Papers by sevtap Örgel

İDİL SANAT VE DİL, 2022
Mağara zamanlarından beri imgeyi şekillendiren itki, sanatsal kaygı kadar ideolojik tahakkümdür d... more Mağara zamanlarından beri imgeyi şekillendiren itki, sanatsal kaygı kadar ideolojik tahakkümdür de. Dini düşünüşten siyasal
rejime çeşitlenen ve belli bir ülkü etrafında toplanan egemen güç, soyut düşünüşü yaşamsal pratiklerle bütünleştiren bir
biçimlendiricidir. Dolayısıyla tarih boyunca ortaya konulmuş olan görüngüler okunurken, baskın biçimlendirici olan egemenin
lugatına başvurmamak yapıtın çözümlenmesini imkânsız kılacaktır. Araştırma kapsamında incelenen ‘sanatta tekrarlanan
kurban’ imgesi hem imgenin kaynağı hem de kurban kavramı adına teolojik olduğu kadar psikolojik bir formasyona da sahiptir;
dolayısıyla bu tema etrafında ortaya konulan yapıtları ele alırken, kaçınılmaz olarak egemen ideolojinin yarattığı ‘topluluk
kültürü’ penceresinden bakmak gerekecektir. İlkel ataların gerçeklik sorgulamaları, görünen gerçeklik ile bu gerçekliğin
ardındakileri anlamlandırmak için dünyayı irdelemesine karşılık gelmektedir. Bugün sanatsal edimin ilk örnekleri varsayılan
mağara duvar resimleri bu çabanın görsel bir betimlemesidir. Kurban, sanatın okur-yazarlığın yerine geçtiği zamanlardan
günümüze dek anlatılagelen ve tekrarlanan bir imge olarak, coğrafi-inançsal etkenlerden dolayı niteliksel farklılıklar içerse de
arınma, şükran, dilek ve cezalandırma gibi kavramlar etrafında düşünsel olarak ortak bir kavrayışın ve eleştirinin tablosunu
çizmektedir. Uygulama ve yöntem olarak ayrışmasına rağmen içsel itki olarak aynı kaynağa işaret eden bu imge, araştırma
kapsamında doğu–batı ekseninde, çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere, insandan hayvana, canlı kurban ve kurban metaforunu
odak almakta ve çerçeveyi dini kültür ve psikolojik tutumun görsel sanat diyaloğu ile sınırlı tutmaktadır. Sanat tarihinden farklı
zamanlara ait yapıtların kullanılacağı araştırmada, kurban metaforu, biçim ve içerik bakımından günümüze aktarıla geldiği hali
ile düşünsel mirasın somut bir görüngüsü olarak ele alınacak; sanatsal örneklere, analitik betimlemeden ziyade konunun tematik
dayanaklarının ortaya konulması adına yer verilecektir.
DergiPark (Istanbul University), Aug 2, 2022
Oyun, insanlık tarihinde sanat ile özdeş ve dolayısıyla onun tarihlendirilmesi ile de zamandaştır... more Oyun, insanlık tarihinde sanat ile özdeş ve dolayısıyla onun tarihlendirilmesi ile de zamandaştır. Tarih öncesi zamana dair önemli bilgiler aktaran Altamira Mağarası'nın duvarlarındaki sanatsal edimin bilinen ilk ürünleri bugün, "öykünme", "özdeşleyim" ve "ritüel" kavramları ile beraber ele alınmaktadır. İnsanı, "Oynayan İnsan" olarak tanımlayan tarihçi ve felsefeci Johan Huizinga oyun ve sanat arasındaki ilişkiyi, insanın düşünsel ve dolayısıyla da kültürel tarihi ile ele almakta ve bu araştırma-42
Asosjournal, 2023
edilmiştir. Çalışma kapsamında sunulan sanat eserlerine düşünsel dönüşümlerin tematik örnekleri o... more edilmiştir. Çalışma kapsamında sunulan sanat eserlerine düşünsel dönüşümlerin tematik örnekleri olarak yer verilmiştir.

Art-e, Nov 25, 2022
Antik Yunan'dan günümüze dek pek çok formda üretilmiş olan "Divanda uzanmış Beden" betimlemesi gö... more Antik Yunan'dan günümüze dek pek çok formda üretilmiş olan "Divanda uzanmış Beden" betimlemesi görsel hafızamızda oldukça geniş bir yere sahiptir. Bu betimleme bir tarafı 'Beden' bir tarafı 'Mekân'a dayanan niteliği açısından düşün dünyası ile ilişkilendirilerek ele alınmayı gerekli kılmıştır. Bu bağlamda, mekânı divana, bedeni nüye bağlayan sanatsal üretimler, Avrupa düşünce tarihi sınırlılığında incelenmiştir. Hem sanat tarihi okumaları hem de daha dar perspektifte 'Hristiyanlık öncesi ve sonrası toplum' araştırmalarında karşımıza sıkça çıkan bu betimlemenin, bedenin ve uzamın geçirdiği dönüşümden bağımsız ele alınamayacağı açıktır. "Beden ve çıplaklık", "uzanma ve divan" kavramlarını birlikte düşündüğümüz noktada, kutsal beden, günahkâr beden, çıplaklık, kadının konumu ve özel alanın kavranışındaki değişimler üzerinde durulması gereken mecburi duraklar olmuştur. Araştırma, karikatürize edilerek psikanaliz yatağı imgesine indirgenmiş olan divanın, farklı bir bakış açısıyla, sanatsal üretimde "Bedeni odaklayan uzam" olarak kullanımına dair sanat literatürüne bir yorum sunmayı hedeflemektedir.

1990'lı yılların ortalarından itibaren, internetin hayatımıza girmesiyle beraber, iktidarın denet... more 1990'lı yılların ortalarından itibaren, internetin hayatımıza girmesiyle beraber, iktidarın denetiminin büyük ölçüde dışında kalan özerk alanlar olan sosyal ağlarda bilgi akışı sağlanmaya başlamış, bilgi çok kısa zamanda çok uzak mesafelere taşınmış ve akışkan bir niteliğe bürünmüştür. Bilgi, iletişim, etkileşim ve işbirliği sözcükleri günümüz dünyasının temel kavramları haline gelmiş, bu değişim aynı zamanda insanların bir araya gelme ve örgütlenme biçimlerini de değiştirmiştir. Bireylerin bilgi ile ilişkisini dönüştüren, bilgi edinme, iletişim ve etkileşim imkânlarını zenginleştiren, insanları sanal ortamda buluşturan internetteki sosyal ağlar, yeni bir kamusal alan olan sanal ortamda, karşıt-kamusal alanlar yaratarak direniş bölgelerinin oluşmasını sağlamaktadır. Hiyerarşinin ve merkezin olmadığı sanal ortamın bu özerk alanında insanlar üzüntülerini, fikirlerini, görüntülerini ve umutlarını dile getirerek katılımcı ve paylaşımcı bir kültürü büyütmektedirler. İletişim, etkileşim ve işbirliği içinde birbirleriyle bağlar kurarak, geçici ve dinamik ittifaklar yaparak, otoriteye karşı direniş ve dayanışma politikalarını örgütlemekte, otoriteye meydan okumakta ve bozguna uğratmaktadırlar. Bu çalışmada, başka bir dünyanın mümkün olduğu inancını benimseyen insanların estetik ve yaratıcılık vurgusunu içine alarak sanal ortamda gerçekleştirdikleri ve sokakla bütünleştirdikleri eylemleri incelenecek, sürecin nasıl şekillendiği sorusuna cevap aranacaktır.

DergiPark (Istanbul University), Jun 1, 2016
Siyah beyaz bir günmüş Fotoğrafın derininde bir gümüş nehir Donan andan dışarı, bir tek, o yürüyo... more Siyah beyaz bir günmüş Fotoğrafın derininde bir gümüş nehir Donan andan dışarı, bir tek, o yürüyor …" Birhan Keskin ÖZET Modern çağ ile beraber hayatımıza giren fotoğraf makinesinden sonra gerçeklik ve zaman sorgulamaları başka bir boyuta taşınmıştır. Bu tartışmalar sanat dünyasına da sirayet ederek, yapıtın görüş açısı farklılığı ve onun sunumunda geri dönüşü olmayan bir devrim yaratmıştır. Fotoğrafın kaydettiği imgelerin bir belge niteliği taşıyıp taşımadığı sorunsalı hala sürüp giderken, günümüzde insanlar kişisel tarihlerinin kaydını fotoğraf makinesiyle yapmaktadırlar. Belleğimizse bunu gözler aracılığıyla gerçekleştirir. Dış dünyadan algımıza giren her görüntü insan zihninde bir imgeye dönüşmektedir. Hatırlama biçimi olarak bu zihinsel imgeler tıpkı snapshot fotoğraflar gibi gerçekliğin ve zamanın tekrar sunumunu yapmaktadırlar. Ayrıca "Zaman" fenomeni süre giden gerçekliğe sübjektif bakış açısı, kişisel yorum olarak eklenmekte ve gerçek an ile şu an arasında ancak kişisel tarih ile çözümlenebilir bir ilişki ortaya çıkmaktadır. Bu perspektifte, konu sanatsal bağlamda ele alınacak olursa, sanatsal eylemin nesnesi olarak ortaya konulan yapıt, süre giden olgulardan koparılıp alınan imgelerin kişisel anlamla (sanatçının öznel tavrıyla) oluşturulup görünen bir gerçeklik olarak tekrar nesnel bir forma dönüşmesidir denilebilir.
Istanbul University - DergiPark, Aug 2, 2022
Oyun, insanlık tarihinde sanat ile özdeş ve dolayısıyla onun tarihlendirilmesi ile de zamandaştır... more Oyun, insanlık tarihinde sanat ile özdeş ve dolayısıyla onun tarihlendirilmesi ile de zamandaştır. Tarih öncesi zamana dair önemli bilgiler aktaran Altamira Mağarası'nın duvarlarındaki sanatsal edimin bilinen ilk ürünleri bugün, "öykünme", "özdeşleyim" ve "ritüel" kavramları ile beraber ele alınmaktadır. İnsanı, "Oynayan İnsan" olarak tanımlayan tarihçi ve felsefeci Johan Huizinga oyun ve sanat arasındaki ilişkiyi, insanın düşünsel ve dolayısıyla da kültürel tarihi ile ele almakta ve bu araştırma-42

1990’li yillarin ortalarindan itibaren, internetin hayatimiza girmesiyle beraber, iktidarin denet... more 1990’li yillarin ortalarindan itibaren, internetin hayatimiza girmesiyle beraber, iktidarin denetiminin buyuk olcude disinda kalan ozerk alanlar olan sosyal aglarda bilgi akisi saglanmaya baslamis, bilgi cok kisa zamanda cok uzak mesafelere tasinmis ve akiskan bir nitelige burunmustur. Bilgi, iletisim, etkilesim ve isbirligi sozcukleri gunumuz dunyasinin temel kavramlari haline gelmis, bu degisim ayni zamanda insanlarin bir araya gelme ve orgutlenme bicimlerini de degistirmistir. Bireylerin bilgi ile iliskisini donusturen, bilgi edinme, iletisim ve etkilesim imkânlarini zenginlestiren, insanlari sanal ortamda bulusturan internetteki sosyal aglar, yeni bir kamusal alan olan sanal ortamda, karsit-kamusal alanlar yaratarak direnis bolgelerinin olusmasini saglamaktadir. Hiyerarsinin ve merkezin olmadigi sanal ortamin bu ozerk alaninda insanlar uzuntulerini, fikirlerini, goruntulerini ve umutlarini dile getirerek katilimci ve paylasimci bir kulturu buyutmektedirler. Iletisim, etkilesim v...

Modern cag ile beraber hayatimiza giren fotograf makinesinden sonra gerceklik ve zaman sorgulamal... more Modern cag ile beraber hayatimiza giren fotograf makinesinden sonra gerceklik ve zaman sorgulamalari baska bir boyuta tasinmistir. Bu tartismalar sanat dunyasina da sirayet ederek, yapitin gorus acisi farkliligi ve onun sunumunda geri donusu olmayan bir devrim yaratmistir. Fotografin kaydettigi imgelerin bir belge niteligi tasiyip tasimadigi sorunsali hala surup giderken, gunumuzde insanlar kisisel tarihlerinin kaydini fotograf makinesiyle yapmaktadirlar. Bellegimizse bunu gozler araciligiyla gerceklestirir. Dis dunyadan algimiza giren her goruntu insan zihninde bir imgeye donusmektedir. Hatirlama bicimi olarak bu zihinsel imgeler tipki snapshot fotograflar gibi gercekligin ve zamanin tekrar sunumunu yapmaktadirlar. Ayrica “Zaman” fenomeni sure giden gerceklige subjektif bakis acisi, kisisel yorum olarak eklenmekte ve gercek an ile su an arasinda ancak kisisel tarih ile cozumlenebilir bir iliski ortaya cikmaktadir. Bu perspektifte, konu sanatsal baglamda ele alinacak olursa, sanatsa...
Conference Presentations by sevtap Örgel

UBAK, 2020
Sanat ve oyunun kökeni ve birbirleriyle ilişikliği, ilk çağ felsefesinden beri sorunsallaştırılm... more Sanat ve oyunun kökeni ve birbirleriyle ilişikliği, ilk çağ felsefesinden beri sorunsallaştırılmıştır. Bu kavramları ele alan felsefeciler özellikle
mimesis, ritüel, öykünme gibi kuramlar üzerinden yanıt arayarak 'sanat, oynayan insanın insanlığıdır' gibi önermelerde bulunmuştur. İlk çağ insanından, günümüz çağdaş insanına değin geçen süreçte, oyun oynamanın sanat ile sıkı sıkıya bir birliktelik içinde olduğu aşikârdır. Çalışmanın amacı da oyunun metodolojisini kullanarak Modernizm ve günümüz sanat üretimlerine dair bir perspektif tutmaktır. Bildiri, oyunun metodolojisini kullanarak üretilmiş sanat nesnelerine ve sürecin bizatihi kendine, diğer bir ifadeyle; tam da o esnanın hazsal
duygulanımına işaret eden örnekler aracılığıyla destelenecek; sanatın ve oyunun amacı kendinde olan (auto-telos) özgür tutumuna kısa bir tarihsel bilgi eşliğinde açıklık getirilmeye çalışılacaktır.
Uploads
Papers by sevtap Örgel
rejime çeşitlenen ve belli bir ülkü etrafında toplanan egemen güç, soyut düşünüşü yaşamsal pratiklerle bütünleştiren bir
biçimlendiricidir. Dolayısıyla tarih boyunca ortaya konulmuş olan görüngüler okunurken, baskın biçimlendirici olan egemenin
lugatına başvurmamak yapıtın çözümlenmesini imkânsız kılacaktır. Araştırma kapsamında incelenen ‘sanatta tekrarlanan
kurban’ imgesi hem imgenin kaynağı hem de kurban kavramı adına teolojik olduğu kadar psikolojik bir formasyona da sahiptir;
dolayısıyla bu tema etrafında ortaya konulan yapıtları ele alırken, kaçınılmaz olarak egemen ideolojinin yarattığı ‘topluluk
kültürü’ penceresinden bakmak gerekecektir. İlkel ataların gerçeklik sorgulamaları, görünen gerçeklik ile bu gerçekliğin
ardındakileri anlamlandırmak için dünyayı irdelemesine karşılık gelmektedir. Bugün sanatsal edimin ilk örnekleri varsayılan
mağara duvar resimleri bu çabanın görsel bir betimlemesidir. Kurban, sanatın okur-yazarlığın yerine geçtiği zamanlardan
günümüze dek anlatılagelen ve tekrarlanan bir imge olarak, coğrafi-inançsal etkenlerden dolayı niteliksel farklılıklar içerse de
arınma, şükran, dilek ve cezalandırma gibi kavramlar etrafında düşünsel olarak ortak bir kavrayışın ve eleştirinin tablosunu
çizmektedir. Uygulama ve yöntem olarak ayrışmasına rağmen içsel itki olarak aynı kaynağa işaret eden bu imge, araştırma
kapsamında doğu–batı ekseninde, çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere, insandan hayvana, canlı kurban ve kurban metaforunu
odak almakta ve çerçeveyi dini kültür ve psikolojik tutumun görsel sanat diyaloğu ile sınırlı tutmaktadır. Sanat tarihinden farklı
zamanlara ait yapıtların kullanılacağı araştırmada, kurban metaforu, biçim ve içerik bakımından günümüze aktarıla geldiği hali
ile düşünsel mirasın somut bir görüngüsü olarak ele alınacak; sanatsal örneklere, analitik betimlemeden ziyade konunun tematik
dayanaklarının ortaya konulması adına yer verilecektir.
Conference Presentations by sevtap Örgel
mimesis, ritüel, öykünme gibi kuramlar üzerinden yanıt arayarak 'sanat, oynayan insanın insanlığıdır' gibi önermelerde bulunmuştur. İlk çağ insanından, günümüz çağdaş insanına değin geçen süreçte, oyun oynamanın sanat ile sıkı sıkıya bir birliktelik içinde olduğu aşikârdır. Çalışmanın amacı da oyunun metodolojisini kullanarak Modernizm ve günümüz sanat üretimlerine dair bir perspektif tutmaktır. Bildiri, oyunun metodolojisini kullanarak üretilmiş sanat nesnelerine ve sürecin bizatihi kendine, diğer bir ifadeyle; tam da o esnanın hazsal
duygulanımına işaret eden örnekler aracılığıyla destelenecek; sanatın ve oyunun amacı kendinde olan (auto-telos) özgür tutumuna kısa bir tarihsel bilgi eşliğinde açıklık getirilmeye çalışılacaktır.
rejime çeşitlenen ve belli bir ülkü etrafında toplanan egemen güç, soyut düşünüşü yaşamsal pratiklerle bütünleştiren bir
biçimlendiricidir. Dolayısıyla tarih boyunca ortaya konulmuş olan görüngüler okunurken, baskın biçimlendirici olan egemenin
lugatına başvurmamak yapıtın çözümlenmesini imkânsız kılacaktır. Araştırma kapsamında incelenen ‘sanatta tekrarlanan
kurban’ imgesi hem imgenin kaynağı hem de kurban kavramı adına teolojik olduğu kadar psikolojik bir formasyona da sahiptir;
dolayısıyla bu tema etrafında ortaya konulan yapıtları ele alırken, kaçınılmaz olarak egemen ideolojinin yarattığı ‘topluluk
kültürü’ penceresinden bakmak gerekecektir. İlkel ataların gerçeklik sorgulamaları, görünen gerçeklik ile bu gerçekliğin
ardındakileri anlamlandırmak için dünyayı irdelemesine karşılık gelmektedir. Bugün sanatsal edimin ilk örnekleri varsayılan
mağara duvar resimleri bu çabanın görsel bir betimlemesidir. Kurban, sanatın okur-yazarlığın yerine geçtiği zamanlardan
günümüze dek anlatılagelen ve tekrarlanan bir imge olarak, coğrafi-inançsal etkenlerden dolayı niteliksel farklılıklar içerse de
arınma, şükran, dilek ve cezalandırma gibi kavramlar etrafında düşünsel olarak ortak bir kavrayışın ve eleştirinin tablosunu
çizmektedir. Uygulama ve yöntem olarak ayrışmasına rağmen içsel itki olarak aynı kaynağa işaret eden bu imge, araştırma
kapsamında doğu–batı ekseninde, çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere, insandan hayvana, canlı kurban ve kurban metaforunu
odak almakta ve çerçeveyi dini kültür ve psikolojik tutumun görsel sanat diyaloğu ile sınırlı tutmaktadır. Sanat tarihinden farklı
zamanlara ait yapıtların kullanılacağı araştırmada, kurban metaforu, biçim ve içerik bakımından günümüze aktarıla geldiği hali
ile düşünsel mirasın somut bir görüngüsü olarak ele alınacak; sanatsal örneklere, analitik betimlemeden ziyade konunun tematik
dayanaklarının ortaya konulması adına yer verilecektir.
mimesis, ritüel, öykünme gibi kuramlar üzerinden yanıt arayarak 'sanat, oynayan insanın insanlığıdır' gibi önermelerde bulunmuştur. İlk çağ insanından, günümüz çağdaş insanına değin geçen süreçte, oyun oynamanın sanat ile sıkı sıkıya bir birliktelik içinde olduğu aşikârdır. Çalışmanın amacı da oyunun metodolojisini kullanarak Modernizm ve günümüz sanat üretimlerine dair bir perspektif tutmaktır. Bildiri, oyunun metodolojisini kullanarak üretilmiş sanat nesnelerine ve sürecin bizatihi kendine, diğer bir ifadeyle; tam da o esnanın hazsal
duygulanımına işaret eden örnekler aracılığıyla destelenecek; sanatın ve oyunun amacı kendinde olan (auto-telos) özgür tutumuna kısa bir tarihsel bilgi eşliğinde açıklık getirilmeye çalışılacaktır.