Ulus ve devletin evliliği hiçbir biçimde alınyazısı değildir; kendi rızalarıyla yapılmış bir evli... more Ulus ve devletin evliliği hiçbir biçimde alınyazısı değildir; kendi rızalarıyla yapılmış bir evliliktir (Bauman, Sosyolojik Düşünmek). ÖZ Ulusların kökenleri çok eskilere gitse de ulusçuluğun bir devlet yönetiminin temel ögesi olabileceği fikri Fransız İhtilali sonrasına dayanmaktadır. Ulusçuluk önce Avrupa'da başlayıp tüm dünyaya yayılmıştır. Bu yayılımda kapitalizmin yükselişi, teknolojinin ve iletişimin araçlarının gelişiminin payı olduğu düşünülmektedir. Avrupa'da İmparatorlukların yıkılışı sonrası en makul çözüm olarak görülen ulus-devletleşme kısa sürede tüm dünyada korsanlanabilen bir fikir olarak kabul görmüştür. En küçük ada devleti ile en büyük toprak parçasına sahip devlet ulusdevletleşme ile eşit tanınma hakkına sahip olmuştur. Süreçle birlikte ulus-devletleşen ülkeler hem vatandaşlarının hem de diğer dünya devletlerinin nezdinde kabul görmek ve meşrulaşmak amacıyla çeşitli parametrelere ihtiyaç duymuştur. Bunlar ulus fikrini temsil etme ve gelecek nesillere aktarımını sağlama işlevine sahip araçlardır. Bu parametrelerin halkın soyut hislerine hitap etmesi ve halkın vatanına karşılıksız bir sevgi ile bağlanmayı öğretmesi arzulanmıştır. Milli bayramlar, bayraklar ve millî marşlar bu araçlardan bazılarıdır. Bu çalışmada parametrelerden olan milli marşların analizine yer verilmiştir. Milli marşların ülkelerin özet metinleri olduğu düşüncesiyle yola çıkılmıştır. Çalışma nitel araştırma yönteminde içerik analizi olarak dizayn edilmiştir. Örneklem olarak tek bir kıtaya yönelmek yerine ülkeler ve kıtalar arası analiz hedefiyle beş coğrafi kıtadaki en kalabalık nüfusa sahip üç ülke seçilmiş ve böylelikle toplamda 15 milli marşın içerik analizi yapılmıştır. Çalışma sonucunda; milli marşların içerdikleri temaların ülkelerin tarihsel süreçleri, toplumsal yapıları, toplumsal perspektifleri vb. etkenler aracılığıyla şekillendiği ve milli marşların ülkelerin imajını temsil eden özet metinler oldukları ortaya konulmuştur.
BackgroundHair‐related manifestations such as alopecia areata or telogen effluvium were reported ... more BackgroundHair‐related manifestations such as alopecia areata or telogen effluvium were reported during COVID‐19 disease. Accelerated hair loss with androgenetic alopecia (AGA) pattern or management has not been discussed before.AimsThis study aimed to examine the accelerated AGA pattern hair loss and management with PRP treatment.Materials and MethodsThis study was designed prospectively and nine patients included to study confirmed PCR test for COVID‐19 infection. Patients underwent platelet‐rich plasma (PRP) injections for 4 sessions. Results were accessed with the hair pull test (HPT) and self‐administered hair growth questionnaire (HGQ).ResultsNine patients were admitted with complaints of hair loss after an average of 220 ± 24.2 (min: 182 max: 264) day after recovery of COVID‐19. Mean age of the patients was 33.8 ±8.4 years old (min: 26, max: 52). Six (66.7%) patients were male, and three (33.3%) of them were female. HPT score decreased to 6.0 ± 1.6 after the first PRP applica...
Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, 2019
Ülkemizde yol üstyapıları, dünyanın diğer birçok ülkesinde olduğu gibi çoğunlukla bitümlü karışım... more Ülkemizde yol üstyapıları, dünyanın diğer birçok ülkesinde olduğu gibi çoğunlukla bitümlü karışımlar şeklinde inşa edilmektedir. Bitümlü bağlayıcıların karışım içerisindeki oranı (ağırlıkça %5-7) düşüktür ama özellikleri üstyapı bozulmaları üzerinde oldukça etkilidir. Tekrarlanan ve artan trafik yükleri ve olumsuz iklim koşulları altında saf bitüm ile imal edilen üstyapıların performansı çoğu zaman istenen seviyeye ulaşamamaktadır. Özellikle son 20-30 yılda dayanım kaygılarının yanında, sürdürülebilir üstyapılar için ekonomik ve çevresel kayıpların azaltılması da bir gereklilik haline gelmiş ve bitümlü bağlayıcılar çeşitli katkılar kullanılarak modifiye edilmeye başlanmıştır. Bu katkılar, doğal olabileceği gibi endüstriyel üretim sonrası kullanım ömrü tamamlanan atık veya ticari amaçla üretilen ürünlerde olabilmektedir. Bitüm modifikasyonunda en çok kullanılan katkı polimerlerdir. Bitümde hedeflenen özelliğin sağlanabilmesi için modifikasyonunun başarılı bir şekilde yapılması gerekir. İyi bir polimer modifikasyonu, bitüm ve bitümün karakteristik özelliklerine, modifikasyon amacına yönelik kullanılan polimere, polimer modifiye bitüm üretim koşullarına bağlıdır. Bu çalışmada, polimer modifiye bitüm modifikasyonuna etki eden parametreler üzerine bir araştırma yapılmış, ayrıca konu hakkında gerek araştırmacılar için gerekse de sektör temsilcileri için bir farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır.
Together with the changing living conditions and emerging new technology branches, there is an in... more Together with the changing living conditions and emerging new technology branches, there is an increase in the environmental problems in the face of the increasing population, the needs of the urban residents, the urbanization rates and the consumption elements. From this point of view, it is necessary to make use of the innovations brought by technology to produce solutions to human needs and urban problems and to maximize the quality of life of the city. The u smart city an has emerged in order to ensure that all negative effects reflected in the city can be solved. With this concept, it is aimed that the concepts of transportation, environment, infrastructure and effective energy are consumed at minimum level and provide the highest level of benefit. The increase in the population living in cities, the big developments in the field of technology, the change in the expectations and needs in the human race cause the change in the urban management and planning. A sustainable environ...
Bu çalışmada, Türkiye'de yerel yiyecek satın alan tüketicilerin gıda temelli yaşam tarzına (Food-... more Bu çalışmada, Türkiye'de yerel yiyecek satın alan tüketicilerin gıda temelli yaşam tarzına (Food-Related Lifestyle-FRL) göre bölümlendirilmesi amaçlanmıştır. Tüketicilerin özellik ve davranışlarının benzerlikleri doğrultusunda olası pazar bölümleri tanımlanmış ve elde edilen pazar bölümlerinin ayırt edici demografik ve tüketim özellikleri belirlenmiştir. Çevrimiçi anket kullanılarak toplanan veriler kümeleme analizi ile değerlendirilmiştir. Yerel yiyecek tüketicilerinden elde edilen 386 verinin analizi sonucunda gelenekselciler, ilgisizler, maceracılar ve akılcılar olarak adlandırılan dört tanımlanabilir pazar bölümü elde edilmiştir. Geleneksel tüketiciler, kendi bölgelerinden/ ülkelerinden yiyecekleri desteklemeyi tercih etmektedir. Maceracı tüketiciler yeni yiyecekleri ve pişirme tekniklerini deneme konusunda heveslidirler. İlgisiz tüketiciler genellikle yiyecek ile ilgili konulara kayıtsız kalırlar. Akılcı tüketiciler yiyeceğin doğallığına ve etiket bilgisine dikkat etmektedir. Geleneksel tüketicilerin en büyük grubu temsil ederken ilgisiz tüketicilerin en küçük grubu temsil ettiği görülmektedir.
