
ahmet oğuz
Historian
Phone: 05333597663
Address: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
Phone: 05333597663
Address: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
less
Related Authors
Armando Salvatore
McGill University
Gabor Agoston
Georgetown University
Emrah Safa Gürkan (ESG)
Istanbul 29 Mayis University
Burcu Kurt
Istanbul Technical University
Paolo Maggiolini
Università Cattolica del Sacro Cuore (Catholic University of the Sacred Heart)
Isa Blumi
Stockholm University
Nikos Theotokas
Panteion University
Avni Önder Hanedar
Sakarya University
Edhem Eldem
Columbia University
Mehmet Genç
Istanbul Şehir University
Uploads
Papers by ahmet oğuz
almaktadır. Altı yüz yıldan fazla bir süre ayakta kalan Osmanlılar, son yüz yıla
gelindiğinde ise içte ve dışta büyük sorunlarla karşı karşıya gelmişler, ‘fetih ruhu’yla
veya gaza bilerek Viyana önlerine kadar gittikleri Avrupa’dan geri çekilmek
zorunda kalmışlardı. Geri çekilme ve zayıflama çok boyutlu ve karmaşıklaşacak
birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlardan birisi de Batı Türklüğü’nün
bu son hanedan devletinin ve imparatorluğun mirasının kimin kimlerle
ve nasıl paylaşılacağı ve yönetileceği olacaktı. 19. yüzyılın başlarından itibaren
daha etkili olarak Batı’ya açılan, Avrupa’yla tanışan, Avrupa’yı basın ve yayın yoluyla,
entellektüel olarak takip eden, yabancı dil bilen aydınlar yetiştiren ve Avrupa’da
değişik sebeplerle bulunan Osmanlı aydını, kötü idarenin, idareyi ıslah
ederek aşılacağı fikrini geliştirmiştir. Bu fikir doğrultusunda Osmanlı Devleti’nde
bir “yönetim sorunu” olduğu kanaatine varmışlar ve nasıl bir idare olursa toplumun
daha iyi yönetileceğinin çabası içine girmişlerdir. Bu çaba ordunun ıslahı,
Avrupa’da ortaya çıkan yeniliklerin takip edilmesi, bürokrasinin ıslahı, eğitim kurumlarının
batılı tarzda modernizasyonu ve maliyenin düzeltilmesi gibi benzeri
pek çok konu Devletin devamı için aydınların çözmesi gereken işler olarak ortaya
çıkmıştır. Osmanlı aydınının problem ettiği konulardan birisi de bu gün demokrasi
olarak nitelendirdiğimiz yönetim tarzının yani Meşrutiyet’in Osmanlı devlet
idaresine hâkim kılınma çabasıdır.
Osmanlı Devleti, Paris Barış anlaşmasından sonra gayri Müslim tabanın haklarının korunmasını anılan anlaşma doğrultusunda büyük Avrupa devletle-rine Islahat Fermanıyla adeta devretmişti. Bu anlaşma çerçevesinde Avrupalı devletler işlerine geldiği sürece Osmanlı Devleti içindeki gayri Müslimlere yakın davranmışlardır. Devlet içindeki bu gayri Müslimlerde menfaatlerini o devletler içinde görmüştür. Dolayısıyla Osmanlı Devleti Paris Barış Anlaşmasıyla kendi tebası üzerindeki haklarını devretmiş gibiydi.1 Anlaşmanın uygulanması ile za-man içinde bu durum giderek halklar arasında derinliklere, hatta derinliklerin artmasına sebep olmuştur. Müslüman halk giderek yalnızlaşmaya, ekonomik et-kinliklerini ve gücünü kaybetmeye başlamıştır. Zamanla toplumda ayrışmalar ve ötekileştirmeler artmıştır. Bütün bunların sonucu olarak Osmanlı Devletinin hemen her yerinde Islahat Fermanını takip eden yıllardan itibaren hem Balkan-larda hem Orta Doğu’da özellikle Lübnan ve Suriye’de geniş katılımlı ve kanlı isyanlar çıkmıştır. Osmanlı kimliğini zaten fazla gören bu isyancı guruplar dış güçlerinde desteğiyle -bu destek aynı zamanda hukuki dayanak da buluyordu- bağımsızlık yolunda adımların hızını artırmıştır. Bu uğurda ilk adımı atan Yu-nanlıları irili ufaklı diğer guruplar takip etmiştir. Bunların arasına Müslüman unsurlarda dâhil olmuş, Araplar ve Arnavutlar onları takip etmiştir. Bu ayrışma-dan doğan sorunlar halen Ermeni Meselesinde olduğu gibi devam etmektedir. 1876 yılında ortaya çıkan Selanik Olayı, bu toplumsal ayrışma ve kutuplaşmanın ne denli büyük boyutlara vardığının göstergesi olarak dikkat çekicidir. Açık ola-rak görülmektedir ki büyük olaylarda olduğu gibi bazen de küçük kişisel olay-larda dahi Osmanlı Devletinin zaafları kullanılarak kimi bu gibi durumlar kasten büyütülmüş ve uluslararası sorun haline getirilmiştir. Selanik olayı da bunlardan biridir.
