Papers by Sebla Ok
Düğünler, bir biçimde ideali yaratmak için tasarlanmış bir dizi tören ve imgeden oluşur. Bu açıda... more Düğünler, bir biçimde ideali yaratmak için tasarlanmış bir dizi tören ve imgeden oluşur. Bu açıdan birçok kültürde bir düğün için hazırlanmak ve bir araya gelmek, bir sahne oyunu tasarımı kurgulamaya benzetilebilir. Sahnelenecek olan oyun belki de tarihin en
1960'lı yıllarda şekillenmeye başlayan "çağdaş" ve eleştirel bakış, fotografik bakışı da şekillen... more 1960'lı yıllarda şekillenmeye başlayan "çağdaş" ve eleştirel bakış, fotografik bakışı da şekillendirdi. Bu değişimle birlikte, belgesel fotoğraf üretimi yapan kişi için kişisel bakış açıları ön plana çıkmaya başladı. Toplumsal konular hakkında yeni belgeselci bakış açısıyla ifade edilen tercümelere yer verilmeye başlandı. Fotoğraf makinasının ardına
Bir insanın doğumdan ölüme geçirdiği bütün evreler, yaşam adı verilen kusursuz döngünün hafızasın... more Bir insanın doğumdan ölüme geçirdiği bütün evreler, yaşam adı verilen kusursuz döngünün hafızasını oluşturur. İnsan, küçücük bir bebekken çevresinde olup bitenin kaydını tutmaya başlar. Tutulan kayıtlar, insanın çevresiyle iletişiminin ilk örneklerini oluştururlar. İletişim içinde olduğumuz ilk sosyal birim ise, çoğunlukla ailemizdir. İşte aile kavramının fotoğrafla olan ilişkisi, tam da bu noktada başlar. Çünkü fotoğrafın da ilk işlevi, icat edildiği günden bu yana yaşamın kusursuz kaydını tutmak ve bir anlamda yaşamın hafızasını inşa sürecine tanıklık etmek olmuştur.

İstanbul, ziyaretçilerinin nesiller boyu âşık olduğu şehir. Özellikle 19. yüzyılın sonları ve 20.... more İstanbul, ziyaretçilerinin nesiller boyu âşık olduğu şehir. Özellikle 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Batılı gezginler için heyecan verici bir şehir. Coğrafi konumu, Batı'nın çalışkanlığı ile Doğu'nun zevklerinin eşsiz bir kombinasyonu. 20. yüzyılın başlarında, Avrupalı fotoğrafçılar mavi denizlerini, kırmızı çatıları ve bej binalarını fotoğraflamaya geldiği günden beridir sayısız masallar yazıldı üzerine. İlk gezginlerin çektikleri fotoğraflar 1895'te uluslararası seyahat sadece bir eğlence olarak başlamıştı. Doğu'nun eşiğinde en romantik yer olan İstanbul da bu seyahatlerle birlikte aniden yaklaştı. "Tüm kıta doğuya dönüyor," diye yazdı Victor Hugo, Les Orientales'in girişinde. 1883'te, Paris'ten İstanbul'a Ekspres d'Orient/Şark Ekspresi ilk kez yolcu taşıdı. Şark Ekspresi yolcularının, konforlu bir şekilde konaklaması için, şirketin İstanbul'da yaptırdığı Pera Palas Oteli ise 1895 yılında açıldı. Fotoğraf tarihi yazarı Engin Özendes'in de araştırmalarında yer verdiği gibi, ilk gezginlerin çektikleri fotoğraflar genellikle manzaralardı. İstanbul'un kıyılarını, Galata Köprüsü'nü, Haliç'in ve Boğaz'ın yelkenlilerle dolu şiirsel görüntüsünü, kalem gibi
William Eugene Smith 1918'de Kansas'da doğdu ve hevesli bir amatör olan annesi tarafından fotoğra... more William Eugene Smith 1918'de Kansas'da doğdu ve hevesli bir amatör olan annesi tarafından fotoğrafla tanıştırıldı. Çocukluğu, Smith'in lisedeki son yılında babası intihar edene kadar sıradan bir çocukluktu. Smith, henüz liseden mezun olmadan başarılı bir gazete fotoğrafçısı oldu. Sonrasında II. Dünya Savaşı sırasında bir foto muhabiri, Newsweek ve Life gibi popüler dergilerde editoryal fotoğrafçı, Minamata'da uzun süreli bir belgesel proje yürütücüsüydü. Ayrıca, sanat fotoğrafı bağlamında, şehir merkezindeki çatı katındaki kırık bir pencereden insan manzaraları görüntüleyen bir voyeuristti. En önemlisi bugün fotoğraf dünyası için Life'ın "Dünyanın En Büyük Adamı" olarak işaret ettiği Smith'in biyografisi hümanist fotoğrafın başlangıcını işaret etmekteydi.
