Book Reviews by Kamil Yavuz
Osmanlı döneminde konargöçerler, Türkmen ve Yörük olarak isimlendirilmişlerdir. Bunlardan Yörükle... more Osmanlı döneminde konargöçerler, Türkmen ve Yörük olarak isimlendirilmişlerdir. Bunlardan Yörükler, genel itibariyle Kızıl ırmağın batısında yani Batı Anadolu bölgesinde yaşamışlardır. Yörük adının etimolojisi üzerine farklı görüşler varsa da
“yörü-yürü” fiilinden türediği iddiası genel kabul görmüştür. Konargöçer Yörük kültürü, Orta Asya Türk göçebe kültürel ve etnik mirası üzerinde temellenmiştir. Bu bağlamda Yörük kültürü, Türklerin Atayurdu Türkistan coğrafyasında hâkim Bozkır kültürünün Anadolu topraklarındaki yansımasıdır.
TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ, 2020
Papers by Kamil Yavuz
Fatsa ve Yöresi Tarihi I, 2023
Tarihi ve Kültürel Boyutlarıyla Fatsa ve Yöresi

The Journal of Academic Social Science Studies, 2022
Mısır’ın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesiyle birlikte Doğu
Akdeniz bir Türk gölü haline geti... more Mısır’ın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesiyle birlikte Doğu
Akdeniz bir Türk gölü haline getirirken, Kıbrıs’ın yabancı bir devletin
kontrolünde olması Osmanlı Devleti’nin güvenlik ve bütünlüğü
açısından zafiyet yaratmıştır. Ayrıca Venedikli korsanların Osmanlı
gemilerini yağmalaması ve hac yolunu tehlikeye sokması da Kıbrıs’ın
ele geçirilmesini gerektiren diğer hususlar arasındadır. Öte yandan
Venediklilerin, Kıbrıs’ı bir yerleşim yerinden ziyade askeri ve ticaret
amaçlı bir sömürge ya da koloni olarak görmesi halkın içinde
bulunduğu şartları ağırlaştırmış, bölge halkının zaman zaman isyan
etmesine sebep olmuştur. Osmanlı adaletini bilen halk İçel sancakbeyi
üzerinden Osmanlı hükümetine adam ve mektup göndererek Osmanlı
idaresine geçmek istediklerini bildirmişlerdir. 2 Temmuz 1570
tarihinde resmen başlayan savaş 1 Ağustos 1571 tarihinde Magosa’nın
ele geçirilmesiyle sonuçlanmıştır. Venedik baskısından yılan yerli halk,
Osmanlı askerlerini büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Osmanlı’ya karşı
direniş göstermemişler hatta Osmanlı askerlerine yardım etmek
amacıyla Lefke ahalisi Venediklilere karşı ayaklanmıştır. Adanın ele
geçirilmesiyle iskanı gündeme gelmiş, çıkartılan fermanlar neticesinde
Aksaray, Beyşehir, Seydişehir, Anduği, Develihisar, Ürgüp, Koçhisar,
Niğde, Bor, Ilgın, İshaklı, Alaşehir, Akdağ ve Bozok, Mamuriye,
Silindi, Ermenek, Mud, Gülnar ve Silifke gibi yerlerden adaya pek çok
aile göç ettirilmiştir. Böylece adanın demografik yapısı değişmeye
başlamış, fetihten önce de adada görülen Türk varlığı artmıştır.

