Eğitimin Amacı
Akıl yürütme ve mantık kurallarının tanıtılması,
Düşünce hatalarının, usavurma (ar... more Eğitimin Amacı Akıl yürütme ve mantık kurallarının tanıtılması, Düşünce hatalarının, usavurma (argümantasyon) ve tartışma bilgisi (retorik) bağlamında ele alınıp kavratılması, Metin çözümleme ve eleştirme becerisinin kazandırılması.
İçeriği Eleştirel Düşünmenin araçlarının anlatılması Düşünce hatalarının örneklenmesi ve örnekler üzerinden sezdirilmesi Metin çözümle yönteminin tanıtılması Örnek metin incelemesi ve çözümlemesi
Yararları Yazında ve konuşmada mantıksal ve kategorik hatalardan kurtulmak Eleştirel/düşünsel metin yazma alışkanlığı için gerekli araçların kazandırılması Eleştirel/düşünsel metin okuma ve anlama için gerekli araçların kazandırılması Açık ve net ifade etme becerisini geliştirmek için gerekli araçların kazanılması
Önerilen Kitaplar Alec Fisher, Gerçek Argümanların Mantığı, çev. Cenk Özdağ – Oğuz Akçelik, İmge Kitabevi
Cenk Özdağ -Lors de votre conférence à Istanbul, et aussi en réponse aux questions, vous avez dit... more Cenk Özdağ -Lors de votre conférence à Istanbul, et aussi en réponse aux questions, vous avez dit que la vie d'aujourd'hui fabrique des individus passifs, les rend conformes, et que les médias déterminent l'attitude idéologique des individus, leurs attentes et leurs sentiments. Mais quelle est alors l'alternative révolutionnaire à ces structures ? Fabien Tarby -Tout d'abord, je voudrais sincèrement vous remercier. Je crois que nous avons passé, grâce à Monokl, trois ou quatre jours assez extraordinaires à Istanbul, tant intellectuellement qu'affectivement. J'ai vu (nous y reviendrons) ce que peut une organisation intellectuelle quand elle est structurée et qu'elle libère des possibilités d'expressions et de pensées qui sont rares, je le sais, tant à Paris qu'ici. Et c'est là une première manière de répondre à votre question : nous sommes des résistants, cela est clair, et nous ne devons jamais perdre de vue un certain courage, que Monokl, Aydinlik et Teori incarnent parfaitement dans votre pays. Pour cela, nous ne devons pas penser uniquement selon le nombre, qui nous écrase, pour le moment, par sa passivité ou ses préjugés incorporés, quoi que nous fassions, et en dépit mêmece qui m'a rendu heureuxde la belle réussite populaire de ces conférences, qui fait écho aux conférences organisées à Londres, Berlin, New York par Alain Badiou et Slavoj Žižek, autour des intellectualités révolutionnaires de notre temps.
Hukukun temeline muhakemeyi ve dolayısıyla mantığı yerleştirdiğimizde bu iki kavramın önemi d... more Hukukun temeline muhakemeyi ve dolayısıyla mantığı yerleştirdiğimizde bu iki kavramın önemi daha da artıyor. İspat yükünün kimin üzerinde olduğu, ispatın araçlarının ne olduğu, ispatın nasıl denet- lenebildiği masaya yatırıldığında hukukun ötesine geçiyor, felsefeye, özel olarak da mantığa varıyoruz. İşte bu bakımdan, günümüzde mantık ile hukuk arasında ilişki geçtiğimiz yıllara göre daha da yakından kuruluyor. ... Metinlerin eleştirel düşünme süzge- cinden geçirilmesiyle hem mantık bilgisi sağlamlaşmış olacak hem de dilsel farkındalık artacaktır. Bunun sonucu olarak, eleştirel düşünmeye dair içgörü [insight] de gelişecektir. Böylelikle, hem kanun yazımında hem argüman kurar- ken hem de bir başka argümanı çürütmeye çalışırken daha etkili ve sağlam bir yöntemi yaygınlaştırmış olacağız.
Şahsiyet baş karakter emekli polis Agah Beyoğlu’nun Alzheimer hastalığın- dan ötürü biliş... more Şahsiyet baş karakter emekli polis Agah Beyoğlu’nun Alzheimer hastalığın- dan ötürü bilişsel durumundan hareket- le giriştiği mücadelenin yapısı itibarıyla hem psikolojik hem felsefi hem de huku- ki tartışmalara imkan veren bir dizi. Do- layısıyla, çok katmanlı olarak ele almaya elverişli. Üstelik ülkemizde kadına yönelik şiddetin hem hukuki hem politik hem de sosyolojik boyutlarını çarpıcı bir biçimde ele alması nedeniyle güncelliğini koruyor.
Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir i... more Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir içeriği haizdir. ED'nin, bu içeriğin yanı sıra kendine özgü birtakım öndayanakları da bulunur. Sözkonusu öndayanakların önemli bir bölümü mantık dışı bir karakterde olsa da mantıksal incelemenin sağlıklı yürütülebilmesi için bu öndayanakların ele alınması önem arz etmektedir. Bu çalışmada, bu öndayanakların ve koşulların neler olduğu gerekçeleriyle birlikte ortaya koyulacaktır. Çalışma, biçimsel olmayan mantıkta rastlanmayan öndayanaklarla sınırlı tutulacaktır. Dolayısıyla, esasen, tartışmaya dair koşullar ve argümanın soyutlanmasına dair koşullar ele alınacaktır. Tartışmaya dair koşullar, pragmatik ve semantik koşullardan oluşmaktadır. Argümanın soyutlanmasına dair koşullarsa hayırseverlik ilkesi, sadakat ilkesi ve bu iki ilkenin uygulanması bakımından kritik önemdeki bağlamsal ve dilsel farkındalıktır. Tüm bunların yanı sıra, belirli bir düzeyde de olsa rasyonel bir özne ED bakımından can alıcı önemdedir. Rasyonel öznenin rasyonellik düzeyi ayrıca ele alınmakta ve gerekli düzey, asgari rasyonellik düzeyiyle ifade edilmektedir. Bu kapsamda, Suvar Köseraif'in ortaya koyduğu bir sorun ele alınmakta ve bu sorunun esasen argümanın soyutlanmasıyla, özellikle de dilsel ve bağlamsal farkındalıkla ilgili olduğu ileri sürülmektedir.
Gerçek Argümanların Mantığı, argümanları çözümlemek ve değerlendirmek için kendine özgü bir yönte... more Gerçek Argümanların Mantığı, argümanları çözümlemek ve değerlendirmek için kendine özgü bir yöntemi açıklamakta, köşe yazılarından klasik metinlere pek çok örnek ele almaktadır. Eleştirel düşünme, her ne kadar temel düzeyde mantık bilgisini gerektiriyor olsa da, bu kitapta, temel mantık eğitimindeki sembolleri ve mantık kurallarını atlayarak doğrudan eleştirel düşünme için gerekli araçlar, gerçek metinler üzerinde kullanılarak kavratılmaktadır. Bu kitap, Galileo’dan Marx’a, Thomas Malthus’tan Charles Darwin’e, Dawkins’ten Mill’e insanlığın düşünce hayatına yön vermiş düşünürlerin temel metinleri üzerinden eleştirel düşünme yetimizi güçlendirmektedir. Düşünce tarihinin önemli metinlerinden özenle seçilmiş alıştırmalar bölümü sayesinde okur, kendisini sınama ve geliştirme şansını da yakalayacaktır. Dahası, felsefe, hukuk ve sosyal bilimler gibi disiplinlerin dahil olduğu geniş bir yelpazedeki öğrenciler ve öğretmenleri için oldukça değerli bir kaynak olan bu kitapta, temel klasik biçi...
Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir i... more Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir içeriği haizdir. ED'nin, bu içeriğin yanı sıra kendine özgü birtakım öndayanakları da bulunur. Sözkonusu öndayanakların önemli bir bölümü mantık dışı bir karakterde olsa da mantıksal incelemenin sağlıklı yürütülebilmesi için bu öndayanakların ele alınması önem arz etmektedir. Bu çalışmada, bu öndayanakların ve koşulların neler olduğu gerekçeleriyle birlikte ortaya koyulacaktır. Çalışma, biçimsel olmayan mantıkta rastlanmayan öndayanaklarla sınırlı tutulacaktır. Dolayısıyla, esasen, tartışmaya dair koşullar ve argümanın soyutlanmasına dair koşullar ele alınacaktır. Tartışmaya dair koşullar, pragmatik ve semantik koşullardan oluşmaktadır. Argümanın soyutlanmasına dair koşullarsa hayırseverlik ilkesi, sadakat ilkesi ve bu iki ilkenin uygulanması bakımından kritik önemdeki bağlamsal ve dilsel farkındalıktır. Tüm bunların yanı sıra, belirli bir düzeyde de olsa rasyonel bir özne ED bakımından can alıcı önemdedir. Rasyonel öznenin rasyonellik düzeyi ayrıca ele alınmakta ve gerekli düzey, asgari rasyonellik düzeyiyle ifade edilmektedir. Bu kapsamda, Suvar Köseraif'in ortaya koyduğu bir sorun ele alınmakta ve bu sorunun esasen argümanın soyutlanmasıyla, özellikle de dilsel ve bağlamsal farkındalıkla ilgili olduğu ileri sürülmektedir.
