Papers by mehmet ali özdemir

lnternational Journal of Geography and Geography Education
Bu araştırmada ortaöğretim 10. sınıf coğrafya dersi topoğrafya ve kayaçlar konusunun web 2.0 araç... more Bu araştırmada ortaöğretim 10. sınıf coğrafya dersi topoğrafya ve kayaçlar konusunun web 2.0 araçlarıyla öğretilmesinin öğrenci akademik başarısı üzerine etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla çalışma ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desene göre yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunu 2019-2020 eğitim-öğretim yılında sınavla öğrenci alan bir Anadolu Lisesi’nin 10. sınıfında öğrenim gören 114 öğrencisi oluşturmuştur. Web 2.0 Araçlarıyla Coğrafya Öğretimi uygulanan iki şube deney grubu (N=57) ve Öğretim Programına Dayalı Coğrafya Öğretimi uygulanan iki şube kontrol grubu (N=57) şeklinde atanmıştır. Çalışmada araştırmacıların geliştirdiği “Topoğrafya ve Kayaçlar Akademik Başarı Testi” veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Cronbach alfa güvenirlik katsayısı 0,93 hesaplanan başarı testi deney ve kontrol gruplarında uygulama öncesi ve sonrasında uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, web 2.0 araçlarıyla coğrafya öğretiminin gerçekleştirildiği deney grubunda öğrenci...

Dunya ve atmosferinin 21. yuzyildaki en onemli sorunlarindan biri, iklim olaylarindaki degisimler... more Dunya ve atmosferinin 21. yuzyildaki en onemli sorunlarindan biri, iklim olaylarindaki degisimlerin meydana getirdigi olumsuz etkilerdir. Bu nedenle iklim degisimlerini ve etkilerini ele alan calismalarin onemi gun gectikce artmaktadir. Bu amacla ulkemizin kurak sahalarindan biri olan Acigol Havzasi’nda cesitli istatistiksel yontemler ile yagisin alansal ve zamansal dagilim egilimleri incelenmistir. Kullanilan yontemler gunumuz bilim dunyasi icin onemlidir. Yagisin alansal dagilimi ve degisimi icin Contour (Kontur) Plot analizi, sahada yagisin dagilisinda etkili olan faktorlerinde etkisini olcmek icin Etkilesimli 3D yuzey analizinden yararlanilmistir. Gelecege yonelik egilimleri belirmek icin Quadratic trend analizinden, elde edilen bulgularin haritalanmasinda ise, interpolasyon tekniginden yararlanilmistir. Sahada yagis ile ilgili yapilan tum analizlerin kendi icerisinde tutarli oldugu, havzanin tamaminda yagista azalmanin goruldugu sonucuna ulasilmistir. Yagistaki azalma miktari h...
UZUNYAYLA, GÖVDELİ DAĞI ve YAKIN ÇEVRESİNDE (DOĞU TOROSLAR) KARSTİK ŞEKİLLER / Karstic Land Forms In Uzunyayla, Govdeli Mountain And It’s Near Environment (The Eastern Taurus)
Doğu coğrafya dergisi, 2007
... The Eastern Taurus) UZUNYAYLA, GOVDELI DAGI ve YAKIN ÇEVRESINDE (DOGU TOROSLAR) KARSTIK SEKÌL... more ... The Eastern Taurus) UZUNYAYLA, GOVDELI DAGI ve YAKIN ÇEVRESINDE (DOGU TOROSLAR) KARSTIK SEKÌLLER Prof.Dr. M. Ali ÖZDEMIR Aras.Gür. ... yash kalkerler üstte yer alan daha genç birimler üzerine güneyden kuzeye dogru Lütcsiyen'de itilmisttr (Atabey ve Aktimur ...

