Papers by Melih Birik

Tracing the Lost Urban Space on Historical Maps: Determining the Interaction of Levent Ciftlik (Farm) and Barracks With the Urban Context Between 18th and 20th Centuries, 2022
Makalede, Levent Bölgesi’ne ismini veren ve 18. yüzyıl sonunda dönemin modernleşme politikalarına... more Makalede, Levent Bölgesi’ne ismini veren ve 18. yüzyıl sonunda dönemin modernleşme politikalarına paralel olarak geliştirilen Levent Çiftliği ve Kışlası’nın mekânsal izlerinin belirlenmesi ve tarihsel süreçte kent bağlamıyla ilişkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, İstanbul’un tarihsel coğrafyasında stratejik öneme sahip geniş bir alan içerisinde yaygın olarak yerleşmiş Levent Çiftliği ve Kışlası’nın dönemin mekânsal atılımları değerlendirildiğinde farklı odaklarla etkileşim içerisinde olan, zaman içerisinde eklemlenerek gelişen bir yerleşim kompleksi olduğu belirlenmiştir.
Kentsel bağlamın tanımlanması ve mekânsal saptamalar bir yer tespiti çalışmasından öte, zaman sürecinde kentsel belleğin nasıl değiştiğini ortaya koyan bir süreç analizi olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda 18. ve 19. yüzyıllara ait mekânsal bellek izlerinin etkileşimde olduğu odaklar ve bağlantılar saptanarak bu izlerin 20. yüzyılda gerçekleşen mekânsal müdahalelerden nasıl etkilendiği belirlenmiş, yerleşim kompleksinin günümüzde kent içerisinde bulunduğu konum ve farklı ölçeklerde kentsel bağlamla kurduğu ilişki ortaya konulmuştur. İleriki aşamalarda alt ölçekte gerçekleştirilecek morfolojik analizler için gerekli mekânsal bağlam ve çalışma alanı sınırları tanımlanmıştır.
Araştırma yöntemi tarihsel tematik ve modern tekniklerle hazırlanmış haritaların derinlemesine okunması, tarihi haritalar, hava fotoğrafları, planlar ve projelerinin jeo-referanslama yöntemiyle ortak koordinat sisteminde bir araya getirilmesi ve sentezlenen mekânsal verilerin Başbakanlık Osmanlı Arşivi gibi yazılı kaynaklar üzerinden çapraz sorgulanmasına dayanmaktadır. Bu yöntemle farklılaşan ve etkileşim içerisinde olan potansiyel kimlik bölgeleri tanımlanmıştır. Sonuç olarak, Baltalimanı havzası ölçeğinde yapılan değerlendirmelerde, alanının potansiyel kentsel arkeolojik değeri ortaya konulmuş, bununla birlikte farklı bir katman olarak İstanbul’un 1950 ve 1980 yılları arasında kentsel bellekte önemli bir yer tutan modern mahalle uygulamalarıyla bir arada değerlendirilebilmesine yönelik saptamanalar yapılmıştır.

Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi, 2018
Araştırmanın birinci aşamasında, Kırklareli ili, merkez ilçe yerleşik kentsel alanında bulunan il... more Araştırmanın birinci aşamasında, Kırklareli ili, merkez ilçe yerleşik kentsel alanında bulunan ilkokul ve ortaokul düzeyindeki eğitim tesislerinin mevcut durumdaki alan, etki yarıçapı ve kapasite durumu sorgulanmıştır. İkinci aşamada İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Türkiye İstatistik Kurumu Edirne Bölge Müdürlüğü'nün sağladığı veriler değerlendirilerek 2026 yılı öğrenci sayısı projeksiyonu hazırlanmış, ilkokul ve ortaokul olmak üzere iki farklı eğitim grubu hedeflenerek öngörülen öğrenci sayısına göre her mahallede ihtiyaç duyulan derslik sayısı belirlenmiştir. Çalışmanın üçüncü aşamasında ise Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği Ek 2'de açıklanan Kentsel, Sosyal ve Teknik Altyapı standartları çerçevesinde yerleşmede bulunan ilkokul ve ortaokul tesislerinin güncel alan yeterliliği ve 2026 yılı için ihtiyaç duyulacak alan miktarı konusunda mahalle bazlı çıkarımlar yapılmıştır.

Planlama (Journal of Planning), 2022
Özet: Levent Bölgesi’nde, yaklaşık üç kilometrelik yürünebilir nitelikte ki kentsel kamusal ve öz... more Özet: Levent Bölgesi’nde, yaklaşık üç kilometrelik yürünebilir nitelikte ki kentsel kamusal ve özel alanların kademelenmesiyle oluşan ve mahallelerin işlev odaklarını birleştiren geçitler, sokaklar, caddeler sisteminin oluşturduğu kentsel doku, farklı dönemlerde tasarlanmış Açık Geçirgen Mahalleleri birbiriyle ilişkilendirerek yaşayan bir sistem oluşturmaktadır. Bu bağlamda makale, Levent Bölgesi için geliştirilen üniversite araştırma projesinin sonuçlarını değerlendirmektedir. Açık Geçirgen Mahalle kavramı, kentsel mekânın fiziksel bileşenlerinin dinamik etkileşiminden yola çıkarak mahallenin yeniden tanımlanması üzerine geliştirilmiştir. Araştırma yöntemi iki aşamada ele alınmış; mekânın yapısal bileşenleri ve kullanıcı deneyimi üzerinden geliştirilen analitik çalışmalar ortak bir kentsel rota üzerinde sorgulanmıştır. İlk aşama, yaklaşık otuz yıllık bir süreçte yerel imar planlarının oluşturduğu yapısal özellikler ve mekânsal planlama ve tasarım kurgusuna dayalı analizleri içermektedir. İkinci aşama, Açık-Geçirgen Mahalle ile ilgili mekânsal analizler sonucunda elde edilen verilerin kullanıcı de neyimi üzerinden günlük yaşamda nasıl karşılık bulduğunu ortaya koymak üzere yapılandırılmıştır. Sonuç olarak, araştırma projesi kapsamında, İstanbul Levent Bölgesi olarak tanımlanan; Levent, Akatlar, Etiler ve Uçaksavar alt bölgelerinin oluşturduğu kentsel sistem üzerinde, Açık Geçirgen Mahalle kavramına ait nitelikler belirlenmiştir. Elde edilen bulguların kentsel tasarım disiplini çerçevesinde değerlendirilmesiyle Levent Bölgesi'nde mekânsal belleğin devamlılığını sağlayacak, yaşam kalitesini artıracak tasarım kriterlerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.
Abstract: he urban texture formed by the hierarchic relations of walkable urban public and private areas of approximately three kilometres in the Levent Region and the system of passages, streets and avenues that combine the functional focal points of the neighbourhoods, creates a living system by linking the residential areas that have been designed in di erent periods. In this context, the article evaluates the results of the university research project developed for the Levent Region. The concept of Open-Permeable Neighbourhood is considered as a spatial reading methodology developed on the redefinition of the neighbourhood based on the dynamic interaction of the physical components of the urban space. The research method in question has been considered in two stages. The first stage includes analysis based on the structural features and the spatial plan ning and design setup created by the local development plans in a period of approximately thirty years. The second stage is structured in order to reveal how the data obtained about the Open-Permeable Neighbourhood as a result of spatial analysis corresponds to daily life through the user experience. In this context, the defined spatial analysis method was used and the characteristics of this phenomenon were determined. By evaluating the findings obtained within the framework of the urban design discipline, it is aimed to reveal the design criteria that will ensure the continuity of the spatial memory in the Levent Region and increase the quality of life.
Bu bildiri 8 -11 Mayis 2014 tarihleri arasinda, Kocaeli Universitesi Mimarlik ve Tasarim Fakultes... more Bu bildiri 8 -11 Mayis 2014 tarihleri arasinda, Kocaeli Universitesi Mimarlik ve Tasarim Fakultesi tarafindan duzenlenen, " Kentsel Donusum; Ekonomik, Sosyal ve Fiziksel Yonu" Baslikli 1. Uluslararasi Kentsel Planlama - Mimarlik - Tasarim Kongresinde sunulmus ve 2014 Aralik ayinda Bildiriler Kitabinin 1.cildinde yayinlamistir. (Yayinda bildirinin son 3 sayfasi basim hatasi nedeniyle bulumamaktadir. Ekte tam metin sunulmustur.)

