
Oktay Gökçe
Address: Turkey
less
Related Authors
Binali Tercan
Abant Izzet Baysal University, Bolu, Turkey
YUNUS DÜGER
Bilecik Şeyh Edebali University
Prof.Dr.Murat YAMAN
Dumlupınar Üniversitesi
Ömer YAVUZ
Canakkale Onsekiz Mart University
Vedat Laciner
Universität Heidelberg
InterestsView All (14)
Uploads
Books by Oktay Gökçe
dahi, tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, afet sonrası iyileştirme safhasında yapılacaklara, güncellemelere ve yeni mevzuat düzenlemelerine her zaman ihtiyaç olacaktır. Bu konudaki ufkumuzu geliştirecek ve belki yeni fikirler oluşmasını sağlayacak bu kitap ve benzeri çalışmalar da bu düzenlemelere altlık oluşturacak kaynaklardır.
Bu yaklaşım, afet tehlikelerine maruz alanlarda her tür ve ölçekteki planlar hazırlanırken öncelikle, yerbilimsel çalışmalar kapsamında tüm tehlike ve risklerin belirlenmesini; planlama sürecinde ise, kademeli birliktelik esasından hareketle, üst ölçek planlarda farklı arazi kullanım türlerine ilişkin bölgeleme ve yer seçimi kararlarından başlayarak, alt ölçek planlarda yerleşme, yapılaşma ve yoğunluk kararlarına kadar, yerleşim alanlarının var olan tehlike ve risklerden etkilenmeyecek ya da en az etkilenecek şekilde planlanmasını gerektirmektedir. Afet duyarlı planlama yaklaşımı, alt ölçek planlamada yerbilimsel verilere ilave olarak, yerleşik alanlarda risk faktörlerini de dikkate alan zarar azaltma, risk yönetimi vb. çalışmalarının da planlama sürecine uyarlanmasını gerektirmektedir.
Yerbilimsel Verilerin Planlamaya Entegrasyonu Projesi kapsamında hazırlanan El Kitabının ana amaçlarından birisi, afet tehlikelerinin ve risklerinin belirlenmesine yönelik yerbilimsel verilerin elde edilme yol ve yöntemlerini belirlemek ve bu verilerin farklı ölçeklerdeki mekansal planlara uyarlanmasına ilişkin ilke, esas ve yöntemleri sunmaktır.
El kitabı iki ana bölümden oluşmaktadır:
Birinci bölüm; Ülkemizdeki olası afet tehlikelerinin türleri ve genel tanımları, planlamaya esas yerbilimsel çalışmalara ve yerbilimsel verilerin planlamada kullanımına ilişkin mevcut durumun ilgili mevzuat ve uygulamalar kapsamında irdelenmesi, sorunların ve ihtiyaçların saptanması, yerbilimsel çalışmalarda ve planlamada yeni yaklaşımların değerlendirilmesi, uluslararası örnek uygulamaların incelenmesi, vb. konuları ve önerileri içermektedir.
İkinci bölümde ise, farklı ölçeklerdeki planlama çalışmalarına esas teşkil edecek yerbilimsel etütlerin rapor formatları verilmekte; plan kademeleri, yerbilimsel etüt türleri ve etütlerde uygulanacak format arasındaki ilişkiler tanımlanmakta ve yerbilimsel verilerin planlamada nasıl kullanılması gerektiği anlatılmaktadır.
The Manual consists of two main chapters:
First Chapter; general definitions of susceptible disaster hazards in our country and their types, assessment of planning based earth science studies and their current utilization in terms of relevant legislation and practices, problem identification and needs analysis, assessment of new approaches in earth science studies and planning, examination of international practices etc. are given in this chapter.
Second Chapter; reporting formats for earth science surveys to be based of the planning studies at different scales, definitions of earth scientific survey types, relation between formats and
application explanations and how such survey results will be applied to planning processes are addressed in this chapter.
Yanlış arazi kullanımı, kentsel ve kırsal planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda giderek daha fazla yoğunlaşması, mevzuat eksikliği ve / veya uygulamanın yetersizliği, toplumsal yoksulluk ve sosyal yapı, hazırlıksız toplum ve hazırlıksız kurumlar, kaynakların uygun olmayan biçimde kullanımı, iklim değişikliğinin etkileri, ormanların yok edilmesi, bio çeşitliliğin ve bu alandaki bilginin kaybı, artan su talebi ve çölleşme gibi özetlenen çevre tahribatının artmasıyla ortaya çıkan riskler ve dolayısıyla yanlış çevre yönetimi gibi faktörler birbirleri ile ilişkili olup, hep birlikte doğal afetlere karşı toplumsal hassasiyetleri - zarar görebilirliği artıran bir eğilim oluşturmaktadır.
