
Bulent Tellan
Related Authors
Alisa Perren
The University of Texas at Austin
Alejandra B Osorio
Wellesley College
Akiko Sugawa-Shimada
Yokohama National University
Martin Riexinger
Aarhus University
Armando Marques-Guedes
UNL - New University of Lisbon
Emrah Safa Gürkan (ESG)
Istanbul 29 Mayis University
Serkan Yazici
Sinop Üniversitesi
Florin Curta
University of Florida
Philip Napoli
Duke University
francesco clementi
Università degli Studi "La Sapienza" di Roma
InterestsView All (28)
Uploads
Papers by Bulent Tellan
Türk basın tarihi, bir anlamda gazetecilere karşı şiddetin tarihidir. Dönemlere göre çeşitli biçimler alan şiddet, gazeteleri ve gazeteciyi sindirmek, sindiremiyorsa yok etmekte bir araç olarak kullanıla gelmiştir. Gazetecinin görevini yapmasının, yani halkın haber alma özgürlüğünün engellenmesinin belirgin yöntemleri olarak; gazetelerin sansürlenmesi, olan biten hakkında bilgi toplamaya çalışan gazetecinin engellenmesi, gazetelerin ve gazetecilerin açılan davalar yoluyla çalışamaz hale getirilmesi, basıldıktan sonra dağıtım aşamasındaki gazetelerin toplatılması sıralanabilir. Tüm bu yöntemlerin yanında basın çalışanlarının yaşama haklarına yönelik saldırılar da halkın haber alma özgürlüğünü engellemenin bir yolu olarak görülebilmektedir. "Kanla Sansür" yöntemi olarak tanımlanabilecek olan bu durum, basına yönelik saldırı ve engellemelerin de en ağırıdır. Basın çalışanlarının yaşama haklarına yönelik bu saldırılar, genellikle hükümet, örgütlü suç örgütleri, terör örgütleri gibi organize yapılardan kaynaklandığı için çoğunlukla da faili meçhul kalmaktadır. Öldürülen Gazeteciler Üzerindeki Anlaşmazlıklar Gazetecilerin bireysel olarak meslek tarihine yönelik ilgilerinin sınırlı olması ve meslek örgütlerinin işlevsizleşmesi, gazetecilerin yaşam haklarına yönelik saldırılara karşı sistematik bir karşı koyuşa engel olmaktadır. Tarihi gerçekler üzerinde var olan anlaşmazlıklar, gazeteci meslek örgütlerinin bugüne kadar bir araya gelip, meslektaşlarının öldürülmeleri ile sonuçlanan olayları düzgün bir şekilde listelemesine bile engel olmuştur. Örneğin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin 2017'de güncellediği listeye göre öldürülen gazeteci sayısı 66 iken, bir başka basın meslek örgütü olan Çağdaş Gazeteciler Derneği'ne göre bu sayı 78'dir. Aynı şekilde 2013 yılında Diyarbakır'da kurulan Özgür Gazeteciler Cemiyeti ise tamamı Kürt kökenli gazeteci, yazar ve gazete dağıtımcısı olarak görev yapan 77 ismi "basın şehidi" olarak listelemektedir. Doğal olarak her üç meslek örgütünün listesinde birbirlerinin listesinde yer almayan isimler bulunmakta, bazı isimler ise her üç örgütün listesinde dahi yer bulamamaktadır.
* * *
Journalist, researcher and academic, Orhan Koloğlu was one of the most productive names with his contribution to the history of the press in Turkey, having written almost 70 books throughout his life. Presenting the spirit of the times in his monographies on newspapers and journalists, Koloğlu also defined the major outlines of the history of the press. He also studied related areas like advertising and caricature, and he translated lesser known works about Turkey, making them available to the Turkish readers. This study deals with Koloğlu’s contribution to the history of the press in Turkey, which has not attracted the academic attention it deserves despite Koloğlu’s reputation as a popular author, and evaluates Koloğlu’s perspective as a unity, expressed dispersedly in his various works.
Ticari bilgi alışverişi taleplerinin ortaya çıkardığı gazetecilik, siyasal iletişimin gelişimiyle fikir gazeteciliğine; okuryazarlığın kitleselleşmesiyle birlikte ise kitle gazeteciliğine dönüşmüştür.
