ve Türk eğitim tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan rüşdiye mektepleri askeri okulların ihtiyaç duyduğu nitelikli öğrencileri ve devlet dairelerinin memur ihtiyacına cevap vermek için teşkilatlandırılmıştır. Müfredatına dâhil ettiği tarih, coğrafya ve temel seviyede matematik dersleriyle modern anlamda eğitim vermeyi amaçlayan rüşdiye mekteplerinin gelişimi ve ülke geneline yayılışı çok yavaş olmuştur. Özellikle Sultan II. Abdülhamid devrinde başta devlet yöneticileri olmak üzere halkın artan ilgisi neticesinde öncelikle kent merkezleri olmak üzere birçok kazada rüşdiye mektebi inşa edilerek faaliyete geçmiştir. Bu çalışmada taşrada açılmış olan ve kendi içerisinde ayrı bir hikayesi olan ve bazı kaynaklarda Karabekir Rüşdiye Mektebi olarak da geçen Keskin Erkek Rüşdiye Mektebi ele alınmıştır. Çalışmada ilk olarak rüşdiye mekteplerinin kuruluş ve gelişim aşamaları kısaca ele alındıktan sonra Keskin Erkek Rüşdiye Mektebinin kuruluş aşaması ve yaşanan zorluklar incelenmiştir. Çalışmanın devamında ise mektepte verilen dersler, gerekli araç gereçlerin temini ve mektepte eğitim hayatını sürdüren öğrenciler üzerinde durulmuştur. Çalışmanın son bölümünde ise mektebin kuruluşundan itibaren muallimlik görevini yürüten ve nüfuzu sayesinde muallimlik görevi dışında bölgedeki çoğu işe müdahalesi söz konusu olan Yusuf Ziyaeddin Efendi merkezinde yaşanan muallim-i evvellik mücadelesi ve tayin süreçleri ele alınmıştır.
VAKANÜVİS- Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 2024
Burak Kocaoğlu-Hakan Doğan 500 stratejik malzemelerin başında askeri terminolojide hartuç kesesi ... more Burak Kocaoğlu-Hakan Doğan 500 stratejik malzemelerin başında askeri terminolojide hartuç kesesi olarak da ifade edilen tek kullanımlık barut keseleri gelmiştir. Hartuç kesesi kullanımı atış sırasında fazla veya eksik barut kullanımından kaynaklanan sorunların önüne geçtiği gibi ateş gücünün devamlılığını da sağlamıştır. Bu çalışmada 1772-1838 tarihleri arasında hartuç kesesinin üretim aşaması, üretim aşamasında yaşanan sorunlar ve devletin sorunlara çözüm arayışları ve hartuç kesesinin yoğun olarak kullanıldığı alanların neler olduğu ele alınmıştır.
Bu baskının bütün hakları yazarına aittir. Yazarın yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya b... more Bu baskının bütün hakları yazarına aittir. Yazarın yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.
Sultan II. Abdülhamid dönemi sosyal devlet anlayışının başarılı bir şekilde yürütüldüğü ve toplum... more Sultan II. Abdülhamid dönemi sosyal devlet anlayışının başarılı bir şekilde yürütüldüğü ve toplumda yardıma muhtaç her kesime imkanlar ölçüsünde yardım elinin uzatıldığı bir dönem olmuştur. Şüphesiz ki yürütülen yardım faaliyetlerinin Sultan’ın himayesinde yapılması yürütülen yardım faaliyetlerinin başarılı olmasını sağlamıştır. Çoğu araştırmacı tarafından Sultan II. Abdülhamid’in zamanla toplum içerisindeki görünürlüğünün azalmasından dolayı meşruiyetini arttırmak adına yardım faaliyetlerine ağırlık vererek himaye ettiği yönünde düşünceler dile getirilmiştir. Bu düşüncelerin haklılık payı olmakla birlikte Sultan’ın bizzat bu faaliyetlerle ilgilenmesini sadece siyasi sebeplerle açıklayamayız. Sultan II. Abdülhamid’in yardımsever bir yapıya sahip olması göz ardı edilmeyecek bir gerçekliktir. Bu çalışmada Sultan II. Abdülhamid döneminde çok geniş bir yelpazede yürütülen yardım faaliyetlerinden biri olan Paskalya Yortusu’nda Gayrimüslimlere yapılan maddi yardımlar ele alınmıştır. Çalışmamızın sınırları içerisinde kısaca Paskalya Yortusu’ndan bahsedildikten sonra hangi Gayrimüslim gruba ne kadar ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin finanse edilmesinde hangi kaynaklara başvurulduğu, bu süreçte yaşanan sorunların neler olduğu ve Sultan’ın tahttan indirilmesinden sonra ödemeler konusu arşiv belgeleri ışığı altında gösterilmiştir.
