Books by Lütfi Sunar

The Orient was central to the work of Marx and Weber, both figures building their theories around... more The Orient was central to the work of Marx and Weber, both figures building their theories around the question of why modernity appeared to emerge only in the West. While Marx’s account focused on the accumulation of capital in the West, Weber’s explanation for this phenomenon centered on Western rationalization. Extending recent work comparing the social theories of Marx and Weber, this book examines their approaches to Oriental societies, showing how, in spite of the differences in their respective theorizations of the historical and political development of the West, their work on the form of modern society in the Orient converges, each complementing the other.
Fully conversant with recent scholarly work on Marx and Weber, this comprehensive re-examination of the points of convergence and departure in their work requires us to re-evaluate both their positions in the history of sociology and their relevance to contemporary social questions. As such, it will appeal to scholars of social and political theory and classical sociology.
Contents:
Introduction: the Marx-Weber relationship in sociological literature. Part I Karl Marx and Imagining the Orient: The development of Marx’s vision of the Orient: the cultural and social background; Discussions on the Asian mode of production; Marx’s sources for oriental societies; Marx’s study of Oriental societies; Marx’s Oriental mirror. Part II Oriental Societies in the Theory of Max Weber: The formation of Weber’s sociology of the Orient and its reception; Weber’s sources on Oriental societies; Same old differences: differentiating between the Orient and the Occident; Divergences: religion, politics and economics; Disengagements: basic elements of Weber’s study on Oriental societies; Weber’s Occidental Geist: defining the West by using the Orient. Part III Converging Poles of Sociology: A comparison of Marx and Weber’s analyses of Oriental societies; Epilogue. Bibliography; Index.

Sosyoloji tarihi Marx ile Weber arasında oluşturulan karşıtlık ekseninde inşa edilmiştir. Weber’i... more Sosyoloji tarihi Marx ile Weber arasında oluşturulan karşıtlık ekseninde inşa edilmiştir. Weber’in daha sağlığından başlayarak Marx’ın karşısında konumlandırılması ve Marksizme bir cevap olarak sunulması sosyolojik teoriyi biçimlendirmiştir.
Modern çağın meseleleriyle ilgilenen Marx ve Weber’in temel amacı kapitalizmin doğuşu ve gelişimi etrafında modern toplumun yapı ve işleyişini çözümlemektir. Böylece modern toplumu tanımlama ve tarihsel olarak konumlandırma peşindedirler. Bu amaç çerçevesinde Doğu toplumları çözümlemesi her ikisinde de önemli bir konumdadır.
Batı’daki siyasi meselelere yaklaşımları bakımdan birbirleriyle farklılaşan Marx ve Weber, Doğu karşı-sında modern toplum biçiminin açıklanması söz ko-nusu olduğunda birbirine yaklaşmaktadır.
Weber’in yetiştiği ortamda ve entelektüel çevresinde Marx’ın düşünceleri oldukça yaygındı. Bu bağlamda onun Marx’la ilişkisi iki zıt biçimde gelişmiştir. Birin-cisinde Alman burjuvazisinin sınıf bilincine sahip bir mensubu olarak Weber’in Alman devletinin geleceği sorunsalı etrafında biraz da çağdaş Marksizmin du-rumundan hareketle Marx’a olumsuz yaklaşması söz konusudur. Weber’in ikinci temas noktası ise bir bi-lim adamı olarak Marx’la olan ilişkileridir. Onun geliş-tirdiği çerçevenin genişliğinin ve Batı kültür dünyası için öneminin farkında olan Weber, Marx’ı önemse-mektedir.
Bu anlamda ilk ele alınması gereken Marx ve Weber’in hangi saiklerle Doğu toplumlarına dair çözümlemeler yaptıklarıdır. Onlarda Doğu toplumları incelemelerinin temel meseleleri aynıdır. Bu temel mesele modern toplum biçiminin neden sadece Batı’da ortaya çıktığı etrafında şekillenmektedir. Marx bu bağlamda İngil-tere’de toprak düzeninin ve sermaye birikiminin özel bir biçimine referansla açıklamalar yaparken, Weber, Batı zihniyetinde yaşanan devrimleri ve hayatın her alanında yaşanan paralel ve birbirini tamamlayan akılcılaşmaları işaret etmektedir. Doğu toplumları söz konusu olduğunda bu soru modern toplum bi-çiminin neden Doğu’da ortaya çıkmadığı şekline bürünmektedir.
Elinizdeki kitapta bu konuları ele alan Lütfi Sunar, zengin kaynaklara ve bu tartışmanın yansımalarına yoğunlaşarak, Marx ve Weber’in Doğu toplumlarına bakışını incelemektedir.
Son zamanlarda iş ortaklıkları konusu daha sık gündeme gelmeye başladı.
Bunda Türkiye’nin iktisad... more Son zamanlarda iş ortaklıkları konusu daha sık gündeme gelmeye başladı.
Bunda Türkiye’nin iktisadî gelişimi ve işletmelerin belirli büyüklüklere ulaşarak
yeni merhalelere ulaşması gibi nedenlerin yanı sıra girişimcilik bilgisindeki
ilerleme de önemli roller oynamaktadır. Ekonomik gelişme, küresel rekabet
koşulları, formel sektörün gelişimi ve bilginin iktisadî faaliyet içerisinde artan
önemine binaen iş ortaklıkları konusunun da değişik boyutlarıyla araştırılması
ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

Sivil toplum kavramı, ülkemizde son yıllarda en fazla ön plana çıkan, en fazla itibar kazanan ve ... more Sivil toplum kavramı, ülkemizde son yıllarda en fazla ön plana çıkan, en fazla itibar kazanan ve üzerinde en fazla kafa yorulan kavramlardan biri oldu.
Sivil toplum hemen hemen her kesimde pozitif bir değer ifade etmekte. Ancak, gerçekte herkesin sivil toplum kavramından aynı şeyi anladığını, bu kavrama aynı anlamı yüklediğini söylemek oldukça zor. STK kavramı pratikte bulunan durumu tam olarak yansıtmaya yetmemekte ve gerçek içeriğine uygun bir kullanım sunamamaktadır.