Günümüzde artık "gerçek" ile görüntü arasındaki farkın büyük oranda birbiri içinde eridiğini söyl... more Günümüzde artık "gerçek" ile görüntü arasındaki farkın büyük oranda birbiri içinde eridiğini söyleyebiliriz. Fotoğrafın günlük kullanımı bu tezi fazlasıyla desteklemekte… Aslında bugüne dek birçok düşünür tarafından detaylı olarak tanımlandığı üzere fotoğrafın asıl işlevi zaten hiçbir zaman "gerçeği" göstermek değil "gerçeği" düşündürtmek olmuştur. Bu nedenle fotoğrafçılıkta inandırıcılık daima önemli bir değerlendirme birimi halini alır ve fotoğraftan söz ederken "gerçeklik"ten ziyade hipergerçeklik ile bağlantı kurmak daha anlamlı olur. Özellikle günümüzde görüntü ne kadar hiper-gerçekçi bir boyuta taşınırsa inandırıcılık meselesi de buna bağlı olarak tartışılmaktadır.
Öpüşme eylemi neşeyi iletir ve bizler seyirciler olarak fotoğraflarda bu pozitif eyleme tanıklık ... more Öpüşme eylemi neşeyi iletir ve bizler seyirciler olarak fotoğraflarda bu pozitif eyleme tanıklık ederiz. Bu fotoğraflar romantik, tutkulu ya da sevgi dolu bir anın ve kamusal alanın birlikteliğine dair anlamlı öyküler barındırır. Bu fotoğrafların odak noktası kolektifin

Günümüzde uluslararası haberleri tüketirken, fotoğrafın insan yaşamıyla olan ilişkisini de oldukç... more Günümüzde uluslararası haberleri tüketirken, fotoğrafın insan yaşamıyla olan ilişkisini de oldukça yakından deneyimleriz. Bu ilişkiye örnek olabilecek konulardan biri de kuşkusuz, yaşamsal dengeleri değiştirebilecek düzeyde büyük olan 'insan göçü'yle ilgilidir. Her gün kalabalık teknelerin ve kamp alanlarının fotoğraflarıyla yüzleşmekteyiz; can yelekleri, sırt çantaları; çitler, çadırlar ve diğer detaylar; ebeveynlerin veya yabancıların kollarında çocuklar; kederli, kızgın, boş yüzler; ve ne yazık ki cansız bedenler… Tüm bu görüntüler zihinlerde toplanır. 2015 yılında basında en çok dolaşan fotoğrafları düşünün. Bunlardan biri, bir polis memurunun, ailesiyle Suriye'den kaçan iki yaşındaki Alan Kurdi'yi sahilde boğulmuş olarak bulduğu sahne. Bu gibi görüntüler hakkında söyleyecek çok şey var. Ancak burada basit ama kritik bir noktaya değinmek istiyorum; çağdaş haber fotoğrafları, fotoğrafın insan göçüyle olan uzun ve karmaşık ilişkisinin oldukça sınırlı bir görünümünü sunarlar. Medya görüntüleri, acı çeken insanlara yönelik ortak ilgi alanlarının ötesinde, rutin olarak göçü zorla yerinden edilme, travma, trajedi ve izleyiciler üzerinde uyandırdığı duygusal tepkiler (merhamet ve acıma vb.) açısından çerçeveler. Aslında daha fazlası resmedilebilir ve halkların sınırlar içinde ve ötesindeki hareketliliği hakkında daha kapsamlı hikâyeler anlatılabilir. Ne de olsa biliyoruz ki, bugün kameralar coğrafi, kültürel ve ulusal bölünmelerdeki gönüllü ve istemsiz hareketleri belgeleyebilir, etkinleştirebilir veya kontrol edebilir güçtedir.