The Journal of Academic Social Science Studies, 2022
Mısır’ın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesiyle birlikte Doğu
Akdeniz bir Türk gölü haline geti... more Mısır’ın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesiyle birlikte Doğu
Akdeniz bir Türk gölü haline getirirken, Kıbrıs’ın yabancı bir devletin
kontrolünde olması Osmanlı Devleti’nin güvenlik ve bütünlüğü
açısından zafiyet yaratmıştır. Ayrıca Venedikli korsanların Osmanlı
gemilerini yağmalaması ve hac yolunu tehlikeye sokması da Kıbrıs’ın
ele geçirilmesini gerektiren diğer hususlar arasındadır. Öte yandan
Venediklilerin, Kıbrıs’ı bir yerleşim yerinden ziyade askeri ve ticaret
amaçlı bir sömürge ya da koloni olarak görmesi halkın içinde
bulunduğu şartları ağırlaştırmış, bölge halkının zaman zaman isyan
etmesine sebep olmuştur. Osmanlı adaletini bilen halk İçel sancakbeyi
üzerinden Osmanlı hükümetine adam ve mektup göndererek Osmanlı
idaresine geçmek istediklerini bildirmişlerdir. 2 Temmuz 1570
tarihinde resmen başlayan savaş 1 Ağustos 1571 tarihinde Magosa’nın
ele geçirilmesiyle sonuçlanmıştır. Venedik baskısından yılan yerli halk,
Osmanlı askerlerini büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Osmanlı’ya karşı
direniş göstermemişler hatta Osmanlı askerlerine yardım etmek
amacıyla Lefke ahalisi Venediklilere karşı ayaklanmıştır. Adanın ele
geçirilmesiyle iskanı gündeme gelmiş, çıkartılan fermanlar neticesinde
Aksaray, Beyşehir, Seydişehir, Anduği, Develihisar, Ürgüp, Koçhisar,
Niğde, Bor, Ilgın, İshaklı, Alaşehir, Akdağ ve Bozok, Mamuriye,
Silindi, Ermenek, Mud, Gülnar ve Silifke gibi yerlerden adaya pek çok
aile göç ettirilmiştir. Böylece adanın demografik yapısı değişmeye
başlamış, fetihten önce de adada görülen Türk varlığı artmıştır.

Anadolu'da Bir Çepni Merkezi: 13-16. Yüzyıllarda Sinop ve Çevresinde Çepniler, 2022
Anadolu’nun Türkleşmesi genel itibarıyla doğu-batı eksenli bir ilerleme çizgisine sahip olsa da K... more Anadolu’nun Türkleşmesi genel itibarıyla doğu-batı eksenli bir ilerleme çizgisine sahip olsa da Karadeniz’in Türkleşmesi söz konusu olduğunda bu ilerleme çizgisi geçerli değildir. Karadeniz’in Türkleşmesi Orta Anadolu’ya ulaşan Oğuz-Türkmen kitlelerinin Karadeniz kıyı hattına ilerlemesi sonucunda vadi boylarında müstahkem mevkilere kaleler ve savunma hatları inşa etmeleriyle Trabzon Rum İmparatorluğu’na karşı mevziler kazanmasıyla başlamıştır. Trabzon Rum İmparatorluğu’na karşı gaza alanı haline gelen Orta ve Doğu Karadeniz’de gazanın bayraktarlığını Oğuz/Türkmen grupları arasında ön plana çıkan Çepniler yapmıştır. Daha XIII. yüzyılın ortasından itibaren Orta Karadeniz’in önemli liman kentlerinden biri olan Sinop’a doğru hareket eden Çepniler, burayı Karadeniz savunma hattının merkezi müstahkemi ve ana askeri üslerinden birine dönüştürmüşlerdir. Böylece Trabzon Rum Devleti’ne karşı tazyiki arttırarak onlarla uzun soluklu bir mücadeleye girişmişlerdir. Zamanla bir kısmı Sarı Saltuk’la birlikte Kırım’a bir kısmı ise Trabzon Rum Devleti’nin sınırlarının doğuya çekilmesiyle Ordu-Giresun hattına göçtü. Buna rağmen Sinop ve havalisindeki Çepni varlığının gücü XV-XVI. yüzyılda da devam etmiştir. Bölgeye ait Osmanlı tahrir kayıtları bölgedeki Çepni varlığını güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu çalışmada Çepnilerin Sinop merkezli gaza faaliyeti kısaca ele alınacak olup temelde Osmanlı tahrir defterlerindeki bilgilerden hareketle Sinop ve havalisinin Türkleşme sürecinde Çepnilerin rolü ele alınacaktır.

