International Journal of Social Sciences and Education Research, Jun 30, 2023
Bu çalışmada beden algısı, yaşam doyumu ve atılganlık arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve beden... more Bu çalışmada beden algısı, yaşam doyumu ve atılganlık arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve beden algısı ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide atılganlığın aracı rolünün tespit edilmesi amaçlanmıştır. Analiz sonuçlarına göre beden algısı ile yaşam doyumu, beden algısı ile atılganlık ve yaşam doyumu ile atılganlık arasında pozitif yönde anlamlı ilişkilerin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, aracılık analizi sonuçlarına göre beden algısı ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide atılganlığın kısmi düzeyde aracı rolünün olduğu görülmüştür. Çalışmanın ana değişkenlerinin sosyodemografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı değerlendirildiğinde, kadın katılımcıların beden algısı puanlarının erkek katılımcılardan düşük olduğu, evli katılımcıların yaşam doyumlarının bekar katılımcılardan yüksek olduğu ve önlisans mezunu katılımcıların yaşam doyumu düzeylerinin lise ve lisans mezunu katılımcılardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Mevcut araştırma sonuçlarının bireylerin beden algılarınının ve atılganlık düzeylerinin yaşam doyumları üzerindeki etkisinin anlaşılmasına olumlu yönde katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
The aim of the study was to examine the relationships between sleep quality, sleepiness, fatigue,... more The aim of the study was to examine the relationships between sleep quality, sleepiness, fatigue, resilience, and attention parameters in a sample consisting of university students. The study involved 123 university students aged between 18 and 33 years. A sociodemographic data form, the Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI), Epworth Sleepiness Scale (ESS), Fatigue Severity Scale (FSS), Depression, Anxiety, and Stress Scale (DASS 21), and the Brief Resilience Scale (BRS) were administered to the participants. Attention assessment was conducted using the Cognitrone (COG), Signal Detection (SIGNAL), Inhibition (INHIB), and Perception and Attention Functions Battery, part of the computerbased Vienna Test System (VTS). Results: Out of all the participants, 77.2% were female, and 22.8% were male, with an average age of 21.53 (SD = 2.54) years. A positive correlation was found between COG-Corrects and PSQI scores, and COG-Incorrects and DASS-Stress. There was a negative correlation between SIGNAL-Corrects and FSS. No correlation was revealed among sleep quality, sleepiness, fatigue, resilience variables, and reaction inhibition or divided attention. Furthermore, multiple regression analysis indicated that attention scores were predicted only by sleep quality and fatigue severity. Conclusions: Based on the study's findings, it is conceivable that situational factors such as sleep quality, sleepiness, and fatigue have a more significant impact on attention compared with constant variables such as depression, anxiety, stress, and resilience.
Self-regulation is defined as an individual's ability to control and regulate their own behavior;... more Self-regulation is defined as an individual's ability to control and regulate their own behavior; this skill, forming the foundation of social adjustment, influences one's ability to interact with their environment and manage relationships. Emotion regulation, on the other hand, involves the ability to manage emotional responses and is believed to establish a critical connection between social adjustment and self-regulation. In this study, the aim is to determine the mediating role of emotion regulation in the relationship between behavioral regulation, social skills, and social-emotional adjustment skills using two different models.The study included a total of 216 children aged 5 and 6. Data were collected using the Socio-Demographic Information Form, Emotion Regulation Scale (ERS), Child Behavior Rating Scale (CBRS), and Marmara Social-Emotional Adaptation Scale (MSEAS). When socio-demographic variables were evaluated in terms of social competence and social-emotional adjustment scores according to gender, significant differences were found in favor of girls. Significant differences were also found in favor of children with working mothers when evaluated based on the mother's employment status. There were moderate significant correlations found between emotion regulation, child behavior assessment, and social-emotional adjustment. According to the mediation analyses, there was a partial mediating effect of emotion variability/negativity and emotion regulation in the relationship between behavior regulation and social-emotional adjustment. Similarly, there was a partial mediating effect of emotion variability/negativity and emotion regulation in the relationship between social competence and social-emotional adjustment. It is thought that the finding that children's emotion regulation and emotion variability/negativity mediate the relationship between social-emotional adjustment, social competence, and behavior regulation will contribute to the literature.
Bu çalışmanın amacı Yalnızlık Damgası Ölçeği’nin (YDÖ) Türkçe’ye uyarlama ve geçerlik güvenirlik ... more Bu çalışmanın amacı Yalnızlık Damgası Ölçeği’nin (YDÖ) Türkçe’ye uyarlama ve geçerlik güvenirlik çalışmasının yapılmasıdır. Çalışma örnekleminin yaş aralığı 18 ile 57 (21.79±3.60) olan 285 (%59) kadın, 196 (%40.6) erkek ve 2 (%0.4) diğer olmak üzere toplam 483 üniversite öğrencisinden oluşmuştur. Psikoloji bölümü öğrencisi olan 33 kişilik bir katılımcı grubuna 3 hafta arayla test-tekrar test uygulaması yapılmıştır. Ölçüt geçerliliği kapsamında 239 katılımcıya YDÖ ile birlikte UCLA Yalnızlık Ölçeği, Depresyon-Anksiyete-Stres Ölçeği (DASS-21), Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği (KPSÖ) uygulanmıştır. Ölçeğin faktör yapısını belirlemek amacıyla açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri (AFA ve DFA) yapılmış, varimax döndürme yönteminin kullanıldığı AFA’da orijinal çalışmada olduğu gibi özdeğeri 1’in üzerinde olan iki boyutlu bir yapının oluştuğu saptanmıştır. DFA sonucunda ise iki faktörlü yapının herhangi bir modifikasyon yapılmadan doğrulandığı ve uyum indekslerinin kabul edilebilir ...