ve.vatanın.birçok.bölgesinin.işgal.edilmesi.üzerine.İstanbul’da.bulunan.meclis-i.
mebusan.dağıtılmış,.kimi.mebuslar.tutuklanarak.malta.adasına.sürgüne.gönderilmişti..
Bunun.üzerine.Anadolu’da.başlayan.millî.mücadele’nin.ağırlık.merkezinin.
meclis.olması.gereğine.inanan.mustafa.Kemal.Paşa.ve.arkadaşları.Ankara’da.
milleti. temsilen. bir. meclis. açmışlar. ve. İstanbul’dan. kaçan,. gelebilen. mebuslar.
Ankara’da.açılan.meclise.mebus.olarak.katılmışlardı..Böylece.Ankara’da.milleti.
temsilen.bir.meclis.açılmıştır.
Ankara’da.açılan.meclisin.dayanağı.İstanbul’daki.meclisin.kapatılması.kadar.
Osmanlı.Devleti’nde.ilan.edilen.Kanun-i.Esasi.ve.onun.dayandığı.temellerdir..
1876.yılında.ilan.edilen.Kanun-i.Esasi.ve.kısa.süren.meclis.deneyimi.1908.
meşrutiyetinin. kaynağını. oluşturmuştur.. Bu. süreç. artık. meclis. geleneğini. hâkimiyetin.
milletin.temsil.ettiği.meclise.dayandırma.fikrini.esas.olarak.almıştır..
Bu.olgunun.ikinci.tamamlayanı.ise.seçim.unsurunun.Türk.idare.tarihinde.yerini.
almasıdır..1876.meclis-i.mebusan’ın.oluşturulmasında.temel.olarak.ele.alınan.
halkın.seçtikleri.temsilcilerin.yönetime.dâhil.olma.prensibi.yaklaşık.elli.yıllık.
süreçte.meşruiyet.kazanmıştır..
*. Nevşehir.Hacı.Bektaş.Veli.üniversitesi,.Fen.Edebiyat.Fakültesi,.Tarih.Bölümü,.ORCID:.0000-0003-0773-3373
74
T ü R K . m İ l l E T İ ’ N İ N . m İ l l İ . m ü C A D E l E S İ : . T ü R K . İ S T İ K l A l . H A R B İ
Anayasa.ve.bunun.amir.hükmü.olarak.açılan.meclis,.yine.buna.bağlı.olarak.
yapılan.seçimlerin.dayanağı.olan.mebuslar/milletvekilleri.Türk.yönetim.erkinin.
temelini. oluşturmuştur.. millî. mücadele’yi. yürüten. kadrolar,. başta. Gazi.
mustafa.Kemal.Paşa.olmak.üzere.aldıkları.kararları-asker.ve.vergi.toplamak.gibi.
devletin.iki.temel.şartını.millet.adına.mecliste.alınan.kararlarla.yapmıştır..Yeni.