Burak Kocaoğlu 248 süreçte hangi sorunların yaşandığını ve devletin sorunlara ne gibi çözüm yolu ... more Burak Kocaoğlu 248 süreçte hangi sorunların yaşandığını ve devletin sorunlara ne gibi çözüm yolu bulduğunu arşiv kaynaklarına dayanarak gösterilmiştir.
Osmanlı Devlet sisteminde hukuk, şer'i ve örfi olarak ikiye ayrılmış ve uygulamalar bu iki esasa ... more Osmanlı Devlet sisteminde hukuk, şer'i ve örfi olarak ikiye ayrılmış ve uygulamalar bu iki esasa uygun olarak çelişmemek kaydı ile düzenlenmiştir. Kişiyi hak ve sorumluluklarına ehil kılan husus yaş ve büluğ meselesidir. Şer'i hukuka göre bir kişinin mesuliyet alabilmesi ve cezai ehliyetinin olabilmesi için akli melekelerin yerinde, bulûğa erişmiş ve rüşdü olması gerekmiştir Kişinin, ceza alabilmesi hususunda yaş önemli bir kriter olmakta ve Bulûğ yaşının değişiklik göstermesinde, iklim, ırksal özellik, yaşanılan konum, beslenme ve ekonomik etkenler gibi etkenlere göre değişiklik gösterdiği görülmüştür. Bu çalışmada, Osmanlı Devlet hukukunun işleyişinde önemli bir husus olan bulûğ ve yaş meselesi irdelenmiştir. Arşiv kayıtlarındaki emsalleri üzerinden hareketler daha önce incelenmemiş olan yaş unsurunun çeşitli etkenlere göre Osmanlı coğrafyasında farklı uygulamalara sahne olduğu ortaya konulacaktır.
Osmanl Devleti yeni fethedilen bölgelerde kal c olmak, güvenli inin tesis etmek ve bölgenin enlen... more Osmanl Devleti yeni fethedilen bölgelerde kal c olmak, güvenli inin tesis etmek ve bölgenin enlendirilmesini sa lamak için sistemli bir iskân politikas yürütmü tür. 1 Bölgenin Türkle tirilmesini amaç edinen bu politikan n bir parças olarak Anadolu'dan baz a iretler ve köylüler gönüllü veya zorunlu olarak yeni fethedilen bölgelere sürgün edilmi tir. 2 Genellikle zorunlu sürgüne tabi tutulan gruplar, ziraat ile me gul olan yerle ik ahali ile sorun ya ayan ba bo göçebeler 3 veya bir bölgede sorun yaratm ya da yaratma ihtimali olan ki iler aras ndan seçilmi tir. 4 Ömer Lütfi Barkan bu türden yap lan sürgünlerin adama olan ihtiyaçtan öte, korkulan baz ki ilerin erlerinden kurtulmak için siyasi maksatla yap ld n ifade etmi tir. 5 Yeni fethedilen bölgelere gönüllü veya zorunlu olarak sürgün edilen bu gruplara ve ki ilere belirli bir süreli ine vergi muafiyeti tan nm olup ziraat yapabilmeleri için tohum, öküz ve çe itli tar m aletleri verilmi tir. 6
durulmuş olup devamında ise tedavi sonrası sağlığına kavuşamayan kişilerin tekaüde ayrılması mese... more durulmuş olup devamında ise tedavi sonrası sağlığına kavuşamayan kişilerin tekaüde ayrılması meselesi ve tekaüde ayrılma sırasında uygulanan prosedür ana hatlarıyla incelenmiştir.
Quite valuable studies have been carried out on climate and weather events in the Ottoman State. ... more Quite valuable studies have been carried out on climate and weather events in the Ottoman State. However, most of the studies do not elaborate on the negative effects of extreme temperatures on people and everyday life. Based on this shortcoming, this study has focused on outlining the negative effects of extreme temperatures in the Ottoman State in the summer months between 1876 and 1916 in detail. In the introduction part of the study, the concept of climate is explained briefly with the Köppen climate classification, which is the most widely used climate classification in the Ottoman Empire's area of dominance. The negative effects of extreme temperatures on daily life and the measures taken in the conditions of the period are emphasized in the first part of the study. The problems experienced during the appointments of district governors in Çukurova and the Arabian Peninsula, where extreme temperatures prevailed in summer months, and the measures taken by the state to protect the health of officials, especially district governors, are outlined in the second part of the study. In the continuation of the study, the problems experienced by security forces, the group most affected by extreme temperatures, is discussed. Topics such as the selection of troops and police to be sent to hot countries, protection of their health and payment of salaries are examined in this section. The negative effects of extreme temperatures on the educational activities in a country and the measures taken by the state to protect the health of children and teachers involved in education are described in the last part of the study.