Bağlanma stilleri, savunma mekanizmaları ve kişilik bozukluklarının temelinde yatan kişilik inanç... more Bağlanma stilleri, savunma mekanizmaları ve kişilik bozukluklarının temelinde yatan kişilik inançlarının psikopatoloji ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, depresyon, obsesif-kompulsif ve anksiyete bozukluğu tanısı almış bir klinik grup ve klinik olmayan bir grupta bağlanma stilleri, savunma mekanizmaları ve kişilik inançları değişkenleri puanlarının karşılaştırılması ve bu değişkenler arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Çalışmaya 59'u klinik gruptan, 119'u klinik olmayan gruptan olmak üzere toplam 178 kişi katılmıştır. Katılımcılara Kişilik İnanç Ölçeği-Kısa Form (KİÖ-KF), Savunma Biçimleri Testi-40 (SBT-40) ve İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) uygulanmıştır. Kaçıngan, bağımlı, pasif-agresif, obsesif-kompulsif (OK), antisosyal, şizoid, paranoid ve borderline kişilik inanç puanları klinik grupta anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuşken olgun savunma puanlarının ise normal grupta anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmüştür. Öte yandan bağlanma stillerine göre iki grup arasında fark bulunmamıştır. Çoklu doğrusal regresyon analizi sonuçlarına göre bağlanma stilleri ve savunma mekanizmaları klinik grup için kişilik bozukluğu inançlarını %19,5 ila %33,5 ve klinik olmayan grup için %22,7 ila %46,9 aralığında yordamıştır. Sonuç olarak bulgular, bağlanma stillerinin ve savunma mekanizmalarının kişilik bozukluklarının etiyolojik nedenlerinin anlaşılmasına katkıda bulunabileceğini ve kişilik bozukluklarının tedavi süreçlerinde yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Anahtar sözcükler: Kişilik bozukluğu inançları, bağlanma stilleri, savunma mekanizmaları Attachment styles, defense mechanisms, and the underlying personality disorders' personality beliefs are considered to be closely related to psychopathology. The aim of this study is to compare the scores of attachment styles, defense mechanisms, and personality beliefs variables in a non-clinical group and a clinical group diagnosed with depression, obsessive-compulsive, and anxiety disorder and to examine the relationships between these variables. A total of 178 participated in the study, 59 of which were in the clinical group and 119 in the nonclinical group. The Personality Belief Questionnaire-Short Form (PBQ-SF), The Defense Style Questionnaire-40 (DSQ-40), and Relationship Scales Questionnaire (RSQ) were applied to the participants. Avoidant, dependent, passive-aggressive, obsessive-compulsive (OC), antisocial, schizoid, paranoid, and borderline personality belief scores were found to be higher in the clinical group, while mature defense scores were significantly higher in the nonclinical group. On the other hand, there was no difference between the two groups in terms of attachment styles. According to multiple linear regression analysis results, attachment styles and defense mechanisms predicted personality disorder beliefs in the range of 19.5% to 33.5% for the clinical group and 22.7% to 46.9% for the nonclinical group. In conclusion, the findings suggest that attachment styles and defense mechanisms may contribute to the understanding of the etiological causes of personality disorders and may be helpful in the treatment of personality disorders.
The aim of this study is to adapt the Smartphone Distraction Scale to Turkish and to examine its ... more The aim of this study is to adapt the Smartphone Distraction Scale to Turkish and to examine its psychometric properties. The participants of the study consisted of a community sample of 399 people, 288 (72.2%) women and 111 (27.8%) men, aged between 18-60 (27.14±10.89). In data collection, Sociodemographic Form (SF), Smartphone Distraction Scale-Turkish Version (SDS), Bergen Social Media Scale (BSMS), Emotion Regulation Questionnaire (ERQ), Current Symptoms Scale (CSS), and Perceived Multitasking Scale (PMS) were used. The data were analyzed through Cronbach alpha internal consistency coefficient, Pearson product-moment correlation test, item-total score correlation coefficients, confirmatory factor analysis to estimate the construct validity of the scale. Considering the internal consistency reliability of the scale, the Cronbach alpha reliability coefficient was found to be .88 for attention/impulsivity, .80 for alertness, .76 for multitasking, and .76 for emotion regulation. The...
Bu çalışmanın amacı sosyal fobi, bağlanma stilleri, kişilerarası ilişkiler ve benliğin ayrımlaşma... more Bu çalışmanın amacı sosyal fobi, bağlanma stilleri, kişilerarası ilişkiler ve benliğin ayrımlaşması arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve bağlanma stilleri ile sosyal fobi arasındaki ilişkide kişilerarası ilişkiler ve benliğin ayrımlaşmasının aracı rolünün belirlenmesidir. İstanbul ilinde yapılan araştırmaya, 18-70 yaş aralığında (30.60±11.66) olan 197 (%62.7) kadın ve 117 (%37.3) erkek olmak üzere toplam 314 kişi dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeği, Kişilerarası İlişki Boyutları Ölçeği, İlişki Ölçekleri Anketi ve Benliğin Ayrımlaşması Ölçeği kullanılmıştır. Paralel aracılık rolleri Hayes’in PROCESS makro eklentisiyle Bootstrap yöntemi temel alınarak test edilmiştir Korelasyon analizi sonuçlarına göre değişkenler arasında zayıf ve orta düzeyde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Aracılık analizi bulguları ise güvenli bağlanma ve sosyal fobi-kaygı arasındaki ilişkide onay bağımlılığı, başkalarına güven ve duygusal tepkiselliğin paralel aracılık etkisin...
This study aims to examine the relationships between the behavioral inhibition system (BIS)/behav... more This study aims to examine the relationships between the behavioral inhibition system (BIS)/behavioral activation system (BAS), depression, cognitive flexibility, and alexithymia, and to determine the mediator role of cognitive flexibility and alexithymia in the relationship between BIS/BAS and depression. Data were collected from a community sample, consisting of 1,275 people, 904 women (70.90%) and 371 (29.10%) men, aged 18–65 years. It was detected that the whole variables in this research were interrelated. Additionally, for the mediation analyses, two significant models in which were determined the mediator role of cognitive flexibility and alexithymia in the relationship between the dimensions of BIS‐Fear and BAS‐Reward and depression were created. Consequently, high BIS‐Fear and low BAS‐Reward were associated with susceptibility to depression through decreased cognitive flexibility and increased alexithymia. Moreover, it may be possible to identify which subdimensions of alex...
Borderline personality traits, which can be defined as complex and hard to manage clusters of mal... more Borderline personality traits, which can be defined as complex and hard to manage clusters of maladaptive symptoms related to relationships, self, affection, and impulsiveness, are known to have high comorbidity with psychological symptoms. Gray’s Reinforcement Sensitivity Theory (RST) is one of the important theories that is used in explaining psychopathology. However, research on this field is mainly based on the data collected from WEIRD (western, educated, industrialized, rich, and democratic) populations. Depending upon sample characteristics differences might be observed. Thus, based on existing literature, the research questions of the present study are (1) whether borderline personality feature severity significantly positively correlates with both psychological symptoms in Brief Symptom Inventory (BSI), and BIS and BAS; (2) will BIS and BAS mediate the relationship between borderline personality feature severity and psychological symptoms in the BSI in a sample of Turkish youth in accordance with the existing Western based literature. It is found that while the relationships between borderline personality feature severity and anxiety, interpersonal sensitivity, obsessive compulsive symptoms, and depression are mediated by BIS-anxiety, the relationship between borderline personality feature severity and depression, phobic anxiety, and hostility are mediated by BAS. Our findings are consistent with literature findings of Western studies, underlying the role of BIS and BAS which is shown to be culture-free in this study.
