Papers by Kaya İmrag

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, Dec 19, 2023
One of the most controversial issues of Ottoman-Turkish modernization is the
headgear issue. The... more One of the most controversial issues of Ottoman-Turkish modernization is the
headgear issue. The fez, which caused serious reactions when it was worn on the heads for the first time during the reign of Mahmud II, gained a religious identity over time and became a symbol of Ottomanism. Because of cultural motivations, in the mental world of the Ottomans, a contrasting relationship was established between the fez and the hat of the Europeans, which was seen in many parts of the Empire in the 19th century. In this study, the headdress problem in the Ottoman Empire is discussed around the archive documents containing the hat ban practices between 1876-1914. In this study, the headgear problem in the Ottoman Empire is discussed around the archive documents containing the hat ban practices between 1876-1914. In addition, the characteristics of the regions where measures are taken not to wear hats, the occupations of hat wearers and the socio-economic environment they belong to, expressions that clearly reveal the perception of the fez and hat, and the motives that are effective in hat bans are revealed. This study, though, does not ignore this cultural and historical background, it reveals that the main determining factor in the hat ban practices during the periods of Abdulhamid II and The Second Contitutional was the political conjuncture. Abdulhamid II, who pursued an Islamist policy and emphasized the caliphate, gave importance to symbolic elements such as the fez. In this period, due to the concern about the rupture of the critical provinces of the Empire, the importance of a "sovereignty" symbol indicating the presence of the state in these regions was attributed to the fez. The Practices during the Second Constitutional period were affected by the public order problem and concerns about the security of a regime that had not yet been consolidated. İttihat ve Terakki Fırkası (The Union
and Progress Party) was concerned that the people might be agitated and led to an antiConstitutional movement.

Mesele, 2024
Cumhuriyet dönemi köklü bir Batılılaşma projesi çerçevesinde toplumu dönüştürerek, onu yeni
değer... more Cumhuriyet dönemi köklü bir Batılılaşma projesi çerçevesinde toplumu dönüştürerek, onu yeni
değerler etrafında birleştirmeyi amaçlamıştı. Bununla birlikte böylesine bir girişimin, laiklik
alanındaki uygulamalar başta olmak üzere, tepkileri beraberinde getireceği açıktı.
Tek Parti rejimi bu tepkiler hesaba katılarak tesis edilmişti. Bir yandan kamu otoritesi
aracılığıyla inkılaplar hayata geçiriliyor, diğer yandan iktidarın hükmünü kabul edilebilir ve
sürekli kılacak olan “yumuşak gücü”nü tesis etmek için kültürel alana yatırım yapılıyordu.
Aydınların rolü romanları, hikayeleri ve piyesleriyle kültürel alanda Cumhuriyetin anlatısını
işlemekti. Bu anlatıda iyi ile kötü, aydın ile gerici arasındaki sınırları belirginleştirilmeliydi. Bu
sınırların yeterince ortaya konulmadığı durumlarda sansür mekanizması, iktidarla bütünleşmiş
aydınların eserleri için de devreye girebiliyordu. Nitekim 1929 yılında Yakup Kadri’nin Sağanak
adlı tiyatro eserinin dört gösterimden sonra yasaklanması buna dair önemli bir örnektir.
DergiPark (Istanbul University), Jan 30, 2022
Mesele Dergi, 2023
"Hakikatin sevimsiz bir yüzü varsa da onunla yüzleşmek gereği açıktır. Zira geçmişte yaşamanın be... more "Hakikatin sevimsiz bir yüzü varsa da onunla yüzleşmek gereği açıktır. Zira geçmişte yaşamanın bedeli hayatı kaçırmaya neden olmaktadır. Yolun üzerindeki dikenleri temizlemek, küçük gibi görünen, fakat kutuplaşmayı körükleyen ve uzlaşmayı engelleyen temelsiz iddiaları ortadan kaldırmak yol almayı kolaylaştırabilir."

