Papers by Mehmet Emin Satır

Global Media Journal, 2024
Kapsayıcı bir kavram olarak siyaset, toplumsal alanda varlık gösteren tüm kurum ve yapılarla iliş... more Kapsayıcı bir kavram olarak siyaset, toplumsal alanda varlık gösteren tüm kurum ve yapılarla ilişki içerisindedir. Siyasetin temas ettiği ve dönüştürücü etkisini uyguladığı alanlardan birisinin ise bellek olduğunu belirtmek gerekmektedir. Bellek ve siyaset arasındaki ilişki farklı biçimlerde tezahür edebilmektedir. Nostalji ve geçmiş zamanın etkin kullanımını bu ilişki ekseninde değerlendirmek gerekmektedir. Geçmiş zamana duyulan özlem olarak nitelendirilen nostalji, siyaset alanı çerçevesinde ele alındığında kurucu bir role bürünebilmekte ve toplumsal ethosu şekillendirebilmektedir. Nostaljik bir söylem oluşturularak geçmiş zaman idealize edilebilmekte ve şimdiki zamanın gereklilikleri doğrultusunda geçmiş, yeniden inşa edilebilmektedir. Bu noktadan hareketle nostaljinin siyasetle güçlü bir ilişkiye girebildiği ifade edilebilir. Özellikle propaganda gibi siyasal iletişimin alanına giren konularda nostalji, işlevsel bir araca dönüşmekte ve bir propaganda unsuru olarak kullanılabilmektedir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde nostaljinin geçmişe yönelik salt bir özlem olmadığını aynı zamanda siyasetin bir unsuru olarak da işlevsel olabildiğini ifade etmek mümkündür. Dolayısıyla bu derleme çalışmanın amacı, siyaset ve nostalji arasındaki ilişkinin çerçevesini belirginleştirerek nostaljinin bir propaganda aracı olarak kullanılabileceğini ortaya koymaktır. Buradan hareketle çalışmada literatür taraması uygulanmış ve ilgili literatür ekseninde nostalji, siyaset ve propaganda arasındaki ilişki belirginleştirilmeye çalışılmıştır.

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2024
Kötülük problemine ve bu problemin çözümüne ilişkin sorgulamalara düşünce tarihinin neredeyse her... more Kötülük problemine ve bu problemin çözümüne ilişkin sorgulamalara düşünce tarihinin neredeyse her evresinde rastlanılmaktadır. Kötülük probleminin çözümüne ilişkin çeşitli teodiseler geliştirilmiş ve kötülüğün Tanrı'dan kaynaklanmadığına dair birtakım deliller ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Ancak kötülük olgusu ve kötülük problemini salt felsefe ve din felsefesinin ekseninde ele almak, kötülük olgusunun tam anlamıyla kavranması noktasında bir handikap teşkil etmektedir. Kötülük ve siyaset arasındaki ilişkiyi belirli teodiseler ekseninde değerlendirmek, kötülüğün esasında siyasal edimler açısından arz ettiği önemi kavramak açısından son derece belirleyicidir. Bu noktadan hareketle kötülük ve siyaset arasındaki ilişkinin karmaşık olduğunun belirtilmesi gerekir. Kötülük retoriği politik edimler için kurucu bir rol üstelenebilmektedir. Dolayısıyla yapılmış olan bu çalışmanın amacı; teodise, siyaset ve kötülük arasındaki ilişkiyi belirgin kılarak kötülüğün en temelde politik bir yanının olduğunu da ortaya çıkartmaktır. Bu noktada Vietnam Savaşı dönemi sınırlılığında yürütülen çalışmada dönemin ABD Başkanı Lyndon B. Johnson'un siyasi söylemleri analiz edilmiştir. Çalışmada nitel bir araştırma yöntemi olan doküman analizi kullanılmıştır ve örnekleme dâhil edilen konuşmalar, kötülük ve siyaset arasındaki ilişki çerçevesinde kötülük retoriğinin oynamış olduğu politik rolü ortaya koymuştur.

İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Toplumsal yapı açısından oldukça önemli bir mesele olan iktidar ilişkilerinin temelde tahakküm ve... more Toplumsal yapı açısından oldukça önemli bir mesele olan iktidar ilişkilerinin temelde tahakküm ve direniş pratikleri üzerinden geliştiği ifade edilebilir. Dolayısıyla iktidar olgusunun tam olarak anlamlandırılabilmesi için tahakküm ve direniş pratiklerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ancak bu direniş her zaman sistemli bir biçimde gerçekleşmemektedir. İktidara karşı bir direniş sistemi olarak altpolitika, bu noktada dikkat çekmektedir. İktidarın tahakküm pratiklerine karşıt bir direniş olarak altpolitika, tahakküm altında bulunan bireylerin bir stratejisi olarak değerlendirilebilir. Örgütlü olmayan bu direniş stratejilerinin farklı araçları bulunmaktadır. Dedikodu, bu çerçevede altpolitikanın bir unsuru olarak değerlendirilmektedir. İktidarlarının söylemlerine karşıt bir söylemin geliştirilebilmesi ve mevcut iktidar ilişkilerinin sorunsallaştırılması noktasında dedikodu, önemli bir araçtır. Bu noktadan hareketle çalışmanın temel amacı, dedikodu olgusunu bir altpolitika unsuru olarak iktidar ilişkileri ekseninde tartışmaktır. Ayrıca çalışmada literatür taraması yöntemi kullanılmış olup, literatürde yer alan kavramlar ve düşüncelerden hareket edilerek, dedikodu olgusunun iktidar ilişkilerindeki yeri belirginleştirilmeye çalışılmaktadır.