Amac: Bu calismada depresyon, kaygi ve stres belirtileri ile sosyal medya bagimliligi arasindaki ... more Amac: Bu calismada depresyon, kaygi ve stres belirtileri ile sosyal medya bagimliligi arasindaki iliskilerin ve bu degiskenlerin sosyal medya bagimliligini yordama duzeyinin tespit edilmesi amaclanmistir. Yontem: Arastirmanin orneklemi bir devlet universitesinin Saglik Hizmetleri Meslek Yuksekokulu’nda ogrenim goren 208’i kadin 73’u erkek olmak uzere toplam 281 kisiden olusmaktadir. Katilimcilara Demografik Bilgi Formu, Sosyal Medya Bagimliligi Olcegi-Yetiskin Formu (SMBO-YF) ve Depresyon Anksiyete Stres Olcegi (DASS) uygulanmistir. Bulgular: Demografik bilgiler ile sosyal medya bagimlilik olcegi puanlari karsilastirildiginda gunluk sosyal medya kullanimi disindaki degiskenler bakimindan farklilik olmadigi tespit edilmistir. Kullanilan sosyal medya uygulamalarina gore Instagram aplikasyonunu kullanan katilimcilarin kullanmayan katilimcilara gore daha yuksek sosyal medya bagimlilik puanlarina sahip olduklari saptanmistir. Regresyon analizi sonucunda, sirasiyla kaygi, gunluk sosyal me...
Bu calismanin amaci “Empati Becerisi Psiko Egitim Programi”nin 6 ve 7. sinif ogrencisi ustun zek... more Bu calismanin amaci “Empati Becerisi Psiko Egitim Programi”nin 6 ve 7. sinif ogrencisi ustun zekâli ergenler uzerindeki etkisini incelemektir. Arastirma grubu Enderun Yetenekli Cocuklar Merkezi'ne devam eden ve IQ puani 130 uzerinde olan 60 ogrenciden olusmaktadir. Bu ogrencilere Bryant (1982) tarafindan gelistirilen ve Yuksel (2003) tarafindan Turkceye adapte edilen Cocuklar Icin Empati Olcegi uygulanmistir. Ogrencilerden empati puanlari 10'un altinda olan 16 ogrenci secilmis ve secilen ogrenciler random bir sekilde deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrilmistir. Arastirmada on-test son-test kontrol gruplu desen kullanilmistir. Deney grubuna hazirlanmis olan empati egitim programi haftada bir defa bir saat olmak uzere toplam sekiz hafta uygulanmistir. Kontrol grubuna herhangi bir uygulama yapilmamistir. Arastirmanin verilerini analiz etmek amaciyla deney ve kontrol gruplar arasi empati puanlarinin karsilastirilmasi icin Mann-Whitney U testi, grup ici karsilastirma icin ...
Bu calismanin amaci yogun bir is hayati olan kadin yonetici akademisyen ve saglik calisanlarinin ... more Bu calismanin amaci yogun bir is hayati olan kadin yonetici akademisyen ve saglik calisanlarinin is ve aile ile ilgili dusunce ve tutumlarinin incelenmesidir. Katilimcilar 49 (%36,03) yonetici akademisyen ve 87 (%63,97) saglik calisani olmak uzere toplam 136 kadindan olusmaktadir. Katilimcilara arastirmacilar tarafindan hazirlanmis olan anket Ocak-Şubat 2018 tarihlerinde uygulanmistir. Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistiklerin yani sira Mann-Whitney U ve Ki-Kare testleri kullanilmistir. Erkeklerle esit firsatlara sahip olmama, isleriyle ilgili hata yaptiklarinda erkeklerden daha cok elestirilme, calisma hayati nedeniyle daha az cocuk sahibi olmayi tercih etme, ayni maddi gelire sahip olma durumunda ev hanimligini tercih edecek olma, is hayatindaki yogunlugun esleriyle iliskilerini ve annelik sorumluluklarini olumsuz etkilenmesi gibi dusunce ve tutumlarda her iki grup arasinda istatistiksel olarak anlamli duzeyde bir farklilik saptanmistir. Ayrica siddet ve mobbinge m...
Objective: The aim of this study is to examine the relationship between psychological disorders a... more Objective: The aim of this study is to examine the relationship between psychological disorders and early maladap-tive schemas, the predictive level of early maladaptive schemas for psychological disorders, and the moderating role of gender in the relationship between early maladaptive schemas and psychological disorders. Methods: The participants determined by the cluster sampling method consisted of 412 high school students, 230 (55.8%) female, 182 (44.2%) male, in the range of 14-18 years. Psychological Disorders for Adolescents-Psychological Disorders Form (PDIA-PDF) and Young Schema Questionnaire-Short Form 3 (YSQ-S3) were applied to participants. Results: According to regression analysis, the schema domains that predict the most for psychological disorders are discon-nection/rejection, impaired autonomy/performance, other-directedness, and vigilance/inhibition. In the mediation analysis related to the regulatory role of gender, while the level of disconnection/rejection schema area has a role to increase the level of attention deficit, depression, panic, generalized anxiety and obsessive-compulsive disorders in females; the same scheme area has a role to increase the level of conduct disorder in males. In addition, the impaired autonomy/performance schema area is another schema area that increased conduct disorder in males. Conclusion: In this study, it is detected that early maladaptive schemas predict psychological disorders and gender has a moderating role in the relationship between early maladaptive schemas and psychological disorders. It is thought that determining the moderating role of gender will be beneficial for the treatment of psychological disorders and will contribute to preparing gender specific early intervention programs.
Investigation of the effects of coronavirus and social isolation on psychological symptoms in ter... more Investigation of the effects of coronavirus and social isolation on psychological symptoms in terms of psychological resilience and coping styles SUMMARY Objective: IThe aim of this study is to determine the psychological symptoms scores, before and after the corona virus pandemic (COVID-19), and social isolation. Furthermore, it aims to examine the relationships between psychological symptom scores emerging after COVID-19 and social isolation, and styles of coping with stress, psychological resilience scores, and perceptions, and attitudes regarding COVID-19 and social isolation; and to determine to predict the level of psychological symptoms of these three variables. Method: It was applied online psychological symptoms, psychological resilience, stress coping scales and questions regarding COVID-19 to the participants, who consisted of 1245 people, 1212 female (81.3%) and 233 (18.7%) male, between the ages of 18-74. Results: A high level of significant difference was found in favor of after COVID-19 symptom scores between the participants' mean psychological symptom scores before and after COVID-19 and social isolation. They were determined significant correlations between symptom scores after COVID-19 and psychological resilience, coping styles with stress and perceptions and attitudes regarding COVID-19. It was predicted range from 23.8% to 40.2% the psychological symptoms, by psychological resilience, dysfunctional coping with stress, and the level of perception and attitudes regarding COVID-19. Discussion: While COVID-19 and social isolation and dysfunctional coping with stress have a disruptive effect on the psychological symptoms of individuals, psychological resilience has a protective effect. This study is thought to will contribute to the psychological intervention plans to be applied intended to the psychological effects of the COVID-19.
Bu araştırmanın amacı, Somatik Duygusal Çatışma Ölçeği’nin (SDÇÖ) Türkçe uyarlama ve geçerlik güv... more Bu araştırmanın amacı, Somatik Duygusal Çatışma Ölçeği’nin (SDÇÖ) Türkçe uyarlama ve geçerlik güvenirlik çalışmasının yapılmasıdır. Araştırmanın katılımcıları üniversite öğrencileri ve toplum örnekleminden oluşan 18-60 (24.74±9.13) yaş aralığındaki 193’ü kadın (%73.1) ve 71’i erkek (%26.9) olmak üzere toplam 264 kişiden oluşmaktadır. Test tekrar test güvenirliği için 43 üniversite öğrencisine üç hafta ara ile SDÇÖ ve ölçüt bağıntılı geçerlik için 60 üniversite öğrencisine SDÇÖ ile birlikte Kısa Semptom Envanteri (KSE) ve Sağlık Anksiyetesi Ölçeği (SAÖ) uygulanmıştır. Veriler Cronbach Alfa Katsayısı, Pearson momentler çarpımı korelasyon testi ve açımlayıcı faktör analizi (AFA) ile değerlendirilmiştir. Ölçeğin Cronbach Alfa katsayılarının .82 ila .90 arasında, test tekrar test korelasyonlarının ise .70 ila .89 arasında değiştiği saptanmıştır. Ölçüt bağıntılı geçerlik için yapılan korelasyon sonuçlarının ise .26 ila .70 arasında olduğu tespit edilmiştir. AFA bulgularına göre ölçeğin fa...
Bu çalışmanın amacı koronavirüs salgını sonrasında ortaya çıkan psikolojik semptomlardaki değişim... more Bu çalışmanın amacı koronavirüs salgını sonrasında ortaya çıkan psikolojik semptomlardaki değişimin psikolojik sağlamlık ve travma sonrası büyüme açısından incelenmesidir. Ayrıca bireylerin koronavirüs öncesi psikolojik semptomları ile sonrasındaki psikolojik semptomları arasındaki ilişkide psikolojik sağlamlığın aracı rolünün belirlenmesi hedeflenmiştir. Yöntem: 18-66 (31.93±11.57) yaş aralığındaki 553'ü (%76.7) kadın ve 168'i (%23.3) erkek olmak üzere toplam 721 kişilik toplum örnekleminden oluşan katılımcılara psikolojik semptom, psikolojik sağlamlık ve travma sonrası büyüme ölçekleri online olarak uygulanmıştır. Bulgular: Koronavirüs öncesi ve sonrası semptom puanlarındaki değişim yönüne göre oluşturulmuş gruplar arasındaki farklar incelendiğinde, psikolojik sağlamlık puanının değişim olmayan grup lehine, travma sonrası büyüme puanının ise olumlu değişim gösteren grup lehine diğer değişim gruplarından anlamlı düzeyde yüksek oldukları saptanmıştır. Koronavirüs öncesi ve sonrası semptom puan ortalamaları arasındaki ilişkide psikolojik sağlamlığın %5.7 ila %13 gibi değişen oranlarda semptom düzeylerini azaltıcı bir yönde aracılık etkisinin olduğu saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmada koronavirüs sürecinin toplamda bireylerin psikolojik semptomları üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğu görülmekle birlikte bazı bireylerin psikolojik semptom puanlarında değişimin olmadığı, bazı bireylerde ise semptom puanlarının düştüğü gözlenmiştir. Bu farklılığı oluşturan değişkenler olarak PS ile TSB'nin travmatik deneyimlerde iki ayrı yapı olarak değerlendirilebileceği görülmüştür. Bulgular koronavirüs salgını örneğinde PS'nin psikolojik semptomlarda bozulmaya karşı koruyucu bir faktör olduğunu diğer yandan ise TSB'nin oluşumunu engelleyen bir risk faktörü olarak değerlendirilebileceğini akla getirmektedir.
Bu çalışmada Çocuk Evleri’nde ve aileleriyle yaşayan ergenlerin psikolojik bozukluklar, duygu düz... more Bu çalışmada Çocuk Evleri’nde ve aileleriyle yaşayan ergenlerin psikolojik bozukluklar, duygu düzenleme ve bağlanma stilleri açısından karşılaştırılması, bağlanma stilleri ile psikolojik bozukluklar arasındaki ilişkide duygu düzenlemenin aracı rolünün incelenmesi amaçlanmıştır. Kolay örnekleme yöntemiyle belirlenen katılımcılar 14-19 (M=16,73; SS=1,08) yaş arasındaki, 80 tanesi Çocuk Evleri’nde, 111 tanesi aileleriyle yaşayan toplam 191 erkek ergenden oluşmuştur. Katılımcılara Ergenler İçin Psikolojik Bozukluklar Envanteri-Psikolojik Bozukluklar Formu (EPBE-PBF), İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) ve Duygu Düzenleme Ölçeği (DDÖ) uygulanmıştır. Çocuk Evleri’nde ve aileleriyle yaşayan ergenlerin sosyal fobi, hastalık kaygısı, sosyal istenirlik, yeniden değerlendirme ve kayıtsız bağlanma puanları açısından Çocuk Evleri’nde yaşayan ergenlerin lehine anlamlı düzeyde farklılık olduğu saptanmıştır. Sonuçlar psikolojik bozukluklar açısından değerlendirildiğinde iki grup arasında yalnızca sosyal ...
Abstract COVID-19 vaccination is considered to improve psychological well-being. The study result... more Abstract COVID-19 vaccination is considered to improve psychological well-being. The study results revealed that vaccinated individuals had higher life satisfaction scores and lower scores for depression, anxiety, hopelessness, and oversensitivity to somatic symptoms than those who were not vaccinated and that vaccination may have a positive effect on improving mental health.
International Journal of Social Sciences and Education Research, Jun 30, 2023
Bu çalışmada beden algısı, yaşam doyumu ve atılganlık arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve beden... more Bu çalışmada beden algısı, yaşam doyumu ve atılganlık arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve beden algısı ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide atılganlığın aracı rolünün tespit edilmesi amaçlanmıştır. Analiz sonuçlarına göre beden algısı ile yaşam doyumu, beden algısı ile atılganlık ve yaşam doyumu ile atılganlık arasında pozitif yönde anlamlı ilişkilerin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, aracılık analizi sonuçlarına göre beden algısı ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide atılganlığın kısmi düzeyde aracı rolünün olduğu görülmüştür. Çalışmanın ana değişkenlerinin sosyodemografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı değerlendirildiğinde, kadın katılımcıların beden algısı puanlarının erkek katılımcılardan düşük olduğu, evli katılımcıların yaşam doyumlarının bekar katılımcılardan yüksek olduğu ve önlisans mezunu katılımcıların yaşam doyumu düzeylerinin lise ve lisans mezunu katılımcılardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Mevcut araştırma sonuçlarının bireylerin beden algılarınının ve atılganlık düzeylerinin yaşam doyumları üzerindeki etkisinin anlaşılmasına olumlu yönde katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
The aim of the study was to examine the relationships between sleep quality, sleepiness, fatigue,... more The aim of the study was to examine the relationships between sleep quality, sleepiness, fatigue, resilience, and attention parameters in a sample consisting of university students. The study involved 123 university students aged between 18 and 33 years. A sociodemographic data form, the Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI), Epworth Sleepiness Scale (ESS), Fatigue Severity Scale (FSS), Depression, Anxiety, and Stress Scale (DASS 21), and the Brief Resilience Scale (BRS) were administered to the participants. Attention assessment was conducted using the Cognitrone (COG), Signal Detection (SIGNAL), Inhibition (INHIB), and Perception and Attention Functions Battery, part of the computerbased Vienna Test System (VTS). Results: Out of all the participants, 77.2% were female, and 22.8% were male, with an average age of 21.53 (SD = 2.54) years. A positive correlation was found between COG-Corrects and PSQI scores, and COG-Incorrects and DASS-Stress. There was a negative correlation between SIGNAL-Corrects and FSS. No correlation was revealed among sleep quality, sleepiness, fatigue, resilience variables, and reaction inhibition or divided attention. Furthermore, multiple regression analysis indicated that attention scores were predicted only by sleep quality and fatigue severity. Conclusions: Based on the study's findings, it is conceivable that situational factors such as sleep quality, sleepiness, and fatigue have a more significant impact on attention compared with constant variables such as depression, anxiety, stress, and resilience.
Self-regulation is defined as an individual's ability to control and regulate their own behavior;... more Self-regulation is defined as an individual's ability to control and regulate their own behavior; this skill, forming the foundation of social adjustment, influences one's ability to interact with their environment and manage relationships. Emotion regulation, on the other hand, involves the ability to manage emotional responses and is believed to establish a critical connection between social adjustment and self-regulation. In this study, the aim is to determine the mediating role of emotion regulation in the relationship between behavioral regulation, social skills, and social-emotional adjustment skills using two different models.The study included a total of 216 children aged 5 and 6. Data were collected using the Socio-Demographic Information Form, Emotion Regulation Scale (ERS), Child Behavior Rating Scale (CBRS), and Marmara Social-Emotional Adaptation Scale (MSEAS). When socio-demographic variables were evaluated in terms of social competence and social-emotional adjustment scores according to gender, significant differences were found in favor of girls. Significant differences were also found in favor of children with working mothers when evaluated based on the mother's employment status. There were moderate significant correlations found between emotion regulation, child behavior assessment, and social-emotional adjustment. According to the mediation analyses, there was a partial mediating effect of emotion variability/negativity and emotion regulation in the relationship between behavior regulation and social-emotional adjustment. Similarly, there was a partial mediating effect of emotion variability/negativity and emotion regulation in the relationship between social competence and social-emotional adjustment. It is thought that the finding that children's emotion regulation and emotion variability/negativity mediate the relationship between social-emotional adjustment, social competence, and behavior regulation will contribute to the literature.
Bu çalışmanın amacı Yalnızlık Damgası Ölçeği’nin (YDÖ) Türkçe’ye uyarlama ve geçerlik güvenirlik ... more Bu çalışmanın amacı Yalnızlık Damgası Ölçeği’nin (YDÖ) Türkçe’ye uyarlama ve geçerlik güvenirlik çalışmasının yapılmasıdır. Çalışma örnekleminin yaş aralığı 18 ile 57 (21.79±3.60) olan 285 (%59) kadın, 196 (%40.6) erkek ve 2 (%0.4) diğer olmak üzere toplam 483 üniversite öğrencisinden oluşmuştur. Psikoloji bölümü öğrencisi olan 33 kişilik bir katılımcı grubuna 3 hafta arayla test-tekrar test uygulaması yapılmıştır. Ölçüt geçerliliği kapsamında 239 katılımcıya YDÖ ile birlikte UCLA Yalnızlık Ölçeği, Depresyon-Anksiyete-Stres Ölçeği (DASS-21), Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği (KPSÖ) uygulanmıştır. Ölçeğin faktör yapısını belirlemek amacıyla açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri (AFA ve DFA) yapılmış, varimax döndürme yönteminin kullanıldığı AFA’da orijinal çalışmada olduğu gibi özdeğeri 1’in üzerinde olan iki boyutlu bir yapının oluştuğu saptanmıştır. DFA sonucunda ise iki faktörlü yapının herhangi bir modifikasyon yapılmadan doğrulandığı ve uyum indekslerinin kabul edilebilir ...
Bağlanma stilleri, savunma mekanizmaları ve kişilik bozukluklarının temelinde yatan kişilik inanç... more Bağlanma stilleri, savunma mekanizmaları ve kişilik bozukluklarının temelinde yatan kişilik inançlarının psikopatoloji ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, depresyon, obsesif-kompulsif ve anksiyete bozukluğu tanısı almış bir klinik grup ve klinik olmayan bir grupta bağlanma stilleri, savunma mekanizmaları ve kişilik inançları değişkenleri puanlarının karşılaştırılması ve bu değişkenler arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Çalışmaya 59'u klinik gruptan, 119'u klinik olmayan gruptan olmak üzere toplam 178 kişi katılmıştır. Katılımcılara Kişilik İnanç Ölçeği-Kısa Form (KİÖ-KF), Savunma Biçimleri Testi-40 (SBT-40) ve İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) uygulanmıştır. Kaçıngan, bağımlı, pasif-agresif, obsesif-kompulsif (OK), antisosyal, şizoid, paranoid ve borderline kişilik inanç puanları klinik grupta anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuşken olgun savunma puanlarının ise normal grupta anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmüştür. Öte yandan bağlanma stillerine göre iki grup arasında fark bulunmamıştır. Çoklu doğrusal regresyon analizi sonuçlarına göre bağlanma stilleri ve savunma mekanizmaları klinik grup için kişilik bozukluğu inançlarını %19,5 ila %33,5 ve klinik olmayan grup için %22,7 ila %46,9 aralığında yordamıştır. Sonuç olarak bulgular, bağlanma stillerinin ve savunma mekanizmalarının kişilik bozukluklarının etiyolojik nedenlerinin anlaşılmasına katkıda bulunabileceğini ve kişilik bozukluklarının tedavi süreçlerinde yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Anahtar sözcükler: Kişilik bozukluğu inançları, bağlanma stilleri, savunma mekanizmaları Attachment styles, defense mechanisms, and the underlying personality disorders' personality beliefs are considered to be closely related to psychopathology. The aim of this study is to compare the scores of attachment styles, defense mechanisms, and personality beliefs variables in a non-clinical group and a clinical group diagnosed with depression, obsessive-compulsive, and anxiety disorder and to examine the relationships between these variables. A total of 178 participated in the study, 59 of which were in the clinical group and 119 in the nonclinical group. The Personality Belief Questionnaire-Short Form (PBQ-SF), The Defense Style Questionnaire-40 (DSQ-40), and Relationship Scales Questionnaire (RSQ) were applied to the participants. Avoidant, dependent, passive-aggressive, obsessive-compulsive (OC), antisocial, schizoid, paranoid, and borderline personality belief scores were found to be higher in the clinical group, while mature defense scores were significantly higher in the nonclinical group. On the other hand, there was no difference between the two groups in terms of attachment styles. According to multiple linear regression analysis results, attachment styles and defense mechanisms predicted personality disorder beliefs in the range of 19.5% to 33.5% for the clinical group and 22.7% to 46.9% for the nonclinical group. In conclusion, the findings suggest that attachment styles and defense mechanisms may contribute to the understanding of the etiological causes of personality disorders and may be helpful in the treatment of personality disorders.
The aim of this study is to adapt the Smartphone Distraction Scale to Turkish and to examine its ... more The aim of this study is to adapt the Smartphone Distraction Scale to Turkish and to examine its psychometric properties. The participants of the study consisted of a community sample of 399 people, 288 (72.2%) women and 111 (27.8%) men, aged between 18-60 (27.14±10.89). In data collection, Sociodemographic Form (SF), Smartphone Distraction Scale-Turkish Version (SDS), Bergen Social Media Scale (BSMS), Emotion Regulation Questionnaire (ERQ), Current Symptoms Scale (CSS), and Perceived Multitasking Scale (PMS) were used. The data were analyzed through Cronbach alpha internal consistency coefficient, Pearson product-moment correlation test, item-total score correlation coefficients, confirmatory factor analysis to estimate the construct validity of the scale. Considering the internal consistency reliability of the scale, the Cronbach alpha reliability coefficient was found to be .88 for attention/impulsivity, .80 for alertness, .76 for multitasking, and .76 for emotion regulation. The...
Bu çalışmanın amacı sosyal fobi, bağlanma stilleri, kişilerarası ilişkiler ve benliğin ayrımlaşma... more Bu çalışmanın amacı sosyal fobi, bağlanma stilleri, kişilerarası ilişkiler ve benliğin ayrımlaşması arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve bağlanma stilleri ile sosyal fobi arasındaki ilişkide kişilerarası ilişkiler ve benliğin ayrımlaşmasının aracı rolünün belirlenmesidir. İstanbul ilinde yapılan araştırmaya, 18-70 yaş aralığında (30.60±11.66) olan 197 (%62.7) kadın ve 117 (%37.3) erkek olmak üzere toplam 314 kişi dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeği, Kişilerarası İlişki Boyutları Ölçeği, İlişki Ölçekleri Anketi ve Benliğin Ayrımlaşması Ölçeği kullanılmıştır. Paralel aracılık rolleri Hayes’in PROCESS makro eklentisiyle Bootstrap yöntemi temel alınarak test edilmiştir Korelasyon analizi sonuçlarına göre değişkenler arasında zayıf ve orta düzeyde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Aracılık analizi bulguları ise güvenli bağlanma ve sosyal fobi-kaygı arasındaki ilişkide onay bağımlılığı, başkalarına güven ve duygusal tepkiselliğin paralel aracılık etkisin...
This study aims to examine the relationships between the behavioral inhibition system (BIS)/behav... more This study aims to examine the relationships between the behavioral inhibition system (BIS)/behavioral activation system (BAS), depression, cognitive flexibility, and alexithymia, and to determine the mediator role of cognitive flexibility and alexithymia in the relationship between BIS/BAS and depression. Data were collected from a community sample, consisting of 1,275 people, 904 women (70.90%) and 371 (29.10%) men, aged 18–65 years. It was detected that the whole variables in this research were interrelated. Additionally, for the mediation analyses, two significant models in which were determined the mediator role of cognitive flexibility and alexithymia in the relationship between the dimensions of BIS‐Fear and BAS‐Reward and depression were created. Consequently, high BIS‐Fear and low BAS‐Reward were associated with susceptibility to depression through decreased cognitive flexibility and increased alexithymia. Moreover, it may be possible to identify which subdimensions of alex...
Borderline personality traits, which can be defined as complex and hard to manage clusters of mal... more Borderline personality traits, which can be defined as complex and hard to manage clusters of maladaptive symptoms related to relationships, self, affection, and impulsiveness, are known to have high comorbidity with psychological symptoms. Gray’s Reinforcement Sensitivity Theory (RST) is one of the important theories that is used in explaining psychopathology. However, research on this field is mainly based on the data collected from WEIRD (western, educated, industrialized, rich, and democratic) populations. Depending upon sample characteristics differences might be observed. Thus, based on existing literature, the research questions of the present study are (1) whether borderline personality feature severity significantly positively correlates with both psychological symptoms in Brief Symptom Inventory (BSI), and BIS and BAS; (2) will BIS and BAS mediate the relationship between borderline personality feature severity and psychological symptoms in the BSI in a sample of Turkish youth in accordance with the existing Western based literature. It is found that while the relationships between borderline personality feature severity and anxiety, interpersonal sensitivity, obsessive compulsive symptoms, and depression are mediated by BIS-anxiety, the relationship between borderline personality feature severity and depression, phobic anxiety, and hostility are mediated by BAS. Our findings are consistent with literature findings of Western studies, underlying the role of BIS and BAS which is shown to be culture-free in this study.
Amac: Bu calismada depresyon, kaygi ve stres belirtileri ile sosyal medya bagimliligi arasindaki ... more Amac: Bu calismada depresyon, kaygi ve stres belirtileri ile sosyal medya bagimliligi arasindaki iliskilerin ve bu degiskenlerin sosyal medya bagimliligini yordama duzeyinin tespit edilmesi amaclanmistir. Yontem: Arastirmanin orneklemi bir devlet universitesinin Saglik Hizmetleri Meslek Yuksekokulu’nda ogrenim goren 208’i kadin 73’u erkek olmak uzere toplam 281 kisiden olusmaktadir. Katilimcilara Demografik Bilgi Formu, Sosyal Medya Bagimliligi Olcegi-Yetiskin Formu (SMBO-YF) ve Depresyon Anksiyete Stres Olcegi (DASS) uygulanmistir. Bulgular: Demografik bilgiler ile sosyal medya bagimlilik olcegi puanlari karsilastirildiginda gunluk sosyal medya kullanimi disindaki degiskenler bakimindan farklilik olmadigi tespit edilmistir. Kullanilan sosyal medya uygulamalarina gore Instagram aplikasyonunu kullanan katilimcilarin kullanmayan katilimcilara gore daha yuksek sosyal medya bagimlilik puanlarina sahip olduklari saptanmistir. Regresyon analizi sonucunda, sirasiyla kaygi, gunluk sosyal me...
Bu calismanin amaci “Empati Becerisi Psiko Egitim Programi”nin 6 ve 7. sinif ogrencisi ustun zek... more Bu calismanin amaci “Empati Becerisi Psiko Egitim Programi”nin 6 ve 7. sinif ogrencisi ustun zekâli ergenler uzerindeki etkisini incelemektir. Arastirma grubu Enderun Yetenekli Cocuklar Merkezi'ne devam eden ve IQ puani 130 uzerinde olan 60 ogrenciden olusmaktadir. Bu ogrencilere Bryant (1982) tarafindan gelistirilen ve Yuksel (2003) tarafindan Turkceye adapte edilen Cocuklar Icin Empati Olcegi uygulanmistir. Ogrencilerden empati puanlari 10'un altinda olan 16 ogrenci secilmis ve secilen ogrenciler random bir sekilde deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrilmistir. Arastirmada on-test son-test kontrol gruplu desen kullanilmistir. Deney grubuna hazirlanmis olan empati egitim programi haftada bir defa bir saat olmak uzere toplam sekiz hafta uygulanmistir. Kontrol grubuna herhangi bir uygulama yapilmamistir. Arastirmanin verilerini analiz etmek amaciyla deney ve kontrol gruplar arasi empati puanlarinin karsilastirilmasi icin Mann-Whitney U testi, grup ici karsilastirma icin ...
Bu calismanin amaci yogun bir is hayati olan kadin yonetici akademisyen ve saglik calisanlarinin ... more Bu calismanin amaci yogun bir is hayati olan kadin yonetici akademisyen ve saglik calisanlarinin is ve aile ile ilgili dusunce ve tutumlarinin incelenmesidir. Katilimcilar 49 (%36,03) yonetici akademisyen ve 87 (%63,97) saglik calisani olmak uzere toplam 136 kadindan olusmaktadir. Katilimcilara arastirmacilar tarafindan hazirlanmis olan anket Ocak-Şubat 2018 tarihlerinde uygulanmistir. Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistiklerin yani sira Mann-Whitney U ve Ki-Kare testleri kullanilmistir. Erkeklerle esit firsatlara sahip olmama, isleriyle ilgili hata yaptiklarinda erkeklerden daha cok elestirilme, calisma hayati nedeniyle daha az cocuk sahibi olmayi tercih etme, ayni maddi gelire sahip olma durumunda ev hanimligini tercih edecek olma, is hayatindaki yogunlugun esleriyle iliskilerini ve annelik sorumluluklarini olumsuz etkilenmesi gibi dusunce ve tutumlarda her iki grup arasinda istatistiksel olarak anlamli duzeyde bir farklilik saptanmistir. Ayrica siddet ve mobbinge m...
Objective: The aim of this study is to examine the relationship between psychological disorders a... more Objective: The aim of this study is to examine the relationship between psychological disorders and early maladap-tive schemas, the predictive level of early maladaptive schemas for psychological disorders, and the moderating role of gender in the relationship between early maladaptive schemas and psychological disorders. Methods: The participants determined by the cluster sampling method consisted of 412 high school students, 230 (55.8%) female, 182 (44.2%) male, in the range of 14-18 years. Psychological Disorders for Adolescents-Psychological Disorders Form (PDIA-PDF) and Young Schema Questionnaire-Short Form 3 (YSQ-S3) were applied to participants. Results: According to regression analysis, the schema domains that predict the most for psychological disorders are discon-nection/rejection, impaired autonomy/performance, other-directedness, and vigilance/inhibition. In the mediation analysis related to the regulatory role of gender, while the level of disconnection/rejection schema area has a role to increase the level of attention deficit, depression, panic, generalized anxiety and obsessive-compulsive disorders in females; the same scheme area has a role to increase the level of conduct disorder in males. In addition, the impaired autonomy/performance schema area is another schema area that increased conduct disorder in males. Conclusion: In this study, it is detected that early maladaptive schemas predict psychological disorders and gender has a moderating role in the relationship between early maladaptive schemas and psychological disorders. It is thought that determining the moderating role of gender will be beneficial for the treatment of psychological disorders and will contribute to preparing gender specific early intervention programs.
Investigation of the effects of coronavirus and social isolation on psychological symptoms in ter... more Investigation of the effects of coronavirus and social isolation on psychological symptoms in terms of psychological resilience and coping styles SUMMARY Objective: IThe aim of this study is to determine the psychological symptoms scores, before and after the corona virus pandemic (COVID-19), and social isolation. Furthermore, it aims to examine the relationships between psychological symptom scores emerging after COVID-19 and social isolation, and styles of coping with stress, psychological resilience scores, and perceptions, and attitudes regarding COVID-19 and social isolation; and to determine to predict the level of psychological symptoms of these three variables. Method: It was applied online psychological symptoms, psychological resilience, stress coping scales and questions regarding COVID-19 to the participants, who consisted of 1245 people, 1212 female (81.3%) and 233 (18.7%) male, between the ages of 18-74. Results: A high level of significant difference was found in favor of after COVID-19 symptom scores between the participants' mean psychological symptom scores before and after COVID-19 and social isolation. They were determined significant correlations between symptom scores after COVID-19 and psychological resilience, coping styles with stress and perceptions and attitudes regarding COVID-19. It was predicted range from 23.8% to 40.2% the psychological symptoms, by psychological resilience, dysfunctional coping with stress, and the level of perception and attitudes regarding COVID-19. Discussion: While COVID-19 and social isolation and dysfunctional coping with stress have a disruptive effect on the psychological symptoms of individuals, psychological resilience has a protective effect. This study is thought to will contribute to the psychological intervention plans to be applied intended to the psychological effects of the COVID-19.