Co, 2007
İnceleme alanı Armutlu Yarımadasının kuzey kesiminde yer alan Yalova ilidir. Bu çalışmada Yalova ... more İnceleme alanı Armutlu Yarımadasının kuzey kesiminde yer alan Yalova ilidir. Bu çalışmada Yalova ilinde yaygın olan örtü altı yetiştiriciliği (seracılık) faaliyetleri ile fiziki coğrafya unsurları arasındaki ilişkilere değinilmiştir. Çalışmanın amacı, il ekonomisindeki gelirlerin yaklaşık 1/3'ü oluşturduğu çeşitli kurumların verilerinde ifade edilen seracılık faaliyetlerinin neden Yalova ilinde bu kadar geliştiği sorusunun cevabını ortaya koymaktır. Sera ürünlerinin yaklaşık %50'si yurt dışına ihraç edilmektedir. İl ekonomisine ve dolayısıyla ülke ekonomisine milyonlarca dolar döviz akışı sağlanmış olmaktadır. İlin 2001'de 3.463 $(Türkiye-2160 $) ve 2005 yılında 8.300 $ (Türkiye-5062$) olan kişi başına düşen milli geliri Türkiye ortalamasının bir hayli üzerindedir. Bu durumda diğer sektörlerle birlikte seracılık faaliyetlerinin önemli bir katkısı vardır. Yörede seracılık faaliyetleri için fiziki şartlar uygun olup, beşeri faktörlerde seracılığı destekler niteliktedir. Ancak, görülen don olayları, azda olsa bazı yıllar etkili olan kar yağışları, ürünlere zarar veren çeşitli hastalıklar, kaliteli tohum ihtiyacının yurt dışından sağlanması yörede seracılık faaliyetlerinin en önemli sorunlarıdır. Yörede süs bitkisi ve taze sebze seracılığı yapılmaktadır. Süs bitkisi seracılığı uluslar arası boyutlara ulaşmıştır.

Coğrafya Dergisi, 2010
Çalışma alanı, Denizli ile Afyonkarahisar İl sınırları içerisinde, 1292 km2 alan kaplayan Acıgöl ... more Çalışma alanı, Denizli ile Afyonkarahisar İl sınırları içerisinde, 1292 km2 alan kaplayan Acıgöl Havzası içerisinde yer alan Acıgöl ve yakın çevresidir. Acıgöl çevresi, yarıkurak iklim şartlarının hâkim olduğu, bitki örtüsünün taban arazide çok az yer tuttuğu ve havzanın en derin kısımlarını işgal etmiş playa karakterli bir göl ile karakterize olmaktadır. Göl kıyılarında yıllık toplam yağış miktarı 368-392 mm arasında, yıllık ortalama sıcaklık ise 13 OC' dir. Acıgöl'ün en yüksek göl seviyesi ortalama 842,74 m ile 1970 yılında ölçülmüştür. En düşük ortalama ise 836,47 m ile 2001 yılına aittir. Acıgöl tektonik-karstik kökenli çöküntünün düz taban kesimine yerleşmesi nedeniyle, mevsimsel seviye değişimleri geniş bir alanda görülmektedir. Kuraklık ve aşırı su kullanımı nedeniyle gölün alanı her geçen gün küçülerek 1970: 160 km2, 2008: 50 km2 gerilemiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında, havza ikliminde son 33 yılda (1975-2008), meydana gelen değişimlerin ve küresel ısınmanın önemli rolü vardır. Özellikle, aşırı sıcaklıklar ve artan buharlaşma yağıştaki azalma, aşırı su tüketimi ve tarımsal su kullanımı yarıkurak iklim şartlarının hüküm sürdüğü havzada çölleşmeye neden olmuştur. Gölün çekildiği geniş alanlarda tuz, tuz kristalleri ve kumullar oluşmaktadır. Rüzgâr erozyonu sonucunda kumlar, batı sektörlü rüzgârlar tarafından havzanın doğu kesimine doğru sürüklenmekte ve toz bulutları oluşmaktadır. Bu toz bulutları, Dazkırı çevresindeki başta meyve bahçeleri olmak üzere, tarım arazilerine ve çevredeki bitki örtüsüne ciddi zararlar vermektedir.

