Bu çalışmamda çeviribilim alanındaki 4 kuramı ele alacağım: Skopos, Eylem, Çoğuldizge ve Bağıntı ... more Bu çalışmamda çeviribilim alanındaki 4 kuramı ele alacağım: Skopos, Eylem, Çoğuldizge ve Bağıntı kuramları. Çeviri kuramlarının her biri belli bir dönemde ve belli bir kültürde baskın çeviri uygulamalarının ve düşüncelerinin etkisi altında kalarak ortaya çıkmıştır. Skopos kuramında amaç, hedef kitleye yönelik olabilecek en uygun ürünü üretmek; Eylem kuramında, çevirmen işlevsel bir ürün elde edebilmek için eylemlerini bu doğrultuda belirler; Çoğuldizge kuramında, öncelik yazınsal çeviri olup erek metin odaklı bir yaklaşım vardır; Bağıntı kuramında ise, çeviri yapılırken betimleyici değil de yorumlayıcı dil kullanımına dikkat çekilir. Aslında bu kuramların birbirine tamamen zıt olmadıklarını ve birbirlerini dışlamadıklarını göreceğiz.
Özet Bu çalışmamızda çeviriye erek odaklı yaklaşımları ele alacağız. Öncelikle tanımını yapıp dah... more Özet Bu çalışmamızda çeviriye erek odaklı yaklaşımları ele alacağız. Öncelikle tanımını yapıp daha sonra tarihi sürecinden bahsedeceğiz. Konumuzun kurucusunu da ele aldıktan sonra konuya örnekler de vererek daha detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Giriş Erek odaklı çeviri yaklaşımlarında ortak amaç çevirinin erek dil kültürü için yapılmasıdır. Bu kuramda erek okur ve erek kültüre yönelik çeviri yapılır. Her ne kadar erek kültüre odaklanan çalışmalar erek metni temel Hasret TEKİN
Fransa'nın eğitim tarihi baya eskilere dayanır. Ancak 1789'a kadar bir çok alanda olduğu gibi tab... more Fransa'nın eğitim tarihi baya eskilere dayanır. Ancak 1789'a kadar bir çok alanda olduğu gibi tabakalaşmadan dolayı eğitim eşit şartlarda verilmiyordu. Eğitim ailelerin endişe kaynağıydı ve evde ya da özel öğretmenler tarafından yasaya değil, geleneklere göre verilirdi. 1750 yılında Kolejler kurulmuştur. Kolejler öğrencileri yükseköğrenime hazırlayan orta öğretim kurumlarıydı. Üzerinde kilise, esnaf locası ve varlıklı kişilerin etkin olduğu bu Kolejler din adamları tarafından yönetilip, genel öğretim ve dini öğretim yan yana verilirdi. 1780 yılında Kolejler merkezi okullara dönüştürülmüştür.1789 Devrimi öncesi kilise ve eğitim filozofları arasında merkezi okullar üzerine tartışmalar başlamıştır ve bu tartışmalar 1802 yılında liselerin açılmasına kadar sürmüştür. Genel olarak okullar önce dini kurumlar tarafından açılmıştır ve ilköğretimde dini bilgiler esas alınmıştır. Kentlerde " Hristiyan Kardeşler " örgütü tarafından atanan din adamları ders verirlerdi. Kırsal yerlerde ise kilisenin kontrolü altında halkın seçtiği kişiler öğretmenlik yaparlardı. Modern eğitimi anlamak için, milliyetçiliğin propaganda ve eğitimle geliştirilen bir kültür ürünü olduğunu anlamak önemlidir. " Ulus ve devlet objektif olgulardır, ancak milliyetçilik zihnin bir şartıdır. " Modern devletler, sadece sadakat ve vatan severliği yetiştirmek değil, aynı zamanda şovenizmi ve agresif militarizmi geliştirmek için okulları kullandı. Milliyetçiliğin en hızlı geliştiği ve en yüksek noktaya ulaştığı yer Fransa olmuştur. Entelektüel ve politik güçler milliyetçiliğin büyümesine yardım etmiştir. XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda bazı yazarlar Fransız eğitiminin gelişmesinde etkin olmuşlardır. Modern eğitimin öncülerinden sayılan Rousseau, Emile adlı yapıtında şöyle der : " Tabiatın kucağında her şey iyidir. İnsan elinde her şey dejenere olmaktadır. Eğitim sürecinde tabiata uyularak çocuğa saygı gösterilmesi gerekir. Çocuklar doğuştan farklı olduklarına göre, eğitimde çocuğun bireysel özelliklerine saygı gösterilmelidir. Öğrencileri incelemekle başlayınız; onları tanımadığınızı göreceksiniz.. " 1789 Fransız Devrimi tarihin dönüm noktalarından biridir. Fransız Devrimi milli demokratik, modern bir eğitimin doğuşu olarak kabul edilebilir. Avrupa'da ilk kez bir hükümet sosyal, ekonomik ve ahlak verilerine dayanarak eğitim sorununu ele almıştır. Çünkü ihtilalcilerin çoğunluğu eğitim ve öğretim işinin devletçe yapılmasını gerekli görüyorlardı. Devrimin etkileri yalnız Fransa'da değil ihtilalin etkileri altında kalan memleketlerin de eğitim ve öğretim sistemlerinde etkin olmuştur. Devrim sonrası Fransa'da çok sayıda reform projeleri hazırlandı; Mirabeau, Condorcet, Talleyrand, Lepeletier projeleri başta bulunan grupların görüşlerine uygun düştükleri için ön plana geçtiler. Devrim programları derhal yürürlüğe konulamadı. Zamanın bozukluğu, kaynakların eksikliği, profesyonel öğretmenlik yokluğu ve ulusal bir eğitim bilincinin yokluğu neredeyse bir yüzyıl için parasız evrensel eğitimin kurulmasını erteledi. Fransa o arada bu konu üzerinde çalışıyordu.
Bu çalışmamda çeviribilim alanındaki 4 kuramı ele alacağım: Skopos, Eylem, Çoğuldizge ve Bağıntı ... more Bu çalışmamda çeviribilim alanındaki 4 kuramı ele alacağım: Skopos, Eylem, Çoğuldizge ve Bağıntı kuramları. Çeviri kuramlarının her biri belli bir dönemde ve belli bir kültürde baskın çeviri uygulamalarının ve düşüncelerinin etkisi altında kalarak ortaya çıkmıştır. Skopos kuramında amaç, hedef kitleye yönelik olabilecek en uygun ürünü üretmek; Eylem kuramında, çevirmen işlevsel bir ürün elde edebilmek için eylemlerini bu doğrultuda belirler; Çoğuldizge kuramında, öncelik yazınsal çeviri olup erek metin odaklı bir yaklaşım vardır; Bağıntı kuramında ise, çeviri yapılırken betimleyici değil de yorumlayıcı dil kullanımına dikkat çekilir. Aslında bu kuramların birbirine tamamen zıt olmadıklarını ve birbirlerini dışlamadıklarını göreceğiz.
Özet Bu çalışmamızda çeviriye erek odaklı yaklaşımları ele alacağız. Öncelikle tanımını yapıp dah... more Özet Bu çalışmamızda çeviriye erek odaklı yaklaşımları ele alacağız. Öncelikle tanımını yapıp daha sonra tarihi sürecinden bahsedeceğiz. Konumuzun kurucusunu da ele aldıktan sonra konuya örnekler de vererek daha detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Giriş Erek odaklı çeviri yaklaşımlarında ortak amaç çevirinin erek dil kültürü için yapılmasıdır. Bu kuramda erek okur ve erek kültüre yönelik çeviri yapılır. Her ne kadar erek kültüre odaklanan çalışmalar erek metni temel Hasret TEKİN
Fransa'nın eğitim tarihi baya eskilere dayanır. Ancak 1789'a kadar bir çok alanda olduğu gibi tab... more Fransa'nın eğitim tarihi baya eskilere dayanır. Ancak 1789'a kadar bir çok alanda olduğu gibi tabakalaşmadan dolayı eğitim eşit şartlarda verilmiyordu. Eğitim ailelerin endişe kaynağıydı ve evde ya da özel öğretmenler tarafından yasaya değil, geleneklere göre verilirdi. 1750 yılında Kolejler kurulmuştur. Kolejler öğrencileri yükseköğrenime hazırlayan orta öğretim kurumlarıydı. Üzerinde kilise, esnaf locası ve varlıklı kişilerin etkin olduğu bu Kolejler din adamları tarafından yönetilip, genel öğretim ve dini öğretim yan yana verilirdi. 1780 yılında Kolejler merkezi okullara dönüştürülmüştür.1789 Devrimi öncesi kilise ve eğitim filozofları arasında merkezi okullar üzerine tartışmalar başlamıştır ve bu tartışmalar 1802 yılında liselerin açılmasına kadar sürmüştür. Genel olarak okullar önce dini kurumlar tarafından açılmıştır ve ilköğretimde dini bilgiler esas alınmıştır. Kentlerde " Hristiyan Kardeşler " örgütü tarafından atanan din adamları ders verirlerdi. Kırsal yerlerde ise kilisenin kontrolü altında halkın seçtiği kişiler öğretmenlik yaparlardı. Modern eğitimi anlamak için, milliyetçiliğin propaganda ve eğitimle geliştirilen bir kültür ürünü olduğunu anlamak önemlidir. " Ulus ve devlet objektif olgulardır, ancak milliyetçilik zihnin bir şartıdır. " Modern devletler, sadece sadakat ve vatan severliği yetiştirmek değil, aynı zamanda şovenizmi ve agresif militarizmi geliştirmek için okulları kullandı. Milliyetçiliğin en hızlı geliştiği ve en yüksek noktaya ulaştığı yer Fransa olmuştur. Entelektüel ve politik güçler milliyetçiliğin büyümesine yardım etmiştir. XVIII. ve XIX. Yüzyıllarda bazı yazarlar Fransız eğitiminin gelişmesinde etkin olmuşlardır. Modern eğitimin öncülerinden sayılan Rousseau, Emile adlı yapıtında şöyle der : " Tabiatın kucağında her şey iyidir. İnsan elinde her şey dejenere olmaktadır. Eğitim sürecinde tabiata uyularak çocuğa saygı gösterilmesi gerekir. Çocuklar doğuştan farklı olduklarına göre, eğitimde çocuğun bireysel özelliklerine saygı gösterilmelidir. Öğrencileri incelemekle başlayınız; onları tanımadığınızı göreceksiniz.. " 1789 Fransız Devrimi tarihin dönüm noktalarından biridir. Fransız Devrimi milli demokratik, modern bir eğitimin doğuşu olarak kabul edilebilir. Avrupa'da ilk kez bir hükümet sosyal, ekonomik ve ahlak verilerine dayanarak eğitim sorununu ele almıştır. Çünkü ihtilalcilerin çoğunluğu eğitim ve öğretim işinin devletçe yapılmasını gerekli görüyorlardı. Devrimin etkileri yalnız Fransa'da değil ihtilalin etkileri altında kalan memleketlerin de eğitim ve öğretim sistemlerinde etkin olmuştur. Devrim sonrası Fransa'da çok sayıda reform projeleri hazırlandı; Mirabeau, Condorcet, Talleyrand, Lepeletier projeleri başta bulunan grupların görüşlerine uygun düştükleri için ön plana geçtiler. Devrim programları derhal yürürlüğe konulamadı. Zamanın bozukluğu, kaynakların eksikliği, profesyonel öğretmenlik yokluğu ve ulusal bir eğitim bilincinin yokluğu neredeyse bir yüzyıl için parasız evrensel eğitimin kurulmasını erteledi. Fransa o arada bu konu üzerinde çalışıyordu.
Uploads
Papers by Hasret Tekin