
Ünal Akyüz
İlk, orta ve lise öğrenimini Sakarya’da tamamladı. 1997 yılında lisansını Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde yapan AKYÜZ, İstanbul Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Bölümünde yüksek lisansını tamamladı. 2000 yılında, dil eğitimi için Amerika Birleşik Devletleri´ne gitti ve 2002–2004 yılları arasında ABD-Nevada Devlet Üniversitesi´nde Eğitim Yönetimi Bölümünde Araştırma Görevlisi oldu ve aynı bölümde yüksek lisansını tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi ve Politikası Ana Bilim Dalı’ndan 2012 yılında doktor unvanını almaya hak kazandı.
MEB’de; Bakanlık müşaviri, Projeler Koordinasyon Merkezi Başkanı ve Hayat boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, projeler daire başkanı olarak görev yaptığı süre içerisinde birçok ulusal ve uluslararası projenin hazırlama, uygulama, izleme ve yöneticilik görevlerini yürüttü. Uluslararası finansmanlı; MEB’in yeniden yapılandırılması, mesleki eğitim, okul öncesi, demokratik vatandaşlık, hayat boyu öğrenme, kız çocuklarının okullaşması, özel eğitim ve ortaöğretimde yapısal değişikliler içeren 250 Milyon Euro bütçeli birçok projeyi yönetti. Dünya Bankası, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Avrupa Konseyi, UNİCEF, Çalışma Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Avrupa Eğitim Vakfı gibi uluslararası kuruluşlarla MEB adına proje ve politika görüşmelerini yürütmüştür. Ulusal ve uluslararası kuruluşlar ve eğitim projeleri üzerine konferans ve eğitimlerin yanında eğitim yönetimi ve politikaları alanında akademik çalışmalarını sürdürmektedir.
MEB’de; Bakanlık müşaviri, Projeler Koordinasyon Merkezi Başkanı ve Hayat boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, projeler daire başkanı olarak görev yaptığı süre içerisinde birçok ulusal ve uluslararası projenin hazırlama, uygulama, izleme ve yöneticilik görevlerini yürüttü. Uluslararası finansmanlı; MEB’in yeniden yapılandırılması, mesleki eğitim, okul öncesi, demokratik vatandaşlık, hayat boyu öğrenme, kız çocuklarının okullaşması, özel eğitim ve ortaöğretimde yapısal değişikliler içeren 250 Milyon Euro bütçeli birçok projeyi yönetti. Dünya Bankası, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Avrupa Konseyi, UNİCEF, Çalışma Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Avrupa Eğitim Vakfı gibi uluslararası kuruluşlarla MEB adına proje ve politika görüşmelerini yürütmüştür. Ulusal ve uluslararası kuruluşlar ve eğitim projeleri üzerine konferans ve eğitimlerin yanında eğitim yönetimi ve politikaları alanında akademik çalışmalarını sürdürmektedir.
less
Related Authors
Andrej Dujella
University of Zagreb
Hemin Koyi
Uppsala University
Jana Javornik
University of East London
Graham Martin
University of Leicester
Gwen Robbins Schug
University of North Carolina at Greensboro
Gabriel Gutierrez-Alonso
University of Salamanca
John Sutton
Macquarie University
Eros Carvalho
Universidade Federal do Rio Grande do Sul
Kevin Arbuckle
Swansea University
Jesper Hoffmeyer
University of Copenhagen
Uploads
Books by Ünal Akyüz
yılın en büyük göçlerinden birine tanık olmuştur. Yaşanan göç sonrası hem sosyal hem ekonomik
açıdan önemli ölçüde etkilenen Türkiye; “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu”
kapsamında geçici koruma altındaki Suriyelilere eğitim, istihdam, sağlık ve sosyal hizmetleri
sağlamak amacıyla çalışmalar yürütürken Avrupa Birliği (AB) Türkiye’deki Mültecilere yönelik
Mali Yardım Programı (FRIT Programı) oluşturmuş ve fon kaynaklarını projeler karşılığında
kurumlara aktarmıştır.
Eğitim, sağlık alt yapı v.b bir çok alanda hazırlanan bu projeler ülkemizin farklı kurum ve
kuruluşları tarafından uygulanmaktadır. Her bir projenin amacı hedefleri ve bu hedef
doğrultusunda ulaşmak istediği hedef kitlesi farklıdır. Projeler kendi hedef kitlesini bilgilendirmek
adına halkla ilişkiler, iletişimfaaliyetleri uygulamaktadır. Söz konusu faaliyetlerin etkin bir şekilde
yürütülerek uygulanması hedef kitlenin bilgilendirilmesini, farkındalık sağlamasını ve projelerden
sağlanacak yararı arttırırken yaşanacak sorunlar ise azaltacaktır.
Bu araştırmada FRIT program fonları ile uygulanan projelerin, halkla ilişkiler, tanıtım ve
iletişim çalışmalarında yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Söz konusu sorunlar ve öneriler ise FRIT fonlu projelerde en az beş yıl süresince görev almış
iletişim ve tanıtım uzmanlarının görüşleri çerçevesinde tartışılmıştır. Bu kapsamda görüşler temel
sorunlar, planlama sorunları ve uygulama sorunları başlıklı üç alt tema altında betimlenmiştir.
Katılımcıların görüşleri çerçevesinde, Türk toplumunun Suriyeli mültecilere yönelik
hassasiyetleri ile farklı siyasi yaklaşımların ve projeleri uygulayan kurumların iletişimin önemi
konusunda farkındalık eksikliklerinin tanıtım çalışmalarını olumsuz etkilediği, projelerin
verimliliğini azalttığı belirlenmiştir.
Günümüzün ekonomik, sosyal ve siyasi koşulları ülkeleri, modern köyler halinde birlikte yaşamının yollarını aramaya yöneltmektedir. Bu herkesin birbirine ihtiyacı olduğu, birbirini gözetmek durumunda kaldığı ilginç bir süreçtir. Kabilelerin bir arada yaşadıkları ama birbirlerini tanımadıkları zamanı geri getirmenin de imkânı yoktur. Toplumlar, modernleşmeye, insani yaşam standartlarını geliştirmeye, daha da önemlisi mutlu bireyler yetiştirmenin yollarını aramaya devam ettikleri sürece birlikte yaşamanın yollarını aramaya devam edeceklerdir. Türkiye, son iki asırdır yüzünü batıya çevirmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla batılılaşma projesini Avrupa Birliği'ne (AB) katılım süreci ile devam ettirmektedir. Bu sürecin siyasi, ekonomik ve sosyal sonuçları da herkesi etkilemektedir. Avrupa Birliği sürecinde eğitim, en çok etkilenen alanlardan biridir. Bu süreç daha çok Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin uyum sürecine destek amacıyla uygulama koyduğu katılım öncesi yardım fonları yoluyla verdiği eğitim projeleri ile devam etmektedir.