Kitle gazeteciliğinin yol açtığı maliyet artışı reklam gelirlerine bağımlı bir medyanın ortaya çıkmasına yol açmıştır.İnternetin yeni bir medya olarak belirmesi de, gazetecilik faaliyetinde bulunan şirketlerin ticari olarak zarar görmesine neden olmuştur. Bir yandan reklam gelirlerinin düşmesi, diğer yandan da gazetelerin yeni medya teknolojileri ile girdikleri yarışta gazetecilik faaliyeti yerine ticari ilkelere önem vermeleri yüzünden gazeteler birer kurum olarak ekonomik açıdan sürdürülebilir olmayan birer modele evrilmişlerdir..
Yeni iletişim teknolojileri ile ucuzlayan maliyetler, bireysel ve bağımsız yayıncılık yönünde çeşitli girişimlerin ortaya çıkmasına yol açmışsa da, bağımsız medya finansmanı hala önemli bir sorundur. Bu amaçla Abonelik, Crowdfunding (kitlesel fonlama), Doğrudan Destekler, Kamu Destekli Gazetecilik, vb. alternatif yöntemler sıklıkla tartışılmakta, her geçen gün yeni yöntemler bulunmaya çalışılmaktadır.
Bu bildiri ile yazılı basından internet haberciliğine gidilen süreçte, gazeteciliğin geçirdiği yapısal dönüşümler ele alınıp, günümüzde medyanın nasıl finanse edilebileceğini tartışacağız. "Gazetecilik için parayı kim verecek?” sorusuna bir yanıt aramaya çalıştığımız bu bildiride Türkiye şartlarında ileriye dönük bir çerçeve çizilmesi amaçlanmaktadır.
Kara Murat hikayesinin Rahmi Turan tarafından yaratıldığı bilinmesine rağmen, dönemin önemli bir gazetecisi olan Turan'ın hikayeyi hangi yazar ve tarihi romandan yola çıkarak uyarladığı ilk kez bu yazıda ortaya konulmaktadır. Çizgi romandaki söylemsel öğeler, cinsellik, şiddet ve milliyetçilik de ayrı başlıklar halinde incelenmiş, tarihi bir anlatı olan Kara Murat tarih ile ilişkilendilerek bir kez daha değerlendirilmiştir
sayısının 171. ile 179. sayfaları arasında yayımlanan kitap eleştirisidir.
Türk basın tarihi, bir anlamda gazetecilere karşı şiddetin tarihidir. Dönemlere göre çeşitli biçimler alan şiddet, gazeteleri ve gazeteciyi sindirmek, sindiremiyorsa yok etmekte bir araç olarak kullanıla gelmiştir. Gazetecinin görevini yapmasının, yani halkın haber alma özgürlüğünün engellenmesinin belirgin yöntemleri olarak; gazetelerin sansürlenmesi, olan biten hakkında bilgi toplamaya çalışan gazetecinin engellenmesi, gazetelerin ve gazetecilerin açılan davalar yoluyla çalışamaz hale getirilmesi, basıldıktan sonra dağıtım aşamasındaki gazetelerin toplatılması sıralanabilir. Tüm bu yöntemlerin yanında basın çalışanlarının yaşama haklarına yönelik saldırılar da halkın haber alma özgürlüğünü engellemenin bir yolu olarak görülebilmektedir. "Kanla Sansür" yöntemi olarak tanımlanabilecek olan bu durum, basına yönelik saldırı ve engellemelerin de en ağırıdır. Basın çalışanlarının yaşama haklarına yönelik bu saldırılar, genellikle hükümet, örgütlü suç örgütleri, terör örgütleri gibi organize yapılardan kaynaklandığı için çoğunlukla da faili meçhul kalmaktadır. Öldürülen Gazeteciler Üzerindeki Anlaşmazlıklar Gazetecilerin bireysel olarak meslek tarihine yönelik ilgilerinin sınırlı olması ve meslek örgütlerinin işlevsizleşmesi, gazetecilerin yaşam haklarına yönelik saldırılara karşı sistematik bir karşı koyuşa engel olmaktadır. Tarihi gerçekler üzerinde var olan anlaşmazlıklar, gazeteci meslek örgütlerinin bugüne kadar bir araya gelip, meslektaşlarının öldürülmeleri ile sonuçlanan olayları düzgün bir şekilde listelemesine bile engel olmuştur. Örneğin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin 2017'de güncellediği listeye göre öldürülen gazeteci sayısı 66 iken, bir başka basın meslek örgütü olan Çağdaş Gazeteciler Derneği'ne göre bu sayı 78'dir. Aynı şekilde 2013 yılında Diyarbakır'da kurulan Özgür Gazeteciler Cemiyeti ise tamamı Kürt kökenli gazeteci, yazar ve gazete dağıtımcısı olarak görev yapan 77 ismi "basın şehidi" olarak listelemektedir. Doğal olarak her üç meslek örgütünün listesinde birbirlerinin listesinde yer almayan isimler bulunmakta, bazı isimler ise her üç örgütün listesinde dahi yer bulamamaktadır.
