Papers by Ibrahim Samil Koroglu
Enformasyon akışının hayatın bütün boşluklarına sızdığı çağımızda, olay ve olguların çarpıtılarak... more Enformasyon akışının hayatın bütün boşluklarına sızdığı çağımızda, olay ve olguların çarpıtılarak ya da bağlamından koparılarak sahte malumat şeklinde tedavüle sürülmesi şeklindeki algı yönetimi, yadırganmayan bir zaaf hâline geldi. Bu sebeple seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirmek olan manipülasyon olgusunu, konunun mantıksal ve psikolojik boyutlarıyla bütünlüklü bir bakış açısıyla irdelemek, yakıcı bir ihtiyaç olarak karşımızda duruyor. Pamukkale Üniversitesi İletişim Fakültesinden Dr. Osman Çalışkan'ın editörlüğünde 30 akademisyenin katkısıyla hazırlanan "Çarpıtılmış Gerçekliğin İnşası" üst başlıklı iki ciltlik kitap çalışması, medya eksenli güncel tartışmaları iletişim çalışmalarının tarihsel seyri içinde eleştirel bir kavrayışla ele alan önemli bir metin olarak Nobel Akademik Yayıncılık etiketiyle raflarda yerini aldı.
Düşünce Dergisi, 2023
Sağlık iletişiminde karşı-manipülasyonun etik mahiyetinin tartışıldığı bu makalede -ne denli yara... more Sağlık iletişiminde karşı-manipülasyonun etik mahiyetinin tartışıldığı bu makalede -ne denli yararlı bir amaca hizmet ederse etsin- sağlığı teşvik etmek ya da geliştirmek amacıyla kamuoyunu yönlendiren kampanyaların korku, utanç, suçluluk gibi duyguları kullanırken dayanması gereken tutarlılık çerçevesi sorgulanmaktadır.

Ag neslinin yeni medya teknolojilerine iliskin algisina ve teknolojiyi kullanma motivasyonuna ili... more Ag neslinin yeni medya teknolojilerine iliskin algisina ve teknolojiyi kullanma motivasyonuna iliskin yapilan nicel calismalar dijital antropoloji alanina ilgi duyanlar icin ufuk acici niteliktedir. Ag neslinin ozellikli bir grubunu teskil eden ustun yetenekli dijital yerliler ise interneti ve mobil iletisim teknolojilerini bir dil gibi kullanabilen, icerik uretimi ve paylasimi konusunda katilimci, bilgi edinme, eglenme ve sosyallesme amaciyla birincil kaynak olarak sanal ortami goren ustun yetenekli cocuklardir. Ustun yetenekli dijital yerlilerin sosyal medya kullanim motivasyonlarini Kullanimlar ve Doyumlar Yaklasimi ile inceleyen bu calisma, betimsel nitelikli tarama modelinde bir arastirmadir. Arastirma grubu, 2012-2013 egitim yilinda Istanbul Bilim ve Sanat Merkezi, Besiktas Bilim ve Sanat Merkezi ve Beyazit Ford Otosan Ilkogretim Okulu’nda ogrenim goren 401 ustun yetenekli ogrencidir. Grupta yer alan ustun yeteneklilerin 231’i (%57,6) 9–11; 148’i (%36,9) 12–14; 22’si (%5,5) is...

Yedi İklim, 2019
Popüler, (populaire) halka ilişkin olan; yaygın, ünlü ve çok satan kültürel fenomenleri ifade ede... more Popüler, (populaire) halka ilişkin olan; yaygın, ünlü ve çok satan kültürel fenomenleri ifade eden bir kavram. Popüler, yani geniş toplulukların beğendiği, yeğlediği, tükettiği, ürettiği, gözde davranışlar, ölçüler ve kültür ürünleri... Çabuk kabul gören, derinliği olmayan vakaları bu kapsamda düşünebiliriz. Örneğin şöyle bir haberi heyecan verici bulan kişiler bize, popüler kültürün ne olduğu hakkında fikir verebilir: "Akıllı telefonlarda yer alan 'emoji' adlı sembollere kısa bir süre içinde siyah tenli emojiler de eklenecek."