Avrupa Birliği finansmanlı eğitim projeleri hakkında kamuoyunda olumlu ve olumsuz görüşler olduğu bilinmektedir. Bu görüşler; projelerin amaçlarının nasıl belirlendiği, sonuçlara hangi oranlarda ulaşıldığı, proje sonuçlarının sürdürülebilirliği, istihdam edilen yabancı uzmanların yeterlilikleri, kaynakların yerinde kullanılıp kullanılmadığı ve çalışma gezilerinin yerindeliği gibi konular hakkındadır. Bu projelerin ne amaçla yapıldığından, neye/kimlere fayda sağladığına, sokaktaki vatandaştan entelektüel düzeydeki insanlara kadar bir tartışma devam etmektedir. Ancak Türkiye’de, AB’nin projeler için kredi/hibe vermesi, bu projeleri uygulaması ve bu projelerin etkilerinin değerlendirilmesine ilişkin yeterli araştırma bulunmamaktadır. Oysa MEB’in aldığı kredilerin ülke çıkarlarına uygun olarak kullanılması açısından bu projelerin değerlendirilmesi önemlidir. Bu araştırmanın temel amacı; Milli Eğitim Bakanlığının sonuçlandırdığı Avrupa Birliği finansmanlı eğitim projelerini (Temel Eğitime Destek Programı, Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi, Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projesi), bu projelerin karar ve uygulama aşamasında rol alan Türk ve yabancı yöneticilerin ve uzmanların görüşlerine göre değerlendirmektir.
Araştırma beş bölümden oluşmaktadır. Araştırmanın problemi, amacı, önemi, sınırlılıkları ve tanımları, birinci bölümde yer almıştır. İkinci bölümde kuramsal çerçeveye ve ilgili araştırmalara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde araştırmanın yöntemi, dördüncü bölümde ise araştırmadan elde edilen bulgular ve yorum sunulmuştur. Son olarak beşinci bölümde, araştırmanın sonuçları ve sonuçlara dayalı önerileri bulunmaktadır.
Ankara, 2012 Ünal Akyüz
ÖZET
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NCA TAMAMLANMIŞ
AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM PROJELERİNİN YÖNETİCİ VE UZMAN GÖRÜŞLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ
Akyüz, Ünal
Doktora, Eğitim Yönetimi ve Politikası Anabilim Dalı
Tez Danışmanı: Prof. Dr. Yasemin Karaman Kepenekçi
Ekim 2012, XVII + 352 sayfa
Bu araştırmada; Milli Eğitim Bakanlığı’nın sonuçlandırdığı Avrupa Birliği finansmanlı eğitim projeleri (Temel Eğitime Destek Programı, Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ve Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projesi), bu projelerin karar ve uygulama aşamasında rol alan Türk ve yabancı yöneticilerin ve uzmanların görüşlerine göre amaç, süreç, sonuç ve sürdürülebilirlik boyutlarında değerlendirilmiştir.
Bu araştırmanın katılımcıları Avrupa Birliği finansmanlı projelerinde görev alan Türk ve yabancı yöneticiler ve uzmanlardır. Araştırma kapsamına alınan katılımcıların genel özelliklerine bakıldığında; Temel Eğitime Destek Programı (TEDP),Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) ve Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projesi(MTEM) projelerinin karar alma ve uygulama süreçlerinde etkin olan katılımcılardır. Özellikle sadece karar alan değil bunları pilot illerde uygulamasını yapan katılımcıların da görüşleri alınmıştır. Objektifliği sağlamak için TEDP, MEGEP ve MTEM projelerinin hazırlık ve uygulamasına katılmış Türk ve yabancı uzmanların da görüşlerine başvurulmuştur.
Bu araştırmada veriler iki biçimde toplanmıştır. İlk olarak, görüş bildirmeyi kabul eden birçok katılımcı ile yüz yüze görüşme yapılarak veriler kaydedilmiştir. Görüş bildirmeyi kabul eden katılımcıların görüşlerini almak üzere de yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan görüşme formları oluşturulmuştur. Bu görüşmeler daha sonra deşifre edilerek çözümlenmiştir. Yüz yüze görüş bildirmeyen/bildiremeyen katılımcılardan yazılı olarak görüşlerini ifade etmeleri istenmiştir. Bunun için yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan görüşme formları katılımcılara verilmiştir. Yazılı olarak toplanan bu görüşler de daha sonra çözümlenmiştir.
Araştırmanın temel sonuçları şöyledir:
Avrupa Birliği finansmanlı TEDP, MEGEP ve MTEM projelerinin çıktılarının ülke geneline yaygınlaştırıldığı görülmüştür.
TEDP, MEGEP ve MTEM’in hazırlık, uygulama ve sonuçlarına bakıldığında, genel olarak projelerin taraflarca iyi sahiplenilmesi, iş tanımının ve hedeflerinin iyi hazırlanmış olması, yeterli bütçeye sahip olmaları güçlü; projelerin uzun süreli olmaları, çok farklı bileşenleri ele almaları, mevzuat yönünden karşılaşılan satın alma prosedürleri, deneyimli personel azlığı ve yerel yönetimlerce sürdürülebilmesinde karşılaşılan zorluklar zayıf yönler olarak ortaya çıkmıştır.
TEDP, MEGEP ve MTEM projeleri, MEB’in kurumsal yapısında ilk olmaları açısından vizyon değişimine önemli bir etkisi olmuştur.
TEDP, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma sürecinde “Eğitim ve Kültür” faslında ayrıca “Temel İnsan Hakları” faslında verdiği taahhütleri yerine getirmesi konusunda katkı sağlamıştır. Türk Hükümeti’nin eğitim reformu konusundaki kararlılığını ortaya koymasına, Türkiye’nin Avrupa Birliği normlarını yakalamasına ve üyelik sürecine önemli katkısı olmuştur.
