Conference Presentations by muzaffer uzun

Anadolu’daki mazisi XVII. yüzyıla kadar uzanan tütün üreticiliğiyle ilk defa XIX. yüzyılda tanışa... more Anadolu’daki mazisi XVII. yüzyıla kadar uzanan tütün üreticiliğiyle ilk defa XIX. yüzyılda tanışan Akçaabat’ın iktisadi hayatında tütün, önemli bir yere sahip olmuştur. Bulunduğu coğrafi şartlar ve iklim sayesinde Trabzon’un diğer bölgelerine kıyasla kaliteli tütünlerin yetiştirildiği Akçaabat, ekilen saha ve üretilen tütün miktarında hep başı çekmiştir. Bununla birlikte hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde iktisadi açıdan Türk tarımında önemli bir yer tutan tütün yetiştiriciliğinden
zaman içerisinde muhtelif sebeplerle vazgeçilmiştir. Dilin tarihi süreçte değişimler yaşayacağı, gelişeceği muhakkaktır. Farklı kültürlerle etkileşim, bilim ve teknelojinin gelişimi, iletişim imkânlarının çoğalması, hızlı kentleşme gibi birçok faktör bu tabii süreçte etkin bir rol oynar. Bu açıdan değerlendirildiğinde sosyal yapının aynası olan dil,
toplumda yaşanan değişimlerin de müşahede edildiği bir sistemdir. Toplumda yaşanan herhangi bir değişimin zaman içerisinde dilde tezahürü, dil ve toplum arasındaki sıkı ilişkinin bir göstergesidir.
Kısalık ya da fonetik sebepler, alıntı kelimenin mevcut kelimenin yerini alması; bir kelimenin nahoş, tehlikeli fikirleri çağrıştırması; modernleşme gibi birtakım faktörler dilde birtakım kelimelerin ölümüne neden olmaktadır. Bir kelime ya da kelime kadrosunun dilde yavaş yavaş unutulup kullanılmaz hâle gelmesinin sebeplerinden biri de sosyal/kültürel hayattaki değişimdir. Ekonomik anlamda
Akçaabat halkının geçim kaynağı, sosyal hayatının bir parçası olmuş tütüncülüğe dair kavramlar, sosyal hayatttaki değişimlerin bir sonucu olarak zamanla ortadan kalkmıştır. Bu çalışmada Akçaabat ağzında tespit edilen, artık bir geçim kaynağı olarak Akçaabatlıların hayatından
çıkmış tütüncülüğe dair kelime kadrosunun Akçaabat ağzındaki izleri sürülmüş, sosyal hayattaki değişimin dildeki yansımaları ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Akçaabat ağzı, tütüncülük, kelime ölümü.

Dünya tarihinde cereyan eden, insanlığı derinden etkilemiş birçok hadise toplumların siyasi, sosy... more Dünya tarihinde cereyan eden, insanlığı derinden etkilemiş birçok hadise toplumların siyasi, sosyal, ekonomik hayatında mühim değişikliklere yol açmıştır. Bu anlamda toplumları etkilemiş, oluşturduğu etki her alanda gözlemlenebilen hadiselerden biri de salgınlardır. Salgın hastalıklar, tarih boyunca insanları korkuya sürüklemiş, yaşanan süreçte birçok ciddi sorunu beraberinde getirmiş, bittiğinde dahi sonuçları toplumlar üzerinde kapanmaz izler bırakmış büyük felaketlerdir. Son dönemde insanlığı en çok etkileyen hadiselerden biri olan “koronavirüs salgını” bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok insanın ölümüne, şehirlerde, köylerde, fabrikalarda, tarlalarda hayatın durmasına, birçok insanın işsiz kalmasına neden olmuş bununla birlikte birtakım davranış kalıplarımızda, eğitim yöntemlerimizde, tüketim alışkanlıklarımızda değişimi de beraberinde getirmiştir. Salgınla ilgili sahaya ait terimlerin yanında salgının etkilerini taşıyan kültür, siyaset, ekonomi, psikoloji ile ilişkili kelime kadroları insanların zihninde eski alışkanlıklarından farklı bir “yeni dünya” oluşturmaktadır.
