CHINESE LANGUAGE AND LITERATURE

As once expressed by the German Sinologist Prof. Dr. Wolfram Eberhard, Sinology is a national discipline for the Turks simply because it is the Chinese sources that provide the most extensive and elaborative records on the ancient Turkish history and culture. Well then, do we, the Turkish sinologists, give due consideration to sinology researches, which function as in integral part of the Turkish history and culture? Sadly, answer to this question is most of the time not affirmative. Even though Wolfram Eberhard levelled up the Turkish sinology to an international scale during his office at Ankara University in 1937-1948, the methods initiated by him could not be resumed after his departure from Turkey, which in turn, resulted in stagnation of the discipline. The fact that sinology researches do not run complementary to one another, and failure to publish research results-which absolutely take great efforts, time and energy-and to make them available for and accessible to a large mass, discipline's failure to come up with long-lasting works that would pave the ground for further researches for the Turkish culture, that native sinologists cannot employ an extensive perspective to sinology researches, and either fail or are unwilling to establish principles with regards to scientific methods utilised to this end can be listed amongst the primary reasons for the aforecited stagnation. Rising generation of the Turkish sinologists were thus deprived of toponomy, titles, personalities and fundamental Chinese works of conventional and modern era that were supposed to be available for them to conduct researches in their field of interest. In this work, it is intended to present an outline of contemporary sinology researches in Turkey. FOREWORD As is known, Chinese civilisation is one of the ancient, which still survives. China has a firm and solid tradition of state for thousands of years, has exquisite funds of knowledge and experience in the world's oldest and richest record keeping, and has been historically, culturally, economically and politically involved with the neighbouring Huns, Mongols, Tibetans amongst many other tribes interalia their own culture. For this reason sinology researches constitute one of the most popular academic disciplines. Recent economic growth and improvement in China, and dynamics of international relationships have undoubtedly been influential on popularity of this scientific field. In this limited work, however, general characteristics of the sinology researches conducted in Turkey up until today will be

Novel laureate in literature since 2012, the prominent Chinese novelist Mo Yan was born and raised in a village in the province of Shandong. His works are often themed on rural life. Contrary to the case in Turkey, researches on rural life in China have advanced on a continuous basis since the 20s of the 20th century in China. This can be explained with the fact that primarily Mo Yan and Jia Pingwa, as prominent novelists in China, never stopped writing on villages, villagers and inner world of peasants that endeavoured to lead the life in the city as they did back in the village. In this brief research study, we try to discuss in what way Mo Yan touched on the pastoral literature in his works.

VIII. yüzyılda Çin'den Hindistan'a Budist klasiklerini temin etmek amacıyla deniz yoluyla Hindistan yolculuğuna çıkan Kore asıllı Budist rahip Hui Chao, dönüşte karayolunu kullanarak Batı Türkistan bölgesinde yaşayan Türklerin, yaşam şekilleri, gelenekleri ve kültürleri ve söz konusu dönemde Türklerin yaşadıkları bölgeler ve bu bölgelere giden yollar hakkında önemli bilgiler vermektedir. Seyyahın verdiği bu bilgilerin kaynaklarda geçen kayıtlarla örtüşmesi değerini daha da arttırmaktadır. Aslı günümüze kadar ulaşmayan bu seyahatnamenin bir nüshası batılı bilim adamları tarafından gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu kısa araştırmamızda ülkemizde hakkında her hangi bir çalışmanın yapılmadığı Hui Chao ve Seyahatnamesi'ne dikkatleri çekmek üzere genel bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.

Çeviren: Eyüp SARITAŞ  Özet 1900-1983 Yılları Arasında Çin'de Uygur Araştırmaları Tarihinin Genel Durumu başlıklı bu çalışmanın alanı Xianjian Uygur Otonom Bölgesi tarihi araştırmalarının ana içeriğini kapsamaktadır. Burada bir araya toplan bazı materyaller genel olarak tanıtılmaya çalışılmış ve yaklaşık son 100 yıldan bu yana Çin'de Uygur tarihi araştırmalarının genel görünümü hakkında bilgi verilmiştir.