Türk aydını karşı karşıya kaldığı yeni toplumsal durumu açıklamak için sivil toplum kavramına sık sık müracaat etmekte. Ancak kavramın çerçevesi ve sınırları henüz tam olarak çizilebilmiş olmadığı için yapılan tartışmalar bazen de bir aydınlatmadan ziyade kavram karmaşasına ve zihin bulanıklığına neden oluyor.
İşte bu sonuçtan hareketle yapılan bu çalışma sivil toplum kuruluşlarının kullandığı çeşitli kavramların gelişimini ve teorik arkaplanını anlatıyor. Kitap, her biri değişik alanlarda yetkin akademisyen, yazar ve entelektüelleriyle sivil toplum ve ilgili konular çerçevesinde Bahattin Akşit, Ali Bayramoğlu, Mustafa Erdoğan, Alev Erkilet, Erol Göka, Nilüfer Göle, Korel Göymen, Levent Köker, Etyen Mahçupyan, Ahmet Özcan, Tomas W. Pogge, Mete Tunçay, Hilmi Yavuz, Şanar Yurdatapan ile yapılmış olan röportajlardan oluşuyor.
Edited Books by Lütfi Sunar

Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce (4 Cilt) , May 1, 2020
Müslüman dünyada çağdaş dönemde kapsamlı bir düşünce üretimi gerçekleşmiştir. Önemli ölçüde... more Müslüman dünyada çağdaş dönemde kapsamlı bir düşünce üretimi gerçekleşmiştir. Önemli ölçüde Batılı modernite ile karşılaşmalar çerçevesinde gelişen bu üretim bir taraftan da geçmişten devralınan birikim ile de temas ve ilişki halindedir. Müslüman toplumların günümüzdeki fikri yapılarını sistematik bir biçimde tahlil etmek ilişki, iletişim ve işbirliğinin başlangıç çerçevesini teşkil edecektir. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan elinizdeki dört ciltte Türkiye, Mısır, İran ve Hint Alt Kıtasındaki çağdaş düşünce birikimi ele alınmıştır. Bu dört ciltte, bu dört ülkedeki fikri birikim hakkında geniş, derinlikli ve bütünlüklü bir çerçeve sunulmaktadır. Böylece karşılaştırmalı ve sistematik bir değerlendirme imkânı oluşturulmuştur. Farklı ilgilere sahip kişilerin rahatlıkla okuyup beslenebileceği bir biçim ve içeriğe sahip olan bu kitaplar ülkemizdeki düşünce birikimine önemli katkılar sağlayacaktır.
Yusuf Enes Sezgin, Firdevs Bulut (Yayına Haz.), İslam İktisadı ve Piyasa Yusuf Enes Sezgin (Yayın... more Yusuf Enes Sezgin, Firdevs Bulut (Yayına Haz.), İslam İktisadı ve Piyasa Yusuf Enes Sezgin (Yayına Haz.), İslam İktisadı ve Emek İslam İktisadı Atölye Dizisi Bu dizi, İslam iktisadı alanında Türkiye'deki temel kaynak ihtiyacını karşılayarak alana dair yapılan çalışmaları bir araya getirmektedir. Dizide İslam İktisadı Atölyelerinde sunulan tebliğler derlenerek ilgililerinin istifadesine sunulmaktadır.

Sosyal Bilimlerde Yeni Eğilimler, 2015
Bugüne kadar sosyal bilimlerin her bir disiplininde çok sayıda farklı teori geliştirilmiş ve birç... more Bugüne kadar sosyal bilimlerin her bir disiplininde çok sayıda farklı teori geliştirilmiş ve birçok kavram üretilmiştir. Sosyal bilimlerde devam eden tartışmalar ise her geçen gün farklı bakış açılarıyla yeniden şekillenmektedir. Bu bakış açılarının sonucunda sosyal bilimlerin her bir farklı disiplini kapsamında yeni sorular sorulmakta, yeni yöntemler geliştirilmekte ve çalışma alanları açılmaktadır. Bu gibi nedenlerden ötürü sosyal bilimlerde ortaya çıkan yeni yaklaşımları tüm detaylarıyla incelemek elzemdir. Bu ihtiyaca binaen, sosyal bilimler disiplinlerindeki yeni eğilimleri sorgulamak üzere 2011-2012 yıllarında İlmi Etüdler Derneği (İLEM) bünyesinde ‘Yeni Eğilimler’ seminerleri düzenlendi. Bu seminerlerin temel amacı disiplinleri en geniş anlamda ele alarak günümüzde geliştirilen yeni yorumlar ve eğilimleri ortaya çıkarmak ve yeni imkânları tartışmaktı. Elinizdeki bu kitap bu seminler bildirileri üzerinden derlenerek, sosyal bilimlerdeki yeni eğilimler hakkında bir literatür çerçevesi oluşturmak üzere hazırlanmıştır.

Türkiye'de Toplamsal Değişim, 2014
Sosyolojinin köşe taşlarından birisi olan toplumsal değişimi incelemek neredeyse sosyolojinin büt... more Sosyolojinin köşe taşlarından birisi olan toplumsal değişimi incelemek neredeyse sosyolojinin bütün alt alanlarını kapsayan bir çalışma yapmak anlamına gelmektedir. Bu sebeple başlangıcından bugüne kadar sosyolojide toplumsal değişim merkezi bir konu olmuştur. Onu açıklamak için çok sayıda teori geliştirilmiş, kavramlar üretilmiş ve nihayetinde yeni bakış açıları meydana çıkartılmıştır. Ancak sosyolojideki bu merkeziliğinin aksine Türkiye’de toplumsal değişimle ilgili yeterli çalışmaların yapıldığını söylemek güçtür. Hâlbuki Türkiye toplumu incelenmeye muhtaç daimi, ciddi ve hızlı bir toplumsal değişim yaşanmaktadır. Elinizdeki kitap bu ihtiyacı gidermek üzere hazırlanmıştır.