İnternet Dizilerinde Oryantalist Söylemin İnşası: Ahmed and Salim Örneği, 2023
Doğu ve Batı arasındaki asimetrik ilişkiler ağına göndermede bulunan oryantalizm tartışması günce... more Doğu ve Batı arasındaki asimetrik ilişkiler ağına göndermede bulunan oryantalizm tartışması güncelliğini sürdürmektedir. Değişen ve dönüşen iletişim teknolojileri sunmuş olduğu olanaklarla oryantalist söylemin de yeni mecralarda varlık göstermesi durumunu ortaya çıkartmıştır. Özellikle internet tabanlı teknolojiler, gündelik yaşam pratiklerinin içerisine yeni mecralar katmıştır. Bu mecralar, gündelik alanı domine etmekte ve kültürel anlam aktarımının sağlanmasında rol oynamaktadırlar. İnternet dizilerini de bu eksende değerlendirmek gerekmektedir. Geleneksel dizilerden farklı olarak internet dizileri, sanal ortamlarda varlık göstermekte ve kullanıcılar tarafından zamansal ve mekânsal sınırlılıklardan bağımsız olarak tüketilebilmektedir. İnternet dizileri popülerlik kazandıkça birtakım tartışmalar da beraberinde gelmektedir. Dolayısıyla yapılmış olan bu çalışmanın amacı internet dizilerindeki oryantalist söylemi ortaya çıkartmak ve oryantalist söylemin dijital dünyadaki mevcudiyetine belirginlik kazandırmaktadır. Bu amaçla çalışma, Ahmed and Salim isimli internet animasyonu dizisinin birinci sezonu sınırlılığında yürütülmüştür. Çalışmada eleştirel söylem analizi yöntemi kullanılmış olup elde edilen veriler Norman Fairclough'un söylem çözümlemesi modeline göre analiz edilmiştir. Çalışma neticesinde elde edilen bulgularda da görüldüğü üzere oryantalist söylem, dijital dünyada da farklı içeriklerle kendisini göstermekte ve varlığını sürdürmektedir.

İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2023
Nostalji olgusu modernleşme sonrasında sosyal bilimlerin temel tartışmalarından birisi olmuştur. ... more Nostalji olgusu modernleşme sonrasında sosyal bilimlerin temel tartışmalarından birisi olmuştur. Kentleşme, modernleşme ve sanayileşme ile birlikte toplumlarda kolektif düzlemde bir arayış ortaya çıkmış ve modern hayatın açmazlarından kurtulmak noktasında geçmiş zaman idealize edilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda nostaljinin kitleselleşmesi ve yaygınlaşması noktasında modernitenin önemli bir etkisi olmuştur. Farklı zamansal ve mekânsal geçmişe duyulan özlem olarak nostalji, birçok alanda kendisini göstermektedir. Özellikle sinema filmlerinde ise nostalji, başat bir temadır. Türk sinemasında bu durumun taşraya duyulan nostalji olarak belirginleştiği ifade edilebilir. Bilhassa 1990'lı yıllar sonrasında hızlı bir biçimde yükselişe geçen Yeni Türk Sinemasında taşra, nostaljik bir uğrak noktası haline gelmiştir. Yapılmış olan bu çalışmanın amacı da Yeni Türk Sinemasında taşra nostaljisinin görünümlerini ortaya çıkarmaktır. Bu bağlamda yargısal örnekleme tekniği kullanılarak seçilmiş olan Dondurmam Gaymak (2006) ve İftarlık Gazoz (2016) filmleri örnekleminde, doküman analizi yöntemi kullanılarak Yeni Türk Sinemasında taşra nostaljisinin ele alınış biçimleri doğrultusunda analiz edilmiştir. Elde edilen veriler, literatürde de yer alan nostaljik paradigmanın temel bileşenleri ekseninde değerlendirilerek, taşra nostaljisinin kurgulanışı üzerine tartışma yürütülmüştür.