Topraklarının hemen hemen tamamı farklı afet riskleri ile karşı karşıya bulunan, büyük çaplı afetlerin meydana gelme sıklığı açısından dünya ülkeleri içerisinde ilk sıralarda yer alan ülkemizde afet öncesi ve afet sonrasında gerçekleştirilmesi gereken faaliyetlerin bir bütün olarak yürütülmesi, koordine edilmesi ve yönetilmesini kapsayan afet yönetimi yaşamsal önem taşımaktadır.
Günümüzde afetler sonucunda ortaya çıkan zararların, insan hayatı, mal - mülk, sosyo - ekonomik yapı ve çevre açısından çok büyük boyutlarda olabildiği ortadadır. Bu noktada ortaya çıkan ‘Afet Yönetimi’ kavramı, her türlü tehlikeye karşı hazırlıklı olma, önleme ve zarar azaltma, müdahale etme ve iyileştirme amacıyla mevcut kaynakları organize eden, analiz, planlama, karar alma ve değerlendirme süreçlerinin tümünü kapsar. Bu nedenle, afet ve/veya risk yönetimi çalışmaları bir bütündür.
Bu kitapta, afet yönetimi ve özellikle de iyileştirme çalışmaları ile ilgili yer yer oldukça detaylı bilgiler verilerek, mevzuatta ve uygulamada halihazırda yapılanlar ve yapılması gerekenler anlatılmaya çalışılmıştır.
Sonuç olarak; hangi ülkede olursa olsun, afet risklerini azaltmada başarı sağlansa dahi, tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, afet sonrası iyileştirme safhasında yapılacaklara, güncellemelere ve yeni mevzuat düzenlemelerine her zaman ihtiyaç olacaktır. Bu konudaki ufkumuzu geliştirecek ve belki yeni fikirler oluşmasını sağlayacak bu kitap ve benzeri çalışmalar da bu düzenlemelere altlık oluşturacak kaynaklardır.
Papers by Oktay Gökçe
dahi, tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, afet sonrası iyileştirme safhasında yapılacaklara, güncellemelere ve yeni mevzuat düzenlemelerine her zaman ihtiyaç olacaktır. Bu konudaki ufkumuzu geliştirecek ve belki yeni fikirler oluşmasını sağlayacak bu kitap ve benzeri çalışmalar da bu düzenlemelere altlık oluşturacak kaynaklardır.
Bu yaklaşım, afet tehlikelerine maruz alanlarda her tür ve ölçekteki planlar hazırlanırken öncelikle, yerbilimsel çalışmalar kapsamında tüm tehlike ve risklerin belirlenmesini; planlama sürecinde ise, kademeli birliktelik esasından hareketle, üst ölçek planlarda farklı arazi kullanım türlerine ilişkin bölgeleme ve yer seçimi kararlarından başlayarak, alt ölçek planlarda yerleşme, yapılaşma ve yoğunluk kararlarına kadar, yerleşim alanlarının var olan tehlike ve risklerden etkilenmeyecek ya da en az etkilenecek şekilde planlanmasını gerektirmektedir. Afet duyarlı planlama yaklaşımı, alt ölçek planlamada yerbilimsel verilere ilave olarak, yerleşik alanlarda risk faktörlerini de dikkate alan zarar azaltma, risk yönetimi vb. çalışmalarının da planlama sürecine uyarlanmasını gerektirmektedir.
Yerbilimsel Verilerin Planlamaya Entegrasyonu Projesi kapsamında hazırlanan El Kitabının ana amaçlarından birisi, afet tehlikelerinin ve risklerinin belirlenmesine yönelik yerbilimsel verilerin elde edilme yol ve yöntemlerini belirlemek ve bu verilerin farklı ölçeklerdeki mekansal planlara uyarlanmasına ilişkin ilke, esas ve yöntemleri sunmaktır.
