Papers by Oğuz Kuş

17th Economics & Finance Conference, 2022
The purpose of this paper is to investigate the relationship between dimensions of branded conten... more The purpose of this paper is to investigate the relationship between dimensions of branded content and interactivity on Twitter. A data-driven content marketing perspective was adopted within a business-to-consumer (B2C) context by focusing on some social metrics of a flag carrier airline brand. A pragmatic worldview allowed the researchers to test four hypotheses to examine the relationship between dimensions of branded content and their interaction level on Twitter. Facepager was used as a data collection tool. The analysis indicates that there is a significant relationship between the type of visuals, number of hashtags, character count, branded content grouping and more interactivity for the brand’s tweets. Further work is required to identify more dimensions of branded content to measure interactivity on social media with a larger sample and more social media platforms. The results extend the literature on data-driven content marketing and facilitate our understanding of how social metrics could assist brands to focus on best performing social media posts for more engagement.

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2022
İletişim çalışmaları çerçevesinde büyük veri kavramını göz önünde bulunduran yöntemsel yaklaşımla... more İletişim çalışmaları çerçevesinde büyük veri kavramını göz önünde bulunduran yöntemsel yaklaşımlar gelişmektedir. Bu bağlamda içerik analizi ve metin madenciliğinin bir arada kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bu yaklaşım gerçek zamanlı bulgular elde etmek, geniş veri setlerini değerlendirebilmek ve etkin sonuçlar elde etmek noktasında önemli bir potansiyel sunmaktadır. Bu çalışma tümdengelimci içerik analizi sürecine, metin madenciliğinin sistematik bir şekilde nasıl entegre edilebileceğini aşamalar halinde sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmada metin madenciliği temelli tümdengelimci bir içerik analizi süreci önerilmektedir. Bu süreç farklı bağlamlarda, farklı programlarla, teknik olarak yüksek donanım gereksinimi gözetmeden dijital metin verisine uygulanabilecek yöntemsel bir yol haritası sunmaktadır. Bu bağlamda içerik analizinin aşamaları gözden geçirilmiş, tümdengelimci içerik analizi yaklaşımı tartışılmış, geleneksel içerik analizi yaklaşımlarının metin madenciliği süreçleriyle nasıl gerçekleştirilebileceğine yönelik araştırmacının geçmiş deneyimleri ve öncül araştırmalar ışığında bir süreç geliştirilmiştir.

Connectist: Istanbul University Journal of Communication Sciences, 2022
This study aims to structure the available body of knowledge relating to the infodemic by means o... more This study aims to structure the available body of knowledge relating to the infodemic by means of a systematic review and explore it in a multidimensional manner by taking into account the speed of the propagation of misinformation, its fast-changing nature and effects. The study also aims to present the interaction between the field of communication and other fields of study within the framework of the ongoing infodemic. The studies for systematic review were gathered from internationally known scientific databases, namely the Web of Science Core Collection and Google Scholar, over two stages. A total of 46 studies were included in this systematic review. This study utilized an inductive research approach for systematic review. Using this approach, the authors’ identified the reasons for the propagation of misinformation during the COVID-19 pandemic in these papers. The authors also identified the effects of this misinformation, the methods of individuals, official and non-official actors to combat misinformation, the cultural factors and legal measures for combating misinformation, and the recommendations related to traditional media, the new media and other verification structures. The studies conducted in the field of communication were predominantly cited in studies conducted within Communication and Health & Health Care Sciences fields. A notable observation made in this study was that studies which focused on combating misinformation were cited more than other studies reviewed.

Yeni Medya, 2022
Toplumsal bir tehdit olarak nitelendirilebilecek dijital nefret söyleminin Metaverse’ün sürükleyi... more Toplumsal bir tehdit olarak nitelendirilebilecek dijital nefret söyleminin Metaverse’ün sürükleyici etkileşim olanakları kanalıyla sunduğu siber toplumsal uzamda risk potansiyeli taşıdığını belirtmek mümkündür. Çünkü dijital nefret söylemi hem yeni teknolojilere adapte olma hem de gündeme eklemlenme eğilimindedir. Ağlı kamu kavramı ekseninde nefret söyleminin dolaşıma girmesi üzerine düşünüldüğünde, nefret söyleminin gündemsel ve teknolojik adaptasyonunun, ağ bileşenlerini kullanarak bir kamuoyu yaratma riski ve kolektif bir dijital nefret fırtınasına yol açma tehlikesi oluşturduğundan söz etmek mümkündür. Bu çalışma Metaverse kavramının bileşenleri ve dijital nefret söyleminin doğasını koşut şekilde tartışarak, Metaverse’te dijital nefret söyleminin yaratabileceği potansiyel riskleri ortaya koymayı ve proaktif çözüm önerileri geliştirmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda yeterli regülasyonun sağlanamadığı bir Metaverse düzleminde nefret gruplarının kendilerine fon yaratmak üzere dijital paraları ve pazar yerlerini kullanması muhtemel risklerdendir; etkinlikler ve toplantılar nefret gruplarının fon oluşturması için bir araca dönüşebilme tehlikesi barındırmaktadır; nefret içerikli NFT’lerin mevcudiyetine ve alternatif kanallar aracılığı ile dağıtımına rastlanmaktadır; merkeziyetsiz yapılarda nefret söyleminin çerçevesinin çizilememesi ihtimali ortaya çıkmaktadır; dijital gerçeklik nefret söylemi travmasının daha derin bir şekilde deneyimlenmesi riskini ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda kullanıcı kaynaklı karar alma mekanizmalarının geliştirilmesi, toksik içeriklere anlık müdahale etmek üzere çok kültürlü denetim mekanizmalarının oluşturulması ve kullanıcıların dahil edici bir kültürün parçaları olması yönünde eğitilmesi Metaverse’te nefret söyleminin engellenmesine yönelik önerilerdir.