Siltli zeminlerin deprem performansi icin Cin kriteri olarak bilinen bilgiler ozellikle 1999 Marm... more Siltli zeminlerin deprem performansi icin Cin kriteri olarak bilinen bilgiler ozellikle 1999 Marmara depremi sonrasinda cesitli arastirmacilar tarafindan yeniden degerlendirilmekte olup surekli guncellenmektedir. Ince daneli zeminlerde kumlarda oldugu gibi baslangic sivilasmasina kolaylikla erisilememesi kum ve iri silt daneleri arasinda olusan “kil kopruleri”nin gecirimliligi azaltip bosluk suyu basinci rejimini kisitlamasi yaninda, karisimin kalinti direncinin asiri dusuk kalmamasindan kaynaklanmaktadir. 1964 Alaska depreminden sonra 1999 Marmara depreminde Adapazari’nda gorulen zemin yenilmelerinin kaynagi olarak siltli zeminler gosterilmistir. Bu calismada kil ve kum icerigi ayiklanan silt numune ile bu numuneden ayirtlanmis kil kullanilarak farkli kil oranlarinda hazirlanan siltli numunelerin dinamik davranisi dinamik uc eksenli (CTX) deneyleri yardimi ile incelenmistir. Farkli kil oranina sahip siltli zeminlerde yapilan dinamik uc eksenli deney sonuclarina gore numune icerisin...
International Journal of Gastronomy and Food Science, 2021
Abstract The purpose of this study is to evaluate the food allergy knowledge, attitudes, and prac... more Abstract The purpose of this study is to evaluate the food allergy knowledge, attitudes, and practices of chefs in resort hotels. The chefs in various positions were surveyed and 514 valid questionnaires were analyzed. The findings of this study indicated that chefs had moderate food allergy knowledge, but they had positive attitudes and practices for food allergy. The mean score for the participants’ knowledge was 73.66, attitude was 79.19 and practice was 81.43 (out of 100). The majority of the participants could identify merely three (peanuts, eggs, and milk) of the eight most common allergen foods. The participants indicated a high level of willingness to learn more about food allergies by participating in trainings and assisting customers with food allergies. The participants demonstrated misunderstandings about food allergen handling practices, particularly over frying with allergens and the risks of cross-contamination. The study suggests that there is a need for educational materials for food handlers and regulations for training. It further discusses the implications for the industry, authorities, and staff.
Bu calisma, Grindelia robusta, Rhus coriaria, Alchemilla vulgaris, Juglans spp., Malva sylvestris... more Bu calisma, Grindelia robusta, Rhus coriaria, Alchemilla vulgaris, Juglans spp., Malva sylvestris, Saponaria officinalis, Prunella vulgaris ve Tanacetum vulgare bitkilerinden elde edilen metanol ekstraktlarinin Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis (Cmm) ve Pseudomonas syringae pv. tomato (Pst) uzerindeki antibakteriyal etkilerini belirlemek amaci ile yurutulmustur. Bitki ekstraktlari son konsantrasyon %0,.06, 0.125, 0.25, 0.5, 1, 1.5, 2 olacak sekilde otoklav edilmeden once King B besi yerine eklenmistir. Katilasan King B besi yerine, 1x106 hucre/ml yogunlugunda hazirlanan Cmm ve Pst bakteri suspansiyonlarinin ekimi yapilmis ve 27 °C’de iki gun inkubasyona birakilmistir. Kontrol grubu olarak bitki ekstraktlarinin olmadigi King B besi yerlerine patojenlerin ekimi yapilmistir. Calisma 5 tekerrurlu olarak kurulmus olup, 2 kez tekrarlanmistir. Inkubasyon periyodu sonunda, besi yerlerindeki bakteri kolonileri toplanarak spektrofotometrede yogunluklari olculmustur. Elde edilen v...