ÖZET Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü ... more ÖZET Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir içeriği haizdir. ED'nin, bu içeriğin yanı sıra kendine özgü birtakım öndayanakları da bulunur. Sözkonusu öndayanakların önemli bir bölümü mantık dışı bir karakterde olsa da mantıksal incelemenin sağlıklı yürütülebilmesi için bu öndayanakların ele alınması önem arz etmektedir. Bu çalışmada, bu öndayanakların ve koşulların neler olduğu gerekçeleriyle birlikte ortaya koyulacaktır. Çalışma, biçimsel olmayan mantıkta rastlanmayan öndayanaklarla sınırlı tutulacaktır. Dolayısıyla, esasen, tartışmaya dair koşullar ve argümanın soyutlanmasına dair koşullar ele alınacaktır. Tartışmaya dair koşullar, pragmatik ve semantik koşullardan oluşmaktadır. Argümanın soyutlanmasına dair koşullarsa hayırseverlik ilkesi, sadakat ilkesi ve bu iki ilkenin uygulanması bakımından kritik önemdeki bağlamsal ve dilsel farkındalıktır. Tüm bunların yanı sıra, belirli bir düzeyde de olsa rasyonel bir özne ED bakımından can alıcı önemdedir. Rasyonel öznenin rasyonellik düzeyi ayrıca ele alınmakta ve gerekli düzey, asgari rasyonellik düzeyiyle ifade edilmektedir. Bu kapsamda, Suvar Köseraif'in ortaya koyduğu bir sorun ele alınmakta ve bu sorunun esasen argümanın soyutlanmasıyla, özellikle de dilsel ve bağlamsal farkındalıkla ilgili olduğu ileri sürülmektedir. Anahtar Kelimeler: Eleştirel düşünme, argümanı soyutlamak, argümanı değerlendirmek, tartışma, biçimsel olmayan mantık, öndayanak ABSTRACT Critical Thinking (CT) has a peculiar content, though it stems from informal logic. Moreover, CT also has several presuppositions, all of which are peculiar to CT. A significant number of these presuppositions are of a nonlogical character. Yet in order to continue the logical analysis in a sound way, it is crucial to take these presuppositions into account. In this paper, these presuppositions and preconditions will be set forth together with the reasons for identifying them. The paper is restricted to the presuppositions which are not found in informal logic. Hence, essentially the preconditions regarding the debate and the preconditions regarding the abstraction of the argument will be the topics of consideration. The preconditions regarding the debate consist of pragmatic and semantic preconditions. In contrast, the preconditions regarding the abstraction of the argument are the principle of charity, the principle of loyalty, and linguistic and contextual awareness, which are all crucial for the application of these two
TC. Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2017
Özet Bu çalışmada, John Stuart Mill'in On Liberty adlı eseri incelenerek bireyin özgürlüğü, özel ... more Özet Bu çalışmada, John Stuart Mill'in On Liberty adlı eseri incelenerek bireyin özgürlüğü, özel olarak düşünce ve ifade özgürlüğü için Mill'in önerdiği, insanın yetilerinin olgunlaşmış olması koşuluna odaklanılmaktadır. Eleştirel düşünebilme becerisinin gelişkinliğinin, yetilerin olgunlaşmış olmasının bir ölçütü [belki de tek ölçütü] olduğu ileri sürülmektedir. Dahası, bireyin özgürlüğünün korunabilmesi ve zarar ilkesi ihlal edilmeden özgürlüklerin kullanılabilmesi için gerekli erdemleri saptayarak, bunların eleştirel düşünmeye dayalı özgür fikir tartışmasında da gerekli olan erdemler olduğu gösterilmektedir. Yargıya varma gücünün varlığının ve bu gücün eşit ve özgür bir tartışma ortamındaki kullanımı olan eleştirel düşünmenin hem bir reşitlik ölçütü hem de reşit olmanın bir gereği olduğu, Mill'in düşüncesinin doğrudan ve dolaylı bir sonucu olarak öne sürülmektedir. Yargıya varma gücünün kişide bir beceri olarak bulunmasının yanı sıra Mill'in de belirttiği üzere bu becerinin kullanılabilmesi için özgürlük ilkesinin işleyebileceği bir ortam bulunmalıdır. Bu ortamın ayırt edici özelliğinin eşit ve özgür tartışmanın varlığı olmasından hareketle, bu çalışmada, böyle bir tartışma için gerekli toplumsal ve bireysel koşulların üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla, reşitlik ölçütü olarak yargıya varma gücünün, bu kudretin kullanım koşullarının, bu gücün özel bir biçimi olarak eleştirel düşünmenin ve eleştirel düşünmenin gerektirdiği ve beraberinde getirdiği erdemlerin birbirleriyle yakından ilişkili ve birbirlerinden ayrılmaz oldukları tezi işlenmektedir. Anahtar Sözcükler: eleştirel düşünme, reşit olma, yargıya varma gücü, düşünce ve ifade özgürlüğü.
Despite the overwhelming impact of neoliberal and globalized world economy on the lives of worker... more Despite the overwhelming impact of neoliberal and globalized world economy on the lives of workers and the increasing anger of masses, it seems that the victims of this status quo are incapable of gathering and standing against the leaders of this status quo in solidarity. In this paper, it is argued that the most effective obstacles against the solidarity of the working class members are atomization of society through modes of production and consumption, and the rise of group identities that veil class antagonisms and conflicts. These obstacles also undermine the modern individual, the construction of whom is perhaps the most promising agenda of the enlightenment. Hence, individuals have become anonymized and lost their own consciousness through being reconstructed within the web of interactions of conflicting group identities. The Conditions of Class Struggle in Modern Era In modern era, especially in the industrialized countries, a vast majority of the population has been forced to work in industries and hence the rise of working class in industrialized cities has been observed with the naked eye. It appears that at that time, the migration of workers from farm yards to industries together with colonialist/imperialist wars favoured the deployment of long working hours, which led intense interactions among workers and soldiers from different cultural origins, and among those having different mother tongues. Furthermore, since the factories that provided the mass production of this age were highly populated and the quality of labour demanded was primordial (especially when it is compared with today's production), these factories had not only produce goods and services, but also a unique living environment and a new cultural sphere that surrounded this newly emerging social class, namely the working class. The increase in mass production had been increased with the increase in political tension within Europe. This new cultural sphere and unique living environment of workers enriched the social interactions among workers and produced the grounds for the increase in communication and organization skills within the working classes. Consequently, the working class, as a new form of collectivity has emerged. To say it in Marxian/Hegelian terms, now it became possible to speak of class for itself [für sich] as a material force within the civil society. Within this economic-political climate, the issues about minorities and cultural groups were considered according to their impacts on the political struggle, not in terms of natural/human rights. Even Marx himself considered the Jewish Question within this paradigm, i.e., the political ends and objectives of class struggle shaped his views on the issue. The antidote for the emergence of the ideas such as class solidarity and class struggle was supporting chauvinisms within the developed countries favouring colonialist deeds, thus to divide the labour force into two, those who collaborate with colonialist countries and have their shares in imperialist pillage and those who join the national liberation movements. So in any case, both chauvinism and nationalism are used against class solidarity within the developed countries. In Nazi case, nationalism is used against class solidarity, by a false solidarity among working classes that is deployed against the real solidarity among workers; and, via chauvinism, the real enemy of working classes is transposed to Jews as a whole. However, when it comes to underdeveloped countries and to the third world countries which experienced national liberation struggles, nationalism had two effects which are competing with each other: Applying inclusive, revolutionary, progressive nationalist policies that are in accord with class struggle, and oppressing class struggle and class solidarity by using the flag of nationalism against those " separatist " socialists. The positive effect is a result of the economic-political conditions of those countries since almost all of the citizens of these countries are subject to exploitation and unequal trade acts among countries and they all have a class consciousness that can be rendered as worker-nations. The negative effect stems from the fact that in those countries there appears also an excessive power of the ruling elites and that these elites want to become a member of the club of global elites. These elites use nationalist rhetoric and symbols against the working class and its representatives by condemning class struggle as a separatist-imperialist conspiracy, or rather as a conspiracy of all-too-familiar cultural/political group, for instance, in Turkey case, these bad guys were the Greeks as a whole. By condemning two distinct groups, namely imperialist conspirators and a particular minority group as being their compadres, (incidentally, this does not mean that such a condemn necessary reside in a lie, on the contrary that is most the time true that there is such a plan against those ruling elites and against the ruling class of these countries.) these elites favour the view that the members of the newly constructed identity, namely nation, yet which goes back to an indefinite past according to this construction, have the same interests and their
Nancey MURPHY: Bu makale evrimsel biyolojiye dair Hıristiyanlar arasındaki çatışmaların ilahi eyl... more Nancey MURPHY: Bu makale evrimsel biyolojiye dair Hıristiyanlar arasındaki çatışmaların ilahi eylemin doğası üzerine çeşitli varsayımlardan köken aldığına ilişkin şüphemi ayrıntılarıyla açıklamayı amaçlamaktadır.