TRT Akademi, 2022
Kovid-19 aşıları hakkında komplo teorilerinin sosyal ağlarda dolaşıma girdiği bilinmektedir. Bu ç... more Kovid-19 aşıları hakkında komplo teorilerinin sosyal ağlarda dolaşıma girdiği bilinmektedir. Bu çalışmada kovid-19 bağlamında aşı karşıtı komplo teorilerini içeren tweetler analiz edilmiş ve tweetlerin biçimsel özellikleri ile yayılım düzeyleri arasındaki ilişki sorgulanmıştır. #SalgınYalanAşıOlmuyorum hashtaginden toplanan 1113 tweetin biçimsel özellikleri nicel içerik analizi ile çözümlenmiş ve hipotezleri test etmek üzere Ki-kare testi uygulanmıştır. Yüksek karakter sayısı kullanım düzeyi olan tweetlerin yüksek düzeyde yayılım gösteren tweetler arasındaki payının yüksek olduğu bulunmuştur. Ayrıca bulgular düşük hashtag kullanım düzeyi ve düşük kişi etiketi kullanım düzeyine sahip tweetlerin yüksek düzeyde yayılım gösteren tweetler arasındaki payının yüksek olduğuna işaret etmektedir. Aşı karşıtı tweetlerdeki bu biçimsel özellikleri anlamak aşı kabulünü artırabilecek nitelikli bilgilerin Tweetosphere’de çoğaltılabilmesi ve bu nitelikli içeriğin etkisinin artırılabilmesi için pratiğe yönelik bir önem taşımaktadır. Diğer yandan, içeriğin biçimsel boyutunun yayılımla ilişkisine ışık tutarak gelecek araştırmalarda göz önünde bulundurulabilecek yeni değişkenler sunmaktadır. Bu durum, aşı karşıtlığı ve komplo teorileri bağlamındaki araştırmaların derinleşebilmesi ve yeni çözüm önerileri sunabilmesi için bir potansiyel sunmaktadır.

Erciyes İletişim Dergisi, 2022
Tüm dünyayı etkisi altına alarak, her geçen gün artan sayıda ölüme neden olan COVID-19 virüsü kay... more Tüm dünyayı etkisi altına alarak, her geçen gün artan sayıda ölüme neden olan COVID-19 virüsü kaynaklı salgına karşı ciddi önlemler alınmış ve kısa sürede birçok farklı ülkede aşı çalışması başlatılmıştır. Geliştirilen aşıların onaylanması ve uygulanmaya başlanmasıyla birlikte, aşıların içeriği ve niteliğine dair üretildiği ülkenin imajıyla ilişkilendirilen çok sayıda görüş dijital ortamda dolaşım bulmuştur. Bu odak noktasından yola çıkan çalışma kapsamında, COVID-19 aşısının geliştirilmesiyle gerçekleştirilen bilimsel üretimin bir ülkenin imajıyla nasıl ilişkilendiğinin ve marka imajına nasıl bir katkıda bulunabileceğinin dijital ortamdaki kullanıcı yorumları analiz edilerek tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Söz konusu amaç doğrultusunda, tek öğeli örnek olay incelemesi gerçekleştirilerek, Çin’de üretilen Sinovac aşısına Dünya Sağlık Örgütü’nün onay vermesini içeren haber kanallarının yayımladığı video haberlere gelen kullanıcı yorumları analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda, aşıya ilişkin ülke orijiniyle ilişkilenen olumsuz kullanıcı yorumlarının (manipülasyon/ülke propagandası, aşı içeriğine güvenmeme) daha fazla olduğu; ancak olumlu yorumların (güçlü devlet imajı, gelişmiş sağlık teknolojisi, insan sağlığını önemseme) daha fazla etkileşim aldığı tespit edilmiştir.

Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi, 2021
COVID-19 pandemisi geleneksel medya ve yeni medyaya belirgin etkilerde bulunmuştur. Bu bağlamda y... more COVID-19 pandemisi geleneksel medya ve yeni medyaya belirgin etkilerde bulunmuştur. Bu bağlamda yeni medya parametrelerine bağlı olarak ortaya çıkan infodeminin toplumsal riskler oluşturduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışmada COVID-19 sürecinde dijital platformlardaki yanlış bilgi, nefret söylemi ve kullanıcı etkileşimi miktarı arasındaki ilişki Çin’de üretilmiş aşılar bağlamında incelenmiştir. Beş YouTube videosundan 2919 kullanıcı yorumu toplanmış, tümdengelimci nitel içerik analizi yaklaşımıyla çözümlenmiş, ardından Ki-kare testi uygulanmıştır. Yorumlarda yanlış bilgi ve nefret söylemi mevcudiyeti arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca nefret söylemi ve etkileşim arasında da anlamlı bir ilişki olduğu bulgulanmıştır. Aynı anda hem yanlış bilgi hem de nefret söylemi içeren yorumlar incelendiğinde, çoğunlukla virüsün bir proje olduğunu iddia eden yanlış bilgilerle karşılaşılmıştır. Virüsün bir savaş enstrümanı, aşının ise ticari bir araç olduğuna yönelik iddialarda bulunulduğuna rastlanılmıştır. Ayrıca Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki durum kapsamında Türk düşmanlığı gibi farklı bağlamlarda “bize karşı onlar” söylemi yaratıldığı gözlemlenmiştir. Yanlış bilginin mevcut olduğu durumlarda yorumlardaki nefret söyleminin yüzde 5,1 daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Yorumların tümündeki ortalama beğeni sayısı 3,4 iken, nefret söylemi içeren kullanıcı yorumlarının ortalama beğeni sayısının 6,6 olduğu gözlemlenmiştir. Yanlış bilgi ve nefret söylemi döngüsel bir şekilde birbirini beslemektedir. Sonuç olarak bu durumun yaşanmakta olan sağlık kriziyle mücadeleyi olumsuz etkileme potansiyeli taşıdığı ortaya konmuştur.

Metaverse'ün tanımı "yeni bir gerçeklik, anlam dünyası ve iş birliği fırsatları sunan; kültürel, ... more Metaverse'ün tanımı "yeni bir gerçeklik, anlam dünyası ve iş birliği fırsatları sunan; kültürel, entelektüel ve ekonomik üretim için alt yapı ve etkileşim olanakları tanıyan; farklı gelişmiş teknolojilerin eş zamanlı ve entegre bir biçimde kullanıldığı; siber toplumsal bir düzlem" şeklinde yapılabilir. Bu çalışma dijitalleşme noktasında yeni bir sayfa açacağı düşünülen Metaverse'e yönelik dijital kullanıcıların algılarını keşfetmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda YouTube platformunda "metaverse" kelimesi aratıldığında yoğun şekilde izlenmiş olan Türkçe bir video veri kaynağı olarak seçilmiş, kullanıcıların yazmış olduğu yorumlar Metaverse'e yönelik fırsat ve endişe algılarını belirlemek üzere tematik bir şekilde kategorize edilmiş, bu algıların ortaya çıkmasında rol oynayan sebeplerin anlaşılması amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere "Metaverse'e yönelik fırsat ve endişe algısı içeren yorumların dağılımı nedir?" ve "Metaverse'e yönelik fırsat ve endişe algısı içeren yorumlardaki kullanıcı etkileşimi dağılımı nedir?" sorularına cevap aranmıştır. Veri setini analiz etmek üzere nitel tümevarımcı içerik analizi kullanılmıştır. Gerçekleştirilen analiz sonucunda kullanıcı yorumları takip eden temalar altında kategorize edilmiştir: Yapıtlarla Anlamlandırmaya Çalışma; İçerik Üreticiye Geri Bildirim; Gerçek His, Deneyim ve Sorunlara Odaklanma; Olumsuz Düşünce ve Tehdit Algısı; Metaverse'ün Öncülü Olabilecek Platformlara Atıf; Ekonomik Fırsatlara Yönelik Vurgu; Erişim Kısıtlılıklarına Vurgu; Özgürlüğe Yönelik Tartışmalar; Çarpıcı Bir Yenilik Algısı; Olumlu Düşünce ve Fırsat Algısı; Dine, Ahlaka ve Değerlere Referans; Ambivalens Algılar ve Sorgulamalar; Kötüye Kullanım ve Regülasyona Yönelik Görüşler; Sağlık Sorunu Potansiyeli; Metaverse'ün Bileşeni Olabilecek Teknolojilere Atıf; Kuşak Çatışmasına Yönelik Fikirler. Diğer yandan Ekonomik Fırsatlara Yönelik Vurgu; İçerik Üreticiye Geri Bildirim; Sağlık Sorunu Potansiyeli; Gerçek His, Deneyim ve Sorunlara Odaklanma
temalarının ise ortalama en fazla etkileşimi alan temalar olduğu tespit edilmiştir.

