Papers by Ethem Ruhi Fığlalı
Türkiye Diyanet Vakfı eBooks, 1998
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, Nov 1, 2008
After the victory of the National Struggle, Grand National Assembly aimed to avoid two-headed gov... more After the victory of the National Struggle, Grand National Assembly aimed to avoid two-headed governing, dismissing the sultanate and caliphate, abolished the sultanate. As sultan Vahideddin arrived on, Abdülmecid was elected as caliphate. But he forced his authorities and some politicians and people were in side of him, and another processes caused to abolish caliphate. Thus, the caliphate had abolished by the GNA, on March 3, 1924 within the code numbered 431. In this article, the past characteristics of the plain inwhich Islam established, the model of society that Kouran shaped, the death of prophet without electing the successor, the state institution and sovereignty aspect in Islam, the using of caliphate title by the Ottoman sultans and the process of abolishing the caliphate by the new established republic, are scrutinized.
DergiPark (Istanbul University), Jun 30, 2021
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, Nov 1, 1995
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, Nov 1, 1991
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, Mar 1, 1993

Erdem (Ankara), 1996
Ahm et Y esevî ocağından, Horasan erenlerinden bir büyük isim olan Hacı Bektaş Velî, son derece y... more Ahm et Y esevî ocağından, Horasan erenlerinden bir büyük isim olan Hacı Bektaş Velî, son derece yaygın bir şöhrete sahip olm asına rağmen, hayatı hakkındaki bilgilerim iz, nerede ise yok dene'cek kadar azdır ve olanlar da gerçek ile m enkîbelerin bazen taban tabana zıt rivâyetleriyle örülüdür. Nitekim onun hayatı hakkında bilgi veren ve en eskisi vefatından yaklaşık iki asır sonra müridleri tarafından kalem e alınm ış olan Vilâyet-Nâm e'ler, tarihî olm aktan çok onu yücelten ve olağanüstü gösteren m enkîbelere dayalı rivâyetleri nakleder. Biri yine onun vefatından yaklaşık yüzyıl, diğeri de ikiyüz yıl sonra kalem e alınm ış olan Eflâkî (1360)'nin M enâkıbu'l-'Ârifin'i ile Aşık Paşazâde (1481)'nin Tevârih-i Al-i Osm ân (A şıkpaşaoğlu Tarihî)'ı, Hacı Bektaş V elî hakkında sadece birkaç satırlık bilgi verir. Vilâyet-Nâme'ye1 göre Hünkâr Hacı Bektaş Velî, Horasan hüküm darı İbrahim es-Sânî Seyyid M uham m ed ile Şeyh Ahm et adlı N işâburlu bir âlim * Prof. Dr., Muğla Üniversitesi Rektörü. 1 Vilâyet-Nâme veya Menâkıb-ı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî, Abdulbâkî Gölpınarlı tarafından neşrolunmuştur. (İstanbul 1958). Bundan böyle Vilâyet-Nâme'den yapılacak nakil lerin sayfa numaraları dipnot yerine, satır arasında parantez içinde gösterilecektir.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi, 1981
Türkçe'de, thnu Sadru'd.Oİn eş-Şirvnnİ'nin hayatı ve eserleri hak. kındaki ilk ve etraflı tedkik,... more Türkçe'de, thnu Sadru'd.Oİn eş-Şirvnnİ'nin hayatı ve eserleri hak. kındaki ilk ve etraflı tedkik, Sayın Prof. Dr. Abdülkadir Karahan tarafından yapılmıştır'. Biz, burada, Sayın Karahan'ın Nev'i-zade AtayP ile Muhammed eleMubibbP gibi, müellifimizi biz~at tanıyan iki kaynaktan istifade ederek verdiği bilgilere yeni şeyler ekleyebilecek değiliz. Bu sebebten, yazarın hayatı ve eserlerini, Sayın. Karahan'ın mezkfır çalışmasından hülfısa ederek nakledeceğiz. Muhamme(} Emİn h. Sadru'd-Oin, aslen Şirvanlıdır. Önceleri bizzat babasından ders görmüştür. Yaşadığı yerler Şii-Safeviler tarafından istila edilince, Sadru'd-Din eş-Şirvani ailesi, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat mensuplarına yapılan eziyetlerden kurtulmak için batıya göçmüşlerdir. Bir süre Haleb'de kalmışlar; daha sonra Diyarbakır'a gelmişlerdir. Diyarbakır'da vali Nasfih