Ulus ve devletin evliliği hiçbir biçimde alınyazısı değildir; kendi rızalarıyla yapılmış bir evli... more Ulus ve devletin evliliği hiçbir biçimde alınyazısı değildir; kendi rızalarıyla yapılmış bir evliliktir (Bauman, Sosyolojik Düşünmek). ÖZ Ulusların kökenleri çok eskilere gitse de ulusçuluğun bir devlet yönetiminin temel ögesi olabileceği fikri Fransız İhtilali sonrasına dayanmaktadır. Ulusçuluk önce Avrupa'da başlayıp tüm dünyaya yayılmıştır. Bu yayılımda kapitalizmin yükselişi, teknolojinin ve iletişimin araçlarının gelişiminin payı olduğu düşünülmektedir. Avrupa'da İmparatorlukların yıkılışı sonrası en makul çözüm olarak görülen ulus-devletleşme kısa sürede tüm dünyada korsanlanabilen bir fikir olarak kabul görmüştür. En küçük ada devleti ile en büyük toprak parçasına sahip devlet ulusdevletleşme ile eşit tanınma hakkına sahip olmuştur. Süreçle birlikte ulus-devletleşen ülkeler hem vatandaşlarının hem de diğer dünya devletlerinin nezdinde kabul görmek ve meşrulaşmak amacıyla çeşitli parametrelere ihtiyaç duymuştur. Bunlar ulus fikrini temsil etme ve gelecek nesillere aktarımını sağlama işlevine sahip araçlardır. Bu parametrelerin halkın soyut hislerine hitap etmesi ve halkın vatanına karşılıksız bir sevgi ile bağlanmayı öğretmesi arzulanmıştır. Milli bayramlar, bayraklar ve millî marşlar bu araçlardan bazılarıdır. Bu çalışmada parametrelerden olan milli marşların analizine yer verilmiştir. Milli marşların ülkelerin özet metinleri olduğu düşüncesiyle yola çıkılmıştır. Çalışma nitel araştırma yönteminde içerik analizi olarak dizayn edilmiştir. Örneklem olarak tek bir kıtaya yönelmek yerine ülkeler ve kıtalar arası analiz hedefiyle beş coğrafi kıtadaki en kalabalık nüfusa sahip üç ülke seçilmiş ve böylelikle toplamda 15 milli marşın içerik analizi yapılmıştır. Çalışma sonucunda; milli marşların içerdikleri temaların ülkelerin tarihsel süreçleri, toplumsal yapıları, toplumsal perspektifleri vb. etkenler aracılığıyla şekillendiği ve milli marşların ülkelerin imajını temsil eden özet metinler oldukları ortaya konulmuştur.
BackgroundHair‐related manifestations such as alopecia areata or telogen effluvium were reported ... more BackgroundHair‐related manifestations such as alopecia areata or telogen effluvium were reported during COVID‐19 disease. Accelerated hair loss with androgenetic alopecia (AGA) pattern or management has not been discussed before.AimsThis study aimed to examine the accelerated AGA pattern hair loss and management with PRP treatment.Materials and MethodsThis study was designed prospectively and nine patients included to study confirmed PCR test for COVID‐19 infection. Patients underwent platelet‐rich plasma (PRP) injections for 4 sessions. Results were accessed with the hair pull test (HPT) and self‐administered hair growth questionnaire (HGQ).ResultsNine patients were admitted with complaints of hair loss after an average of 220 ± 24.2 (min: 182 max: 264) day after recovery of COVID‐19. Mean age of the patients was 33.8 ±8.4 years old (min: 26, max: 52). Six (66.7%) patients were male, and three (33.3%) of them were female. HPT score decreased to 6.0 ± 1.6 after the first PRP applica...
Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, 2019
Ülkemizde yol üstyapıları, dünyanın diğer birçok ülkesinde olduğu gibi çoğunlukla bitümlü karışım... more Ülkemizde yol üstyapıları, dünyanın diğer birçok ülkesinde olduğu gibi çoğunlukla bitümlü karışımlar şeklinde inşa edilmektedir. Bitümlü bağlayıcıların karışım içerisindeki oranı (ağırlıkça %5-7) düşüktür ama özellikleri üstyapı bozulmaları üzerinde oldukça etkilidir. Tekrarlanan ve artan trafik yükleri ve olumsuz iklim koşulları altında saf bitüm ile imal edilen üstyapıların performansı çoğu zaman istenen seviyeye ulaşamamaktadır. Özellikle son 20-30 yılda dayanım kaygılarının yanında, sürdürülebilir üstyapılar için ekonomik ve çevresel kayıpların azaltılması da bir gereklilik haline gelmiş ve bitümlü bağlayıcılar çeşitli katkılar kullanılarak modifiye edilmeye başlanmıştır. Bu katkılar, doğal olabileceği gibi endüstriyel üretim sonrası kullanım ömrü tamamlanan atık veya ticari amaçla üretilen ürünlerde olabilmektedir. Bitüm modifikasyonunda en çok kullanılan katkı polimerlerdir. Bitümde hedeflenen özelliğin sağlanabilmesi için modifikasyonunun başarılı bir şekilde yapılması gerekir. İyi bir polimer modifikasyonu, bitüm ve bitümün karakteristik özelliklerine, modifikasyon amacına yönelik kullanılan polimere, polimer modifiye bitüm üretim koşullarına bağlıdır. Bu çalışmada, polimer modifiye bitüm modifikasyonuna etki eden parametreler üzerine bir araştırma yapılmış, ayrıca konu hakkında gerek araştırmacılar için gerekse de sektör temsilcileri için bir farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır.
Together with the changing living conditions and emerging new technology branches, there is an in... more Together with the changing living conditions and emerging new technology branches, there is an increase in the environmental problems in the face of the increasing population, the needs of the urban residents, the urbanization rates and the consumption elements. From this point of view, it is necessary to make use of the innovations brought by technology to produce solutions to human needs and urban problems and to maximize the quality of life of the city. The u smart city an has emerged in order to ensure that all negative effects reflected in the city can be solved. With this concept, it is aimed that the concepts of transportation, environment, infrastructure and effective energy are consumed at minimum level and provide the highest level of benefit. The increase in the population living in cities, the big developments in the field of technology, the change in the expectations and needs in the human race cause the change in the urban management and planning. A sustainable environ...
Bu çalışmada, Türkiye'de yerel yiyecek satın alan tüketicilerin gıda temelli yaşam tarzına (Food-... more Bu çalışmada, Türkiye'de yerel yiyecek satın alan tüketicilerin gıda temelli yaşam tarzına (Food-Related Lifestyle-FRL) göre bölümlendirilmesi amaçlanmıştır. Tüketicilerin özellik ve davranışlarının benzerlikleri doğrultusunda olası pazar bölümleri tanımlanmış ve elde edilen pazar bölümlerinin ayırt edici demografik ve tüketim özellikleri belirlenmiştir. Çevrimiçi anket kullanılarak toplanan veriler kümeleme analizi ile değerlendirilmiştir. Yerel yiyecek tüketicilerinden elde edilen 386 verinin analizi sonucunda gelenekselciler, ilgisizler, maceracılar ve akılcılar olarak adlandırılan dört tanımlanabilir pazar bölümü elde edilmiştir. Geleneksel tüketiciler, kendi bölgelerinden/ ülkelerinden yiyecekleri desteklemeyi tercih etmektedir. Maceracı tüketiciler yeni yiyecekleri ve pişirme tekniklerini deneme konusunda heveslidirler. İlgisiz tüketiciler genellikle yiyecek ile ilgili konulara kayıtsız kalırlar. Akılcı tüketiciler yiyeceğin doğallığına ve etiket bilgisine dikkat etmektedir. Geleneksel tüketicilerin en büyük grubu temsil ederken ilgisiz tüketicilerin en küçük grubu temsil ettiği görülmektedir.