Algoritmaları eğitmek üzere kullanılan veri setindeki veya algoritmayı kodlayan ekipteki çeşitlil... more Algoritmaları eğitmek üzere kullanılan veri setindeki veya algoritmayı kodlayan ekipteki çeşitliliğin az olmasından dolayı algoritma yanlılığı ortaya çıkabilmektedir. Algoritmik yanlılığın bir sonucu olarak toplumdaki farklı gruplar veya bireyler dezavantajlı konuma düşmektedir. Bu eşitsizlik hali algoritmaların çalışma mantığı sebebiyle tekrar üretilmektedir. Bu çalışmada sistematik bir literatür taramasıyla takip eden sorulara yanıt aranmaktadır: COVID-19 salgınında potansiyel olarak algoritmik yanlılığa sebep olabilecek etmenler nelerdir, bu yanlılık hangi alanlarda ortaya çıkabilmektedir ve algoritmik yanlılık ile nasıl mücadele edilebilebilir? Bu bağlamda COVID-19 sürecinde algoritmik yanlılığın eğitim setlerine yönelik sorunlar, geliştirici ekipteki çeşitlilik sorunu ve modelleme sürecindeki anlayış sebebiyle ortaya çıkabileceği gözlemlenmiştir. COVID-19 salgınında algoritmik yanlılığın yaratabileceği potansiyel sorunlar eğitime yönelik dezavantajlar, istihdam ve işgücü yönelimli sorunlar, eğitim veri setlerindeki temsil sorununun yarattığı sorunlar şeklinde kategorize edilmiştir. Algoritmik yanlılığın önlenmesi veya etkilerinin azaltılması noktasındaki çözüm önerileri verinin özgürleştirilmesi ve iyileştirilmesi, şeffaflık, disiplinlerarasılık ve denetim olmak üzere üç ana başlık altında kategorize edilebilmektedir. Bu çözüm önerilerine ek olarak dijital medya okuryazarlığı perspektifinin ve pratiğinin algoritmaların oluşturabileceği riskleri anlamak noktasında katkı sağlayabileceğinin altı çizilmelidir.

TRT Akademi, 2021
Bu çalışma Kovid-19 salgını sürecinde mültecilere yönelik dijital nefret söylemini ele almaktadır... more Bu çalışma Kovid-19 salgını sürecinde mültecilere yönelik dijital nefret söylemini ele almaktadır. Araştırma sürecinde büyük verinin düşünsel boyutunun sunmuş olduğu perspektif göz önünde bulundurulmuş, yenilikçi bir yaklaşım benimsenerek toplanan veriler analiz edilmiştir. Veri
setini oluşturmak üzere YouTube'da uluslararası haber organizasyonlarının paylaştığı Kovid-19 bağlamında mültecileri ele alan videoların altına yazılan kullanıcı yorumları toplanmıştır. Analiz sürecinin sonucunda yorumların yüzde 29’unun nefret söylemi içerdiği tespit edilmiştir. Nefret söylemi içeren yorum sayısı yüzde olarak az olduğu hâlde bu yorumlara gelen beğeniler toplam beğeni sayısının yüzde 49’unu oluşturmaktadır. Kovid-19 salgını sürecinde mültecilere karşı dile getirilen dijital nefret söylemi geçmişte rastlanılan mültecilere yönelik nefret söylemi örüntüleri ile benzerlik göstermektedir. Nefret söylemi barındıran kullanıcı yorumları Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı (yüzde 50), Amaca Yönelik Nefret Söylemi (yüzde 13), Kişisel Tercih ve Özelliklere Yönelik Nefret Söylemi (yüzde 17) ve Diğer (yüzde 20) kategorileri altında sınıflandırılmıştır. Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı kategorisindeki yorumlar, nefret söylemi içeren yorumların almış olduğu toplam beğenilerin yüzde 62’sini almıştır. Diğer yandan, Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı ve Amaca Yönelik Nefret Söylemi kategorileri genel ortalamanın üzerinde beğeni sayısına sahiptir. Çalışma kapsamında, nefret söylemi içeren yorumların dilsel yansıması bir ağ haritasıyla görselleştirilmiştir.

Ankara University Journal of Social Sciences, 2020
This study aims to understand the cryptocurrency ownership tendencies in Turkey by using technolo... more This study aims to understand the cryptocurrency ownership tendencies in Turkey by using technology acceptance model, and technology adopter categorization. Data collected from 407 participants was analysed with data mining and descriptive statistical techniques. Performance expectancy and facilitating conditions are the most signifcant variants that affect the cryptocurrency ownership decision. Three different cryptocurrency adopter categories were determined. Coin-optimistics approach cryptocurrencies as a means to achieve their objectives. They are pioneers who gain and diffuse information on cryptocurrencies. Observers act based on the information they obtain on cryptocurrencies. Their anxiety and knowledge level affect their decision. Coinsceptics are not cryptocurrency owners because of anxiety about suffering economic loss and availability of more traditional alternatives.

