Papers by Hikmet Gültekin

Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2016
Hicrî IV. asır hilafet merkezi Bağdat'ın siyasî ve askeri açıdan sıkıntılar yaşadığı bir zama... more Hicrî IV. asır hilafet merkezi Bağdat'ın siyasî ve askeri açıdan sıkıntılar yaşadığı bir zaman dilimidir. Büveyhî sultanlarının desteklediği Şîa mezhebi güç kazanmakta, Kerh mahallesi dışında yeni Şiî bölgeleri oluşmaktadır. Bu durum Ehl-i sünnet müslümanları ciddi şekilde endişelendirmekte, bazen iki taraf arasında binlerce insanın öldüğü vahim hadiseler meydana gelmektedir. Şîa'nın Bağdat'ta gücünü artırdığı bu dönem, aynı zamanda dört temel hadis kaynağının da Bağdat'ta tamamlandığı devredir. Şîa'nın önemli âlimlerinin birçoğu bu zaman diliminde yetişmiştir. Bu dönemde Şîa'nın yetiştirdiği âlimlerden olan Şerîf er-Radî (359/970-406/1015) Nehcü'l-belâğa, Mecâzâtü'l-Kur'ân ve el-Mecâzâtü'n-nebeviyye isimli eserleriyle tefsir, hadis ve belâğât alanlarında tanınmakla birlikte aynı zamanda meşhur bir şairdir. Radî Abbasi halifeleri ve Büveyhî sultanları ile iyi ilişkiler kurmuş, hatta bir dönem halife olma arzusuna da kapılmıştır. Makalede Şerîf...

Doktora Tezi.YÖK Tez No:356167Nehcü'l-Belağa Şiî inanışa sahip bir âlim olan Şerif Radî'n... more Doktora Tezi.YÖK Tez No:356167Nehcü'l-Belağa Şiî inanışa sahip bir âlim olan Şerif Radî'nin yazdığı bir kitaptır. Nehcü'l-Belağa Hz. Ali'nin hutbe, mektup ve sözlerinden oluşmaktadır. Zaman içerisinde oldukça meşhur bir kitap haline gelen Nehcü'l-Balağa içerisindeki sözlerin gerçekten Hz. Ali'ye ait olup olmadığı konusunda eleştirilmiştir. Şiî kökenli âlimler eserin içerisindeki sözlerin Hz. Ali'ye ait olduğunu iddia ederken Ehl-i Sünnet âlimler eserin içerisindeki bütün sözlerin Hz. Ali'ye ait olduğunu kabul etmezler. Biz çalışmamızda Şia mezhebine göre hadis usulü (metodolojisi), Şerif Radi'nin hayatı, Nehcü'l-Belağa'daki sözlerin konuları ve kaynakları, sözlerin Hz. Ali'ye ait olup olmadığını incelemeye çalıştık. Çalışmamızın sonunda ulaştığımız netice şu oldu: Şerif Radi Hz. Ali'nin sözlerini seçerken aşırılığa kaçmadan Şiilik inancını göz önünde bulundurmuş, rivayet ettiği sözlerin kaynaklarını ve senetlerini zikretmemiştir. K...

İmam hatipler toplum adına çok önemli bir görev ifa etmektedirler. Günümüzde bu görevin başarılı ... more İmam hatipler toplum adına çok önemli bir görev ifa etmektedirler. Günümüzde bu görevin başarılı bir şekilde yürütülmesi için lise seviyesinde bir eğitime sahip olmak ve sadece geleneksel yöntemleri kullanmak yeterli değildir. Bundan dolayı imam hatiplerin görevlerini başarıyla yapabilmeleri ve toplumda var olan saygınlıklarını sürdürebilmeleri için dini ilimlerde yeterli ve toplum ortalamasının üstünde bir kültüre sahip olmaları zorunluluk arz etmektedir. Bu kapsamda en çok lazım olan dini ilimlerden birisi de hadis ilmidir. Son yıllarda medya yoluyla hadislere yönelik yapılan olumsuz propagandalar imam hatiplerin hadis ilmi konusunda daha donanımlı olmalarını gerekli kılmaktadır. Çünkü hadisler Hz. Peygamber'in sünnetlerini bize aktaran vesikalardır. Hadisleri reddetmek aynı zamanda on dört asırdır kabul edilip yaşanan sünnetleri de reddetmek anlamına gelmektedir. İmam hatiplerin hedef kitlesi olan toplum fertleri günümüzde bilgiye kolay ulaşmakta ve duydukları her şeyi sorgul...

Turkiye’de din hizmetleri gorevini yurutmekle yetkili tek kurum Diyanet Isleri Baskanligi’dir. Di... more Turkiye’de din hizmetleri gorevini yurutmekle yetkili tek kurum Diyanet Isleri Baskanligi’dir. Diyanet Isleri Baskanligi bu yetkisini buyuk oranda imam hatipler eliyle yurutmektedir. Bu sebeple imam hatiplerin basarili olmasi, Diyanet Isleri Baskanligi’nin da basarili olmasi demektir. Bir imam hatibin gorevinde basarili olabilmesi icin oncelikle dini ilimler alaninda yeterli duzeyde egitimli olmasi gerekmektedir. Hadis ilmi de en onemli dini ilimlerden birisidir. Hadis alaninda yeterli olabilmek icin temel kaynaklari okumak ve guncel yayinlari takip etmek, bunun yaninda hadis usulu ilminin temel konularini, sahih hadislerin ve uydurma hadislerin ozelliklerini bilmek gerekmektedir. Bu konularda yeterli bilgi sahibi olmayan imam hatiplerin gorev suresince hadisle alakali problemleri cozebilmeleri ve basarili bir gorev yapabilmeleri mumkun degildir. Bu makalede, uygulanan anket sorularina verdikleri cevaplar isiginda Usak ilinde gorevli imam hatiplerin hadis kaynaklarini okuma, hadisle...

Journal of International Social Research, 2020
Hikmet GÜLTEKİN Öz Müslümanların inancına göre Allah'ın sözleri ve Peygamberin söylediği kesin ... more Hikmet GÜLTEKİN Öz Müslümanların inancına göre Allah'ın sözleri ve Peygamberin söylediği kesin olan sözler çelişkili olamazlar. Şayet iki hadis arasında görünüşte bir çelişki varsa bu duruma hadis ilminde muhtelifü'l-hadîs denir. Alimler az sayıdaki hadisler arasında görülen çelişkileri gidermek için çeşitli yöntemler denemişlerdir. Şiî Müslümanlar peygambere ilaveten lider olarak kabul ettikleri on iki imamın sözleri arasında da çelişki olamayacağına inanmaktadırlar. Bununla birlikte onların hadis kaynaklarında imamlardan çok sayıda çelişkili söz rivayet edilmektedir. Şiî alimler de bu çelişkilerin gerçek bir çelişki olmadığını ve her bir söz ve davranışın gerekçesinin farklı olduğunu söylemektedirler. Şiî alim Ebû Ca'fer et-Tûsî el-İstibsâr fî-mâ'htulife mine'l-ahbâr isimli kitabında beş bin kadar çelişkili söz nakletmekte ve aralarındaki çelişkileri gidermeye çalışmaktadır. Şiî Müslümanların çelişkinin sebepleri konusunda söyledikleri gerekçelerin çoğu Sünnî Müslümanların söylediklerine, ihtilafı gidermek için kullandığı yöntem de Sünnî Müslümanların yöntemlerine benzemektedir. Bu makalede Şîa'ya ve Şiî alim Tûsî'ye göre hadisler arasında görülen çelişkilerin sebepleri ve ileri sürdükleri çözüm önerileri anlatılmaktadır.

Journal of International Social Research, 2020
Hikmet GÜLTEKİN Öz Kur'ân kesinlikle Peygamber'e itaat etmeyi, onun getirdiklerini kabul etmeyi... more Hikmet GÜLTEKİN Öz Kur'ân kesinlikle Peygamber'e itaat etmeyi, onun getirdiklerini kabul etmeyi emreder ve ona itiraz etmeyi yasaklar. Peygamberin arkadaşları olan sahabiler bu konuda son derece hassas davranmışlardır. Ancak sonraki dönemlerde çeşitli sebeplerle hadis uydurma girişimleri ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Hz. Peygamber'i ve onun arkadaşlarını görmemiş olan Müslümanlar hadislerin sahih olup olmadığını tespit edebilmek için çeşitli kriterler geliştirmişlerdir. Bu dönemde önemli tartışma konularından birisi tek kişinin haberi (haber-i vâhid) ile amel edilip edilemeyeceğidir. Bu tartışma alimler arasında yaşandığı gibi, mezhepler arasında da yaşanmıştır. Şîa hadislerin kabul veya reddedilmesi konusunda kısmen hadisçilerden farklı kriterleri olan bir mezheptir. Tûsî ise bu mezhebin yetiştirdiği en önemli hadisçilerden birisidir. Tûsî hocası Murtazâ'dan farklı olarak tek kişinin haberiyle (haber-i vâhid) amel etmek caizdir demiş ve haberin kabul edilmesini bazı şartlara bağlamıştır. Ayrıca ona göre haberin akla uygun olması, Kur'an'a uygun olması, sahih sünnete uygun olması ve Şîa'nın icmâına uygun olması o haberin lafzını değilse de manasını sahih kılar. Bu özelliklere sahip olan haberlerle amel etmek vacip olur.

Hicri IV. asir hilafet merkezi Bagdat’in siyasi ve askeri acidan sikintilar yasadigi bir zaman di... more Hicri IV. asir hilafet merkezi Bagdat’in siyasi ve askeri acidan sikintilar yasadigi bir zaman dilimidir. Buveyhi sultanlarinin destekledigi Şia mezhebi guc kazanmakta, Kerh mahallesi disinda yeni Şii bolgeleri olusmaktadir. Bu durum Ehl-i sunnet muslumanlari ciddi sekilde endiselendirmekte, bazen iki taraf arasinda binlerce insanin oldugu vahim hadiseler meydana gelmektedir. Şia’nin Bagdat’ta gucunu artirdigi bu donem, ayni zamanda dort temel hadis kaynaginin da Bagdat’ta tamamlandigi devredir. Şia’nin onemli âlimlerinin bircogu bu zaman diliminde yetismistir. Bu donemde Şia’nin yetistirdigi âlimlerden olan Şerif er-Radi (359/970-406/1015) Nehcu’l-belâga, Mecâzâtu’l-Kur’ân ve elMecâzâtu’n-nebeviyye isimli eserleriyle tefsir, hadis ve belâgât alanlarinda taninmakla birlikte ayni zamanda meshur bir sairdir. Radi Abbasi halifeleri ve Buveyhi sultanlari ile iyi iliskiler kurmus, hatta bir donem halife olma arzusuna da kapilmistir. Makalede Şerif er-Radi’nin hayati kisaca yasadigi donem...
Hz. Ali’nin soz ve mektuplarindan secilerek olusturulan Nehcu’l-belâga isimli eserin guvenilirlig... more Hz. Ali’nin soz ve mektuplarindan secilerek olusturulan Nehcu’l-belâga isimli eserin guvenilirligi konusu hep tartisilmistir. Ancak bu tartismanin ilmi ve objektif olmasi icin ornek metinler ve senedleri uzerinden yapilmasi gerekmektedir. Incelemelerimiz sonucunda eserde on alti hadis gectigini tespit ettik. Bu hadislerin kaynaklari ve guvenilirliklerini tespit etmek ayni zamanda eserin butunu hakkinda da bir kanaat olusturacaktir. Makalemizde bu on alti hadis ve elestiri konusu yapilan bazi konusmalarin sihhatini degerlendirmek suretiyle eserin guvenilirligini incelemeye calistik.

Journal of International Social Research
KUR'ÂN VE SÜNNETTE YOLCULUK JOURNEY IN THE QURAN AND SUNNAH Hikmet GÜLTEKİN * Öz Yolculuk insan h... more KUR'ÂN VE SÜNNETTE YOLCULUK JOURNEY IN THE QURAN AND SUNNAH Hikmet GÜLTEKİN * Öz Yolculuk insan hayatında en önemli aktivitelerden birisidir. İnsanlar hayatları boyunca yaşamlarının bir parçası olarak yolculuk yaparlar. Yolculuk bazen ticaret bazen ziyaret bazen de gezip görmek ve eğlenmek niyetiyle yapılır. Diğer yandan manevi sebeplerle yapılan yolculuklar da vardır. İlim yolculuğu, hac yolculuğu, inancını yaymak için yapılan yolculuklar ve akraba ziyareti gibi yolculuklar manevi sebeplerle yapılan yolculuk türleridir. Yolculuk eğlenceli bir tarafı olmakla birlikte tehlikeli sonuçlara yol açabilecek bir aktivitedir. Diğer bir ifadeyle yolculuk maddi ve manevi boyutuyla bir külfettir. Öncelikle yolcunun beden açısından sağlıklı ve güçlü olması, yol güvenliği ve yol bilen bir rehberin bulunması gereklidir. Bunun yanında yolcunun hastalanması, kaza yapması, can veya malına yönelik bir saldırıya uğraması, gittiği yerde mahsur kalıp dönememesi gibi tehlikeler de söz konusudur. Bu sebeple Kur'ân ve Hz. Peygamberin sünnetinde yolculuğa çıkan kişinin hayatını kolaylaştırıcı bazı hükümler getirilmiş ve bazı tavsiyelerde bulunulmuştur. Mesela yolcunun namazlarını kısaltabilmesi, iki namazı birleştirebilmesi, farz olan Ramazan orucunu yolculuk sonrasına erteleyebilmesi ona tanınan kolaylaştırıcı hükümlerdir. Yolcunun ölüm riskini göze alarak vasiyette bulunması, dua etmesi, gezdiği ve gördüğü yerleri inceleyerek Allah'ın yaratmasını ve gücünü gözlemlemesi, geçmiş toplulukların kalıntılarını inceleyerek dersler çıkartması ve ibret alması gibi sonuçlar ise ona yapılan tavsiyeler arasında yer almaktadır.

Journal of International Social Research
Hadis isnad sistemi, tüm ilmi çevrelerce takdir edilmiş bir sistemdir. Bilindiği üzere insanın or... more Hadis isnad sistemi, tüm ilmi çevrelerce takdir edilmiş bir sistemdir. Bilindiği üzere insanın ortaya koyduğu her üründe, insana ait bir unsurun olması kaçınılmazdır. Bu sebeple hadis isnad sistemine de insani unsurlar bulaşmıştır. İsnad sistemini, diğer bölge ve dinlerin tarihi bilgi aktarım süreçleriyle karşılaştırdığımızda, insani tasarrufların, minimum düzeyde hadis ilmine etki ettiği görülmektedir. Oryantalistler, Rönesans'tan sonra tarihsel verilere ulaşmak için kullanılan tarih analiz sistemini, isnad sistemine uyguladılar. Fakat onların tarihe bakış açısı, sosyal ve tarihî sâiklerle şekillendiği için dînî ve tarihî verilere şüphe ile bakmaktaydılar. Bu nedenle onlar İslami kaynakları, hadislerin metni ve ravilerini anakronizm içerisinde gözlemlediler. Oysaki isnad sistemindeki insan kaynaklı unsurların hatta hadis münekkidlerinin aynı şahıs hakkındaki çelişkili rivayetlerinin bile, isnad sistemi tarihî gerçekleri ve iç dinamikleri ile birlikte değerlendirildiğinde oryantalistlerin vardıkları sonuçlardan farklı sebeplere dayandığı görülecektir.

Mevzu Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Türkiye’de din hizmetleri görevini yürütmekle yetkili tek kurum Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Di... more Türkiye’de din hizmetleri görevini yürütmekle yetkili tek kurum Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu yetkisini büyük oranda imam hatipler eliyle yürütmektedir. Bu sebeple imam hatiplerin başarılı olması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da başarılı olması demektir. Bir imam hatibin görevinde başarılı olabilmesi için öncelikle dini ilimler alanında yeterli düzeyde eğitimli olması gerekmektedir. Hadis ilmi de en önemli dini ilimlerden birisidir. Hadis alanında yeterli olabilmek için temel kaynakları okumak ve güncel yayınları takip etmek, bunun yanında hadis usulü ilminin temel konularını, sahih hadislerin ve uydurma hadislerin özelliklerini bilmek gerekmektedir. Bu konularda yeterli bilgi sahibi olmayan imam hatiplerin görev süresince hadisle alakalı problemleri çözebilmeleri ve başarılı bir görev yapabilmeleri mümkün değildir. Bu makalede, uygulanan anket sorularına verdikleri cevaplar ışığında Uşak ilinde görevli imam hatiplerin hadis kaynaklarını okuma, hadisle...

Mevzu Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
The imam orators perform a very important task for society. Today, it is not enough to have a hig... more The imam orators perform a very important task for society. Today, it is not enough to have a high school level education and to use only traditional methods in order to carry out this task successfully. For this reason, it is imperative for the imams to have sufficient culture in religious sciences and have a culture above the average of society in order for them to perform their duties successfully and maintain their dignity in society. In this context, one of the most necessary religious sciences is the science of hadith. In recent years, the negative propaganda made against the hadiths through the media necessitates that the imam hatipers should be better equipped in the field of hadith science. Because the hadith of Hz. Muhammed are the documents that convey the Sunnah of the our Prophet to us. Rejecting the hadiths also means rejecting the circumcisions that have been accepted for fourteen centuries. Today, community members, who are the target audience of imam orators, have e...

Journal of International Social Research
HADİSLERDE YEMEN VE YEMENLİLER YEMEN AND YEMENIES IN HADITH Hikmet GÜLTEKİN Sadullah TİLKİTAŞ ... more HADİSLERDE YEMEN VE YEMENLİLER YEMEN AND YEMENIES IN HADITH Hikmet GÜLTEKİN Sadullah TİLKİTAŞ Öz İslam dini insanlar arasında ırk ayırımına dayalı bir üstünlük anlayışını kesinlikle kabul etmez. Arap olanın Arap olmayana takva dışında bir üstünlüğü olmadığı gibi beyaz olanın da siyah olana karşı doğuştan gelen bir üstünlüğü yoktur. Bununla birlikte bazı rivayetlerde şehirleri, kavimleri veya dilleri öven veya yeren ifadeler yer almaktadır. Bu makalede Yemenlileri metheden riva yetlerin tarihsellik ve sıhhat yönünden incelenmesi ve yorumlanması amaçlanmıştır. Giriş bölümünde Yemen'in sosyo-kültürel, coğrafi ve ekonomik durumu, İslam öncesi Yemen'in siyasi ve dini yaşantısı hakkında bilgi verilmiş, daha sonraki bölümlerde Yemenlileri metheden rivayetler, sıhhat yönünden ele alınıp değerlendirilmiştir. Rivayetlerin isnadında yer alan râviler cerh ve ta'dîl yönünden incelenmiş, metinler de yorumlanmak suretiyle değerlendirmeye tabi tutulmuş ve Hz. Peygamberin (sa.) konuyla alakalı sözleri hangi anlamda söylediği tespit edilmeye çalışılmıştır.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi
Semüre b. Cündeb küçük yaşlarda Müslüman olan ve Hz. Peygamber'in meclisine sık giden sahâbîlerde... more Semüre b. Cündeb küçük yaşlarda Müslüman olan ve Hz. Peygamber'in meclisine sık giden sahâbîlerden biridir. Gençliğinin ilk yıllarında özel izinle Uhud Savaşı'na katılmıştır. Ayrıca Hz. Peygamber'le pek çok gazveye iştirak etmiş, Rıdvân biatında bulunmuş, Muâviye b. Ebî Süfyân'ın halifeliği döneminde valilik görevi yapmıştır. Hâricilere karşı oldukça sert davranmıştır. Semüre (r.a.), Şîa'nın çok eleştirdiği sahabilerden birisidir. Kendisine Resûlullah'ın (s.a.) emrine karşı gelmek, başkasına zulmetmek, şarap satmak, adam öldürmek, Peygamber'in devesini harbe ile vurarak yaralamak, bazı ayetlerin Hz. Ali'nin aleyhinde nazil olduğu yalanını uydurmak, halkı Hz. Hüseyin'in aleyhine kışkırtmak gibi bazı suçlamalar yöneltilmiştir. Bu çalışmada onun hayatı ve kendisine yöneltilen önemli suçlamalar ele alınacak ve değerlendirilecektir.

Journal of International Social Research
NEHCÜ'L-BELÂĞA'NIN ŞERÎF RADÎ'YE NİSBETİ ŞERHLERİ VE KAYNAKLARI DETERMINATION OF THE AUTHOR AND R... more NEHCÜ'L-BELÂĞA'NIN ŞERÎF RADÎ'YE NİSBETİ ŞERHLERİ VE KAYNAKLARI DETERMINATION OF THE AUTHOR AND RESOUCES OF THE BOOK NAHJULBALAGHA (NEHCU'L-BELAGA) AND COMMENTARIES ON THE BOOK Hikmet GÜLTEKİN* Öz Şiî bir alim olan Şerîf er-Radî tarafından yazılan Nehcü'l-Belâğa isimli eserin yazımı hicri 400 yılında tamamlanmıştır. Eser Hz. Ali'nin hutbe söz ve mektuplarından derlenmiştir. Sonraki dönemlerde eser Ehl-i Sünnet mensubu bazı alimler tarafından uydurulmuş olmakla eleştirilmiştir. Ayrıca eserin yazarının Radî ve ağabeyi Murtazâ kardeşlerden hangisi olduğunun belli olmadığı da söylenmiştir. Bu eleştirilerin temelinde eserin yazarının kaynak göstermemesi, bazı sahabileri eleştiren ve Şiî inanışı destekleyen konuşma metinlerine yer vermesi etkili olmuştur diyebiliriz. Eser sonraki dönemlerde oldukça meşhur olmuş ve üzerine çok sayıda şerh yazılmıştır. Bu makalede yazarın diğer eserlerinden, rical (biyografi) kitaplarından, Nehcü'l-Belâğa üzerine yapılan araştırma ve şerh kitaplarından hareketle eserin müellifinin tespiti, kaynakları ve şerhleri konuları incelenmektedir.

EL-UDDE FÎ USÛLİ’L-FIKH İSİMLİ ESERİNE GÖRE EBÛ CA‘FER ET-TÛSÎ’NİN HABER-İ VÂHİD ANLAYIŞI, 2020
Öz Kur'ân kesinlikle Peygamber'e itaat etmeyi, onun getirdiklerini kabul etmeyi emreder ve ona it... more Öz Kur'ân kesinlikle Peygamber'e itaat etmeyi, onun getirdiklerini kabul etmeyi emreder ve ona itiraz etmeyi yasaklar. Peygamberin arkadaşları olan sahabiler bu konuda son derece hassas davranmışlardır. Ancak sonraki dönemlerde çeşitli sebeplerle hadis uydurma girişimleri ortaya çıkmıştır. Bu sebeple Hz. Peygamber'i ve onun arkadaşlarını görmemiş olan Müslümanlar hadislerin sahih olup olmadığını tespit edebilmek için çeşitli kriterler geliştirmişlerdir. Bu dönemde önemli tartışma konularından birisi tek kişinin haberi (haber-i vâhid) ile amel edilip edilemeyeceğidir. Bu tartışma alimler arasında yaşandığı gibi, mezhepler arasında da yaşanmıştır. Şîa hadislerin kabul veya reddedilmesi konusunda kısmen hadisçilerden farklı kriterleri olan bir mezheptir. Tûsî ise bu mezhebin yetiştirdiği en önemli hadisçilerden birisidir. Tûsî hocası Murtazâ'dan farklı olarak tek kişinin haberiyle (haber-i vâhid) amel etmek caizdir demiş ve haberin kabul edilmesini bazı şartlara bağlamıştır. Ayrıca ona göre haberin akla uygun olması, Kur'an'a uygun olması, sahih sünnete uygun olması ve Şîa'nın icmâına uygun olması o haberin lafzını değilse de manasını sahih kılar. Bu özelliklere sahip olan haberlerle amel etmek vacip olur. Anahtar kelimeler: Tûsî, Hadis, Haber-i vâhid, Râvi, Şîa. Abstract The Qur'an strictly commands obedience to the Prophet, accepting what he has brought, and prohibits objecting to him. Companions of the Prophet who were friends of the Prophet, were very sensitive in this regard. However, in the following periods, attempts to abricate hadith emerged for various reasons. For this reason, Muslims who have not seen the prophet and his companions have developed various criteria to determine whether the Hadith is true or not. One of the important topics of discussion during this period is whether one person should act with the news (khabar wahid). This discussion took place among scholars, as well as among sects. Shi'a is a sect with partially different criteria than the traditionists (muhaddiths) regarding the acceptance or rejection of hadiths. Tusi is one of the most important muhaddiths raised by this sect. Unlike Murtaza who his teacher, he said it is permissible to act with the news of one person (khabar wahid) and attached the acceptance of the news to some conditions. According to him, the fact that the news is reasonable, that it is suitable for the Qur'an, that it is suitable for the sunnah and that it is suitable for the ıjma of Shia, it makes its meaning valid if not the hadith words. It is necessary to act with news that has these characteristics.

Öz Müslümanların inancına göre Allah'ın sözleri ve Peygamberin söylediği kesin olan sözler çelişk... more Öz Müslümanların inancına göre Allah'ın sözleri ve Peygamberin söylediği kesin olan sözler çelişkili olamazlar. Şayet iki hadis arasında görünüşte bir çelişki varsa bu duruma hadis ilminde muhtelifü'l-hadîs denir. Alimler az sayıdaki hadisler arasında görülen çelişkileri gidermek için çeşitli yöntemler denemişlerdir. Şiî Müslümanlar peygambere ilaveten lider olarak kabul ettikleri on iki imamın sözleri arasında da çelişki olamayacağına inanmaktadırlar. Bununla birlikte onların hadis kaynaklarında imamlardan çok sayıda çelişkili söz rivayet edilmektedir. Şiî alimler de bu çelişkilerin gerçek bir çelişki olmadığını ve her bir söz ve davranışın gerekçesinin farklı olduğunu söylemektedirler. Şiî alim Ebû Ca'fer et-Tûsî el-İstibsâr fî-mâ'htulife mine'l-ahbâr isimli kitabında beş bin kadar çelişkili söz nakletmekte ve aralarındaki çelişkileri gidermeye çalışmaktadır. Şiî Müslümanların çelişkinin sebepleri konusunda söyledikleri gerekçelerin çoğu Sünnî Müslümanların söylediklerine, ihtilafı gidermek için kullandığı yöntem de Sünnî Müslümanların yöntemlerine benzemektedir. Bu makalede Şîa'ya ve Şiî alim Tûsî'ye göre hadisler arasında görülen çelişkilerin sebepleri ve ileri sürdükleri çözüm önerileri anlatılmaktadır. Abstract According to the beliefs of the Muslims, the words of Allah and the words which are certain that Prophet said them cannot be contradictory. If there is a contradiction between two hadiths in appearance (literally), in hadith domain, this condition is called "mukhtalif al-hadith". Scholars have tried various methods to overcome the contradictions between few hadiths. Shi'ite Muslims believe that, in addition to the prophet, there can be no contradiction between the words of twelve imams they consider as leaders. However, many contradictory words from imams are narrated in their hadith sources. Shi'ite scholars also say that these contradictions are not real contradictions and the reason for each word and behavior is different. Shi'ite scholar Abu Jafar et-Tusi in his book called el-İstibsâr fî-mâ'htulife mine'l-ahbâr, narrates about five thousand contradictory words and tries to eliminate the contradictions between them. Most of the justifications Shi'ite Muslims give about the reasons of contradiction are similar to what Sunni Muslims give. Also the method he applied to eliminate the conflict is similar to the method of Sunni Muslims. In this article, the reasons of the contradictions between hadiths according to Shia and the Shi'ite scholar Tusi and the solutions suggested by them will be studied. Giriş Hadisler arasında görülen ihtilaflar gerek Ehl-i sünnet gerekse Şîa olsun sünnetin otoritesini ve rivayet edilen hadislerin hüccet oluşunu kabul eden alimlerin üzerinde durdukları ve çözümler üretmeye çalıştıkları konulardan birisi olmuştur. Her ne kadar bu konuda Ehl-i sünnet'ten İmam Şafiî, İbn Kuteybe, Şîa'dan ise Ebû Ca'fer et-Tûsî gibi isimler ilk eser veren alimler olarak öne çıkmaktaysa da sahabe döneminden hadisin Kur'ân'a (Zerkeşî, 2015, 31-49), sünnete (Zerkeşî, 2015, 51-486), hadise (Zerkeşî, 2015, 87-98), tarihi vakaya (Zerkeşî, 2015, 99-108), akla ve kanaate (Zerkeşî, 2015, 109-120), mantık ve dile arz edilmesiyle alakalı (Zerkeşî, 2015, 121-122) bazı örneklerin bulunduğunu da söyleyebiliriz. Hz. Peygamber bazen daha önce yasakladığı bir uygulamayı serbest bırakmış, bazen de yapılmasında mahzur görmediği bir uygulamayı yasaklamıştır. Aslında bu toplumun maslahatı gereği devletin koyduğu kuralları zamana ve ihtiyaca göre değiştirmesi anlamına gelmektedir. Nitekim günümüzde de devletler zamana ve ihtiyaca göre var olan yasakları kaldırır veya duruma göre yeni yasaklar koyarlar. Bu durum hadis literatüründe nesh olarak ele alınır. İki farklı uygulamayı Peygamber sonrası dönemde rivayetlerden öğrenenler açısından bu durum bir çelişki olarak algılanabilir. Sahabe bu gibi uygulamalarda bizzat Hz. Peygamber'in emrine muhatap olduğu için bunu bir çelişki olarak telakki etmemiş, Peygamber'in/sünnetin otoritesi olarak görmüştür. Bununla birlikte Hz. Peygamber kıyamet günü sorguya çekilen kişinin azap göreceğini veya helak olacağını söylediğinde Hz. Âişe bunu (ي و َ س َ سيُ ي وس َ س َ يس ح و َ سَ َ َ ح يُ َ َ ف وْ َ َس )ف
Uploads
Papers by Hikmet Gültekin