Planlama Eğitiminde Temel Tasarım: 2007-2014, 2014
Bu kitapta, 2007 – 2014 eğitim ve öğretim yıları arasında, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversites... more Bu kitapta, 2007 – 2014 eğitim ve öğretim yıları arasında, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Temel Tasarım Atölyesinde uygulanan çalışmalar üzerinden, Temel Tasarım konusunun planlama öğrencileri için nasıl geliştirilebileceğine ait deneyimler aktarılmaktadır. Kavramlar üzerinden tartışmalar, saha çalışmaları ve öğrenci çalışmalarından örnekler üzerinden "yere özgü" kimliğin nasıl sorgulandığı, anlamlandırıldığı, bulguların temel tasarım araçları ve yöntemleriyle nasıl aktarıldığı pedagojik bir yöntem olarak paylaşılmaktadır. ................................................................................................................................................ In this book, the experience of how the subject of Basic Design can be developed for Urban Planning students is conveyed through the studies carried out at Mimar Sinan Fine Arts University (MSFAU), Department of City and Regional Planning, Basic Design Studio in between 2007 and 2014 academic years. Discussions over concepts, field studies and examples from student works are shared as a pedagogical process on how the "local identity" is questioned and interpreted, and how the findings are expressed through basic design tools and methods.

4th ISUFitaly Conference Proceedings: Reading Built Spaces, Cities in the Making and Future Urban Form, 2018
Istanbul is a system of plateaus and valleys in Bosphorus Topographic Structure. Among these geog... more Istanbul is a system of plateaus and valleys in Bosphorus Topographic Structure. Among these geographical formations, Levent Plateau as a part of “Levent integrated valley system” is striking in terms of the spatial change and transformation it went through and is thus the subject matter of this study. It is evident that through an extended time frame Levent plateau was subjected to substantial spatial change through large-scale housing projects, and new plan revisions thereof in particular. These interventions all but defaced the integrated valley system. Based on this discourse, the present study discusses the equilibrium of the urban system (McHarg, 1969) through the background of the coexistence of the basic components of topography and ecology, and human interventions. Starting with the new millennium, Levent Plateau faced with rapid urbanization, which led to the covering of natural stream beds and construction efforts in the valleys which had previously separated neighborhoods from one another. All these amount to a structural change which can be summarized as the disintegration of the integrated valley system as the continuity of the ecological systems was disrupted. In the study, the potentials embedded in the urban system are identified with reference to the metabolic approach (Ibanez, Katsikis, 2014), which defines the city as an ecological system, while morphological analysis (Oliveira, 2016) is employed to assess the structural changes noted above. The tools employed for spatial analysis include the comparison of aerial photographs –old and new–, plans, existing and historical maps, Through these efforts, the study discusses the interactions between the potentials offered by the topographic and ecologic systems of Levent integrated valley system, and the planning decisions and the existing built environment, and comes up with design principles applicable to future projects to be implemented.
Şehir Planlama ve Kentsel Tasarım Öğrencileri için Eskiz Dersi Notlari - Sketching Studio for Urban Planners and Designers, 2017
Eskiz Dersi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğrencilerinin görsel algıyla kurduğu mekân ilişkisin... more Eskiz Dersi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğrencilerinin görsel algıyla kurduğu mekân ilişkisini çizerek temsil etme becerisini kazandırmak ve kentsel mekânı algılama, anlama, tespitlerini aktarma ve tasarlama süreçlerinde düşünsel üretimlerini serbest elle çizerek aktarabilme becerisini kazandırmayı amaçlamaktadır. Serbest elle kentsel mekânı tanımlayan plan, kesit, görünüş ve perspektif çizme becerisini; görsel anlatım ve temel şematik ifadelendirme yeteneğini edinme ve geliştirmeyi hedeflenmektedir.
Bu ders notları, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama öğrencilerinin 2017 - 2018 ders yılı bahar döneminde yaptığı çalışmaları içermektedir.

İstanbul 1.Konut Kurultayı. Güvenli Yaşam Alanları ve Erişilebilir Konut, Oct 5, 2018
Özet: Bu çalışmada 1965 sonrasında Kat Mülkiyeti Kanunu ile başlayan ve 1980'li yılların sonuna k... more Özet: Bu çalışmada 1965 sonrasında Kat Mülkiyeti Kanunu ile başlayan ve 1980'li yılların sonuna kadar geçen süre içerisinde döneme özgü kooperatif projelerinden oluşan açık geçirgen mahalle tasarımı ve uygulamalarından elde edilen olumlu deneyimlerin günümüz konut alanları tasarımı süreçlerine aktarılarak değerlendirilebilmesi amaçlanmaktadır. Tartışmalara konu olan geleneksel mahalle kavramından farklı olarak, somut örnekleri bulunan ve günümüzde varlığını sürdüren modern mahalle ve kültürünün; kent kimliğiyle bütünleşen, erişilebilir, geçirgen, kamusal alanlarla donatılmış ve dönemin planlama ve kentleşme sürecine paralel olarak geliştirilmiş yapısının ulaştığı güncel durumun tespitine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle çalışmada, İstanbul gibi günümüzde hızla değişen ve dönüşen kentlerde, Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi örneğinde olduğu gibi modern mahallenin öğrettiklerinin yeni projeler için veri olarak yeniden değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Anahtar kelimeler: modern mahalle, açık geçirgen mahalle, kentsel dönüşüm, Levent ve Etiler bölgesi, Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi, kentsel tasarım ilkeleri, kent kimliği.
.................................................../ ABSTRACT: In this study it is aimed to evaluate the positive experiences of open permeable neighbourhood design and its applications, which started with the Law of Condominium Ownership in 1965 and lasted until the end of the 1980s, by transferring them to the design processes of today's residential areas. Contrary to the controversial subject of the traditional neighbourhood concept, it is necessary to determine the present state of the modern neighbourhood and culture that has concrete examples and continues its existence today, which is integrated with the city identity, is accessible, permeable, equipped with public spaces and developed in parallel with the period of planning and urbanisation. For this reason, in the study, it is targeted to re-evaluate the teachings of modern neighbourhoods, such as Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi (a Cooperative Housing Society of Workers), as data for new projects in the cities like Istanbul that are rapidly changing and transformed.

Bildiri; Türkiye Kentsel Morfoloji Sempozyumu Bildiriler Kitabı. Temel Yaklaşımlar ve Teknikler. Türkiye Kentsel Morfoloji araştırma Ağı, Mersin, 2015
Özet: Günümüzde kentlerin değişim ve dönüşüm biçimlerinin öngörülerin dışında farklı dinamiklerin... more Özet: Günümüzde kentlerin değişim ve dönüşüm biçimlerinin öngörülerin dışında farklı dinamiklerin etkisiyle geliştiği görülmektedir. Küresel sermayenin akışı, teknolojik atılımlar, küresel ekolojik tehditler, inşaat ve rant ekonomisine dayalı ekonomik büyüme, artan enerji ihtiyacı, küresel göç gibi olguların mekanda bıraktığı izler yeni, güçlü, baskın ve bir o kadar da yıkıcıdır. Var olana eklenmek, sürdürmek, anlamlandırmak yerine onun izlerini silmeye, hatta kendi varlığını da ortadan kaldıracak yeni müdahalelerin oluşmasına ortam hazırlamaktadır. Bu durumda mekânsal niteliklerin sürdürülebilirliliği tehdit altındadır. Tehdit altında olanın sadece kentin fiziksel formu ve strüktürünün olmadığı, mekânın bütüncül anlamı, kimliği olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye’de bu süreç, "Kentsel dönüşüm" adı altında gerçekleştirilen tekil mimari projeler ve yapı adalarını kapsayan müdahalelerle gündeme gelmiş fakat bu farklılaşma sürecinin nasıl tanımlanabileceği, müdahalelerden etkilenen mekânın hangi ilişkiler bağlamında sorgulanması gerektiği, mekânın kimliği ve sürdürülebilirliği konusunda ortak bir değerlendirme platformu oluşmamıştır. Kentsel morfoloji araştırmalarının içeriği ve yaklaşımının bu kapsamda yeniden tartışılarak, bütünleştirici bir platform olarak geliştirilmesi mümkündür. Morfoloji araştırmaları, farklı araçlarla kent plastiği ya da mekânsal izlerin sorgulandığı tekil analizler yerine, mekânsal niteliklerin bir arada değerlendirilmesine imkân tanıyan bütünleştirici kentsel morfoloji kapsamında ele alınmalı, kentsel kimliğin sürdürülebilirliğine yönelik tasarım ilkelerinin belirlenmesi amacıyla geliştirilmelidir. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak bildiride kentsel morfolojiye bütüncül yaklaşımın amaç, yöntem ve araçlarının tanımlanması ve uygulama deneyimlerinin tartışılması amaçlanmıştır.
ISOCARP 30th International Congress "Expanding Demands on Planning", Case Studies, 1994
Planning in an overgrown city of an underdeveloped country - No one wants planning. A paper from... more Planning in an overgrown city of an underdeveloped country - No one wants planning. A paper from the past discussing today's problems.
ISOCARP Congress 1994, Praque. "Expanding Demands on Planning"