Eleştirel Kültür, 2022
Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan 17. ve 18. yüzyıllarda bilim ve felsefe alanındaki gelişmeler... more Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan 17. ve 18. yüzyıllarda bilim ve felsefe alanındaki gelişmeler, mevcut düzeni bir daha geri dönülemeyecek bir şekilde değiştirdi. Her yerde Tanrı’nın varlığına delalet eden mükemmel kozmos anlayışı, Kilisenin bilim üzerindeki iktidarı, geleneksel düzene meşruiyetini veren düşünce yerle bir oldu. Eleştirel akılla temasa gelen her şeyin parçalandığı bir dönemde yalnızca birey bir bütün olarak kalabildi. Şüpheye direndiği için artık kendisinden şüphe edilemeyecek olan birey, yeni politik, toplumsal, ahlaki, felsefi ve bilimsel sistem için güvenilir bir dayanak noktası haline geldi. Böylece Tanrı-merkezli geleneksel düşünce yerini insan-merkezli moderniteye bıraktı. Aydınlanma, rasyonel insanın bilim ve felsefenin ışığında ilerleyeceğine ve nihayetinde eşitlik, özgürlük ve refaha erişeceğine dair güçlü bir söylemle yeni dönemin kapısını açtı.

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2023
Osmanlı-Türk modernleşmesinin en tartışmalı konularından biri başlık meselesidir. II. Mahmud döne... more Osmanlı-Türk modernleşmesinin en tartışmalı konularından biri başlık meselesidir. II. Mahmud döneminde ilk kez başlara giydirildiğinde ciddi tepkilere neden olan fes, zamanla dini bir hüviyet kazanmış ve Osmanlılık simgesi haline gelmiştir. Kültürel saiklerden dolayı, Osmanlıların zihin dünyasında, fes ile 19. yüzyılda İmparatorluğun birçok yerinde görülen Avrupalıların şapkası arasında bir karşıtlık ilişkisi kurulmuştur. Bu çalışmada, 1876-1914 yılları arasındaki şapka yasağı uygulamalarını içeren arşiv belgeleri etrafında Osmanlı’da başlık sorunu ele alınmaktadır. Ayrıca şapka giyilmemesi için tedbirlerin alındığı bölgelerin özellikleri, şapka giyenlerin meslekleri ve mensup oldukları sosyo-ekonomik çevreler, fes ve
şapkaya dair algıyı net bir şekilde ortaya koyan ifadeler ve şapka yasaklarında etkili olan nedenler ortaya konulmaktadır.
Bu çalışma, bu kültürel ve tarihsel arka planı göz ardı etmemekle birlikte, II. Abdülhamid ve II. Meşrutiyet dönemlerindeki şapka yasağı uygulamalarında, asıl belirleyici unsurun siyasal konjonktür olduğunu ortaya koymaktadır. İslamcılık politikası güden ve hilafeti öne çıkaran II. Abdülhamid fes gibi sembolik unsurlara önem vermiştir. Bu dönemde, İmparatorluğun kritik vilayetlerinin kopmasından duyulan endişe nedeniyle, fese, bu bölgelerde devletin varlığını gösteren bir “egemenlik” simgesi önemi atfedilmiştir. II. Meşrutiyet dönemindeki uygulamalar ise asayiş sorunu ve henüz tahkim edilmemiş bir rejimin güvenliğine yönelik kaygılardan etkilenmiştir. İttihat ve Terakki Fırkası, halkın galeyana getirilerek Meşrutiyet karşıtı bir harekete sevk edilebileceğinden endişe etmiştir.

Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, Nov 1, 2022
The Hat Revolution has been the subject of many studies, but it has been neglected from an econom... more The Hat Revolution has been the subject of many studies, but it has been neglected from an economic point of view. From this point of view, in this study, the socioeconomic aspects of the revolution will be discussed in the light of rich economic data. The demand for hats was considerably supplied by import. The hats were mostly imported from Italy and France. The Foreign Trade Statistics indicate that the share of hats which replaced fez imports, in total imports, decreased to a very low level in a few years. Rather, it was observed that the local production replaced import in the supply of hats gradually. The impacts of the Great Depression of 1929 and The Customs Tariff Law on the hat imports were limited. The hat did not impose a serious burden on the economy of the state. But, in fact, cost of living index, civil servant salaries and hat prices data show that the public bore the main burden. Taking this situation into account, the government gave the civil servants an advance on hats on condition that they be paid back one year later. The economic conditions of the period did not allow such an appropriation to be issued to the public.