Bu çalışma XVIII. yüzyılın sonlarından XIX. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı ordusunda bulunan a... more Bu çalışma XVIII. yüzyılın sonlarından XIX. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı ordusunda bulunan askerlerin maneviyatını ve moralini yükseltmek için yapılan bazı dini ritüeller ve bu ritüellerin asker üzerinde nasıl bir etki bıraktığını konu edinmektedir. Çalışmanın giriş bölümünde gazâ ve cihad anlayışı ve bunun Osmanlı ordusuna sağladığı manevi destekten kısaca bahsedilmiş olup devamında ise devlete ait önemli askeri üretim tesisleri başta olmak üzere ülke genelinde bulunan cami, mescid ve tekke gibi ibadethanelerde gerçekleştirilen dua ve sûre okumaları ele alınıp, ordunun maneviyatının yükseltilmesi için hangi dua ve sûrelerin, hangi usulde okutulduğu gösterilmiştir. Çalışmanın bir diğer bölümünde ise iki kıymetli dini eser olan Kadı Iyaz'a ait Şifâ-i Şerîf ve İmam Buhari'ye ait Buhârî-i Şerîf okumaları incelenmiştir. Bölümde bu eserlerin ordu içerisinde okunması görevinin kimler vasıtasıyla sağlandığı ve bu kişilere devlet tarafından sağlanan imkânların neler olduğu ele alınmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise ordunun çeşitli sınıfları içerisinde bulunan askerlerin ibadetlerini yerine getirmeleri konusunda yaşadığı bazı sorunları ve devletin bu sorunlara karşı bulduğu çözüm ve çözüm arayışları gösterilmiştir.
Öz: Sınırları üç kıtaya ulaşan ve bünyesinde farklı etnik ve dini unsuru barındıran Osmanlı Devle... more Öz: Sınırları üç kıtaya ulaşan ve bünyesinde farklı etnik ve dini unsuru barındıran Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayan bireylerin İslâm dinine geçişleri oldukça sık görülen bir durumdur. Kayıtlara ihtida olarak geçen İslâmiyet'e geçişin tamamlanabilmesi için ihtida etmek isteyen kişinin belirli bir yaş aralığında, ruhen sağlıklı olması ve baskı altında bu kararı almamış olması şartları aranmıştır. Bu temel şartları sağlayamayan kişilerin İslâmiyet'e geçişi kanunen mümkün olmamıştır. Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde ihtida arzusunda olan çocukların durumu arşiv kaynaklarına dayanılarak gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın giriş bölümünde İslâmiyet'e geçiş ve İslâmiyet'ten ayrılış ana hatlarıyla gösterilmiş olup ihtida veya irtidâd eden kişilerin durumu ele alınmıştır. Bölümün devamında ise kişilerin neden İslâm dinine geçme arzusunda oldukları tartışılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde Osmanlı Devleti'nde bulûğ yaşının tespiti ve bulûğ yaşına ermeyenlerin din değiştirme nedenleri ve yaşanan sorunlar incelenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise Gayrimüslim çiftlerden birinin ihtida etmesi ve çiftlerin boşanması sonrası evlilikten dünyaya gelen çocukların velayetinin kimde kalacağı ve hangi dine mensup olacakları meselesi ve devletin bu konudaki tutumu gösterilmiştir. Son bölümde ise ihtida sonrası ve başka bir Gayrimüslim mezhebe geçen çocukların nüfusa kaydı meselesi ele alınmıştır.