9. Uluslararası Sinan Sempozyumu Bildiri Kitabı / 9th International Sinan Symposium Proceedings, Apr 2015
OZET:
Bildiride, tasarım eğitiminde özgür düşünce ve sınırlamaların birbirini nasıl etkilediğini... more OZET:
Bildiride, tasarım eğitiminde özgür düşünce ve sınırlamaların birbirini nasıl etkilediğini değerlendirmek amacıyla Kırklareli Üniversitesi, Mimarlık Fakultesi, Temel Tasarım Atölyesi deneyimi üzerinden “Sınırlar Özgürleştirir mi?” sorusuna cevap aranmaktadır. Klasik temel tasarım eğitiminden farklı olarak, KLU Mimarlık Fakültesi Temel Tasarım Ortak Atölyesi’nin içeriği, mekânı sadece algıya dayalı fiziksel bileşenlerden değil, sosyal ağlar ve akışların tanımladığı karmaşık bir yapı olarak ele alacak biçimde zenginleştirilerek kurgulanmıştır. Bu özgün atölye, 2014-2015 güz eğitim-öğretim döneminde, mimar ve şehir plancısı öğrencilerinin mekâna ait deneyimlerini birlikte paylaştıkları, farklı ölçeklerdeki yaklaşımların ortak paydada buluştuğu bir uygulama atölyesi olarak gerçekleştirilmiştir. Bildiri kapsamında, ortak anlatım diline ulaşmayı amaçlayan bu özgün temel tasarım yönteminin; algılama, anlama ve aktarma süreçlerinden geçen öğrenci çalışmalarına nasıl yansıdığı sorgulanmış, temel tasarım eğitimi içerisinde verilen sınırlamaların özgün ve yaratıcı üretim süreçlerine olumlu ve olumsuz etkileri tartışılmıştır. Yapılan değerlendirmelerde, sınırlayıcıların belirli ölçüde malzeme, renk ve doku standardizasyonu getirmesine karşılık elde edilen çalışmalarda farklı ve özgün yaratıcı düşüncelerin geliştirildiği belirlenmiştir. Tasarım sürecinde, mekânın fiziksel bileşenlerinden de öte onu oluşturan görünmeyen ağlar ve akışları da tanımlayan, ortak bir dil ifadesi içerisinde birseysel ve ekip çalışması ölçeğinde ürünler elde edilmiştir. Sonuç olarak, önceden tanımlanmış sınırların yüksek soyutlama niteliğine sahip yaratıcı ürünler elde edilmesinde etkili olduğu belirlenmiştir.
-------------------------------------------------------
ABSTRACT:
This Assessment is aiming to seek answer the question for “Can boundaries be liberating?” through the experience of Kırklareli University (KLU) Faculty of Architecture Integrated Basic Design Studio in order to assess how limitations and free thought affect each other. Distinct from classic term of basic design approach, program content of KLU Faculty of Architecture Integrated Basic Design Studio has enhanced to focus on territorial space, not only for to understand its physical components but its complex structure defined by social networks and flows. This unique design studio has been realized during 2014-2015 fall semester with participation of both urban planning and architectural design first year students to share their own experiences of place and different scale of problem solving approaches. It is being questioned how boundaries were considered in student works through the process of perception, comprehension and expression, according to KLU Basic Design Program aiming to reach common expression language. Also through this methodology positive and negative affects of limitations on creative production processes are being discussed. Despite the predefined limitations have brought certain amount of visual standardisation in material, texture and colour, development of distinctive and variant thoughts has been determined through basic design studies. During the design process territorial space understood as a whole with its structural aspects and further more combined with invisible social networks and flows. Individual and group works have been completed in the context of common pattern language that served as communication tool. As a result, positive affect of predefined limitations on achieving high abstraction level of creative design works have been determined.

Proceedings of the 50th ISOCARP Congress. Urban Transformations - Cities and Water, 2015
“Water”, the main signifier of Istanbul had different meanings for the city specifically starting... more “Water”, the main signifier of Istanbul had different meanings for the city specifically starting from Halic (also known as the Golden Horn) to the Bosphorus. During the long period of urbanization, Haliç became the backbone of integrated historical sites that encounters different morphologic characteristics. Despite deep cultural, social and geographical roots integrating its identity with the water, today Istanbul’s city centre is under the risk of turning its back on the waterfront because of currently planned spatial interventions. Lack of connections and flows are separating this vibrant city center from the coastline. In this assessment, the spatial qualifications of the waterfront of Beyoğlu Peninsula examined according to morphologic values in order to re-associate it with its hinterland. This assessment is aimed at determining how to integrate the waterfront into urban morphology through using the basic information obtained from spatial questioning and examining the mappings of urban corridors and the desire of flows.

Proceedings of the 1st International Urban Planning, Architecture, Design Congress (UPAD2014). Urban Transformation: Economic, Social and Physical Aspects, 2014
Kent merkezleri, Batı Kültürü’nde formel ve enformel karşıtlıkların dengesi ile açıklanabilen, to... more Kent merkezleri, Batı Kültürü’nde formel ve enformel karşıtlıkların dengesi ile açıklanabilen, toplumsal belleğin aktarıldığı sosyal mekânlar olarak ifade edildiği gibi, Doğu Kültürü’nde karşıtlıkların yerine, yatay ağların dinamik ilişkileri üzerine kurulu sistemler olarak açıklanmaktadır. Her iki yaklaşımda da dengenin sürdürülebilir olması, var olan mekânsal çeşitliliğin korunması ile mümkündür. 21.yüzyılda, kent merkezlerini tehdit eden yeni küresel dinamiklerin, yukarıda bahsedilen kimliğe ait yerel nitelikleri olumsuz yönde etkilediği ve mekânsal çeşitliliği ortadan kaldırdığı gözlenmektedir. Günümüzde, Birbiriyle yarışan kentlerde hızla inşa edilen benzer kentsel projelerin ve baskın kurum kimliklerini mekâna taşıyan küresel yatırımların, zaman mekân ve aktörler arasındaki ilişkisiyi ayrıştırarak, mekânsal çeşitliliği ortadan kaldırdığı tartışılmaktadır. Bu nedenle bildiride; mekânsal çeşitlilik açısından kent sorgulanarak, mekânın değişimden nasıl etkilendiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Sorgulama süreci; diyalektik ve simbiyotik bakış açılarıyla mekânsal çeşitliliğin kavramsal boyutunun belirlenmesi ve bu bağlamda İstanbul’daki yeni ofis kompleslerinin, mekânla kurduğu ilişkinin tartışılması üzerine yapılandırılmıştır. Değerlendirmede,incelenen yüksek yapıların mevcut kentsel ağlarla ilişkilerinde karşılıklı uyum ve denge saptanmamıştır. Mevcut ağların, bu yeni yapıların oluşturduğu yarı geçirken ortamları beslediği buna karşın, kentsel mekânın nitliklerini zaman içerisinde kaybettiği tespit edilmiştir.

Kentsel Mekana Müdehale: Projeler, Yaklaşımlar, Kavramlar, Dec 2013
Kentsel mekândaki değişim süreçlerinin belirlenmesi, onu oluşturan niteliklerin zaman sürecinde b... more Kentsel mekândaki değişim süreçlerinin belirlenmesi, onu oluşturan niteliklerin zaman sürecinde bir arada oluşturduğu anlamın değerlendirilmesiyle mümkündür. Değişim ile kentsel mekân, kimliğini koruyup gelişerek devamlılığını sağlayabilir, ya da kimliğini oluşturan nitelikleri kaybederek yeniden yapılanır. Bu farklı yapılanmaların tarihsel süreç içerisinde değerlendirlmesi, güncel büyük kentsel projelerin tartışılabilmesi için önemli bir çıkış noktasıdır. Belli bir zaman diliminde saptanan kentsel nitelikler, tek başına o mekânın kimliğini belirlemekte yeterli değildir. Böyle bir mekansal analiz yaklaşımıyla sürecin kendisi, inceleme dışı bırakılmış olur. Halbu ki, mekanın kimliği ile igili veri elde edebilmek ve geleceğe yönelik tasarım kriterklerini belirleyebilmek için değişim ve dönüşüm süreçlerinin tanımlanması gereklidir. Mekânsal kimlik tartışılırken, mekânı oluşturan nitelikler sınıflandırılarak belirlenmeli ve zaman sürecinde önemli değişimlerin gerçekleştiği kırılma noktalarında karşılaştırmalı olarak incelenmelidir. Zaman ve mekân etkileşiminin belirlenmesiyle birlikte mekânın kimliği hakkında bilgi edinilebileceği gibi, sürecinin niteliği (değişim ya da dönüşüm) de saptanarak, bunun yapıcı ve yıkıcı sonuçları tanımlanabilir. Bu yöntemle yeni projelerin yönlendirilmesi ve tasarım kriterlerinin doğru saptanması sağlanabilir.
Bildiride, bu yaklaşımdan yola çıkarak, önerilen analiz yöntemi İstanbul Şişhane meydanında uygulanmıştır. Şişhane Meydanı’nı oluşturan mekânsal niteliklerin doğal, yapısal ve sosyal bileşenleri belirlenerek sınıflandırılmış ve tarihsel süreç içerisinde belirlenen kırılma noktalarında haritalandırmalarla görselleştirilerek karşılaştırılmıştır. Bu yöntemle oluşturulan matris üzerinde her bir mekânsal niteliğin değişim sürecinden nasıl etkilendiğinin tesbit edilmesi amaçlanmıştır. Bu sayede, Şişhane Meydanında oluşan yapıcı ve yıkıcı müdehalelerin mekânda oluşturduğu transformasyon ve deformasyon süreçlerinin tartışılabileceği bilimsel bir zeminin elde edilmiştir.
Yöntem olarak, uygulanan mekânsal analizler için daha önceki dönemlere ait gravürlerin yanısıra, altı farklı dönemi temsil eden; 1860 D’Ostoya Planı, 1926 Pervititich Haritası, 1946 Hava Fotoğrafı, 1966 Hava Fotoğrafı, 1982 Hava Fotoğrafı, 2013 Hava Fotoğrafından oluşturulan haritalandırmalar kullanılmıştır.
8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 36. Kolokyumu. "Mekansal Degisim ve Dönüsüm" Bildiriler Kitabı. , Oct 2013
Conference Presentations by Melih Birik

Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi, Bölge Parkı ve Yakın Çevresi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Proje Y... more Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi, Bölge Parkı ve Yakın Çevresi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Proje Yarışması. İkinci Ödül / Yarışma Ekibi: Prof.Dr. Mehmet ÇUBUK (Ekip Başı) - Mimar ve Şehir Plancısı, Arzu NUHOĞLU - Peyzaj Mimarı, Aygen KANCI - Peyzaj Mimarı, Melih BİRİK - Şehir Plancısı, Cem SORGUÇ - Mimar / Tarih: 2011 / Yarışmayı Düzenleyen Kurum: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı / Danışman Jüri Üyeleri: Köksal KILIÇLI, Y.Şehir Plancısı, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı, Dr. Cevdet KARA, Gölbaşı Belediye Başkanı / İsmail Hakkı SAYIN, Y.Mimar, Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar Daire Başkan Yrd., Prof.Dr. Füsun ERKAKAN, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü, Cengiz BEKTAŞ, Y.Mimar Mühendis, Dr. Ömer GÜLKAL, Peyzaj Mimarı, Özel Çevre Koruma Kurumu Uzmanı, Dr. Başak TAŞELİ, Çevre Mühendisi, Özel Çevre Koruma Kurumu Uzmanı / Asıl jüri üyeleri: Prof. Dr. Yalçın MEMLÜK, Peyzaj Mimarı, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Prof. Dr. Halim PERÇİN, Peyzaj Mimarı, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Doç.Dr. Baykan GÜNAY, Şehir Plancısı, ODTÜ, Öner TOKCAN, Y.Mimar, Dr. Ahmet UZEL, Y.Mimar, Prof.Dr. Gültekin GÜNAY, Hidrojeoloji Mühendisi, Hacettepe Üniversitesi, UKAM,
Doç.Dr. Nuray TOKYAY, İnşaat Mühendisi, ODTÜ.

İzmit Sahili Peyzaj Ve Kentsel Tasarım Proje Yarışması - Mansiyon Ödülü
Proje Yaklaşımı
Ekoloji... more İzmit Sahili Peyzaj Ve Kentsel Tasarım Proje Yarışması - Mansiyon Ödülü
Proje Yaklaşımı
Ekolojik kimlik:
Yarışma alanı, marmara bölgesi içerisinde bir alt ekosistem olarak tanımlanabilir. Doğusunda sapanca gölü, batısında izmit körfezi ile kuzey ve güneyi çevreleyen dağ oluşumları nedeniyle marmara denizi ve sapanca gölü arasında bir ‘hidrolojik koridor‘ olarak değerlendirilebilir. Kocaeli – sapanca su toplama havzasını besleyen yaklaşık 20 adet mevsimsel akarsu bulunmaktadır. Havzanın morfolojik yapısı sebebiyle, yarışma alanı büyük sistemin orta noktasında bulunmakta ve önemli bir doğal süzgeç görevi üstlenmektedir. Yarışma alanı sapanca gölü bataklık alanında oldugu gibi zengin hidrolojik yapıya sahip olmasına rağmen yüzey suyunun kanalize edilerek sulak alanın dışına deşarj edilmesi nedeniyle ‘sulak alan’ olma niteliğini kaybetmektedir. Yarışma alanında yapılacak tasarımın öncelikle sulak alanın rehabilitasyonu ve yeniden kazanılması ile ilgili kriterlere yer vermesi düşünülmüştür.
‘Doğanın kendini yenilemesi ve geliştirmesi için fırast verilmesi’ temel tasarım ilkesi olarak belirlenmiştir. Sulak alanın rejenerasyonu ile ortaya çıkacak ekolojik ve ekonomik potansiyellerin değerlendirilmesi projenin geliştirilmesi için araç olarak değerlendirilmektedir. Sulak alanı yeniden canlandırarak elde edilecek kentsel kullanım alanlarının, kent kimliğine yeni kalıcı değerler kazandırması amaçlanmaktadır. Bu değerler sanayi kentinin sürdürülebilir kılınmasını sağlayacak önemli yapı taşları, yeni kimlik ögeleri olacakdır.
‘fırsat yaratmak’ - potansiyellerin değerlendirilmesi:
Doğanın kendisini yenilemesi için fırsat yaratmak amacıyla mevcut yapıdaki sisteme en basit müdehaleyle, sulak alanın tekrar büyük sistemdeki yerini ve işlevini kazanması, hidrolojik koridor üzerindeki ‘süzgeç’ görevini üstlenmsi düşünülmüşdür. Bunun için yarışma alanı içerisinde bulunan beton kanaletli sarı dere’nin eski izmit yolundan denize kadar uzanan yaklaşık 700 metrelik beton kanal kısmının kaldırılması önerilmiştir. Kanalın bitiş noktasında ise doğal havalandırma ve güneşlendirme yöntemleri ile suyun sulak alana deşarjı önerilmiştir. Sulak alanı besleyen ve 1/5000 planda 'merkezi iş alanı' olarak tanımlanan bölgenin kıyı bandına doğal koridorlarla bağlanması ve bu alanın kontrol edilebilir ‘sektörler’e bölünmesi, sulak alanı besleyen akışların tekrar kazanılmasını sağlayacak ve doğal ortamın kendini yenilemesi için fırsat yaratacakdır.
Kontrol Kuşakları Ve Kademelenme:
Sulak alanın rehabilitasyonu ile birlikte yenilenen ekosistemde tanımlı işlev kuşaklarının oluşturulması, alanın yönetimi ve organizasyonu için önem taşımaktadır. Mutlak koruma alanı, doğal yaşam yenileme alanı, tampon alan, aktif rekreasyon alanı kuşakları, proje alanını yapılanma ve yönetim şartları belirli alanlara bölmektedir. Bu kuşaklar ile kentsel doku arasında kalan alan ise kentsel hizmet alanları için degerlendirilmektedir.
Mekansal Kurgu:
Tasarımda mekansal kurgunun doğal koruma alanının yenilenmesi yaklaşımı üzerine geliştirilmesi nedeniyle, kentsel hizmet alanları doğal morfolojinin ve koruma kuşaklarının izin verdiği noktalarda şekillendirilmiş ve birbirlerine ekolojik park kurgusu ile bağlanmıştır. Omurgayı oluşturan 'ekolojik park' kuzeyden güneye uzanan kıyı bandında yer alarak, kongre ve spor alanlarını birbirine bağlamakta güneyde konaklama, küçük ölçekli ticaret, tematik park ve transfer alanı ile tamamlanmaktadır. Kentsel hizmetlerin odaklandığı kuzey merkez noktası kentsel atlama noktasıdır. Belediye, kultur merkezi ve a.v.m.'NİN Bulundugu alan, açık ve kapalı pazar alanları, meydan ve servis alanlarından oluşmaktadır. Ekolojik parkın odak noktası da kuzey doğudaki kapalı ve açık sistemler içerisinde, 'ekolojik park' kurgusunun anlatıldığı merkez seralar ve ekolojk fuar alanından oluşmaktadır. Sistemin batısında kentsel sit alanı ile bütünleşen ve öneri iskeleye bağlanan üst geçit yeni bir kentsel atlama noktasıdır. Bu nokta seka park ile de bağlantının sağlandığı geçiş alanıdır