Varlık , 2023
Yolculuk iyi başlar ve Mümtaz, romana bir kadın karakteri nihayet sokabilmiştir: Nana. Fakat ters... more Yolculuk iyi başlar ve Mümtaz, romana bir kadın karakteri nihayet sokabilmiştir: Nana. Fakat ters giden şeyler de vardır. Mümtaz’ın muhayyilesi giderek bulanmaktadır. Gerçek ile kurgu, aralarındaki sınırı belirleyen duvarı aşmış birbirine karışmıştır. Roman karakterleri, şimdi Mümtaz’ın yarattığı evrenin dışına taşar ve büsbütün kontrolden çıkarlar. Artık romanı yakmak bile bir çözüm değildir.
Varlık, 2023
İstanbul’un emperyal bir başkent olduğu zamanları aratmayan bir cümbüşe sahne olduğu bir dönemin,... more İstanbul’un emperyal bir başkent olduğu zamanları aratmayan bir cümbüşe sahne olduğu bir dönemin, İkinci Dünya Savaşı yıllarının romanıdır Casuslar İni İstanbul. Birkaç yüz kilometre ötedeki savaşın etkilerini her geçen gün daha fazla hisseden şehirde, diplomatların, casusların, muhbirlerin, itirafçıların maceralarını, savaştan kaçanların trajedilerini, onları kurtarmaya çalışanların çabasını ve bütün bunların içinde filizlenen bir aşkı konu alır.

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 2022
Şapka İnkılabı, birçok çalışmaya konu olmuş, ancak iktisadi açıdan
ihmal edilmiştir. Buradan har... more Şapka İnkılabı, birçok çalışmaya konu olmuş, ancak iktisadi açıdan
ihmal edilmiştir. Buradan hareketle bu çalışmada zengin iktisadi veriler
ışığında inkılabın sosyo-ekonomik yönleri ele alınacaktır. Şapka
ihtiyacı büyük ölçüde ithalat yoluyla karşılandı. Şapka en çok İtalya ve
Fransa’dan ithal edildi. 1923-1933 Dış Ticaret İstatistikleri fes
ithalatının yerine geçen şapkanın toplam ithalat içindeki payının birkaç
yıl içinde çok düşük bir seviyeye indiğini göstermektedir. Üstelik yerli
üretimin, şapka temininde, giderek ithalatın yerini aldığı görülmektedir.
1929 Dünya Ekonomik Buhranı ve Gümrük Tarife Kanunu’nun şapka
ithalatına etkileri ise sınırlı oldu. Şapka devlete ciddi anlamda bir yük
getirmedi. Hayat pahalılığı endeksi, memur maaşları ve şapka fiyatları
verileri asıl yükü halkın çektiğini göstermektedir. Hükûmet bu durumu
dikkate alarak memurlara bir yıl sonra geri ödenmesi şartıyla şapka
avansı vermiştir. Dönemin ekonomik koşulları halka böyle bir ödenek
çıkarılmasına olanak vermemiştir.
The Hat Revolution has been the subject of many studies, but it has
been neglected from an economic point of view. From this point of
view, in this study, the socio-economic aspects of the revolution will be
discussed in the light of rich economic data. The demand for hats was
considerably supplied by import. The hats were mostly imported from
Italy and France. The Foreign Trade Statistics indicate that the share of
hats which replaced fez imports, in total imports, decreased to a very
low level in a few years. Rather, it was observed that the local
production replaced import in the supply of hats gradually. The impacts
of the Great Depression of 1929 and The Customs Tariff Law on the
hat imports were limited. The hat did not impose a serious burden on
the economy of the state. But, in fact, cost of living index, civil servant
salaries and hat prices data show that the public bore the main burden.
Taking this situation into account, the government gave the civil
servants an advance on hats on condition that they be paid back one
year later. The economic conditions of the period did not allow such an
appropriation to be issued to the public.
Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları / Recent Period Turkish Studies, 2022
Asia Minor Studies, Jan 30, 2022
Book Reviews by Kaya İmrag
Varlık, 2023
Yolculuk iyi başlar ve Mümtaz, romana bir kadın karakteri nihayet sokabilmiştir: Nana. Fakat ters... more Yolculuk iyi başlar ve Mümtaz, romana bir kadın karakteri nihayet sokabilmiştir: Nana. Fakat ters giden şeyler de vardır. Mümtaz’ın muhayyilesi giderek bulanmaktadır. Gerçek ile kurgu, aralarındaki sınırı belirleyen duvarı aşmış birbirine karışmıştır. Roman karakterleri, şimdi Mümtaz’ın yarattığı evrenin dışına taşar ve büsbütün kontrolden çıkarlar. Artık romanı yakmak bile bir çözüm değildir.
Uploads
Papers by Kaya İmrag
headgear issue. The fez, which caused serious reactions when it was worn on the heads for the first time during the reign of Mahmud II, gained a religious identity over time and became a symbol of Ottomanism. Because of cultural motivations, in the mental world of the Ottomans, a contrasting relationship was established between the fez and the hat of the Europeans, which was seen in many parts of the Empire in the 19th century. In this study, the headdress problem in the Ottoman Empire is discussed around the archive documents containing the hat ban practices between 1876-1914. In this study, the headgear problem in the Ottoman Empire is discussed around the archive documents containing the hat ban practices between 1876-1914. In addition, the characteristics of the regions where measures are taken not to wear hats, the occupations of hat wearers and the socio-economic environment they belong to, expressions that clearly reveal the perception of the fez and hat, and the motives that are effective in hat bans are revealed. This study, though, does not ignore this cultural and historical background, it reveals that the main determining factor in the hat ban practices during the periods of Abdulhamid II and The Second Contitutional was the political conjuncture. Abdulhamid II, who pursued an Islamist policy and emphasized the caliphate, gave importance to symbolic elements such as the fez. In this period, due to the concern about the rupture of the critical provinces of the Empire, the importance of a "sovereignty" symbol indicating the presence of the state in these regions was attributed to the fez. The Practices during the Second Constitutional period were affected by the public order problem and concerns about the security of a regime that had not yet been consolidated. İttihat ve Terakki Fırkası (The Union
and Progress Party) was concerned that the people might be agitated and led to an antiConstitutional movement.
değerler etrafında birleştirmeyi amaçlamıştı. Bununla birlikte böylesine bir girişimin, laiklik
alanındaki uygulamalar başta olmak üzere, tepkileri beraberinde getireceği açıktı.
Tek Parti rejimi bu tepkiler hesaba katılarak tesis edilmişti. Bir yandan kamu otoritesi
aracılığıyla inkılaplar hayata geçiriliyor, diğer yandan iktidarın hükmünü kabul edilebilir ve
sürekli kılacak olan “yumuşak gücü”nü tesis etmek için kültürel alana yatırım yapılıyordu.
Aydınların rolü romanları, hikayeleri ve piyesleriyle kültürel alanda Cumhuriyetin anlatısını
işlemekti. Bu anlatıda iyi ile kötü, aydın ile gerici arasındaki sınırları belirginleştirilmeliydi. Bu
sınırların yeterince ortaya konulmadığı durumlarda sansür mekanizması, iktidarla bütünleşmiş
aydınların eserleri için de devreye girebiliyordu. Nitekim 1929 yılında Yakup Kadri’nin Sağanak
adlı tiyatro eserinin dört gösterimden sonra yasaklanması buna dair önemli bir örnektir.
şapkaya dair algıyı net bir şekilde ortaya koyan ifadeler ve şapka yasaklarında etkili olan nedenler ortaya konulmaktadır.
Bu çalışma, bu kültürel ve tarihsel arka planı göz ardı etmemekle birlikte, II. Abdülhamid ve II. Meşrutiyet dönemlerindeki şapka yasağı uygulamalarında, asıl belirleyici unsurun siyasal konjonktür olduğunu ortaya koymaktadır. İslamcılık politikası güden ve hilafeti öne çıkaran II. Abdülhamid fes gibi sembolik unsurlara önem vermiştir. Bu dönemde, İmparatorluğun kritik vilayetlerinin kopmasından duyulan endişe nedeniyle, fese, bu bölgelerde devletin varlığını gösteren bir “egemenlik” simgesi önemi atfedilmiştir. II. Meşrutiyet dönemindeki uygulamalar ise asayiş sorunu ve henüz tahkim edilmemiş bir rejimin güvenliğine yönelik kaygılardan etkilenmiştir. İttihat ve Terakki Fırkası, halkın galeyana getirilerek Meşrutiyet karşıtı bir harekete sevk edilebileceğinden endişe etmiştir.