Turkish Review of Communication Studies, 2022
Siyaset, her dönemde mizahın konusu olmuştur. Resmi söyleme karşıt bir söylem geliştirmek ve s... more Siyaset, her dönemde mizahın konusu olmuştur. Resmi söyleme karşıt bir söylem geliştirmek ve siyasetin katı sınırlarını esnetebilmek noktasında mizah, önemli bir potansiyele sahiptir. Dolayısıyla da siyasi mizah, siyaset ve mizahın kesişim noktasında önemli bir araç olarak kabul edilmektedir. Siyasi mizahın birçok biçimi bulunmaktadır. Ancak yazılı olması noktasında siyasi mizah gazeteleri ve dergileri, siyasi mizahın güçlü unsurları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda yapılmış olan çalışmada siyaset ve mizah arasındaki ilişki, siyasi mizah dergileri özelinde tartışılmıştır. Çalışmanın amacı, siyaset ve mizah arasındaki ilişkiyi siyasi mizahın yazılı biçimleri özelinde ortaya koymaktır. Bu bağlamda çalışma kapsamında yargısal örnekleme tekniği kullanılarak seçilen ve Türkiye’de 1949 yılında yayın hayatına başlayan Nuhun Gemisi dergisi özelinde siyasi mizahın rolü üzerinde durulmuştur. Ayrıca çalışmada nitel bir araştırma yöntemi olan doküman analizi yöntemi kullanılarak, Nuhun Gemisi dergisinin 31 sayısı incelenmiş ve Soğuk Savaş Döneminde Amerika tarafından Türkiye’ye yapılan ekonomik yardımların siyasi mizahın konusu olarak ele alınış biçimleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen verilerde de görüldüğü üzere mizah, siyaset ve toplum arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Mizah, siyasi söylemin bir unsuru olmakla beraber aynı zamanda toplumsal ve sivil muhalefetin de bir aracıdır. Mizahın bu yönü, Nuhun Gemisi dergisindeki Amerika karşıtı tutumda ve söylemde de kendisi göstermektedir.

Medeniyet ve Toplum Dergisi, 2021
Hafıza, bireyin sahip olduğu en temel özellikler arasında yer almaktadır. Birey, hafızası sayesin... more Hafıza, bireyin sahip olduğu en temel özellikler arasında yer almaktadır. Birey, hafızası sayesinde var olabilmekte, kimlik kazanabilmekte ve toplumsal yaşama ayak uydurabilmektedir. Dolayısıyla hafıza ve birey arasındaki önemli bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkinin bir benzeri toplum ve hafıza arasında da bulunmaktadır. Toplumsal hafıza da toplumsal yaşamın sürekliliği açısından önem arz etmektedir. Toplumsal yaşamda yer alan bireylerin ortak hatırlama ve unutma edimlerinin toplamı olarak kabul edilen toplumsal hafıza, bireysel yaşamı çevrelemektedir. Dolayısıyla toplumsal hafıza ve birey arasında etkileşimsel bir ilişki bulunmaktadır. Toplumsal hafızanın sosyal olarak inşa edildiği tezinden hareket edilecek olursa, toplumsal hafızanın şekillendirilmesi noktasında iktidar olgusunun da önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir. Dolayısıyla toplumsal hafıza, iktidarlar için bir mücadele alanı olarak kabul edilebilir. Bu bağlamda Michel Foucault'un kavramsallaştırdığı karşı hafıza olgusu dikkat çekmektedir. İktidar mekanizmaların inşa ettiği toplumsal hafızaya karşıt olarak geliştirilen karşı hafıza olgusu, azınlıklar tarafından resmî tarihe ve anlatılara karşı bir alan olarak değerlendirilebilir. Bu çerçevede yapılmış olan çalışmada bir karşı hafıza alanı olarak grafiti sanatı üzerinde durulmuştur. Banksy isimli grafiti sanatçısının çalışmaları, göstergebilim yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışma, Banksy'nin beş eseri ile sınırlandırılmış olup, incelemeye konu olan grafitiler, yargısal örnekleme tekniği aracılığıyla belirlenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, grafiti sanatının bir karşı hafıza alanı olduğunu ortaya koymaktır.

There is a strong relationship between the individual and society. Individuals comes together to ... more There is a strong relationship between the individual and society. Individuals comes together to form society and lives within this social structure in which they have formed their lives. In this context, relations and contradictions arise between the individual and society. Social exclusion is also described as a phenomenon that arises from contradictions between the individual and the society. Social exclusion is a concept that became known after 1970’s and is defined as the situation in which an individual can not integrate with the society due to various reasons and is excluded from social life. Literary works’s ability to present details the relations and contradictions between the individual and the society makes it possible to establish a coperation beetween literature and social sciences. Thus, in this study Franz Kafka’s The Metamorphosis (1915) novel was examined within the context of the concept of social exclusion. The story of Gregor Samsa, the hero of the novel, is a s...