On üçüncü, on dördüncü ve on beşinci yüzyıllar boyunca Arapça, Farsça ve Türkçe popüler-halk edeb... more On üçüncü, on dördüncü ve on beşinci yüzyıllar boyunca Arapça, Farsça ve Türkçe popüler-halk edebiyatı üretimi ve yayılımında belirgin bir artış söz konusudur. Bu dönemde üç büyük Orta Doğu İslami dillerde oldukça zengin sözlü popüler edebiyat (romans/ destanlar, masal serileri, popüler hagiografiler) ilk kez yazıya geçirilmiştir (Arapça literatür hakkında detaylı ve genel gözlemler için bkz, Health 1990: 423-439, Pellat 1968: 607-709, Brujin 1971: 465-474, Hanaway 1971: 139-160, Türkçe için bkz. Boratay 1965, 1-170) 1. Bu süreçte eski türler yenilendi, yeni türler ortaya çıktı ve yazılı popüler edebiyat gelenekleri mevcut sözlü destan ve masallarla yan yana gelişti. Canlılığını ve gelişimini modern dönemde de sürdüren ve muhafaza eden popüler edebiyat külliyatı, modern dönem öncesi Ortadoğu Müslüman topluluklarının halk inançları ve düşünce alışkanlıkları, zihniyet dünyası hakkında şüphesiz en zengin bilgi kaynaklarıdır. Bu çalışmada, bahsedilen geniş külliyatın başat bir örneği olan Saltuk-name'ye yansıyan İslami kavramlar ve bilgiler ortaya konmaya çalışıldı. Eserinin çevirisine müsaade eden ve çeviri metni detaylı inceleme nezaketi göstererek yayıma hazır hale gelmesine büyük katkı sağlayan Ahmet T. Karamustafa'ya teşekkürlerimi sunarım. 1 Arapça literatür hakkında detaylı ve genel gözlemler için bkz.

On üçüncü, on dördüncü ve on beşinci yüzyıllar boyunca Arapça, Farsça ve Türkçe popüler-halk edeb... more On üçüncü, on dördüncü ve on beşinci yüzyıllar boyunca Arapça, Farsça ve Türkçe popüler-halk edebiyatı üretimi ve yayılımında belirgin bir artış söz konusudur. Bu dönemde üç büyük Orta Doğu İslami dillerde oldukça zengin sözlü popüler edebiyat (romans/ destanlar, masal serileri, popüler hagiografiler) ilk kez yazıya geçirilmiştir (Arapça literatür hakkında detaylı ve genel gözlemler için bkz, Health 1990: 423-439, Pellat 1968: 607-709, Brujin 1971: 465-474, Hanaway 1971: 139-160, Türkçe için bkz. Boratay 1965, 1-170) 1. Bu süreçte eski türler yenilendi, yeni türler ortaya çıktı ve yazılı popüler edebiyat gelenekleri mevcut sözlü destan ve masallarla yan yana gelişti. Canlılığını ve gelişimini modern dönemde de sürdüren ve muhafaza eden popüler edebiyat külliyatı, modern dönem öncesi Ortadoğu Müslüman topluluklarının halk inançları ve düşünce alışkanlıkları, zihniyet dünyası hakkında şüphesiz en zengin bilgi kaynaklarıdır. Bu çalışmada, bahsedilen geniş külliyatın başat bir örneği olan Saltuk-name'ye yansıyan İslami kavramlar ve bilgiler ortaya konmaya çalışıldı. Eserinin çevirisine müsaade eden ve çeviri metni detaylı inceleme nezaketi göstererek yayıma hazır hale gelmesine büyük katkı sağlayan Ahmet T. Karamustafa'ya teşekkürlerimi sunarım. 1 Arapça literatür hakkında detaylı ve genel gözlemler için bkz.