ihmal edilmiştir. Buradan hareketle bu çalışmada zengin iktisadi veriler
ışığında inkılabın sosyo-ekonomik yönleri ele alınacaktır. Şapka
ihtiyacı büyük ölçüde ithalat yoluyla karşılandı. Şapka en çok İtalya ve
Fransa’dan ithal edildi. 1923-1933 Dış Ticaret İstatistikleri fes
ithalatının yerine geçen şapkanın toplam ithalat içindeki payının birkaç
yıl içinde çok düşük bir seviyeye indiğini göstermektedir. Üstelik yerli
üretimin, şapka temininde, giderek ithalatın yerini aldığı görülmektedir.
1929 Dünya Ekonomik Buhranı ve Gümrük Tarife Kanunu’nun şapka
ithalatına etkileri ise sınırlı oldu. Şapka devlete ciddi anlamda bir yük
getirmedi. Hayat pahalılığı endeksi, memur maaşları ve şapka fiyatları
verileri asıl yükü halkın çektiğini göstermektedir. Hükûmet bu durumu
dikkate alarak memurlara bir yıl sonra geri ödenmesi şartıyla şapka
avansı vermiştir. Dönemin ekonomik koşulları halka böyle bir ödenek
çıkarılmasına olanak vermemiştir.
The Hat Revolution has been the subject of many studies, but it has
been neglected from an economic point of view. From this point of
view, in this study, the socio-economic aspects of the revolution will be
discussed in the light of rich economic data. The demand for hats was
considerably supplied by import. The hats were mostly imported from
Italy and France. The Foreign Trade Statistics indicate that the share of
hats which replaced fez imports, in total imports, decreased to a very
low level in a few years. Rather, it was observed that the local
production replaced import in the supply of hats gradually. The impacts
of the Great Depression of 1929 and The Customs Tariff Law on the
hat imports were limited. The hat did not impose a serious burden on
the economy of the state. But, in fact, cost of living index, civil servant
salaries and hat prices data show that the public bore the main burden.
Taking this situation into account, the government gave the civil
servants an advance on hats on condition that they be paid back one
year later. The economic conditions of the period did not allow such an
appropriation to be issued to the public.
Book Reviews by Kaya İmrag
headgear issue. The fez, which caused serious reactions when it was worn on the heads for the first time during the reign of Mahmud II, gained a religious identity over time and became a symbol of Ottomanism. Because of cultural motivations, in the mental world of the Ottomans, a contrasting relationship was established between the fez and the hat of the Europeans, which was seen in many parts of the Empire in the 19th century. In this study, the headdress problem in the Ottoman Empire is discussed around the archive documents containing the hat ban practices between 1876-1914. In this study, the headgear problem in the Ottoman Empire is discussed around the archive documents containing the hat ban practices between 1876-1914. In addition, the characteristics of the regions where measures are taken not to wear hats, the occupations of hat wearers and the socio-economic environment they belong to, expressions that clearly reveal the perception of the fez and hat, and the motives that are effective in hat bans are revealed. This study, though, does not ignore this cultural and historical background, it reveals that the main determining factor in the hat ban practices during the periods of Abdulhamid II and The Second Contitutional was the political conjuncture. Abdulhamid II, who pursued an Islamist policy and emphasized the caliphate, gave importance to symbolic elements such as the fez. In this period, due to the concern about the rupture of the critical provinces of the Empire, the importance of a "sovereignty" symbol indicating the presence of the state in these regions was attributed to the fez. The Practices during the Second Constitutional period were affected by the public order problem and concerns about the security of a regime that had not yet been consolidated. İttihat ve Terakki Fırkası (The Union
and Progress Party) was concerned that the people might be agitated and led to an antiConstitutional movement.
değerler etrafında birleştirmeyi amaçlamıştı. Bununla birlikte böylesine bir girişimin, laiklik
alanındaki uygulamalar başta olmak üzere, tepkileri beraberinde getireceği açıktı.