Tarihsel süreçte öncelikli olarak yurda duyulan özlem olarak kavramsallaştırılan nostalji, anlams... more Tarihsel süreçte öncelikli olarak yurda duyulan özlem olarak kavramsallaştırılan nostalji, anlamsal olarak farklılaşmaya başlamış ve geçmiş zamana yönelmeye başlamıştır. Nostalji çerçevesinde bireyler sıkça geçmişe yönelirler ve geçmişi idealize ederler. Bu çerçevede nostaljik bakış açısının işlerliğinin temelde geçmişin idealize edilmesi ve şimdiki zamanın değersizleştirilmesi noktasında önemli olduğunu belirtmek gerekmektedir. Nostaljik bakış açısının gündelik hayattaki görünürlüğü noktasında yeni medya teknolojilerinin gelişim göstermesi önemli bir eşik oluşturmaktadır. Yeni medya araçları sayesinde geçmiş, bugüne sıklıkla sirayet edebilmektedir. Bu çerçevede yapılmış olan çalışmada, nostaljik bakış açısının yeni medyadaki görünümlerini ortaya çıkartmak amaçlanmaktadır. Çalışmada TRT Arşiv'in YouTube kanalı üzerinden paylaşmış olduğu içerikler, yargısal örnekleme tekniği ile belirlenmiş olup bu videolara yönelik olarak yapılmış olan yorumlar, netnografi yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen veriler, geçmişin idealize edilmesi ve şimdiki zamanın anlamsızlaştırılması çerçevesinde değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında incelenen verilerin de göstermiş olduğu üzere nostaljik bakış açısı, geçmiş ve şimdiki zaman arasında bir diyalektik sürecin sonucunda ortaya çıkmaktadır ve geçmiş idealize edilirken; şimdiki zaman değersizleştirilmektedir.

Metinlerarasılık Bağlamında Mitler ve Sinema: Inside Llewyn Davis (2013) Filmi ve Sisifos Miti , 2020
Öz Her metin, geçmişte yazılmış olan metinlerden izler taşımakta ve onlarla bir etkileşim içerisi... more Öz Her metin, geçmişte yazılmış olan metinlerden izler taşımakta ve onlarla bir etkileşim içerisine girmektedir. Dolayısıyla bir metni diğer metinlerden bağımsız olarak ele almak, metnin anlamlandırılması noktasında kusurlu bir yaklaşımdır. Bu bağlamda her metnin metinlerarası bir bağlama sahip olduğu söylenebilir. Rus dilbilimci Mikhail Bakhtin'in fikirsel olarak öncülüğünü yaptığı ve sonraki dönemde Julia Kristeva'nın geliştirmiş olduğu metinlerarasılık, metinlerin incelenmesi noktasında oldukça işlevseldir. Temelde metinlerin birbirleriyle olan etkileşimini ve ilişkisini niteleyen bir kavram olarak metinlerarasılık, metin incelemelerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Metinlerarasılık yaklaşımına göre her şey bir metin olarak ele alınabilir. Bu bağlamda sinema filmlerinin de birer metin olduğunu belirtmek gerekmektedir. Yazılı kültüre geçiş yapılmadan önce toplumlar için oldukça önemli yapılar olan mitlerin izlerine birçok metinde rastlanılmaktadır. Dolayısıyla mitler ve diğer metinler arasında metinlerarası bir ilişkiden bahsedilebilir. Bu bağlamda yapılmış olan bu çalışmada Ethan Coen ve Joel Coen (Coen Kardeşler)'in 2013 yılında yapmış oldukları Inside Llewyn Davis filmi, Antik Yunan dünyasına ait bir mit olan Sisifos ile kurmuş olduğu etkileşim ekseninde metinlerarasılık bağlamında incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı, sinema ve mitler arasındaki metinlerarası ilişkiyi Inside Llewyn Davis filmi özelinde açığa çıkartmaktır. Abstract Each text carries traces of the texts written in the past and interacts with them. Therefore, it is a flawed approach to addressing a text independently from other texts. In this context, it can be said that each text have intertextaulity aspect. The intertextuality developed by the Russian linguist Mikhail Bakhtin, who was the intellectual pioneer and later developed by Julia Kristeva, is highly functional in the analysis of texts. Basically, intertextuality is often used in text analysis as a concept that characterizes the interaction and relationship between the texts. According to Roland Barthes : "Every text is an intertext; other texts are present in him at varying levels, in more or less recognizable forms: the texts of the earlier culture and those of the surrounding culture; all text is a new fabric of old quotations. " In this context, it can be said that movies are text. The traces of myths, which are very important structures for societies, are found in many culture before the transition to written culture. Thus, it can be said that there is intertextual relationship between myths and other texts. In this study, Ethan Coen and Joel Coen (Coen Brothers) who directed, the film Inside Llewyn Davis (2013) was