Öz: Döneminin önemli deniz kuvvetlerinden bir tanesine sahip olan Osmanlı Devleti, donanmanın iaş... more Öz: Döneminin önemli deniz kuvvetlerinden bir tanesine sahip olan Osmanlı Devleti, donanmanın iaşe ve ikmaline büyük önem vermiştir. Geniş Osmanlı coğrafyası içerisinde gerekli olan malzemeler kolaylıkla temin edilebilmiş olsa da sağlık alanında yetişmiş personel bulma konusunda zorluk çekilmiştir. Bu noktada devlet, ihtiyacı olan personeli devrin Osmanlı eğitim sistemi içerisinde yetişmiş olan hekimlerden ya da Gayrimüslim unsurlardan karşılamaya çalışmıştır. Dış kaynaktan sağlanan sağlık personelinin istenilen düzeyde başarılı olamamasından ötürü III. Selim döneminde Tersâne-i Âmire'de, Tıphâne kurulmuş ve donanmada yer alacak sağlık personeli ve kullanılacak malzemelerin temini konusunda önemli adımlar atılmıştır. Bu çalışmada 1797-1858 tarihleri arasında Osmanlı Donanması'nda verilen sağlık hizmetleri, arşiv belgeleri kullanılarak ana hatlarıyla ele alınmıştır. Çalışmada ilk olarak Osmanlı Devleti'nin denizlerdeki durumuna giriş yapıldıktan sonra iaşe ve ikmal konusuna çok kısaca değinilmiştir. Devamında ise gerekli sağlık personelinin temini konusu ele alınmış olup, bu konuda ne gibi sıkıntıların yaşandığı ve ihtiyaç olan personelin temini için ne gibi çalışmaların yapıldığı gösterilmiştir. Sonrasında ise Osmanlı Donanması'nın sağlık hizmetleri için yapılan harcamalar ayrı başlıklar altında incelenmiştir. Bu noktada ilk olarak görev alan sağlık personelinin maaş ödemeleri ele alınmıştır. Maaş ödemelerinden başka diğer bir önemli gider kalemi de hastaların tedavisinde kullanılacak olan ecza malzemelerinin ve ecza sandıklarının hazırlanması meselesi gösterilmiştir. Harcamalar kısmının devamında ise donanma gemilerinde veya hastanelerinde vefat eden askerlerin defin işlemleri ve masraflarıyla, donanmaya ait hastaneler için yapılan çeşitli harcamalar ayrı başlıklar altında değerlendirilmiştir.
Öz: Günümüzde dünyanın hemen her yerinde denizcilikle ilgili yapılan faaliyette veya denizcilikle... more Öz: Günümüzde dünyanın hemen her yerinde denizcilikle ilgili yapılan faaliyette veya denizcilikle alakalı olan sivil ve askeri yapılanmalarda şüphesiz en çok kullanılan görsel çapadır. Çapa, gemilerin limanda veya deniz üzerinde sabit kalması için atılan ağır bir demir olup, Osmanlı döneminde lenger olarak adlandırılmıştır. Lenger, Osmanlı donanmasında mevcut olan her tür ve ebattaki geminin inşasında kullanılan onlarca malzemeden bir tanesi olup, önem itibariyle kullanılan diğer malzemeler içerisinde müstesna bir yere sahiptir. Bu sebeptendir ki donanmaya ait gemilerin inşa faaliyetlerine başlanılmasıyla birlikte bu malzemenin üretimi ve temini için devlet yöneticileri büyük çaba göstermiştir. Bu çalışmada, Osmanlı Devleti'nde denizcilik konusuna kısa bir giriş yapıldıktan sonra, Osmanlı donanmasında lenger ihtiyacını belirleyen temel unsurları ve üretim aşamasına giden sürecin nasıl işlediği sorularına genel hatlarıyla cevap aranmıştır. Bu noktada, ilk olarak çalışma dönemimiz içerisinde, Osmanlı Devleti'nin en önemli lenger üretim merkezi konumunda olan İstanbul'daki Hasköy lengerhanesinin yenilenmesi ve tesisin genişletilmesi süreci ana hatlarıyla gösterilmiştir. Abstract: Today, it is undoubtedly the most widely used visual anchor in maritime-related activities or maritime-related civilian organizations. The anchor is a heavy iron thrown into the sea for the ships to stable, was named lenger in Ottoman period. Lenger is one of the dozens of materials used in the construction of every type and size of the ship available in the Ottoman navy and has an exceptional place among other materials used in importance. For this reason, with the start of the construction activities of the navy's ships, state managers made great efforts to manufacture and supply this material. In this study, maritime in the Ottoman Empire a brief introduction to the topic, the Ottoman navy and basic elements that determine the need to lenger in production stage we searched for a general answer to the question of how the process works. At this point, first throughout the study period, the most important which is the production center of the Ottoman Empire in İstanbul Hasköy with main lines of the restructuring of the suppression of is shown.
Gemi inşa teknolojisinin ahşaba dayalı olarak sürdürüldüğü dönemde gemilerin demir aksamları üret... more Gemi inşa teknolojisinin ahşaba dayalı olarak sürdürüldüğü dönemde gemilerin demir aksamları üretiminde ısı kaynağı olarak yoğun bir şekilde odun kömürü kullanılmıştır. Zengin orman kaynakları sayesinde odun kömürü temininde çağdaşı olan devletlere göre büyük bir avantaja sahip olan Osmanlı Devleti dışa bağlı kalmadan odun kömürünü temin ederek inşa faaliyetlerini sürdürmüştür. Ancak Osmanlı Devleti'nin sahip olduğu bu avantajlı durum 19. yüzyılın ilk çeyreğinde buharlı gemilerin inşasına başlanmasıyla son bulmuştur. İnşa aşamasında bilgi birikimi ve ekonomik güç gerektiren bu türden gemileri inşa etme imkânına sahip olmayan Osmanlı Devleti güvenlik ve prestij meselesi olarak gördüğü buharlı gemileri satın alma yoluyla ve eldeki veya inşası devam eden yelkenli gemilere buhar makinesi yerleştirilerek envantere katmayı amaçlamıştır. Envantere buharlı gemilerin girmesiyle birlikte enerji kaynağı olarak ihtiyaç duyulan maden kömürü başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinden temin edilmiştir. Bu çalışmada yelkenliden buharlıya geçiş sürecinde Osmanlı Donanması'nda kullanılan kömür türleri ve kullanım alanlarının neler olduğu, kömürün hangi yollarla temin edildiği, temin sırasında yaşanan sorunlar ve devletin sorunlara yaklaşımı arşiv kaynakları kullanılarak ele alınmıştır.
