Papers by BİLAL AYBAKAN
Şâfiî aidiyet ifade eden bir nisbedir. Geleneğimizde nisbe isimleri günümüzdeki soyadı işlevini g... more Şâfiî aidiyet ifade eden bir nisbedir. Geleneğimizde nisbe isimleri günümüzdeki soyadı işlevini görür. Kişiler asıl isimlerinden ziyade nisbeleriyle tanınır ve tanıtılırdı. Nisbeler kabile, şehir veya meslek esasına göre oluşturulur. Kureyş, Hazrec, Zühre kabile mensupları Kureşî, Hazrecî veya Zührî nisbelerini alır. Bazen üst soydaki daha yakın atalardan biri esas alınarak da nisbe oluşturulabilir. Mesela Kureşî yerine Hâşimî veya Abbasî denilmesi gibi. Nisbe belirlemenin ikinci yöntemi ise kişinin memleketi esas alınarak Buhârî, Râzî, Isfahanî şeklinde nisbeler almasıdır
Bu tebliğde, ilk vahiy tecrübesinden IV. yy. ortalarına kadar devam eden fıkhın teşekkül ve erken... more Bu tebliğde, ilk vahiy tecrübesinden IV. yy. ortalarına kadar devam eden fıkhın teşekkül ve erken gelişimine dair bazı genel tespit ve değerlendirmeler yapılacaktır. İslam havzasında birlikte oluşan ve takriben hicri 150 yılına kadar iç içe gelişen ilmi yapı bu tarihten itibaren ayrışma sürecine girerek müstakil disiplinlere evirilip gelişimlerini bağımsız olarak sürdürmüşlerdir. Bu disiplinlerden biri olan fıkıh, Hz. Peygamber, sahabe, tabiîn ve kurucu ictihad evrelerinden geçerek, bir yandan da mezhepleşme sürecini tamamlayarak klasik döneme geçiş yapmıştır. Oluşan bu temel yapı dokuz asırlık klasik dönemin omurgasını teşkil eder. Modern dönemde “gelenek” diye ifade edilen yapı da bu birikime karşılık gelir
Sayın Rektörüm, muhterem hocam Muhammed Avvame, değerli meslektaşlarım, bu etkinliğimize uzaktan ... more Sayın Rektörüm, muhterem hocam Muhammed Avvame, değerli meslektaşlarım, bu etkinliğimize uzaktan yakından teşrif eden kıymetli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili öğrenciler, değerli dinleyiciler, hepinizi hürmetle selamlıyorum, saygılar sunuyorum. Uluslararası Muhammed Mustafa Azami Sempozyumu’na hepiniz hoş geldiniz. Sözlerin en güzeli Allah kelamı ile az önce açılışını yaptığımız bu ilmi faaliyete bizleri muvaffak kılan Yüce Rabbime hamd ediyor, hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum
Hicri 150 yılında doğan İmam Şafiî 204’te vefat eder. Toplam 54 senelik ömrüne -ki miladi takvime... more Hicri 150 yılında doğan İmam Şafiî 204’te vefat eder. Toplam 54 senelik ömrüne -ki miladi takvime çevirdiğimiz zaman 52 seneye düşmekte- büyük başarılar sığdırmıştır. Yaşadığı dönemin entelektüel hayatını bize bütün detaylarıyla aktarmış olması sebebiyle, yaşadığı dönemin bütün gelişmelerini, tartışmalarını, bu tartışmaların taraflarını önümüze serer. Onun geride bıraktığı bu miras olmasaydı, biz o dönemdeki ilim hayatını sağlıklı olarak, bugünkü kesinlikte tespit edemezdik. Bu büyük âlimin kişilik özelliklerine de dikkatinizi çekmek isterim: ilme adanma, idealizm, azim, düşünceleri uğruna tehlikeleri göze alma, onurlu duruş. Hemen hatırlamalıyız: Bu özellikler, tarihimizde “büyük âlim” olarak temayüz etmiş diğer bütün isimlerde de var