Bu çalışmanın hedeflerinden biri Osmanlı Anadolu’sunun beş şehrinin nüfus artışını bazı yeni veri... more Bu çalışmanın hedeflerinden biri Osmanlı Anadolu’sunun beş şehrinin nüfus artışını bazı yeni verilerle ortaya koymak ve bu şehirlerdeki kentsel gelişimin doğası üzerinde fikir yürütmek ve nüfus hareketliliğinin, akışkanlığının izini sürmektir. İkincil hedef ise, nüfus hareketliliği ve akışkanlığı ile yerel ve İmparatorluk çapında gelişmeler arasındaki ilişkiyi keşfederek nüfusun ve nüfustaki değişkenliklerin on altıncı yüzyıl Osmanlı tarihini anlamaya ve açıklamaya katkı sunmasını sağlamaktır. Aynı zamanda yerel ve İmparatorluk çapındaki gelişmelerin dikkate alınması nüfus değişkenliğini açıklamaya katkı sunacak niteliktedir
Books by Kamil Yavuz
TARİHİ VE KÜLTÜREL BOYUTLARIYLA FATSA, 2024
bu çalışma 11-13 Kasım 2022 tarihleri arasında Orta Karaden-
iz Havzası Tarih ve Kültür Ordu-Toka... more bu çalışma 11-13 Kasım 2022 tarihleri arasında Orta Karaden-
iz Havzası Tarih ve Kültür Ordu-Tokat Sempozyumu’nda sunulan bildirilerden bir
kısmını kapsamaktadır.

1921 bahar aylarında Yunan orduları Ankara’ya doğru ilerlerken, Doğu
Karadeniz’deki Rum isyanı da... more 1921 bahar aylarında Yunan orduları Ankara’ya doğru ilerlerken, Doğu
Karadeniz’deki Rum isyanı da tüm hızıyla sürüyordu. Yunanistan’ın hedefi Rum
çetelerini kullanarak Ankara’yı kuzeyden de çevrelemekti. Ankara Hükümeti, bu
nedenle Rum İsyanını bir an önce bastırmaya çalıştı. Bu isyanı bastırırken kıyı
şeridindeki Rumlar iç bölgelere göç ettirildi. Bu isyan esnasında Rum çeteleri
sivil Müslüman halka büyük kayıplar verdirirken, isyanın bastırılması esnasında
hem çeteci Rumlardan hem de sivil Rumlardan can kayıpları oldu. Bölgedeki
Rumlar ve Yunanistan bu kayıpları dünya kamuoyuna “Türkler Karadeniz’deki
Hristiyan nüfusu yok ediyorlar” şeklinde propaganda malzemesi yapıyorlardı.
Ankara Hükümeti ise sadece silahlı Rum çeteleriyle mücadele edildiğini, sivil
Rum ahaliyi korumaya çalıştıklarını dünya kamuoyuna duyurmaya çalışıyordu.
Yunan ordularının Sakarya önlerinde durdurulması, Doğu Karadeniz Bölgesin-
de Rum Pontus Devleti kurma hayallerinin de sonu oldu.
Fatsa ve Yöresi Tarihi II. Cilt, 2023
Tarihi ve Kültürel Boyutlarıyla Fatsa ve Yöresi Tarihi
Tarihi ve Kültürel Boyutlarıyla Ordu II, 2021
Tarihi ve Kültürel Boyutlarıyla Ordu II
Tarihi ve Kültürel Boyutlarıyla Ordu
Tarihi ve Kültürel Boyutlarıyla Ordu
Ordu Yoresi Bibliyografyası, 2021
Ordu yöresine ait yapılmış çalışmalar.
Thesis Chapters by Kamil Yavuz
Kamil Yavuz - 16. Yüzyılda Anadolu'da Oğuzların Çepni Boyu, 2022
Oğuzlar, XI. yüzyılın başlarında Anadolu’ya kitleler halinde akınlar yapmadan önce bölgeyi tanıma... more Oğuzlar, XI. yüzyılın başlarında Anadolu’ya kitleler halinde akınlar yapmadan önce bölgeyi tanımak için keşif harekâtı yapmışlardır. Bu akınlar 1071’deki Malazgirt Savaşı’yla kesin sonuca ulaşarak, Anadolu toprakları Türkmen kitlelerinin yerleşimine açılmıştır. Bu Oğuz akınları sırasında önemli bir sayıda Çepni boyuna mensup gruplar da Anadolu’yu yurt tutmuştur. Nitekim Oğuzlar konusunun en yetkin isimlerinden biri olan Faruk Sümer, “Türkiye tarihinin yerli kaynaklarında adı ilk önce anılan Oğuz boyu, muhtemelen Çepnilerdir” diyerek onların hakkını teslim eder. Anadolu’ya gelen Çepniler ilk olarak Orta Anadolu’nun önemli bir kısmında faaliyet gösteren Danişmendli Beyliği içinde yer alarak Anadolu’nun Türk iskânına açılmasında önemli bir rol oynamıştır.