Bu çalışmada 2013 Haziranda ve takip eden aylarda Anadolu'nun birçok iline yayılan halk ayaklanm... more Bu çalışmada 2013 Haziranda ve takip eden aylarda Anadolu'nun birçok iline yayılan halk ayaklanması anlamına gelen “Haziran Ayaklanması”na ve bu süreci başlatan "Gezi Direnişi"ne odaklanılacaktır. Gezi Direnişi ile Haziran Ayaklanması adları birbirlerinin yerine ve/veya biri diğerinin alternatifi olaylar için kullanılmaktadır. İkisi arasında bu tür bir karşıtlıktansa bir süreklilik ilişkisi olduğu, aralarındaki kopuşunsa nitel bir sıçramaya karşılık geldiği iddia edilmektedir. Bu nitel sıçramaya olanak tanıyan olguların Gezi Direnişi'ni olanaklı kılan nispi yoksullaşma, nitelikli işgücünü oluşturan kesimlerin işyeri düzenlerindeki radikal dönüşüm, AKP iktidarında palazlanan yeni patron-yönetici sınıfının nitelikli iş gücünün başına geçmelerine duyulan tepkilerin birikmesi, düzenin hukukunun (kapitalizmin olağan hukukunun dahi) uygulanamaz hale gelmesi ve diplomalı işsizliğin dünyayı geçmiş kuşaklardan daha iyi tanıyan genç kuşakta yarattığı öfke olduğu ortaya konmaya çalışılmaktadır. Yazıda öncelikle AKP iktidarına muhalefetin yapısını anlamaya dönük olarak AKP’nin ekonomi-politik konumu sunularak muhalefetin doğuşu ve kristalize oluşu betimlenecektir. İkinci olarak Gezi’nin ortaya çıkış nedenleri ortaya konularak bu nedenlerin sürekliliği ve kendileri üzerindeki etkileri belirtilecektir. Üçüncü olarak Gezi’nin failleri ile Haziran Ayaklanmasının failleri üzerinden bu iki tarihsel olay birbiri ile ilişkilendirilecektir. Son olarak Gezi Direnişi-Haziran Ayaklanması arasındaki süreklilik ve kopuş ilişkileri söz konusu olayların faillerinin politik konumları bağlamında sunulmaya çalışılacaktır.
Yazı Zizek'in Chavez, Castro, Esad gibi mazlum halkların emperyalizme karşı savaşımında olumlu bi... more Yazı Zizek'in Chavez, Castro, Esad gibi mazlum halkların emperyalizme karşı savaşımında olumlu bir aşamada konumlanan liderleri gerici, kurtulunması gereken kapitalistler olarak sunmasını eleştirmeyi amaçlıyor. Yazıda, Zizek'in "solculuk" vurgularının altında belirli bir strateji olduğu iddia ediliyor: Zizek solun ayağını yerden keserek solu tuş etme stratejisini izliyor. “Süperkomünizm” bayrağı sallayarak yeterince komünist bulmadığı kim varsa düşmanlaştıran Zizek, komünizme cepheden karşı olanları sosyalizmin erken aflamasında yer alan devrimci hareketlermiş gibi kucaklıyor.
Yazıda ilkin IŞİD’in künyesi, halifesinin kimliği ve
örgüt arkadaşlarıyla tanışma ve kariyer öyk... more Yazıda ilkin IŞİD’in künyesi, halifesinin kimliği ve
örgüt arkadaşlarıyla tanışma ve kariyer öyküsü anlatılacaktır.
Örgüt arkadaşlığının tanışma ortamı, kimi ünlü
“cihatçılar”ın hidayeti nerede ve nasıl buldukları gösterilmeye
çalışılacaktır. İkinci olarak IŞİD’in kendine özgülüğü,
El Kaide Merkez ve El Kaide Irak sürecinden
kopuşunu simgeleyen dönemeçler, silahlanması ve terör
tarzı üzerinde durulacaktır.
Yazıda esasen ABD'ye ve Atlantik ittifakına yakın
kaynaklardan yararlanılacaktır. Bu kaynaklara dayanılarak
ve gerçekler düzleminden sapmadan tutarlı bir uslamlama
yapıldığında IŞİD'in emperyalizmle doğrudan
ve dolaylı bağlantısının, esas görevinin bölgenin egemen
devletleri olan Suriye ve Irak'ı zayıflatmak, bölmek
ve/veya bu devletleri bölme ve istikrarsızlaştırma
sürecine katkı sunmak olduğu görülecektir.
Lenin, diyalektiği salt bir ilkeler bütünü ya da devrimci eğitimin bir reçetesi olmaktan
öteye t... more Lenin, diyalektiği salt bir ilkeler bütünü ya da devrimci eğitimin bir reçetesi olmaktan
öteye taşıyacak adımları atmış ve insanlığın bilgi edinme ve bilgi nesnesini değiştirme
sürecine ilişkin bir bilgi teorisi inşa etmeye çalışmıştır. Bilimsel Sosyalist düşünceyi
bilimselliğin savunulabileceği bir felsefi zemin inşa etme göreviyle tanıştırmış ve ona bu
görevi yükleyen ilk düşün işçisi olmuştur. 90. ölüm yıldönümünde bizler hala bu görevle
karşı karşıyayız.
Eğitimin Amacı
Akıl yürütme ve mantık kurallarının tanıtılması,
Düşünce hatalarının, usavurma (ar... more Eğitimin Amacı Akıl yürütme ve mantık kurallarının tanıtılması, Düşünce hatalarının, usavurma (argümantasyon) ve tartışma bilgisi (retorik) bağlamında ele alınıp kavratılması, Metin çözümleme ve eleştirme becerisinin kazandırılması.
İçeriği Eleştirel Düşünmenin araçlarının anlatılması Düşünce hatalarının örneklenmesi ve örnekler üzerinden sezdirilmesi Metin çözümle yönteminin tanıtılması Örnek metin incelemesi ve çözümlemesi
Yararları Yazında ve konuşmada mantıksal ve kategorik hatalardan kurtulmak Eleştirel/düşünsel metin yazma alışkanlığı için gerekli araçların kazandırılması Eleştirel/düşünsel metin okuma ve anlama için gerekli araçların kazandırılması Açık ve net ifade etme becerisini geliştirmek için gerekli araçların kazanılması
Önerilen Kitaplar Alec Fisher, Gerçek Argümanların Mantığı, çev. Cenk Özdağ – Oğuz Akçelik, İmge Kitabevi
Cenk Özdağ -Lors de votre conférence à Istanbul, et aussi en réponse aux questions, vous avez dit... more Cenk Özdağ -Lors de votre conférence à Istanbul, et aussi en réponse aux questions, vous avez dit que la vie d'aujourd'hui fabrique des individus passifs, les rend conformes, et que les médias déterminent l'attitude idéologique des individus, leurs attentes et leurs sentiments. Mais quelle est alors l'alternative révolutionnaire à ces structures ? Fabien Tarby -Tout d'abord, je voudrais sincèrement vous remercier. Je crois que nous avons passé, grâce à Monokl, trois ou quatre jours assez extraordinaires à Istanbul, tant intellectuellement qu'affectivement. J'ai vu (nous y reviendrons) ce que peut une organisation intellectuelle quand elle est structurée et qu'elle libère des possibilités d'expressions et de pensées qui sont rares, je le sais, tant à Paris qu'ici. Et c'est là une première manière de répondre à votre question : nous sommes des résistants, cela est clair, et nous ne devons jamais perdre de vue un certain courage, que Monokl, Aydinlik et Teori incarnent parfaitement dans votre pays. Pour cela, nous ne devons pas penser uniquement selon le nombre, qui nous écrase, pour le moment, par sa passivité ou ses préjugés incorporés, quoi que nous fassions, et en dépit mêmece qui m'a rendu heureuxde la belle réussite populaire de ces conférences, qui fait écho aux conférences organisées à Londres, Berlin, New York par Alain Badiou et Slavoj Žižek, autour des intellectualités révolutionnaires de notre temps.