1252/1836 yılında vefat etmiş olan İbn Abidin’i fıkhın klasik döneminin son temsilcisi olarak gös... more 1252/1836 yılında vefat etmiş olan İbn Abidin’i fıkhın klasik döneminin son temsilcisi olarak gösterebiliriz. Bu tarih, aynı zamanda bir dönüm noktasını, bir dönemeci de ifade eder. Şöyle ki bu tarihte, İslam dünyasını siyasi ve askeri alanda temsil eden en büyük güç olan Osmanlı Devleti artık eski satvetini ciddi anlamda yitirmiş durumdadır. Tanzimat döneminde yapılan düzenlemeler bu bağlamda okunabilir. Batı, İslam dünyasının temsilcisi konumunda olan Osmanlı’nın askeri, siyasi ve ekonomik alanlardaki güç kaybını fırsata dönüştürmek istedi. Maddi alanda güven kaybına uğrayan Müslümanların, kendilerini bir daha toparlayamaması ve Batı’nın karşısına rakip bir güç olarak bir daha çıkamamaları için manevi olarak özgüven kaybına uğramaları gerekiyordu ve bunu Müslümanlara yaşatmak için ciddi bir atağa geçtiler. Nereye nasıl saldıralım ki maksat hâsıl olsun? Bir kere, o güne kadar birey, toplum ve devlet düzeyinde Müslümanları çekip çeviren fıkıh hedef tahtasına konulmaya en uygun alanı...

Ozet Musluman bireyin davranislarina bicilen dini degeri tespite calisan fikih ilmi, usul ve furu... more Ozet Musluman bireyin davranislarina bicilen dini degeri tespite calisan fikih ilmi, usul ve furu‘ adiyla iki ayri duzlemde faaliyet yurutmustur. Bu faaliyetlerden zengin bir birikim olusmus ve zamanla kendine ozgu bir yapiya kavusmustur. Bu makale, furu‘ birikiminin sistematik yapisini incelemeyi amaclamaktadir. Furu‘ fikih, bazen en genel bicimiyle ibâdât ve muâmelât seklinde ikili, bazen de coklu ayirimlara tâbi tutulmustur. Ayrim sayisi arttikca kapsami etkilenen hep muâmelât olmustur, ibâdât ise genellikle sabit kalmistir. Ikili ayirimda muâmelât, fikhin ibadetler disinda kalan butun kisimlarini kapsarken coklu ayirimlarda ozel hukukun mal varligini duzenleyen kismina kadar daralmaya ugramistir. Klasik donemden itibaren muâmelât, mâmelek hukukundan, medeni hukuk, ozel hukuk, ic hukuk, hattâ hukukun tamamina karsilik gelecek kullanimlara konu olmustur. Modern donemde akademik cevrelerde tedâvule giren “Islâm hukuku” deyimi de muâmelâtin en genis kullanimina karsilik gelir. Anaht...

This essay entitled as "The Nature of Religious (Revealed) Knowledge in Islam and A General ... more This essay entitled as "The Nature of Religious (Revealed) Knowledge in Islam and A General Approach to the Type of lnterpretation Developed by Usul al-Fiqh" aims to develop a new perspective for the hermeneutical analysis of revealed texts. In the first part, it brings a philosophical approach to the nature of revealed knowledge. Here, the epistemological value of revealed knowledge is briefly studied and evaluated in comparison with other sources of human knowledge. After having identified the revealed character of subject matter, it deals with some problems that occur in the process of its transformatian in the form of text aiid its transmission through successive enerations. In this context, the transmitted knowledge is evaluated, and categorized from the point of authenticity. In the operations of understanding this material, it offers both the text and the cantext to be taken into account in an equal !eve!. Then te'vil is introduced as.a tool of eliminating the c...