Sultan II. Mahmud döneminde temelleri atılan ve Türk eğitim tarihinde oldukça önemli bir yere sa... more Sultan II. Mahmud döneminde temelleri atılan ve Türk eğitim tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan rüşdiye mektepleri askeri okulların ihtiyaç duyduğu nitelikli öğrencileri ve devlet dairelerinin memur ihtiyacına cevap vermek için teşkilatlandırılmıştır. Müfredatına dâhil ettiği tarih, coğrafya ve temel seviyede matematik dersleriyle modern anlamda eğitim vermeyi amaçlayan rüşdiye mekteplerinin gelişimi ve ülke geneline yayılışı çok yavaş olmuştur. Özellikle Sultan II. Abdülhamid devrinde başta devlet yöneticileri olmak üzere halkın artan ilgisi neticesinde öncelikle kent merkezleri olmak üzere birçok kazada rüşdiye mektebi inşa edilerek faaliyete geçmiştir. Bu çalışmada taşrada açılmış olan ve kendi içerisinde ayrı bir hikayesi olan ve bazı kaynaklarda Karabekir Rüşdiye Mektebi olarak da geçen Keskin Erkek Rüşdiye Mektebi ele alınmıştır. Çalışmada ilk olarak rüşdiye mekteplerinin kuruluş ve gelişim aşamaları kısaca ele alındıktan sonra Keskin Erkek Rüşdiye Mektebinin kuruluş aşaması ve yaşanan zorluklar incelenmiştir. Çalışmanın devamında ise mektepte verilen dersler, gerekli araç gereçlerin temini ve mektepte eğitim hayatını sürdüren öğrenciler üzerinde durulmuştur. Çalışmanın son bölümünde ise mektebin kuruluşundan itibaren muallimlik görevini yürüten ve nüfuzu sayesinde muallimlik görevi dışında bölgedeki çoğu işe müdahalesi söz konusu olan Yusuf Ziyaeddin Efendi merkezinde yaşanan muallim-i evvellik mücadelesi ve tayin süreçleri ele alınmıştır.
VAKANÜVİS- Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 2024
Burak Kocaoğlu-Hakan Doğan 500 stratejik malzemelerin başında askeri terminolojide hartuç kesesi ... more Burak Kocaoğlu-Hakan Doğan 500 stratejik malzemelerin başında askeri terminolojide hartuç kesesi olarak da ifade edilen tek kullanımlık barut keseleri gelmiştir. Hartuç kesesi kullanımı atış sırasında fazla veya eksik barut kullanımından kaynaklanan sorunların önüne geçtiği gibi ateş gücünün devamlılığını da sağlamıştır. Bu çalışmada 1772-1838 tarihleri arasında hartuç kesesinin üretim aşaması, üretim aşamasında yaşanan sorunlar ve devletin sorunlara çözüm arayışları ve hartuç kesesinin yoğun olarak kullanıldığı alanların neler olduğu ele alınmıştır.
Bu baskının bütün hakları yazarına aittir. Yazarın yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya b... more Bu baskının bütün hakları yazarına aittir. Yazarın yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.