Hukukun temeline muhakemeyi ve dolayısıyla mantığı yerleştirdiğimizde bu iki kavramın önemi d... more Hukukun temeline muhakemeyi ve dolayısıyla mantığı yerleştirdiğimizde bu iki kavramın önemi daha da artıyor. İspat yükünün kimin üzerinde olduğu, ispatın araçlarının ne olduğu, ispatın nasıl denet- lenebildiği masaya yatırıldığında hukukun ötesine geçiyor, felsefeye, özel olarak da mantığa varıyoruz. İşte bu bakımdan, günümüzde mantık ile hukuk arasında ilişki geçtiğimiz yıllara göre daha da yakından kuruluyor. ... Metinlerin eleştirel düşünme süzge- cinden geçirilmesiyle hem mantık bilgisi sağlamlaşmış olacak hem de dilsel farkındalık artacaktır. Bunun sonucu olarak, eleştirel düşünmeye dair içgörü [insight] de gelişecektir. Böylelikle, hem kanun yazımında hem argüman kurar- ken hem de bir başka argümanı çürütmeye çalışırken daha etkili ve sağlam bir yöntemi yaygınlaştırmış olacağız.
Şahsiyet baş karakter emekli polis Agah Beyoğlu’nun Alzheimer hastalığın- dan ötürü biliş... more Şahsiyet baş karakter emekli polis Agah Beyoğlu’nun Alzheimer hastalığın- dan ötürü bilişsel durumundan hareket- le giriştiği mücadelenin yapısı itibarıyla hem psikolojik hem felsefi hem de huku- ki tartışmalara imkan veren bir dizi. Do- layısıyla, çok katmanlı olarak ele almaya elverişli. Üstelik ülkemizde kadına yönelik şiddetin hem hukuki hem politik hem de sosyolojik boyutlarını çarpıcı bir biçimde ele alması nedeniyle güncelliğini koruyor.
Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir i... more Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir içeriği haizdir. ED'nin, bu içeriğin yanı sıra kendine özgü birtakım öndayanakları da bulunur. Sözkonusu öndayanakların önemli bir bölümü mantık dışı bir karakterde olsa da mantıksal incelemenin sağlıklı yürütülebilmesi için bu öndayanakların ele alınması önem arz etmektedir. Bu çalışmada, bu öndayanakların ve koşulların neler olduğu gerekçeleriyle birlikte ortaya koyulacaktır. Çalışma, biçimsel olmayan mantıkta rastlanmayan öndayanaklarla sınırlı tutulacaktır. Dolayısıyla, esasen, tartışmaya dair koşullar ve argümanın soyutlanmasına dair koşullar ele alınacaktır. Tartışmaya dair koşullar, pragmatik ve semantik koşullardan oluşmaktadır. Argümanın soyutlanmasına dair koşullarsa hayırseverlik ilkesi, sadakat ilkesi ve bu iki ilkenin uygulanması bakımından kritik önemdeki bağlamsal ve dilsel farkındalıktır. Tüm bunların yanı sıra, belirli bir düzeyde de olsa rasyonel bir özne ED bakımından can alıcı önemdedir. Rasyonel öznenin rasyonellik düzeyi ayrıca ele alınmakta ve gerekli düzey, asgari rasyonellik düzeyiyle ifade edilmektedir. Bu kapsamda, Suvar Köseraif'in ortaya koyduğu bir sorun ele alınmakta ve bu sorunun esasen argümanın soyutlanmasıyla, özellikle de dilsel ve bağlamsal farkındalıkla ilgili olduğu ileri sürülmektedir.
Gerçek Argümanların Mantığı, argümanları çözümlemek ve değerlendirmek için kendine özgü bir yönte... more Gerçek Argümanların Mantığı, argümanları çözümlemek ve değerlendirmek için kendine özgü bir yöntemi açıklamakta, köşe yazılarından klasik metinlere pek çok örnek ele almaktadır. Eleştirel düşünme, her ne kadar temel düzeyde mantık bilgisini gerektiriyor olsa da, bu kitapta, temel mantık eğitimindeki sembolleri ve mantık kurallarını atlayarak doğrudan eleştirel düşünme için gerekli araçlar, gerçek metinler üzerinde kullanılarak kavratılmaktadır. Bu kitap, Galileo’dan Marx’a, Thomas Malthus’tan Charles Darwin’e, Dawkins’ten Mill’e insanlığın düşünce hayatına yön vermiş düşünürlerin temel metinleri üzerinden eleştirel düşünme yetimizi güçlendirmektedir. Düşünce tarihinin önemli metinlerinden özenle seçilmiş alıştırmalar bölümü sayesinde okur, kendisini sınama ve geliştirme şansını da yakalayacaktır. Dahası, felsefe, hukuk ve sosyal bilimler gibi disiplinlerin dahil olduğu geniş bir yelpazedeki öğrenciler ve öğretmenleri için oldukça değerli bir kaynak olan bu kitapta, temel klasik biçi...
Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir i... more Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir içeriği haizdir. ED'nin, bu içeriğin yanı sıra kendine özgü birtakım öndayanakları da bulunur. Sözkonusu öndayanakların önemli bir bölümü mantık dışı bir karakterde olsa da mantıksal incelemenin sağlıklı yürütülebilmesi için bu öndayanakların ele alınması önem arz etmektedir. Bu çalışmada, bu öndayanakların ve koşulların neler olduğu gerekçeleriyle birlikte ortaya koyulacaktır. Çalışma, biçimsel olmayan mantıkta rastlanmayan öndayanaklarla sınırlı tutulacaktır. Dolayısıyla, esasen, tartışmaya dair koşullar ve argümanın soyutlanmasına dair koşullar ele alınacaktır. Tartışmaya dair koşullar, pragmatik ve semantik koşullardan oluşmaktadır. Argümanın soyutlanmasına dair koşullarsa hayırseverlik ilkesi, sadakat ilkesi ve bu iki ilkenin uygulanması bakımından kritik önemdeki bağlamsal ve dilsel farkındalıktır. Tüm bunların yanı sıra, belirli bir düzeyde de olsa rasyonel bir özne ED bakımından can alıcı önemdedir. Rasyonel öznenin rasyonellik düzeyi ayrıca ele alınmakta ve gerekli düzey, asgari rasyonellik düzeyiyle ifade edilmektedir. Bu kapsamda, Suvar Köseraif'in ortaya koyduğu bir sorun ele alınmakta ve bu sorunun esasen argümanın soyutlanmasıyla, özellikle de dilsel ve bağlamsal farkındalıkla ilgili olduğu ileri sürülmektedir.
ÖZET Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü ... more ÖZET Eleştirel Düşünme (ED) her ne kadar biçimsel olmayan mantıktan temel alsa da kendisine özgü bir içeriği haizdir. ED'nin, bu içeriğin yanı sıra kendine özgü birtakım öndayanakları da bulunur. Sözkonusu öndayanakların önemli bir bölümü mantık dışı bir karakterde olsa da mantıksal incelemenin sağlıklı yürütülebilmesi için bu öndayanakların ele alınması önem arz etmektedir. Bu çalışmada, bu öndayanakların ve koşulların neler olduğu gerekçeleriyle birlikte ortaya koyulacaktır. Çalışma, biçimsel olmayan mantıkta rastlanmayan öndayanaklarla sınırlı tutulacaktır. Dolayısıyla, esasen, tartışmaya dair koşullar ve argümanın soyutlanmasına dair koşullar ele alınacaktır. Tartışmaya dair koşullar, pragmatik ve semantik koşullardan oluşmaktadır. Argümanın soyutlanmasına dair koşullarsa hayırseverlik ilkesi, sadakat ilkesi ve bu iki ilkenin uygulanması bakımından kritik önemdeki bağlamsal ve dilsel farkındalıktır. Tüm bunların yanı sıra, belirli bir düzeyde de olsa rasyonel bir özne ED bakımından can alıcı önemdedir. Rasyonel öznenin rasyonellik düzeyi ayrıca ele alınmakta ve gerekli düzey, asgari rasyonellik düzeyiyle ifade edilmektedir. Bu kapsamda, Suvar Köseraif'in ortaya koyduğu bir sorun ele alınmakta ve bu sorunun esasen argümanın soyutlanmasıyla, özellikle de dilsel ve bağlamsal farkındalıkla ilgili olduğu ileri sürülmektedir. Anahtar Kelimeler: Eleştirel düşünme, argümanı soyutlamak, argümanı değerlendirmek, tartışma, biçimsel olmayan mantık, öndayanak ABSTRACT Critical Thinking (CT) has a peculiar content, though it stems from informal logic. Moreover, CT also has several presuppositions, all of which are peculiar to CT. A significant number of these presuppositions are of a nonlogical character. Yet in order to continue the logical analysis in a sound way, it is crucial to take these presuppositions into account. In this paper, these presuppositions and preconditions will be set forth together with the reasons for identifying them. The paper is restricted to the presuppositions which are not found in informal logic. Hence, essentially the preconditions regarding the debate and the preconditions regarding the abstraction of the argument will be the topics of consideration. The preconditions regarding the debate consist of pragmatic and semantic preconditions. In contrast, the preconditions regarding the abstraction of the argument are the principle of charity, the principle of loyalty, and linguistic and contextual awareness, which are all crucial for the application of these two
TC. Maltepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2017
Özet Bu çalışmada, John Stuart Mill'in On Liberty adlı eseri incelenerek bireyin özgürlüğü, özel ... more Özet Bu çalışmada, John Stuart Mill'in On Liberty adlı eseri incelenerek bireyin özgürlüğü, özel olarak düşünce ve ifade özgürlüğü için Mill'in önerdiği, insanın yetilerinin olgunlaşmış olması koşuluna odaklanılmaktadır. Eleştirel düşünebilme becerisinin gelişkinliğinin, yetilerin olgunlaşmış olmasının bir ölçütü [belki de tek ölçütü] olduğu ileri sürülmektedir. Dahası, bireyin özgürlüğünün korunabilmesi ve zarar ilkesi ihlal edilmeden özgürlüklerin kullanılabilmesi için gerekli erdemleri saptayarak, bunların eleştirel düşünmeye dayalı özgür fikir tartışmasında da gerekli olan erdemler olduğu gösterilmektedir. Yargıya varma gücünün varlığının ve bu gücün eşit ve özgür bir tartışma ortamındaki kullanımı olan eleştirel düşünmenin hem bir reşitlik ölçütü hem de reşit olmanın bir gereği olduğu, Mill'in düşüncesinin doğrudan ve dolaylı bir sonucu olarak öne sürülmektedir. Yargıya varma gücünün kişide bir beceri olarak bulunmasının yanı sıra Mill'in de belirttiği üzere bu becerinin kullanılabilmesi için özgürlük ilkesinin işleyebileceği bir ortam bulunmalıdır. Bu ortamın ayırt edici özelliğinin eşit ve özgür tartışmanın varlığı olmasından hareketle, bu çalışmada, böyle bir tartışma için gerekli toplumsal ve bireysel koşulların üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla, reşitlik ölçütü olarak yargıya varma gücünün, bu kudretin kullanım koşullarının, bu gücün özel bir biçimi olarak eleştirel düşünmenin ve eleştirel düşünmenin gerektirdiği ve beraberinde getirdiği erdemlerin birbirleriyle yakından ilişkili ve birbirlerinden ayrılmaz oldukları tezi işlenmektedir. Anahtar Sözcükler: eleştirel düşünme, reşit olma, yargıya varma gücü, düşünce ve ifade özgürlüğü.