Toplumsal değişimin kapsamlı bir biçimde ele alınabilmesi için evvela konunun karmaşıklığı kabul edilmek durumundadır. Bu sebeple bu kitapta konuyu değişik disiplinlerin birikiminden faydalanarak ele alan yazılara yer verilmiştir. Öğrencilerin, araştırmacıların ve meraklı okuyucuların faydalanacağı bu kitap toplumsal değişimle ilgili temel kavram ve konular hakkında bir bilgi çerçevesi oluşturmak üzere hazırlanmıştır.
Uluslararası Oryantalizm Sempozyumu Kitabı, 2007

Sivil Bir Kamusal Alan, 2005
Günümüzde sıkça güncel tartışmalara konu olan “kamusal alan” kavramının çoğu kez ne kadar hoyratç... more Günümüzde sıkça güncel tartışmalara konu olan “kamusal alan” kavramının çoğu kez ne kadar hoyratça, ideolojik birtakım hesapların üstünü örtmede ve meşrulaştırmalarda, çoğu kez de birbirinden farklı anlamlarda hem de çok kopuk bir şekilde kullanılageldiğini görmekteyiz. Özellikle sivil toplumun son zamanlardaki yükselişini göz önüne aldığımızda çok dar olan kamusal alan tariflerinin zorlandığını ve toplumsal açmazlara yol açtığını görüyoruz.
Bu kitap böyle bir eksikliği gidermek, kamusal alan tartışmalarına katkıda bulunmak ve bu yolla meselenin özgün bir bağlamda tartışılmasını sağlamak amacıyla hazırlandı.
Bu kitapta değişik üniversitelerden ve değişik alanlardan akademisyenler toplumu oluşturan unsurların birbirini anlamaları için gereken ortak dili bulmak üzere teorik bir zemin inşa etmeye çalışıyor.
Kitabın temel yönelimi kamusal alan kavramsallaştırmasına farklı bir bakış ortaya koymak ve bireylerle iktidar arasındaki ilişkiyi tekrardan gözden geçirmektir. Bunu yaparken bir taraftan teorik bir tartışma zemini oluşturulmaya çalışılmakta, bir taraftan da Türkiye özelinde incelemeler yapılmaktadır.

Sivil Topluma Farklı Bakışlar, 2005
Sivil toplumun Batı’da ortaya çıkmış ve onun tarihsel deneyimiyle şekillenmiş bir düşünce olması ... more Sivil toplumun Batı’da ortaya çıkmış ve onun tarihsel deneyimiyle şekillenmiş bir düşünce olması elbette tesadüf değildir. Çatışmaya dayalı gruplar arası ilişkiler ağı Batı toplumlarının tüm düşünüş biçimini derinden etkilemiştir. Bu tarihî süreçte bir yandan hegemonik bir güç olarak kilise, öte yandan siyasal anlamda artık kiliseden bağımsızlaşmanın yollarını arayan siyasal erkler ve tüm bu ayrışma esnasında sosyal, ekonomik ve siyasal anlamda ezilen ve çok çetin bir hak arama mücadelesi veren insanlar…
Böyle bir atmosferde insanların devletten ayrı bir alan tanımlamaya çalışmalarını anlamak çok zor olmasa gerek. Bu noktada üzerinde durulması gereken nokta, hükümet ile hükümet dışı (non-governmental) ayrımının -ki bu ayrım bugün sivil toplum anlayışının temellerinden biridir- Batılı olmayan toplumlar ve kültürler için ne ifade edeceğidir.
1980’lerden itibaren sivil toplum kavramının varlık ve etkinlik alanı giderek genişleyerek global dünyanın temel tartışma nesnelerinden biri hâlini almış, başka bir ifadeyle küreselleşmiştir. Bu süreçte sivil toplumun zaman zaman siyasi, stratejik, metafizik kullanımı da gündeme geldi. Eş zamanlı olarak kavrama eleştirel bir bakış açısı da ortaya konmaya başlandı ve alternatif arayışlar geliştirildi.
Sivil Topluma Farklı Bakışlar, sivil topluma ilişkin alternatif/eleştirel yaklaşımları, farklı zeminlerde irdeleyerek sivil toplum kavramının yan anlamlarını da gündemimize sokuyor.

Sivil Toplum ve Demokrasi, 2005
Sivil toplum ve demokrasi arasındaki ilişki birbirini gerektiren bir ilişkidir. Sık sık gündeme g... more Sivil toplum ve demokrasi arasındaki ilişki birbirini gerektiren bir ilişkidir. Sık sık gündeme geldiği gibi demos’un yönetime katılması için gereken mekanizmaların çeşitlenmesi ve etkililiğinin artması demokrasinin de işlerliğini oluşturacaktır. Bu sebeple sivil toplum kavramı ve kurumu demokrasi tartışmalarının neredeyse vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Özellikle temsili demokrasi sorununun konuşulduğu bu günlerde demokrasinin derinleştirilmesi için sivil topluma duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Bu sebeple de sivil toplum ve demokrasi ilişkisi teorik ve pratik boyutlarıyla yeniden incelenmektedir.
“Sivil Toplum ve Demokrasi” kitabı sivil toplum düşüncesi ve bu düşüncenin bir yansıması olarak sivil toplum kuruluşlarının fonksiyonunu, sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin işleyişine katkısı olan fonksiyonlarını icra ederken karşılaştıkları yapısal ve prosedürel sıkıntılar ve buna benzer noktaları içeriyor.
“Sivil Toplum ve Demokrasi” konusunu çok geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alan kitap, sivil inisiyatiflerin güçlenmesinin toplumsal olarak ihtiyaç duyulan dinamizmi ve demokrasiyi getireceğine olan inançla hazırlandı.

Sivil Toplum Kuruluşları İçin Yönetim Rehberi, 2005
İşbölümü, verimlilik ve uzmanlaşma gibi kavramların STK çevrelerince konuşulmaya başlaması, berab... more İşbölümü, verimlilik ve uzmanlaşma gibi kavramların STK çevrelerince konuşulmaya başlaması, beraberinde standartlaşma kavramını gündeme getirmiş ve yapılan faaliyetlerin belli kriterler bazında değerlendirilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır.