Sultan II. Abdülhamid dönemi sosyal devlet anlayışının başarılı bir şekilde yürütüldüğü ve toplum... more Sultan II. Abdülhamid dönemi sosyal devlet anlayışının başarılı bir şekilde yürütüldüğü ve toplumda yardıma muhtaç her kesime imkanlar ölçüsünde yardım elinin uzatıldığı bir dönem olmuştur. Şüphesiz ki yürütülen yardım faaliyetlerinin Sultan’ın himayesinde yapılması yürütülen yardım faaliyetlerinin başarılı olmasını sağlamıştır. Çoğu araştırmacı tarafından Sultan II. Abdülhamid’in zamanla toplum içerisindeki görünürlüğünün azalmasından dolayı meşruiyetini arttırmak adına yardım faaliyetlerine ağırlık vererek himaye ettiği yönünde düşünceler dile getirilmiştir. Bu düşüncelerin haklılık payı olmakla birlikte Sultan’ın bizzat bu faaliyetlerle ilgilenmesini sadece siyasi sebeplerle açıklayamayız. Sultan II. Abdülhamid’in yardımsever bir yapıya sahip olması göz ardı edilmeyecek bir gerçekliktir. Bu çalışmada Sultan II. Abdülhamid döneminde çok geniş bir yelpazede yürütülen yardım faaliyetlerinden biri olan Paskalya Yortusu’nda Gayrimüslimlere yapılan maddi yardımlar ele alınmıştır. Çalışmamızın sınırları içerisinde kısaca Paskalya Yortusu’ndan bahsedildikten sonra hangi Gayrimüslim gruba ne kadar ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin finanse edilmesinde hangi kaynaklara başvurulduğu, bu süreçte yaşanan sorunların neler olduğu ve Sultan’ın tahttan indirilmesinden sonra ödemeler konusu arşiv belgeleri ışığı altında gösterilmiştir.
Burak Kocaoğlu 248 süreçte hangi sorunların yaşandığını ve devletin sorunlara ne gibi çözüm yolu ... more Burak Kocaoğlu 248 süreçte hangi sorunların yaşandığını ve devletin sorunlara ne gibi çözüm yolu bulduğunu arşiv kaynaklarına dayanarak gösterilmiştir.
Osmanlı Devlet sisteminde hukuk, şer'i ve örfi olarak ikiye ayrılmış ve uygulamalar bu iki esasa ... more Osmanlı Devlet sisteminde hukuk, şer'i ve örfi olarak ikiye ayrılmış ve uygulamalar bu iki esasa uygun olarak çelişmemek kaydı ile düzenlenmiştir. Kişiyi hak ve sorumluluklarına ehil kılan husus yaş ve büluğ meselesidir. Şer'i hukuka göre bir kişinin mesuliyet alabilmesi ve cezai ehliyetinin olabilmesi için akli melekelerin yerinde, bulûğa erişmiş ve rüşdü olması gerekmiştir Kişinin, ceza alabilmesi hususunda yaş önemli bir kriter olmakta ve Bulûğ yaşının değişiklik göstermesinde, iklim, ırksal özellik, yaşanılan konum, beslenme ve ekonomik etkenler gibi etkenlere göre değişiklik gösterdiği görülmüştür. Bu çalışmada, Osmanlı Devlet hukukunun işleyişinde önemli bir husus olan bulûğ ve yaş meselesi irdelenmiştir. Arşiv kayıtlarındaki emsalleri üzerinden hareketler daha önce incelenmemiş olan yaş unsurunun çeşitli etkenlere göre Osmanlı coğrafyasında farklı uygulamalara sahne olduğu ortaya konulacaktır.
Osmanl Devleti yeni fethedilen bölgelerde kal c olmak, güvenli inin tesis etmek ve bölgenin enlen... more Osmanl Devleti yeni fethedilen bölgelerde kal c olmak, güvenli inin tesis etmek ve bölgenin enlendirilmesini sa lamak için sistemli bir iskân politikas yürütmü tür. 1 Bölgenin Türkle tirilmesini amaç edinen bu politikan n bir parças olarak Anadolu'dan baz a iretler ve köylüler gönüllü veya zorunlu olarak yeni fethedilen bölgelere sürgün edilmi tir. 2 Genellikle zorunlu sürgüne tabi tutulan gruplar, ziraat ile me gul olan yerle ik ahali ile sorun ya ayan ba bo göçebeler 3 veya bir bölgede sorun yaratm ya da yaratma ihtimali olan ki iler aras ndan seçilmi tir. 4 Ömer Lütfi Barkan bu türden yap lan sürgünlerin adama olan ihtiyaçtan öte, korkulan baz ki ilerin erlerinden kurtulmak için siyasi maksatla yap ld n ifade etmi tir. 5 Yeni fethedilen bölgelere gönüllü veya zorunlu olarak sürgün edilen bu gruplara ve ki ilere belirli bir süreli ine vergi muafiyeti tan nm olup ziraat yapabilmeleri için tohum, öküz ve çe itli tar m aletleri verilmi tir. 6
durulmuş olup devamında ise tedavi sonrası sağlığına kavuşamayan kişilerin tekaüde ayrılması mese... more durulmuş olup devamında ise tedavi sonrası sağlığına kavuşamayan kişilerin tekaüde ayrılması meselesi ve tekaüde ayrılma sırasında uygulanan prosedür ana hatlarıyla incelenmiştir.