MEGEP Projesi, mesleki eğitim üzerine yapılan tartışmaların hangi zeminde ve hangi ölçülerle tartışılacağı konularını çözmüştür. Avrupa Birliğinin mesleki eğitim konusundaki tecrübesi bu konuda önemli bir kıyaslama aracı sayılmıştır. Fakat bunun sonunda Türkiye’ye özgü bir sistemin oluşturulması esas alınmıştır.
ABSTRACT
ASSESSMENT OF EUROPEAN UNION FUNDED PROJECTS FINALIZED BY THE MINISTRY OF NATIONAL EDUCATION BASED ON THE COMMENTS OF MANAGERS AND EXPERTS
The main purpose of thisstudy is to assess European Union Projects (Supportto Basic Education Program (SBEP), Strengthening Vocational Education and Training Project, (SVET) Modernization of theVocational and Technical Education Project,(MVET))finalized by the Ministry of National Education in terms of process, outcomes and sustainability dimensions based on comments of Turkish and foreign directors taking parts in decision and implementation processes and managers and experts.
The main conclusions of the study are below:
European Union funded SBEP, SVET and MVET Project outcomes were disseminated throughout the country.
The strengths and weaknesses of each of SBEP, SVET and MVET projects differ from one to another. In general, the common strengths of these projects were mostly related with good ownership of parties, well designed TORs and objectives, and having adequate budgets, while the weaknesses of these projects were come outto be related with long implementation periods, having very different components, procurement guidelines in terms of regulations, lack of experience dstaff and difficulties faced by local administrations in terms of sustainability of projects.
SBEP, SVET and MVET projects have undertaken an importantmission in the change of the MONE’s vision since these projects were the first one s under the institutional structure of the MONE.
SBEP contributedtoeducationsystembylettingTurkeyundertakeitscommitmentsrelatedwithEducation and Culture phase and with Basic Human Rights. This Project contributed a lotforTurkish Government to revealits decisiveness on educational reforms and catchingup with th eEuropean Union norms and EU accessionprocess.
SVET Project has solved suchi ssues as what kind of discussions on vocational trainin gshould be held on whatkind of platforms with whatmeasures. Experience of the European Union on vocationa leducation has been deemed as an important comparison tool. However, at theend, developing a system for Turkey has been taken as a basis.
Mahmut TÜNCEL & Ünal AKYÜZ
Giriş
Eğitim; bireysel, siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel işlevleri nedeniyle her sistem ve dönemde önemli görülmüştür. Tarihsel süreçte her medeniyet öncelikle kendi din ve kültürü ile sosyal, siyasal ve ekonomik beklentileri doğrultusunda kendisine bağlı insanların yetişmesini amaçlamıştır. Avrupa’da 15 yüzyılda başlayan Rönesans ve reform hareketleri ile bilimsel ve teknolojik gelişmeler her alanda olduğu gibi eğitim sistemlerini de derinden etkilemiştir. Yeni çağ olarak adlandırılan bu dönemde geçmişten gelen kadim değer ve gelenekler yerine seküler ve hatta dine mesafeli yeni insan yetiştirme anlayışı baskın hale gelmiştir. Avrupa merkezli bu yaklaşım; kimi zaman güç ve silahla zoruyla batılılarca kimi zamanda hedef medeniyetlerde ortaya çıkan bazı sınıfların kendi istek ve kararlarıyla toplumlarına tepeden inmeci bir şekilde baskıyla dayatılması sonucunda küresel bir yaygınlık kazanmıştır. Kendi medeniyetlerine yabancı ve batılı yaşam biçimini benimsemiş bu kesimler dün de bugün de dünyanın her tarafında görülmeye başlanmıştır.
The Middle East's Educational Problem: New Human Building
Education has been considered to be crucial in every system and period because of its functions as individual, political, social, economic and cultural. Throughout the human history, every civilization has aimed to grow people who are devoted to itself in the hope of economical and political religious and cultural views. With the renaissance and reformist movements that started in 15th century in Europe, scientific and technological developments affected the education in a large extent as well as their impacts in every field. In that period, which is called new era, the concept of growing people who are secular and not devoted to the religion in all sense gained importance rather than those who were stick to traditional values. That European way of thinking gained importance globally with a pressure of the governments that turned out to be a kind of mandatory system. These segments of the society who are alienated by the system and have become strange to their own cultures have appeared in all parts of the world. Because Islamic way of thinking has regarded human to be the most precious creature, it has aimed to educate people from 7 to 70 in the mosques and homes and religious schools. Under the impact or westernization, Ottoman Empire, which was ruling over lots of countries in middle eastern countries which are independent today, gave priority to educational institutions based on western way of thinking rather than Islamic way of thinking with reformist movements. Officers and civilian managers who were educated with the new western way of teaching started to get alienated and moved away from their traditional values.
Türkiye üç kıtada tarihî kökleri olan ve gelecekte insanlığa ve evrensel barışa katkı sağlayacak
bir medeniyet inşa etme durumundadır. Küresel iddiası gereği de AB, UNICEF,
UNESCO, Dünya Bankası, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların evrensel deneyimlerinden
yararlanabilmesi için bu tür kuruluşlar ile iş birliği yapması misyonu ve
vizyonu açısından gereklidir. Küresel vizyona sahip ülkemizin İslam İşbirliği Teşkilatı,
İslam Kalkınma Bankası, EİT (Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) ve D-8 (Gelişmekte olan
sekiz ülke) gibi uluslararası kuruluşlarla da etkili ve yakın çalışmalarda bulunması stratejik
bir öncelik olmalıdır. Bu iş birliği sonrasında ortaya çıkan politikaların kamuoyu
tarafından ilgi görmesi ve uygulamaya konulmasında eğitimin kritik bir önemi vardır.
Türkiye 2000’li yıllara kadar okul öncesinden yükseköğretime kadar birçok alanda uluslararası
kuruluşlardan teknik destek almıştır. Özellikle mesleki eğitim gibi teknik alanlarda
Avrupa Birliği/Avrupa Eğitim Vakfının, altyapı çalışmalarında ise Dünya Bankasının
kredili desteklerini kullanmıştır. Türkiye bunun yanında uluslararası birikim için uzman
desteği de kullanmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında getirmiş olduğu Dewey, Kühne,
Buyse, Malche ve Parker gibi tanınmış eğitim uzmanları getirerek onlardan yararlanmaya
çalışmıştır. 1990’lı yıllardan itibaren Avrupa Birliği, OECD, Avrupa Yatırım Bankası,
Avrupa Eğitim Vakfı ve Dünya Bankası gibi kurumlarla kurumsal ilişkiler geliştirmiştir.