* * *
Journalist, researcher and academic, Orhan Koloğlu was one of the most productive names with his contribution to the history of the press in Turkey, having written almost 70 books throughout his life. Presenting the spirit of the times in his monographies on newspapers and journalists, Koloğlu also defined the major outlines of the history of the press. He also studied related areas like advertising and caricature, and he translated lesser known works about Turkey, making them available to the Turkish readers. This study deals with Koloğlu’s contribution to the history of the press in Turkey, which has not attracted the academic attention it deserves despite Koloğlu’s reputation as a popular author, and evaluates Koloğlu’s perspective as a unity, expressed dispersedly in his various works.
Ticari bilgi alışverişi taleplerinin ortaya çıkardığı gazetecilik, siyasal iletişimin gelişimiyle fikir gazeteciliğine; okuryazarlığın kitleselleşmesiyle birlikte ise kitle gazeteciliğine dönüşmüştür.
Kitle gazeteciliğinin yol açtığı maliyet artışı reklam gelirlerine bağımlı bir medyanın ortaya çıkmasına yol açmıştır.İnternetin yeni bir medya olarak belirmesi de, gazetecilik faaliyetinde bulunan şirketlerin ticari olarak zarar görmesine neden olmuştur. Bir yandan reklam gelirlerinin düşmesi, diğer yandan da gazetelerin yeni medya teknolojileri ile girdikleri yarışta gazetecilik faaliyeti yerine ticari ilkelere önem vermeleri yüzünden gazeteler birer kurum olarak ekonomik açıdan sürdürülebilir olmayan birer modele evrilmişlerdir..
Yeni iletişim teknolojileri ile ucuzlayan maliyetler, bireysel ve bağımsız yayıncılık yönünde çeşitli girişimlerin ortaya çıkmasına yol açmışsa da, bağımsız medya finansmanı hala önemli bir sorundur. Bu amaçla Abonelik, Crowdfunding (kitlesel fonlama), Doğrudan Destekler, Kamu Destekli Gazetecilik, vb. alternatif yöntemler sıklıkla tartışılmakta, her geçen gün yeni yöntemler bulunmaya çalışılmaktadır.
Bu bildiri ile yazılı basından internet haberciliğine gidilen süreçte, gazeteciliğin geçirdiği yapısal dönüşümler ele alınıp, günümüzde medyanın nasıl finanse edilebileceğini tartışacağız. "Gazetecilik için parayı kim verecek?” sorusuna bir yanıt aramaya çalıştığımız bu bildiride Türkiye şartlarında ileriye dönük bir çerçeve çizilmesi amaçlanmaktadır.
Kara Murat hikayesinin Rahmi Turan tarafından yaratıldığı bilinmesine rağmen, dönemin önemli bir gazetecisi olan Turan'ın hikayeyi hangi yazar ve tarihi romandan yola çıkarak uyarladığı ilk kez bu yazıda ortaya konulmaktadır. Çizgi romandaki söylemsel öğeler, cinsellik, şiddet ve milliyetçilik de ayrı başlıklar halinde incelenmiş, tarihi bir anlatı olan Kara Murat tarih ile ilişkilendilerek bir kez daha değerlendirilmiştir
sayısının 171. ile 179. sayfaları arasında yayımlanan kitap eleştirisidir.