Quite valuable studies have been carried out on climate and weather events in the Ottoman State. ... more Quite valuable studies have been carried out on climate and weather events in the Ottoman State. However, most of the studies do not elaborate on the negative effects of extreme temperatures on people and everyday life. Based on this shortcoming, this study has focused on outlining the negative effects of extreme temperatures in the Ottoman State in the summer months between 1876 and 1916 in detail. In the introduction part of the study, the concept of climate is explained briefly with the Köppen climate classification, which is the most widely used climate classification in the Ottoman Empire's area of dominance. The negative effects of extreme temperatures on daily life and the measures taken in the conditions of the period are emphasized in the first part of the study. The problems experienced during the appointments of district governors in Çukurova and the Arabian Peninsula, where extreme temperatures prevailed in summer months, and the measures taken by the state to protect the health of officials, especially district governors, are outlined in the second part of the study. In the continuation of the study, the problems experienced by security forces, the group most affected by extreme temperatures, is discussed. Topics such as the selection of troops and police to be sent to hot countries, protection of their health and payment of salaries are examined in this section. The negative effects of extreme temperatures on the educational activities in a country and the measures taken by the state to protect the health of children and teachers involved in education are described in the last part of the study.
Bu çalışma XVIII. yüzyılın sonlarından XIX. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı ordusunda bulunan a... more Bu çalışma XVIII. yüzyılın sonlarından XIX. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı ordusunda bulunan askerlerin maneviyatını ve moralini yükseltmek için yapılan bazı dini ritüeller ve bu ritüellerin asker üzerinde nasıl bir etki bıraktığını konu edinmektedir. Çalışmanın giriş bölümünde gazâ ve cihad anlayışı ve bunun Osmanlı ordusuna sağladığı manevi destekten kısaca bahsedilmiş olup devamında ise devlete ait önemli askeri üretim tesisleri başta olmak üzere ülke genelinde bulunan cami, mescid ve tekke gibi ibadethanelerde gerçekleştirilen dua ve sûre okumaları ele alınıp, ordunun maneviyatının yükseltilmesi için hangi dua ve sûrelerin, hangi usulde okutulduğu gösterilmiştir. Çalışmanın bir diğer bölümünde ise iki kıymetli dini eser olan Kadı Iyaz'a ait Şifâ-i Şerîf ve İmam Buhari'ye ait Buhârî-i Şerîf okumaları incelenmiştir. Bölümde bu eserlerin ordu içerisinde okunması görevinin kimler vasıtasıyla sağlandığı ve bu kişilere devlet tarafından sağlanan imkânların neler olduğu ele alınmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise ordunun çeşitli sınıfları içerisinde bulunan askerlerin ibadetlerini yerine getirmeleri konusunda yaşadığı bazı sorunları ve devletin bu sorunlara karşı bulduğu çözüm ve çözüm arayışları gösterilmiştir.
Öz: Sınırları üç kıtaya ulaşan ve bünyesinde farklı etnik ve dini unsuru barındıran Osmanlı Devle... more Öz: Sınırları üç kıtaya ulaşan ve bünyesinde farklı etnik ve dini unsuru barındıran Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayan bireylerin İslâm dinine geçişleri oldukça sık görülen bir durumdur. Kayıtlara ihtida olarak geçen İslâmiyet'e geçişin tamamlanabilmesi için ihtida etmek isteyen kişinin belirli bir yaş aralığında, ruhen sağlıklı olması ve baskı altında bu kararı almamış olması şartları aranmıştır. Bu temel şartları sağlayamayan kişilerin İslâmiyet'e geçişi kanunen mümkün olmamıştır. Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde ihtida arzusunda olan çocukların durumu arşiv kaynaklarına dayanılarak gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın giriş bölümünde İslâmiyet'e geçiş ve İslâmiyet'ten ayrılış ana hatlarıyla gösterilmiş olup ihtida veya irtidâd eden kişilerin durumu ele alınmıştır. Bölümün devamında ise kişilerin neden İslâm dinine geçme arzusunda oldukları tartışılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde Osmanlı Devleti'nde bulûğ yaşının tespiti ve bulûğ yaşına ermeyenlerin din değiştirme nedenleri ve yaşanan sorunlar incelenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise Gayrimüslim çiftlerden birinin ihtida etmesi ve çiftlerin boşanması sonrası evlilikten dünyaya gelen çocukların velayetinin kimde kalacağı ve hangi dine mensup olacakları meselesi ve devletin bu konudaki tutumu gösterilmiştir. Son bölümde ise ihtida sonrası ve başka bir Gayrimüslim mezhebe geçen çocukların nüfusa kaydı meselesi ele alınmıştır.