Salgını anlatan birçok terim ve o terimlerle ilişkili birçok kelime de hayatımıza girmiş, yaşanan afetle sözlüğümüzdeki pek çok kelimenin anlam alanı genişlemiş ya da daralmıştır. İlgili kelimeler ve onların
çağrışım alanları ile yeniden şekillenen zihnimiz zamanla birtakım alışkanlıklardan uzaklaşmamıza, yeni davranışlar geliştirmemize ortam hazırlamış olacaktır. Bu çalışmada topluma ait değerlerin anlam yükünü taşıyan kelimelerden oluşan sözlüklerimizde depremlere yol açacak bir afetin neticelerinin görülebilmesi, bir toplumun temel taşı olan dilde bu tür felaketlerin etkilerinin ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu çerçevede gazete ve televizyonların haber metinlerinde, kamu kurum ve kuruluşlarının toplumu bilgilendirmek amacıyla hazırlamış olduğu resmi duyurulardan derlenen kelimeler yoluyla bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Salgın, toplum, dil, kelime.

IX. ULUSLARARASI DÜNYA DİLİ TÜRKÇE SEMPOZYUMU, 2017
Bir bağlamda biçim ve anlamca birbiriyle ilişkili unsurların oluşturduğu yapıya metin, metni kura... more Bir bağlamda biçim ve anlamca birbiriyle ilişkili unsurların oluşturduğu yapıya metin, metni kuran ilişkiler ağına da bağdaşıklık adı verilir. Bağdaşıklık unsurları, metne göre şekillenir. Buna göre bir metinde tespit edilen bağdaşıklık unsurları, bir başka metnin kurucu unsurları arasında yer almayabilir. Bu sebeple incelenen metne göre metnin bağdaşık
bir yapı kazanmasını sağlayan unsurlarla ilgili yapılacak tasnif farklılık gösterebilir. Özellikle edebî metinler üzerinde bağdaşıklık unsurları ile ilgili yapılacak bir tasnifte kişisel çağrışım ilişkisi ile bir araya gelmiş ve bir kavram alanına eklemlenmiş kelimeler yer alıyor olmalıdır. Kelimelerin sözlüklerde karşılaşılan anlamlarının yanında kişilerin bilgi, tecrübe, algı farklılıklarından kaynaklanan kişisel çağrışım alanları da vardır. Bu tür kelimelerin oluşan anlamlarıyla ilgili toplumu bağlayan bir ortaklıktan bahsedilemediği gibi üyesi olduğu çağrışım alanının diğer kelimeleriyle de sistematik bir bağının olduğu düşünülemez.
Bu kelimeler bir metinde kazandığı yeni anlamlarla kavram alanlarının zenginleşmesine hizmet ettiği gibi metnin bütünlüğüne de katkı sağlayan bir bağdaşıklık ögesi olur. Dolayısıyla metnin türüne göre kişisel çağrışımların etkisiyle ortaya çıkan kelimelerin kullanımı bağdaşıklık unsurları ile ilgili tasniflerde yer alması gereken bir başlık olarak
gözükmektedir. Bu çalışmada bağdaşıklık unsurlarının metne göre şekillenebileceği fikrinden hareketle sözcüksel bağdaşıklık ögelerine bir alt başlık önerisinde bulunulmuş, anlatıcının kişisel sözlüğünün bir yansıması olan kişisel çağrışıma dayalı bağdaşıklık unsurları, Nazan
Bekiroğlu’nun “Nar Ağacı” adlı romanında tespit edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar sözcükler: metin, sözcüksel bağdaşıklık, çağrışım.