A ugust Sander , Almanya'nın en önemli fotoğrafçılarından biri olarak bilinmektedir.
Lee Miller, bir kadın toplumda nasıl bir rol üstlenir, üstlenmelidir gibi önermelerin karşısında ... more Lee Miller, bir kadın toplumda nasıl bir rol üstlenir, üstlenmelidir gibi önermelerin karşısında eşsiz kişiliği ve görünümüyle duran ve her sorulduğunda erkek hegemonyasını çoğaltan bu soruların ötesinde, yaşadığı topluma kendi yapabildiği ne varsa onunla katılım sağlayan bir insandı. Bugün Lee Miller için söyleyebileceklerim, bu çağdaş kadının, eylemlerine bakarak yorum yapabileceğimiz ölçüde insanca yaşamanın peşine düşmüş, hak ve özgürlüklerini gözetmeye çalışmış bir birey olduğudur. Bu açıdan kadının toplumsal rolünün belirgin sınırlarını yıkmak adına iyi bir örnektir. Babası Theodore Miller ile Babasının çektiği "uygunsuz" fotoğraflar Elizabeth "Lee" Miller, 23 Nisan 1907'de New York'ta doğmuştu. Babası Alman, annesi ise İskoç ve İrlanda asıllıydı. Babası Theodore, amatör olarak ürettiği fotoğraf çalışmalarında, henüz

"Bellek sanatı", bugün genel olarak bellek yitimi mitiyle karşılaşan insanın sıklıkla başvurduğu ... more "Bellek sanatı", bugün genel olarak bellek yitimi mitiyle karşılaşan insanın sıklıkla başvurduğu bir üretim biçimine dönüştü. Özellikle medya ve yeni medya teknolojilerinin üretim dilini biçimlendirdiği yeni alanların keşfiyle birlikte daha popüler hale geldi. Yeni görselleştirme pratikleriyle birlikte daha interaktif bir ortam kazandığı düşünüldü. Yeniden üretim mantığı içerisinde ele alınan konuların çoğu olayların ve kavramların da yeniden sorgulanması için bir olanak sağladı. Toplumsal açıdan sık tartışılan kimlik, etik, ahlak gibi konular yeni tartışmalara taşındı. Bu çalışma, yukarıda saydıklarımız doğrultusunda Holokost'un belleğine yapılan katkının, çok sık üretime sokulan, popüler kültürün parçası olan ve günümüzde ikonik boyuta ulaşan Anna Frank ve Éva Heyman ile ilgili üretilen yeni medya çalışmaları üzerinden incelenmesidir. Bu iki ismin özellikle kadın olmaları dolayısıyla da bu çalışmada bellek sanatını tartışırken konu alınmaları çok önemlidir. Kadınların ve çocukların bellek çalışmalarında görünürlüklerinin ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Ancak hangi dinamiklerle ön plana çıkarıldığını incelemek değerlidir. Bu çalışmanın ulaşmak istediği hedef sonuç tüm bunları dikkate alarak tarihsel bir olguyu yeniden üretim yoluyla görselleştirmenin belleğe nasıl bir katkısı olduğuna ışık tutmaktır.

