Papers by Zeyrek Tarih Araştırmaları Dergisi (Zeyrek Journal of History Studies)
Kan ve Demir bir anekdotla başlar. 153 yıl önce 17 Ocak 1871'de Prusya Kralı I. Wilhelm, Paris'in... more Kan ve Demir bir anekdotla başlar. 153 yıl önce 17 Ocak 1871'de Prusya Kralı I. Wilhelm, Paris'in dışındaki Versay Sarayı'nda Alman İmparatorluğu'nun ilanını gerçekleştireceği töreni beklemekteydi: "Yarın hayatımın en mutsuz günü olacak! Prusya monarşisinin cenazesine tanık olacağız ve Kont Bismarck, bu tamamen sizin hatanız!". İlanın Fransa'da yapılması 1870 savaşından sonra Fransa'nın burnunu sürtmenin bir yoluydu. Ama aynı zamanda Alman topraklarındaki herhangi bir konum seçilirse bir devletin diğerlerine göre kayırıldığı ve bu kırılgan birlik anının tehlikeye atılabileceği şüphelerini

Reşid Halid Gönç, altı yüz kişilik fotoğraf ve imza
koleksiyonu sebebiyle “Bâbıâli'nin Kütüğünü
T... more Reşid Halid Gönç, altı yüz kişilik fotoğraf ve imza
koleksiyonu sebebiyle “Bâbıâli'nin Kütüğünü
Tutan Adam” olarak bilinmektedir. Gönç'ün
gölgede kalan diğer özelliği ise gazeteciliğidir.
Çocukluk yıllarında Ebüzziya Tevfik'in yönlendirmesiyle
matbuat âlemine heves eden Gönç, elli
yaşından sonra Telefon Şirketi'ndeki görevinden
istifa ederek gazeteciliğe başlamıştır. Gazetecilik
yıllarında yakın dönem tarih, edebiyat, basın ve
mûsiki çalışmalarına katkı sağlayacak röportaj
ve tefrikalar yayınlamıştır. Bu çalışmada, Reşid
Halid Gönç'ün biyografisi, koleksiyonerliği ve
az bilinen gazetecilik yönleri incelenmiştir. Ayrıca
bir dönem Bâbıâli üst kademelerinde görev
almış aile fertlerinin hikâyelerine Reşid Halid
Bey'in biyografisiyle bütünlük arz edecek şekilde
yer verilmiştir. Çalışmanın amacı, Türk basınında
koleksiyonu ve çarpık çenesiyle hatırı sayılır bir
üne sahip olan Reşid Halid Gönç'ün biyografisi,
gazetecilik ve koleksiyonculuk yönlerini ortaya
koymaktır. Çalışmanın birincil kaynaklarını başta arşiv belgeleri olmak üzere Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi basını
oluşturmaktadır. Gönç'ün koleksiyonu ve şahsı hakkında yazılanlar
ikincil kaynaklarla ortaya konmuştur.

Bu çalışmada, Türk askerî yayıncılık tarihinde
önemli bir yer tutan Matba‘a-i Askeriyye'nin
1840-... more Bu çalışmada, Türk askerî yayıncılık tarihinde
önemli bir yer tutan Matba‘a-i Askeriyye'nin
1840-1928 yılları arasında bastığı eserlerin bir
bibliyografyasını oluşturmak ve bunların ayrıntılı
değerlendirmesini yapmak amaçlanmaktadır.
Girişte çalışmanın sınırları ve kaynakları ele
alınmış, akabinde Matba‘a-i Askeriyye'nin tarihi
hakkında kısa bilgi verilmiştir. Değerlendirme
kısmında eserler yıllarına, miktarlarına, türlerine,
konularına, askerî sınıflarına, ilgili oldukları ülkelere
ve yazarlarına göre tasnif edilerek askerî tarih
çalışmak isteyen araştırmacılara bir bakış açısı
sunulmuştur. Bahsi geçen bölümde verilerin daha net anlaşılabilmesi için renkli grafik ve tablolardan yararlanılmıştır.