Despite the overwhelming impact of neoliberal and globalized world economy on the lives of worker... more Despite the overwhelming impact of neoliberal and globalized world economy on the lives of workers and the increasing anger of masses, it seems that the victims of this status quo are incapable of gathering and standing against the leaders of this status quo in solidarity. In this paper, it is argued that the most effective obstacles against the solidarity of the working class members are atomization of society through modes of production and consumption, and the rise of group identities that veil class antagonisms and conflicts. These obstacles also undermine the modern individual, the construction of whom is perhaps the most promising agenda of the enlightenment. Hence, individuals have become anonymized and lost their own consciousness through being reconstructed within the web of interactions of conflicting group identities. The Conditions of Class Struggle in Modern Era In modern era, especially in the industrialized countries, a vast majority of the population has been forced to work in industries and hence the rise of working class in industrialized cities has been observed with the naked eye. It appears that at that time, the migration of workers from farm yards to industries together with colonialist/imperialist wars favoured the deployment of long working hours, which led intense interactions among workers and soldiers from different cultural origins, and among those having different mother tongues. Furthermore, since the factories that provided the mass production of this age were highly populated and the quality of labour demanded was primordial (especially when it is compared with today's production), these factories had not only produce goods and services, but also a unique living environment and a new cultural sphere that surrounded this newly emerging social class, namely the working class. The increase in mass production had been increased with the increase in political tension within Europe. This new cultural sphere and unique living environment of workers enriched the social interactions among workers and produced the grounds for the increase in communication and organization skills within the working classes. Consequently, the working class, as a new form of collectivity has emerged. To say it in Marxian/Hegelian terms, now it became possible to speak of class for itself [für sich] as a material force within the civil society. Within this economic-political climate, the issues about minorities and cultural groups were considered according to their impacts on the political struggle, not in terms of natural/human rights. Even Marx himself considered the Jewish Question within this paradigm, i.e., the political ends and objectives of class struggle shaped his views on the issue. The antidote for the emergence of the ideas such as class solidarity and class struggle was supporting chauvinisms within the developed countries favouring colonialist deeds, thus to divide the labour force into two, those who collaborate with colonialist countries and have their shares in imperialist pillage and those who join the national liberation movements. So in any case, both chauvinism and nationalism are used against class solidarity within the developed countries. In Nazi case, nationalism is used against class solidarity, by a false solidarity among working classes that is deployed against the real solidarity among workers; and, via chauvinism, the real enemy of working classes is transposed to Jews as a whole. However, when it comes to underdeveloped countries and to the third world countries which experienced national liberation struggles, nationalism had two effects which are competing with each other: Applying inclusive, revolutionary, progressive nationalist policies that are in accord with class struggle, and oppressing class struggle and class solidarity by using the flag of nationalism against those " separatist " socialists. The positive effect is a result of the economic-political conditions of those countries since almost all of the citizens of these countries are subject to exploitation and unequal trade acts among countries and they all have a class consciousness that can be rendered as worker-nations. The negative effect stems from the fact that in those countries there appears also an excessive power of the ruling elites and that these elites want to become a member of the club of global elites. These elites use nationalist rhetoric and symbols against the working class and its representatives by condemning class struggle as a separatist-imperialist conspiracy, or rather as a conspiracy of all-too-familiar cultural/political group, for instance, in Turkey case, these bad guys were the Greeks as a whole. By condemning two distinct groups, namely imperialist conspirators and a particular minority group as being their compadres, (incidentally, this does not mean that such a condemn necessary reside in a lie, on the contrary that is most the time true that there is such a plan against those ruling elites and against the ruling class of these countries.) these elites favour the view that the members of the newly constructed identity, namely nation, yet which goes back to an indefinite past according to this construction, have the same interests and their
Nancey MURPHY: Bu makale evrimsel biyolojiye dair Hıristiyanlar arasındaki çatışmaların ilahi eyl... more Nancey MURPHY: Bu makale evrimsel biyolojiye dair Hıristiyanlar arasındaki çatışmaların ilahi eylemin doğası üzerine çeşitli varsayımlardan köken aldığına ilişkin şüphemi ayrıntılarıyla açıklamayı amaçlamaktadır.
Bu çalışmada 2013 Haziranda ve takip eden aylarda Anadolu'nun birçok iline yayılan halk ayaklanm... more Bu çalışmada 2013 Haziranda ve takip eden aylarda Anadolu'nun birçok iline yayılan halk ayaklanması anlamına gelen “Haziran Ayaklanması”na ve bu süreci başlatan "Gezi Direnişi"ne odaklanılacaktır. Gezi Direnişi ile Haziran Ayaklanması adları birbirlerinin yerine ve/veya biri diğerinin alternatifi olaylar için kullanılmaktadır. İkisi arasında bu tür bir karşıtlıktansa bir süreklilik ilişkisi olduğu, aralarındaki kopuşunsa nitel bir sıçramaya karşılık geldiği iddia edilmektedir. Bu nitel sıçramaya olanak tanıyan olguların Gezi Direnişi'ni olanaklı kılan nispi yoksullaşma, nitelikli işgücünü oluşturan kesimlerin işyeri düzenlerindeki radikal dönüşüm, AKP iktidarında palazlanan yeni patron-yönetici sınıfının nitelikli iş gücünün başına geçmelerine duyulan tepkilerin birikmesi, düzenin hukukunun (kapitalizmin olağan hukukunun dahi) uygulanamaz hale gelmesi ve diplomalı işsizliğin dünyayı geçmiş kuşaklardan daha iyi tanıyan genç kuşakta yarattığı öfke olduğu ortaya konmaya çalışılmaktadır. Yazıda öncelikle AKP iktidarına muhalefetin yapısını anlamaya dönük olarak AKP’nin ekonomi-politik konumu sunularak muhalefetin doğuşu ve kristalize oluşu betimlenecektir. İkinci olarak Gezi’nin ortaya çıkış nedenleri ortaya konularak bu nedenlerin sürekliliği ve kendileri üzerindeki etkileri belirtilecektir. Üçüncü olarak Gezi’nin failleri ile Haziran Ayaklanmasının failleri üzerinden bu iki tarihsel olay birbiri ile ilişkilendirilecektir. Son olarak Gezi Direnişi-Haziran Ayaklanması arasındaki süreklilik ve kopuş ilişkileri söz konusu olayların faillerinin politik konumları bağlamında sunulmaya çalışılacaktır.