Intermedia International e-Journal, 7 (12), 2020
Dijital iletişim ortamlarının kullanımının yaygınlaşması, bireylerin benlik performanslarını serg... more Dijital iletişim ortamlarının kullanımının yaygınlaşması, bireylerin benlik performanslarını sergilemelerine olanak sağlayan sahneleri de çeşitlendirmiştir. Günümüzde bireyler, kişisel hesapları üzerinden kendilerine dair hedefledikleri benlik sunumlarını takipçilerine/arkadaşlarına sergileyebilmekte ve böylelikle dijital benliklerini inşa edebilmektedirler. Bu süreçte özellikle video paylaşım platformlarının, hem kullanıcılarını performanslarını sergileyebilecekleri izleyicilerle buluşturması hem de birey ile izleyici arasındaki etkileşimi sağlayacak teknik bir altyapı sunması bakımından ön plana çıktığını söylemek mümkündür.Söz konusu video paylaşım platformlarından biri olan TikTok ise, bireyin benlik sunumunu gerçekleştirebilmesi için videolarını düzenleyerek, ilgi çekici kılabileceği ve diğer kullanıcılarla etkileşime girebileceği güçlü bir teknik altyapı sağlaması dolayısıyla benzerlerinden ayrılmaktadır.Bu odak noktasından hareketle gerçekleştirilen çalışma, TikTok kullanıcılarının,paylaştıkları video içerikleri aracılığıyla sergiledikleri benlik performanslarını analiz etmeyi amaçlamaktave TikTok kullanıcılarının video içeriği oluştururken sahne arkasında nasıl bir hazırlık yaptıkları, video paylaşımlarını hangi kriterleri gözeterek gerçekleştirdikleri ve hedefledikleri dijital benlik sunumuna uygun olarak hangi video içeriklerini paylaşmayı/paylaşmamayı öncelikli olarak tercih ettikleri sorularınayanıt aramaktadır. Ayrıca kullanıcıların içerik üretim motivasyonları ve içerik üretimi sonucundaki beklentilerinin keşfedilmesi de çalışmahedefleri arasında yer almaktadır. Bu kapsamda, yarı yapılandırılmış yüz yüze görüşme tekniğine dayanan betimsel bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda ise, katılımcıların kişisel TikTok hesapları üzerinden yayınladıkları video içeriklerini, hedefledikleri dijital benlik sunumlarıdoğrultusunda yapılandırdıklarıve videolarını yayınladıktan sonra takipçilerinden aldıkları etkileşim oranına bağlı olarak performanslarını şekillendirdikleri bulgulanmıştır.

Communication efforts has been transforming into digital manner since the new media tools and soc... more Communication efforts has been transforming into digital manner since the new media tools and social media platforms have appeared on the stage. As a consequence of this process, crisis management and crisis communication techniques have been adapted to fore-mentioned digital context. This paper primarily aims to develop an understanding on phases of the moment of crisis on social media and then reveal the characteristic and sentiment of the posts. In terms of the study, detailed literature on transforming paradigms of the communication, social media and crisis communication has been reviewed. Soon after, tweets and Facebook posts about the electronic festival were fetched in order to analyze. In next step, the collected data were analyzed in order to reveal sentiment and characteristics of the posts and categorize the phases of the moment of crisis. Under the light of analyzed data fire model, which illustrates the moment of crisis on social media, has been proposed.

Dijital nefret söyleminden en çok etkilenen gruplardan bir tanesi mültecilerdir. Suriye'deki prot... more Dijital nefret söyleminden en çok etkilenen gruplardan bir tanesi mültecilerdir. Suriye'deki protestoların, sokak çatışmalarına ardından da bir iç savaşa dönüşmesi kitlesel göçlere sebep olmuştur. Çatışmaların şiddetinin artmasının ardından pek çok Suriyeli, Türkiye, Lübnan, Irak, Ürdün gibi komşu ülkelere ve Avrupa'ya mülteci olarak gitmeye başlamışlardır. Bahsi geçen bu durum birçok farklı ülkede medya kuruluşları ve siyasetçiler tarafından kriz olarak tanımlanmış, mülteci karşıtı tutumlarda ve mültecilere karşı geliştirilen nefret söyleminde de farklı sebeplerle artış gözlemlenmiştir. Bu çalışma Suriyeli mültecilere karşı sosyal ağlarda ortaya çıkan dijital nefret söyleminin izini Facebook bağlamında sürmektedir. Çalışma kapsamında BBC World Service'in Facebook'ta paylaşmış olduğu mültecilerle ilgili haberlerin altına gelen kullanıcı yorumları toplanmış, metin madenciliği yöntemi ile duygu analizleri yapılmış ve nefret söyle-minin çeşitleri kategorize edilmiştir. Araştırmanın sonucu olarak yorumların çoğunun mültecilere karşı negatif duygu taşıdığı gözlemlenmiş, bireylerin yaşadığı bölge sebebiyle üstünlük hissetmesi, güvenlik yönelimli, inanç yönelimli, ekonomik yönelimli dijital nefret söylemleri geliştirildiği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma, yöntem bölümünde metin madenciliği kullanımını benimsemiş ve Rapidminer Studio ile büyük ölçekli metin analizleri gerçekleştirerek sonuca varmıştır. Bu noktadan bakıldığında çalışma veri analizi konusunda ve iletişim çalışmaları çerçevesinde yenilikçi bir özellik taşımaktadır.
Refugees are one of the groups who are affected by digital hate speech the most. The civil war in Syria led to mass migration. After the violence level of the conflict increased, many Syrian citizens started to migrate to neighbouring countries such as Turkey, Lebanon, Iraq, Jordan, and Europe. This process was defined by the press organizations and politicians of many countries as a crisis, and an increase was observed in anti-refugee attitudes and hate speech for different reasons. This study monitors digital hate speech on Facebook against Syrian refugees. Within the scope of the study, users' comments under BBC World Service's news posts shared on their Facebook page about refugees were collected, sentiment analyses were conducted by means of text mining, and types of hate speech against Syrian refugees can be categorized. As a result of this investigation, it was observed that most of the comments belonged to those who had negative feelings towards refugees, and types of hate speech against Syrian refugees categorized as superiority due to area of residence, security-oriented hate speech, belief-oriented hate speech, economic-oriented hate speech. The study adopted using text mining in methodology section and reached conclusions by conducting large scale text analyses with Rapidminer Studio. The study has innovative characteristics in terms of data analysis and communication studies.