As once expressed by the German Sinologist Prof. Dr. Wolfram Eberhard, Sinology is a national discipline for the Turks simply because it is the Chinese sources that provide the most extensive and elaborative records on the ancient Turkish history and culture. Well then, do we, the Turkish sinologists, give due consideration to sinology researches, which function as in integral part of the Turkish history and culture? Sadly, answer to this question is most of the time not affirmative. Even though Wolfram Eberhard levelled up the Turkish sinology to an international scale during his office at Ankara University in 1937-1948, the methods initiated by him could not be resumed after his departure from Turkey, which in turn, resulted in stagnation of the discipline. The fact that sinology researches do not run complementary to one another, and failure to publish research results-which absolutely take great efforts, time and energy-and to make them available for and accessible to a large mass, discipline's failure to come up with long-lasting works that would pave the ground for further researches for the Turkish culture, that native sinologists cannot employ an extensive perspective to sinology researches, and either fail or are unwilling to establish principles with regards to scientific methods utilised to this end can be listed amongst the primary reasons for the aforecited stagnation. Rising generation of the Turkish sinologists were thus deprived of toponomy, titles, personalities and fundamental Chinese works of conventional and modern era that were supposed to be available for them to conduct researches in their field of interest. In this work, it is intended to present an outline of contemporary sinology researches in Turkey.

Ya2an: Yang SHENG-MING Çev.: Eyüp SARITAŞ* , • Ti, Ting-ling ve Tieh-le türklerin kendilerine verdikleri ismin değişik Çince telaffuzları olmalıdır. Bu konuda Çinli ve batılı bilim adamları öteden beri aynı noktada birleşmektedirler 2 . Fakat "T'ieh-le" sözcüğünün hangi milletin dilinden geldiği konusunda araştırmacılar farklı görüşler ileri sürmektedirler. Bazılarına göre "Tieh-le", "ChVle" sözcüğünün Türkçedeki "Türk" isminin çoğul şekli olan 'Türkler" den 3 geldiğini savunmaktadırlar. Fakat ismin sonuna eklenmiş olan -ler eki çoğul belirtse de bu ek çağdaş Türkçe'de bulunmasına rağmen. Eski Türkçede böyle bir kural yoktur. Bir diğer grup bilimadamı ise Ting-ling, Ch'ı-le ve T'ieh-le sözcüklerinin Moğolca "Tegre", "Terege" den geldiğine inanmaktadırlar 4 . Fakat bu isimlerin, sözkonusu milletin kendilerine verdikleri adların transkripsiyon şekli olduğu fikri de kabul görmemektedir. Zira en azından bu görüş, tarihi çevre açısından uygun değildir. :

Cin’in Qinghai eyaletinin Xunhua ilcesinde yasamlarini surduren Salar Turklerinin toplam sayisi 2000 yilinda yapilan nufus sayimi sonuclarina gore 104.503’tur. Turkoloji biliminin ozel ilgi duyulan alanlarindan birisi olan Salar Arastirmalari Cinli ve bazi batili bilim insanlari arasinda oldukca fazla ilgi cekmesine ragmen Turkiye’de sadece dilciler tarafindan ragbet gormektedir. Salar otonom ilcesi olan Xunhua’da saglik faaliyetlerinin tarihi cok eskilere dayanmamaktadir. Cin resmi kayitlarina gore sozu edilen ilcede ilk hastane 1944 yilinda kurulmustur. 1949 yilinda Cin devletinin kurulmasiyla Xunhua Ilce kaymakamligina bagli olarak Saglik Mudurlugu hizmetlerine baslamistir. 1981 yilinda bu hastanede 52.919 kisi tedavi edilmis, 1710 kisi yatan hasta olarak saglik hizmetleri almistir. 1990 yilina gelindiginde yatak sayisi 86’ya cikan hastanede iki adet poliklinik bulunuyordu. Toplam 106 personelin 83’u saglik teknisyeni olarak gorev yapmistir. 6000 metrekare kapali alana sahip olan...