Papers by muzaffer uzun

Dil araştırmaları dergisi, Apr 26, 2024
Bu makale en az iki hakem tarafından incelenmiş ve makalede intihal bulunmadığı teyit edilmiştir.... more Bu makale en az iki hakem tarafından incelenmiş ve makalede intihal bulunmadığı teyit edilmiştir. This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to be free of plagiarism. Cümlenin inşasında kullanılan zorunlu ögeler, yüklem ve onun tamlayıcıları gerek görüldüğünde söz dizimsel yapıdan düşürülebilir. Birtakım kullanımlar dışarıda bırakıldığında cümlenin zorunlu ögelerinden biri, şahıs ekinin işaret ettiği öznenin eksiltilebilen unsurlardan biri olduğu ilgili çalışmalarda dile getirilmiştir. Bu tür cümlelerde özne konumunda bir isim unsurun bulunmaması özne eksiltisi olarak yorumlanmış, şahıs ekinin gönderim ilişkisi ile bağlandığı şahıs zamirleri parantez içerisinde gösterilip cümlenin asıl öznesi olarak tanımlanmıştır. Şahıs eklerinin gönderim ilişkisi ile bağlandığı şahıs zamirlerinin cümle düzeyindeki görünümleri, dil araştırmalarının konusu olmuş; gizli özne, özne eksiltisi, adıl düşürme kavramları ile tanımlanıp örneklendirilmiştir. Bu çalışmada bazı kaynaklarda bir özne türü olarak tanıtılan gizli özne ile bağlaşıklık unsurları içerisinde ele alınan özne eksiltisi, verilen örnekler üzerinden tartışılmıştır. Şahıs zamirlerinin cümlede özne konumunda bulunmasının sebebi karşılaştırma, pekiştirme, vurgu, abartma gibi birtakım anlamsal işlevler gereği olduğu, bu türden bir anlamsal işlev taşımadıkları sürece şahıs zamirlerinin cümlede özne konumunda yer alamayacağı ifade edilmiştir. Ayrıca anlamsal işlevleri gereği özne konumundaki şahıs zamirlerinin eksiltilen bir unsur olarak düşünülemeyeceği dolayısıyla bu tür cümlelerde bir özne eksiltisinden bahsedilemeyeceği görülmüştür.

Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi
Metin; bir konu etrafında bir araya gelmiş, dil bilgisel ve anlamsal ilişkilerle birbirlerini tam... more Metin; bir konu etrafında bir araya gelmiş, dil bilgisel ve anlamsal ilişkilerle birbirlerini tamamlayan unsurlardan mürekkep bir yapı, dilsel iletişimin temel birimidir. Okurun metni bildirişimsel bir bütün olarak algılaması metni inşa eden unsurların doğru ilgilerle birbirlerine bağlanmasına, birbirlerini tamamlayan iki metinsellik ölçütüne bağlıdır. Bu ölçütlerden biri metnin bir bütün olarak ortaya konmasında gerekli metin içi dil bilgisel ve anlamsal ilişkiler ağının adı bağlaşıklık, diğeri de anlam ve mantık bütünlüğünü tesis eden soyut yapı, tutarlılıktır. Metinde konunun gelişimi, metnin mesajının okura eksiksiz ulaştırılmasında belirleyici olan bağlaşıklık (küçük yapı); dil bilgisel bağlaşıklık ve sözcüksel bağlaşıklık olmak üzere iki alt başlıkta incelenir. Gönderim, eksilti, değiştirim, bağlaçlar, benzerlik/koşutluk, zaman uyumu ve görünüş dil bilgisel bağlaşıklığı; tekrarlar ve aynı çağrışım alanından kelimelerin kullanılması da sözcüksel bağlaşıklığı oluşturur. Sözcükse...