Open Space - Writings On Art&Design, 2019
The scope of this article is to elaborate approaches in art utilized in order to translate the fe... more The scope of this article is to elaborate approaches in art utilized in order to translate the female body which has been visualized as a photographic subject of aesthetic quality for heterosexuals - embracing the prevailing economic environment of the 20th century, privileged and powerful in terms of social and cultural norms - into the new visual language via contemporary art. The female body, at the verge of being totally invisible except for the dominant masculine perspective, has today turned into an issue of elementary sensitivity, thanks to a close contact established with contemporary art.
Treated within the framework of a triple context of photographic representation, mimesis and reproduction, the main goal of the study is to question the nature of the visualization process of an identity related social issue and its transformation into an activist work of art. The method utilized involves interpretation of the some works of Birgit Jürgenssen, Cindy Sherman, Hannah Wilke, Francesca Woodman.
It would not be wrong to say that today, the construction of meaning is within the property of the artist. On the other hand, certain systematics are assumed to underline the process of reproducing one’s self. Every single parameter such as hair style, make-up, costume, posture, lighting etc. creates its own meaning for itself.
Keywords: Photography, representation, mimesis, reproduction, change, identity.
ÖZET Bu bildirinin kapsamı, Suriye İç Savaşı ile birlikte dünya çapında çok büyük boyutlara varan... more ÖZET Bu bildirinin kapsamı, Suriye İç Savaşı ile birlikte dünya çapında çok büyük boyutlara varan mülteci krizinin görselliğe tercümesinde başvurulan sanatsal yaklaşımları incelemektir. Özellikle günümüzde Suriye kriziyle birlikte temel duyarlık sorunlarından biri haline gelen göç, kültürlerin birbirleriyle ilk karşılaştıkları andaki tepkilerini ölçmek adına yeterli birçok veriyi barındırmaktadır. Bu devasa boyutlara varan göçün getirisi olan mülteci krizinin batı toplumları üzerindeki etkileri temel gündemin içeriğini belirlemektedir. Bu gibi majör değişimlerden sanatın etkilenmemesi ise söz konusu değildir. Günümüzde görsel sanatlar bağlamında fotoğraf bu etkinin dışavurumunda yetkin söz sahibi konumundadır.
Thesis Chapters by Sebla Ok
Fransızca voir yani görmek, farkına varmak anlamına gelen sözcükten türeyen voyeurism kelimesinin... more Fransızca voir yani görmek, farkına varmak anlamına gelen sözcükten türeyen voyeurism kelimesinin birincil anlamı herhangi bir seksüel aktivitenin gözetlenmesinden alınan zevktir.
Uploads
Papers by Sebla Ok
Treated within the framework of a triple context of photographic representation, mimesis and reproduction, the main goal of the study is to question the nature of the visualization process of an identity related social issue and its transformation into an activist work of art. The method utilized involves interpretation of the some works of Birgit Jürgenssen, Cindy Sherman, Hannah Wilke, Francesca Woodman.
It would not be wrong to say that today, the construction of meaning is within the property of the artist. On the other hand, certain systematics are assumed to underline the process of reproducing one’s self. Every single parameter such as hair style, make-up, costume, posture, lighting etc. creates its own meaning for itself.
Keywords: Photography, representation, mimesis, reproduction, change, identity.
Thesis Chapters by Sebla Ok
Treated within the framework of a triple context of photographic representation, mimesis and reproduction, the main goal of the study is to question the nature of the visualization process of an identity related social issue and its transformation into an activist work of art. The method utilized involves interpretation of the some works of Birgit Jürgenssen, Cindy Sherman, Hannah Wilke, Francesca Woodman.
It would not be wrong to say that today, the construction of meaning is within the property of the artist. On the other hand, certain systematics are assumed to underline the process of reproducing one’s self. Every single parameter such as hair style, make-up, costume, posture, lighting etc. creates its own meaning for itself.
Keywords: Photography, representation, mimesis, reproduction, change, identity.