Bu durum günümüze kadar devam etmiştir.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve UNESCO gibi uluslararası kuruluşların,
ülkelerin siyasi durumlarından, dünya politikalarından ve ekonomik çıkarlarından uzak
politikalar izledikleri söylenemez. Bu kuruluşlar zaman zaman kendi uzmanlarına hazırlattıkları
raporlar ile raporu hazırladıkları ülkede gündem oluşturmakta ve devamında bu ülkelere
yönelik kredili anlaşma yollarını aradıkları bilinmektedir. Bu anlaşmalar yolu ile de kurdukları
kurumlarının varlıklarını sürdürmeleri için gerekli finansman desteği sorununu da çözme yoluna
gitmektedirler. Burada AB’nin kendisinin ayrı analiz edilmesi gerekmektedir. AB üye ve
aday ülkelere eğitim konusunda bir standart şart koşmadığı gibi ülkelerin kendi kültürlerine
ve değerlerine göre eğitim politikalarını geliştirmelerini teşvik etmektedir.
Papers by Ünal Akyüz
araştırmacılar tarafından eğitim sisteminin başarılı ya da başarısız olmasının nedenlerinden biri de aşırı
merkeziyetçi olması gösterilmektedir. Avrupa Birliği (AB) finansmanlı Millî Eğitim Bakanlığı’nın Kapasitesinin
Güçlendirilmesi Projesi (MEBGEP) ve Dünya Bankası (DB) raporlarında Türk Eğitim Sistemi’nde yetkilerin
görece Bakanlıkta daha çok toplandığı konusunda görüş birliği içindedir. Türkiye’nin gelecekteki eğitim
perspektifini, AB ülkelerindeki eğitim sistemlerini de karşılaştırarak üç farklı yönetim modeli geliştirilmiştir:
“Mevcut Yapıda Etkinlik Sağlama (İyileştirme)”, “İl Odaklı Yönetim Modeli”, “Okul Odaklı Yönetim Modeli”.
Türk Eğitim sisteminin en etkili ve karar verici organı olan Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bu modeller üzerinde
uzun süre çalışmalar sonucunda iyileştirme denen mevcut MEB yapısında kısmi değişiklik yapmayı tercih etmiştir.
Türk eğitim sistemi, mevcut altyapının modernizasyonu, öğretim programlarının güncellenmesi ve mesleki
eğitimin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi gibi büyük sorunları çözmekle beraber, aşırı merkeziyetçilik
nedeniyle ortaya çıkan sorunlar da giderek artan bir döngü içinde çözümsüzlüğe yol açmaktadır. Okul Gelişim
Programı (OGP) bu problemlerden bir kısmına çözüm olması adına geliştirilen Dünya Bankası kaynaklı ancak
özgün bir Millî Eğitim Bakanlığı projesidir. Eğitim sisteminin temeli olan okullardan bir kısmı ilk defa kendi
ihtiyaçlarını belirlenmesi, buna yönelik çözümler geliştirmesi bunu da belli bir bütçeyle çözecekleri özgün bir
alanın kendilerine sunulmasıdır. Bu yönüyle eğitim sisteminde il ve ilçelerin sorumlu yöneticileri okulların
taleplerini daha fazla dikkate almış aralarında iş birliği istenen seviyeye ulaşmıştır. Okul Gelişim Programı,
Türkiye’de okulların kendi ihtiyaçlarını, kendi bütçeleriyle çözebilme iradesi resmi kanallarla ve pilot bir projeyle
denenmiş olması yönüyle de ilk olmuştur. Okul Gelişim Programı yıllardır eleştiri konusu olan Türk eğitim
sisteminin okul temelli yapılandırılmasına yönelik en kapsamlı pilot projedir. Bu yönüyle çalışma, Okul Gelişim
Programı’nın amacı, sureci, sonucu ve sürdürülebilirliği noktasında Türk eğitim sistemine ne gibi etkiler
yaptığının anlaşılmasına olanak sağlayacaktır
prosedürlerle yönetilirler. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB); çalışan personel sayısının büyüklüğü, toplumun neredeyse tamamını kapsayan geniş muhatap kitlesi,
yerleşik kuralları ve oturmuş bürokrasisi ile Türkiye’nin en köklü kurumlardan
biridir. Türk eğitim sistemi içerisinde belirli dönemlerde yenilenmeye yönelik
çalışmalar yapılmış olsa da zaman içerisinde aynı yapıyı koruduğu görülmüştür.
Bu çalışmada genelde Türk eğitim sisteminin, özelde MEB’in örgüt yapısından
kaynaklanan merkeziyetçi, gelişen ihtiyaçlara cevap veremeyen, hantal, aynı görevi yapan benzer birçok birimi barındıran ve yönetilemeyen bir kurum olduğu
eleştirilerine karşılık Kurumu çağın gerektirdiği şekilde etkin, etkili ve merkezin yerelle bağının birçok değişkenle güçlendirildiği yeni ve vizyoner bir yapıya
dönüştürmek için hazırlanan MEB’in Kapasitesinin Güçlendirilmesi (MEBGEP)
projesinin incelenmesi amaçlanmıştır. MEB’in talebi ile hem kendi uzmanları,
hem de ilgili sivil toplum kuruluşları (STK) ve üniversitelerden geniş katılımcılarla, Avrupa Birliği’nin finansman ve uzman desteği ile sürdürülen yapılandırma çalışmaları sonucunda MEBGEP hazırlanmıştır. Bu proje, yıllardır eleştiri
konusu olan Türk eğitim sisteminin yapılandırılmasına yönelik en kapsamlı çalışmadır. MEB’in merkez teşkilatını yapılandıran 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’nin (KHK) bu projenin hemen sonrasında çıkarılması anlamlıdır. Bu
yönüyle çalışma, MEBGEP Projesi’nin amacı, süreci, sonucu ve sürdürülebilirliği
noktasında Türk eğitim sistemine ne gibi etkiler yaptığının anlaşılmasına olanak
sağlayacaktır.
yılın en büyük göçlerinden birine tanık olmuştur. Yaşanan göç sonrası hem sosyal hem ekonomik
açıdan önemli ölçüde etkilenen Türkiye; “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu”
kapsamında geçici koruma altındaki Suriyelilere eğitim, istihdam, sağlık ve sosyal hizmetleri
sağlamak amacıyla çalışmalar yürütürken Avrupa Birliği (AB) Türkiye’deki Mültecilere yönelik
Mali Yardım Programı (FRIT Programı) oluşturmuş ve fon kaynaklarını projeler karşılığında
kurumlara aktarmıştır.