Yazı Zizek'in Chavez, Castro, Esad gibi mazlum halkların emperyalizme karşı savaşımında olumlu bi... more Yazı Zizek'in Chavez, Castro, Esad gibi mazlum halkların emperyalizme karşı savaşımında olumlu bir aşamada konumlanan liderleri gerici, kurtulunması gereken kapitalistler olarak sunmasını eleştirmeyi amaçlıyor. Yazıda, Zizek'in "solculuk" vurgularının altında belirli bir strateji olduğu iddia ediliyor: Zizek solun ayağını yerden keserek solu tuş etme stratejisini izliyor. “Süperkomünizm” bayrağı sallayarak yeterince komünist bulmadığı kim varsa düşmanlaştıran Zizek, komünizme cepheden karşı olanları sosyalizmin erken aflamasında yer alan devrimci hareketlermiş gibi kucaklıyor.
Yazıda ilkin IŞİD’in künyesi, halifesinin kimliği ve
örgüt arkadaşlarıyla tanışma ve kariyer öyk... more Yazıda ilkin IŞİD’in künyesi, halifesinin kimliği ve
örgüt arkadaşlarıyla tanışma ve kariyer öyküsü anlatılacaktır.
Örgüt arkadaşlığının tanışma ortamı, kimi ünlü
“cihatçılar”ın hidayeti nerede ve nasıl buldukları gösterilmeye
çalışılacaktır. İkinci olarak IŞİD’in kendine özgülüğü,
El Kaide Merkez ve El Kaide Irak sürecinden
kopuşunu simgeleyen dönemeçler, silahlanması ve terör
tarzı üzerinde durulacaktır.
Yazıda esasen ABD'ye ve Atlantik ittifakına yakın
kaynaklardan yararlanılacaktır. Bu kaynaklara dayanılarak
ve gerçekler düzleminden sapmadan tutarlı bir uslamlama
yapıldığında IŞİD'in emperyalizmle doğrudan
ve dolaylı bağlantısının, esas görevinin bölgenin egemen
devletleri olan Suriye ve Irak'ı zayıflatmak, bölmek
ve/veya bu devletleri bölme ve istikrarsızlaştırma
sürecine katkı sunmak olduğu görülecektir.
Lenin, diyalektiği salt bir ilkeler bütünü ya da devrimci eğitimin bir reçetesi olmaktan
öteye t... more Lenin, diyalektiği salt bir ilkeler bütünü ya da devrimci eğitimin bir reçetesi olmaktan
öteye taşıyacak adımları atmış ve insanlığın bilgi edinme ve bilgi nesnesini değiştirme
sürecine ilişkin bir bilgi teorisi inşa etmeye çalışmıştır. Bilimsel Sosyalist düşünceyi
bilimselliğin savunulabileceği bir felsefi zemin inşa etme göreviyle tanıştırmış ve ona bu
görevi yükleyen ilk düşün işçisi olmuştur. 90. ölüm yıldönümünde bizler hala bu görevle
karşı karşıyayız.
As a location, a city is not a manifold of space. This proposition does not mean merely that a ci... more As a location, a city is not a manifold of space. This proposition does not mean merely that a city cannot be reduced to the place on which it is built but what is meant is that a city is a presupposition (a presupposed habitat for the citizens) of the residents of that city and is also an instrumental myth through which the inhabitants can be disciplined in order to become in the eyes of the government.
Arflimet'in "bana yeterince uzun bir levye ve sa¤lam bir dayanak noktas› verin, tek elimle Dünya'... more Arflimet'in "bana yeterince uzun bir levye ve sa¤lam bir dayanak noktas› verin, tek elimle Dünya'y› yerinden oynatay›m" fleklindeki sözünü an›msarsak, filozofun iflte bu dayanak noktas›n› ve Dünya'y› yerinden oynatabilece¤i malzemeyi arad›¤›n› söyleyebiliriz.
Gerçek Argümanların Mantığı, argümanları çözümlemek ve değerlendirmek için kendine özgü bir yönte... more Gerçek Argümanların Mantığı, argümanları çözümlemek ve değerlendirmek için kendine özgü bir yöntemi açıklamakta, köşe yazılarından klasik metinlere pek çok örnek ele almaktadır. Eleştirel düşünme, her ne kadar temel düzeyde mantık bilgisini gerektiriyor olsa da, bu kitapta, temel mantık eğitimindeki sembolleri ve mantık kurallarını atlayarak doğrudan eleştirel düşünme için gerekli araçlar, gerçek metinler üzerinde kullanılarak kavratılmaktadır.
Bu kitap, Galileo’dan Marx’a, Thomas Malthus’tan Charles Darwin’e, Dawkins’ten Mill’e insanlığın düşünce hayatına yön vermiş düşünürlerin temel metinleri üzerinden eleştirel düşünme yetimizi güçlendirmektedir. Düşünce tarihinin önemli metinlerinden özenle seçilmiş alıştırmalar bölümü sayesinde okur, kendisini sınama ve geliştirme şansını da yakalayacaktır.
Dahası, felsefe, hukuk ve sosyal bilimler gibi disiplinlerin dahil olduğu geniş bir yelpazedeki öğrenciler ve öğretmenleri için oldukça değerli bir kaynak olan bu kitapta, temel klasik biçimsel mantığın bazı temel fikirlerini özetleyen bir ek bölüm de bulunmaktadır. Kitap, bu yönüyle, ders kitabı olarak kullanılabileceği gibi aynı zamanda başucunuzda bulunması gereken temel bir başvuru kaynağıdır.
Slavoj Zizek'ten postmodernizmin "büyük davalar dönemi kapandı" önermesine itiraz var. Gelecektek... more Slavoj Zizek'ten postmodernizmin "büyük davalar dönemi kapandı" önermesine itiraz var. Gelecekteki ekolojik krize işaret eden Zizek, "Kaybedilmiş Davaların Savunusu Adına" adlı kitabında yeniden bir evrensel kurtuluş mücadelesi öneriyor ve bu süreçte "devrimci terör ile proleterya dikaktörlüğünün yeniden icat edilmesi" gerektiğini belirtiyor. Zizek'in Epos Yayınları'ndan çıkan "Kaybedilmiş Davaların Savunusu Adına" adlı kitabını Türkçe'ye Cenk Özdağ çevirdi. 23 Mart'ta raflarda olacak kitabında Zizek, evrensel kurtuluş mücadelesinin “Mesiyanik” bakış açısına bağlanmak gerektiğine işaret ediyor.
Büyük Davaların günümüzdeki hali iç açıcı değildir. Çünkü günümüzde, “postmodern” çağda, ideoloji sahnesinde hegemonya mücadelesi verir gibi görünen taraflar arasında alttan alta derin bir konsensüs tesis edilmiştir. Bu konsensüse göre büyük açıklamalar dönemi kapanmıştır, büyük davalar bitmiştir, benzer şekilde siyasette de her şeyi açıklayan sistemler ve küresel kurtuluşçu projelerden kaçınmalıyız; ihtiyacımız olan “zayıf düşünce”ler, özel direniş ve müdahale biçimleridir…
Şâyet okur bu satırlara asgari bir sempati duyuyorsa, bu kitabı hemen elinden bırakmalıdır. ünkü bu kitabın yazarı bu kitap aracılığıyla evrensel kurtuluş mücadelesinin “Mesiyanik” bakış açısına "pişkince" bağlanmak gerektiğini savunmaktadır.
Dolayısıyla, “Postmodern” deneycilik partizanlarının en korkunç kâbuslarının cisimleştiği uzun bir kaybedilmiş dâvalar listesi çıkarmış ve en başa da devrimci terör ve proletarya diktatörlüğünü yeniden icât etme meselesini yerleştirmiştir. Zizek’e göre özellikle gelecekteki ekolojik kriz ışığında, evrensel kurtuluş mücadelesi sürecinde, devrimci terörü ve proletarya diktatörlüğünü yeniden icât etmemiz gerekmektedir:
“Terör ve proletarya diktatörlüğü”ndeki (Robespierre, Mao, Stalin, Foucault, Heidegger’e kadar orda hazır bekleyen) kurtarıcı momentleri yalıtıp çıkarmalı böylece Davanın geri dönüşünü cesaretle kabul etmeliyiz.
Her şeyi basite indirgeyen, her şeyi yumuşak bir versiyonu ile değiştirmeyi öneren liberal-demokrat alternatifi sorunsal haline getirmeliyiz. Böylece kaybolup gitmiş olan “Terör ve proletarya diktatörlüğü”nde kurtarıcı momentleri ortaya çıkarabiliriz.
Samuel Beckett'in sözleriyle: “Tekrar dene. Tekrar yenil. Daha iyi yenil.”
Ya da Mao’nun dediği gibi “Büyüklük korkulacak bir şey değildir. Büyük olan küçük olan tarafından devrilecektir. Küçük olan, büyük haline gelecektir.” Ama davalar için uğraşmaya devam et…
Her şeyi sevebilmek mümkün mü?
Her Şeyi Sevebilmek: Bir Ütopya, bir gelecek hayali değil, tek bi... more Her şeyi sevebilmek mümkün mü?