Çalışmanın son bölümünde eserlerin bibliyografyası yer almaktadır.
Eserler, kütüphane ve veri tabanlarında tarama yapmak suretiyle tespit
edilmiştir. Bibliyografya; eser adı, müellif, mütercim ve basım yılı kriterlerine
göre tablo şeklinde okuyucuya sunulmuştur.

Balkan Harbi (1912-1913), Osmanlı toplumunda
ve devlet kademelerinde oldukça derin izler bırakan
... more Balkan Harbi (1912-1913), Osmanlı toplumunda
ve devlet kademelerinde oldukça derin izler bırakan
bir hadiseydi. Zira 93 Harbi faciası henüz
hafızalarda tazeyken yeni bir düşman ordusunun
İstanbul'un kapılarına bu denli yaklaşması
bir yana, devletin Rumeli toprakları da büyük
oranda kaybedilmişti. Bu noktada Bulgar ordusunun
İstanbul'un batısında Çatalca Muharebeleri'nde
(Çatalca Hattı'nda) durdurulmuş olması
daha büyük ve telafi edilemez kayıpların önüne
geçilmesi adına mühim bir olaydır. Ancak Türk
askerî tarih yazımında Çatalca Muharebeleri
henüz gereken ilgi ve alakayı görebilmiş değildir.
Dolayısıyla Çatalca Hattı'nın en güneyinde
bulunan ve o zamanki ismiyle Kalikratya (bugün
Büyükçekmece'nin Mimarsinan Mahallesi) mevkiinde, Çatalca Muharebeleri dahilinde meydana gelen ve bugüne
kadar münferit olarak üzerinde çalışılmamış bir dizi askerî hadisenin
daha detaylı araştırılarak aydınlatılması gerekmektedir. Bu makale
sözü edilen mesele çerçevesinde lokal bir askerî tarih araştırması
yapmayı hedeflemektedir. Çalışmada ilk olarak Kalikratya'nın tarihi ve
demografisi hakkında bilgi verilmiştir. Akabinde Balkan Harbi ve bu
harbe bağlı olarak Çatalca Muharebesi'ne dair genel bir çerçeve çizilmiştir.
Devamında da Kalikratya ve çevresinde meydana gelen askerî
hareketlilik, kara ve deniz muharebeleri; muhtelif kaynaklar vesilesiyle
aydınlatılmaya çalışılmış, bu suretle Türk askerî tarihinin Balkan Harbi
literatürüne bir katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
Bu makalede, Türkçe literatürde daha önce herhangi
bir müstakil akademik çalışmada ele alınmamış
... more Bu makalede, Türkçe literatürde daha önce herhangi
bir müstakil akademik çalışmada ele alınmamış
olan Avusturya ve İtalya donanmaları
arasında gerçekleşen 1866 Lissa Deniz Muharebesi
değerlendirilecektir. Özünde bir kara devleti
niteliği taşıyan Avusturya ile köklü denizcilik
geleneğine ve güçlü bir donanmaya sahip olan
İtalya arasında deniz cephesinde vuku bulan bu
muharebe harbin genel gidişatında kritik bir etki
yapmasa da özellikle zırhlı gemilerin tarihteki ilk
büyük muharebesi olması hasebiyle son derece
büyük önem taşımaktadır. İtalya'nın Avusturya-
Prusya karşısında deniz harp teknolojisi bakımından
üstün olmasına ve sayısal eşitsizliklere
rağmen muharebenin kaderi amirallerin cesaret
ve yetenekleri doğrultusunda şekillenmiş, muharebeden
Avusturya-Prusya galip ayrılmıştır.