Bu durumun bir yansıması olarak, STK’lar büyüdükçe işleri de artar hale gelmiş, çeşitli yönetim ve organizasyon sorunlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Kimi kuruluşlar bu sorunları görmezden gelmiş, kimi bunlara ilişkin çözümler üretmiş kimi de çözümlerin ötesinde, ilgili sorunları önlemeye yönelik uygulamaları bünyesine katmaya çalışmıştır. Böylece sivil toplum kuruluşu yönetimi diye bir alan ortaya çıkmış ve sivil toplum kuruluşlarında verimliliği artırmak üzere çeşitli modeller uygulanmaya başlanmıştır.
Bu kitap işte bu süreçte, kendine has özellikler taşıyan, belli alanlarda benzer karakteristikleri bulunan kuruluşlar olarak STK’lar göz önüne alınarak hazırlanmış STK yönetimi için bir rehber kitaptır. STK yöneticilerinin ve çalışanlarının mutlaka okuması gereken bu kitap bir STK’nın kuruluşundan başlayarak nasıl yönetilmesi gerektiğine ve karşılaşılan sorunlara nasıl çözümler bulunabileceğine odaklanmaktadır.
Papers by Lütfi Sunar
İş Ahlakı Bibliyografyası iş ahlakı alanında son 20 yılda üretilen eserleri bir araya getiriyor. ... more İş Ahlakı Bibliyografyası iş ahlakı alanında son 20 yılda üretilen eserleri bir araya getiriyor. 9 bine yakın makale, kitap, kitap bölümü, ansiklopedi, rapor, konferans bildirisi ve tezin künye bilgisini içeren İş Ahlakı Bibliyografyası, arama ve erişim kolaylığı sağlayan bir veri tabanı aracılığıyla iş ahlakı alanında zengin ve geniş bir kaynakçayı ilgililerin istifadesine sunuyor. Bibliyografyada yer alan verilere dair analizlerin yer aldığı bu raporda okuyuculara son 20 yılda Türkiye’de üretilen iş ahlakı eserlerinin özellikleri hakkında önemli bilgiler veriliyor.

Journal of Humanity and Society (insan & toplum), 2020
Today the spotlights are over the problem of socio-economic inequalities. More people are having ... more Today the spotlights are over the problem of socio-economic inequalities. More people are having close attention to this phenomenon in the world and in Turkey. Because the economic transformation experienced in the last forty years triggers socio-economic inequalities to a great extent and creates different manifestations of the subject. Thus, the problem of socio-economic inequalities is subject to new research from different dimensions. Evaluation that monitoring inequalities through numerical indicators that give a general view, such as the gini coefficient, are not fully explanatory about the case. Because the gini coefficient provides a one-dimensional explanation and mostly obscures the different dimensions of the inequality. For this reason, calculations that make it possible to follow the contraction and expansion in different income groups within the country have started to be developed. This difference in assessment stems from the need to provide a framework for both the i...
Uploads
Books by Lütfi Sunar
Fully conversant with recent scholarly work on Marx and Weber, this comprehensive re-examination of the points of convergence and departure in their work requires us to re-evaluate both their positions in the history of sociology and their relevance to contemporary social questions. As such, it will appeal to scholars of social and political theory and classical sociology.
Contents:
Introduction: the Marx-Weber relationship in sociological literature. Part I Karl Marx and Imagining the Orient: The development of Marx’s vision of the Orient: the cultural and social background; Discussions on the Asian mode of production; Marx’s sources for oriental societies; Marx’s study of Oriental societies; Marx’s Oriental mirror. Part II Oriental Societies in the Theory of Max Weber: The formation of Weber’s sociology of the Orient and its reception; Weber’s sources on Oriental societies; Same old differences: differentiating between the Orient and the Occident; Divergences: religion, politics and economics; Disengagements: basic elements of Weber’s study on Oriental societies; Weber’s Occidental Geist: defining the West by using the Orient. Part III Converging Poles of Sociology: A comparison of Marx and Weber’s analyses of Oriental societies; Epilogue. Bibliography; Index.
Modern çağın meseleleriyle ilgilenen Marx ve Weber’in temel amacı kapitalizmin doğuşu ve gelişimi etrafında modern toplumun yapı ve işleyişini çözümlemektir. Böylece modern toplumu tanımlama ve tarihsel olarak konumlandırma peşindedirler. Bu amaç çerçevesinde Doğu toplumları çözümlemesi her ikisinde de önemli bir konumdadır.
Batı’daki siyasi meselelere yaklaşımları bakımdan birbirleriyle farklılaşan Marx ve Weber, Doğu karşı-sında modern toplum biçiminin açıklanması söz ko-nusu olduğunda birbirine yaklaşmaktadır.
Weber’in yetiştiği ortamda ve entelektüel çevresinde Marx’ın düşünceleri oldukça yaygındı. Bu bağlamda onun Marx’la ilişkisi iki zıt biçimde gelişmiştir. Birin-cisinde Alman burjuvazisinin sınıf bilincine sahip bir mensubu olarak Weber’in Alman devletinin geleceği sorunsalı etrafında biraz da çağdaş Marksizmin du-rumundan hareketle Marx’a olumsuz yaklaşması söz konusudur. Weber’in ikinci temas noktası ise bir bi-lim adamı olarak Marx’la olan ilişkileridir. Onun geliş-tirdiği çerçevenin genişliğinin ve Batı kültür dünyası için öneminin farkında olan Weber, Marx’ı önemse-mektedir.