Eğitim, sağlık alt yapı v.b bir çok alanda hazırlanan bu projeler ülkemizin farklı kurum ve
kuruluşları tarafından uygulanmaktadır. Her bir projenin amacı hedefleri ve bu hedef
doğrultusunda ulaşmak istediği hedef kitlesi farklıdır. Projeler kendi hedef kitlesini bilgilendirmek
adına halkla ilişkiler, iletişimfaaliyetleri uygulamaktadır. Söz konusu faaliyetlerin etkin bir şekilde
yürütülerek uygulanması hedef kitlenin bilgilendirilmesini, farkındalık sağlamasını ve projelerden
sağlanacak yararı arttırırken yaşanacak sorunlar ise azaltacaktır.
Bu araştırmada FRIT program fonları ile uygulanan projelerin, halkla ilişkiler, tanıtım ve
iletişim çalışmalarında yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Söz konusu sorunlar ve öneriler ise FRIT fonlu projelerde en az beş yıl süresince görev almış
iletişim ve tanıtım uzmanlarının görüşleri çerçevesinde tartışılmıştır. Bu kapsamda görüşler temel
sorunlar, planlama sorunları ve uygulama sorunları başlıklı üç alt tema altında betimlenmiştir.
Katılımcıların görüşleri çerçevesinde, Türk toplumunun Suriyeli mültecilere yönelik
hassasiyetleri ile farklı siyasi yaklaşımların ve projeleri uygulayan kurumların iletişimin önemi
konusunda farkındalık eksikliklerinin tanıtım çalışmalarını olumsuz etkilediği, projelerin
verimliliğini azalttığı belirlenmiştir.
Günümüzün ekonomik, sosyal ve siyasi koşulları ülkeleri, modern köyler halinde birlikte yaşamının yollarını aramaya yöneltmektedir. Bu herkesin birbirine ihtiyacı olduğu, birbirini gözetmek durumunda kaldığı ilginç bir süreçtir. Kabilelerin bir arada yaşadıkları ama birbirlerini tanımadıkları zamanı geri getirmenin de imkânı yoktur. Toplumlar, modernleşmeye, insani yaşam standartlarını geliştirmeye, daha da önemlisi mutlu bireyler yetiştirmenin yollarını aramaya devam ettikleri sürece birlikte yaşamanın yollarını aramaya devam edeceklerdir. Türkiye, son iki asırdır yüzünü batıya çevirmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla batılılaşma projesini Avrupa Birliği'ne (AB) katılım süreci ile devam ettirmektedir. Bu sürecin siyasi, ekonomik ve sosyal sonuçları da herkesi etkilemektedir. Avrupa Birliği sürecinde eğitim, en çok etkilenen alanlardan biridir. Bu süreç daha çok Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin uyum sürecine destek amacıyla uygulama koyduğu katılım öncesi yardım fonları yoluyla verdiği eğitim projeleri ile devam etmektedir.
Avrupa Birliği finansmanlı eğitim projeleri hakkında kamuoyunda olumlu ve olumsuz görüşler olduğu bilinmektedir. Bu görüşler; projelerin amaçlarının nasıl belirlendiği, sonuçlara hangi oranlarda ulaşıldığı, proje sonuçlarının sürdürülebilirliği, istihdam edilen yabancı uzmanların yeterlilikleri, kaynakların yerinde kullanılıp kullanılmadığı ve çalışma gezilerinin yerindeliği gibi konular hakkındadır. Bu projelerin ne amaçla yapıldığından, neye/kimlere fayda sağladığına, sokaktaki vatandaştan entelektüel düzeydeki insanlara kadar bir tartışma devam etmektedir. Ancak Türkiye’de, AB’nin projeler için kredi/hibe vermesi, bu projeleri uygulaması ve bu projelerin etkilerinin değerlendirilmesine ilişkin yeterli araştırma bulunmamaktadır. Oysa MEB’in aldığı kredilerin ülke çıkarlarına uygun olarak kullanılması açısından bu projelerin değerlendirilmesi önemlidir. Bu araştırmanın temel amacı; Milli Eğitim Bakanlığının sonuçlandırdığı Avrupa Birliği finansmanlı eğitim projelerini (Temel Eğitime Destek Programı, Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi, Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projesi), bu projelerin karar ve uygulama aşamasında rol alan Türk ve yabancı yöneticilerin ve uzmanların görüşlerine göre değerlendirmektir.
Araştırma beş bölümden oluşmaktadır. Araştırmanın problemi, amacı, önemi, sınırlılıkları ve tanımları, birinci bölümde yer almıştır. İkinci bölümde kuramsal çerçeveye ve ilgili araştırmalara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde araştırmanın yöntemi, dördüncü bölümde ise araştırmadan elde edilen bulgular ve yorum sunulmuştur. Son olarak beşinci bölümde, araştırmanın sonuçları ve sonuçlara dayalı önerileri bulunmaktadır.
Ankara, 2012 Ünal Akyüz
ÖZET
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NCA TAMAMLANMIŞ
AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM PROJELERİNİN YÖNETİCİ VE UZMAN GÖRÜŞLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ
Akyüz, Ünal
Doktora, Eğitim Yönetimi ve Politikası Anabilim Dalı
Tez Danışmanı: Prof. Dr. Yasemin Karaman Kepenekçi
Ekim 2012, XVII + 352 sayfa
Bu araştırmada; Milli Eğitim Bakanlığı’nın sonuçlandırdığı Avrupa Birliği finansmanlı eğitim projeleri (Temel Eğitime Destek Programı, Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ve Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projesi), bu projelerin karar ve uygulama aşamasında rol alan Türk ve yabancı yöneticilerin ve uzmanların görüşlerine göre amaç, süreç, sonuç ve sürdürülebilirlik boyutlarında değerlendirilmiştir.