Social Sciences Studies Journal, 2019
Günümüzde küresel iklim değişikliği ile birlikte, Karadeniz havzasında yağış, sel ve kütle hareke... more Günümüzde küresel iklim değişikliği ile birlikte, Karadeniz havzasında yağış, sel ve kütle hareketlerinin sıklığı ve şiddetinde artışa bağlı afetlerde bir artış gözlenmektedir. Bunlardan biri de Türkiye'de Batı Karadeniz Bölümü'nde Zonguldak ili Devrek ilçe merkezinde oluşan Devrek Heyelanı afetidir. Bu çalışmada, yerleşim alanı ve alt yapıya büyük zarar veren, 2015 yılında gerçekleşen Devrek (Zonguldak) Heyelanı jeomorfolojik metotlarla incelenmiştir. Önce, heyelana yol açan jeolojik, jeomorfolojik, antropojenik, klimatik faktörler incelenmiş daha sonra ise arazide gözlemler yapılarak heyelanın jeomorfolojik özellikleri gözlemlenmiş ve güncel durum değerlendirilmesi yapılmıştır. Heyelan alanında, Devrek Çayı'nın yan kolu olan Çomaklar Deresi'nin V şeklindeki vadisinin ortalama yamaç eğimi %23 olup kiltaşından oluşan yamaçlar kütle hareketlerine karşı duyarlıdır. Heyelanın gerçekleştiği alan Alt-Orta Eosen silttaşı, kumtaşı ve çoğunlukla kiltaşından oluşur. Devrek Heyelanı bölgesinde olayı yaşayan insanlarla yapılan mülakatlarda, heyelan öncesinde yamacın üst bölümündeki çukurlukta sürekli bir su birikmesi olduğu bilgisi alınmıştır. Bu da heyelan öncesinde, tabanda geçirimsiz kil katmanı üzerinde su birikmesi olduğunu göstermektedir. Heyelan alanına yaklaşık 2,5 km mesafede bulunan Devrek otomatik meteoroloji gözlem istasyonunun 2008-2017 yılları arasındaki ölçümlerine göre ilçenin yıllık ortalama yağış miktarı 762,48 mm. dir. Heyelan, yaz mevsiminde temmuz ayında yağışlı geçen günün ertesinde gerçekleşmiştir. Yapımı devam eden Devrek-Ereğli Karayolu'nda önlem alınmaksızın yapılan yarma ve dolgu işlemleri ve heyelan açısından riskli yamacın ortasından geçirilen yol yamacın denge açısını değiştirmiştir. 2015 yılının yağışlı geçen baharını izleyen yaz mevsiminde aşırı yağış sonrasında kütle hareketi 16.07.2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Bu durum maddi sorunların yanı sıra sosyal ve psikolojik sorunlar da doğurmuştur. İnsanlar evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Heyelan sebebiyle 86 bina hasar görmüş, bazıları ise yıkılmıştır. Boşaltılan alanlardaki binalarda hırsızlık olayları meydana gelmiş, metruk binalar madde bağımlılarının barınağına dönüşmüştür. Bunların yanında, heyelan kopma bölgesinin üst tarafında kalan bir mahallenin zarar görme riskini önlemek için üst kütleye yamaç tesviyesi, fore kazık, beton bariyer, duvar örme, tahliye kanalı gibi uygulamalar yapılmıştır. Heyelan açısından duyarlı alanlar tespit edildikten sonra yapılaşma öncesinde, yapılaşma sırasında ve sonrasında yapılabilecek ıslah çalışmaları ile heyelanların zararları azaltılabilir. İnsan ve doğanın ortak etkileri sonucu gerçekleşen Devrek Heyelanı bu yönüyle ele alınacak, yol çalışmalarının heyelanlarla ilişkisi ortaya konulmaya çalışılacak ve çözüm önerileri sunulacaktır.

Afyon Kocatepe Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, Jun 20, 2017
Özet Türkiye'de boydan boya seçilen 32 istasyondan alınan aylık minimum ortalama sıcaklık değerle... more Özet Türkiye'de boydan boya seçilen 32 istasyondan alınan aylık minimum ortalama sıcaklık değerleri ile arktik salınım indis değerleri arasında anlamlı negatif bir korelasyon olduğu gözlemlenmektedir. Bununla birlikte Türkiye'nin batısına gidildikçe istasyonların arktik salınıma verdiği tepki giderek ilginç bir şekilde değişmekte, korelasyon anlamlık dereceleri daha zayıf hale gelmektedir. Korelasyon değerleri üzerinde karasal, denizel faktörlerin açık etkilerinin olduğunu görmekteyiz. Bu etki sıcaklık değerleri ile atmosferik salınımlar arasında daha net bir şekilde görülmektedir. Arktik salınım özellikle karasal iklimin egemen olduğu yerlerde bulunan istasyonların sıcaklık değerleri üzerinde etkilidir. Öte yandan denizel iklimin egemen olduğu alanlarda yer alan istasyonlarda bu etki ya çok zayıf ya da çok anlamsız bir korelasyon şeklindedir. Genel olarak aylık minimum ortalama sıcaklık değerleri ile arktik salınım indis değerleri arasında negatif bir korelasyon mevcuttur. Başka bir ifade ile arktik salınım indis değerleri düştükçe Türkiye'de aylık minimum ortalama sıcaklıklar artmaktadır. Arktik salınımın Türkiye'deki istasyonların aylık minimum ortalama sıcaklık değerleri üzerindeki etkileri barizdir. Eğilimler Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarında anlamlıdır.