Bu anlamda ilk ele alınması gereken Marx ve Weber’in hangi saiklerle Doğu toplumlarına dair çözümlemeler yaptıklarıdır. Onlarda Doğu toplumları incelemelerinin temel meseleleri aynıdır. Bu temel mesele modern toplum biçiminin neden sadece Batı’da ortaya çıktığı etrafında şekillenmektedir. Marx bu bağlamda İngil-tere’de toprak düzeninin ve sermaye birikiminin özel bir biçimine referansla açıklamalar yaparken, Weber, Batı zihniyetinde yaşanan devrimleri ve hayatın her alanında yaşanan paralel ve birbirini tamamlayan akılcılaşmaları işaret etmektedir. Doğu toplumları söz konusu olduğunda bu soru modern toplum bi-çiminin neden Doğu’da ortaya çıkmadığı şekline bürünmektedir.
Elinizdeki kitapta bu konuları ele alan Lütfi Sunar, zengin kaynaklara ve bu tartışmanın yansımalarına yoğunlaşarak, Marx ve Weber’in Doğu toplumlarına bakışını incelemektedir.
Bunda Türkiye’nin iktisadî gelişimi ve işletmelerin belirli büyüklüklere ulaşarak
yeni merhalelere ulaşması gibi nedenlerin yanı sıra girişimcilik bilgisindeki
ilerleme de önemli roller oynamaktadır. Ekonomik gelişme, küresel rekabet
koşulları, formel sektörün gelişimi ve bilginin iktisadî faaliyet içerisinde artan
önemine binaen iş ortaklıkları konusunun da değişik boyutlarıyla araştırılması
ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
Sivil toplum hemen hemen her kesimde pozitif bir değer ifade etmekte. Ancak, gerçekte herkesin sivil toplum kavramından aynı şeyi anladığını, bu kavrama aynı anlamı yüklediğini söylemek oldukça zor. STK kavramı pratikte bulunan durumu tam olarak yansıtmaya yetmemekte ve gerçek içeriğine uygun bir kullanım sunamamaktadır.
Türk aydını karşı karşıya kaldığı yeni toplumsal durumu açıklamak için sivil toplum kavramına sık sık müracaat etmekte. Ancak kavramın çerçevesi ve sınırları henüz tam olarak çizilebilmiş olmadığı için yapılan tartışmalar bazen de bir aydınlatmadan ziyade kavram karmaşasına ve zihin bulanıklığına neden oluyor.
İşte bu sonuçtan hareketle yapılan bu çalışma sivil toplum kuruluşlarının kullandığı çeşitli kavramların gelişimini ve teorik arkaplanını anlatıyor. Kitap, her biri değişik alanlarda yetkin akademisyen, yazar ve entelektüelleriyle sivil toplum ve ilgili konular çerçevesinde Bahattin Akşit, Ali Bayramoğlu, Mustafa Erdoğan, Alev Erkilet, Erol Göka, Nilüfer Göle, Korel Göymen, Levent Köker, Etyen Mahçupyan, Ahmet Özcan, Tomas W. Pogge, Mete Tunçay, Hilmi Yavuz, Şanar Yurdatapan ile yapılmış olan röportajlardan oluşuyor.
Edited Books by Lütfi Sunar
Toplumsal değişimin kapsamlı bir biçimde ele alınabilmesi için evvela konunun karmaşıklığı kabul edilmek durumundadır. Bu sebeple bu kitapta konuyu değişik disiplinlerin birikiminden faydalanarak ele alan yazılara yer verilmiştir. Öğrencilerin, araştırmacıların ve meraklı okuyucuların faydalanacağı bu kitap toplumsal değişimle ilgili temel kavram ve konular hakkında bir bilgi çerçevesi oluşturmak üzere hazırlanmıştır.
Bu kitap böyle bir eksikliği gidermek, kamusal alan tartışmalarına katkıda bulunmak ve bu yolla meselenin özgün bir bağlamda tartışılmasını sağlamak amacıyla hazırlandı.
Bu kitapta değişik üniversitelerden ve değişik alanlardan akademisyenler toplumu oluşturan unsurların birbirini anlamaları için gereken ortak dili bulmak üzere teorik bir zemin inşa etmeye çalışıyor.
Kitabın temel yönelimi kamusal alan kavramsallaştırmasına farklı bir bakış ortaya koymak ve bireylerle iktidar arasındaki ilişkiyi tekrardan gözden geçirmektir. Bunu yaparken bir taraftan teorik bir tartışma zemini oluşturulmaya çalışılmakta, bir taraftan da Türkiye özelinde incelemeler yapılmaktadır.
Böyle bir atmosferde insanların devletten ayrı bir alan tanımlamaya çalışmalarını anlamak çok zor olmasa gerek. Bu noktada üzerinde durulması gereken nokta, hükümet ile hükümet dışı (non-governmental) ayrımının -ki bu ayrım bugün sivil toplum anlayışının temellerinden biridir- Batılı olmayan toplumlar ve kültürler için ne ifade edeceğidir.
1980’lerden itibaren sivil toplum kavramının varlık ve etkinlik alanı giderek genişleyerek global dünyanın temel tartışma nesnelerinden biri hâlini almış, başka bir ifadeyle küreselleşmiştir. Bu süreçte sivil toplumun zaman zaman siyasi, stratejik, metafizik kullanımı da gündeme geldi. Eş zamanlı olarak kavrama eleştirel bir bakış açısı da ortaya konmaya başlandı ve alternatif arayışlar geliştirildi.
Sivil Topluma Farklı Bakışlar, sivil topluma ilişkin alternatif/eleştirel yaklaşımları, farklı zeminlerde irdeleyerek sivil toplum kavramının yan anlamlarını da gündemimize sokuyor.
Özellikle temsili demokrasi sorununun konuşulduğu bu günlerde demokrasinin derinleştirilmesi için sivil topluma duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Bu sebeple de sivil toplum ve demokrasi ilişkisi teorik ve pratik boyutlarıyla yeniden incelenmektedir.
“Sivil Toplum ve Demokrasi” kitabı sivil toplum düşüncesi ve bu düşüncenin bir yansıması olarak sivil toplum kuruluşlarının fonksiyonunu, sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin işleyişine katkısı olan fonksiyonlarını icra ederken karşılaştıkları yapısal ve prosedürel sıkıntılar ve buna benzer noktaları içeriyor.