Popüler kültüre, yüzeydeki ışıltılı kabuğu kazıyıp da tebaanın ve güçsüzlerin kültürü olarak yaklaşırsak toplumsal sistemimize ilişkin egemenlik ilişkilerinin göstergelerini apaçık görebiliriz. Ne tuhaftır ki popüler kültür aynı zamanda toplumsal hegemonyalara direnmenin, onlardan sıyrılmanın emarelerini de taşıyor. Bu, popüler kültürün çelişkisidir. Peki, popüler buysa "halk kültürü" nedir?

VII. TLÇK Bildiriler Kitabı, 2019
İnsanlığın, ekranlarla karakterize edilen dijital kitle kültürüyle etkileşimi sürecinde, kitabın ... more İnsanlığın, ekranlarla karakterize edilen dijital kitle kültürüyle etkileşimi sürecinde, kitabın sayısal adaptasyonu ve dijital ekonomide rekabeti, artan bir öneme sahiptir. Kültür endüstrisi eleştirisinde pasif, edilgen, hatta aldatılmaya açık tüketiciler olarak tanımlanan bireylerin yeni medya teknolojilerinin sunduğu olanaklarla şekillenen iktisadi habitatta, XX. yüzyıla oranla daha etkin ve uyanık bireylere dönüştüğü öne sürülebilir. Oysa günümüz tecrübesi, yeni medya teknolojileri sayesinde bireylere hissettirilen ortak ihtiyaçların az çok modifiye edilebilen ama özü itibarıyla belli standartlardaki ürünlerle karşılanmasının sofistike yöntemlerinin geliştirilmiş olmasıdır. Bu yöntemler, hem yayıncıların hem de okurların geleneksel medyanın fiziksel dünyası ile yeni medyanın dijital enformasyon dünyası arasında kafa karışıklığı yaşamasına yol açmaktadır. Kafa karışıklığını tetikleyen etkenler ne olursa olsun kitlesel ve medyatik bir tüketim nesnesi olarak kitabın, popülaritenin ve niceliğin yanı sıra teknolojinin de egemen olduğu bir dijital ekonomi ürününe dönüşmesi, okuma kültürünü doğrudan etkilemektedir. Okuma kültürünün yeni iletişim uygulamaları dolayımında aldığı güncel formlar ise modern insanın hafızası üzerinde yapısal etkiler doğurmaktadır. Çalışmamızda, söz konusu etkileri doğuran süreçler eleştirel biçimde çözümlenerek okuma eyleminin ekranlar çağındaki dönüşümünün modern insanın okuma kültürü üzerindeki etkileri tartışılacaktır.
Eskiden meraklılarının alayla karışık bir aşağılanma ile karşılandığı rivayet edilen bilimkurgunu... more Eskiden meraklılarının alayla karışık bir aşağılanma ile karşılandığı rivayet edilen bilimkurgunun, bugün, edebiyattan sinemaya, mimariden eğitime oradan geleceğe ilişkin siyasi öngörülere kadar bir dizi alanda etkilerini gözlemlemek sıradanlaştı. Gerçi hâlâ onu çocukça ya da saçma bulanlar yok değil. Yine de özellikle bilimsel faaliyetlerin şaşırtıcı sonuçları, bilimkurguya kuşkuyla yaklaşanları bile etkisine almakta gecikmiyor. Üstelik geçmişteki pek çok bilimkurgu tahayyülünün somut uygulamalarını ya da formlarını bugün bir gerçeklik olarak yaşıyoruz.
Ana akım medya aracılığıyla bilinçlerin, kapitalizm (bu kavramın içine gücün karanlık tarafında o... more Ana akım medya aracılığıyla bilinçlerin, kapitalizm (bu kavramın içine gücün karanlık tarafında olduğuna inandığın her şeyi yerleştirmende mahsur yok) adına denetlendiği ve iletilen her türden manipülatif gerçekliğin bir tür “ideoloji” olduğu malumdur.
Popüler kültürü, modern hayatın insan ruhunu türlü çeşitli biçimlerde ifsat eden oyuncakları için bir çatı kavram olarak kabul edersek medyanın ideolojik bir aygıt olarak gördüğü işlevi daha anlamlı bir yere oturtabiliriz.
Medya öyle etkili bir aygıttır ki cazibesinden ancak “medya orucu” ya da daha zayıf bünyeler için “medya diyeti” ile kurtulabilirsiniz. Bu açıdan topluma “medya yetkinliği” kazandırılarak medyanın zararlı etkilerine karşı mevzi kazanılabileceği görüşü, yabana atılmaması gereken bir görüştür.

Endüstriyel kapitalizm, örtülü iktidar mekanizmaları (örneğin medya ve kurumsal din tahayyülü) ve... more Endüstriyel kapitalizm, örtülü iktidar mekanizmaları (örneğin medya ve kurumsal din tahayyülü) ve gözetim altına alma pratikleriyle modern devletin ufkunu çizer. Bu yönüyle modern ulus devlet, rekabetçi ve tüketime dayalı “piyasa ekonomisi” ile semiren sermayenin, tabiatı dönüştürerek “yapay çevre” olgusuna meşruiyet kazandırması ile vücut bulmuştur. Yani tabiatın ve insanın “doğasından” uzaklaştırılması, eşzamanlı işleyen bir süreçtir.
(...)
Görsel medya ideolojisi, imajların, enformasyonun, her türden modanın, popülerleştirilmiş pazarlama nesnelerinin ve elbette insanlıktan çıkartılmış (quasi modo) ikonların kitle iletişim mecralarındaki hızlı akışına karşılık “hikmetin ve irfanın” maruz kaldığı gerileme sürecidir.
Görsel medya ideolojisi, insanların özgün fikirler geliştirmektense “izlenim bırakmaya” ilgi duymalarını teşvik eder. İzlenim bırakmak sofistike meselelerle meşgul olmaktan elbette daha kolay ve cool’dur.

Ah Güzel İstanbul, şöhret olmak için ailesinden kaçarak İstanbul’a gelen İzmirli Ayşe Goncagül (A... more Ah Güzel İstanbul, şöhret olmak için ailesinden kaçarak İstanbul’a gelen İzmirli Ayşe Goncagül (Ayla Algan) ile köklü bir aileden gelen ama hayata tutunamayan ya da tutunmak istemeyen seyyar fotoğrafçı Haşmet İbriktâroğlu’nun (Sadri Alışık) duygusal ilişkisi zemininde alaturka-alafranga çatışmasını ele alan bir kara komedidir.
(...)
Ah Güzel İstanbul’da kendi geçmişinin ve konumunun yanı sıra değişen çevresinin de bilincinde, derinlikli biçimde işlenmese de kültürel yabancılaşma karşıtı bir avare görmekteyiz. Bir İstanbul beyefendisi olan Haşmet İbriktaroğlu’nun aksi mümkünken başkasının emri altında çalışmak istememesi ve fazla çalışmaktan kaçınması; bu anlamda tüketim toplumu dışında bir tavır sergilemesi, onu 1960’lı yılların hâkim toplumsal karakteristiğinden farklılaştırmaktadır.
Öte yandan Ah Güzel İstanbul’un meselesi ne bir avarenin hayatını anlatmaktan ne de romantik bir aşk güzellemesinden ibarettir. Film, müzik üzerinden yitirilmiş bir mazinin savunuculuğunu yapmaktadır. Bir başka deyişle Ah Güzel İstanbul, Cumhuriyet Türkiye’sinin, eski düzenden kopuşunda yaşanan toplumsal değişimi doğu-batı ya da alaturka-alafranga ikiliği, geleneksel-modern/geleneksel-popüler çatışması bağlamında göstermek açısından “mazinin savunusu” için müziği bir unsur olarak kullanmaktadır.
Okur Yazar 24, 2016
Çocukluk icat edilmiş, sınırları bulanık bir olgudur. Kimdir çocuk? Yetişkin kime denir? Yetişkin... more Çocukluk icat edilmiş, sınırları bulanık bir olgudur. Kimdir çocuk? Yetişkin kime denir? Yetişkini, sırf dünyaya biraz daha önce gelmiş olmaktan kaynaklanan hayat tecrübeleri dışında çocuğa “üstün kılan” vasıfları nelerdir?
Çocukların kendilerini özgürce gerçekleştirebilecekleri eğitim ortamlarının hazırlanmasında anneye, babaya ve çocuğun çevresindeki tüm insanlara düşen önemli sorumluluklar var. Çocuğun öğrenme, bilme, çevresini keşfetme isteğinin duyarlı bir şekilde karşılanması esaslı bir mesele olarak karşımızda duruyor.
Peki, çocukların kitaplarla sağlıklı ilişki kurmasını sağlamanın etkili yolları nelerdir?

Ağ neslinin özellikli bir grubunu teşkil eden üstün yetenekli dijital yerliler, interneti ve mobi... more Ağ neslinin özellikli bir grubunu teşkil eden üstün yetenekli dijital yerliler, interneti ve mobil iletişim teknolojilerini bir dil gibi kullanabilen, içerik üretimi ve paylaşımı konusunda katılımcı; bilgi edinme, eğlenme ve sosyalleşme amacıyla birincil kaynak olarak sanal ortamı gören kullanıcılardır. Üstün yetenekli dijital yerlilerin sosyal medya kullanım motivasyonlarını Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı bağlamında inceleyen bu çalışma, betimsel nitelikli tarama modelinde bir araştırmadır. Araştırma grubu, 2012-2013 eğitim yılında İstanbul Bilim ve Sanat Merkezi, Beşiktaş Bilim ve Sanat Merkezi ve Beyazıt Ford Otosan İlköğretim Okulu’nda öğrenim gören 401 üstün yetenekli öğrencidir. Grupta yer alan üstün yeteneklilerin 231’i (%57,6) 9–11; 148’i (%36,9) 12–14; 22’si (%5,5) ise 15–17 yaş grubundadır. Araştırmaya katılan üstün yeteneklilerin 247’si erkek (%61,6); 154’ü (%38,4) kız öğrencilerden oluşmaktadır. Çalışmada üstün yetenekli dijital yerlilerin sosyal medya kullanım sıklıkları; internet kullanım amaçları ile sosyal medya kullanım amaçları ve sık kullandıkları sosyal medya sitelerinin hangileri olduğu incelenmiştir. Çalışmada elde edilen bulgular üstün yetenekli dijital yerlilerin sosyal medya kullanım sıklığının akranlarına oranla Türkiye ortalamasının altında kaldığını; internet kullanım amaçlarıyla sosyal medya kullanım amaçlarının örtüştüğünü, ayrıca YouTube, Facebook ve Twitter’ın üstün yetenekli dijital yerlilerin en sık kullandıkları sosyal medya siteleri olduğunu ortaya koymaktadır.
Türk Dili - Dil ve Edebiyat Dergisi Cilt: CVII Sayı: 756, Dec 2014
Yayıncılık piyasası, yazarların, çizerlerin, editörlerin (eh tabii ki okurların da) üretim normla... more Yayıncılık piyasası, yazarların, çizerlerin, editörlerin (eh tabii ki okurların da) üretim normlarına uyum sağlamasını talep eder. Kural olarak, itaatkâr olmayanlara müsamaha gösterilmez. Edebiyat oligarşisi de itaatkâr olanı, uyum sağlayabileni, piyasanın kurallarına (muteber edebi normlara) saygı göstereni ödüllendirir.
Okur Yazar 19, 2014
Bu yazı, üstün yetenekli çocukların okuma ilgilerinin desteklenmesinde ailelerin ve eğitimcilerin... more Bu yazı, üstün yetenekli çocukların okuma ilgilerinin desteklenmesinde ailelerin ve eğitimcilerin dikkate alması gereken önemli noktalar hakkında öneriler sunmaktadır.
This is a study in descriptive scanning model and its purpose is to establish the motivations of ... more This is a study in descriptive scanning model and its purpose is to establish the motivations of gifted children's usage of social media in the perspective of Uses and Gratifications approach.
"İletişimin sosyoloji ile kurduğu dolaysız rabıta bizleri geniş bir literatür ile karşı karşıya b... more "İletişimin sosyoloji ile kurduğu dolaysız rabıta bizleri geniş bir literatür ile karşı karşıya bırakıyor. Hiç kuşkusuz bütün bu kitâbiyat içinde ‘öz ve kuşatıcı’ yapıtların hangileri olduğunu saptamak kolay değil. Dolayısıyla hangi ürünün gerçekten ‘klasik’ sıfatını hak
ettiğini belirlemek büyük önem taşıyor. İtalyan asıllı hukukçu Poggi, yazısında bu konuya ilişkin oldukça keyifli bir bakış açısı sunuyor."
on5yirmi5.com (18 Mart 2013)
Akademi İletişim 6, (2) 2006
nasilbirkitap.com, Mar 22, 2012
Toplumsal Asabiyet 1, 2005
Uploads
Papers by Ibrahim Samil Koroglu
Popüler kültüre, yüzeydeki ışıltılı kabuğu kazıyıp da tebaanın ve güçsüzlerin kültürü olarak yaklaşırsak toplumsal sistemimize ilişkin egemenlik ilişkilerinin göstergelerini apaçık görebiliriz. Ne tuhaftır ki popüler kültür aynı zamanda toplumsal hegemonyalara direnmenin, onlardan sıyrılmanın emarelerini de taşıyor. Bu, popüler kültürün çelişkisidir. Peki, popüler buysa "halk kültürü" nedir?
Popüler kültürü, modern hayatın insan ruhunu türlü çeşitli biçimlerde ifsat eden oyuncakları için bir çatı kavram olarak kabul edersek medyanın ideolojik bir aygıt olarak gördüğü işlevi daha anlamlı bir yere oturtabiliriz.
Medya öyle etkili bir aygıttır ki cazibesinden ancak “medya orucu” ya da daha zayıf bünyeler için “medya diyeti” ile kurtulabilirsiniz. Bu açıdan topluma “medya yetkinliği” kazandırılarak medyanın zararlı etkilerine karşı mevzi kazanılabileceği görüşü, yabana atılmaması gereken bir görüştür.
(...)
Görsel medya ideolojisi, imajların, enformasyonun, her türden modanın, popülerleştirilmiş pazarlama nesnelerinin ve elbette insanlıktan çıkartılmış (quasi modo) ikonların kitle iletişim mecralarındaki hızlı akışına karşılık “hikmetin ve irfanın” maruz kaldığı gerileme sürecidir.
Görsel medya ideolojisi, insanların özgün fikirler geliştirmektense “izlenim bırakmaya” ilgi duymalarını teşvik eder. İzlenim bırakmak sofistike meselelerle meşgul olmaktan elbette daha kolay ve cool’dur.
(...)
Ah Güzel İstanbul’da kendi geçmişinin ve konumunun yanı sıra değişen çevresinin de bilincinde, derinlikli biçimde işlenmese de kültürel yabancılaşma karşıtı bir avare görmekteyiz. Bir İstanbul beyefendisi olan Haşmet İbriktaroğlu’nun aksi mümkünken başkasının emri altında çalışmak istememesi ve fazla çalışmaktan kaçınması; bu anlamda tüketim toplumu dışında bir tavır sergilemesi, onu 1960’lı yılların hâkim toplumsal karakteristiğinden farklılaştırmaktadır.
Öte yandan Ah Güzel İstanbul’un meselesi ne bir avarenin hayatını anlatmaktan ne de romantik bir aşk güzellemesinden ibarettir. Film, müzik üzerinden yitirilmiş bir mazinin savunuculuğunu yapmaktadır. Bir başka deyişle Ah Güzel İstanbul, Cumhuriyet Türkiye’sinin, eski düzenden kopuşunda yaşanan toplumsal değişimi doğu-batı ya da alaturka-alafranga ikiliği, geleneksel-modern/geleneksel-popüler çatışması bağlamında göstermek açısından “mazinin savunusu” için müziği bir unsur olarak kullanmaktadır.
Çocukların kendilerini özgürce gerçekleştirebilecekleri eğitim ortamlarının hazırlanmasında anneye, babaya ve çocuğun çevresindeki tüm insanlara düşen önemli sorumluluklar var. Çocuğun öğrenme, bilme, çevresini keşfetme isteğinin duyarlı bir şekilde karşılanması esaslı bir mesele olarak karşımızda duruyor.
Peki, çocukların kitaplarla sağlıklı ilişki kurmasını sağlamanın etkili yolları nelerdir?
ettiğini belirlemek büyük önem taşıyor. İtalyan asıllı hukukçu Poggi, yazısında bu konuya ilişkin oldukça keyifli bir bakış açısı sunuyor."
Popüler kültüre, yüzeydeki ışıltılı kabuğu kazıyıp da tebaanın ve güçsüzlerin kültürü olarak yaklaşırsak toplumsal sistemimize ilişkin egemenlik ilişkilerinin göstergelerini apaçık görebiliriz. Ne tuhaftır ki popüler kültür aynı zamanda toplumsal hegemonyalara direnmenin, onlardan sıyrılmanın emarelerini de taşıyor. Bu, popüler kültürün çelişkisidir. Peki, popüler buysa "halk kültürü" nedir?
Popüler kültürü, modern hayatın insan ruhunu türlü çeşitli biçimlerde ifsat eden oyuncakları için bir çatı kavram olarak kabul edersek medyanın ideolojik bir aygıt olarak gördüğü işlevi daha anlamlı bir yere oturtabiliriz.
Medya öyle etkili bir aygıttır ki cazibesinden ancak “medya orucu” ya da daha zayıf bünyeler için “medya diyeti” ile kurtulabilirsiniz. Bu açıdan topluma “medya yetkinliği” kazandırılarak medyanın zararlı etkilerine karşı mevzi kazanılabileceği görüşü, yabana atılmaması gereken bir görüştür.
(...)
Görsel medya ideolojisi, imajların, enformasyonun, her türden modanın, popülerleştirilmiş pazarlama nesnelerinin ve elbette insanlıktan çıkartılmış (quasi modo) ikonların kitle iletişim mecralarındaki hızlı akışına karşılık “hikmetin ve irfanın” maruz kaldığı gerileme sürecidir.
Görsel medya ideolojisi, insanların özgün fikirler geliştirmektense “izlenim bırakmaya” ilgi duymalarını teşvik eder. İzlenim bırakmak sofistike meselelerle meşgul olmaktan elbette daha kolay ve cool’dur.
(...)
Ah Güzel İstanbul’da kendi geçmişinin ve konumunun yanı sıra değişen çevresinin de bilincinde, derinlikli biçimde işlenmese de kültürel yabancılaşma karşıtı bir avare görmekteyiz. Bir İstanbul beyefendisi olan Haşmet İbriktaroğlu’nun aksi mümkünken başkasının emri altında çalışmak istememesi ve fazla çalışmaktan kaçınması; bu anlamda tüketim toplumu dışında bir tavır sergilemesi, onu 1960’lı yılların hâkim toplumsal karakteristiğinden farklılaştırmaktadır.
Öte yandan Ah Güzel İstanbul’un meselesi ne bir avarenin hayatını anlatmaktan ne de romantik bir aşk güzellemesinden ibarettir. Film, müzik üzerinden yitirilmiş bir mazinin savunuculuğunu yapmaktadır. Bir başka deyişle Ah Güzel İstanbul, Cumhuriyet Türkiye’sinin, eski düzenden kopuşunda yaşanan toplumsal değişimi doğu-batı ya da alaturka-alafranga ikiliği, geleneksel-modern/geleneksel-popüler çatışması bağlamında göstermek açısından “mazinin savunusu” için müziği bir unsur olarak kullanmaktadır.
Çocukların kendilerini özgürce gerçekleştirebilecekleri eğitim ortamlarının hazırlanmasında anneye, babaya ve çocuğun çevresindeki tüm insanlara düşen önemli sorumluluklar var. Çocuğun öğrenme, bilme, çevresini keşfetme isteğinin duyarlı bir şekilde karşılanması esaslı bir mesele olarak karşımızda duruyor.
Peki, çocukların kitaplarla sağlıklı ilişki kurmasını sağlamanın etkili yolları nelerdir?
ettiğini belirlemek büyük önem taşıyor. İtalyan asıllı hukukçu Poggi, yazısında bu konuya ilişkin oldukça keyifli bir bakış açısı sunuyor."
Adına ne dersek diyelim, söz konusu endüstrilerde sermaye sahipleri tarafından asıl murat edilenin toplumun refahını yükseltecek estetik bir deneyim ve fırsatlar dünyası kurmak olduğunu kabul edersek, tartışmayı sürdürmeye gerek kalmaz. Ancak meseleye biraz olsun dikkatle yaklaştığımızda, söz konusu endüstrilerin mevcut ya da yeni fikirleri veya nesneleri yahut yaşam pratiklerini gündeme getirirken “yüksek talep görecek kârlı ürünler” pazarlamanın ötesinde bir hedefinin bulunmadığını anlarız.
Fazlıoğlu ile "Nizamı âlem" idealinden, Türklerin yeni bir "medeniyet tasavvuru" üretme imkânına; oradan batılı bilincin anlam haritasına ve "korku kültürü"ne uzanan zevkli bir yolculuk yaptık. Fazlıoğlu ile yaptığımız söyleşi. Cumhuriyetin ilanının 80. yıldönümünü kutladığımız şu günlerde, "medeniyetimizin" üretici bir potansiyeli olup olmadığı üzerine kafa yoranlar için dikkat çekici detaylar içeriyor.
Kanal 7’de ‘Zapdiye’ adlı bir program hazırlayan Özyol, yöneticilerle ilke çatışması yaşayınca, programın arkası gelmedi. Özyol, Yeni Şafak’ta bir yılı aşkın süredir ‘Lanetli Sınıf’ başlığı altında yazılar yazıyor. Bu yazılardan oluşan aynı adlı ilk kitap şimdilerde 4. baskısını yapmak üzere ve yakında ‘Lanetli Sınıf-2’ okuyucuya ulaşacak. Özyol, uzun zamandır üzerinde çalıştığı bir romanı da tamamlama aşamasında. Romanı için iddialı konuşuyor. Özyol, ‘Çünkü İslâmi kesime dair, tartışma yaratacak büyük eleştirileri gündeme getirecek’ diyor.
İdris Özyol’la yazılarına isim olan Lanetli Sınıf’tan, onun önemli unsurları lahmacun ve arabeske; İslâmi kesimin neden bir muhalefet geleneğine sahip olamadığından; yine bu kesimdeki kimi eli paralı Avarellere; camia’nın ürettiği starlara kadar birbirinden hem uzak hem iç içe konular hakkında sohbet ettik.
Çarpıtılmış Gerçekliğin İnşası adlı eserin bu ilk cildi, medya ve iletişim pratiklerindeki manipülasyona odaklanıyor. Kitap sadece “iletişim” çevresine değil, yukarıda aktarılan bağlama uygun olarak genel okuyucu kitlesine de hitap ediyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılla birlikte iyiden iyiye medya ağlarıyla kuşatılan okuyucu kitlesine…