Ozet Cumhuriyet donemi akademik Islâm hukuku arastirmalari, Osmanli Devleti’nin yikilmasiyla inki... more Ozet Cumhuriyet donemi akademik Islâm hukuku arastirmalari, Osmanli Devleti’nin yikilmasiyla inkitaya ugrayan taklid, telfik ve ijtihad surecinin bir sekilde devamidir. Yetmislerde ortaya cikmaya baslayan akademik arastirmalar seksenlerde gelisme gosterip doksanlarda bir yogunluk kazanmistir. Furu fikih, Turk pozitif hukukuna paralel olarak kara Avrupasi hukuk sistemi formatinda uretildi. Usul-i fikih tartismalari ictihad kavrami uzerinden yurutuldu. Butun bu yaklasimlarda, genelde Islâmi arastirmalara ozelde Islâm hukuku arastirmalarina damgasini vuran sureklilik ile degisim arasindaki gerilim olmustur. Aslinda herkes degisimi kacinilmaz gormektedir. Fakat temel soru, kimligi koruyarak degisimin nasil basarilabilecegidir. Gelenek, Islâmi kimligin temel bir unsuru oldugundan, hickimse radikal bir kopustan yana degildir. Tabiatiyle gelenege yaklasim tarzi ayrismada belirleyici rol oynamaktadir. Bir yanda gelenegin sadece ruhuna sadik kalmayi yeterli bulan modernist yaklasimlar vardir...
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, Dec 31, 2006

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2006
Özet Müslüman bireyin davranışlarına biçilen dinî değeri tespite çalışan fıkıh ilmi, usûl ve fürû... more Özet Müslüman bireyin davranışlarına biçilen dinî değeri tespite çalışan fıkıh ilmi, usûl ve fürû' adıyla iki ayrı düzlemde faaliyet yürütmüştür. Bu faaliyetlerden zengin bir birikim oluşmuş ve zamanla kendine özgü bir yapıya kavuşmuştur. Bu makale, fürû' birikiminin sistematik yapısını incelemeyi amaçlamaktadır. Fürû' fıkıh, bazen en genel biçimiyle ibâdât ve muâmelât şeklinde ikili, bazen de çoklu ayırımlara tâbi tutulmuştur. Ayrım sayısı arttıkça kapsamı etkilenen hep muâmelât ol-muştur, ibâdât ise genellikle sabit kalmıştır. İkili ayırımda muâmelât, fıkhın ibadetler dışında ka-lan bütün kısımlarını kapsarken çoklu ayırımlarda özel hukukun mal varlığını düzenleyen kısmına kadar daralmaya uğramıştır. Klasik dönemden itibaren muâmelât, mâmelek hukukundan, mede-nî hukuk, özel hukuk, iç hukuk, hattâ hukukun tamamına karşılık gelecek kullanımlara konu olmuştur. Modern dönemde akademik çevrelerde tedâvüle giren "İslâm hukuku" deyimi de mu-âmelâtın en geniş kullanı...
Marmara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi, 1999

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2006
Özet Müslüman bireyin davranışlarına biçilen dinî değeri tespite çalışan fıkıh ilmi, usûl ve fürû... more Özet Müslüman bireyin davranışlarına biçilen dinî değeri tespite çalışan fıkıh ilmi, usûl ve fürû' adıyla iki ayrı düzlemde faaliyet yürütmüştür. Bu faaliyetlerden zengin bir birikim oluşmuş ve zamanla kendine özgü bir yapıya kavuşmuştur. Bu makale, fürû' birikiminin sistematik yapısını incelemeyi amaçlamaktadır. Fürû' fıkıh, bazen en genel biçimiyle ibâdât ve muâmelât şeklinde ikili, bazen de çoklu ayırımlara tâbi tutulmuştur. Ayrım sayısı arttıkça kapsamı etkilenen hep muâmelât ol-muştur, ibâdât ise genellikle sabit kalmıştır. İkili ayırımda muâmelât, fıkhın ibadetler dışında ka-lan bütün kısımlarını kapsarken çoklu ayırımlarda özel hukukun mal varlığını düzenleyen kısmına kadar daralmaya uğramıştır. Klasik dönemden itibaren muâmelât, mâmelek hukukundan, mede-nî hukuk, özel hukuk, iç hukuk, hattâ hukukun tamamına karşılık gelecek kullanımlara konu olmuştur. Modern dönemde akademik çevrelerde tedâvüle giren "İslâm hukuku" deyimi de mu-âmelâtın en geniş kullanımına karşılık gelir. Anahtar Kelimeler: İslâm hukuk sistematiği, ibâdât, muâmelât, teabbüdî, talil, medenî hukuk, Mecelle. Abstract Fiqh, which endeavors to discover the religious value of the behaviors of Muslim individual, pursues its activities in the lines of usûl (theory of fiqh) and furû' (substantive fiqh). Consequently, the activity in both areas has produced a huge stock of scholarship, and acquired a sui generis structure. This article aims to examine the taxonomy of the substantive fiqh. The entire body of substantive fiqh is divided sometimes into two main parts known as "ibâdât" and "mu'âmalât", and sometimes into multi subdivisions. In the multi subdivisions , while the compass of "ibâdât" remains consistent, that of the "mu'âmalât" is always prone to change. Along with increasing the number of the subdivisions , the scope of mu'âmalât ranges across a spectrum of law of estate, civil law, private law, domestic law, and the entire body of law. The phrase "Islamic law", which came to be circulated in academic circles, coincides squarely with the usage of mu'âmalât that of the broadest range. Giriş Kur'an ve Sünnet'te yer alan inanç ve ahlâk ilkeleri ve bunların bir anlamda türevi olan hukuk kuralları başından beri büyük bir ihtimâma konu olmuştur. Bu ilke ve kurallar arasında işleyen diyalektik yeni sorunların çözümünde de belirle-yici rol oynamıştır. Bu çerçevedeki gayretler bir asırlık gibi kısa bir sürede çeşitli dinî ilimlerin oluşum ve gelişimine zemin hazırlamıştır. Hicrî II. asrın ortalarına • M.Ü. İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi. Bu makale, bibliyografyası hâriç takriben bir sayfa halinde DİA'da yayınlanmış olan "muâmelât" maddesinin geliştirilmiş biçimidir.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2006
Özet Cumhuriyet dönemi akademik İslâm hukuku araştırmaları, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasıyla inkı... more Özet Cumhuriyet dönemi akademik İslâm hukuku araştırmaları, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasıyla inkıtaya uğrayan taklid, telfik ve ijtihad sürecinin bir şekilde devamıdır. Yetmişlerde ortaya çık-maya başlayan akademik araştırmalar seksenlerde gelişme gösterip doksanlarda bir yoğunluk ka-zanmıştır. Fürû fıkıh, Türk pozitif hukukuna paralel olarak kara Avrupası hukuk sistemi forma-tında üretildi. Usûl-i fıkıh tartışmaları ictihad kavramı üzerinden yürütüldü. Bütün bu yaklaşım-larda, genelde İslâmî araştırmalara özelde İslâm hukuku araştırmalarına damgasını vuran sürekli-lik ile değişim arasındaki gerilim olmuştur. Aslında herkes değişimi kaçınılmaz görmektedir. Fakat temel soru, kimliği koruyarak değişimin nasıl başarılabileceğidir. Gelenek, İslâmî kimliğin temel bir unsuru olduğundan, hiçkimse radikal bir kopuştan yana değildir. Tabiatiyle geleneğe yaklaşım tarzı ayrışmada belirleyici rol oynamaktadır. Bir yanda geleneğin sadece ruhuna sadık kalmayı yeterli bulan modernist yaklaşımlar vardır. Tabii bu, gelenekten irtibatı koparmak kadar tehlikeli algılanmıştır. Diğer yanda ise gerçek muhtevası açığa çıkarılıp bütün imkânları yeterince tüketil-meden gelenek hakkında olumsuz karar verildiği iddiası var. Teori ile pratik arasındaki karmaşa ve İslâm dünyasının içinde bulunduğu perişan durum mevcut yaklaşım ve iddia sahiplerini ko-numları hakkında tereddüte sevketmektedir. Abstract Academic Islamic legal studies of Republican period are somehow the resumption of a taqlid-talfiq-ijtihad process that ceased with the decline of Ottoman Empire. Academic studies began to come out in 1970s, improved in 1980s, and got intensed in 1990s. Legal dimension of fiqh was mostly articulated in style of legal system of continental Europe benefiting from Turkish positive law and the modern Arabic legal classics. Debates on usûl al-fiqh have been carried out mostly through the concept of ijtihad. In all these approaches, it's the tension between continuity and change that imprints on Islamic studies in general and Islamic legal studies in particular in Turkey. Indeed, everybody agrees that change is indispensable. But, the main question is how to cope with change keeping one's identity. Since the tradition is deemed a main constituent of Muslim identity, nobody accepts a radical departure from tradition. Therefore, the manner of dealing with the tradition distinguishes the community one from another. On one side, there are mod-ernist voices that find it enough to keep in contact with tradition in the level of spirit. This approach is conceived as dangerous, as to lead to cutting off the relation with the tradition. On the other side, there are voices that question whether we have really exhausted the potentiality of 1

This essay entitled as “The Nature of Religious (Revealed) Knowledge in Islam and A General
Appro... more This essay entitled as “The Nature of Religious (Revealed) Knowledge in Islam and A General
Approach to the Type of Interpretation Developed by Usûl al-Fiqh” aims to develop a new
perspective for the hermeneutical analysis of revealed texts. In the first part, it brings a
philosophical approach to the nature of revealed knowledge. Here, the epistemological value of
revealed knowledge is briefly studied and evaluated in comparison with other sources of human
knowledge. After having identified the revealed character of subject matter, it deals with some
problems that occur in the process of its transformation in the form of text and its transmission
through successive generations. In this context, the transmitted knowledge is evaluated, and
categorized from the point of authenticity. In the operations of understanding this material, it
offers both the text and the context to be taken into account in an equal level. Then ta'wîl is
introduced as a tool of eliminating the contradictions appear in the process of intertextuality. After
a brief history of hermeneutics, the type of interpretation developed by usûl al-fiqh is broadly
introduced in the second part.
Conference Presentations by BİLAL AYBAKAN
İslam Medeniyetinde Bağdat (Medinetü's-Selam) Uluslararası Sempozyumu, 2011
Selçuklu ilmi-siyasi bağlamında hicri 5. asır Bağdat'ında bir Şafii fıkıh otoritesi olan Ebu İsha... more Selçuklu ilmi-siyasi bağlamında hicri 5. asır Bağdat'ında bir Şafii fıkıh otoritesi olan Ebu İshak eş-Şirazi'nin biyografisi
Books by BİLAL AYBAKAN
"Şâfiî Mezhebi", İslam Ansiklopedisi (Türkiye Diyanet Vakfı), 38: 233-247., 2010
Şafii mezhebinin kuruluş ve yayılışı, usûlü, genel karakteristiği ve literatürü
Uploads
Papers by BİLAL AYBAKAN
Approach to the Type of Interpretation Developed by Usûl al-Fiqh” aims to develop a new
perspective for the hermeneutical analysis of revealed texts. In the first part, it brings a
philosophical approach to the nature of revealed knowledge. Here, the epistemological value of
revealed knowledge is briefly studied and evaluated in comparison with other sources of human
knowledge. After having identified the revealed character of subject matter, it deals with some
problems that occur in the process of its transformation in the form of text and its transmission
through successive generations. In this context, the transmitted knowledge is evaluated, and
categorized from the point of authenticity. In the operations of understanding this material, it
offers both the text and the context to be taken into account in an equal level. Then ta'wîl is
introduced as a tool of eliminating the contradictions appear in the process of intertextuality. After
a brief history of hermeneutics, the type of interpretation developed by usûl al-fiqh is broadly
introduced in the second part.
Conference Presentations by BİLAL AYBAKAN
Books by BİLAL AYBAKAN
Approach to the Type of Interpretation Developed by Usûl al-Fiqh” aims to develop a new
perspective for the hermeneutical analysis of revealed texts. In the first part, it brings a
philosophical approach to the nature of revealed knowledge. Here, the epistemological value of
revealed knowledge is briefly studied and evaluated in comparison with other sources of human
knowledge. After having identified the revealed character of subject matter, it deals with some
problems that occur in the process of its transformation in the form of text and its transmission
through successive generations. In this context, the transmitted knowledge is evaluated, and
categorized from the point of authenticity. In the operations of understanding this material, it
offers both the text and the context to be taken into account in an equal level. Then ta'wîl is
introduced as a tool of eliminating the contradictions appear in the process of intertextuality. After
a brief history of hermeneutics, the type of interpretation developed by usûl al-fiqh is broadly
introduced in the second part.