“Sivil Toplum ve Demokrasi” konusunu çok geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alan kitap, sivil inisiyatiflerin güçlenmesinin toplumsal olarak ihtiyaç duyulan dinamizmi ve demokrasiyi getireceğine olan inançla hazırlandı.
Bu durumun bir yansıması olarak, STK’lar büyüdükçe işleri de artar hale gelmiş, çeşitli yönetim ve organizasyon sorunlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Kimi kuruluşlar bu sorunları görmezden gelmiş, kimi bunlara ilişkin çözümler üretmiş kimi de çözümlerin ötesinde, ilgili sorunları önlemeye yönelik uygulamaları bünyesine katmaya çalışmıştır. Böylece sivil toplum kuruluşu yönetimi diye bir alan ortaya çıkmış ve sivil toplum kuruluşlarında verimliliği artırmak üzere çeşitli modeller uygulanmaya başlanmıştır.
Bu kitap işte bu süreçte, kendine has özellikler taşıyan, belli alanlarda benzer karakteristikleri bulunan kuruluşlar olarak STK’lar göz önüne alınarak hazırlanmış STK yönetimi için bir rehber kitaptır. STK yöneticilerinin ve çalışanlarının mutlaka okuması gereken bu kitap bir STK’nın kuruluşundan başlayarak nasıl yönetilmesi gerektiğine ve karşılaşılan sorunlara nasıl çözümler bulunabileceğine odaklanmaktadır.
Papers by Lütfi Sunar
Fully conversant with recent scholarly work on Marx and Weber, this comprehensive re-examination of the points of convergence and departure in their work requires us to re-evaluate both their positions in the history of sociology and their relevance to contemporary social questions. As such, it will appeal to scholars of social and political theory and classical sociology.
Contents:
Introduction: the Marx-Weber relationship in sociological literature. Part I Karl Marx and Imagining the Orient: The development of Marx’s vision of the Orient: the cultural and social background; Discussions on the Asian mode of production; Marx’s sources for oriental societies; Marx’s study of Oriental societies; Marx’s Oriental mirror. Part II Oriental Societies in the Theory of Max Weber: The formation of Weber’s sociology of the Orient and its reception; Weber’s sources on Oriental societies; Same old differences: differentiating between the Orient and the Occident; Divergences: religion, politics and economics; Disengagements: basic elements of Weber’s study on Oriental societies; Weber’s Occidental Geist: defining the West by using the Orient. Part III Converging Poles of Sociology: A comparison of Marx and Weber’s analyses of Oriental societies; Epilogue. Bibliography; Index.
Modern çağın meseleleriyle ilgilenen Marx ve Weber’in temel amacı kapitalizmin doğuşu ve gelişimi etrafında modern toplumun yapı ve işleyişini çözümlemektir. Böylece modern toplumu tanımlama ve tarihsel olarak konumlandırma peşindedirler. Bu amaç çerçevesinde Doğu toplumları çözümlemesi her ikisinde de önemli bir konumdadır.
Batı’daki siyasi meselelere yaklaşımları bakımdan birbirleriyle farklılaşan Marx ve Weber, Doğu karşı-sında modern toplum biçiminin açıklanması söz ko-nusu olduğunda birbirine yaklaşmaktadır.
Weber’in yetiştiği ortamda ve entelektüel çevresinde Marx’ın düşünceleri oldukça yaygındı. Bu bağlamda onun Marx’la ilişkisi iki zıt biçimde gelişmiştir. Birin-cisinde Alman burjuvazisinin sınıf bilincine sahip bir mensubu olarak Weber’in Alman devletinin geleceği sorunsalı etrafında biraz da çağdaş Marksizmin du-rumundan hareketle Marx’a olumsuz yaklaşması söz konusudur. Weber’in ikinci temas noktası ise bir bi-lim adamı olarak Marx’la olan ilişkileridir. Onun geliş-tirdiği çerçevenin genişliğinin ve Batı kültür dünyası için öneminin farkında olan Weber, Marx’ı önemse-mektedir.
Bu anlamda ilk ele alınması gereken Marx ve Weber’in hangi saiklerle Doğu toplumlarına dair çözümlemeler yaptıklarıdır. Onlarda Doğu toplumları incelemelerinin temel meseleleri aynıdır. Bu temel mesele modern toplum biçiminin neden sadece Batı’da ortaya çıktığı etrafında şekillenmektedir. Marx bu bağlamda İngil-tere’de toprak düzeninin ve sermaye birikiminin özel bir biçimine referansla açıklamalar yaparken, Weber, Batı zihniyetinde yaşanan devrimleri ve hayatın her alanında yaşanan paralel ve birbirini tamamlayan akılcılaşmaları işaret etmektedir. Doğu toplumları söz konusu olduğunda bu soru modern toplum bi-çiminin neden Doğu’da ortaya çıkmadığı şekline bürünmektedir.
Elinizdeki kitapta bu konuları ele alan Lütfi Sunar, zengin kaynaklara ve bu tartışmanın yansımalarına yoğunlaşarak, Marx ve Weber’in Doğu toplumlarına bakışını incelemektedir.
Bunda Türkiye’nin iktisadî gelişimi ve işletmelerin belirli büyüklüklere ulaşarak
yeni merhalelere ulaşması gibi nedenlerin yanı sıra girişimcilik bilgisindeki
ilerleme de önemli roller oynamaktadır. Ekonomik gelişme, küresel rekabet
koşulları, formel sektörün gelişimi ve bilginin iktisadî faaliyet içerisinde artan
önemine binaen iş ortaklıkları konusunun da değişik boyutlarıyla araştırılması
ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
Sivil toplum hemen hemen her kesimde pozitif bir değer ifade etmekte. Ancak, gerçekte herkesin sivil toplum kavramından aynı şeyi anladığını, bu kavrama aynı anlamı yüklediğini söylemek oldukça zor. STK kavramı pratikte bulunan durumu tam olarak yansıtmaya yetmemekte ve gerçek içeriğine uygun bir kullanım sunamamaktadır.