ÖZ Bu çalışma, eğlence mekanlarının toplumsal görünümlerini yeni medya üzerinden açıklamaya çalış... more ÖZ Bu çalışma, eğlence mekanlarının toplumsal görünümlerini yeni medya üzerinden açıklamaya çalışmaktadır. Bilindiği üzere birey, toplumsal hayat içerisinde boş zaman faaliyetlerinde bulunmaktadır. Boş zaman faaliyetlerinin kişiye hem bireysel bazda hem de toplumsal bazda faydaları bulunmaktadır. Boş zamanları faaliyetlerinin özellikle dinlenme, mutlu olma, hoşça vakit geçirme gibi bireysel faydalarının yanında sosyalleşme gibi önemli toplumsal işlevleri de bulunmaktadır. Geçmişten günümüze farklı şekillerde gerçekleşen boş zaman faaliyetleri günümüzde, kent hayatının en fazla görülen toplumsal görünümlerinden biri olmuştur. Genellikle bir mekân etrafında gerçekleşen kentsel boş zaman faaliyetleri, kent hayatı içerisinde spor mekanları, alışveriş mekanları, eğlence mekanları gibi mekanlar etrafında yaşanmaktadır. Çalışmaya esas konu olan alan, eğlence mekanlarıdır. Eğlence mekanları, geçmişten günümüze farklı formlarda da olsa varlık göstermeye devam etmektedir. Bu formların son dönemde en görünür olanlarından birisi de kafelerdir. Günümüzde özellikle kent hayatı içerisinde oldukça yaygınlaşan kafeler önemli bir boş zaman mekanıdır. Farklı konseptleri, fiziksel yapıları, müşteri kitleleri ile kafeler hayat-yapı ekseninde önemli bir çalışma alanıdır. Son dönemlerde bu tarz eğlence mekanları bir boş zaman faaliyetinin ötesinde gösterişçi bir tüketimin nesnesi haline de gelebilmektedir. Bu mekanlarda bulunma ile birlikte mekânı göstergesel bir değer ölçüsünde sunma oldukça yaygınlaşmıştır. Bu çalışma da bir kafe olan Huqqa özelinde mekân ve birey arasındaki etkileşim, yeni medya üzerinden tartışılmış, anlamlandırılmaya ve yorumlanmaya çalışılmıştır. Bahsi geçen mekân İstanbul'un en ünlü alkolsüz eğlence mekanlarından biridir. Ayrıca boğaz kenarına konumlanmış olan ve de konsepti, fiziksel yapısı ve toplumsal hayatı itibari ile önemli bir eğlence alanı olan mekân değerli bir araştırma alanıdır. Bu bağlamda, çalışmada Google yorumları üzerinden netnografik bir analiz yapılmıştır. Çalışma sonucunda Google üzerinden elde edilen kafeye dair yorumlar derlenmiş ve ele alınmıştır. Temelde üç unsur ekseninde şekillenen yorumlar, mekân ve değer(fiyat), mekân ve kalite ile mekân ve toplumsal görünümler üzerinde kesişmektedir. Sonuç olarak, bir tüketim eyleminin gerçekleşmesi noktasında tek bir motivasyon unsurunun bulunmadığı görülmektedir. Başlı başına mekânın ve toplumsal görünümlerinin tüketim için bir itici olduğu görülmektedir. ABSTRACT This study tries to explain the social aspects of entertainment spaces through new media. As it is known the individual engages in leisure activities in social life. Leisure activities have benefits both on an individual and a social life. In addition to the individual benefits of leisure activities such as rest, being happy, having a good time, there are also important social functions such as socialization. Leisure activities that take place in different ways from past to present have become one of the most common social aspects of urban life today. Urban leisure activities that usually take place around a place are experienced aroud places such as, sports places, shopping places, entertainment places in urban life. The main subject of the study is the entertainment places. Entertainment places continue to exist, even in different forms from past to present. One of the most visible of these forms recently is cafes. Today, cafes which are very common especially in urban life, are an important leisure place. Cafes with their different concepts, physicial structures and costumers profiles are an important field for study the life-structure axis. In recent times, such entertainment places may become an object of pretentious consumption beyond a leisure time activity. With the presence of these spaces, presenting the space with an indicative value has become quite common. In this study, the interaction between space and the individual in Huqqa, which is a cafe, was discussed through new media, it was tried to be understood and interpreted. This place is one of the most famous non-alcoholic entertainment place in Istanbul. In addition, the location, which is locatedon the edge of the Bosphorus and is an important entertainment area with its concept, physical structure and social life, is a noteworthy research area. In this context, in the study, a netnographic analysis was made through Google comments. As a result of the study, comments about the cafe obtained through Google were compiled and discussed. The interpretations, which are basically shaped in three elements, intersect on space and value (price), space and quality, and space and social appearances. As a result, it seems that there is not a single motivation factor at the point of performing a consumption action. It is seen that the space and its social appearance are a driving force for consumption.