Çaltı Çayı Yukarı Havzası’nın (Kangal Doğusu) Jeomorfolojisi (Geomorphology of the Upper Basin of Çaltı Stream, East of Kangal)
Social Science Research Network, 2008
Turkish Abstract: Inceleme alani, Turkiye’nin onemli Neojen havzalarindan birini olusturan Uzunya... more Turkish Abstract: Inceleme alani, Turkiye’nin onemli Neojen havzalarindan birini olusturan Uzunyayla Platosu’nun dogusunda, Firat’in onemli kollarindan Calti Cayi’nin Yukari Havzasi’ni kapsamaktadir. Jeolojik bir havza olan Uzunyayla Paltosu, morfolojik olarak iki farkli havzaya ayrilmaktadir. Bu platonun bati bolumu Uzunyayla Havzasi’ni, dogusu ise Kangal Havzasi’ni olusturmaktadir. Kangal Havzasi’nin dogusunda yer alan inceleme alani, kuzey ve guneyden ters faylarla sinirlandirilmis oldugundan bir dag arasi havzasidir. K-G dogrultulu sikisma rejimi etkisinde kalan inceleme alani surekli yukselmistir. Yukselmeye neden olan bindirmeler Alt Pliyosen’e kadar etkili oldugu icin genc tektonigin Pliyosen’de basladigi bir alandir. Ust Miyosen-Pliyosen boyunca surekli sedimantasyon alani ozelligini koruyan havzada, kalinligi yer yer 200 m’yi bulan yatay yapili golsel ve akarsu olusuklari birikmistir. Kuzey ve guneyde daglik alanlar uzerinde havzanin farkli donemlerdeki taban seviyesine gore belli yukseltilerde asinim yuzeyleri gelismistir. Neotektonik donemde daglik alanlar KDGB dogrultusunda sol yanal atimli faylarla dilimlenmistir. Bu faylar da KB-GD dogrultusunda sag yanal atimli ikincil faylarla kesilmistir. Calti Cayi Yukari Havzasi, yatay yapili dolgularin yarilmasiyla olusan ortalama 1650 m yukseltilerinde yapisal bir platodur. Bu havzada, kivrimli, kirikli, yatay ve monoklinal yapida gelisen yer sekillerini de gormek mumkundur. Havza dolgularinin yarilmasiyla tipik yapi platosu, kornis ve mesalar olusmustur. Fay hatlari boyunca; otelenmis sirt ve vadiler, fay diklikleri, fay facetalari, fay golleri (Sag-pont), sicak su kaynaklari ve kutle hareketleri gelismistir. English Turkish: Research area include the Upper Basin of Calti Stream which is the one of the important branches of Firat in the east of Uzunyayla Plateau which constitutes one of the important Neogen basins in Turkey. Uzunyayla Plateau which is a geological basin, has been divided in two parts as a morphological unit. The west part of this Plateau constitutes Uzunyayla Basin and the east part constitutes Kangal Basin. The limitation of reverse fault from North and South caused the construction of intra mountaine basin. This basin is the research area which locates in the east of Kangal Basin. The research area which is affected by the pressure regime in strike of N-S has rised, continuously. Rising depends on thrusts. This condition had been effective until early Pliocene. For this reason, neo-tectonic started in Pliocene. The basin had indicated the characteristics of sedimentation area during Upper Miocene-Pliocene. There are lacustrine and river formation in Basin. The thicknesses of these formations are approximately 200 m. Erosional surfaces developed at specific heights in highland at the North and the South, according to base-level of the Basin in different periods. Highlands were sliced by left lateral faults in the strike of NE-SW. These faults were cut by the secondary right lateral faults in the strike of NW-SE. Upper Basin of Catli Stream is a structural Plateau which is approximately 1650 m in height formed by splitting cores on horizontal structure. Geomorphological units can be seen in curled, faulty, horizontal and monoclinal structure at the Basin. Typical structur plateau, cornish and mesa are formed by splitting cores. Offset ridge and valley, fault scarps, sag-pont, triangular facets, thermal sources and mass movements had developed throughout faults.
Procedia - Social and Behavioral Sciences, Mar 1, 2014

ÇELİKHAN OVASI (ADIYAMAN) ve YAKIN ÇEVRESİNDE DOĞAL ORTAM İNSAN İLİŞKİLERİ / The Relations Of Between Natural Environment And Human In Çelikhan Plain(Adiyaman) And Its Close Environment
Doğu coğrafya dergisi, 2005
OZET Celikhan ovasi Turkiye’nin buyuk tektonik yapilarindan Guneydogu Anadolu bindirmesi ile Dogu... more OZET Celikhan ovasi Turkiye’nin buyuk tektonik yapilarindan Guneydogu Anadolu bindirmesi ile Dogu Anadolu fay zonunun kesistigi alanda, bu iki yapinin denetiminde sekillenmis, dar alanli, tektono-karstik bir ovadir. Fluvyal surecler ve Permo-Karbonifer yasli mermerlerin karstlasmasi ile olusmus tektonik kokenli Celikhan ovasi (Adiyaman) Guneydogu Toroslar arasinda, 1250-1350 m.’ler arasinda, 15 km 2 alan kaplamaktadir. Celikhan ovasi cevresinde relief derin vadiler ve yuksek daglardan olusmaktadir. Daglik yorede ovanin dar alanli ve bu nedenle de tarim alanlarinin kisitli olmasi halki zorunlu olarak mera hayvanciligina yoneltmistir. Karstik ve daglik ekosistemde bitki ortusunun uzun yillar tahribi sonucunda yorenin % 70’inden fazla bolumunde siddetli erozyon ortaya cikmistir. Yore halki gecim sikintisi nedeniyle buyuk sehirlere goc etmektedir. Agaclandirma ve erozyon kontrolu calismalariyla bozulan ekolojik denge yeniden kurulmaya calisilmaktadir. Yorenin en onemli cografi sorunlari; siddetli erozyon, kutle hareketleri, cig, siltasyon ve yuksek deprem riskidir. Daglik ve karstik ekosistemdeki yore gur karstik kaynaklari, zengin florasi, lokal klimasi ile hayvancilik, aricilik, alabalik yetistiriciligi, meyvecilik ve yoreye ozgu tutun yetistiriciligine uygun kosulara sahiptir. Bu calismada, kirsal bir alan ozelligindeki Celikhan ovasi ve yakin cevresinin dogal ortam kosullari tanitilmakta, cografi cevre ile insan arasindaki iliskiler degerlendirilmektedir. Anahtar kelimeler : Celikhan ovasi (Adiyaman), dogal ortam, arazi kullanimi. ABSTRACT Celikhan plain is a plain which is located in the concurrent area of East Anatolian Fault Zone and the Southeast Anatolian Thrust. This plain is formated by this two structures. This area is narrow and a tectono-karstic plain. The tectonic origin Celikhan plain (Adiyaman) covers the area of 15 km 2 in the between 1250 and 1350 m. in the southeast Taurus. Celikhan plain (Adiyaman) is formated by means of fluvial processes and karstification of permo-carbonifer marbles. Celikhan plain and its environment consists of deep valleys and high mountains. The people tend to stock-breeding, reluctantly, because of the fact that the plain is narrow and high mountains. Narrow plain and high mountains also affect the agricultural area, negatively. Destruction of vegetation in karstic and mountainous ecosystem cause a strong erosion in % 70 part of this area. The people in environs migrate to cities because of economical reasons. Because of the fact that the studies of afforestation and controlling erosion, ecological balance is damaged. But this balance is tried to reconstruct by the people. The most important geographical problems of the region or environs are strong soil erosion, avalanche, mass movement, siltation and high earthquake risk. The environs in mountainous and karstic ecosystem is suitable for stock-breeding, apiculture, fishery and tobacco producing, which is the characteristic of this region. In this study, natural environments of Celikhan plain which is an rural area, and its close environment are introduced and the relations of between geographical environment and human are analyzed. Key words: Celikhan plain (Adiyaman), natural environment, land use.
İscehi̇sar Havzasin’Da Arazi̇ Kullanimi Ve Sorunlari
Doğu coğrafya dergisi, Sep 11, 2011
Özet: Bu çalışmanın amacı, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) tekniklerini k... more Özet: Bu çalışmanın amacı, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) tekniklerini kullanarak, Afyon ilinde yer alan İscehisar havzasının arazi kullanımını belirlemektir. Bu amaçla özellikle, arazi kullanımı ve bitki örtüsü özellikleri ele alınmıştır. ...
Detection of Fungi Spectrum in Maritim Tropical and Maritim Polar Air Masses on Afyon, Central-West Anatolia, Turkey
Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 2007
The journal of academic social science studies, 2021
İscehi̇sar Havzasin’Da Arazi̇ Kullanimi Ve Sorunlari
Bu calismanin amaci, Cografi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algilama (UA) tekniklerini kullana... more Bu calismanin amaci, Cografi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algilama (UA) tekniklerini kullanarak, Afyon ilinde yer alan Iscehisar havzasinin arazi kullanimini belirlemektir. Bu amacla ozellikle, arazi kullanimi ve bitki ortusu ozellikleri ele alinmistir. Arazi kullanim ve bitki ortusu yogunluk haritalari Landsat TM goruntulerinden elde edilmistir. Sonuc olarak bu calismada Iscehisar havzasinda mevcut arazi kullanimi, arazi kullanimindan kaynaklanan sorunlar ve cozum onerileri ortaya konulmaya calisilmistir.

Vegetation Cover and Climatic Conditions of Southwest Anatolia according to the Pollen Records during Early to Mid-Holocene (012201) (1-11)
In this study, pollen records collected from Southwest Anatolia belonging to early to mid-Holocen... more In this study, pollen records collected from Southwest Anatolia belonging to early to mid-Holocene Period (10000 / 6000 C years BP) reinterpretation was carried out with the biomization based on plant functional type. It was discovered that the climate conditions of 9000 C yr BP were colder and dryer than today’s conditions while the forest vegetation in the mountainous area interior region of the Mediterranean coastal belt 50-60% of the total area. In the earlier of the Holocene ( 9000 C yr BP), the interior Mediterranean the climate conditions were milder, that is colder and more semi humid/arid in comparison with the Younger Dryas period ( 11000/10000 C yr BP) while steppe vegetation prevailed. In the final stages at the ends of early Holocene ( 7000 to 6000 C yr BP) forest prevailed in a major part of Southwest Anatolia due to the impact of changing climate conditions. These results show that, unlike the other regions of Turkey, the change of the flora of Southwest Anatolia para...
Keban Çayı Havzasında (Elazığ) Doğal Ortam ve İnsan İlişkileri

Journal of History School, 2020
Bu çalışmada, Denizli ili idari sınırları içinde yer alan Merkezefendi ve Pamukkale ilçelerinin s... more Bu çalışmada, Denizli ili idari sınırları içinde yer alan Merkezefendi ve Pamukkale ilçelerinin sahip olduğu fiziki coğrafya özelliklerinin yerleşmeye olan etkileri ele alınmıştır. Yerleşim alanlarının seçiminde etkili olan ve yerleşimin sınırlarını çizen en önemli faktör, fiziki coğrafya unsurlarıdır. Bu unsurlar içinde yer alan jeolojik ve jeomorfolojik, edafik, klimatik, hidrografik, biyocorafik faktörler sürdürülebilir şehirleşmenin temelini oluşturmaktadır. 2018 yılı itibarıyla Denizli ilindeki nüfusun %62 'sinin yaşadığı merkez ilçelerdeki yerleşimin dağılışında fiziki coğrafya unsurları yönlendirici olmuştur. Denizli Ovası üzerine kurulup çevreye doğru genişleyen Merkezefendi ve Pamukkale yerleşmeleri bulundukları bölgenin uygun iklim koşulları, zengin su kaynakları ve verimli toprak özelliklerinin avantajlarını kullanarak büyüyüp, gelişmiştir. Çalışmada ilçelere ait veriler kamu kurumlarından temin edilmiş, elde edilen bu veriler CBS ortamında haritalanmış, saha araştırılması yapılarak fiziki coğrafyanın yerleşmelere etkileri değerlendirilmiştir.
İSCEHİSAR HAVZASIN’DA ARAZİ KULLANIMI VE SORUNLARI / land use and its problems in İscehisar basın
Doğu coğrafya dergisi, 2007
Özet: Bu çalışmanın amacı, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) tekniklerini k... more Özet: Bu çalışmanın amacı, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) tekniklerini kullanarak, Afyon ilinde yer alan İscehisar havzasının arazi kullanımını belirlemektir. Bu amaçla özellikle, arazi kullanımı ve bitki örtüsü özellikleri ele alınmıştır. ...

Guneybati Anadolu, Avrupa ve Ortadogu olceginde bitki siginma alanlari icerisinde en onemli bolge... more Guneybati Anadolu, Avrupa ve Ortadogu olceginde bitki siginma alanlari icerisinde en onemli bolgelerden biridir. Bolgenin Erken Holosen’e ait palinolojik kayitlarinin dagilisi ve yeterliligi bu veriler uzerinden vejetasyon ortusu ve iklim kosullarina iliskin genel bir degerlendirme yapilmasina olanak saglamaktadir. Bu nedenle Erken Holosen’deki (GO. 10000 / 6000 14C yillari) bitki ortusu ve iklim kosullari, fonksiyonel bitki tipine dayali biomizasyon metoduyla yeniden yorumlanmistir. GO. 9000 14C yilinda’da iklim kosullarinin gunumuzden daha soguk ve kurak oldugu, orman vejetasyonunun ise Akdeniz kiyi kusaginda ve kiyi gerisindeki daglik alanda %50-60’i buldugu saptanmistir. Akdeniz ardinda ve ic kesimlerde ise Holosen’in ilk bolumunde (GO. 9000 14C yili) Genc Dryas donemine (GO. 11000/10000 C yili) kiyasla daha zayif olmak kaydiyla soguk ve yari nemli/yari kurak iklim kosullari ile step vejetasyonu egemen olmustur. Erken Holosen’in son bolumunde ise (GO. 6000 14C yili) Guneybati An...

Harita Teknolojileri Elektronik Dergisi, 2016
Günümüzde çok önemli bir sorun olan erozyon, genellikle yanlış arazi kullanımı ve insan tahribatı... more Günümüzde çok önemli bir sorun olan erozyon, genellikle yanlış arazi kullanımı ve insan tahribatı nedeniyle, eğimli arazilerde toprağın tutucu bitki örtüsünün azaldığı ya da tamamen yok olduğu toprak profilinin üst katmanlarından başlayıp alta doğru devam eden aşınma ve taşınma olayıdır. Çalışma alanı, Ege Bölgesi İç Batı Anadolu Bölümü'nde bulunan ve Büyük Menderes nehri havzasının önemli bir bölümünü oluşturan Işıklı Gölü havzasıdır. Bu çalışmanın amacı; son yıllarda erozyon risk analizlerinin doğru bir biçimde yapılmasında oldukça fazla tercih edilen CBS tabanlı RUSLE yöntemini kullanarak Işıklı Gölü havzasının erozyon risk sahalarının belirlenmesi ve haritalanmasıdır. Bu çalışmada RUSLE yönteminin uygulanması için ArcGIS 10.2 ve ENVİ programları kullanılmıştır. Bu çalışma sonucunda oluşturulan Işıklı Gölü havzası erozyon risk analizi haritasına göre çeşitli risk sınıfları belirlenmiştir. Bunlar; çok hafif, hafif, orta, şiddetli ve çok şiddetli şeklinde beş sınıf olarak ayrılmaktadır. Çalışma alanında uygulanan RUSLE yönteminin diğer bir sonucu ise çalışma alanında meydana gelen erozyonla taşınan sediment miktarının tahmini olarak hesaplanmasıdır. Buna göre Işıklı Gölü havzasında erozyon bakımından en riskli kesimler, havzanın doğusunda yer alan ve oldukça engebeli bir yapıya sahip olan Akdağ kütlesinin bulunduğu kesim başta olmak üzere, havzanın kuzey, kuzeybatı, batı, güneybatı ve güneyinde bulunan diğer dağlık ve engebeli alanlarda bulunmaktadır. Çalışma Işıklı Gölü havzasında tespit edilen erozyon riski taşıyan alanlarda gerekli tedbirlerin alınması için önem taşımaktadır. Böylelikle erozyonla taşınan sediment miktarı en aza indirilerek toprağın korunması sağlanacaktır.
Uploads
Papers by mehmet ali özdemir