Tek Parti rejimi bu tepkiler hesaba katılarak tesis edilmişti. Bir yandan kamu otoritesi
aracılığıyla inkılaplar hayata geçiriliyor, diğer yandan iktidarın hükmünü kabul edilebilir ve
sürekli kılacak olan “yumuşak gücü”nü tesis etmek için kültürel alana yatırım yapılıyordu.
Aydınların rolü romanları, hikayeleri ve piyesleriyle kültürel alanda Cumhuriyetin anlatısını
işlemekti. Bu anlatıda iyi ile kötü, aydın ile gerici arasındaki sınırları belirginleştirilmeliydi. Bu
sınırların yeterince ortaya konulmadığı durumlarda sansür mekanizması, iktidarla bütünleşmiş
aydınların eserleri için de devreye girebiliyordu. Nitekim 1929 yılında Yakup Kadri’nin Sağanak
adlı tiyatro eserinin dört gösterimden sonra yasaklanması buna dair önemli bir örnektir.
şapkaya dair algıyı net bir şekilde ortaya koyan ifadeler ve şapka yasaklarında etkili olan nedenler ortaya konulmaktadır.
Bu çalışma, bu kültürel ve tarihsel arka planı göz ardı etmemekle birlikte, II. Abdülhamid ve II. Meşrutiyet dönemlerindeki şapka yasağı uygulamalarında, asıl belirleyici unsurun siyasal konjonktür olduğunu ortaya koymaktadır. İslamcılık politikası güden ve hilafeti öne çıkaran II. Abdülhamid fes gibi sembolik unsurlara önem vermiştir. Bu dönemde, İmparatorluğun kritik vilayetlerinin kopmasından duyulan endişe nedeniyle, fese, bu bölgelerde devletin varlığını gösteren bir “egemenlik” simgesi önemi atfedilmiştir. II. Meşrutiyet dönemindeki uygulamalar ise asayiş sorunu ve henüz tahkim edilmemiş bir rejimin güvenliğine yönelik kaygılardan etkilenmiştir. İttihat ve Terakki Fırkası, halkın galeyana getirilerek Meşrutiyet karşıtı bir harekete sevk edilebileceğinden endişe etmiştir.
ihmal edilmiştir. Buradan hareketle bu çalışmada zengin iktisadi veriler
ışığında inkılabın sosyo-ekonomik yönleri ele alınacaktır. Şapka
ihtiyacı büyük ölçüde ithalat yoluyla karşılandı. Şapka en çok İtalya ve
Fransa’dan ithal edildi. 1923-1933 Dış Ticaret İstatistikleri fes
ithalatının yerine geçen şapkanın toplam ithalat içindeki payının birkaç
yıl içinde çok düşük bir seviyeye indiğini göstermektedir. Üstelik yerli
üretimin, şapka temininde, giderek ithalatın yerini aldığı görülmektedir.
1929 Dünya Ekonomik Buhranı ve Gümrük Tarife Kanunu’nun şapka
ithalatına etkileri ise sınırlı oldu. Şapka devlete ciddi anlamda bir yük
getirmedi. Hayat pahalılığı endeksi, memur maaşları ve şapka fiyatları
verileri asıl yükü halkın çektiğini göstermektedir. Hükûmet bu durumu
dikkate alarak memurlara bir yıl sonra geri ödenmesi şartıyla şapka
avansı vermiştir. Dönemin ekonomik koşulları halka böyle bir ödenek
çıkarılmasına olanak vermemiştir.
The Hat Revolution has been the subject of many studies, but it has
been neglected from an economic point of view. From this point of
view, in this study, the socio-economic aspects of the revolution will be
discussed in the light of rich economic data. The demand for hats was
considerably supplied by import. The hats were mostly imported from
Italy and France. The Foreign Trade Statistics indicate that the share of
hats which replaced fez imports, in total imports, decreased to a very
low level in a few years. Rather, it was observed that the local
production replaced import in the supply of hats gradually. The impacts
of the Great Depression of 1929 and The Customs Tariff Law on the
hat imports were limited. The hat did not impose a serious burden on
the economy of the state. But, in fact, cost of living index, civil servant
salaries and hat prices data show that the public bore the main burden.
Taking this situation into account, the government gave the civil
servants an advance on hats on condition that they be paid back one
year later. The economic conditions of the period did not allow such an
appropriation to be issued to the public.