“Water”, the main signifier of Istanbul had different meanings for the city specifically starting... more “Water”, the main signifier of Istanbul had different meanings for the city specifically starting from Halic (also known as the Golden Horn) to the Bosphorus. During the long period of urbanization, Halic became the backbone of integrated historical sites that encounters different morphologic characteristics. Despite deep cultural, social and geographical roots integrating its identity with the water, today Istanbul’s city centre is under the risk of turning its back on the waterfront because of currently planned spatial interventions. Lack of connections and flows are separating this vibrant city centre from the coastline. In this assessment, the spatial qualifications of the waterfront of Beyoglu Peninsula examined according to morphologic values in order to re-associate it with its hinterland. This assessment is aimed at determining how to integrate the waterfront into urban morphology through using the basic information obtained from spatial questioning and examining the mappings of urban corridors and the desire of flows.
Talks by Melih Birik
Meslektaş Ziyaretleri. TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Bülten Sayı 27, 2017
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nin meslektaşlar ile yaptığı görüşmeler kapsamında ş... more TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nin meslektaşlar ile yaptığı görüşmeler kapsamında şehircilik mesleği ile ilgili düşünceler.
Drafts by Melih Birik

Urban Planning and Design Students' Workshop - Ecoweek 2013
Mimar Sinan University of Fine Arts
G... more Urban Planning and Design Students' Workshop - Ecoweek 2013
Mimar Sinan University of Fine Arts
Group 8 / Theme: Questioning The Human Environment and the Meaning of Place
HYPOTHESES: The study area of Şişhane to Hacıosman metro station in Istanbul -the corridor of metro line- is reflecting the evolution of the city through time and space. According to this assumption, conceptual meaning of each place on a route showing the evaluation of time and space from center to periphery creates a holistic meaning of a city. FIELD STUDY: Each participant has been asked to experience the city starting from underground metro stations where all spatial identifiers are similar. As they “beamed up” to the surface -where they supposed to face with the diversity of place- they have been expected to write down how the urban space make them feel. During their spatial experience on surface, participants defined each local urban environment around metro stations in a walking distance through their senses and come up with diverse concepts corresponding the meaning of urban space. During three days of debates at the studio, participants visualized their experience with a collage and reached a collective sense of place. MAIN OUTCOMES: Beginning of the corridor -Şişhane to Levent- carries out positive concepts such as belonging, diversity, respect, balance where old and new meet each other despite the control of the governing power in urban space is very visible and mostly annoying. From center to peripheral urban space local identity has left its place to global identity. Plurality to singularity. At the center of the corridor –Levent to Maslak- where the business towers located and traffic roads became the dominant element of space, feeling of belonging and sense of place have lost their former meanings. The use of space and thus the meaning of space started to relay on vehicles rather than pedestrians. Concept of green and gray balance has changed through advantage of the gray of concrete. After the central location of the linear time and space corridor, gray has started to threaten the northern forests of the city. The feeling of “reaching the green edge” left its positive meaning to “running away from towers”. Sense of fight between green and gray, illegality, conflict between hope and hopelessness became dominant concepts. These signifiers show that recent human interferences to the environment are promoting deformation of time and space continuity through the corridor of the study area (Şişhane to Hacıosman regions) and negatively affect the sense of places. Existing values of the places are being erased while reaching to the edge of the city. Richness of diverse meanings which transforms urban space to collaboration of different unique places is under threat of unification in to concept of being “non-place” and disconnected from the context of the city such as experienced in underground metro stations.
Uploads
Papers by Melih Birik
Kentsel bağlamın tanımlanması ve mekânsal saptamalar bir yer tespiti çalışmasından öte, zaman sürecinde kentsel belleğin nasıl değiştiğini ortaya koyan bir süreç analizi olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda 18. ve 19. yüzyıllara ait mekânsal bellek izlerinin etkileşimde olduğu odaklar ve bağlantılar saptanarak bu izlerin 20. yüzyılda gerçekleşen mekânsal müdahalelerden nasıl etkilendiği belirlenmiş, yerleşim kompleksinin günümüzde kent içerisinde bulunduğu konum ve farklı ölçeklerde kentsel bağlamla kurduğu ilişki ortaya konulmuştur. İleriki aşamalarda alt ölçekte gerçekleştirilecek morfolojik analizler için gerekli mekânsal bağlam ve çalışma alanı sınırları tanımlanmıştır.
Araştırma yöntemi tarihsel tematik ve modern tekniklerle hazırlanmış haritaların derinlemesine okunması, tarihi haritalar, hava fotoğrafları, planlar ve projelerinin jeo-referanslama yöntemiyle ortak koordinat sisteminde bir araya getirilmesi ve sentezlenen mekânsal verilerin Başbakanlık Osmanlı Arşivi gibi yazılı kaynaklar üzerinden çapraz sorgulanmasına dayanmaktadır. Bu yöntemle farklılaşan ve etkileşim içerisinde olan potansiyel kimlik bölgeleri tanımlanmıştır. Sonuç olarak, Baltalimanı havzası ölçeğinde yapılan değerlendirmelerde, alanının potansiyel kentsel arkeolojik değeri ortaya konulmuş, bununla birlikte farklı bir katman olarak İstanbul’un 1950 ve 1980 yılları arasında kentsel bellekte önemli bir yer tutan modern mahalle uygulamalarıyla bir arada değerlendirilebilmesine yönelik saptamanalar yapılmıştır.
Abstract: he urban texture formed by the hierarchic relations of walkable urban public and private areas of approximately three kilometres in the Levent Region and the system of passages, streets and avenues that combine the functional focal points of the neighbourhoods, creates a living system by linking the residential areas that have been designed in di erent periods. In this context, the article evaluates the results of the university research project developed for the Levent Region. The concept of Open-Permeable Neighbourhood is considered as a spatial reading methodology developed on the redefinition of the neighbourhood based on the dynamic interaction of the physical components of the urban space. The research method in question has been considered in two stages. The first stage includes analysis based on the structural features and the spatial plan ning and design setup created by the local development plans in a period of approximately thirty years. The second stage is structured in order to reveal how the data obtained about the Open-Permeable Neighbourhood as a result of spatial analysis corresponds to daily life through the user experience. In this context, the defined spatial analysis method was used and the characteristics of this phenomenon were determined. By evaluating the findings obtained within the framework of the urban design discipline, it is aimed to reveal the design criteria that will ensure the continuity of the spatial memory in the Levent Region and increase the quality of life.
Bu ders notları, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama öğrencilerinin 2017 - 2018 ders yılı bahar döneminde yaptığı çalışmaları içermektedir.
.................................................../ ABSTRACT: In this study it is aimed to evaluate the positive experiences of open permeable neighbourhood design and its applications, which started with the Law of Condominium Ownership in 1965 and lasted until the end of the 1980s, by transferring them to the design processes of today's residential areas. Contrary to the controversial subject of the traditional neighbourhood concept, it is necessary to determine the present state of the modern neighbourhood and culture that has concrete examples and continues its existence today, which is integrated with the city identity, is accessible, permeable, equipped with public spaces and developed in parallel with the period of planning and urbanisation. For this reason, in the study, it is targeted to re-evaluate the teachings of modern neighbourhoods, such as Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi (a Cooperative Housing Society of Workers), as data for new projects in the cities like Istanbul that are rapidly changing and transformed.
ISOCARP Congress 1994, Praque. "Expanding Demands on Planning"