Bu araştırmanın katılımcıları Avrupa Birliği finansmanlı projelerinde görev alan Türk ve yabancı yöneticiler ve uzmanlardır. Araştırma kapsamına alınan katılımcıların genel özelliklerine bakıldığında; Temel Eğitime Destek Programı (TEDP),Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) ve Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projesi(MTEM) projelerinin karar alma ve uygulama süreçlerinde etkin olan katılımcılardır. Özellikle sadece karar alan değil bunları pilot illerde uygulamasını yapan katılımcıların da görüşleri alınmıştır. Objektifliği sağlamak için TEDP, MEGEP ve MTEM projelerinin hazırlık ve uygulamasına katılmış Türk ve yabancı uzmanların da görüşlerine başvurulmuştur.
Bu araştırmada veriler iki biçimde toplanmıştır. İlk olarak, görüş bildirmeyi kabul eden birçok katılımcı ile yüz yüze görüşme yapılarak veriler kaydedilmiştir. Görüş bildirmeyi kabul eden katılımcıların görüşlerini almak üzere de yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan görüşme formları oluşturulmuştur. Bu görüşmeler daha sonra deşifre edilerek çözümlenmiştir. Yüz yüze görüş bildirmeyen/bildiremeyen katılımcılardan yazılı olarak görüşlerini ifade etmeleri istenmiştir. Bunun için yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan görüşme formları katılımcılara verilmiştir. Yazılı olarak toplanan bu görüşler de daha sonra çözümlenmiştir.
Araştırmanın temel sonuçları şöyledir:
Avrupa Birliği finansmanlı TEDP, MEGEP ve MTEM projelerinin çıktılarının ülke geneline yaygınlaştırıldığı görülmüştür.
TEDP, MEGEP ve MTEM’in hazırlık, uygulama ve sonuçlarına bakıldığında, genel olarak projelerin taraflarca iyi sahiplenilmesi, iş tanımının ve hedeflerinin iyi hazırlanmış olması, yeterli bütçeye sahip olmaları güçlü; projelerin uzun süreli olmaları, çok farklı bileşenleri ele almaları, mevzuat yönünden karşılaşılan satın alma prosedürleri, deneyimli personel azlığı ve yerel yönetimlerce sürdürülebilmesinde karşılaşılan zorluklar zayıf yönler olarak ortaya çıkmıştır.
TEDP, MEGEP ve MTEM projeleri, MEB’in kurumsal yapısında ilk olmaları açısından vizyon değişimine önemli bir etkisi olmuştur.
TEDP, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma sürecinde “Eğitim ve Kültür” faslında ayrıca “Temel İnsan Hakları” faslında verdiği taahhütleri yerine getirmesi konusunda katkı sağlamıştır. Türk Hükümeti’nin eğitim reformu konusundaki kararlılığını ortaya koymasına, Türkiye’nin Avrupa Birliği normlarını yakalamasına ve üyelik sürecine önemli katkısı olmuştur.
MEGEP Projesi, mesleki eğitim üzerine yapılan tartışmaların hangi zeminde ve hangi ölçülerle tartışılacağı konularını çözmüştür. Avrupa Birliğinin mesleki eğitim konusundaki tecrübesi bu konuda önemli bir kıyaslama aracı sayılmıştır. Fakat bunun sonunda Türkiye’ye özgü bir sistemin oluşturulması esas alınmıştır.
ABSTRACT
ASSESSMENT OF EUROPEAN UNION FUNDED PROJECTS FINALIZED BY THE MINISTRY OF NATIONAL EDUCATION BASED ON THE COMMENTS OF MANAGERS AND EXPERTS
The main purpose of thisstudy is to assess European Union Projects (Supportto Basic Education Program (SBEP), Strengthening Vocational Education and Training Project, (SVET) Modernization of theVocational and Technical Education Project,(MVET))finalized by the Ministry of National Education in terms of process, outcomes and sustainability dimensions based on comments of Turkish and foreign directors taking parts in decision and implementation processes and managers and experts.
The main conclusions of the study are below:
European Union funded SBEP, SVET and MVET Project outcomes were disseminated throughout the country.
The strengths and weaknesses of each of SBEP, SVET and MVET projects differ from one to another. In general, the common strengths of these projects were mostly related with good ownership of parties, well designed TORs and objectives, and having adequate budgets, while the weaknesses of these projects were come outto be related with long implementation periods, having very different components, procurement guidelines in terms of regulations, lack of experience dstaff and difficulties faced by local administrations in terms of sustainability of projects.
SBEP, SVET and MVET projects have undertaken an importantmission in the change of the MONE’s vision since these projects were the first one s under the institutional structure of the MONE.
SBEP contributedtoeducationsystembylettingTurkeyundertakeitscommitmentsrelatedwithEducation and Culture phase and with Basic Human Rights. This Project contributed a lotforTurkish Government to revealits decisiveness on educational reforms and catchingup with th eEuropean Union norms and EU accessionprocess.
SVET Project has solved suchi ssues as what kind of discussions on vocational trainin gshould be held on whatkind of platforms with whatmeasures. Experience of the European Union on vocationa leducation has been deemed as an important comparison tool. However, at theend, developing a system for Turkey has been taken as a basis.
Mahmut TÜNCEL & Ünal AKYÜZ
Giriş
Eğitim; bireysel, siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel işlevleri nedeniyle her sistem ve dönemde önemli görülmüştür. Tarihsel süreçte her medeniyet öncelikle kendi din ve kültürü ile sosyal, siyasal ve ekonomik beklentileri doğrultusunda kendisine bağlı insanların yetişmesini amaçlamıştır. Avrupa’da 15 yüzyılda başlayan Rönesans ve reform hareketleri ile bilimsel ve teknolojik gelişmeler her alanda olduğu gibi eğitim sistemlerini de derinden etkilemiştir. Yeni çağ olarak adlandırılan bu dönemde geçmişten gelen kadim değer ve gelenekler yerine seküler ve hatta dine mesafeli yeni insan yetiştirme anlayışı baskın hale gelmiştir. Avrupa merkezli bu yaklaşım; kimi zaman güç ve silahla zoruyla batılılarca kimi zamanda hedef medeniyetlerde ortaya çıkan bazı sınıfların kendi istek ve kararlarıyla toplumlarına tepeden inmeci bir şekilde baskıyla dayatılması sonucunda küresel bir yaygınlık kazanmıştır. Kendi medeniyetlerine yabancı ve batılı yaşam biçimini benimsemiş bu kesimler dün de bugün de dünyanın her tarafında görülmeye başlanmıştır.