Her Şeyi Sevebilmek: Bir Ütopya, bir gelecek hayali değil, tek bir mekân ve zamana bağlı bir ütopya hiç değil! Aksine bu, şimdiki dünyayı her şeyiyle sevebilmenin ütopyası. Her şeyi sevebilmek gerçekten mümkün müdür?
Her şeyi... İşkenceleri, bombaları, terörü, savaşları, kazaları ya da hastalıkları da mı? Yazar Paul Shepheard, bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Ayrımcılığın ve diyalektiğin bir sövgü haline geldiğini ve kasten her şeyi sevmeye başlamanın, buna karşı çıkmanın bir yolu olabileceğini düşündüm. ‘Her Şeyi Sevebilmek bir ütopyadır' diye düşündüm. Etrafımızdaki dünyaya karşı duruşumuzu basitçe yeniden çerçeveleyerek yapabileceğimiz bir ütopya olduğunu düşündüm.” Peki ama nasıl?
Daha iyi bir dünya olabilir mi?
Shepheard, bu ütopik önerisini kent hayatı, kadın-erkek ilişkileri, arkadaşlık, çocuklar, sanat, bilim, tarih ve toplum kesitlerinden ele aldığı örneklerle sorgularken Dünya'nın varoluşunu, Yaratılış Efsanesi ile ‘homo sapiens'in Evrim hikayesini de tartışmasına katmadan edemiyor.
Peki ya dil? Şimdiki dünyaya bakışımızı o nasıl etkilerdi acaba? Örneğin 5N1K'daki soruları birleştirebilsek Dünya ve insanlığın varoluş, etik ve metafizik ile ilgili sorunlarını çözebilir miydik? Einstein'ın görelilik kuramıyla şimdiki zamanda yaşamak arasındaki bağlantı nasıl kurulabilir ve bunun ‘tek mümkün dünya' ile nasıl bir ilişkisi olabilir? Yoksa var olan dünyadan daha iyi bir dünya mümkün değil mi gerçekten?
Siz de bir mimar, bir sanatçı ve bir materyalist olan Paul Shepheard'ün şimdiki dünyaya farklı bir şekilde bakma denemesine katılır mısınız?
This thesis endeavors to reduce the presuppositions inherent in Bertrand Russell's Theory of Desc... more This thesis endeavors to reduce the presuppositions inherent in Bertrand Russell's Theory of Descriptions as presented in "On Denoting" (OD). We conduct a detailed, paragraph-by-paragraph analysis of OD, elucidating the theory's objectives, its contrasting theories, and its merits. Nonetheless, Russell's presentation of the theory introduces complications due to imprecise terminology and occasional divergences from the core analytical focus. This has sparked considerable debate regarding the accurate interpretation of OD's arguments and definitions. Among these debates is the examination of the infamous Gray's Elegy Argument. Our analysis posits that a rephrasing of the argument's verbal expression reveals its validity, which, upon closer inspection, bifurcates into two interconnected arguments. Engaging with this argument illuminates the propositions Russell intends to challenge and uncovers his motivations for developing the Theory of Descriptions, which extend beyond the theory's immediate scope. However, these motivations inadvertently burden the theory with extraneous elements. In our study, we differentiate between presuppositions integral to the theory and those extraneously incorporated into OD. Our aim is to introduce a novel conceptualization of presupposition that is applicable to theoretical constructs holistically. This approach enables us to identify and discard presuppositions that, while present in OD, do not contribute to the core theory. By removing these extraneous presuppositions and reevaluating those that are pertinent but not indispensable, we streamline Russell's Theory of Descriptions, thereby achieving a more concise, focused and invulnerable theoretical framework.
Uploads
Talks by cenk özdağ
Akıl yürütme ve mantık kurallarının tanıtılması,
Düşünce hatalarının, usavurma (argümantasyon) ve tartışma bilgisi (retorik) bağlamında ele alınıp kavratılması,
Metin çözümleme ve eleştirme becerisinin kazandırılması.
İçeriği
Eleştirel Düşünmenin araçlarının anlatılması
Düşünce hatalarının örneklenmesi ve örnekler üzerinden sezdirilmesi
Metin çözümle yönteminin tanıtılması
Örnek metin incelemesi ve çözümlemesi
Yararları
Yazında ve konuşmada mantıksal ve kategorik hatalardan kurtulmak
Eleştirel/düşünsel metin yazma alışkanlığı için gerekli araçların kazandırılması
Eleştirel/düşünsel metin okuma ve anlama için gerekli araçların kazandırılması
Açık ve net ifade etme becerisini geliştirmek için gerekli araçların kazanılması
Önerilen Kitaplar
Alec Fisher, Gerçek Argümanların Mantığı, çev. Cenk Özdağ – Oğuz Akçelik, İmge Kitabevi
Papers by cenk özdağ
...
Metinlerin eleştirel düşünme süzge- cinden geçirilmesiyle hem mantık bilgisi sağlamlaşmış olacak hem de dilsel farkındalık artacaktır. Bunun sonucu olarak, eleştirel düşünmeye dair içgörü [insight] de gelişecektir. Böylelikle, hem kanun yazımında hem argüman kurar- ken hem de bir başka argümanı çürütmeye çalışırken daha etkili ve sağlam bir yöntemi yaygınlaştırmış olacağız.
Yazıda öncelikle AKP iktidarına muhalefetin yapısını anlamaya dönük olarak AKP’nin ekonomi-politik konumu sunularak muhalefetin doğuşu ve kristalize oluşu betimlenecektir. İkinci olarak Gezi’nin ortaya çıkış nedenleri ortaya konularak bu nedenlerin sürekliliği ve kendileri üzerindeki etkileri belirtilecektir. Üçüncü olarak Gezi’nin failleri ile Haziran Ayaklanmasının failleri üzerinden bu iki tarihsel olay birbiri ile ilişkilendirilecektir. Son olarak Gezi Direnişi-Haziran Ayaklanması arasındaki süreklilik ve kopuş ilişkileri söz konusu olayların faillerinin politik konumları bağlamında sunulmaya çalışılacaktır.
komünizme cepheden karşı olanları sosyalizmin erken aflamasında yer alan devrimci hareketlermiş gibi kucaklıyor.
örgüt arkadaşlarıyla tanışma ve kariyer öyküsü anlatılacaktır.
Örgüt arkadaşlığının tanışma ortamı, kimi ünlü
“cihatçılar”ın hidayeti nerede ve nasıl buldukları gösterilmeye
çalışılacaktır. İkinci olarak IŞİD’in kendine özgülüğü,
El Kaide Merkez ve El Kaide Irak sürecinden
kopuşunu simgeleyen dönemeçler, silahlanması ve terör
tarzı üzerinde durulacaktır.
Yazıda esasen ABD'ye ve Atlantik ittifakına yakın
kaynaklardan yararlanılacaktır. Bu kaynaklara dayanılarak
ve gerçekler düzleminden sapmadan tutarlı bir uslamlama
yapıldığında IŞİD'in emperyalizmle doğrudan
ve dolaylı bağlantısının, esas görevinin bölgenin egemen
devletleri olan Suriye ve Irak'ı zayıflatmak, bölmek
ve/veya bu devletleri bölme ve istikrarsızlaştırma
sürecine katkı sunmak olduğu görülecektir.
öteye taşıyacak adımları atmış ve insanlığın bilgi edinme ve bilgi nesnesini değiştirme
sürecine ilişkin bir bilgi teorisi inşa etmeye çalışmıştır. Bilimsel Sosyalist düşünceyi
bilimselliğin savunulabileceği bir felsefi zemin inşa etme göreviyle tanıştırmış ve ona bu
görevi yükleyen ilk düşün işçisi olmuştur. 90. ölüm yıldönümünde bizler hala bu görevle
karşı karşıyayız.
Akıl yürütme ve mantık kurallarının tanıtılması,
Düşünce hatalarının, usavurma (argümantasyon) ve tartışma bilgisi (retorik) bağlamında ele alınıp kavratılması,
Metin çözümleme ve eleştirme becerisinin kazandırılması.
İçeriği
Eleştirel Düşünmenin araçlarının anlatılması
Düşünce hatalarının örneklenmesi ve örnekler üzerinden sezdirilmesi
Metin çözümle yönteminin tanıtılması
Örnek metin incelemesi ve çözümlemesi
Yararları
Yazında ve konuşmada mantıksal ve kategorik hatalardan kurtulmak
Eleştirel/düşünsel metin yazma alışkanlığı için gerekli araçların kazandırılması
Eleştirel/düşünsel metin okuma ve anlama için gerekli araçların kazandırılması
Açık ve net ifade etme becerisini geliştirmek için gerekli araçların kazanılması
Önerilen Kitaplar
Alec Fisher, Gerçek Argümanların Mantığı, çev. Cenk Özdağ – Oğuz Akçelik, İmge Kitabevi
...