Uploads
Book Reviews by Kamil Yavuz
“yörü-yürü” fiilinden türediği iddiası genel kabul görmüştür. Konargöçer Yörük kültürü, Orta Asya Türk göçebe kültürel ve etnik mirası üzerinde temellenmiştir. Bu bağlamda Yörük kültürü, Türklerin Atayurdu Türkistan coğrafyasında hâkim Bozkır kültürünün Anadolu topraklarındaki yansımasıdır.
Papers by Kamil Yavuz
Akdeniz bir Türk gölü haline getirirken, Kıbrıs’ın yabancı bir devletin
kontrolünde olması Osmanlı Devleti’nin güvenlik ve bütünlüğü
açısından zafiyet yaratmıştır. Ayrıca Venedikli korsanların Osmanlı
gemilerini yağmalaması ve hac yolunu tehlikeye sokması da Kıbrıs’ın
ele geçirilmesini gerektiren diğer hususlar arasındadır. Öte yandan
Venediklilerin, Kıbrıs’ı bir yerleşim yerinden ziyade askeri ve ticaret
amaçlı bir sömürge ya da koloni olarak görmesi halkın içinde
bulunduğu şartları ağırlaştırmış, bölge halkının zaman zaman isyan
etmesine sebep olmuştur. Osmanlı adaletini bilen halk İçel sancakbeyi
üzerinden Osmanlı hükümetine adam ve mektup göndererek Osmanlı
idaresine geçmek istediklerini bildirmişlerdir. 2 Temmuz 1570
tarihinde resmen başlayan savaş 1 Ağustos 1571 tarihinde Magosa’nın
ele geçirilmesiyle sonuçlanmıştır. Venedik baskısından yılan yerli halk,
Osmanlı askerlerini büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Osmanlı’ya karşı
direniş göstermemişler hatta Osmanlı askerlerine yardım etmek
amacıyla Lefke ahalisi Venediklilere karşı ayaklanmıştır. Adanın ele
geçirilmesiyle iskanı gündeme gelmiş, çıkartılan fermanlar neticesinde
Aksaray, Beyşehir, Seydişehir, Anduği, Develihisar, Ürgüp, Koçhisar,
Niğde, Bor, Ilgın, İshaklı, Alaşehir, Akdağ ve Bozok, Mamuriye,
Silindi, Ermenek, Mud, Gülnar ve Silifke gibi yerlerden adaya pek çok
aile göç ettirilmiştir. Böylece adanın demografik yapısı değişmeye
başlamış, fetihten önce de adada görülen Türk varlığı artmıştır.
Akdeniz bir Türk gölü haline getirirken, Kıbrıs’ın yabancı bir devletin
kontrolünde olması Osmanlı Devleti’nin güvenlik ve bütünlüğü
açısından zafiyet yaratmıştır. Ayrıca Venedikli korsanların Osmanlı
gemilerini yağmalaması ve hac yolunu tehlikeye sokması da Kıbrıs’ın
ele geçirilmesini gerektiren diğer hususlar arasındadır. Öte yandan
Venediklilerin, Kıbrıs’ı bir yerleşim yerinden ziyade askeri ve ticaret
amaçlı bir sömürge ya da koloni olarak görmesi halkın içinde
bulunduğu şartları ağırlaştırmış, bölge halkının zaman zaman isyan
etmesine sebep olmuştur. Osmanlı adaletini bilen halk İçel sancakbeyi
üzerinden Osmanlı hükümetine adam ve mektup göndererek Osmanlı
idaresine geçmek istediklerini bildirmişlerdir. 2 Temmuz 1570
tarihinde resmen başlayan savaş 1 Ağustos 1571 tarihinde Magosa’nın
ele geçirilmesiyle sonuçlanmıştır. Venedik baskısından yılan yerli halk,
Osmanlı askerlerini büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Osmanlı’ya karşı
direniş göstermemişler hatta Osmanlı askerlerine yardım etmek
amacıyla Lefke ahalisi Venediklilere karşı ayaklanmıştır. Adanın ele
geçirilmesiyle iskanı gündeme gelmiş, çıkartılan fermanlar neticesinde
Aksaray, Beyşehir, Seydişehir, Anduği, Develihisar, Ürgüp, Koçhisar,
Niğde, Bor, Ilgın, İshaklı, Alaşehir, Akdağ ve Bozok, Mamuriye,
Silindi, Ermenek, Mud, Gülnar ve Silifke gibi yerlerden adaya pek çok
aile göç ettirilmiştir. Böylece adanın demografik yapısı değişmeye
başlamış, fetihten önce de adada görülen Türk varlığı artmıştır.