Bildiride, tasarım eğitiminde özgür düşünce ve sınırlamaların birbirini nasıl etkilediğini değerlendirmek amacıyla Kırklareli Üniversitesi, Mimarlık Fakultesi, Temel Tasarım Atölyesi deneyimi üzerinden “Sınırlar Özgürleştirir mi?” sorusuna cevap aranmaktadır. Klasik temel tasarım eğitiminden farklı olarak, KLU Mimarlık Fakültesi Temel Tasarım Ortak Atölyesi’nin içeriği, mekânı sadece algıya dayalı fiziksel bileşenlerden değil, sosyal ağlar ve akışların tanımladığı karmaşık bir yapı olarak ele alacak biçimde zenginleştirilerek kurgulanmıştır. Bu özgün atölye, 2014-2015 güz eğitim-öğretim döneminde, mimar ve şehir plancısı öğrencilerinin mekâna ait deneyimlerini birlikte paylaştıkları, farklı ölçeklerdeki yaklaşımların ortak paydada buluştuğu bir uygulama atölyesi olarak gerçekleştirilmiştir. Bildiri kapsamında, ortak anlatım diline ulaşmayı amaçlayan bu özgün temel tasarım yönteminin; algılama, anlama ve aktarma süreçlerinden geçen öğrenci çalışmalarına nasıl yansıdığı sorgulanmış, temel tasarım eğitimi içerisinde verilen sınırlamaların özgün ve yaratıcı üretim süreçlerine olumlu ve olumsuz etkileri tartışılmıştır. Yapılan değerlendirmelerde, sınırlayıcıların belirli ölçüde malzeme, renk ve doku standardizasyonu getirmesine karşılık elde edilen çalışmalarda farklı ve özgün yaratıcı düşüncelerin geliştirildiği belirlenmiştir. Tasarım sürecinde, mekânın fiziksel bileşenlerinden de öte onu oluşturan görünmeyen ağlar ve akışları da tanımlayan, ortak bir dil ifadesi içerisinde birseysel ve ekip çalışması ölçeğinde ürünler elde edilmiştir. Sonuç olarak, önceden tanımlanmış sınırların yüksek soyutlama niteliğine sahip yaratıcı ürünler elde edilmesinde etkili olduğu belirlenmiştir.
-------------------------------------------------------
ABSTRACT:
This Assessment is aiming to seek answer the question for “Can boundaries be liberating?” through the experience of Kırklareli University (KLU) Faculty of Architecture Integrated Basic Design Studio in order to assess how limitations and free thought affect each other. Distinct from classic term of basic design approach, program content of KLU Faculty of Architecture Integrated Basic Design Studio has enhanced to focus on territorial space, not only for to understand its physical components but its complex structure defined by social networks and flows. This unique design studio has been realized during 2014-2015 fall semester with participation of both urban planning and architectural design first year students to share their own experiences of place and different scale of problem solving approaches. It is being questioned how boundaries were considered in student works through the process of perception, comprehension and expression, according to KLU Basic Design Program aiming to reach common expression language. Also through this methodology positive and negative affects of limitations on creative production processes are being discussed. Despite the predefined limitations have brought certain amount of visual standardisation in material, texture and colour, development of distinctive and variant thoughts has been determined through basic design studies. During the design process territorial space understood as a whole with its structural aspects and further more combined with invisible social networks and flows. Individual and group works have been completed in the context of common pattern language that served as communication tool. As a result, positive affect of predefined limitations on achieving high abstraction level of creative design works have been determined.
Bildiride, bu yaklaşımdan yola çıkarak, önerilen analiz yöntemi İstanbul Şişhane meydanında uygulanmıştır. Şişhane Meydanı’nı oluşturan mekânsal niteliklerin doğal, yapısal ve sosyal bileşenleri belirlenerek sınıflandırılmış ve tarihsel süreç içerisinde belirlenen kırılma noktalarında haritalandırmalarla görselleştirilerek karşılaştırılmıştır. Bu yöntemle oluşturulan matris üzerinde her bir mekânsal niteliğin değişim sürecinden nasıl etkilendiğinin tesbit edilmesi amaçlanmıştır. Bu sayede, Şişhane Meydanında oluşan yapıcı ve yıkıcı müdehalelerin mekânda oluşturduğu transformasyon ve deformasyon süreçlerinin tartışılabileceği bilimsel bir zeminin elde edilmiştir.
Yöntem olarak, uygulanan mekânsal analizler için daha önceki dönemlere ait gravürlerin yanısıra, altı farklı dönemi temsil eden; 1860 D’Ostoya Planı, 1926 Pervititich Haritası, 1946 Hava Fotoğrafı, 1966 Hava Fotoğrafı, 1982 Hava Fotoğrafı, 2013 Hava Fotoğrafından oluşturulan haritalandırmalar kullanılmıştır.
Conference Presentations by Melih Birik
Doç.Dr. Nuray TOKYAY, İnşaat Mühendisi, ODTÜ.
Proje Yaklaşımı
Ekolojik kimlik:
Yarışma alanı, marmara bölgesi içerisinde bir alt ekosistem olarak tanımlanabilir. Doğusunda sapanca gölü, batısında izmit körfezi ile kuzey ve güneyi çevreleyen dağ oluşumları nedeniyle marmara denizi ve sapanca gölü arasında bir ‘hidrolojik koridor‘ olarak değerlendirilebilir. Kocaeli – sapanca su toplama havzasını besleyen yaklaşık 20 adet mevsimsel akarsu bulunmaktadır. Havzanın morfolojik yapısı sebebiyle, yarışma alanı büyük sistemin orta noktasında bulunmakta ve önemli bir doğal süzgeç görevi üstlenmektedir. Yarışma alanı sapanca gölü bataklık alanında oldugu gibi zengin hidrolojik yapıya sahip olmasına rağmen yüzey suyunun kanalize edilerek sulak alanın dışına deşarj edilmesi nedeniyle ‘sulak alan’ olma niteliğini kaybetmektedir. Yarışma alanında yapılacak tasarımın öncelikle sulak alanın rehabilitasyonu ve yeniden kazanılması ile ilgili kriterlere yer vermesi düşünülmüştür.
‘Doğanın kendini yenilemesi ve geliştirmesi için fırast verilmesi’ temel tasarım ilkesi olarak belirlenmiştir. Sulak alanın rejenerasyonu ile ortaya çıkacak ekolojik ve ekonomik potansiyellerin değerlendirilmesi projenin geliştirilmesi için araç olarak değerlendirilmektedir. Sulak alanı yeniden canlandırarak elde edilecek kentsel kullanım alanlarının, kent kimliğine yeni kalıcı değerler kazandırması amaçlanmaktadır. Bu değerler sanayi kentinin sürdürülebilir kılınmasını sağlayacak önemli yapı taşları, yeni kimlik ögeleri olacakdır.
‘fırsat yaratmak’ - potansiyellerin değerlendirilmesi:
Doğanın kendisini yenilemesi için fırsat yaratmak amacıyla mevcut yapıdaki sisteme en basit müdehaleyle, sulak alanın tekrar büyük sistemdeki yerini ve işlevini kazanması, hidrolojik koridor üzerindeki ‘süzgeç’ görevini üstlenmsi düşünülmüşdür. Bunun için yarışma alanı içerisinde bulunan beton kanaletli sarı dere’nin eski izmit yolundan denize kadar uzanan yaklaşık 700 metrelik beton kanal kısmının kaldırılması önerilmiştir. Kanalın bitiş noktasında ise doğal havalandırma ve güneşlendirme yöntemleri ile suyun sulak alana deşarjı önerilmiştir. Sulak alanı besleyen ve 1/5000 planda 'merkezi iş alanı' olarak tanımlanan bölgenin kıyı bandına doğal koridorlarla bağlanması ve bu alanın kontrol edilebilir ‘sektörler’e bölünmesi, sulak alanı besleyen akışların tekrar kazanılmasını sağlayacak ve doğal ortamın kendini yenilemesi için fırsat yaratacakdır.
Kontrol Kuşakları Ve Kademelenme:
Sulak alanın rehabilitasyonu ile birlikte yenilenen ekosistemde tanımlı işlev kuşaklarının oluşturulması, alanın yönetimi ve organizasyonu için önem taşımaktadır. Mutlak koruma alanı, doğal yaşam yenileme alanı, tampon alan, aktif rekreasyon alanı kuşakları, proje alanını yapılanma ve yönetim şartları belirli alanlara bölmektedir. Bu kuşaklar ile kentsel doku arasında kalan alan ise kentsel hizmet alanları için degerlendirilmektedir.
Mekansal Kurgu:
Tasarımda mekansal kurgunun doğal koruma alanının yenilenmesi yaklaşımı üzerine geliştirilmesi nedeniyle, kentsel hizmet alanları doğal morfolojinin ve koruma kuşaklarının izin verdiği noktalarda şekillendirilmiş ve birbirlerine ekolojik park kurgusu ile bağlanmıştır. Omurgayı oluşturan 'ekolojik park' kuzeyden güneye uzanan kıyı bandında yer alarak, kongre ve spor alanlarını birbirine bağlamakta güneyde konaklama, küçük ölçekli ticaret, tematik park ve transfer alanı ile tamamlanmaktadır. Kentsel hizmetlerin odaklandığı kuzey merkez noktası kentsel atlama noktasıdır. Belediye, kultur merkezi ve a.v.m.'NİN Bulundugu alan, açık ve kapalı pazar alanları, meydan ve servis alanlarından oluşmaktadır. Ekolojik parkın odak noktası da kuzey doğudaki kapalı ve açık sistemler içerisinde, 'ekolojik park' kurgusunun anlatıldığı merkez seralar ve ekolojk fuar alanından oluşmaktadır. Sistemin batısında kentsel sit alanı ile bütünleşen ve öneri iskeleye bağlanan üst geçit yeni bir kentsel atlama noktasıdır. Bu nokta seka park ile de bağlantının sağlandığı geçiş alanıdır
Talks by Melih Birik
Drafts by Melih Birik
Mimar Sinan University of Fine Arts
Group 8 / Theme: Questioning The Human Environment and the Meaning of Place
