Books by Ahmet Kemal Gümüş

KLASİK TÜRK EDEBİYATINDA YERLİLİK, 2022
Nedîm [ö. 1143/1730], hayalinin kendisine açtığı yeni mâden sayesinde başkalarının hazinelerine h... more Nedîm [ö. 1143/1730], hayalinin kendisine açtığı yeni mâden sayesinde başkalarının hazinelerine heves etmeyip yeniliği ve yerliliği şiirlerine yansıtan, on sekizinci yüzyılın yepyeni bir sesidir. Kendine has üslûbuyla, yetişmiş olduğu kapalı ve gelenekçi yapıdan sıyrılıp, dilini tabiî haliyle şiirine yansıtmaya çalışmış ve bunda da başarılı olarak kendisinden sonra gelen şâirleri büyük ölçüde etkilemiştir. “Söyleyiş mükemmelliği, yerlilik arzusu ve şuh eda”nın esasını oluşturduğu Nedîmâne tarzının sahibidir. Klasik Türk Edebiyatı’nın İstanbul denilince akla ilk gelen şâiri Nedîm’dir. Onun divanında, hayalinin açtığı mâden içerisinde sayabileceğimiz yerli unsurlar önemli bir yer tutmaktadır. Bunların başında Nedîm’in hem gerçek hem de mecâzî anlamda yaşadığı İstanbul’un semtleri; saray, kasır, çeşme, köprü isimleri; lâleler, gemiler, adalar, câmiler gelmektedir. Yerli kelimeler ve terkipler, oyun isimleri, gündelik hayattan alınan deyimler de Nedîm’in dilinin zenginliklerindendir. Elinizdeki çalışmada incelemeye konu olan bütün bu ifadeler açıklandı; yer, bina, lâle isimleri hakkında bilgi verildi. Yerli unsurların geçtiği beyitlerin nesre çevirileri yapıldı.
Nedîm Dîvânı Lügatçesi, Halil Nihat (Boztepe) tarafından hazırlanıp 1340/1921 tarihinde İstanbul ... more Nedîm Dîvânı Lügatçesi, Halil Nihat (Boztepe) tarafından hazırlanıp 1340/1921 tarihinde İstanbul İkdam Matbaası’nda neşredilen Nedîm Dîvânı’nın son kısmında bulunur. Halil Nihat, kendisini etkileyen şâirler arasında saydığı Nedîm’in Dîvân’ını yirmi yedi yazma nüshayı karşılaştırarak hazırlar. Bu çalışmasının sonuna lügatçe ekleyerek Dîvân’da geçen ifadelerden 642 maddenin îzâhını yapar. Maddelerden 245’ine Nedîm Dîvânı’ndan örnek mısralar, beyitler ekler. Elinizdeki çalışmada Nedîm ve Halil Nihat Boztepe hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra Nedîm Dîvânı’nda Lügatçe başlığı altındaki maddelerin günümüz diline aktarımı yapıldı, örnek beyit verilmeyen 397 maddenin örnek beyitleri dîvândan bulunarak eklendi ve bütün şiirlerin nesre çevirisi yapıldı.
SONÇAĞ AKADEMİ, 2020
Başlıklarında verilen bilgilerden yola çıkılarak 1560-65 yılları arasında derlendiği düşünülen Câ... more Başlıklarında verilen bilgilerden yola çıkılarak 1560-65 yılları arasında derlendiği düşünülen Câmi'ü'n-Nezâyir adlı nazire mecmuası, taşıdığı biyografik özellikler bakımından önemli bir mecmuadır. 266 şaire ait 1232 gazeli ihtiva eden eserde beğenilip kendisine nazire yazılan zemin şiir adedi 154'tür. "Câmi'ü'n-Nezâyir'in Zemini" adını taşıyan bu kitapta mecmuanın özü mesabesindeki zemin şiirler hakkında detaylı bilgi verildi. Bu şiirlerin metni ortaya konuldu ve günümüz diline aktarımı yapıldı.
Papers by Ahmet Kemal Gümüş
Hikmet Akademik Edebiyat Dergisi, 2023
Bu makale turnitin programında taranmıştır. This article was checked by turnitin.

TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi , 2023
Bu çalışma, Osmanlı Devleti’nin topraklarının en geniş sınırlarına ulaştığı bir dönemin sultanı o... more Bu çalışma, Osmanlı Devleti’nin topraklarının en geniş sınırlarına ulaştığı bir dönemin sultanı olan III. Murad’ın [ö. 1003/1595] Türkçe Dîvân ve Kitâbü’lMenâmât adlı eserlerinde çok sık bir biçimde kullandığı tekrir ve iştikak sanatı örnekleri hakkındadır. Bununla beraber ismi Murad ve mahlas olarak kullandığı Murâdî lafızlarını kelimenin gâye, istek, amaç vb. anlamları ile birlikte mükerrer bir biçimde kullandığı örnekler incelenecektir. III. Murad’ın, şeyhi Şücâ’ya yazdığı, günlük hadiseleri aktardığı, tasavvufa dair merak ettiklerini sorduğu, ruhi bunalımlarını ve manevi yolculuğunu paylaştığı mektuplarında dili oldukça sade, anlaşılır ve tasannudan uzaktır. Uyku ile uyanıklık arasında bir hâldeyken işittiği nidâları, vâkı’aları, kendisine gelen ilhamları; gördüğü rüyaları aktarılırken dil birden değişmekte, özellikle tekrir ve iştikak sanatı örnekleri sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bu durum şiirlerinde de geçerlidir. Tasavvuf vadisi dışındaki gazellerinde kullandığı dil ile tasavvufi şiirlerindeki dili birbirinden farklı olan III. Murad’ın bu dil tercihi eserlerinden örneklerle ortaya konulacaktır.

Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2022
ÖZET
Sultan III. Murad [ö. 1003/1595] dönemi şâirlerinden olan Vukûfî hakkında kaynaklarda herhan... more ÖZET
Sultan III. Murad [ö. 1003/1595] dönemi şâirlerinden olan Vukûfî hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır, şiirlerine de mecmualarda rastlanmamıştır. Millet Yazma Eser Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum 495 numarada bulunan yazmada, Vukûfî’ye ait Türkçe Dîvân Dîbâcesi, Kasîde-i Bürde ve Tantarânî kasîdelerine Arapça iki nazire ve muhtelif biçimlerde on iki Türkçe şiir vardır. Klasik dîvân tertibi dikkate alındığında bir dîvân diyemeyeceğimiz bu şiirlerin başında dîbâce olması dikkate değerdir. Yazmada kasîdelerden sonra III. Murad’ın tahta çıkışı münasebetiyle murabba nazım şekli ile yazılmış bir culûsiye, Selîmî (II. Selim [ö. 982/1574]) ve Muhibbî’nin (Kanûnî Sultan Süleyman [ö. 974/1566]) gazellerine yazılmış iki tahmis, sekiz gazel ve ayrıca dünyanın faniliği ile alakalı bir murabba bulunmaktadır. Bu çalışmada şiirlerinden hareketle Vukûfî’nin hayatı ve sanatı hakkında çıkarımlarda bulunuldu. Dîbâce kısmı incelendi, Bürde ve Tantarânî kasîdeleri hakkında kısa bir bilgi verildi. Daha sonra Türkçe dîbâce ile Arapça ve Türkçe şiirlerin metni ortaya koyuldu. Dîbâce kısmı günümüz Türkçesine aktarıldı, Arapça şiirlerin tercümeleri yapıldı ve Türkçe şiirler nesre çevrildi.
Sultan III. Murad [d. 1003/1595] period, there is no information about Vukûfî in the sources , and his poems were not found in magazines. In the manuscript found in the Nation Manuscript Library, Ali Emîrî Manzum number 495, there are two poems in Arabic for Vukûfî's Turkish Dîvân Dîbâce, Kasîde-i Bürde and Tantarânî eulogies, and twelve Turkish poems in various forms. Considering the classical dîvân arrangement, it is noteworthy that these poems, which we cannot call a dîvân, have dîbâce at the beginning. After the eulogies in writing, a murabba written on the occasion of III. Murad's accession to the throne, there are two tahmis of Selîmî (II. Selim [d. 982/1574]) and Muhibbî's (Kanûnî Sultan Süleyman [d. 974/1566]) ghazals, eight ghazals and as well as a murabba about the mortality of the world. In the study in your hand, inferences were made about Vukûfî's life based on his poems. The dîbâce section was examined, a brief information was given about Bürde and Tantarânî eulogies. Then, the text of the Arabic and Turkish poems with the Turkish dîbâce in the manuscript was revealed. The dîbâce part was transferred to today's Turkish, Arabic poems were translated and the Turkish poems were translated into prose.

Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2020
1031 numarada kayıtlı Mecmûʻa-i Nezâ'ir, başlıklarında şairler hakkında muhtelif bilgilerin bulun... more 1031 numarada kayıtlı Mecmûʻa-i Nezâ'ir, başlıklarında şairler hakkında muhtelif bilgilerin bulunduğu bir nazire mecmuasıdır. Toplamda 1495 gazelin yer aldığı mecmuanın 50b-100a sayfalarının incelendiği çalışmada 302 gazelin değerlendirilmesi yapılmış, gazellerin tenkitli metni ortaya konulmuştur. Söz konusu mecmuadaki gazellerin başlıklarında yer alan bilgiler kadar gazellerde kullanılan sanatlar da dikkat çekicidir. Lafızla ilgili sanatlar içerisinde ses tekrarına ve benzeşmesine dayalı bir edebi sanat olan cinas, söylenişleri ve yazılışları bir, anlamları ayrı iki kelimeyi bir arada kullanmaktır. Sözün bizzat kendisinin güzel olduğu şiirlerde, cinas sanatının doğal bir söyleyişle kullanılması şiire değer katar. Zorlanarak oluşturulan cinas, tek başına sözün değerini artırmaz. Elinizdeki çalışma, Zâtî'nin [ö. 1546] bütün beyitlerinde aynı ifadeler etrafında cinas sanatını kullandığı bir gazeli ve Mecmûʻa-i Nezâ'ir'de ona yazılan nazireler hakkındadır. İki bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümünde cinas sanatı üzerinde duruldu. İkinci bölümde ise Zâtî'nin bahsi geçen gazeli ve ona yazılan nazireler incelendi, gazellerin nesre çevirileri yapıldı, cinas sanatına konu olan ifadeler değerlendirildi.

Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2020
Edebiyatçılar eserlerinde, genel olarak yaşadıkları toplumu ve o toplumun düşüncesini yansıtırlar... more Edebiyatçılar eserlerinde, genel olarak yaşadıkları toplumu ve o toplumun düşüncesini yansıtırlar. Bununla beraber saf gerçekliği anlatmak da onların görevi değildir. Şair ve yazarların büyük çoğunluğu gördükleri, dinledikleri, yaşadıkları hayatı, kurguyla süsledikten sonra yazıya döker. Edebiyat araştırmacıları da eser sahibinin yaşadığı dönemi aydınlatan bu kültürel öğeleri, kurgulanmış sanat metinlerinin içinden çekip çıkarmaya çalışırlar.
Divan şairleri yaşadıkları toplumun kültürel ve sosyal hayatı ile iç içedirler. Şiirlerinde savaş aletlerine, giyim kuşama, yemeklere, şerbetlere, mesleklere, ticaret kültürüne, esnaf tiplemelerine, doğal afetlere kadar bütün bir sosyal hayatı görmek mümkündür. Bu çalışmanın konusu da Fuzûlî'nin ayakkabıcı olması muhtemel ˘Alì Bālì adlı bir dostu için, ayakkabıcılık terimleri ile kaleme aldığı muvaşşah bir gazelidir. Çalışmanın giriş bölümünde muvaşşah gazel ile ilgili bilgi verildikten sonra, inceleme kısmında Fuzûlî'nin bahsedilen gazeli ayakkabıcılık terimleri ışığında değerlendirilecek ve gazelin nesre çevrisi yapılacaktır.

Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Academic Journal of Language and Literature , 2020
Süleymâniye Kütüphanesi Hasan Hüsnü Paşa 1031 numarada kayıtlı Mecmûʻa-i Nezâ’ir, başlıklarında ş... more Süleymâniye Kütüphanesi Hasan Hüsnü Paşa 1031 numarada kayıtlı Mecmûʻa-i Nezâ’ir, başlıklarında şairler hakkında muhtelif bilgilerin bulunduğu bir nazire mecmuasıdır. Toplamda 1495 gazelin yer aldığı mecmuanın 50b-100a sayfalarının incelendiği çalışmada 302 gazelin değerlendirilmesi yapılmış, gazellerin tenkitli metni ortaya konulmuştur. Söz konusu mecmuadaki gazellerin başlıklarında yer alan bilgiler kadar gazellerde kullanılan sanatlar da dikkat çekicidir.
Lafızla ilgili sanatlar içerisinde ses tekrarına ve benzeşmesine dayalı bir edebi sanat olan cinas, söylenişleri ve yazılışları bir, anlamları ayrı iki kelimeyi bir arada kullanmaktır. Sözün bizzat kendisinin güzel olduğu şiirlerde, cinas sanatının doğal bir söyleyişle kullanılması şiire değer katar. Zorlanarak oluşturulan cinas, tek başına sözün değerini artırmaz.
Elinizdeki çalışma, Zâtî’nin [ö. 1546] bütün beyitlerinde aynı ifadeler etrafında cinas sanatını kullandığı bir gazeli ve Mecmûʻa-i Nezâ’ir’de ona yazılan nazireler hakkındadır. İki bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümünde cinas sanatı üzerinde duruldu. İkinci bölümde ise Zâtî’nin bahsi geçen gazeli ve ona yazılan nazireler incelendi, gazellerin nesre çevirileri yapıldı, cinas sanatına konu olan ifadeler değerlendirildi.

DİVAN EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2020
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 24, İstanbul 2020, 221-256. Ö Z E T Bazı divan şairleri şii... more Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 24, İstanbul 2020, 221-256. Ö Z E T Bazı divan şairleri şiirlerini derleyip divan haline getirememişlerdir. Bu şairlerin isimleri, memleketleri, meslekleri vb. bilgiler tezkireler ve mecmualar sayesinde bilinir, şiirleri de bu kaynaklar vasıtası ile günümüze ulaşır. On altıncı asır divan şairlerinden, tezkire yazarlarının kendisinden övgüyle bahsettikleri Ķādirì'nin de şiirlerini derlediği bir divanı bulunmamaktadır. Bu çalışmada Ankara Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu 06 Mil Yz A 8855/4 numarada kayıtlı bir mecmuanın 127, 128 ve 129. varaklarında yer alan "Ġazeliyyāt-ı Ķādirì" başlıklı gazeller ve Ķādirì'nin muhtelif mecmualarda tespit edilen gazelleri bir araya getirildi. Bu gazellerin tenkitli metinleri verildi ve günümüz Türkçesi ile çevirileri yapıldı. Tezkirelerde ve başlıklarında biyografik bilgiler bulunan nazire mecmualarında Ķādirì'nin hayatı ve edebi şahsiyeti hakkında verilen bilgiler derlendi. 27 gazeli tespit edilen Ķādirì'nin mecmualarda yer alan gazellerinden 8'i zemin şiirdir. Zemin şiirlerine toplamda 103 nazire yazılmıştır. Çalışmada gazellerin günümüz Türkçesi'ne çevirilerinden önce zemin şiir ya da nazire olduğu bilgisi verildi. Ķādirì'nin nazirelerinin altına hangi şairi tanzir ettiği ve taznir ettiği gazelin matla beyti; zemin şiirlerinin altına ise o şiire yazılan nazire adedi ve nazirelerin şairlerinin adı yazıldı. Böylece Ķādirì'nin gazelleri okunurken hangi şairlere öykündüğü ya da kimleri etkilediği de görülecektir. Gazellerin dipnotlardaki başlıklarına gazel yazmada yer alıyorsa gazelin yazmada bulunduğu yer, mecmualardan tespit edildiyse gazelin mecmuadaki numarası yazıldı. Mecmualarda Ķādirì'nin gazellerinden önce verilen adı, mesleği, yaşadığı dönem gibi bilgiler dipnotta çeviriyazı ile yazıldı. A B S T R A C T Some divan poets could not compile their poems and convert them into divan. These poets' names, countries, professions, etc. are known thanks to tazhkira and mecmuas, and their poems reach today through these sources. The sixteenth-century divan poet, Ķādirì, whom tazhkira writers talked about him with praise, does not have a divan that compiles his poems. In this study, the ghazals titled "Ġazeliyyāt-ı Ķādirì" on pages 127, 128 and 129 of a mecmua registered in Ankara National Library Manuscripts Collection 06 Mil Yz A 8855/4 and-ghazals of Ķādirì in other mecmuas were brought together. Critical texts of these ghazals were given and prose translations were made. Information about the life and literary personality of Ķādirì was compiled in the Nazirah magazines, which contain biographical information in the titles. Ķādirì, whose 27 ghazals were identified, only 8 of them are substratum poems. 103 nazirah were written to his substratum poems. In this study, it was informed if the poems are ghazals or substratum poems before their translation into contemporary Turkish. Under the Ķādirì's nazirah, it was written which poet he emulates, the last couplet of the ghazal he emulates to, and under his substratum poems, the number of the nazirah written for his poems and names of the poets of nazirah were written. Thus, while reading the ghazals of Ķādirì, it will be seen that which poets he emulates or which poets emulate him. In the headings of the footnotes of ghazals, the place was written if the ghazal was found in the writing, or if it was identified from the mecmuas, the number of the ghazal in the mecmua was written. Information given such as his name, occupation and the period he lived before the ghazals of Ķādirì in the mecmuas were written in the footnote in transcriptions.
Vol. 7, Issue 18 by Ahmet Kemal Gümüş

Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, 2020
İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler T. 2955 numarada kayıtlı Cāmiʻüʼn-Neẓāʼir adlı nazire mecmuas... more İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler T. 2955 numarada kayıtlı Cāmiʻüʼn-Neẓāʼir adlı nazire mecmuası, 154'ü zemin şiir olmak üzere 1232 gazelden oluşmaktadır. İstinsah tarihi ve müstensihle ilgili bir bilgi bulunmayan mecmua, yaklaşık 1560-65 tarihleri arasında istinsah edilmiştir. Başlıklarında şairlerin asıl isimleri, lakapları, memleketleri, meslekleri, öldükleri yerler gibi birtakım bilgiler barındıran eser, biyografik özellikler taşımaktadır. Söz konusu bilgiler bu yönüyle mecmuaya bir tezkire hüviyeti kazandırmaktadır. 130 varak üzerine yazılı mecmuada yer alan gazeller; mahallî kullanıma ait örnek ifadeler, bugünkü dilde kullanılmayan kelime ve kelime grupları, çok az kullanılan ya da unutulan deyim, atasözü ve kalıplaşmış ifadeler bakımından zengindir. Elinizdeki çalışma; Cāmiʻüʼn-Neẓāʼir'deki gazellerde yer alan, bugünkü dilde kullanılmayan kelime ve kelime grupları hakkındadır. Bu ifadelerden sözlüklerde karşılıkları bulunanlar kaynakları ile gösterildi. Sözlüklerde bulunmayanlar için teklifler sunuldu. Maddelerin örnek beyitleri öncelikle Cāmiʻüʼn-Neẓāʼir'den verildi. Bu ifadeler farklı eserlerde de tespit edildiyse, çalışmaya örnek olarak eklendi. Maddelerin karşılıklarının daha iyi anlaşılabilmesi için verilen örnek kullanımlar açıklanarak nesre çevrildi.
Uploads
Books by Ahmet Kemal Gümüş
Papers by Ahmet Kemal Gümüş
Sultan III. Murad [ö. 1003/1595] dönemi şâirlerinden olan Vukûfî hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır, şiirlerine de mecmualarda rastlanmamıştır. Millet Yazma Eser Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum 495 numarada bulunan yazmada, Vukûfî’ye ait Türkçe Dîvân Dîbâcesi, Kasîde-i Bürde ve Tantarânî kasîdelerine Arapça iki nazire ve muhtelif biçimlerde on iki Türkçe şiir vardır. Klasik dîvân tertibi dikkate alındığında bir dîvân diyemeyeceğimiz bu şiirlerin başında dîbâce olması dikkate değerdir. Yazmada kasîdelerden sonra III. Murad’ın tahta çıkışı münasebetiyle murabba nazım şekli ile yazılmış bir culûsiye, Selîmî (II. Selim [ö. 982/1574]) ve Muhibbî’nin (Kanûnî Sultan Süleyman [ö. 974/1566]) gazellerine yazılmış iki tahmis, sekiz gazel ve ayrıca dünyanın faniliği ile alakalı bir murabba bulunmaktadır. Bu çalışmada şiirlerinden hareketle Vukûfî’nin hayatı ve sanatı hakkında çıkarımlarda bulunuldu. Dîbâce kısmı incelendi, Bürde ve Tantarânî kasîdeleri hakkında kısa bir bilgi verildi. Daha sonra Türkçe dîbâce ile Arapça ve Türkçe şiirlerin metni ortaya koyuldu. Dîbâce kısmı günümüz Türkçesine aktarıldı, Arapça şiirlerin tercümeleri yapıldı ve Türkçe şiirler nesre çevrildi.
Sultan III. Murad [d. 1003/1595] period, there is no information about Vukûfî in the sources , and his poems were not found in magazines. In the manuscript found in the Nation Manuscript Library, Ali Emîrî Manzum number 495, there are two poems in Arabic for Vukûfî's Turkish Dîvân Dîbâce, Kasîde-i Bürde and Tantarânî eulogies, and twelve Turkish poems in various forms. Considering the classical dîvân arrangement, it is noteworthy that these poems, which we cannot call a dîvân, have dîbâce at the beginning. After the eulogies in writing, a murabba written on the occasion of III. Murad's accession to the throne, there are two tahmis of Selîmî (II. Selim [d. 982/1574]) and Muhibbî's (Kanûnî Sultan Süleyman [d. 974/1566]) ghazals, eight ghazals and as well as a murabba about the mortality of the world. In the study in your hand, inferences were made about Vukûfî's life based on his poems. The dîbâce section was examined, a brief information was given about Bürde and Tantarânî eulogies. Then, the text of the Arabic and Turkish poems with the Turkish dîbâce in the manuscript was revealed. The dîbâce part was transferred to today's Turkish, Arabic poems were translated and the Turkish poems were translated into prose.
Divan şairleri yaşadıkları toplumun kültürel ve sosyal hayatı ile iç içedirler. Şiirlerinde savaş aletlerine, giyim kuşama, yemeklere, şerbetlere, mesleklere, ticaret kültürüne, esnaf tiplemelerine, doğal afetlere kadar bütün bir sosyal hayatı görmek mümkündür. Bu çalışmanın konusu da Fuzûlî'nin ayakkabıcı olması muhtemel ˘Alì Bālì adlı bir dostu için, ayakkabıcılık terimleri ile kaleme aldığı muvaşşah bir gazelidir. Çalışmanın giriş bölümünde muvaşşah gazel ile ilgili bilgi verildikten sonra, inceleme kısmında Fuzûlî'nin bahsedilen gazeli ayakkabıcılık terimleri ışığında değerlendirilecek ve gazelin nesre çevrisi yapılacaktır.
Lafızla ilgili sanatlar içerisinde ses tekrarına ve benzeşmesine dayalı bir edebi sanat olan cinas, söylenişleri ve yazılışları bir, anlamları ayrı iki kelimeyi bir arada kullanmaktır. Sözün bizzat kendisinin güzel olduğu şiirlerde, cinas sanatının doğal bir söyleyişle kullanılması şiire değer katar. Zorlanarak oluşturulan cinas, tek başına sözün değerini artırmaz.
Elinizdeki çalışma, Zâtî’nin [ö. 1546] bütün beyitlerinde aynı ifadeler etrafında cinas sanatını kullandığı bir gazeli ve Mecmûʻa-i Nezâ’ir’de ona yazılan nazireler hakkındadır. İki bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümünde cinas sanatı üzerinde duruldu. İkinci bölümde ise Zâtî’nin bahsi geçen gazeli ve ona yazılan nazireler incelendi, gazellerin nesre çevirileri yapıldı, cinas sanatına konu olan ifadeler değerlendirildi.
Vol. 7, Issue 18 by Ahmet Kemal Gümüş
Sultan III. Murad [ö. 1003/1595] dönemi şâirlerinden olan Vukûfî hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır, şiirlerine de mecmualarda rastlanmamıştır. Millet Yazma Eser Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum 495 numarada bulunan yazmada, Vukûfî’ye ait Türkçe Dîvân Dîbâcesi, Kasîde-i Bürde ve Tantarânî kasîdelerine Arapça iki nazire ve muhtelif biçimlerde on iki Türkçe şiir vardır. Klasik dîvân tertibi dikkate alındığında bir dîvân diyemeyeceğimiz bu şiirlerin başında dîbâce olması dikkate değerdir. Yazmada kasîdelerden sonra III. Murad’ın tahta çıkışı münasebetiyle murabba nazım şekli ile yazılmış bir culûsiye, Selîmî (II. Selim [ö. 982/1574]) ve Muhibbî’nin (Kanûnî Sultan Süleyman [ö. 974/1566]) gazellerine yazılmış iki tahmis, sekiz gazel ve ayrıca dünyanın faniliği ile alakalı bir murabba bulunmaktadır. Bu çalışmada şiirlerinden hareketle Vukûfî’nin hayatı ve sanatı hakkında çıkarımlarda bulunuldu. Dîbâce kısmı incelendi, Bürde ve Tantarânî kasîdeleri hakkında kısa bir bilgi verildi. Daha sonra Türkçe dîbâce ile Arapça ve Türkçe şiirlerin metni ortaya koyuldu. Dîbâce kısmı günümüz Türkçesine aktarıldı, Arapça şiirlerin tercümeleri yapıldı ve Türkçe şiirler nesre çevrildi.
Sultan III. Murad [d. 1003/1595] period, there is no information about Vukûfî in the sources , and his poems were not found in magazines. In the manuscript found in the Nation Manuscript Library, Ali Emîrî Manzum number 495, there are two poems in Arabic for Vukûfî's Turkish Dîvân Dîbâce, Kasîde-i Bürde and Tantarânî eulogies, and twelve Turkish poems in various forms. Considering the classical dîvân arrangement, it is noteworthy that these poems, which we cannot call a dîvân, have dîbâce at the beginning. After the eulogies in writing, a murabba written on the occasion of III. Murad's accession to the throne, there are two tahmis of Selîmî (II. Selim [d. 982/1574]) and Muhibbî's (Kanûnî Sultan Süleyman [d. 974/1566]) ghazals, eight ghazals and as well as a murabba about the mortality of the world. In the study in your hand, inferences were made about Vukûfî's life based on his poems. The dîbâce section was examined, a brief information was given about Bürde and Tantarânî eulogies. Then, the text of the Arabic and Turkish poems with the Turkish dîbâce in the manuscript was revealed. The dîbâce part was transferred to today's Turkish, Arabic poems were translated and the Turkish poems were translated into prose.
Divan şairleri yaşadıkları toplumun kültürel ve sosyal hayatı ile iç içedirler. Şiirlerinde savaş aletlerine, giyim kuşama, yemeklere, şerbetlere, mesleklere, ticaret kültürüne, esnaf tiplemelerine, doğal afetlere kadar bütün bir sosyal hayatı görmek mümkündür. Bu çalışmanın konusu da Fuzûlî'nin ayakkabıcı olması muhtemel ˘Alì Bālì adlı bir dostu için, ayakkabıcılık terimleri ile kaleme aldığı muvaşşah bir gazelidir. Çalışmanın giriş bölümünde muvaşşah gazel ile ilgili bilgi verildikten sonra, inceleme kısmında Fuzûlî'nin bahsedilen gazeli ayakkabıcılık terimleri ışığında değerlendirilecek ve gazelin nesre çevrisi yapılacaktır.
Lafızla ilgili sanatlar içerisinde ses tekrarına ve benzeşmesine dayalı bir edebi sanat olan cinas, söylenişleri ve yazılışları bir, anlamları ayrı iki kelimeyi bir arada kullanmaktır. Sözün bizzat kendisinin güzel olduğu şiirlerde, cinas sanatının doğal bir söyleyişle kullanılması şiire değer katar. Zorlanarak oluşturulan cinas, tek başına sözün değerini artırmaz.
Elinizdeki çalışma, Zâtî’nin [ö. 1546] bütün beyitlerinde aynı ifadeler etrafında cinas sanatını kullandığı bir gazeli ve Mecmûʻa-i Nezâ’ir’de ona yazılan nazireler hakkındadır. İki bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümünde cinas sanatı üzerinde duruldu. İkinci bölümde ise Zâtî’nin bahsi geçen gazeli ve ona yazılan nazireler incelendi, gazellerin nesre çevirileri yapıldı, cinas sanatına konu olan ifadeler değerlendirildi.