Toplumsal hayatta meydana gelen olayları, kamuoyuna duyurmak ve bilgi akışını sağlamak amacıyla f... more Toplumsal hayatta meydana gelen olayları, kamuoyuna duyurmak ve bilgi akışını sağlamak amacıyla faaliyet gösteren medya kuruluşları, haber olgusunun en önemli aktarıcıları konumundadırlar. Bir ürün olarak haber, haber ajansları ve diğer medya kuruluşları tarafından üretilerek, hedef kitle ile paylaşılır. Bu çerçevede üretilen ya da inşa edilen bir şey olarak haber, ideolojiden bağımsız olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla haberlerin içerikleri, sunuluş biçimleri ve taşımış oldukları anlam, belirli iktidar yapılanmalarının ideolojilerini taşımakta ve aktarmaktadırlar. Bu bağlamda medya, iktidar ve ideoloji arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Medya içerikleri olarak haberlerin taşımış oldukları ideolojiler, kapalı bir şekilde varlık göstermektedir. Dolayısıyla haberlerin ideolojik olarak çözümlenmesi, medya, iktidar ve ideoloji arasındaki ilişkiyi göstermek arasından oldukça işlevseldir. Bu bağlamda yapılmış olan bu çalışmada, 15 Mart 2019 tarihinde Yeni Zelanda'da meydana gelen terör saldırısını aktaran haberleri incelenmiştir. Çalışma, Reuters, Anadolu Ajansı, Sputnik, CNN International ve El Cezire haber ajansları ile sınırlandırılmıştır. Çalışma sınırlılığında yer alan ajansların olayın gerçekleştiği gün ve sonraki iki günde olaya ilişkin olarak vermiş olduğu haberler, haber, ideoloji ve iktidar arasındaki ilişkiyi ortaya çıkartmak amacıyla eleştirel söylem analizi yöntemiyle incelenmiştir. ABSTRACT Media organizations operating in order to inform the public about the events occurring in social life and to ensure the flow of information are the most important transmitters of the news phenomenon. As a product, news is produced by news agencies and other media organizations and shared with the target audience. As news produced or constructed within this framework, news cannot be considered independent of ideology. Therefore, the contents, the forms of presentation and the meaning they convey carry the ideologies of certain power structures and convey them. In this context, there is a significant relationship between media, power and ideology.

Yeni bir yurttaşlık tipi olarak biyolojik yurttaşlık olgusu, hastalıklar, bedensel kusurlar ve ek... more Yeni bir yurttaşlık tipi olarak biyolojik yurttaşlık olgusu, hastalıklar, bedensel kusurlar ve eksiklikler ekseninde bir araya gelen bireylerin oluşturduğu yurttaşlık biçimini nitelendirmektedir. Biyolojik kökenli nedenlerden ötürü bir araya gelerek iktidarlardan, birtakım sosyal haklar talep eden biyolojik yurttaşlar, küreselleşme sonrası çağda oldukça etkili faaliyetler yürütmektedirler. Bu bağlamda biyolojik yurttaşlık olgusunda direkt olarak birey ve iktidar arasında bir ilişki söz konusudur. Yeni medya teknolojilerinin de gelişim göstermesiyle biyolojik yurttaşlık faaliyetleri, internet ortamlarında yürütülmeye başlamıştır. Bu bağlamda yapılmış olan bu çalışmanın amacı, biyolojik yurttaşlık olgusunu yeni medya teknolojileri ekseninde tartışmaktadır. Çalışmada, literatür tarama yöntemi kullanılmış olup, online bir aktivizm platformu olan Change.org’un 2015-2018 yılları arasındaki raporlarda yer alan sağlık konulu kampanyalar ve bu kampanyalara yönelik katılımlar, biyolojik yurttaşlık ekseninde tartışılmıştır.

Kamusal alan sosyal bilimler açısından oldukça önemli bir kavramdır. Üzerinde tam anlamıyla bir u... more Kamusal alan sosyal bilimler açısından oldukça önemli bir kavramdır. Üzerinde tam anlamıyla bir uzlaşmanın olmadığı bu kavramın tarifinde farklı yaklaşımlar dikkat çekmektedir. Fakat ortak bir çıkış noktası belirlemek gerekirse, demokratik toplumların tesisinde kamusal alanın son derece önem arz ettiği ifade edilebilir. Dolayısıyla, bu makale kamusal alanın farklı kavramsallaştırma şekillerine değinerek, günümüzde yeni medya aracılığıyla oluşan kamusal alan meselesini Change.org özelinde incelemektedir. Bu noktada Change.org tarafından yayınlanan 2015-2016 raporları sınırlılığında, bu platformun alternatif bir kamusal alan olma durumu tartışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı kamusal alanın yeni medya aracılığıyla ne denli dönüşüme uğradığını/uğramadığını literatür taraması yöntemiyle tartışmaktır. Böylece kamusal alanın günümüzde almış olduğu hal ile geçmiş dönemlerdeki kamusal alan kavramsallaştırmaları karşılaştırılarak analiz edilmektedir. Abstract Public sphere is an important concept in social sciences. Various approaches can be found in the description of public sphere. Despite of all the differences, it is admitted that public sphere is a vital area and means in the establishment of democratic societies. Therefore, this article focused on the different conceptualization forms of the public sphere and examined the new version of public sphere through new media in the context of Change.org. 2015-2016 reports published by Change.org were examined whether this platform is an alternative public space in the scope of this article. The purpose of this study was to discuss the extent to which the public space is being transformed through new media by using the literature review method. Thus, the concept of public sphere in the past periods was analyzed and compared with the situation in which the public sphere has taken today. Zühre Canay Güven, Arş. Gör., Necmettin Erbakan Üniversitesi İletişim Fakültesi,