International Journal of Language Academy
Lehçeler arası ya da lehçe içi, zaman içinde oluşan farklılıkların birtakım usullerle giderilmesi... more Lehçeler arası ya da lehçe içi, zaman içinde oluşan farklılıkların birtakım usullerle giderilmesi sonucu okurların metinler ile buluşabilmesini sağlayan dil içi çeviri, bu ve buna benzer amaçlar doğrultusunda özellikle dil reformu ve daha sonraları Türk dünyasındaki sınırların ortadan kalkması ile Türk kültür hayatında aktif bir çalışma sahasının adı olmuştur. Bu çalışmada Oğuz Atay'ın Demiryolu Hikâyecileri-Bir Rüya adlı hikâyesinin 1978 yılı Ocak ayında Türk Dili dergisinde yayımlanmış şekli ile Atay'ın kaleminden çıkmış hâli karşılaştırılmış, metne müdahalenin boyutları, başvurulan usuller elde edilen veriler üzerinden ortaya konmaya çalışılmıştır. Her iki metinde değiştirme, ekleme, çıkarma başlıkları altında ek, kelime, cümle, söz dizimi düzeyinde gerçekleşen değişiklikler tespit edilmiş, metinlerin zamanı dikkate alınarak yorumlanmıştır. Metne yapılan müdahalede öne çıkan husus, alıntı 144 kelimenin 57'sinde değişikliğe gidilmesi olmuştur. Bu değişikliklerin bir kısmı bahsi geçen kelimelerin kullanıldığı bütün cümlelerde yapılırken bir kısmında ise değişiklik bir kelimenin metindeki bütün kullanımlarına yansımamıştır. Ek düzeyinde değiştirme, ekleme, çıkarma; kelime düzeyinde ekleme, çıkarma metne yapılan diğer müdahalelerdir. Söz dizimi düzeyinde yapılan değişiklik, en az uygulanan müdahale şekli olmuştur. Metinde yapılan bütün değişiklikler, kendi içinde tutarlı ve düzenli bir şekilde, yazarın önüne geçmeden temsil ettiği anlayışın izlerini silmeden gerçekleştirilmelidir. Bu anlamda Demiryolu Hikâyecileri-Bir Rüya'da yapılan değişiklikler yazarın edebî anlayışının, dile dair yaklaşımı ve üslubunun gözden kaçırıldığı bir uygulamaya dönüşmüştür.

International Journal Of Turkish Literature Culture Education
Birçok dilsel birimin büyük bir uyumla birlikte inşa ettiği iletişim temelli bir yapı olarak tanı... more Birçok dilsel birimin büyük bir uyumla birlikte inşa ettiği iletişim temelli bir yapı olarak tanımlanan metnin bir yapı, anlamsal bir bütün olarak belirmesinde esas, birbirlerini tamamlayan iki temel ölçüt bağlaşıklık ve tutarlılıktır. Bağlaşıklık, metin düzeyinde daha çok cümleler arasında dil bilgisel ve anlamsal ilişkiler ağı iken tutarlılık metni saran anlam ve mantığa dayalı ilişkiler ağının adıdır. Bu çalışmada modern bir hikâye örneği, Yusuf Atılgan’ın Tutku adlı hikâyesinde bağlaşıklık ögeleri belirlenip örneklendirilmiş, tutarlılık görünümleri tespit edilmiştir. Metinde kullanılan anlatım tekniği bazı cümleler arasında bağlaşıklık ilişkilerinin kurulmasını zorlaştırsa da metni inşa eden diğer bir ölçütün tesis ettiği anlam ve mantık düzeni, yapının bir bütün olarak algılanmasını sağlamıştır. Ayrıca kimi bağlaşıklık unsurlarının cümleler arası dil bilgisel ve anlamsal bağlar kurmanın ötesinde tutarlılık görünümlerinin teşekkülünde etkili olduğu görülmüştür.

Karadeniz Araştırmaları
Sanatçının dil kullanımındaki birtakım sapmalar ve tercihleri onun üslubunu belirleyen unsurlar a... more Sanatçının dil kullanımındaki birtakım sapmalar ve tercihleri onun üslubunu belirleyen unsurlar arasında sayılır. Bu türden, metnin üslubunun parçası olup belli bir sıklığa ulaşan kullanımların tespiti, metnin anlaşılabilmesi için de elzemdir. Üslup bilimi, belirlenmiş birtakım yöntemler çerçevesinde metinde yazara has dil kullanımı ve yapılarını tespit edip yorumlamaya çalışır. Kullanılan inceleme yöntemlerinin müşterek yanı, ses, kelime, cümle düzeyinde metne ait her unsurun bir üslup belirleyicisi olabilmesi ve üslup incelemelerinde yer almasıdır. Bu itibarla metinde yazarın tercihleri ile şekillenen cümle tipleri ve unsurlarında gerçekleşen eksiltiler, hem üslup biliminin hem de dil biliminin inceleme sahasına aittir. Bu çalışmada Nazan Bekiroğlu’nun İsimle Ateş Arasında, Cam Irmağı Taş Gemi, Lâ: Sonsuzluk Hecesi, Nar Ağacı, Mücellâ adlı eserlerinde eksiltili dil kullanımlarının bir üslup belirleyicisi olarak görünümü ve üslubuna katkısını ortaya koymak amaçlanmıştır. Yüklem eks...

Journal of History School, 2022
The texts, which are the basic materials of the Turkish Language and Literature textbooks, are se... more The texts, which are the basic materials of the Turkish Language and Literature textbooks, are selected by the textbook authors in line with the principles determined under the heading "Aspects to be Considered in Writing the Textbook" and the subtitle "Qualifications of Texts to be Taken into the Textbook" in the curriculum, and some of these texts are edited for a number of reasons. When the texts in the Turkish language and literature textbooks are evaluated, it is seen that the arrangements made are not a reproduction such as shortening the sentences, dividing them, changing the words, but only shortening the sentences and paragraphs. In this study, the text named the "Demiryolu Hikâyecileri-Bir Rüya" by Oğuz Atay, which is one of the examples of story type found in the Turkish Language and Literature 12 Textbooks published by the Ministry of National Education, was compared with the original text, and the sentences and paragraphs extracted from the text were analyzed in terms of the integrity of the text, its message, its meaning and logic. The share of the change experienced in the network of relations has been determined through the headings related to local coherence. It has been observed that if the abbreviation process is handled independently of the consistency criterion, the message in the original text is deviated. In this context, it has been stated that more successful examples of abbreviated texts will be encountered if the evaluations related to text linguistics are taken into account in the regulations related to the texts in the textbooks.

International Journal of Language Academy, 2018
In plenty of resources written about knowledge of textual language and syntax, the word group for... more In plenty of resources written about knowledge of textual language and syntax, the word group formed by a personal pronoun and a possessive noun element is defined as the possessive cluster and personal pronouns in the complementary possessive clusters are may be omitted according to the least effort law. The way that language units acquire the text can be comprehended by determining their functions in the text. The possessive suffix added to a name makes personal pronoun redundant which is used as a reference element in the same task. However, personal pronouns, which are used along with a name element associated with a possessive suffix form a cluster is defined through the utilization of personal pronouns as a complementary with various functions in the text in terms of the context and the contribution to its context. In this study, given the sample sentences-it is regarded that a personal pronoun as a complementary may be omitted in the possessive cluster due to its various function in the context of text, however, such a personal pronoun is not omitted, so it is suggested that the omission of the complementary doesn't come into question.

Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2017
Bir toplumun tarihî, kültürel yolculuğundan izler taşıyan ağızlar, aynı zamanda ölçünlü dili besl... more Bir toplumun tarihî, kültürel yolculuğundan izler taşıyan ağızlar, aynı zamanda ölçünlü dili besleyen ana damarlardan biri olagelmiştir. Toplumun dünyaya bakış açısını, yaşamını, tepkilerini, zekâsını yansıtan ağızlarla ilgili dil unsurlarının kullanımı, millî kimliğin tesisi ve aktarımında da hep başrolde olmuştur. Bu amaç doğrultusunda Cumhuriyet'le millî bir yapının inşasında tesis edilen kurumlardan biri de Türk Dili Tetkik Cemiyeti olmuş ve Cemiyet'in kendi kaynaklarıyla beslenen bir dil oluşturma gayretleri ile önce Türkiye'de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi sonra Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü adında iki önemli eser ortaya konulmuştur. Birinci derleme faaliyeti ile başlatılan dil seferberliğinin yansımalarını ilk sayısı 6 Ağustos 1931'de yayımlanan Rize gazetesinde görmek de mümkündür. Bu çalışmada, dil devrimi ile başlayan çalışmalar ekseninde söz derleme heyeti tarafından toplanıp Rize gazetesinde yayımlanan kelimelerin daha sonra hazırlanmış olan dergi ve sözlüklere katkısı ele alınmıştır. Gazetenin 23 Mart 1933 tarihli 84. sayısı ile başlayıp 10 Ağustos 1933 tarihinde yayımlanmış 104. sayısına kadar olan bölümünden Vilayet Söz Derleme Heyeti tarafından derleme faaliyetleri sonucu elde edilmiş ve gazetede yayımlanmış 310 kelime tespit ve tasnif edilerek değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2016
Dildeki anlamlı en küçük birim olarak kelime, dil bilgisi içinde görev, anlam ve işlev bakımından... more Dildeki anlamlı en küçük birim olarak kelime, dil bilgisi içinde görev, anlam ve işlev bakımından farklı kategorilerde farklı görünüm ve adlandırmalarla karşımıza çıkar. Aristo'dan başlayarak kelimelerin tasnifinde genel yaklaşım, önce onları anlamlı ve görevli birimler olarak tanımlamak şeklinde olagelmiştir. Varlığı ve hareketini gösteren kelimeler anlamlı, anlamlı kelimeler arasındaki ilişkileri kuran kelimeler de görevli kelimeler olarak tasnif edilmiştir. Bundan sonra kelimelerin kullanımı sırasında cümle içindeki işlevlerine göre tekrar adlandırıldıkları görülür. Kelimelerin anlam yükü ve görevlerinin tespiti, metin içerisinde ilişkili oldukları kelime ya da kelime grupları yanında metnin sunduğu bağlam bilgilerinin de bilinmesini zorunlu kılmaktadır. Dil bilgisinde görev adlarının tespiti, kullanım sırasında üstlendikleri işleve göre belirlenirken kategorik bir yaklaşım benimsenir. Bu yaklaşım genel olarak kabul edilebilir olmakla beraber Türkçe gibi kelimelerin işlevselliği, söz diziminin kıvraklığı gibi sebeplerle sınırlılıkları da beraberinde getirir. Kelimelerin işlevlerine göre değerlendirilmesi, Türkçedeki kullanım çeşitliliğini göstermesi bakımından dikkat çekici sonuçlar verebilir. Bu çalışmada "böyle, şöyle, öyle" sözcüklerinin kullanımdaki fonksiyonları metin dil biliminin imkânlarıyla yeniden ele alınmış, kullanım sıklığı ve çeşitliliği araştırılmıştır.
Uploads
Conference Presentations by muzaffer uzun
zaman içerisinde muhtelif sebeplerle vazgeçilmiştir. Dilin tarihi süreçte değişimler yaşayacağı, gelişeceği muhakkaktır. Farklı kültürlerle etkileşim, bilim ve teknelojinin gelişimi, iletişim imkânlarının çoğalması, hızlı kentleşme gibi birçok faktör bu tabii süreçte etkin bir rol oynar. Bu açıdan değerlendirildiğinde sosyal yapının aynası olan dil,
toplumda yaşanan değişimlerin de müşahede edildiği bir sistemdir. Toplumda yaşanan herhangi bir değişimin zaman içerisinde dilde tezahürü, dil ve toplum arasındaki sıkı ilişkinin bir göstergesidir.
Kısalık ya da fonetik sebepler, alıntı kelimenin mevcut kelimenin yerini alması; bir kelimenin nahoş, tehlikeli fikirleri çağrıştırması; modernleşme gibi birtakım faktörler dilde birtakım kelimelerin ölümüne neden olmaktadır. Bir kelime ya da kelime kadrosunun dilde yavaş yavaş unutulup kullanılmaz hâle gelmesinin sebeplerinden biri de sosyal/kültürel hayattaki değişimdir. Ekonomik anlamda
Akçaabat halkının geçim kaynağı, sosyal hayatının bir parçası olmuş tütüncülüğe dair kavramlar, sosyal hayatttaki değişimlerin bir sonucu olarak zamanla ortadan kalkmıştır. Bu çalışmada Akçaabat ağzında tespit edilen, artık bir geçim kaynağı olarak Akçaabatlıların hayatından
çıkmış tütüncülüğe dair kelime kadrosunun Akçaabat ağzındaki izleri sürülmüş, sosyal hayattaki değişimin dildeki yansımaları ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Akçaabat ağzı, tütüncülük, kelime ölümü.
Salgını anlatan birçok terim ve o terimlerle ilişkili birçok kelime de hayatımıza girmiş, yaşanan afetle sözlüğümüzdeki pek çok kelimenin anlam alanı genişlemiş ya da daralmıştır. İlgili kelimeler ve onların
çağrışım alanları ile yeniden şekillenen zihnimiz zamanla birtakım alışkanlıklardan uzaklaşmamıza, yeni davranışlar geliştirmemize ortam hazırlamış olacaktır. Bu çalışmada topluma ait değerlerin anlam yükünü taşıyan kelimelerden oluşan sözlüklerimizde depremlere yol açacak bir afetin neticelerinin görülebilmesi, bir toplumun temel taşı olan dilde bu tür felaketlerin etkilerinin ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu çerçevede gazete ve televizyonların haber metinlerinde, kamu kurum ve kuruluşlarının toplumu bilgilendirmek amacıyla hazırlamış olduğu resmi duyurulardan derlenen kelimeler yoluyla bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Salgın, toplum, dil, kelime.
bir yapı kazanmasını sağlayan unsurlarla ilgili yapılacak tasnif farklılık gösterebilir. Özellikle edebî metinler üzerinde bağdaşıklık unsurları ile ilgili yapılacak bir tasnifte kişisel çağrışım ilişkisi ile bir araya gelmiş ve bir kavram alanına eklemlenmiş kelimeler yer alıyor olmalıdır. Kelimelerin sözlüklerde karşılaşılan anlamlarının yanında kişilerin bilgi, tecrübe, algı farklılıklarından kaynaklanan kişisel çağrışım alanları da vardır. Bu tür kelimelerin oluşan anlamlarıyla ilgili toplumu bağlayan bir ortaklıktan bahsedilemediği gibi üyesi olduğu çağrışım alanının diğer kelimeleriyle de sistematik bir bağının olduğu düşünülemez.
Bu kelimeler bir metinde kazandığı yeni anlamlarla kavram alanlarının zenginleşmesine hizmet ettiği gibi metnin bütünlüğüne de katkı sağlayan bir bağdaşıklık ögesi olur. Dolayısıyla metnin türüne göre kişisel çağrışımların etkisiyle ortaya çıkan kelimelerin kullanımı bağdaşıklık unsurları ile ilgili tasniflerde yer alması gereken bir başlık olarak
gözükmektedir. Bu çalışmada bağdaşıklık unsurlarının metne göre şekillenebileceği fikrinden hareketle sözcüksel bağdaşıklık ögelerine bir alt başlık önerisinde bulunulmuş, anlatıcının kişisel sözlüğünün bir yansıması olan kişisel çağrışıma dayalı bağdaşıklık unsurları, Nazan
Bekiroğlu’nun “Nar Ağacı” adlı romanında tespit edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar sözcükler: metin, sözcüksel bağdaşıklık, çağrışım.
Papers by muzaffer uzun
zaman içerisinde muhtelif sebeplerle vazgeçilmiştir. Dilin tarihi süreçte değişimler yaşayacağı, gelişeceği muhakkaktır. Farklı kültürlerle etkileşim, bilim ve teknelojinin gelişimi, iletişim imkânlarının çoğalması, hızlı kentleşme gibi birçok faktör bu tabii süreçte etkin bir rol oynar. Bu açıdan değerlendirildiğinde sosyal yapının aynası olan dil,
toplumda yaşanan değişimlerin de müşahede edildiği bir sistemdir. Toplumda yaşanan herhangi bir değişimin zaman içerisinde dilde tezahürü, dil ve toplum arasındaki sıkı ilişkinin bir göstergesidir.