Paşa, Mehmed Emin'i kendisine muaııim yapmış ve ilmi sohbetlerinden faydalanmıştır. Ş olf i i iken tah a n n u f eden Şirvani, Diyarbakır'da müderrislik de yapmıştır. Nasuh Paşa'nın sadrazam oluşu (1611) üzerine, onunla birlikte İstanbul'a giden müellifimiz, orada tanıştırıldığı ulema ve bilhassa Piidiııolh'Birinci Ahmed (1603-1617) tarafından takdir görmüştür. Şirvani, 1021 Şaban /1612 Ekim'den haşlayarak 1027 Ramazan / 1618 Eylül'ü arasında muhtelif medreselerde müderrislik ve kadılık yapmıştır. Daha sonra kendisine İstanbul Kadılığı emekliliği ve Gemlik kazası arpalığı bağlanmıştır.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1984
Şia ve teşeyyu kelimelerinin kullanılması konusunda, özellikle Mezhepler Tarihi açısından oldukça... more Şia ve teşeyyu kelimelerinin kullanılması konusunda, özellikle Mezhepler Tarihi açısından oldukça eiddi bazı güçlükler mevcuttur .. Aslında şia, Şia'nın bir fırka olarak zuhuruna kadar, "taraftaI''' anlamında, Arap dilinde sık sık kullanılmış bir kelimedir. Bilhassa Hz. Osman'm hilafetinin ikinci dönemi ile Hz. Ali'nin hilafeti sırasında, Müslümanların farklı göriişler etrafında toplanmaları üzerine, toplulukları belirlemek~çin, mesela "Şiatu Osman", "Şiatu Ali", "Şiatu Muaviye" ve benzeri şekillerde kullanılmış ve bu kullanışta bir "mezheb" kastedilmemiştir. Umumi mahiyetteki bu kullanış, Hz. Hüseyin'İn 10 Muharrem 61 (10 Ekim 680 tarihindc, Kerbela'da hunharca şehid edilmcsinden sonralara kadar devam etmiştir. Gerçi Mustafa Kamil eş-Şeybi, Hz. Hüseyin'in şehid edilmesİnden sonra, Ş ia'nın bir teri m olarak Emevilere karşı Hz. Ali ve soyunun haklarını aramak ve yardım etmek için toplananları ve onlara taraftar olanları ifade etmeye başladığını söylerse del, bunun çok sonraları başlamış olması ınuhtcmc1dir; çünkü bu kelime, Mervan b. el-Hakem (64-65 (684-85) zamanında bile, teknik anlamı dışında, "taraftaI''' manasında, "ümeyye oğulları şiası (taraftarı)" şeklinde kullanılıyordul. Maaınafih bir fırka, bir ınczheb anlamında olmamakla beraber, bu kelimeye, kaynaklarda, Hz. Ali'ye ve Ehl.i Beytine uyanlar ve onlara taraftar olup yardım edenler anlamında, ilk olarak Ebu Mıhnef Lut b. Yahya (157j771)'ll1n Hz. Hasan'ın KMeıaere hitaben söylediği, "Sizler hizim taraftarımızsınız (Şia.tU/Hi) ••• " sözünü rivayetinde rastlanmak. tadır3• Nasr b. Muzahim el-Minkarı (212 (827) de, kelimeyi, "Ali, 'Talha

Erdem
Ahm et Y esevî ocağından, Horasan erenlerinden bir büyük isim olan Hacı Bektaş Velî, son derece y... more Ahm et Y esevî ocağından, Horasan erenlerinden bir büyük isim olan Hacı Bektaş Velî, son derece yaygın bir şöhrete sahip olm asına rağmen, hayatı hakkındaki bilgilerim iz, nerede ise yok dene'cek kadar azdır ve olanlar da gerçek ile m enkîbelerin bazen taban tabana zıt rivâyetleriyle örülüdür. Nitekim onun hayatı hakkında bilgi veren ve en eskisi vefatından yaklaşık iki asır sonra müridleri tarafından kalem e alınm ış olan Vilâyet-Nâm e'ler, tarihî olm aktan çok onu yücelten ve olağanüstü gösteren m enkîbelere dayalı rivâyetleri nakleder. Biri yine onun vefatından yaklaşık yüzyıl, diğeri de ikiyüz yıl sonra kalem e alınm ış olan Eflâkî (1360)'nin M enâkıbu'l-'Ârifin'i ile Aşık Paşazâde (1481)'nin Tevârih-i Al-i Osm ân (A şıkpaşaoğlu Tarihî)'ı, Hacı Bektaş V elî hakkında sadece birkaç satırlık bilgi verir. Vilâyet-Nâme'ye1 göre Hünkâr Hacı Bektaş Velî, Horasan hüküm darı İbrahim es-Sânî Seyyid M uham m ed ile Şeyh Ahm et adlı N işâburlu bir âlim * Prof. Dr., Muğla Üniversitesi Rektörü. 1 Vilâyet-Nâme veya Menâkıb-ı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî, Abdulbâkî Gölpınarlı tarafından neşrolunmuştur. (İstanbul 1958). Bundan böyle Vilâyet-Nâme'den yapılacak nakil lerin sayfa numaraları dipnot yerine, satır arasında parantez içinde gösterilecektir.