Books by Kamil Yavuz
iz Havzası Tarih ve Kültür Ordu-Tokat Sempozyumu’nda sunulan bildirilerden bir
kısmını kapsamaktadır.
Karadeniz’deki Rum isyanı da tüm hızıyla sürüyordu. Yunanistan’ın hedefi Rum
çetelerini kullanarak Ankara’yı kuzeyden de çevrelemekti. Ankara Hükümeti, bu
nedenle Rum İsyanını bir an önce bastırmaya çalıştı. Bu isyanı bastırırken kıyı
şeridindeki Rumlar iç bölgelere göç ettirildi. Bu isyan esnasında Rum çeteleri
sivil Müslüman halka büyük kayıplar verdirirken, isyanın bastırılması esnasında
hem çeteci Rumlardan hem de sivil Rumlardan can kayıpları oldu. Bölgedeki
Rumlar ve Yunanistan bu kayıpları dünya kamuoyuna “Türkler Karadeniz’deki
Hristiyan nüfusu yok ediyorlar” şeklinde propaganda malzemesi yapıyorlardı.
Ankara Hükümeti ise sadece silahlı Rum çeteleriyle mücadele edildiğini, sivil
Rum ahaliyi korumaya çalıştıklarını dünya kamuoyuna duyurmaya çalışıyordu.
Yunan ordularının Sakarya önlerinde durdurulması, Doğu Karadeniz Bölgesin-
de Rum Pontus Devleti kurma hayallerinin de sonu oldu.
Thesis Chapters by Kamil Yavuz
“yörü-yürü” fiilinden türediği iddiası genel kabul görmüştür. Konargöçer Yörük kültürü, Orta Asya Türk göçebe kültürel ve etnik mirası üzerinde temellenmiştir. Bu bağlamda Yörük kültürü, Türklerin Atayurdu Türkistan coğrafyasında hâkim Bozkır kültürünün Anadolu topraklarındaki yansımasıdır.
Akdeniz bir Türk gölü haline getirirken, Kıbrıs’ın yabancı bir devletin
kontrolünde olması Osmanlı Devleti’nin güvenlik ve bütünlüğü
açısından zafiyet yaratmıştır. Ayrıca Venedikli korsanların Osmanlı
gemilerini yağmalaması ve hac yolunu tehlikeye sokması da Kıbrıs’ın
ele geçirilmesini gerektiren diğer hususlar arasındadır. Öte yandan
Venediklilerin, Kıbrıs’ı bir yerleşim yerinden ziyade askeri ve ticaret
amaçlı bir sömürge ya da koloni olarak görmesi halkın içinde
bulunduğu şartları ağırlaştırmış, bölge halkının zaman zaman isyan
etmesine sebep olmuştur. Osmanlı adaletini bilen halk İçel sancakbeyi
üzerinden Osmanlı hükümetine adam ve mektup göndererek Osmanlı
idaresine geçmek istediklerini bildirmişlerdir. 2 Temmuz 1570
tarihinde resmen başlayan savaş 1 Ağustos 1571 tarihinde Magosa’nın
ele geçirilmesiyle sonuçlanmıştır. Venedik baskısından yılan yerli halk,
Osmanlı askerlerini büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Osmanlı’ya karşı
direniş göstermemişler hatta Osmanlı askerlerine yardım etmek
amacıyla Lefke ahalisi Venediklilere karşı ayaklanmıştır. Adanın ele
geçirilmesiyle iskanı gündeme gelmiş, çıkartılan fermanlar neticesinde
Aksaray, Beyşehir, Seydişehir, Anduği, Develihisar, Ürgüp, Koçhisar,
Niğde, Bor, Ilgın, İshaklı, Alaşehir, Akdağ ve Bozok, Mamuriye,
Silindi, Ermenek, Mud, Gülnar ve Silifke gibi yerlerden adaya pek çok
aile göç ettirilmiştir. Böylece adanın demografik yapısı değişmeye
başlamış, fetihten önce de adada görülen Türk varlığı artmıştır.