Türkiye’nin.temellerinin.atıldığı.Türkiye.Büyük.millet.meclisi.bu.tarihi.gücünün.
farkında.olarak.kararlar.almış.ve.başarıya.ulaşmıştır..meclisin.demokratik.
ve.eşitlikçi.tavrı,.hoş.görüsü,.kararlılığı.ve.aldığı.kararları.uygulaması.başarıyı.
meydana.getirmiştir..
almaktadır. Altı yüz yıldan fazla bir süre ayakta kalan Osmanlılar, son yüz yıla
gelindiğinde ise içte ve dışta büyük sorunlarla karşı karşıya gelmişler, ‘fetih ruhu’yla
veya gaza bilerek Viyana önlerine kadar gittikleri Avrupa’dan geri çekilmek
zorunda kalmışlardı. Geri çekilme ve zayıflama çok boyutlu ve karmaşıklaşacak
birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlardan birisi de Batı Türklüğü’nün
bu son hanedan devletinin ve imparatorluğun mirasının kimin kimlerle
ve nasıl paylaşılacağı ve yönetileceği olacaktı. 19. yüzyılın başlarından itibaren
daha etkili olarak Batı’ya açılan, Avrupa’yla tanışan, Avrupa’yı basın ve yayın yoluyla,
entellektüel olarak takip eden, yabancı dil bilen aydınlar yetiştiren ve Avrupa’da
değişik sebeplerle bulunan Osmanlı aydını, kötü idarenin, idareyi ıslah
ederek aşılacağı fikrini geliştirmiştir. Bu fikir doğrultusunda Osmanlı Devleti’nde
bir “yönetim sorunu” olduğu kanaatine varmışlar ve nasıl bir idare olursa toplumun
daha iyi yönetileceğinin çabası içine girmişlerdir. Bu çaba ordunun ıslahı,
Avrupa’da ortaya çıkan yeniliklerin takip edilmesi, bürokrasinin ıslahı, eğitim kurumlarının
batılı tarzda modernizasyonu ve maliyenin düzeltilmesi gibi benzeri
pek çok konu Devletin devamı için aydınların çözmesi gereken işler olarak ortaya
çıkmıştır. Osmanlı aydınının problem ettiği konulardan birisi de bu gün demokrasi
olarak nitelendirdiğimiz yönetim tarzının yani Meşrutiyet’in Osmanlı devlet
idaresine hâkim kılınma çabasıdır.
Osmanlı Devleti, Paris Barış anlaşmasından sonra gayri Müslim tabanın haklarının korunmasını anılan anlaşma doğrultusunda büyük Avrupa devletle-rine Islahat Fermanıyla adeta devretmişti. Bu anlaşma çerçevesinde Avrupalı devletler işlerine geldiği sürece Osmanlı Devleti içindeki gayri Müslimlere yakın davranmışlardır. Devlet içindeki bu gayri Müslimlerde menfaatlerini o devletler içinde görmüştür. Dolayısıyla Osmanlı Devleti Paris Barış Anlaşmasıyla kendi tebası üzerindeki haklarını devretmiş gibiydi.1 Anlaşmanın uygulanması ile za-man içinde bu durum giderek halklar arasında derinliklere, hatta derinliklerin artmasına sebep olmuştur. Müslüman halk giderek yalnızlaşmaya, ekonomik et-kinliklerini ve gücünü kaybetmeye başlamıştır. Zamanla toplumda ayrışmalar ve ötekileştirmeler artmıştır. Bütün bunların sonucu olarak Osmanlı Devletinin hemen her yerinde Islahat Fermanını takip eden yıllardan itibaren hem Balkan-larda hem Orta Doğu’da özellikle Lübnan ve Suriye’de geniş katılımlı ve kanlı isyanlar çıkmıştır. Osmanlı kimliğini zaten fazla gören bu isyancı guruplar dış güçlerinde desteğiyle -bu destek aynı zamanda hukuki dayanak da buluyordu- bağımsızlık yolunda adımların hızını artırmıştır. Bu uğurda ilk adımı atan Yu-nanlıları irili ufaklı diğer guruplar takip etmiştir. Bunların arasına Müslüman unsurlarda dâhil olmuş, Araplar ve Arnavutlar onları takip etmiştir. Bu ayrışma-dan doğan sorunlar halen Ermeni Meselesinde olduğu gibi devam etmektedir. 1876 yılında ortaya çıkan Selanik Olayı, bu toplumsal ayrışma ve kutuplaşmanın ne denli büyük boyutlara vardığının göstergesi olarak dikkat çekicidir. Açık ola-rak görülmektedir ki büyük olaylarda olduğu gibi bazen de küçük kişisel olay-larda dahi Osmanlı Devletinin zaafları kullanılarak kimi bu gibi durumlar kasten büyütülmüş ve uluslararası sorun haline getirilmiştir. Selanik olayı da bunlardan biridir.