Bu makale, Tanzimat devrinin dil bilen ve dış
dünyaya açık isimlerinden Mehmed Kabûlî Paşa'nın
ha... more Bu makale, Tanzimat devrinin dil bilen ve dış
dünyaya açık isimlerinden Mehmed Kabûlî Paşa'nın
hayatını, idari ve siyasi faaliyetlerini konu
edinmektedir. Yarım asra yakın bir sürede üstlendiği
diplomatik görevleri, komisyon üyelikleri,
özel vazifeleri, nazırlıkları ve valilikleri çalışmanın
esasını oluşturmaktadır. Paşanın sahip olduğu
düşünce yapısı ve şahsiyeti hakkında değerlendirmeler
yapılmış; aldığı eğitimin, referansının
ve liyakatinin kariyeri üzerindeki etkisine dikkat
çekilmiştir. Keçecizade Fuad Paşa'yla olan akrabalığı
kariyerindeki yükselişlere önemli ölçüde
etki etmiştir. II. Mahmud'dan II. Abdülhamid'e
kadar beş padişah döneminde görev yapan bir
devlet adamının Osmanlı memur zümresine intisabı,
krizle başa çıkma becerisi, diplomasideki
etkinliği, reformist düşünce yapısı ve Tanzimat
devri idari yapılanmasındaki yeri vurgulanmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede çalışmanın ana kaynakları arşiv belgeleri,
ikincil kaynaklar, ulusal ve yabancı gazetelerden meydana gelmektedir.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Tanzimat Ricali, Mehmed Kabûlî
Paşa, Elçilik, Bürokrasi.
Zeyrek Tarih Araştırmaları Dergisi Sayı 1 , 2024
Tarih araştırmalarına münhasır, altı ayda bir (Aralık ve Haziran) neşredilen, açık erişimli, çift... more Tarih araştırmalarına münhasır, altı ayda bir (Aralık ve Haziran) neşredilen, açık erişimli, çift kör hakem sistemini benimsemiş ulusal akademik bir dergidir
Uploads
Papers by Zeyrek Tarih Araştırmaları Dergisi (Zeyrek Journal of History Studies)
koleksiyonu sebebiyle “Bâbıâli'nin Kütüğünü
Tutan Adam” olarak bilinmektedir. Gönç'ün
gölgede kalan diğer özelliği ise gazeteciliğidir.
Çocukluk yıllarında Ebüzziya Tevfik'in yönlendirmesiyle
matbuat âlemine heves eden Gönç, elli
yaşından sonra Telefon Şirketi'ndeki görevinden
istifa ederek gazeteciliğe başlamıştır. Gazetecilik
yıllarında yakın dönem tarih, edebiyat, basın ve
mûsiki çalışmalarına katkı sağlayacak röportaj
ve tefrikalar yayınlamıştır. Bu çalışmada, Reşid
Halid Gönç'ün biyografisi, koleksiyonerliği ve
az bilinen gazetecilik yönleri incelenmiştir. Ayrıca
bir dönem Bâbıâli üst kademelerinde görev
almış aile fertlerinin hikâyelerine Reşid Halid
Bey'in biyografisiyle bütünlük arz edecek şekilde
yer verilmiştir. Çalışmanın amacı, Türk basınında
koleksiyonu ve çarpık çenesiyle hatırı sayılır bir
üne sahip olan Reşid Halid Gönç'ün biyografisi,
gazetecilik ve koleksiyonculuk yönlerini ortaya
koymaktır. Çalışmanın birincil kaynaklarını başta arşiv belgeleri olmak üzere Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi basını
oluşturmaktadır. Gönç'ün koleksiyonu ve şahsı hakkında yazılanlar
ikincil kaynaklarla ortaya konmuştur.
önemli bir yer tutan Matba‘a-i Askeriyye'nin
1840-1928 yılları arasında bastığı eserlerin bir
bibliyografyasını oluşturmak ve bunların ayrıntılı
değerlendirmesini yapmak amaçlanmaktadır.
Girişte çalışmanın sınırları ve kaynakları ele
alınmış, akabinde Matba‘a-i Askeriyye'nin tarihi
hakkında kısa bilgi verilmiştir. Değerlendirme
kısmında eserler yıllarına, miktarlarına, türlerine,
konularına, askerî sınıflarına, ilgili oldukları ülkelere
ve yazarlarına göre tasnif edilerek askerî tarih
çalışmak isteyen araştırmacılara bir bakış açısı
sunulmuştur. Bahsi geçen bölümde verilerin daha net anlaşılabilmesi için renkli grafik ve tablolardan yararlanılmıştır.