El kitabı iki ana bölümden oluşmaktadır:
Birinci bölüm; Ülkemizdeki olası afet tehlikelerinin türleri ve genel tanımları, planlamaya esas yerbilimsel çalışmalara ve yerbilimsel verilerin planlamada kullanımına ilişkin mevcut durumun ilgili mevzuat ve uygulamalar kapsamında irdelenmesi, sorunların ve ihtiyaçların saptanması, yerbilimsel çalışmalarda ve planlamada yeni yaklaşımların değerlendirilmesi, uluslararası örnek uygulamaların incelenmesi, vb. konuları ve önerileri içermektedir.
İkinci bölümde ise, farklı ölçeklerdeki planlama çalışmalarına esas teşkil edecek yerbilimsel etütlerin rapor formatları verilmekte; plan kademeleri, yerbilimsel etüt türleri ve etütlerde uygulanacak format arasındaki ilişkiler tanımlanmakta ve yerbilimsel verilerin planlamada nasıl kullanılması gerektiği anlatılmaktadır.
The Manual consists of two main chapters:
First Chapter; general definitions of susceptible disaster hazards in our country and their types, assessment of planning based earth science studies and their current utilization in terms of relevant legislation and practices, problem identification and needs analysis, assessment of new approaches in earth science studies and planning, examination of international practices etc. are given in this chapter.
Second Chapter; reporting formats for earth science surveys to be based of the planning studies at different scales, definitions of earth scientific survey types, relation between formats and
application explanations and how such survey results will be applied to planning processes are addressed in this chapter.
Yanlış arazi kullanımı, kentsel ve kırsal planlama ve yapılaşmadaki çarpıklıklar, nüfusun tehlikeli alanlarda giderek daha fazla yoğunlaşması, mevzuat eksikliği ve / veya uygulamanın yetersizliği, toplumsal yoksulluk ve sosyal yapı, hazırlıksız toplum ve hazırlıksız kurumlar, kaynakların uygun olmayan biçimde kullanımı, iklim değişikliğinin etkileri, ormanların yok edilmesi, bio çeşitliliğin ve bu alandaki bilginin kaybı, artan su talebi ve çölleşme gibi özetlenen çevre tahribatının artmasıyla ortaya çıkan riskler ve dolayısıyla yanlış çevre yönetimi gibi faktörler birbirleri ile ilişkili olup, hep birlikte doğal afetlere karşı toplumsal hassasiyetleri - zarar görebilirliği artıran bir eğilim oluşturmaktadır.
Topraklarının hemen hemen tamamı farklı afet riskleri ile karşı karşıya bulunan, büyük çaplı afetlerin meydana gelme sıklığı açısından dünya ülkeleri içerisinde ilk sıralarda yer alan ülkemizde afet öncesi ve afet sonrasında gerçekleştirilmesi gereken faaliyetlerin bir bütün olarak yürütülmesi, koordine edilmesi ve yönetilmesini kapsayan afet yönetimi yaşamsal önem taşımaktadır.
Günümüzde afetler sonucunda ortaya çıkan zararların, insan hayatı, mal - mülk, sosyo - ekonomik yapı ve çevre açısından çok büyük boyutlarda olabildiği ortadadır. Bu noktada ortaya çıkan ‘Afet Yönetimi’ kavramı, her türlü tehlikeye karşı hazırlıklı olma, önleme ve zarar azaltma, müdahale etme ve iyileştirme amacıyla mevcut kaynakları organize eden, analiz, planlama, karar alma ve değerlendirme süreçlerinin tümünü kapsar. Bu nedenle, afet ve/veya risk yönetimi çalışmaları bir bütündür.
Bu kitapta, afet yönetimi ve özellikle de iyileştirme çalışmaları ile ilgili yer yer oldukça detaylı bilgiler verilerek, mevzuatta ve uygulamada halihazırda yapılanlar ve yapılması gerekenler anlatılmaya çalışılmıştır.
Sonuç olarak; hangi ülkede olursa olsun, afet risklerini azaltmada başarı sağlansa dahi, tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, afet sonrası iyileştirme safhasında yapılacaklara, güncellemelere ve yeni mevzuat düzenlemelerine her zaman ihtiyaç olacaktır. Bu konudaki ufkumuzu geliştirecek ve belki yeni fikirler oluşmasını sağlayacak bu kitap ve benzeri çalışmalar da bu düzenlemelere altlık oluşturacak kaynaklardır.