Bu araştırmanın amacı, Somatik Duygusal Çatışma Ölçeği’nin (SDÇÖ) Türkçe uyarlama ve geçerlik güv... more Bu araştırmanın amacı, Somatik Duygusal Çatışma Ölçeği’nin (SDÇÖ) Türkçe uyarlama ve geçerlik güvenirlik çalışmasının yapılmasıdır. Araştırmanın katılımcıları üniversite öğrencileri ve toplum örnekleminden oluşan 18-60 (24.74±9.13) yaş aralığındaki 193’ü kadın (%73.1) ve 71’i erkek (%26.9) olmak üzere toplam 264 kişiden oluşmaktadır. Test tekrar test güvenirliği için 43 üniversite öğrencisine üç hafta ara ile SDÇÖ ve ölçüt bağıntılı geçerlik için 60 üniversite öğrencisine SDÇÖ ile birlikte Kısa Semptom Envanteri (KSE) ve Sağlık Anksiyetesi Ölçeği (SAÖ) uygulanmıştır. Veriler Cronbach Alfa Katsayısı, Pearson momentler çarpımı korelasyon testi ve açımlayıcı faktör analizi (AFA) ile değerlendirilmiştir. Ölçeğin Cronbach Alfa katsayılarının .82 ila .90 arasında, test tekrar test korelasyonlarının ise .70 ila .89 arasında değiştiği saptanmıştır. Ölçüt bağıntılı geçerlik için yapılan korelasyon sonuçlarının ise .26 ila .70 arasında olduğu tespit edilmiştir. AFA bulgularına göre ölçeğin fa...
Bu çalışmanın amacı koronavirüs salgını sonrasında ortaya çıkan psikolojik semptomlardaki değişim... more Bu çalışmanın amacı koronavirüs salgını sonrasında ortaya çıkan psikolojik semptomlardaki değişimin psikolojik sağlamlık ve travma sonrası büyüme açısından incelenmesidir. Ayrıca bireylerin koronavirüs öncesi psikolojik semptomları ile sonrasındaki psikolojik semptomları arasındaki ilişkide psikolojik sağlamlığın aracı rolünün belirlenmesi hedeflenmiştir. Yöntem: 18-66 (31.93±11.57) yaş aralığındaki 553'ü (%76.7) kadın ve 168'i (%23.3) erkek olmak üzere toplam 721 kişilik toplum örnekleminden oluşan katılımcılara psikolojik semptom, psikolojik sağlamlık ve travma sonrası büyüme ölçekleri online olarak uygulanmıştır. Bulgular: Koronavirüs öncesi ve sonrası semptom puanlarındaki değişim yönüne göre oluşturulmuş gruplar arasındaki farklar incelendiğinde, psikolojik sağlamlık puanının değişim olmayan grup lehine, travma sonrası büyüme puanının ise olumlu değişim gösteren grup lehine diğer değişim gruplarından anlamlı düzeyde yüksek oldukları saptanmıştır. Koronavirüs öncesi ve sonrası semptom puan ortalamaları arasındaki ilişkide psikolojik sağlamlığın %5.7 ila %13 gibi değişen oranlarda semptom düzeylerini azaltıcı bir yönde aracılık etkisinin olduğu saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışmada koronavirüs sürecinin toplamda bireylerin psikolojik semptomları üzerinde olumsuz bir etkisinin olduğu görülmekle birlikte bazı bireylerin psikolojik semptom puanlarında değişimin olmadığı, bazı bireylerde ise semptom puanlarının düştüğü gözlenmiştir. Bu farklılığı oluşturan değişkenler olarak PS ile TSB'nin travmatik deneyimlerde iki ayrı yapı olarak değerlendirilebileceği görülmüştür. Bulgular koronavirüs salgını örneğinde PS'nin psikolojik semptomlarda bozulmaya karşı koruyucu bir faktör olduğunu diğer yandan ise TSB'nin oluşumunu engelleyen bir risk faktörü olarak değerlendirilebileceğini akla getirmektedir.
Bu çalışmada Çocuk Evleri’nde ve aileleriyle yaşayan ergenlerin psikolojik bozukluklar, duygu düz... more Bu çalışmada Çocuk Evleri’nde ve aileleriyle yaşayan ergenlerin psikolojik bozukluklar, duygu düzenleme ve bağlanma stilleri açısından karşılaştırılması, bağlanma stilleri ile psikolojik bozukluklar arasındaki ilişkide duygu düzenlemenin aracı rolünün incelenmesi amaçlanmıştır. Kolay örnekleme yöntemiyle belirlenen katılımcılar 14-19 (M=16,73; SS=1,08) yaş arasındaki, 80 tanesi Çocuk Evleri’nde, 111 tanesi aileleriyle yaşayan toplam 191 erkek ergenden oluşmuştur. Katılımcılara Ergenler İçin Psikolojik Bozukluklar Envanteri-Psikolojik Bozukluklar Formu (EPBE-PBF), İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) ve Duygu Düzenleme Ölçeği (DDÖ) uygulanmıştır. Çocuk Evleri’nde ve aileleriyle yaşayan ergenlerin sosyal fobi, hastalık kaygısı, sosyal istenirlik, yeniden değerlendirme ve kayıtsız bağlanma puanları açısından Çocuk Evleri’nde yaşayan ergenlerin lehine anlamlı düzeyde farklılık olduğu saptanmıştır. Sonuçlar psikolojik bozukluklar açısından değerlendirildiğinde iki grup arasında yalnızca sosyal ...
Abstract COVID-19 vaccination is considered to improve psychological well-being. The study result... more Abstract COVID-19 vaccination is considered to improve psychological well-being. The study results revealed that vaccinated individuals had higher life satisfaction scores and lower scores for depression, anxiety, hopelessness, and oversensitivity to somatic symptoms than those who were not vaccinated and that vaccination may have a positive effect on improving mental health.
Uploads
Papers by Yıldız BİLGE