Korporatizm Kavramı Üzerine Bir Tartışma ve Türkiye’de Korporatizm Uygulamaları (1913-1947) , 2025
Korporatizm, üretim ilişkilerinde uzlaşmayı ve meslek gruplarının temsilini öneren bir ekonomik y... more Korporatizm, üretim ilişkilerinde uzlaşmayı ve meslek gruplarının temsilini öneren bir ekonomik yapı olarak 19. ve 20. yüzyılda geliştirilmiştir. Bu yapının ön gördüğü sistem 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren birçok devlet tarafından benimsenmiş ve uygulamaya koyulmuştur. Özellikle 1929 yılındaki buhran korporatizme geçişte etkili olmuştur. Korporatizm kavramı Türkiye’de taazzuvcu iktisat olarak tanımlanmış ve 1933’ten itibaren dirijizmin yanında hakim ekonomi politikası olarak tanınmıştır. İlk olarak Ali İktisat Meclisi’nin kuruluşuyla ülke geneli denenen korporatizm 1935’te meclisin feshedilmesiyle birlikte yerini İzmir İşçi ve Esnaf Kurumlar Birliğine yani mahalli-yerel korporatizme devretmiştir. Çalışmanın ana konusu da bu eksende korporatizmin tanımı ve Türkiye’deki uygulanış biçimi hakkında yapılan tartışmalara yeni yorumlar katmaktır.
Devlet yapısı 1699 beri çökmeye başlayan Osmanlı İmparatorluğu, artık 19. Yüzyıllarda tam etkiyle... more Devlet yapısı 1699 beri çökmeye başlayan Osmanlı İmparatorluğu, artık 19. Yüzyıllarda tam etkiyle kendini hissettirmiştir. Bunun sonucu olarak batı merkezli fikir esaslı devlet adamları ve padişahlar bir “reform” dönemine gitmek istemiştir. 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile başlayan süreç, Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar devam etmiştir. Fakat bu reformların negatif etkileri olmuştur. Tanzimat başlıca devlete merkezi bir konum atfetse de ekonomik olarak serbest piyasa esas alınmıştır. Devletin merkezi konumu derebeyliğini kısmen yok etse de yerine azınlıkları geçirmiş, ayriyeten padişaha mutlak otorite imkanı sağlamıştır. Sultan Abdülaziz de tahta geçtiği zaman bu imkanı kullanmış, bir istibdat idaresi kurmuştur. Kurduğu idareye karşı genç aydınlardan oluşan bir teşkilat oluşmuş, ismi “Jön Türkler” olmuştur. Bu teşkilat sadece genç aydınlardan değil, padişah karşıtı bürokrat kesimi de kendisine çekmiştir. Bu bürokratik kadrodaki kişiler gelecek Meşrutiyet’in habercisi olmuş, Osmanlı topraklarında anayasal düzenin temellerini atmıştır.
Bu makalede, ulus devletinin kuruluşunun kökenleri ve pratik haline gelinmesi anlatılmıştır. Faka... more Bu makalede, ulus devletinin kuruluşunun kökenleri ve pratik haline gelinmesi anlatılmıştır. Fakat bu yapı kurulmadan önce onun karşısında belli başlı fikir hareketleri de durmuştur. İslamcılık gibi fikir hareketleri, özellikle sultan 2. Abdülhamid’in döneminde hâkim olmuş, bu milliyetçilik ilkesinin karşısında durmuştur. Bunun sonucu olarak 2. Abdülhamid’in iktidarı bir kapitülasyon rejimi karakterine sahip olmuştur. Bardığa taşıran son damla, Mürszteg Antlaşmasının imzalanması olmuştur. Bunun sonucu olarak Ohri dağına çıkan mektepli subaylar, 23 Temmuz 1908 tarihinde 2. Meşrutiyet’i ilan etmiştir. Bu dönem içerisinde çok fazla fikir hareketi kendini dergiler ve kitaplar ile temsil etmiştir. Yani 2. Meşrutiyet, cumhuriyet için bir siyasi laboratuvar dönemi olmuştur. Bu dönemde özellikle İttihat ve Terakki içinde 2 farklı fikir grubu çatışmıştır. Bunlar devlet müdahalesi karşıtı, âdem-i merkeziyetçi kanattır. Başlıca fikir adamları Prens Sabahaddin, Mehmet Cavit Bey ve Sakızlı Ohanes Paşa olmuştur. 1913 senesinden sonra cemiyette hakim olacak fikrin adamları da Ziya Gökalp ve Munis Tekinalp olmuştur. Bu Milli İktisadın iki fikri adamının esas fikirleri Milli İktisat, Sosyolojizm ve Sanayicilik olmuştur. Bu fikirler aynı zaman da cumhuriyet ideolojisine yansımış, özellikle halkçılık ilkesine yansımıştır. Bu halkçılık özellikle Ziya Gökalp’ten esinlenmiş, bu homojen devletçilik cumhuriyet devrinde de devam etmiştir.