HYPOTHESES: The study area of Şişhane to Hacıosman metro station in Istanbul -the corridor of metro line- is reflecting the evolution of the city through time and space. According to this assumption, conceptual meaning of each place on a route showing the evaluation of time and space from center to periphery creates a holistic meaning of a city. FIELD STUDY: Each participant has been asked to experience the city starting from underground metro stations where all spatial identifiers are similar. As they “beamed up” to the surface -where they supposed to face with the diversity of place- they have been expected to write down how the urban space make them feel. During their spatial experience on surface, participants defined each local urban environment around metro stations in a walking distance through their senses and come up with diverse concepts corresponding the meaning of urban space. During three days of debates at the studio, participants visualized their experience with a collage and reached a collective sense of place. MAIN OUTCOMES: Beginning of the corridor -Şişhane to Levent- carries out positive concepts such as belonging, diversity, respect, balance where old and new meet each other despite the control of the governing power in urban space is very visible and mostly annoying. From center to peripheral urban space local identity has left its place to global identity. Plurality to singularity. At the center of the corridor –Levent to Maslak- where the business towers located and traffic roads became the dominant element of space, feeling of belonging and sense of place have lost their former meanings. The use of space and thus the meaning of space started to relay on vehicles rather than pedestrians. Concept of green and gray balance has changed through advantage of the gray of concrete. After the central location of the linear time and space corridor, gray has started to threaten the northern forests of the city. The feeling of “reaching the green edge” left its positive meaning to “running away from towers”. Sense of fight between green and gray, illegality, conflict between hope and hopelessness became dominant concepts. These signifiers show that recent human interferences to the environment are promoting deformation of time and space continuity through the corridor of the study area (Şişhane to Hacıosman regions) and negatively affect the sense of places. Existing values of the places are being erased while reaching to the edge of the city. Richness of diverse meanings which transforms urban space to collaboration of different unique places is under threat of unification in to concept of being “non-place” and disconnected from the context of the city such as experienced in underground metro stations.
Kentsel bağlamın tanımlanması ve mekânsal saptamalar bir yer tespiti çalışmasından öte, zaman sürecinde kentsel belleğin nasıl değiştiğini ortaya koyan bir süreç analizi olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda 18. ve 19. yüzyıllara ait mekânsal bellek izlerinin etkileşimde olduğu odaklar ve bağlantılar saptanarak bu izlerin 20. yüzyılda gerçekleşen mekânsal müdahalelerden nasıl etkilendiği belirlenmiş, yerleşim kompleksinin günümüzde kent içerisinde bulunduğu konum ve farklı ölçeklerde kentsel bağlamla kurduğu ilişki ortaya konulmuştur. İleriki aşamalarda alt ölçekte gerçekleştirilecek morfolojik analizler için gerekli mekânsal bağlam ve çalışma alanı sınırları tanımlanmıştır.
Araştırma yöntemi tarihsel tematik ve modern tekniklerle hazırlanmış haritaların derinlemesine okunması, tarihi haritalar, hava fotoğrafları, planlar ve projelerinin jeo-referanslama yöntemiyle ortak koordinat sisteminde bir araya getirilmesi ve sentezlenen mekânsal verilerin Başbakanlık Osmanlı Arşivi gibi yazılı kaynaklar üzerinden çapraz sorgulanmasına dayanmaktadır. Bu yöntemle farklılaşan ve etkileşim içerisinde olan potansiyel kimlik bölgeleri tanımlanmıştır. Sonuç olarak, Baltalimanı havzası ölçeğinde yapılan değerlendirmelerde, alanının potansiyel kentsel arkeolojik değeri ortaya konulmuş, bununla birlikte farklı bir katman olarak İstanbul’un 1950 ve 1980 yılları arasında kentsel bellekte önemli bir yer tutan modern mahalle uygulamalarıyla bir arada değerlendirilebilmesine yönelik saptamanalar yapılmıştır.
Abstract: he urban texture formed by the hierarchic relations of walkable urban public and private areas of approximately three kilometres in the Levent Region and the system of passages, streets and avenues that combine the functional focal points of the neighbourhoods, creates a living system by linking the residential areas that have been designed in di erent periods. In this context, the article evaluates the results of the university research project developed for the Levent Region. The concept of Open-Permeable Neighbourhood is considered as a spatial reading methodology developed on the redefinition of the neighbourhood based on the dynamic interaction of the physical components of the urban space. The research method in question has been considered in two stages. The first stage includes analysis based on the structural features and the spatial plan ning and design setup created by the local development plans in a period of approximately thirty years. The second stage is structured in order to reveal how the data obtained about the Open-Permeable Neighbourhood as a result of spatial analysis corresponds to daily life through the user experience. In this context, the defined spatial analysis method was used and the characteristics of this phenomenon were determined. By evaluating the findings obtained within the framework of the urban design discipline, it is aimed to reveal the design criteria that will ensure the continuity of the spatial memory in the Levent Region and increase the quality of life.
Bu ders notları, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama öğrencilerinin 2017 - 2018 ders yılı bahar döneminde yaptığı çalışmaları içermektedir.
.................................................../ ABSTRACT: In this study it is aimed to evaluate the positive experiences of open permeable neighbourhood design and its applications, which started with the Law of Condominium Ownership in 1965 and lasted until the end of the 1980s, by transferring them to the design processes of today's residential areas. Contrary to the controversial subject of the traditional neighbourhood concept, it is necessary to determine the present state of the modern neighbourhood and culture that has concrete examples and continues its existence today, which is integrated with the city identity, is accessible, permeable, equipped with public spaces and developed in parallel with the period of planning and urbanisation. For this reason, in the study, it is targeted to re-evaluate the teachings of modern neighbourhoods, such as Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi (a Cooperative Housing Society of Workers), as data for new projects in the cities like Istanbul that are rapidly changing and transformed.
ISOCARP Congress 1994, Praque. "Expanding Demands on Planning"
Bildiride, tasarım eğitiminde özgür düşünce ve sınırlamaların birbirini nasıl etkilediğini değerlendirmek amacıyla Kırklareli Üniversitesi, Mimarlık Fakultesi, Temel Tasarım Atölyesi deneyimi üzerinden “Sınırlar Özgürleştirir mi?” sorusuna cevap aranmaktadır. Klasik temel tasarım eğitiminden farklı olarak, KLU Mimarlık Fakültesi Temel Tasarım Ortak Atölyesi’nin içeriği, mekânı sadece algıya dayalı fiziksel bileşenlerden değil, sosyal ağlar ve akışların tanımladığı karmaşık bir yapı olarak ele alacak biçimde zenginleştirilerek kurgulanmıştır. Bu özgün atölye, 2014-2015 güz eğitim-öğretim döneminde, mimar ve şehir plancısı öğrencilerinin mekâna ait deneyimlerini birlikte paylaştıkları, farklı ölçeklerdeki yaklaşımların ortak paydada buluştuğu bir uygulama atölyesi olarak gerçekleştirilmiştir. Bildiri kapsamında, ortak anlatım diline ulaşmayı amaçlayan bu özgün temel tasarım yönteminin; algılama, anlama ve aktarma süreçlerinden geçen öğrenci çalışmalarına nasıl yansıdığı sorgulanmış, temel tasarım eğitimi içerisinde verilen sınırlamaların özgün ve yaratıcı üretim süreçlerine olumlu ve olumsuz etkileri tartışılmıştır. Yapılan değerlendirmelerde, sınırlayıcıların belirli ölçüde malzeme, renk ve doku standardizasyonu getirmesine karşılık elde edilen çalışmalarda farklı ve özgün yaratıcı düşüncelerin geliştirildiği belirlenmiştir. Tasarım sürecinde, mekânın fiziksel bileşenlerinden de öte onu oluşturan görünmeyen ağlar ve akışları da tanımlayan, ortak bir dil ifadesi içerisinde birseysel ve ekip çalışması ölçeğinde ürünler elde edilmiştir. Sonuç olarak, önceden tanımlanmış sınırların yüksek soyutlama niteliğine sahip yaratıcı ürünler elde edilmesinde etkili olduğu belirlenmiştir.
-------------------------------------------------------
ABSTRACT:
This Assessment is aiming to seek answer the question for “Can boundaries be liberating?” through the experience of Kırklareli University (KLU) Faculty of Architecture Integrated Basic Design Studio in order to assess how limitations and free thought affect each other. Distinct from classic term of basic design approach, program content of KLU Faculty of Architecture Integrated Basic Design Studio has enhanced to focus on territorial space, not only for to understand its physical components but its complex structure defined by social networks and flows. This unique design studio has been realized during 2014-2015 fall semester with participation of both urban planning and architectural design first year students to share their own experiences of place and different scale of problem solving approaches. It is being questioned how boundaries were considered in student works through the process of perception, comprehension and expression, according to KLU Basic Design Program aiming to reach common expression language. Also through this methodology positive and negative affects of limitations on creative production processes are being discussed. Despite the predefined limitations have brought certain amount of visual standardisation in material, texture and colour, development of distinctive and variant thoughts has been determined through basic design studies. During the design process territorial space understood as a whole with its structural aspects and further more combined with invisible social networks and flows. Individual and group works have been completed in the context of common pattern language that served as communication tool. As a result, positive affect of predefined limitations on achieving high abstraction level of creative design works have been determined.
Bildiride, bu yaklaşımdan yola çıkarak, önerilen analiz yöntemi İstanbul Şişhane meydanında uygulanmıştır. Şişhane Meydanı’nı oluşturan mekânsal niteliklerin doğal, yapısal ve sosyal bileşenleri belirlenerek sınıflandırılmış ve tarihsel süreç içerisinde belirlenen kırılma noktalarında haritalandırmalarla görselleştirilerek karşılaştırılmıştır. Bu yöntemle oluşturulan matris üzerinde her bir mekânsal niteliğin değişim sürecinden nasıl etkilendiğinin tesbit edilmesi amaçlanmıştır. Bu sayede, Şişhane Meydanında oluşan yapıcı ve yıkıcı müdehalelerin mekânda oluşturduğu transformasyon ve deformasyon süreçlerinin tartışılabileceği bilimsel bir zeminin elde edilmiştir.
Yöntem olarak, uygulanan mekânsal analizler için daha önceki dönemlere ait gravürlerin yanısıra, altı farklı dönemi temsil eden; 1860 D’Ostoya Planı, 1926 Pervititich Haritası, 1946 Hava Fotoğrafı, 1966 Hava Fotoğrafı, 1982 Hava Fotoğrafı, 2013 Hava Fotoğrafından oluşturulan haritalandırmalar kullanılmıştır.
Doç.Dr. Nuray TOKYAY, İnşaat Mühendisi, ODTÜ.
Proje Yaklaşımı
Ekolojik kimlik:
Yarışma alanı, marmara bölgesi içerisinde bir alt ekosistem olarak tanımlanabilir. Doğusunda sapanca gölü, batısında izmit körfezi ile kuzey ve güneyi çevreleyen dağ oluşumları nedeniyle marmara denizi ve sapanca gölü arasında bir ‘hidrolojik koridor‘ olarak değerlendirilebilir. Kocaeli – sapanca su toplama havzasını besleyen yaklaşık 20 adet mevsimsel akarsu bulunmaktadır. Havzanın morfolojik yapısı sebebiyle, yarışma alanı büyük sistemin orta noktasında bulunmakta ve önemli bir doğal süzgeç görevi üstlenmektedir. Yarışma alanı sapanca gölü bataklık alanında oldugu gibi zengin hidrolojik yapıya sahip olmasına rağmen yüzey suyunun kanalize edilerek sulak alanın dışına deşarj edilmesi nedeniyle ‘sulak alan’ olma niteliğini kaybetmektedir. Yarışma alanında yapılacak tasarımın öncelikle sulak alanın rehabilitasyonu ve yeniden kazanılması ile ilgili kriterlere yer vermesi düşünülmüştür.
‘Doğanın kendini yenilemesi ve geliştirmesi için fırast verilmesi’ temel tasarım ilkesi olarak belirlenmiştir. Sulak alanın rejenerasyonu ile ortaya çıkacak ekolojik ve ekonomik potansiyellerin değerlendirilmesi projenin geliştirilmesi için araç olarak değerlendirilmektedir. Sulak alanı yeniden canlandırarak elde edilecek kentsel kullanım alanlarının, kent kimliğine yeni kalıcı değerler kazandırması amaçlanmaktadır. Bu değerler sanayi kentinin sürdürülebilir kılınmasını sağlayacak önemli yapı taşları, yeni kimlik ögeleri olacakdır.
‘fırsat yaratmak’ - potansiyellerin değerlendirilmesi:
Doğanın kendisini yenilemesi için fırsat yaratmak amacıyla mevcut yapıdaki sisteme en basit müdehaleyle, sulak alanın tekrar büyük sistemdeki yerini ve işlevini kazanması, hidrolojik koridor üzerindeki ‘süzgeç’ görevini üstlenmsi düşünülmüşdür. Bunun için yarışma alanı içerisinde bulunan beton kanaletli sarı dere’nin eski izmit yolundan denize kadar uzanan yaklaşık 700 metrelik beton kanal kısmının kaldırılması önerilmiştir. Kanalın bitiş noktasında ise doğal havalandırma ve güneşlendirme yöntemleri ile suyun sulak alana deşarjı önerilmiştir. Sulak alanı besleyen ve 1/5000 planda 'merkezi iş alanı' olarak tanımlanan bölgenin kıyı bandına doğal koridorlarla bağlanması ve bu alanın kontrol edilebilir ‘sektörler’e bölünmesi, sulak alanı besleyen akışların tekrar kazanılmasını sağlayacak ve doğal ortamın kendini yenilemesi için fırsat yaratacakdır.
Kontrol Kuşakları Ve Kademelenme:
Sulak alanın rehabilitasyonu ile birlikte yenilenen ekosistemde tanımlı işlev kuşaklarının oluşturulması, alanın yönetimi ve organizasyonu için önem taşımaktadır. Mutlak koruma alanı, doğal yaşam yenileme alanı, tampon alan, aktif rekreasyon alanı kuşakları, proje alanını yapılanma ve yönetim şartları belirli alanlara bölmektedir. Bu kuşaklar ile kentsel doku arasında kalan alan ise kentsel hizmet alanları için degerlendirilmektedir.
Mekansal Kurgu:
Tasarımda mekansal kurgunun doğal koruma alanının yenilenmesi yaklaşımı üzerine geliştirilmesi nedeniyle, kentsel hizmet alanları doğal morfolojinin ve koruma kuşaklarının izin verdiği noktalarda şekillendirilmiş ve birbirlerine ekolojik park kurgusu ile bağlanmıştır. Omurgayı oluşturan 'ekolojik park' kuzeyden güneye uzanan kıyı bandında yer alarak, kongre ve spor alanlarını birbirine bağlamakta güneyde konaklama, küçük ölçekli ticaret, tematik park ve transfer alanı ile tamamlanmaktadır. Kentsel hizmetlerin odaklandığı kuzey merkez noktası kentsel atlama noktasıdır. Belediye, kultur merkezi ve a.v.m.'NİN Bulundugu alan, açık ve kapalı pazar alanları, meydan ve servis alanlarından oluşmaktadır. Ekolojik parkın odak noktası da kuzey doğudaki kapalı ve açık sistemler içerisinde, 'ekolojik park' kurgusunun anlatıldığı merkez seralar ve ekolojk fuar alanından oluşmaktadır. Sistemin batısında kentsel sit alanı ile bütünleşen ve öneri iskeleye bağlanan üst geçit yeni bir kentsel atlama noktasıdır. Bu nokta seka park ile de bağlantının sağlandığı geçiş alanıdır
Mimar Sinan University of Fine Arts
Group 8 / Theme: Questioning The Human Environment and the Meaning of Place
HYPOTHESES: The study area of Şişhane to Hacıosman metro station in Istanbul -the corridor of metro line- is reflecting the evolution of the city through time and space. According to this assumption, conceptual meaning of each place on a route showing the evaluation of time and space from center to periphery creates a holistic meaning of a city. FIELD STUDY: Each participant has been asked to experience the city starting from underground metro stations where all spatial identifiers are similar. As they “beamed up” to the surface -where they supposed to face with the diversity of place- they have been expected to write down how the urban space make them feel. During their spatial experience on surface, participants defined each local urban environment around metro stations in a walking distance through their senses and come up with diverse concepts corresponding the meaning of urban space. During three days of debates at the studio, participants visualized their experience with a collage and reached a collective sense of place. MAIN OUTCOMES: Beginning of the corridor -Şişhane to Levent- carries out positive concepts such as belonging, diversity, respect, balance where old and new meet each other despite the control of the governing power in urban space is very visible and mostly annoying. From center to peripheral urban space local identity has left its place to global identity. Plurality to singularity. At the center of the corridor –Levent to Maslak- where the business towers located and traffic roads became the dominant element of space, feeling of belonging and sense of place have lost their former meanings. The use of space and thus the meaning of space started to relay on vehicles rather than pedestrians. Concept of green and gray balance has changed through advantage of the gray of concrete. After the central location of the linear time and space corridor, gray has started to threaten the northern forests of the city. The feeling of “reaching the green edge” left its positive meaning to “running away from towers”. Sense of fight between green and gray, illegality, conflict between hope and hopelessness became dominant concepts. These signifiers show that recent human interferences to the environment are promoting deformation of time and space continuity through the corridor of the study area (Şişhane to Hacıosman regions) and negatively affect the sense of places. Existing values of the places are being erased while reaching to the edge of the city. Richness of diverse meanings which transforms urban space to collaboration of different unique places is under threat of unification in to concept of being “non-place” and disconnected from the context of the city such as experienced in underground metro stations.