![Research paper thumbnail of Bahailik ve el Kitabu'l Akdes (Türkçe Çeviri)[#74509] / Bahaism and Kitab-ı Aqdas (Turkish Translation)](https://attachments.academia-assets.com/79362373/thumbnails/1.jpg)
e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2010
Bahailik On dokuzuncu yüzyılın sonlarında doğan ve bugün kendilerinin ifade ve iddialarına göre d... more Bahailik On dokuzuncu yüzyılın sonlarında doğan ve bugün kendilerinin ifade ve iddialarına göre dünyada beş milyondan fazla mensubu bulunan bir dindir. Bahaîlerin, ayrı bir dine mensubiyet iddialarına rağmen, tarihi seyir, dayandığı görüşler ve esaslar bakımından Bahaîliğin bir mezhep “formatı” içinde ele alınması gerektiği kanaatındayım. Çünkü özellikle Bahaîliğin kutsal kitabı el-Kitâbu'l-Akdes, sadece doğduğu coğrafyanın kültürel ve dinî tezahürlerini yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda kendi düşünce ve inanç sistemini İslâm'ın temel kavramları üzerine bina eder. Bu sebepten, daha 1970'li yıllarda bu yeni mezhebin kutsal kitabının Türkçeye çevrilmesinin isabetli olacağını düşünmüştüm. İdarî işlerden kurtulunca, bu niyetimi tekrar gündeme aldım ve 2008 yılında Ramazan Şimşek ile birlikte tercümeyi yapıp yayınlamaya karar verdik. Ancak kitabın aslî dili olan Arapçadan İngilizceye 1992 yılında çevrildiğini ve İngilizceden de 2003'te Türkçeye çevrildiğini, lâkin satışa sunulmadığını öğrendik. Bu defa biz de çevirimizi, meslektaşlarımızın takdirlerine sunmayı uygun gördük.
Bahai faith was emerged at the end of the 19th century and today according to their statements and claims, it is a religion that has more than five millions members in the world. Despite Bahais‟ claim that they are members of a different religion, I believe that Bahais should be considered in a sectarian format according to their historical development and the thoughts and principles that the religion depends on.
Because, especially their holy book alKitabu‟l-Aqdas not only reflects the cultural and religious manifestations of the geography that it was born into, but also it constructs its own thought and belief system on Islamic fundamental concepts.
For this reason, I thought even in the 1970s onwards that it was very appropriate to translate this new sect‟s holy book into Turkish. After leaving administrative Works and posts, I again put this intention into my agenda and in 2008, with Ramazan Şimşek and I decided to translate and publish it. However, we learnt that in 1992 this book was translated from its original language which is Arabic into English and then in 2003 it was translated from English to Turkish by Bahais themselves but it wasn‟t published and put into market. This time we wanted to present our translation to the appreciation of our colleagues.
E Makalat Mezhep Arastırmaları Dergisi, Jan 20, 2011
... MS Yeprem-H. Güleç, Ankara 1973 (2. bs.), 55 66; Ethem Ruhi Fığlalı, Bâbîlik ve Bahâîlik, A... more ... MS Yeprem-H. Güleç, Ankara 1973 (2. bs.), 55 66; Ethem Ruhi Fığlalı, Bâbîlik ve Bahâîlik, Ankara: TDV Yay. 1994, 4 vd.; aynı yazar, Bahâîlik, DĠA, IV, 464 465; S. Özkaya, Osmanlı ArĢiv Belgeleri IĢığında Bahâîlik Hareketi, Ġzmir: Akademi Yay. 2000, 7 vd. ...
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2006
Uploads
Papers by Ethem Ruhi Fığlalı
Bahai faith was emerged at the end of the 19th century and today according to their statements and claims, it is a religion that has more than five millions members in the world. Despite Bahais‟ claim that they are members of a different religion, I believe that Bahais should be considered in a sectarian format according to their historical development and the thoughts and principles that the religion depends on.
Because, especially their holy book alKitabu‟l-Aqdas not only reflects the cultural and religious manifestations of the geography that it was born into, but also it constructs its own thought and belief system on Islamic fundamental concepts.
For this reason, I thought even in the 1970s onwards that it was very appropriate to translate this new sect‟s holy book into Turkish. After leaving administrative Works and posts, I again put this intention into my agenda and in 2008, with Ramazan Şimşek and I decided to translate and publish it. However, we learnt that in 1992 this book was translated from its original language which is Arabic into English and then in 2003 it was translated from English to Turkish by Bahais themselves but it wasn‟t published and put into market. This time we wanted to present our translation to the appreciation of our colleagues.
Bahai faith was emerged at the end of the 19th century and today according to their statements and claims, it is a religion that has more than five millions members in the world. Despite Bahais‟ claim that they are members of a different religion, I believe that Bahais should be considered in a sectarian format according to their historical development and the thoughts and principles that the religion depends on.
Because, especially their holy book alKitabu‟l-Aqdas not only reflects the cultural and religious manifestations of the geography that it was born into, but also it constructs its own thought and belief system on Islamic fundamental concepts.
For this reason, I thought even in the 1970s onwards that it was very appropriate to translate this new sect‟s holy book into Turkish. After leaving administrative Works and posts, I again put this intention into my agenda and in 2008, with Ramazan Şimşek and I decided to translate and publish it. However, we learnt that in 1992 this book was translated from its original language which is Arabic into English and then in 2003 it was translated from English to Turkish by Bahais themselves but it wasn‟t published and put into market. This time we wanted to present our translation to the appreciation of our colleagues.