Korporatizm Kavramı Üzerine Bir Tartışma ve Türkiye’de Korporatizm Uygulamaları (1913-1947) , 2025
Korporatizm, üretim ilişkilerinde uzlaşmayı ve meslek gruplarının temsilini öneren bir ekonomik y... more Korporatizm, üretim ilişkilerinde uzlaşmayı ve meslek gruplarının temsilini öneren bir ekonomik yapı olarak 19. ve 20. yüzyılda geliştirilmiştir. Bu yapının ön gördüğü sistem 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren birçok devlet tarafından benimsenmiş ve uygulamaya koyulmuştur. Özellikle 1929 yılındaki buhran korporatizme geçişte etkili olmuştur. Korporatizm kavramı Türkiye’de taazzuvcu iktisat olarak tanımlanmış ve 1933’ten itibaren dirijizmin yanında hakim ekonomi politikası olarak tanınmıştır. İlk olarak Ali İktisat Meclisi’nin kuruluşuyla ülke geneli denenen korporatizm 1935’te meclisin feshedilmesiyle birlikte yerini İzmir İşçi ve Esnaf Kurumlar Birliğine yani mahalli-yerel korporatizme devretmiştir. Çalışmanın ana konusu da bu eksende korporatizmin tanımı ve Türkiye’deki uygulanış biçimi hakkında yapılan tartışmalara yeni yorumlar katmaktır.
Devlet yapısı 1699 beri çökmeye başlayan Osmanlı İmparatorluğu, artık 19. Yüzyıllarda tam etkiyle... more Devlet yapısı 1699 beri çökmeye başlayan Osmanlı İmparatorluğu, artık 19. Yüzyıllarda tam etkiyle kendini hissettirmiştir. Bunun sonucu olarak batı merkezli fikir esaslı devlet adamları ve padişahlar bir “reform” dönemine gitmek istemiştir. 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile başlayan süreç, Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar devam etmiştir. Fakat bu reformların negatif etkileri olmuştur. Tanzimat başlıca devlete merkezi bir konum atfetse de ekonomik olarak serbest piyasa esas alınmıştır. Devletin merkezi konumu derebeyliğini kısmen yok etse de yerine azınlıkları geçirmiş, ayriyeten padişaha mutlak otorite imkanı sağlamıştır. Sultan Abdülaziz de tahta geçtiği zaman bu imkanı kullanmış, bir istibdat idaresi kurmuştur. Kurduğu idareye karşı genç aydınlardan oluşan bir teşkilat oluşmuş, ismi “Jön Türkler” olmuştur. Bu teşkilat sadece genç aydınlardan değil, padişah karşıtı bürokrat kesimi de kendisine çekmiştir. Bu bürokratik kadrodaki kişiler gelecek Meşrutiyet’in habercisi olmuş, Osmanlı topraklarında anayasal düzenin temellerini atmıştır.
Bu makalede, ulus devletinin kuruluşunun kökenleri ve pratik haline gelinmesi anlatılmıştır. Faka... more Bu makalede, ulus devletinin kuruluşunun kökenleri ve pratik haline gelinmesi anlatılmıştır. Fakat bu yapı kurulmadan önce onun karşısında belli başlı fikir hareketleri de durmuştur. İslamcılık gibi fikir hareketleri, özellikle sultan 2. Abdülhamid’in döneminde hâkim olmuş, bu milliyetçilik ilkesinin karşısında durmuştur. Bunun sonucu olarak 2. Abdülhamid’in iktidarı bir kapitülasyon rejimi karakterine sahip olmuştur. Bardığa taşıran son damla, Mürszteg Antlaşmasının imzalanması olmuştur. Bunun sonucu olarak Ohri dağına çıkan mektepli subaylar, 23 Temmuz 1908 tarihinde 2. Meşrutiyet’i ilan etmiştir. Bu dönem içerisinde çok fazla fikir hareketi kendini dergiler ve kitaplar ile temsil etmiştir. Yani 2. Meşrutiyet, cumhuriyet için bir siyasi laboratuvar dönemi olmuştur. Bu dönemde özellikle İttihat ve Terakki içinde 2 farklı fikir grubu çatışmıştır. Bunlar devlet müdahalesi karşıtı, âdem-i merkeziyetçi kanattır. Başlıca fikir adamları Prens Sabahaddin, Mehmet Cavit Bey ve Sakızlı Ohanes Paşa olmuştur. 1913 senesinden sonra cemiyette hakim olacak fikrin adamları da Ziya Gökalp ve Munis Tekinalp olmuştur. Bu Milli İktisadın iki fikri adamının esas fikirleri Milli İktisat, Sosyolojizm ve Sanayicilik olmuştur. Bu fikirler aynı zaman da cumhuriyet ideolojisine yansımış, özellikle halkçılık ilkesine yansımıştır. Bu halkçılık özellikle Ziya Gökalp’ten esinlenmiş, bu homojen devletçilik cumhuriyet devrinde de devam etmiştir.
Uploads
Papers by Efe Karataş