Türk aydını karşı karşıya kaldığı yeni toplumsal durumu açıklamak için sivil toplum kavramına sık sık müracaat etmekte. Ancak kavramın çerçevesi ve sınırları henüz tam olarak çizilebilmiş olmadığı için yapılan tartışmalar bazen de bir aydınlatmadan ziyade kavram karmaşasına ve zihin bulanıklığına neden oluyor.
İşte bu sonuçtan hareketle yapılan bu çalışma sivil toplum kuruluşlarının kullandığı çeşitli kavramların gelişimini ve teorik arkaplanını anlatıyor. Kitap, her biri değişik alanlarda yetkin akademisyen, yazar ve entelektüelleriyle sivil toplum ve ilgili konular çerçevesinde Bahattin Akşit, Ali Bayramoğlu, Mustafa Erdoğan, Alev Erkilet, Erol Göka, Nilüfer Göle, Korel Göymen, Levent Köker, Etyen Mahçupyan, Ahmet Özcan, Tomas W. Pogge, Mete Tunçay, Hilmi Yavuz, Şanar Yurdatapan ile yapılmış olan röportajlardan oluşuyor.
Toplumsal değişimin kapsamlı bir biçimde ele alınabilmesi için evvela konunun karmaşıklığı kabul edilmek durumundadır. Bu sebeple bu kitapta konuyu değişik disiplinlerin birikiminden faydalanarak ele alan yazılara yer verilmiştir. Öğrencilerin, araştırmacıların ve meraklı okuyucuların faydalanacağı bu kitap toplumsal değişimle ilgili temel kavram ve konular hakkında bir bilgi çerçevesi oluşturmak üzere hazırlanmıştır.
Bu kitap böyle bir eksikliği gidermek, kamusal alan tartışmalarına katkıda bulunmak ve bu yolla meselenin özgün bir bağlamda tartışılmasını sağlamak amacıyla hazırlandı.
Bu kitapta değişik üniversitelerden ve değişik alanlardan akademisyenler toplumu oluşturan unsurların birbirini anlamaları için gereken ortak dili bulmak üzere teorik bir zemin inşa etmeye çalışıyor.
Kitabın temel yönelimi kamusal alan kavramsallaştırmasına farklı bir bakış ortaya koymak ve bireylerle iktidar arasındaki ilişkiyi tekrardan gözden geçirmektir. Bunu yaparken bir taraftan teorik bir tartışma zemini oluşturulmaya çalışılmakta, bir taraftan da Türkiye özelinde incelemeler yapılmaktadır.
Böyle bir atmosferde insanların devletten ayrı bir alan tanımlamaya çalışmalarını anlamak çok zor olmasa gerek. Bu noktada üzerinde durulması gereken nokta, hükümet ile hükümet dışı (non-governmental) ayrımının -ki bu ayrım bugün sivil toplum anlayışının temellerinden biridir- Batılı olmayan toplumlar ve kültürler için ne ifade edeceğidir.
1980’lerden itibaren sivil toplum kavramının varlık ve etkinlik alanı giderek genişleyerek global dünyanın temel tartışma nesnelerinden biri hâlini almış, başka bir ifadeyle küreselleşmiştir. Bu süreçte sivil toplumun zaman zaman siyasi, stratejik, metafizik kullanımı da gündeme geldi. Eş zamanlı olarak kavrama eleştirel bir bakış açısı da ortaya konmaya başlandı ve alternatif arayışlar geliştirildi.
Sivil Topluma Farklı Bakışlar, sivil topluma ilişkin alternatif/eleştirel yaklaşımları, farklı zeminlerde irdeleyerek sivil toplum kavramının yan anlamlarını da gündemimize sokuyor.
Özellikle temsili demokrasi sorununun konuşulduğu bu günlerde demokrasinin derinleştirilmesi için sivil topluma duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Bu sebeple de sivil toplum ve demokrasi ilişkisi teorik ve pratik boyutlarıyla yeniden incelenmektedir.
“Sivil Toplum ve Demokrasi” kitabı sivil toplum düşüncesi ve bu düşüncenin bir yansıması olarak sivil toplum kuruluşlarının fonksiyonunu, sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin işleyişine katkısı olan fonksiyonlarını icra ederken karşılaştıkları yapısal ve prosedürel sıkıntılar ve buna benzer noktaları içeriyor.
“Sivil Toplum ve Demokrasi” konusunu çok geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alan kitap, sivil inisiyatiflerin güçlenmesinin toplumsal olarak ihtiyaç duyulan dinamizmi ve demokrasiyi getireceğine olan inançla hazırlandı.
Bu durumun bir yansıması olarak, STK’lar büyüdükçe işleri de artar hale gelmiş, çeşitli yönetim ve organizasyon sorunlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Kimi kuruluşlar bu sorunları görmezden gelmiş, kimi bunlara ilişkin çözümler üretmiş kimi de çözümlerin ötesinde, ilgili sorunları önlemeye yönelik uygulamaları bünyesine katmaya çalışmıştır. Böylece sivil toplum kuruluşu yönetimi diye bir alan ortaya çıkmış ve sivil toplum kuruluşlarında verimliliği artırmak üzere çeşitli modeller uygulanmaya başlanmıştır.
Bu kitap işte bu süreçte, kendine has özellikler taşıyan, belli alanlarda benzer karakteristikleri bulunan kuruluşlar olarak STK’lar göz önüne alınarak hazırlanmış STK yönetimi için bir rehber kitaptır. STK yöneticilerinin ve çalışanlarının mutlaka okuması gereken bu kitap bir STK’nın kuruluşundan başlayarak nasıl yönetilmesi gerektiğine ve karşılaşılan sorunlara nasıl çözümler bulunabileceğine odaklanmaktadır.
