Papers by Prof. Dr. Ahmet OCAK

Bu araştırmanın amacı üniversite düzeyinde eğitim-öğretim gören öğrencilerin tasavvuf tarihinin v... more Bu araştırmanın amacı üniversite düzeyinde eğitim-öğretim gören öğrencilerin tasavvuf tarihinin ve düşünce dünyamızın önemli şahsiyetlerinden biri olan Hoca Ahmet Yesevi ile ilgili algı ve bilgi düzeylerini belirlemektir. Bu amaçla çalışmaya Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesindeki Türkçe konuşan Devletler ve Topluluklardan gelen öğrencilerden veri toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından hazırlanan on soruluk bir anket kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre: Türk Dünyasının manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %30, Kazakların manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %53.0, Özbeklerin manevi lideri olduğunu ifade edenlerin oranı %11 ve fikrim yok diyenlerin oranı %6 sı seviyesinde olduğu tespiti yapılmıştır. Yesevi'lik dersini aldıkları halde Divan-ı Hikmet'i okuyanların oranı %2.3, okumayanların oranı %97,7 olarak bulunmuştur. Yesevi türbesini katılımcıların %100 ziyaret ettiği tespit edilmiştir. Türbeyi ziyaret etmelerinin nedenleri ise %93 inanç ağırlıklı ziyaret olduğu tespit edilmiştir. Gündelik hayatta Yesevi öğretisine dikkat edenlerin oranı % 2.3 olarak bulunmuştur. Yesevi felsefesinin Türk dünyasını birleştirici etkisini düşünenlerin oranı ise % 37.3 olduğu tespiti yapılmıştır. Makalenin sonunda Yesevi'liğin Türk Dünyasında öğretilmesine, anlaşılmasına ve yorumlanmasına yönelik birtakım öneriler yapılmıştır. Bu çalışmanın Yesevi ile ilgili çalışmalara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
XI. y.y. İslâm dünyasına bakıldığında, bir dağınıklık ve karışıklığın olduğu gözlenir. İslâm âlem... more XI. y.y. İslâm dünyasına bakıldığında, bir dağınıklık ve karışıklığın olduğu gözlenir. İslâm âlemi Abbasî, Fâtım î ve Em evî Halifeliği olm ak üzere üç başlı bir görünüm arzetmekte, O rtadoğu'da A bbasî Halifeliğinin temsil ettiği m erkezî hüküm etin otoritesi yok olm a noktasına gelm iş bulun m akta idi. Birtakım m elikler tarafından idare edilen İslâm ülkeleri, bu kişilerin birbirlerini ezmek ve halkı soym akta âdeta yarıştıkları alanlar hali ne gelmişti. Siyasî yapıdaki bu kargaşa yanında, sosyal alanda da karışıklıklar ortaya çıkmış, Karm atîlik ve Bâtınîlik gibi birtakım m ezhepler insanların zihinlerini çelm eğe ve kendi taraflarına çekerek halkı birbirlerine düşürm eğe başlam ıştı.