İnsanlık tarihi boyunca çeşitli anlatı tekniklerinin toplumsal yaşamda kullanıldığı gözlemlenmekt... more İnsanlık tarihi boyunca çeşitli anlatı tekniklerinin toplumsal yaşamda kullanıldığı gözlemlenmektedir. Sinema, bu anlatı tekniklerinden birisidir. Teknolojik gelişmelerle yakından ilişkili olan sinema, gelişimini bilimsel ve teknolojik ilerlemelere borçludur. Sahip olduğu görsel ve işitsel özellikleri sayesinde sinema, anlatı teknikleri arasında özel bir öneme sahiptir. Sinema ayrıca hem bir sanat formu olup, hem de bir kitle iletişim aracıdır. Kitlesel yönünün güçlü olması nedeniyle sinema, iktidarlar tarafından bir araç olarak kullanılabilmektedir. İktidarların ve egemen ideolojinin etkisi altında şekillenebilen sinema anlatıları, toplumsal gerçekliğin inşasında etkilidirler. Belirli bir toplumsal gerçeklik formunun yıkıma uğratılması/inşa edilmesi aşamasında sinema, egemen ideoloji ve söylemi kitlelere aktaran bir araç olarak işlev görmektedir. Özellikle egemen ideolojinin kitleselleştirilmesi ve estetize edilmesi noktasında sinema, iktidar mekanizmalarının önemli gördüğü bir araçtır. Sinema, toplum ve iktidar arasındaki güçlü ilişki, sinemayı toplum bilimleri için bir inceleme konusu haline getirmektedir. Bu çerçevede yapılmış olan çalışmanın amacı, toplumsal gerçekliğin inşasında sinemanın rolünü incelemektir. Bu çalışma, Sovyet yönetmen Sergei Eisenstein'in Potemkin Zırhlısı (Battleship Potemkin) filmi ile sınırlandırılmış olup, çalışmada film incelemeleri için işlevsel bir yöntem olarak kabul edilen göstergebilim kullanılmıştır. Filmde yer alan göstergeler, Roland Barthes'in kavramsallaştırdığı düzanlam/yananlam kavramları doğrultusunda çözümlenmiştir.

Bir medya gösterisi ve televizyon programı olan Kim Milyoner Olmak İster yarışması, gösteri toplu... more Bir medya gösterisi ve televizyon programı olan Kim Milyoner Olmak İster yarışması, gösteri toplumunda bilginin gösteriye dönüştürüldüğü ve bir medya gösterisi olarak bilgi ve kültürün, kültür endüstrisi tarafından kullanıldığı bir yarışma formatıdır. Televizyon yayın formatına uygun hale getirilen bilgi, aynı zamanda kapitalist ekonomizm mantığı içerisinde ödüle giden yolda bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu durum da izler kitle üzerinde kapitalist ve rekabetçi ilkelere uygun kanaatlerin oluşturulmasında etkili olmaktadır. Küresel çapta dev bir gösteriye dönüşen bilgi yarışmalarının aslında egemen doktrinin çıkarlarıyla paralel bir içeriğe büründürülmesi ve bu içeriğin aslında kültürü de kullanarak, egemen değeri yeniden ürettiği temel savıyla hareket eden bu çalışmada Kim Milyoner Olmak İster program formatı özelinde literatür taraması yöntemiyle bilgi yarışmalarının bir analizi yapılmıştır. Abstract A media show and television program, Who Wants to Be a Millionaire is a competition format where information and culture are used by the culture industry as a media spectacle and information is transformed into a spectacle in the show community. The information adapted to the television broadcast format is also used as a tool on the way to the award in the system of capitalist economism. This situation is effective in the formation of opinions on the mass in accordance with the capitalist and competitive principles. In this study which has been transformed into a giant media spectacle in parallel with the 1 Araştırma Görevlisi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü, [email protected]