Akdeniz bir Türk gölü haline getirirken, Kıbrıs’ın yabancı bir devletin
kontrolünde olması Osmanlı Devleti’nin güvenlik ve bütünlüğü
açısından zafiyet yaratmıştır. Ayrıca Venedikli korsanların Osmanlı
gemilerini yağmalaması ve hac yolunu tehlikeye sokması da Kıbrıs’ın
ele geçirilmesini gerektiren diğer hususlar arasındadır. Öte yandan
Venediklilerin, Kıbrıs’ı bir yerleşim yerinden ziyade askeri ve ticaret
amaçlı bir sömürge ya da koloni olarak görmesi halkın içinde
bulunduğu şartları ağırlaştırmış, bölge halkının zaman zaman isyan
etmesine sebep olmuştur. Osmanlı adaletini bilen halk İçel sancakbeyi
üzerinden Osmanlı hükümetine adam ve mektup göndererek Osmanlı
idaresine geçmek istediklerini bildirmişlerdir. 2 Temmuz 1570
tarihinde resmen başlayan savaş 1 Ağustos 1571 tarihinde Magosa’nın
ele geçirilmesiyle sonuçlanmıştır. Venedik baskısından yılan yerli halk,
Osmanlı askerlerini büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Osmanlı’ya karşı
direniş göstermemişler hatta Osmanlı askerlerine yardım etmek
amacıyla Lefke ahalisi Venediklilere karşı ayaklanmıştır. Adanın ele
geçirilmesiyle iskanı gündeme gelmiş, çıkartılan fermanlar neticesinde
Aksaray, Beyşehir, Seydişehir, Anduği, Develihisar, Ürgüp, Koçhisar,
Niğde, Bor, Ilgın, İshaklı, Alaşehir, Akdağ ve Bozok, Mamuriye,
Silindi, Ermenek, Mud, Gülnar ve Silifke gibi yerlerden adaya pek çok
aile göç ettirilmiştir. Böylece adanın demografik yapısı değişmeye
başlamış, fetihten önce de adada görülen Türk varlığı artmıştır.
iz Havzası Tarih ve Kültür Ordu-Tokat Sempozyumu’nda sunulan bildirilerden bir
kısmını kapsamaktadır.
Karadeniz’deki Rum isyanı da tüm hızıyla sürüyordu. Yunanistan’ın hedefi Rum
çetelerini kullanarak Ankara’yı kuzeyden de çevrelemekti. Ankara Hükümeti, bu
nedenle Rum İsyanını bir an önce bastırmaya çalıştı. Bu isyanı bastırırken kıyı
şeridindeki Rumlar iç bölgelere göç ettirildi. Bu isyan esnasında Rum çeteleri
sivil Müslüman halka büyük kayıplar verdirirken, isyanın bastırılması esnasında
hem çeteci Rumlardan hem de sivil Rumlardan can kayıpları oldu. Bölgedeki
Rumlar ve Yunanistan bu kayıpları dünya kamuoyuna “Türkler Karadeniz’deki
Hristiyan nüfusu yok ediyorlar” şeklinde propaganda malzemesi yapıyorlardı.
Ankara Hükümeti ise sadece silahlı Rum çeteleriyle mücadele edildiğini, sivil
Rum ahaliyi korumaya çalıştıklarını dünya kamuoyuna duyurmaya çalışıyordu.
Yunan ordularının Sakarya önlerinde durdurulması, Doğu Karadeniz Bölgesin-
de Rum Pontus Devleti kurma hayallerinin de sonu oldu.