The Middle East's Educational Problem: New Human Building
Education has been considered to be crucial in every system and period because of its functions as individual, political, social, economic and cultural. Throughout the human history, every civilization has aimed to grow people who are devoted to itself in the hope of economical and political religious and cultural views. With the renaissance and reformist movements that started in 15th century in Europe, scientific and technological developments affected the education in a large extent as well as their impacts in every field. In that period, which is called new era, the concept of growing people who are secular and not devoted to the religion in all sense gained importance rather than those who were stick to traditional values. That European way of thinking gained importance globally with a pressure of the governments that turned out to be a kind of mandatory system. These segments of the society who are alienated by the system and have become strange to their own cultures have appeared in all parts of the world. Because Islamic way of thinking has regarded human to be the most precious creature, it has aimed to educate people from 7 to 70 in the mosques and homes and religious schools. Under the impact or westernization, Ottoman Empire, which was ruling over lots of countries in middle eastern countries which are independent today, gave priority to educational institutions based on western way of thinking rather than Islamic way of thinking with reformist movements. Officers and civilian managers who were educated with the new western way of teaching started to get alienated and moved away from their traditional values.
Türkiye üç kıtada tarihî kökleri olan ve gelecekte insanlığa ve evrensel barışa katkı sağlayacak
bir medeniyet inşa etme durumundadır. Küresel iddiası gereği de AB, UNICEF,
UNESCO, Dünya Bankası, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların evrensel deneyimlerinden
yararlanabilmesi için bu tür kuruluşlar ile iş birliği yapması misyonu ve
vizyonu açısından gereklidir. Küresel vizyona sahip ülkemizin İslam İşbirliği Teşkilatı,
İslam Kalkınma Bankası, EİT (Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) ve D-8 (Gelişmekte olan
sekiz ülke) gibi uluslararası kuruluşlarla da etkili ve yakın çalışmalarda bulunması stratejik
bir öncelik olmalıdır. Bu iş birliği sonrasında ortaya çıkan politikaların kamuoyu
tarafından ilgi görmesi ve uygulamaya konulmasında eğitimin kritik bir önemi vardır.
Türkiye 2000’li yıllara kadar okul öncesinden yükseköğretime kadar birçok alanda uluslararası
kuruluşlardan teknik destek almıştır. Özellikle mesleki eğitim gibi teknik alanlarda
Avrupa Birliği/Avrupa Eğitim Vakfının, altyapı çalışmalarında ise Dünya Bankasının
kredili desteklerini kullanmıştır. Türkiye bunun yanında uluslararası birikim için uzman
desteği de kullanmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında getirmiş olduğu Dewey, Kühne,
Buyse, Malche ve Parker gibi tanınmış eğitim uzmanları getirerek onlardan yararlanmaya
çalışmıştır. 1990’lı yıllardan itibaren Avrupa Birliği, OECD, Avrupa Yatırım Bankası,
Avrupa Eğitim Vakfı ve Dünya Bankası gibi kurumlarla kurumsal ilişkiler geliştirmiştir.
Bu durum günümüze kadar devam etmiştir.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve UNESCO gibi uluslararası kuruluşların,
ülkelerin siyasi durumlarından, dünya politikalarından ve ekonomik çıkarlarından uzak
politikalar izledikleri söylenemez. Bu kuruluşlar zaman zaman kendi uzmanlarına hazırlattıkları
raporlar ile raporu hazırladıkları ülkede gündem oluşturmakta ve devamında bu ülkelere
yönelik kredili anlaşma yollarını aradıkları bilinmektedir. Bu anlaşmalar yolu ile de kurdukları
kurumlarının varlıklarını sürdürmeleri için gerekli finansman desteği sorununu da çözme yoluna
gitmektedirler. Burada AB’nin kendisinin ayrı analiz edilmesi gerekmektedir. AB üye ve
aday ülkelere eğitim konusunda bir standart şart koşmadığı gibi ülkelerin kendi kültürlerine
ve değerlerine göre eğitim politikalarını geliştirmelerini teşvik etmektedir.
araştırmacılar tarafından eğitim sisteminin başarılı ya da başarısız olmasının nedenlerinden biri de aşırı
merkeziyetçi olması gösterilmektedir. Avrupa Birliği (AB) finansmanlı Millî Eğitim Bakanlığı’nın Kapasitesinin
Güçlendirilmesi Projesi (MEBGEP) ve Dünya Bankası (DB) raporlarında Türk Eğitim Sistemi’nde yetkilerin
görece Bakanlıkta daha çok toplandığı konusunda görüş birliği içindedir. Türkiye’nin gelecekteki eğitim
perspektifini, AB ülkelerindeki eğitim sistemlerini de karşılaştırarak üç farklı yönetim modeli geliştirilmiştir:
“Mevcut Yapıda Etkinlik Sağlama (İyileştirme)”, “İl Odaklı Yönetim Modeli”, “Okul Odaklı Yönetim Modeli”.
Türk Eğitim sisteminin en etkili ve karar verici organı olan Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bu modeller üzerinde
uzun süre çalışmalar sonucunda iyileştirme denen mevcut MEB yapısında kısmi değişiklik yapmayı tercih etmiştir.