This research paper mainly aims to illuminate the influence of cultural differences on certain co... more This research paper mainly aims to illuminate the influence of cultural differences on certain components of the content marketing process. The study has a descriptive research approach. In order to collect research data, a digital survey, also in print, was applied to university students both in Turkey and Lithuania. Within the framework of the study, responses of the individuals revealed cultural influences on three vital main content marketing components: the distribution channel, the types of the messages and formats of building engagement with the target audience. Results proved that individuals from both countries have slight differences when it comes to reaching content, consuming it and interacting with it. It is possible to explain this situation on the basis of two factors. The first factor is globalism and the second one is that internet tools create their own usage culture and that individuals have been integrating with those cultures.
Book Chapters by Oğuz Kuş

International Symposium of New Media from the Past to the Future, 2017
Islamophobia is the notion which describes fear, hate and hate speech towards Islam and Muslims. ... more Islamophobia is the notion which describes fear, hate and hate speech towards Islam and Muslims. Islamophobia
might be approached as a sub-category of hate speech. Several definitions of hate speech are proposed by
researchers however existence of hostile, isolating, discriminatory and destructive discourse which is directed to
specific group is common feature in almost all definitions. In today’s world, social media gains importance in
terms of information flow and (re)production of information and it becomes an important actor in many different
fields of life. However, sometimes, social media leads to (re)production of hate speech and make it more
persuasive. This paper focuses on Al Jazeera English Facebook fan page. Within the scope of the study, all user
comments which includes “Muslim” or “Islam” keywords under refugee-related news were fetched from fan
page of the Al Jazeera English and comments were analysed with content analysis approach via text mining
technique. This research attempts to document Islamophobic discourse and categorize comments on social
networks based on their sentiment. Last but not least, this study aims to contribute to digital communication
studies with its interdisciplinary perspective by using new analysis techniques such as text mining.
Kolektif Zeka, 2018
Oya Morva ve Erkan Saka tarafından yayına hazırlanan Kolektif Zeka isimli kitapta bölüm olarak ba... more Oya Morva ve Erkan Saka tarafından yayına hazırlanan Kolektif Zeka isimli kitapta bölüm olarak basılmıştır.
Book chapter in LINKING BUSINESS AND COMMUNICATION FROM A SPARKLE TO A FLAME
Within the framewo... more Book chapter in LINKING BUSINESS AND COMMUNICATION FROM A SPARKLE TO A FLAME
Within the framework of this chapter, the potential contribution of big data into storytelling process has been discussed. At the first chapter, digital transformation and digitalization of business atmosphere have been described. At the second phase, philosophical and business-oriented explanations for big data have been provided and changing dynamics with the rise of big data was discussed. Following this, literature background on storytelling and elements of a successful story have been provided. Finally, the potential contribution of big data in terms of storytelling is discussed by establishing connections between big data and storytelling.
Book Chapter in LINKING BUSINESS AND COMMUNICATION FROM A SPARKLE TO A FLAME
Digital transformat... more Book Chapter in LINKING BUSINESS AND COMMUNICATION FROM A SPARKLE TO A FLAME
Digital transformation is a phenomenon which impacts our habitat in different scales. Different dimensions of our lives are affected as result. One of the necessary conditions for digital transformation is the power of big data. Big data is a mind-shift, transforming system of thinking and changing way of doing business. It enables marketing practitioners to create wise strategies with high amount value. Within this context, this paper provides background on digital transformation and big data. Next, it discusses these topics' potential contribution to digital marketing.
Dijital Kavramlar, Olanaklar, Deneyimler kitabı içerisinde bölüm.
Uploads
Papers by Oğuz Kuş
temalarının ise ortalama en fazla etkileşimi alan temalar olduğu tespit edilmiştir.
setini oluşturmak üzere YouTube'da uluslararası haber organizasyonlarının paylaştığı Kovid-19 bağlamında mültecileri ele alan videoların altına yazılan kullanıcı yorumları toplanmıştır. Analiz sürecinin sonucunda yorumların yüzde 29’unun nefret söylemi içerdiği tespit edilmiştir. Nefret söylemi içeren yorum sayısı yüzde olarak az olduğu hâlde bu yorumlara gelen beğeniler toplam beğeni sayısının yüzde 49’unu oluşturmaktadır. Kovid-19 salgını sürecinde mültecilere karşı dile getirilen dijital nefret söylemi geçmişte rastlanılan mültecilere yönelik nefret söylemi örüntüleri ile benzerlik göstermektedir. Nefret söylemi barındıran kullanıcı yorumları Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı (yüzde 50), Amaca Yönelik Nefret Söylemi (yüzde 13), Kişisel Tercih ve Özelliklere Yönelik Nefret Söylemi (yüzde 17) ve Diğer (yüzde 20) kategorileri altında sınıflandırılmıştır. Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı kategorisindeki yorumlar, nefret söylemi içeren yorumların almış olduğu toplam beğenilerin yüzde 62’sini almıştır. Diğer yandan, Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı ve Amaca Yönelik Nefret Söylemi kategorileri genel ortalamanın üzerinde beğeni sayısına sahiptir. Çalışma kapsamında, nefret söylemi içeren yorumların dilsel yansıması bir ağ haritasıyla görselleştirilmiştir.
Refugees are one of the groups who are affected by digital hate speech the most. The civil war in Syria led to mass migration. After the violence level of the conflict increased, many Syrian citizens started to migrate to neighbouring countries such as Turkey, Lebanon, Iraq, Jordan, and Europe. This process was defined by the press organizations and politicians of many countries as a crisis, and an increase was observed in anti-refugee attitudes and hate speech for different reasons. This study monitors digital hate speech on Facebook against Syrian refugees. Within the scope of the study, users' comments under BBC World Service's news posts shared on their Facebook page about refugees were collected, sentiment analyses were conducted by means of text mining, and types of hate speech against Syrian refugees can be categorized. As a result of this investigation, it was observed that most of the comments belonged to those who had negative feelings towards refugees, and types of hate speech against Syrian refugees categorized as superiority due to area of residence, security-oriented hate speech, belief-oriented hate speech, economic-oriented hate speech. The study adopted using text mining in methodology section and reached conclusions by conducting large scale text analyses with Rapidminer Studio. The study has innovative characteristics in terms of data analysis and communication studies.
Book Chapters by Oğuz Kuş
might be approached as a sub-category of hate speech. Several definitions of hate speech are proposed by
researchers however existence of hostile, isolating, discriminatory and destructive discourse which is directed to
specific group is common feature in almost all definitions. In today’s world, social media gains importance in
terms of information flow and (re)production of information and it becomes an important actor in many different
fields of life. However, sometimes, social media leads to (re)production of hate speech and make it more
persuasive. This paper focuses on Al Jazeera English Facebook fan page. Within the scope of the study, all user
comments which includes “Muslim” or “Islam” keywords under refugee-related news were fetched from fan
page of the Al Jazeera English and comments were analysed with content analysis approach via text mining
technique. This research attempts to document Islamophobic discourse and categorize comments on social
networks based on their sentiment. Last but not least, this study aims to contribute to digital communication
studies with its interdisciplinary perspective by using new analysis techniques such as text mining.
Within the framework of this chapter, the potential contribution of big data into storytelling process has been discussed. At the first chapter, digital transformation and digitalization of business atmosphere have been described. At the second phase, philosophical and business-oriented explanations for big data have been provided and changing dynamics with the rise of big data was discussed. Following this, literature background on storytelling and elements of a successful story have been provided. Finally, the potential contribution of big data in terms of storytelling is discussed by establishing connections between big data and storytelling.
Digital transformation is a phenomenon which impacts our habitat in different scales. Different dimensions of our lives are affected as result. One of the necessary conditions for digital transformation is the power of big data. Big data is a mind-shift, transforming system of thinking and changing way of doing business. It enables marketing practitioners to create wise strategies with high amount value. Within this context, this paper provides background on digital transformation and big data. Next, it discusses these topics' potential contribution to digital marketing.
temalarının ise ortalama en fazla etkileşimi alan temalar olduğu tespit edilmiştir.
setini oluşturmak üzere YouTube'da uluslararası haber organizasyonlarının paylaştığı Kovid-19 bağlamında mültecileri ele alan videoların altına yazılan kullanıcı yorumları toplanmıştır. Analiz sürecinin sonucunda yorumların yüzde 29’unun nefret söylemi içerdiği tespit edilmiştir. Nefret söylemi içeren yorum sayısı yüzde olarak az olduğu hâlde bu yorumlara gelen beğeniler toplam beğeni sayısının yüzde 49’unu oluşturmaktadır. Kovid-19 salgını sürecinde mültecilere karşı dile getirilen dijital nefret söylemi geçmişte rastlanılan mültecilere yönelik nefret söylemi örüntüleri ile benzerlik göstermektedir. Nefret söylemi barındıran kullanıcı yorumları Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı (yüzde 50), Amaca Yönelik Nefret Söylemi (yüzde 13), Kişisel Tercih ve Özelliklere Yönelik Nefret Söylemi (yüzde 17) ve Diğer (yüzde 20) kategorileri altında sınıflandırılmıştır. Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı kategorisindeki yorumlar, nefret söylemi içeren yorumların almış olduğu toplam beğenilerin yüzde 62’sini almıştır. Diğer yandan, Hedef Ülkenin Dokunulmazlığı ve Amaca Yönelik Nefret Söylemi kategorileri genel ortalamanın üzerinde beğeni sayısına sahiptir. Çalışma kapsamında, nefret söylemi içeren yorumların dilsel yansıması bir ağ haritasıyla görselleştirilmiştir.