Selçuklu devrinin önemli bir devlet adamı olan Nizâmülmülk, 29 sene süren vezirlik hayatı ile dev... more Selçuklu devrinin önemli bir devlet adamı olan Nizâmülmülk, 29 sene süren vezirlik hayatı ile devrine etki etmiş bir şahsiyettir. Küçük yaşta öksüz kalan Nizâmülmülk, babasının terbiyesinde büyümüş, devrin geçerli ilimlerini tahsil ederek ilmî sahada kendisini yetiştirmişti. Daha sonra Gazneli ve Selçuklu devlet adamlarının yanında çalışmış, sonunda Alparslan'a arkasından da Sultan Melikşah'a vezir olmuştu. Nizâmülmülk, gerek tahsil hayatı boyunca öğrendikleri gerekse idarî hizmetlerde edindiği tecrübeleri şahsi kabiliyetiyle birleştirerek başarılı bir yöneticide olması gereken vasıfları şahsında toplamıştı. O, devletin devamı ve idarenin sağlamlığı için sûfîler ve din adamların dayanma gereğini görerek, bu zümrelere fazlaca ilgi göstermiş onların faaliyetleri için medrese, hangah ve ribatlarlar inşa ettirmiştir. Bu konuda en büyük başarısı Alparslan'ın izniyle inşa ettirdiği Nizâmiye Medreseleri'dir. Bu medreselerle birlikte Selçukluların devlet politikalarına uygun olarak Sünnî İslâm anlayışının güçlenmesi sağlanmış, aynı zamanda devletin ihtiyaç duyduğu insan kaynağı da buralardan karşılanmıştır. Şiî Fâtımîlerin İslâm dünyasında yarattığı olumsuz etkiler de bu medreseden yetişen şahıslar tarafından engellenmiştir. Nizâmülmülk, yönetimde edindiği tecrübe sonucunda, bu konuda eser veren Mâverdî, Cüveynî ve Gazâlî gibi siyaset bilimcilerden farklı bir yol izlemiştir. O, Mâverdî ve Cüveynî gibi hilafeti savunmamış, Gazâlî gibi hilafeti kabul eden fakat saltanatı da reddetmeyen bir görüş geliştirmemiştir. Bağlı bulunduğu sultanların tarihten gelen kültür kodlarına uygun saltanat fikrini savunarak bunu İslâmî değerlerle bezemesini bilmiştir. Bu açıdan önem arz eden "Siyâsetnâme" adlı eserini telif etmiştir. Eserinde yönetimin inceliklerini gösterme yanında zengin bir tarihi malzeme de sunmuştur. Abstract Nizam al-Mulk was one of the most crucial characters of the Seljukite Empire. His career as a vizier, which lasted twenty-nine years, affected his time. He was orphaned when he was a little child. His father brought up him. He improved himself in the field of science by receiving an education in the up to date sciences of his time. After he worked beside Gaznavid and Seljukite statesmen, he had become the vizier of Alparslan and Malikshah. Nizam al-Mulk compounded his education and his experiences as a statesman with his personal skills. He collected all the necessary skills to be a successful statesman in his personality. He noticed the importance of Sufis and men of religion for the continuum of state and the well structure of its institutions and he was closely interested in these groups. He founded madrassas, hangahs, ribats for the activities of the Ulama and Sufis. Madrassas of Nizamiyye, which he made built with the permission of Alparslan, were the most important achievement of his attempts on this issue. They strengthened the Sunni school of Islam in accordance with the policies of Seljukite state. Furthermore, they enabled the Seljuks with qualified human source. The scholars who were educated in those madrassas condemned the negative impacts of Shi'ite Fatimid on the Islamic World. Nizam al-Mulk, as a result of his experiences in administration, followed a different path in political sciences than Maverdi, Juvayni and Gazali. He did not support Caliphate like Maverdi and Juvayni did. In addition, he did not follow a perception that accepted Chaliphate but not reject Sultanate. He supported a thought of Sultanate that relied on the cultural background of the sultans under whom he worked. Additionally, he glamourized that idea of sultanate with Islamic values. He wrote Siyasetname, which was an important opus in this sense. He both elaborated the governing and offered a wide range of historical sources in his work. • Keywords Nizam al-Mulk, Seljuks, Gazali, Nizamiyye Madrassas, Chaliphate Nizâmülmülk'ün Dinî ve Fikrî Hayatı| 34 GİRİŞ Selçuklu tarihinin önemli şahsiyetlerinden ve devlet adamlarından biri olan Nizâmülmülk, 29 sene devam eden vezirlik süresince yaptığı icraatlarla Selçuklu tarihine damgasını vurmuştur. Tus'da bir dikhanın oğlu olarak dünyaya gelen Nizâmülmülk, babasının önce servetini sonra hanımını kaybetmesi üzerine yoksul ve öksüz birisi olarak sütannenin yanında büyüdü. Babasının ilmi sevmesi ve ilgisi sebebiyle küçük yaşlarda Kur'an-ı Kerim'i ezberledi, hadis dinledi, Şafiî fıkhını ve devrin diğer geçerli ilimleri tahsil etti; dönemin mutasavvıflarının sohbetlerine katılarak onlardan istifade etti ve dostluklar kurdu. Maişetini kazanmak için önce Gazneliler'in Horasan valisi Ebu'l-Fazl Sûrî'nin yanında çalışarak idarî işlerde tecrübe sahibi oldu. Dandanakan savaşından sonra Horasan Selçuklular'ın hâkimiyetine geçince Selçuklular'ın hizmetine girdi. Çağrı Bey'in Belh'deki işlerine bakan Ebû Ali b. Şâdân'ın yanında çalışarak idari işlerdeki tecrübesini daha da artırdı. Bu şahıs vefatından önce onu Sultan Alparslan'a tavsiye etti. Onun ölümünden sonra Alparslan'ın yanında çalışmaya başladı ve sonra ona vezir oldu. 1

Assassins as a Terrorist Organization and their Activities in the Saljuqid State. Even though ass... more Assassins as a Terrorist Organization and their Activities in the Saljuqid State. Even though assassins are a branch of Shiism, it is mainly known with Hasan Sabbah. Sabbah was bom in the Saljuqid state and was raised as a devout Shia. He went to Egypt to meet with Caliph Mustansıİ and got novel informationfrom him. Then, he retumed to the Saljuqid lands and initiated a new movement. The main objecfive of this mavement was to improve Shiism and to demonstrate that the Saljuqid state and the Sunni Caliph, resided in Baghdad, as illegitimate. Assassins interpreted Islamic principles according to their own purposes and explained these principles with heterodox explanations. In order to reach the ir_ targets, they utilized violence and terror as instruments and killed any individual that did not share their beliefs from different segment of society. Chaos and terror that were initiated by them caused many problems and suffering in the Islamic world.

Üç ilahî din açısından da kutsal kabul edilen Kudüs'ün Müslümanlar tarafından fethedilmesinden so... more Üç ilahî din açısından da kutsal kabul edilen Kudüs'ün Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra başlayan ve XI. yy'da İslâm dünyasına yönelen büyük çaplı askerî müdahaleye Haçlı seferleri denmiştir. Bu seferler görünüşte Kudüs'ü kurtarmak maksadına yönelik olsa da, Avrupa'nın o dönemdeki siyasî, sosyal ve dinî problemlerine çözüm bulmak maksadıyla başlatılmıştır. Özellikle Hıristiyanlar arasındaki mezhep ihtilafları ve güç mücadeleleri için bir kılıf olarak kullanılmıştır. Bu seferler, sonradan gerçek amacından saparak emperyalist bir amaca yönelmiş ve İslam dünyası açısından tam bir yıkıma dönüşmüştür. Haçlılara karşı en büyük mücadele de bölgedeki Türk devleti ve beyliklerince verilmiştir. İki asır boyunca devam eden Haçlı seferlerinden özellikle birincisi İslâm dünyası, dördüncüsü ise Hıristiyan dünyası açısından büyük yıkıma sebep olmuştur. Haçlı seferleri İslam dünyasında önemli ölçüde güç kaybı ve tahribata yol açarken, Batı dünyası açısından hem iç problemlerden kurtulma, hem de Müslümanlardan bilim ve teknoloji konusunda birçok şey öğrenerek Batı'ya taşıma sonucunda karlı bir şekle dönüşmüştür.
Uploads
Papers by Prof. Dr. Ahmet OCAK