Aşağıda toplumsal değişimin temel boyutları değişimin evreni (büyük, orta ve küçük), vadesi (kısa, orta ve uzun), hızı (yavaş, aşamalı, evrimsel değişimler ve hızlı, asli, devrimsel değişimler), yönü (ileri, geri), içeriği (sosyokültürel, psikolojik, sosyolojik, kurumsal, iktisadi vb.), neticesi (barışçıl ve şiddetli) ve amili (yapı ve aktör) başlıkları çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu kavram ve meseleler toplumsal değişimin kavranmasında önemli bir yer tutmaktadır. Bu çerçevede toplumsal değişimi açıklamak üzere klasik ve çağdaş sosyolojide birbirine rakip çeşitli açıklamalar ve teoriler ortaya çıkmıştır. İlk dönem sosyolojinin spekülatif ve dağınık kavramları zamanla bir açıklama çerçevesine ve teorik bütünlüğe ulaşmıştır. Bu çerçevede klasik sosyolojideki değişime yönelik yaklaşımlar (i) klasik evrimcilik (Saint-Simon, Comte ve Spencer) (ii) diyalektik materyalizm (Marx) (iii) işlevselcilik (Durkheim) ve (iv) gelişme teorisi (Weber) çerçevesinde ele alınmıştır. Değişimle ilgili açıklamalarını klasik sosyolojinin mirası üzerine şekillendiren çağdaş sosyolojideki açıklamaları ise (i) tarihsel döngü teorileri (Spengler, Sorokin), (ii) yapısal işlevselci kuramlar (Parsons, Merton ve Ogburn), (iii) çatışma kuramları (Dahrendorf ve Coser), (iv) modernleşme kuramları (Rostow, Lerner, Eisenstadt, Smelser ve Lipset) ve (v) yeni-evrimcilik (White, Steward ve Lenski) çerçevesinde analiz edilmektedir. Bölümün sonucunda kapsamlı ve geçerli bir toplumsal değişim açıklamasının imanları sorgulanmaktadır.
The concept of SES is closely related to income differences, educational levels and especially occupational position. A SES Index relies on income, education and occupation variables, yet occupation itself relies on income and education variables. In modern societies, people from any class, group or strata, define themselves in terms of their job. Work life has become more and more important part of actual life since the beginning of the industrialization process. Therefore, to analyze and interpret the post-industrial society, it is essential to take into consideration the occupational structure. Today, occupations have a central importance in contemporary sociology, especially in the studies on stratification and development status scales. Occupational Prestige Indexes represent another methodological approach to clarify occupational structures and work life.
In this paper, we aim to present the growing value of occupational life and how it relates to one’s identity, social status and life-style. The concepts of SES and Occupational Prestige will be discussed by clarifying the relationship between occupational social status and occupational prestige scales. Towards the end, the study will reflect on why indexes such as these have been necessary for sociological surveys.
Key Words: occupations, social stratification, occupational prestige, SES.
Finally, the basic nature of the sociological theory of Weber was to interpret modernity. With this basic aim, the approach he had towards Oriental societies was determined by the needs and inclinations of society, civilization and the intellectual world. Weber tried to analyze modern society by comparing it to Oriental societies. Thus, Oriental societies were a part and supplementary factor of their analyses of modern society. In this paper in this general theoretical frame I will evaluate especially Weber’s perspective on Islamic societies."
Konuşmacılardan Dr. Lütfi Sunar “ötekileştirme” kavramı üzerinden Avrupa düşüncesini analiz etti. Sunar’a göre, modern Avrupa kendisinin ne olduğunu tanımlarken aslında, ne olmadığını tanımladı. Dr. Lütfi Sunar daha sonra şunları söyledi: “Buradan hareketle hiç de kendisine ait olmayan bir tarihi birikimi önce gasp etti. Daha sonra bu birikimi teknik yöntemleri kullanarak kırptı, biçti ve istediği formata soktu. Ardından buna belli bir medeniyet anlamı yükleyerek ve kendince bunun dışında tuttuğu geri kalan herkesi barbar, geri kalmış olarak açıkladı.”
Dr. Kemal Kahraman ise, tarihsel bir çerçeve çizerek şu açıklamalarda bulundu: “İslâm dünyasının fikirden sanata, ilimden siyasete kadar birçok konuda zirveyi temsil ettiği dönemlerde Avrupa’daki kıpırdanmalar sistematik olarak oluşturuluyordu. Bu kıpırdanmaların olgunlaşması elbette uzun yıllar aldı. Fakat bu fikirler üzerine yazarlar, bugünün dünyasını şekillendirmede öncü oldu. Avrupa’nın oluşumundaki kronolojide olaylar, yazılan eserler ve ortaya atılan fikirler tesadüfi olarak gelişmedi. Düşünürlerin tamamı büyük ölçüde birbirlerini destekleyen ve birinin bıraktığı yerden diğeri devam ederek yollarına devam etti.”
Dr. Halil İbrahim Yenigün, Avrupa fikrini felsefî düzlemde tartışarak, oluşum sürecinde ulusçuluk ve ulus-devlet projelerinden büyük ölçüde faydalanıldığını belirtti. Yenigün “feodalizmin son saflarının yaşandığı dönemlerde Avrupa da ortaya çıkan yeni aktörler kendi bekaları için yeni bir form olarak ulus-devletleri oluşturdu. Kendi bekaları için bu yöntemi kullanırken, aynı yöntem ile büyük bir sömürgecilik yarılışına girdi. Bugün dünyada tartışılmaz tek devlet biçiminin ulus-devlet olması istisnalar haricinde iktidarını meşrulaştırmak isteyen her yönetimin kendi iradesinin halktan geldiğini vurgulaması bunun bir sonucudur” şeklinde konuştu. Dr. Halil İbrahim Yenigün, ulus-devletin sivil hayatı nasıl kontrol ettiğini ve buralara olabildiğince müdahale ederek kendisine meşruiyet atfeden halkı nasıl istediği formata soktuğunu söyledi. Ayrıca bugün vakıf ve derneklerin toplumlardaki konumlarına dikkat çeken Yenigün, devletlerden destek alarak bu tür kurumların işlevlerini tam olarak yerine getiremeyeceğini ve gerçek anlamda bir sivil toplum olmadıklarını belirtti.
Konuşmacı: Yrd. Doç. Dr. Lütfi SUNAR
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Tarih: 21 Eylül 2012 Cuma
Saat: 10:00
Yer:
"