Siltli zeminlerin deprem performansi icin Cin kriteri olarak bilinen bilgiler ozellikle 1999 Marm... more Siltli zeminlerin deprem performansi icin Cin kriteri olarak bilinen bilgiler ozellikle 1999 Marmara depremi sonrasinda cesitli arastirmacilar tarafindan yeniden degerlendirilmekte olup surekli guncellenmektedir. Ince daneli zeminlerde kumlarda oldugu gibi baslangic sivilasmasina kolaylikla erisilememesi kum ve iri silt daneleri arasinda olusan “kil kopruleri”nin gecirimliligi azaltip bosluk suyu basinci rejimini kisitlamasi yaninda, karisimin kalinti direncinin asiri dusuk kalmamasindan kaynaklanmaktadir. 1964 Alaska depreminden sonra 1999 Marmara depreminde Adapazari’nda gorulen zemin yenilmelerinin kaynagi olarak siltli zeminler gosterilmistir. Bu calismada kil ve kum icerigi ayiklanan silt numune ile bu numuneden ayirtlanmis kil kullanilarak farkli kil oranlarinda hazirlanan siltli numunelerin dinamik davranisi dinamik uc eksenli (CTX) deneyleri yardimi ile incelenmistir. Farkli kil oranina sahip siltli zeminlerde yapilan dinamik uc eksenli deney sonuclarina gore numune icerisin...
International Journal of Gastronomy and Food Science, 2021
Abstract The purpose of this study is to evaluate the food allergy knowledge, attitudes, and prac... more Abstract The purpose of this study is to evaluate the food allergy knowledge, attitudes, and practices of chefs in resort hotels. The chefs in various positions were surveyed and 514 valid questionnaires were analyzed. The findings of this study indicated that chefs had moderate food allergy knowledge, but they had positive attitudes and practices for food allergy. The mean score for the participants’ knowledge was 73.66, attitude was 79.19 and practice was 81.43 (out of 100). The majority of the participants could identify merely three (peanuts, eggs, and milk) of the eight most common allergen foods. The participants indicated a high level of willingness to learn more about food allergies by participating in trainings and assisting customers with food allergies. The participants demonstrated misunderstandings about food allergen handling practices, particularly over frying with allergens and the risks of cross-contamination. The study suggests that there is a need for educational materials for food handlers and regulations for training. It further discusses the implications for the industry, authorities, and staff.
Bu calisma, Grindelia robusta, Rhus coriaria, Alchemilla vulgaris, Juglans spp., Malva sylvestris... more Bu calisma, Grindelia robusta, Rhus coriaria, Alchemilla vulgaris, Juglans spp., Malva sylvestris, Saponaria officinalis, Prunella vulgaris ve Tanacetum vulgare bitkilerinden elde edilen metanol ekstraktlarinin Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis (Cmm) ve Pseudomonas syringae pv. tomato (Pst) uzerindeki antibakteriyal etkilerini belirlemek amaci ile yurutulmustur. Bitki ekstraktlari son konsantrasyon %0,.06, 0.125, 0.25, 0.5, 1, 1.5, 2 olacak sekilde otoklav edilmeden once King B besi yerine eklenmistir. Katilasan King B besi yerine, 1x106 hucre/ml yogunlugunda hazirlanan Cmm ve Pst bakteri suspansiyonlarinin ekimi yapilmis ve 27 °C’de iki gun inkubasyona birakilmistir. Kontrol grubu olarak bitki ekstraktlarinin olmadigi King B besi yerlerine patojenlerin ekimi yapilmistir. Calisma 5 tekerrurlu olarak kurulmus olup, 2 kez tekrarlanmistir. Inkubasyon periyodu sonunda, besi yerlerindeki bakteri kolonileri toplanarak spektrofotometrede yogunluklari olculmustur. Elde edilen v...
Uploads
Papers by Merve Çetin