Metinlerin eleştirel düşünme süzge- cinden geçirilmesiyle hem mantık bilgisi sağlamlaşmış olacak hem de dilsel farkındalık artacaktır. Bunun sonucu olarak, eleştirel düşünmeye dair içgörü [insight] de gelişecektir. Böylelikle, hem kanun yazımında hem argüman kurar- ken hem de bir başka argümanı çürütmeye çalışırken daha etkili ve sağlam bir yöntemi yaygınlaştırmış olacağız.
Yazıda öncelikle AKP iktidarına muhalefetin yapısını anlamaya dönük olarak AKP’nin ekonomi-politik konumu sunularak muhalefetin doğuşu ve kristalize oluşu betimlenecektir. İkinci olarak Gezi’nin ortaya çıkış nedenleri ortaya konularak bu nedenlerin sürekliliği ve kendileri üzerindeki etkileri belirtilecektir. Üçüncü olarak Gezi’nin failleri ile Haziran Ayaklanmasının failleri üzerinden bu iki tarihsel olay birbiri ile ilişkilendirilecektir. Son olarak Gezi Direnişi-Haziran Ayaklanması arasındaki süreklilik ve kopuş ilişkileri söz konusu olayların faillerinin politik konumları bağlamında sunulmaya çalışılacaktır.
komünizme cepheden karşı olanları sosyalizmin erken aflamasında yer alan devrimci hareketlermiş gibi kucaklıyor.
örgüt arkadaşlarıyla tanışma ve kariyer öyküsü anlatılacaktır.
Örgüt arkadaşlığının tanışma ortamı, kimi ünlü
“cihatçılar”ın hidayeti nerede ve nasıl buldukları gösterilmeye
çalışılacaktır. İkinci olarak IŞİD’in kendine özgülüğü,
El Kaide Merkez ve El Kaide Irak sürecinden
kopuşunu simgeleyen dönemeçler, silahlanması ve terör
tarzı üzerinde durulacaktır.
Yazıda esasen ABD'ye ve Atlantik ittifakına yakın
kaynaklardan yararlanılacaktır. Bu kaynaklara dayanılarak
ve gerçekler düzleminden sapmadan tutarlı bir uslamlama
yapıldığında IŞİD'in emperyalizmle doğrudan
ve dolaylı bağlantısının, esas görevinin bölgenin egemen
devletleri olan Suriye ve Irak'ı zayıflatmak, bölmek
ve/veya bu devletleri bölme ve istikrarsızlaştırma
sürecine katkı sunmak olduğu görülecektir.
öteye taşıyacak adımları atmış ve insanlığın bilgi edinme ve bilgi nesnesini değiştirme
sürecine ilişkin bir bilgi teorisi inşa etmeye çalışmıştır. Bilimsel Sosyalist düşünceyi
bilimselliğin savunulabileceği bir felsefi zemin inşa etme göreviyle tanıştırmış ve ona bu
görevi yükleyen ilk düşün işçisi olmuştur. 90. ölüm yıldönümünde bizler hala bu görevle
karşı karşıyayız.
Bu kitap, Galileo’dan Marx’a, Thomas Malthus’tan Charles Darwin’e, Dawkins’ten Mill’e insanlığın düşünce hayatına yön vermiş düşünürlerin temel metinleri üzerinden eleştirel düşünme yetimizi güçlendirmektedir. Düşünce tarihinin önemli metinlerinden özenle seçilmiş alıştırmalar bölümü sayesinde okur, kendisini sınama ve geliştirme şansını da yakalayacaktır.
Dahası, felsefe, hukuk ve sosyal bilimler gibi disiplinlerin dahil olduğu geniş bir yelpazedeki öğrenciler ve öğretmenleri için oldukça değerli bir kaynak olan bu kitapta, temel klasik biçimsel mantığın bazı temel fikirlerini özetleyen bir ek bölüm de bulunmaktadır. Kitap, bu yönüyle, ders kitabı olarak kullanılabileceği gibi aynı zamanda başucunuzda bulunması gereken temel bir başvuru kaynağıdır.
Zizek'in Epos Yayınları'ndan çıkan "Kaybedilmiş Davaların Savunusu Adına" adlı kitabını Türkçe'ye Cenk Özdağ çevirdi. 23 Mart'ta raflarda olacak kitabında Zizek, evrensel kurtuluş mücadelesinin “Mesiyanik” bakış açısına bağlanmak gerektiğine işaret ediyor.
Büyük Davaların günümüzdeki hali iç açıcı değildir. Çünkü günümüzde, “postmodern” çağda, ideoloji sahnesinde hegemonya mücadelesi verir gibi görünen taraflar arasında alttan alta derin bir konsensüs tesis edilmiştir.
Bu konsensüse göre büyük açıklamalar dönemi kapanmıştır, büyük davalar bitmiştir, benzer şekilde siyasette de her şeyi açıklayan sistemler ve küresel kurtuluşçu projelerden kaçınmalıyız; ihtiyacımız olan “zayıf düşünce”ler, özel direniş ve müdahale biçimleridir…
Şâyet okur bu satırlara asgari bir sempati duyuyorsa, bu kitabı hemen elinden bırakmalıdır.
ünkü bu kitabın yazarı bu kitap aracılığıyla evrensel kurtuluş mücadelesinin “Mesiyanik” bakış açısına "pişkince" bağlanmak gerektiğini savunmaktadır.
Dolayısıyla, “Postmodern” deneycilik partizanlarının en korkunç kâbuslarının cisimleştiği uzun bir kaybedilmiş dâvalar listesi çıkarmış ve en başa da devrimci terör ve proletarya diktatörlüğünü yeniden icât etme meselesini yerleştirmiştir.
Zizek’e göre özellikle gelecekteki ekolojik kriz ışığında, evrensel kurtuluş mücadelesi sürecinde, devrimci terörü ve proletarya diktatörlüğünü yeniden icât etmemiz gerekmektedir:
“Terör ve proletarya diktatörlüğü”ndeki (Robespierre, Mao, Stalin, Foucault, Heidegger’e kadar orda hazır bekleyen) kurtarıcı momentleri yalıtıp çıkarmalı böylece Davanın geri dönüşünü cesaretle kabul etmeliyiz.
Her şeyi basite indirgeyen, her şeyi yumuşak bir versiyonu ile değiştirmeyi öneren liberal-demokrat alternatifi sorunsal haline getirmeliyiz.
Böylece kaybolup gitmiş olan “Terör ve proletarya diktatörlüğü”nde kurtarıcı momentleri ortaya çıkarabiliriz.
Samuel Beckett'in sözleriyle: “Tekrar dene. Tekrar yenil. Daha iyi yenil.”
Ya da Mao’nun dediği gibi “Büyüklük korkulacak bir şey değildir. Büyük olan küçük olan tarafından devrilecektir. Küçük olan, büyük haline gelecektir.” Ama davalar için uğraşmaya devam et…
Her Şeyi Sevebilmek: Bir Ütopya, bir gelecek hayali değil, tek bir mekân ve zamana bağlı bir ütopya hiç değil! Aksine bu, şimdiki dünyayı her şeyiyle sevebilmenin ütopyası. Her şeyi sevebilmek gerçekten mümkün müdür?
Her şeyi... İşkenceleri, bombaları, terörü, savaşları, kazaları ya da hastalıkları da mı? Yazar Paul Shepheard, bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Ayrımcılığın ve diyalektiğin bir sövgü haline geldiğini ve kasten her şeyi sevmeye başlamanın, buna karşı çıkmanın bir yolu olabileceğini düşündüm. ‘Her Şeyi Sevebilmek bir ütopyadır' diye düşündüm. Etrafımızdaki dünyaya karşı duruşumuzu basitçe yeniden çerçeveleyerek yapabileceğimiz bir ütopya olduğunu düşündüm.” Peki ama nasıl?
Daha iyi bir dünya olabilir mi?
Shepheard, bu ütopik önerisini kent hayatı, kadın-erkek ilişkileri, arkadaşlık, çocuklar, sanat, bilim, tarih ve toplum kesitlerinden ele aldığı örneklerle sorgularken Dünya'nın varoluşunu, Yaratılış Efsanesi ile ‘homo sapiens'in Evrim hikayesini de tartışmasına katmadan edemiyor.
Peki ya dil? Şimdiki dünyaya bakışımızı o nasıl etkilerdi acaba? Örneğin 5N1K'daki soruları birleştirebilsek Dünya ve insanlığın varoluş, etik ve metafizik ile ilgili sorunlarını çözebilir miydik? Einstein'ın görelilik kuramıyla şimdiki zamanda yaşamak arasındaki bağlantı nasıl kurulabilir ve bunun ‘tek mümkün dünya' ile nasıl bir ilişkisi olabilir? Yoksa var olan dünyadan daha iyi bir dünya mümkün değil mi gerçekten?
Siz de bir mimar, bir sanatçı ve bir materyalist olan Paul Shepheard'ün şimdiki dünyaya farklı bir şekilde bakma denemesine katılır mısınız?