Kısalık ya da fonetik sebepler, alıntı kelimenin mevcut kelimenin yerini alması; bir kelimenin nahoş, tehlikeli fikirleri çağrıştırması; modernleşme gibi birtakım faktörler dilde birtakım kelimelerin ölümüne neden olmaktadır. Bir kelime ya da kelime kadrosunun dilde yavaş yavaş unutulup kullanılmaz hâle gelmesinin sebeplerinden biri de sosyal/kültürel hayattaki değişimdir. Ekonomik anlamda
Akçaabat halkının geçim kaynağı, sosyal hayatının bir parçası olmuş tütüncülüğe dair kavramlar, sosyal hayatttaki değişimlerin bir sonucu olarak zamanla ortadan kalkmıştır. Bu çalışmada Akçaabat ağzında tespit edilen, artık bir geçim kaynağı olarak Akçaabatlıların hayatından
çıkmış tütüncülüğe dair kelime kadrosunun Akçaabat ağzındaki izleri sürülmüş, sosyal hayattaki değişimin dildeki yansımaları ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Akçaabat ağzı, tütüncülük, kelime ölümü.
Salgını anlatan birçok terim ve o terimlerle ilişkili birçok kelime de hayatımıza girmiş, yaşanan afetle sözlüğümüzdeki pek çok kelimenin anlam alanı genişlemiş ya da daralmıştır. İlgili kelimeler ve onların
çağrışım alanları ile yeniden şekillenen zihnimiz zamanla birtakım alışkanlıklardan uzaklaşmamıza, yeni davranışlar geliştirmemize ortam hazırlamış olacaktır. Bu çalışmada topluma ait değerlerin anlam yükünü taşıyan kelimelerden oluşan sözlüklerimizde depremlere yol açacak bir afetin neticelerinin görülebilmesi, bir toplumun temel taşı olan dilde bu tür felaketlerin etkilerinin ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu çerçevede gazete ve televizyonların haber metinlerinde, kamu kurum ve kuruluşlarının toplumu bilgilendirmek amacıyla hazırlamış olduğu resmi duyurulardan derlenen kelimeler yoluyla bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Salgın, toplum, dil, kelime.
bir yapı kazanmasını sağlayan unsurlarla ilgili yapılacak tasnif farklılık gösterebilir. Özellikle edebî metinler üzerinde bağdaşıklık unsurları ile ilgili yapılacak bir tasnifte kişisel çağrışım ilişkisi ile bir araya gelmiş ve bir kavram alanına eklemlenmiş kelimeler yer alıyor olmalıdır. Kelimelerin sözlüklerde karşılaşılan anlamlarının yanında kişilerin bilgi, tecrübe, algı farklılıklarından kaynaklanan kişisel çağrışım alanları da vardır. Bu tür kelimelerin oluşan anlamlarıyla ilgili toplumu bağlayan bir ortaklıktan bahsedilemediği gibi üyesi olduğu çağrışım alanının diğer kelimeleriyle de sistematik bir bağının olduğu düşünülemez.
Bu kelimeler bir metinde kazandığı yeni anlamlarla kavram alanlarının zenginleşmesine hizmet ettiği gibi metnin bütünlüğüne de katkı sağlayan bir bağdaşıklık ögesi olur. Dolayısıyla metnin türüne göre kişisel çağrışımların etkisiyle ortaya çıkan kelimelerin kullanımı bağdaşıklık unsurları ile ilgili tasniflerde yer alması gereken bir başlık olarak
gözükmektedir. Bu çalışmada bağdaşıklık unsurlarının metne göre şekillenebileceği fikrinden hareketle sözcüksel bağdaşıklık ögelerine bir alt başlık önerisinde bulunulmuş, anlatıcının kişisel sözlüğünün bir yansıması olan kişisel çağrışıma dayalı bağdaşıklık unsurları, Nazan
Bekiroğlu’nun “Nar Ağacı” adlı romanında tespit edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar sözcükler: metin, sözcüksel bağdaşıklık, çağrışım.