Refugees are one of the groups who are affected by digital hate speech the most. The civil war in Syria led to mass migration. After the violence level of the conflict increased, many Syrian citizens started to migrate to neighbouring countries such as Turkey, Lebanon, Iraq, Jordan, and Europe. This process was defined by the press organizations and politicians of many countries as a crisis, and an increase was observed in anti-refugee attitudes and hate speech for different reasons. This study monitors digital hate speech on Facebook against Syrian refugees. Within the scope of the study, users' comments under BBC World Service's news posts shared on their Facebook page about refugees were collected, sentiment analyses were conducted by means of text mining, and types of hate speech against Syrian refugees can be categorized. As a result of this investigation, it was observed that most of the comments belonged to those who had negative feelings towards refugees, and types of hate speech against Syrian refugees categorized as superiority due to area of residence, security-oriented hate speech, belief-oriented hate speech, economic-oriented hate speech. The study adopted using text mining in methodology section and reached conclusions by conducting large scale text analyses with Rapidminer Studio. The study has innovative characteristics in terms of data analysis and communication studies.
might be approached as a sub-category of hate speech. Several definitions of hate speech are proposed by
researchers however existence of hostile, isolating, discriminatory and destructive discourse which is directed to
specific group is common feature in almost all definitions. In today’s world, social media gains importance in
terms of information flow and (re)production of information and it becomes an important actor in many different
fields of life. However, sometimes, social media leads to (re)production of hate speech and make it more
persuasive. This paper focuses on Al Jazeera English Facebook fan page. Within the scope of the study, all user
comments which includes “Muslim” or “Islam” keywords under refugee-related news were fetched from fan
page of the Al Jazeera English and comments were analysed with content analysis approach via text mining
technique. This research attempts to document Islamophobic discourse and categorize comments on social
networks based on their sentiment. Last but not least, this study aims to contribute to digital communication
studies with its interdisciplinary perspective by using new analysis techniques such as text mining.
Within the framework of this chapter, the potential contribution of big data into storytelling process has been discussed. At the first chapter, digital transformation and digitalization of business atmosphere have been described. At the second phase, philosophical and business-oriented explanations for big data have been provided and changing dynamics with the rise of big data was discussed. Following this, literature background on storytelling and elements of a successful story have been provided. Finally, the potential contribution of big data in terms of storytelling is discussed by establishing connections between big data and storytelling.
Digital transformation is a phenomenon which impacts our habitat in different scales. Different dimensions of our lives are affected as result. One of the necessary conditions for digital transformation is the power of big data. Big data is a mind-shift, transforming system of thinking and changing way of doing business. It enables marketing practitioners to create wise strategies with high amount value. Within this context, this paper provides background on digital transformation and big data. Next, it discusses these topics' potential contribution to digital marketing.
Algoritmaların etkin kullanıldığı platformlarda ortaya çıkan filtre baloncukları bilgi akış sürecinde ve toplumsal gruplar arasında bilgi boşlukları yaratabilmekte, bireylerin düşüncelerini ifade etme ve bilgi alma sınırlarını çizmede etkin bir rol oynamaktadır. Algoritma temelli kararlar dezavantajlı gruplar üzerinde veya cinsiyete dayalı ayrımcılığa sebep olabilmektedir. Algoritmalar performans değerlendirme sistemlerinin veya etkili gözetim araçlarının yaratılmasına imkan tanımaktadır. Algoritmik sistemlerin mevcudiyetinin hukuktan insan kaynakları yönetimine uzanan geniş bir spektrumda olduğu göz önünde bulundurulduğunda toplum üzerinde yaratabileceği etkinin potansiyeli daha net anlaşılmaktadır.
Bu derleme kitap algoritmaların farklı alanlardaki kullanımlarının yaratabileceği toplumsal etkiyi eleştirel bir perspektiften okumayı amaç edinmiştir. Bu bağlamda algoritmaların ve algoritmik yanlılıkların potansiyel etkilerini farklı bağlamlarda değerlendiren tartışmaların yanı sıra bu etkileri en aza indirmek noktasında çözüm önerilerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Mevcut durum markaların yürüttüğü iletişim çalışmalarını da tümüyle değiştirmiştir. Bireyler artık her an iletişim kurabilecekleri, soyut değer yaratabilen ve bir hikâyeye sahip olan markalarla etkileşim halinde olmayı tercih etmektedirler. Bu noktada içerik pazarlama, hem markayı tüketicinin gözünde uygun şekilde konumlandırmak ve bulunabilir kılmak hem de marka için bir hikâye yaratmak noktasında yeni bir bakış açısı sağlamaktadır.
“İçerik Pazarlama: Dijital Dünyada Marka ve Hikâye Yaratma Stratejileri” isimli bu kitap içerik pazarlamaya akademik bir perspektifle yaklaşarak, marka ve hikâye yaratma noktasında nasıl katkılar sağlayabileceğini tartışmakta, içerik pazarlamaya dair pratik ipuçları vermektedir.