ve.vatanın.birçok.bölgesinin.işgal.edilmesi.üzerine.İstanbul’da.bulunan.meclis-i.
mebusan.dağıtılmış,.kimi.mebuslar.tutuklanarak.malta.adasına.sürgüne.gönderilmişti..
Bunun.üzerine.Anadolu’da.başlayan.millî.mücadele’nin.ağırlık.merkezinin.
meclis.olması.gereğine.inanan.mustafa.Kemal.Paşa.ve.arkadaşları.Ankara’da.
milleti. temsilen. bir. meclis. açmışlar. ve. İstanbul’dan. kaçan,. gelebilen. mebuslar.
Ankara’da.açılan.meclise.mebus.olarak.katılmışlardı..Böylece.Ankara’da.milleti.
temsilen.bir.meclis.açılmıştır.
Ankara’da.açılan.meclisin.dayanağı.İstanbul’daki.meclisin.kapatılması.kadar.
Osmanlı.Devleti’nde.ilan.edilen.Kanun-i.Esasi.ve.onun.dayandığı.temellerdir..
1876.yılında.ilan.edilen.Kanun-i.Esasi.ve.kısa.süren.meclis.deneyimi.1908.
meşrutiyetinin. kaynağını. oluşturmuştur.. Bu. süreç. artık. meclis. geleneğini. hâkimiyetin.
milletin.temsil.ettiği.meclise.dayandırma.fikrini.esas.olarak.almıştır..
Bu.olgunun.ikinci.tamamlayanı.ise.seçim.unsurunun.Türk.idare.tarihinde.yerini.
almasıdır..1876.meclis-i.mebusan’ın.oluşturulmasında.temel.olarak.ele.alınan.
halkın.seçtikleri.temsilcilerin.yönetime.dâhil.olma.prensibi.yaklaşık.elli.yıllık.
süreçte.meşruiyet.kazanmıştır..
*. Nevşehir.Hacı.Bektaş.Veli.üniversitesi,.Fen.Edebiyat.Fakültesi,.Tarih.Bölümü,.ORCID:.0000-0003-0773-3373
74
T ü R K . m İ l l E T İ ’ N İ N . m İ l l İ . m ü C A D E l E S İ : . T ü R K . İ S T İ K l A l . H A R B İ
Anayasa.ve.bunun.amir.hükmü.olarak.açılan.meclis,.yine.buna.bağlı.olarak.
yapılan.seçimlerin.dayanağı.olan.mebuslar/milletvekilleri.Türk.yönetim.erkinin.
temelini. oluşturmuştur.. millî. mücadele’yi. yürüten. kadrolar,. başta. Gazi.
mustafa.Kemal.Paşa.olmak.üzere.aldıkları.kararları-asker.ve.vergi.toplamak.gibi.
devletin.iki.temel.şartını.millet.adına.mecliste.alınan.kararlarla.yapmıştır..Yeni.
Türkiye’nin.temellerinin.atıldığı.Türkiye.Büyük.millet.meclisi.bu.tarihi.gücünün.
farkında.olarak.kararlar.almış.ve.başarıya.ulaşmıştır..meclisin.demokratik.
ve.eşitlikçi.tavrı,.hoş.görüsü,.kararlılığı.ve.aldığı.kararları.uygulaması.başarıyı.
meydana.getirmiştir..