Öz: Döneminin önemli deniz kuvvetlerinden bir tanesine sahip olan Osmanlı Devleti, donanmanın iaş... more Öz: Döneminin önemli deniz kuvvetlerinden bir tanesine sahip olan Osmanlı Devleti, donanmanın iaşe ve ikmaline büyük önem vermiştir. Geniş Osmanlı coğrafyası içerisinde gerekli olan malzemeler kolaylıkla temin edilebilmiş olsa da sağlık alanında yetişmiş personel bulma konusunda zorluk çekilmiştir. Bu noktada devlet, ihtiyacı olan personeli devrin Osmanlı eğitim sistemi içerisinde yetişmiş olan hekimlerden ya da Gayrimüslim unsurlardan karşılamaya çalışmıştır. Dış kaynaktan sağlanan sağlık personelinin istenilen düzeyde başarılı olamamasından ötürü III. Selim döneminde Tersâne-i Âmire'de, Tıphâne kurulmuş ve donanmada yer alacak sağlık personeli ve kullanılacak malzemelerin temini konusunda önemli adımlar atılmıştır. Bu çalışmada 1797-1858 tarihleri arasında Osmanlı Donanması'nda verilen sağlık hizmetleri, arşiv belgeleri kullanılarak ana hatlarıyla ele alınmıştır. Çalışmada ilk olarak Osmanlı Devleti'nin denizlerdeki durumuna giriş yapıldıktan sonra iaşe ve ikmal konusuna çok kısaca değinilmiştir. Devamında ise gerekli sağlık personelinin temini konusu ele alınmış olup, bu konuda ne gibi sıkıntıların yaşandığı ve ihtiyaç olan personelin temini için ne gibi çalışmaların yapıldığı gösterilmiştir. Sonrasında ise Osmanlı Donanması'nın sağlık hizmetleri için yapılan harcamalar ayrı başlıklar altında incelenmiştir. Bu noktada ilk olarak görev alan sağlık personelinin maaş ödemeleri ele alınmıştır. Maaş ödemelerinden başka diğer bir önemli gider kalemi de hastaların tedavisinde kullanılacak olan ecza malzemelerinin ve ecza sandıklarının hazırlanması meselesi gösterilmiştir. Harcamalar kısmının devamında ise donanma gemilerinde veya hastanelerinde vefat eden askerlerin defin işlemleri ve masraflarıyla, donanmaya ait hastaneler için yapılan çeşitli harcamalar ayrı başlıklar altında değerlendirilmiştir.
Öz: Günümüzde dünyanın hemen her yerinde denizcilikle ilgili yapılan faaliyette veya denizcilikle... more Öz: Günümüzde dünyanın hemen her yerinde denizcilikle ilgili yapılan faaliyette veya denizcilikle alakalı olan sivil ve askeri yapılanmalarda şüphesiz en çok kullanılan görsel çapadır. Çapa, gemilerin limanda veya deniz üzerinde sabit kalması için atılan ağır bir demir olup, Osmanlı döneminde lenger olarak adlandırılmıştır. Lenger, Osmanlı donanmasında mevcut olan her tür ve ebattaki geminin inşasında kullanılan onlarca malzemeden bir tanesi olup, önem itibariyle kullanılan diğer malzemeler içerisinde müstesna bir yere sahiptir. Bu sebeptendir ki donanmaya ait gemilerin inşa faaliyetlerine başlanılmasıyla birlikte bu malzemenin üretimi ve temini için devlet yöneticileri büyük çaba göstermiştir. Bu çalışmada, Osmanlı Devleti'nde denizcilik konusuna kısa bir giriş yapıldıktan sonra, Osmanlı donanmasında lenger ihtiyacını belirleyen temel unsurları ve üretim aşamasına giden sürecin nasıl işlediği sorularına genel hatlarıyla cevap aranmıştır. Bu noktada, ilk olarak çalışma dönemimiz içerisinde, Osmanlı Devleti'nin en önemli lenger üretim merkezi konumunda olan İstanbul'daki Hasköy lengerhanesinin yenilenmesi ve tesisin genişletilmesi süreci ana hatlarıyla gösterilmiştir. Abstract: Today, it is undoubtedly the most widely used visual anchor in maritime-related activities or maritime-related civilian organizations. The anchor is a heavy iron thrown into the sea for the ships to stable, was named lenger in Ottoman period. Lenger is one of the dozens of materials used in the construction of every type and size of the ship available in the Ottoman navy and has an exceptional place among other materials used in importance. For this reason, with the start of the construction activities of the navy's ships, state managers made great efforts to manufacture and supply this material. In this study, maritime in the Ottoman Empire a brief introduction to the topic, the Ottoman navy and basic elements that determine the need to lenger in production stage we searched for a general answer to the question of how the process works. At this point, first throughout the study period, the most important which is the production center of the Ottoman Empire in İstanbul Hasköy with main lines of the restructuring of the suppression of is shown.
Uploads
Papers by Burak KOCAOĞLU