Çalışmanın son bölümünde eserlerin bibliyografyası yer almaktadır.
Eserler, kütüphane ve veri tabanlarında tarama yapmak suretiyle tespit
edilmiştir. Bibliyografya; eser adı, müellif, mütercim ve basım yılı kriterlerine
göre tablo şeklinde okuyucuya sunulmuştur.
ve devlet kademelerinde oldukça derin izler bırakan
bir hadiseydi. Zira 93 Harbi faciası henüz
hafızalarda tazeyken yeni bir düşman ordusunun
İstanbul'un kapılarına bu denli yaklaşması
bir yana, devletin Rumeli toprakları da büyük
oranda kaybedilmişti. Bu noktada Bulgar ordusunun
İstanbul'un batısında Çatalca Muharebeleri'nde
(Çatalca Hattı'nda) durdurulmuş olması
daha büyük ve telafi edilemez kayıpların önüne
geçilmesi adına mühim bir olaydır. Ancak Türk
askerî tarih yazımında Çatalca Muharebeleri
henüz gereken ilgi ve alakayı görebilmiş değildir.
Dolayısıyla Çatalca Hattı'nın en güneyinde
bulunan ve o zamanki ismiyle Kalikratya (bugün
Büyükçekmece'nin Mimarsinan Mahallesi) mevkiinde, Çatalca Muharebeleri dahilinde meydana gelen ve bugüne
kadar münferit olarak üzerinde çalışılmamış bir dizi askerî hadisenin
daha detaylı araştırılarak aydınlatılması gerekmektedir. Bu makale
sözü edilen mesele çerçevesinde lokal bir askerî tarih araştırması
yapmayı hedeflemektedir. Çalışmada ilk olarak Kalikratya'nın tarihi ve
demografisi hakkında bilgi verilmiştir. Akabinde Balkan Harbi ve bu
harbe bağlı olarak Çatalca Muharebesi'ne dair genel bir çerçeve çizilmiştir.
Devamında da Kalikratya ve çevresinde meydana gelen askerî
hareketlilik, kara ve deniz muharebeleri; muhtelif kaynaklar vesilesiyle
aydınlatılmaya çalışılmış, bu suretle Türk askerî tarihinin Balkan Harbi
literatürüne bir katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
bir müstakil akademik çalışmada ele alınmamış
olan Avusturya ve İtalya donanmaları
arasında gerçekleşen 1866 Lissa Deniz Muharebesi
değerlendirilecektir. Özünde bir kara devleti
niteliği taşıyan Avusturya ile köklü denizcilik
geleneğine ve güçlü bir donanmaya sahip olan
İtalya arasında deniz cephesinde vuku bulan bu
muharebe harbin genel gidişatında kritik bir etki
yapmasa da özellikle zırhlı gemilerin tarihteki ilk
büyük muharebesi olması hasebiyle son derece
büyük önem taşımaktadır. İtalya'nın Avusturya-
Prusya karşısında deniz harp teknolojisi bakımından
üstün olmasına ve sayısal eşitsizliklere
rağmen muharebenin kaderi amirallerin cesaret
ve yetenekleri doğrultusunda şekillenmiş, muharebeden
Avusturya-Prusya galip ayrılmıştır.
dünyaya açık isimlerinden Mehmed Kabûlî Paşa'nın
hayatını, idari ve siyasi faaliyetlerini konu
edinmektedir. Yarım asra yakın bir sürede üstlendiği
diplomatik görevleri, komisyon üyelikleri,
özel vazifeleri, nazırlıkları ve valilikleri çalışmanın
esasını oluşturmaktadır. Paşanın sahip olduğu
düşünce yapısı ve şahsiyeti hakkında değerlendirmeler
yapılmış; aldığı eğitimin, referansının
ve liyakatinin kariyeri üzerindeki etkisine dikkat
çekilmiştir. Keçecizade Fuad Paşa'yla olan akrabalığı
kariyerindeki yükselişlere önemli ölçüde
etki etmiştir. II. Mahmud'dan II. Abdülhamid'e
kadar beş padişah döneminde görev yapan bir
devlet adamının Osmanlı memur zümresine intisabı,
krizle başa çıkma becerisi, diplomasideki
etkinliği, reformist düşünce yapısı ve Tanzimat
devri idari yapılanmasındaki yeri vurgulanmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede çalışmanın ana kaynakları arşiv belgeleri,
ikincil kaynaklar, ulusal ve yabancı gazetelerden meydana gelmektedir.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Tanzimat Ricali, Mehmed Kabûlî
Paşa, Elçilik, Bürokrasi.
koleksiyonu sebebiyle “Bâbıâli'nin Kütüğünü
Tutan Adam” olarak bilinmektedir. Gönç'ün
gölgede kalan diğer özelliği ise gazeteciliğidir.
Çocukluk yıllarında Ebüzziya Tevfik'in yönlendirmesiyle
matbuat âlemine heves eden Gönç, elli
yaşından sonra Telefon Şirketi'ndeki görevinden
istifa ederek gazeteciliğe başlamıştır. Gazetecilik
yıllarında yakın dönem tarih, edebiyat, basın ve
mûsiki çalışmalarına katkı sağlayacak röportaj
ve tefrikalar yayınlamıştır. Bu çalışmada, Reşid
Halid Gönç'ün biyografisi, koleksiyonerliği ve
az bilinen gazetecilik yönleri incelenmiştir. Ayrıca
bir dönem Bâbıâli üst kademelerinde görev
almış aile fertlerinin hikâyelerine Reşid Halid
Bey'in biyografisiyle bütünlük arz edecek şekilde
yer verilmiştir. Çalışmanın amacı, Türk basınında
koleksiyonu ve çarpık çenesiyle hatırı sayılır bir
üne sahip olan Reşid Halid Gönç'ün biyografisi,
gazetecilik ve koleksiyonculuk yönlerini ortaya
koymaktır. Çalışmanın birincil kaynaklarını başta arşiv belgeleri olmak üzere Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi basını
oluşturmaktadır. Gönç'ün koleksiyonu ve şahsı hakkında yazılanlar
ikincil kaynaklarla ortaya konmuştur.
önemli bir yer tutan Matba‘a-i Askeriyye'nin
1840-1928 yılları arasında bastığı eserlerin bir
bibliyografyasını oluşturmak ve bunların ayrıntılı
değerlendirmesini yapmak amaçlanmaktadır.
Girişte çalışmanın sınırları ve kaynakları ele
alınmış, akabinde Matba‘a-i Askeriyye'nin tarihi
hakkında kısa bilgi verilmiştir. Değerlendirme
kısmında eserler yıllarına, miktarlarına, türlerine,
konularına, askerî sınıflarına, ilgili oldukları ülkelere
ve yazarlarına göre tasnif edilerek askerî tarih
çalışmak isteyen araştırmacılara bir bakış açısı
sunulmuştur. Bahsi geçen bölümde verilerin daha net anlaşılabilmesi için renkli grafik ve tablolardan yararlanılmıştır.
Çalışmanın son bölümünde eserlerin bibliyografyası yer almaktadır.
Eserler, kütüphane ve veri tabanlarında tarama yapmak suretiyle tespit
edilmiştir. Bibliyografya; eser adı, müellif, mütercim ve basım yılı kriterlerine
göre tablo şeklinde okuyucuya sunulmuştur.
ve devlet kademelerinde oldukça derin izler bırakan
bir hadiseydi. Zira 93 Harbi faciası henüz
hafızalarda tazeyken yeni bir düşman ordusunun
İstanbul'un kapılarına bu denli yaklaşması
bir yana, devletin Rumeli toprakları da büyük
oranda kaybedilmişti. Bu noktada Bulgar ordusunun
İstanbul'un batısında Çatalca Muharebeleri'nde
(Çatalca Hattı'nda) durdurulmuş olması
daha büyük ve telafi edilemez kayıpların önüne
geçilmesi adına mühim bir olaydır. Ancak Türk
askerî tarih yazımında Çatalca Muharebeleri
henüz gereken ilgi ve alakayı görebilmiş değildir.