Communication is an indispensable part of life as well as being an important element for every fi... more Communication is an indispensable part of life as well as being an important element for every field of social life. Human being as social entities need an interaction with other people. This interaction between humans is, in essence, realized through communication. People, communication and interaction are the concepts that need to be considered together. When effective communication can not be established, there is lack of a correct interaction, so the coexistence, the phenomenon of sociality, lose its functionality. Communication is an important place for both sociality and social relations. Social phenomena such as trade, customer relations, service or product purchasing are also based on communication relations, so the domain of communication is very broad. The service sector is ultimately important trade activity in social life. When there is no social structure, commercial activities lose their validity. Sociality and communication is important at every field of social life including trade and economic sectors. There is strong relationship between the service sector which is one part of the economic sector needing communication activates most, and communication. The service has an abstract evaluation feature and communication is the main determinant of this review. This article aims to analyze the functions of communication in relation to the service sector and customer relations, which is one of the main element of communication. The purpose of this paper is to give ideas and suggestions on effective communication in customer relationship management in service sector through literature review method.

Doğu bilimi ya da şarkiyatçılık olarak da bilinen oryantalizm, her ne kadar Doğu kültürlerini ve ... more Doğu bilimi ya da şarkiyatçılık olarak da bilinen oryantalizm, her ne kadar Doğu kültürlerini ve dillerini tanımak için kurulmuş akademik bir disiplin olsa da içerisinde iktidar ilişkilerini de barındırmaktadır. Edward Said'in betimlediği üzere oryantalizm, Batı dünyasının Doğu dünyası üzerinde hegemonya kurabilmesini kolaylaştıran ve ön yargılardan beslenen bir düşünce sistemidir. Batı'nın kurgulamış olduğu Doğu imajı olarak da görülen oryantalizm, çok eski dönemlerden beri kendisini birçok alanda göstermektedir. Edebiyattan müziğe, resimden mimariye kadar birçok farklı alanda varlık gösteren oryantalist bakış açısının izlerine sinemada da rastlanılmaktadır. Sinema, sanat formu olmasının yanı sıra bir kitle iletişim aracıdır ve toplumsal bir özelliğe sahiptir. Dolayısıyla sinema ve toplumsal yaşam arasında kuvvetli bir bağ bulunmaktadır. Hem görsel hem de işitsel unsurların etkili şekilde kullanılabildiği sinema aracılığıyla oryantalist bakış açısı, toplumsal düzlemde yeniden üretilebilmektedir. Oryantalist bakış açısının sinemada birçok örneği bulunmaktadır. The Physician (2013) filmi, bu örneklerin bir tanesidir. The Physician, 2013 yılında Philipp Stölzl tarafından yönetilmiş, dram/tarih türünde bir filmdir. Film, Rob Cole isimli karakterin, İbn-i Sina'dan tıp eğitimi almak için Londra'dan İsfahan'a yaptığı yolculuğu ve sonrasında gelişen olayları anlatmaktadır. Film genelinde oryantalist öğelere sıkça rastlanılmaktadır, bu bağlamda yapılmış olan çalışmanın amacı, The Physician (2013) filminde yer alan oryantalist öğeleri, içerik analizi yöntemiyle ortaya çıkartmaktır.

Toplumsal bir varlık olan insan, tarihin her döneminde belirli formlarda toplumsal yaşam biçimler... more Toplumsal bir varlık olan insan, tarihin her döneminde belirli formlarda toplumsal yaşam biçimleri geliştirmiştir. Geliştirilen toplumsal yaşantılar, zamansal ve mekânsal farklılıklar göstermiş olsa da, bu toplumsal yaşantılarda gözlemlenen bazı ortak noktalar bulunmaktadır. İktidarın mevcudiyeti ve iktidar ilişkileri, bu ortaklıklardan yalnızca ikisidir. İnsan ilişkilerinin sistemli bir yapıya büründüğü her toplumsal yaşayış biçiminde, iktidar yapılanmasının varlığı gözlemlenmektedir. Esasen toplumsal yaşamdan ziyade insan ilişkilerinin varlık gösterdiği her yerde, mikro düzeyde de olsa bir iktidarın varlığından söz edilebilmektedir. Bu çalışmada, literatürde yer alan farklı yaklaşımlar doğrultusunda iktidarın ne olduğu tartışılarak bir toplumsal iktidar türü olan siyasal iktidarın meşruiyet arayışında medya ile ilişkisi literatürden elde edilen bilgiler ışığında değerlendirilecektir. Abstract As a social being, humankind, has developed social forms of life in certain forms throughout history. Although the developed social communities show temporal and spatial differences, there are some similarities observed in these social communities. The existence of power and the relations of power are only two of these similarities. The existence of the power is observed in the form of every social life in which human relations are structured by a systematic structure. Essentially, everywhere human relationships exist there can be said that existence of power, even at a micro level. In this study, it will be discussed what the power is in the direction of different approaches in the literature and the relation with media in the search for legitimacy of political power, which is a kind of social power, will be evaluated in the light of the information obtained from the literature.
Uploads
Papers by Mehmet Emin Satır