Ulkemizde Cin ile ilgili arastirmalar Ataturk’un on ayak olmasiyla 1935 yilinda Ankara Universitesi Dil ve Tarih Cografya Fakultesi bunyesinde Sinoloji kursusunun kurulmasiyla baslatilmistir. Bu kursude, 1937-1948 yillari arasinda gorev yapan Alman Sinolog Prof. Dr. Wolfram Eberhard, ulkemizde Sinoloji biliminin gelismesine buyuk katkilar yaparak Cin kaynaklarinda yer alan Turklerle ilgili bolumlerin belirlenmesi ve degerlendirilmesi ile Cin edebiyati ve tarihi alaninda pek cok arastirmalar gerceklestirmistir. Temeli saglam bir sekilde atilan bu bilim dali Eberhard’dan sonra yetisen Prof. Dr. Bahaeddin, Ogel, Prof. Dr. Muhaddere Nabi Ozerdim, Prof. Dr. Pulat Otkan, Prof. Dr. Gulcin Candarlioglu, Prof. Dr. Ayse Onat, Prof. Dr.Ozkan Izgi ve Prof. Dr. Bulent Okay gibi Sinolog ve tarihcilerin buyuk cabalariyla Cin kaynaklari isiginda pek cok bilimsel eserler ortaya konmakla kalinmamis, bu degerli bilim insanlarinin yetistirdikleri genc nesle mensup arastirmacilar da ayni gayret ve aziml...

The Turkic people in Central Asia started to convert to Islam in the mid-8 th century. Islam, just like other religions in other cultures, had an impact on various aspects of Turkish life, including literacy, language, and culture. It seems that the concept of four humors has been adopted by Turkic people along with the conversion to Islam. The humoral pathology theory based on the idea that human bodies contain basic four humors, or fluids (i.e., blood, yellow bile, black bile, and phlegm), was the mainstream medical system for hundreds of years. After a paradigm shift in medicine in the mid-19 th century, this theory was replaced with the modern germ theory. However, the reflections of the four humors theory can be observed in the Kutadgu Bilig, an 11 th century Central Asian Turkic "mirror for princes," which contains pieces of advice on ideals of statecraft. It is also possible to find the traces of medical understanding of Turkic people from that period in this work. The evaluation of the manuscript shows that it contains valuable information related to humoral pathology theory. Some of the examples are that it emphasizes that the harmony of the humors is essential for a healthy life; the relationship between temperament and age, season, food, and four qualities (hot-cold and wet-dry) is expressed. In conclusion, the Kutadgu Bilig is a good sample of work containing information on the humoral pathology theory in Central Asian Turkish medicine from the 11 th century.

Göktürkler eski çağlarda Çin'in kuzeyinde yaşamış göçebe bir millettir. Göktürklerin en üst yöncüci tabakası Aşina Ailesi idi. VI. yüzyılda Doğu Türkistan'ın kuzeydoğusunda siyasi bir güç olarak yükselmeye bağlamışlar, daha sonra Gobi Çölü ; nün güney ve kuzey kesimi ile Orta Asya bölgesine doğru genişlemişlerdir. 552 yılında yine Aşma Ailesine mensup Turnen. Gobİ bölgesinde siyasi otoritesim kurmuş, 742 yılında ise Baü Göktürklerden Aşina Xin'in siyasi gücünü kaybetmesiyle Çin'de ve Oita Asya'da yaklaşık olarak 200 yıllık aküf siyasi tarihi sona ermiştir. Göktürkler. Çin ve dünya tarihini geniş çapta etkilemişlerdir. Bu çalışına, onların toplum sistemiyle ilgili olarak gelenek ve din açısından konuya yaklaşmayı amaçlamaktadır.