Dolayısıyla Çatalca Hattı'nın en güneyinde
bulunan ve o zamanki ismiyle Kalikratya (bugün
Büyükçekmece'nin Mimarsinan Mahallesi) mevkiinde, Çatalca Muharebeleri dahilinde meydana gelen ve bugüne
kadar münferit olarak üzerinde çalışılmamış bir dizi askerî hadisenin
daha detaylı araştırılarak aydınlatılması gerekmektedir. Bu makale
sözü edilen mesele çerçevesinde lokal bir askerî tarih araştırması
yapmayı hedeflemektedir. Çalışmada ilk olarak Kalikratya'nın tarihi ve
demografisi hakkında bilgi verilmiştir. Akabinde Balkan Harbi ve bu
harbe bağlı olarak Çatalca Muharebesi'ne dair genel bir çerçeve çizilmiştir.
Devamında da Kalikratya ve çevresinde meydana gelen askerî
hareketlilik, kara ve deniz muharebeleri; muhtelif kaynaklar vesilesiyle
aydınlatılmaya çalışılmış, bu suretle Türk askerî tarihinin Balkan Harbi
literatürüne bir katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
bir müstakil akademik çalışmada ele alınmamış
olan Avusturya ve İtalya donanmaları
arasında gerçekleşen 1866 Lissa Deniz Muharebesi
değerlendirilecektir. Özünde bir kara devleti
niteliği taşıyan Avusturya ile köklü denizcilik
geleneğine ve güçlü bir donanmaya sahip olan
İtalya arasında deniz cephesinde vuku bulan bu
muharebe harbin genel gidişatında kritik bir etki
yapmasa da özellikle zırhlı gemilerin tarihteki ilk
büyük muharebesi olması hasebiyle son derece
büyük önem taşımaktadır. İtalya'nın Avusturya-
Prusya karşısında deniz harp teknolojisi bakımından
üstün olmasına ve sayısal eşitsizliklere
rağmen muharebenin kaderi amirallerin cesaret
ve yetenekleri doğrultusunda şekillenmiş, muharebeden
Avusturya-Prusya galip ayrılmıştır.
dünyaya açık isimlerinden Mehmed Kabûlî Paşa'nın
hayatını, idari ve siyasi faaliyetlerini konu
edinmektedir. Yarım asra yakın bir sürede üstlendiği
diplomatik görevleri, komisyon üyelikleri,
özel vazifeleri, nazırlıkları ve valilikleri çalışmanın
esasını oluşturmaktadır. Paşanın sahip olduğu
düşünce yapısı ve şahsiyeti hakkında değerlendirmeler
yapılmış; aldığı eğitimin, referansının
ve liyakatinin kariyeri üzerindeki etkisine dikkat
çekilmiştir. Keçecizade Fuad Paşa'yla olan akrabalığı
kariyerindeki yükselişlere önemli ölçüde
etki etmiştir. II. Mahmud'dan II. Abdülhamid'e
kadar beş padişah döneminde görev yapan bir
devlet adamının Osmanlı memur zümresine intisabı,
krizle başa çıkma becerisi, diplomasideki
etkinliği, reformist düşünce yapısı ve Tanzimat
devri idari yapılanmasındaki yeri vurgulanmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede çalışmanın ana kaynakları arşiv belgeleri,
ikincil kaynaklar, ulusal ve yabancı gazetelerden meydana gelmektedir.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Tanzimat Ricali, Mehmed Kabûlî
Paşa, Elçilik, Bürokrasi.