Türk eğitim sistemi, mevcut altyapının modernizasyonu, öğretim programlarının güncellenmesi ve mesleki
eğitimin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi gibi büyük sorunları çözmekle beraber, aşırı merkeziyetçilik
nedeniyle ortaya çıkan sorunlar da giderek artan bir döngü içinde çözümsüzlüğe yol açmaktadır. Okul Gelişim
Programı (OGP) bu problemlerden bir kısmına çözüm olması adına geliştirilen Dünya Bankası kaynaklı ancak
özgün bir Millî Eğitim Bakanlığı projesidir. Eğitim sisteminin temeli olan okullardan bir kısmı ilk defa kendi
ihtiyaçlarını belirlenmesi, buna yönelik çözümler geliştirmesi bunu da belli bir bütçeyle çözecekleri özgün bir
alanın kendilerine sunulmasıdır. Bu yönüyle eğitim sisteminde il ve ilçelerin sorumlu yöneticileri okulların
taleplerini daha fazla dikkate almış aralarında iş birliği istenen seviyeye ulaşmıştır. Okul Gelişim Programı,
Türkiye’de okulların kendi ihtiyaçlarını, kendi bütçeleriyle çözebilme iradesi resmi kanallarla ve pilot bir projeyle
denenmiş olması yönüyle de ilk olmuştur. Okul Gelişim Programı yıllardır eleştiri konusu olan Türk eğitim
sisteminin okul temelli yapılandırılmasına yönelik en kapsamlı pilot projedir. Bu yönüyle çalışma, Okul Gelişim
Programı’nın amacı, sureci, sonucu ve sürdürülebilirliği noktasında Türk eğitim sistemine ne gibi etkiler
yaptığının anlaşılmasına olanak sağlayacaktır
prosedürlerle yönetilirler. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB); çalışan personel sayısının büyüklüğü, toplumun neredeyse tamamını kapsayan geniş muhatap kitlesi,
yerleşik kuralları ve oturmuş bürokrasisi ile Türkiye’nin en köklü kurumlardan
biridir. Türk eğitim sistemi içerisinde belirli dönemlerde yenilenmeye yönelik
çalışmalar yapılmış olsa da zaman içerisinde aynı yapıyı koruduğu görülmüştür.
Bu çalışmada genelde Türk eğitim sisteminin, özelde MEB’in örgüt yapısından
kaynaklanan merkeziyetçi, gelişen ihtiyaçlara cevap veremeyen, hantal, aynı görevi yapan benzer birçok birimi barındıran ve yönetilemeyen bir kurum olduğu
eleştirilerine karşılık Kurumu çağın gerektirdiği şekilde etkin, etkili ve merkezin yerelle bağının birçok değişkenle güçlendirildiği yeni ve vizyoner bir yapıya
dönüştürmek için hazırlanan MEB’in Kapasitesinin Güçlendirilmesi (MEBGEP)
projesinin incelenmesi amaçlanmıştır. MEB’in talebi ile hem kendi uzmanları,
hem de ilgili sivil toplum kuruluşları (STK) ve üniversitelerden geniş katılımcılarla, Avrupa Birliği’nin finansman ve uzman desteği ile sürdürülen yapılandırma çalışmaları sonucunda MEBGEP hazırlanmıştır. Bu proje, yıllardır eleştiri
konusu olan Türk eğitim sisteminin yapılandırılmasına yönelik en kapsamlı çalışmadır. MEB’in merkez teşkilatını yapılandıran 652 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’nin (KHK) bu projenin hemen sonrasında çıkarılması anlamlıdır. Bu
yönüyle çalışma, MEBGEP Projesi’nin amacı, süreci, sonucu ve sürdürülebilirliği
noktasında Türk eğitim sistemine ne gibi etkiler yaptığının anlaşılmasına olanak
sağlayacaktır.
Bütün toplumlarda olduğu gibi Türk kültüründe de devletin yapısı ve
yönetimi hususunda konuşmak, eleştiri yapmak ve sorunlara çareler üretmek
olağandır. İnsanların, yaşadıkları ülkenin kim tarafından, nasıl yönetilmesi
gerektiği hususunda az ya da çok söyleyecek sözleri vardır. Toplumlarda yöneten ve yönetilenler olduğu müddetçe yönetilenlerin, kendilerini yönetenler
ve yönetim biçimi hakkında konuşmaları, beğendiklerini övmeleri, beğenmediklerini yermeleri doğaldır. Bu anlamda, asıl amacı topluma hizmet olan ve
aynı zamanda toplumun bir aynası olan siyaset kurumu, her zaman eleştirilerin merkezindedir. Varlığını ve devamlılığını halka borçlu olan siyaset kurumu, toplumdan bağımsız olamaz. Bu nedenle toplumun beklentileri, talepleri
ve ihtiyaçları da siyasetin yönünü ve yapısını belirlemede etkilidir. Toplumdan siyaset kurumuna yönelen taleplerin bir kısmı ile siyasetçilerin karşılaştıkları olaylar sırasında gösterdiği davranışlar, ahlakî tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada siyaset, siyaset ve ahlak, siyasal ahlak, çağdaş siyasetin ahlak sorunları, siyasal ahlakın özgüllüğü, siyasal partiler, siyasal yozlaşmanın nitelikleri ve türleri, siyasal yozlaşmada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) örneği ve Türkiye’de siyasal yozlaşma konuları tartışılacaktır.
Bu araştırmanın katılımcıları Avrupa Birliği finansmanlı projelerinde görev alan Türk ve yabancı yöneticiler ve uzmanlardır. Araştırma kapsamına alınan katılımcıların genel özellikleri; Temel Eğitime Destek Programı (TEDP), Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) ve Mesleki ve Teknik Eğitimin Modernizasyonu Projelerinden (MTEM) en az birinin karar alma ve uygulama süreçlerinde etkin olarak görev almalarıdır. Araştırmada özellikle sadece karar alan değil bunları pilot illerde uygulayan katılımcıların da görüşleri alınmış, objektifliği sağlamak için TEDP, MEGEP ve MTEM projelerinin hazırlık ve uygulamasına katılmış Türk ve yabancı uzmanların görüşlerine de başvurulmuştur.
Bu araştırmada veriler iki biçimde toplanmıştır. İlk olarak, görüş bildirmeyi kabul eden birçok katılımcı ile yüz yüze görüşme yapılarak veriler kaydedilmiştir. Görüş bildirmeyi kabul eden katılımcıların görüşlerini almak üzere de yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan görüşme formları oluşturulmuştur. Bu görüşmeler daha sonra deşifre edilerek çözümlenmiştir. Yüz yüze görüş bildirmeyen/bildiremeyen katılımcılardan yazılı olarak görüşlerini ifade etmeleri istenmiştir. Bunun için yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan görüşme formları katılımcılara verilmiştir. Yazılı olarak toplanan bu görüşler de daha sonra çözümlenmiştir. Araştırmanın temel sonuçları şöyledir: