Cankiri Karatekin Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi
Dünya genelinde son 15-20 yıldır küresel siyasi ve ekonomik belirsizliğe sebep olan önemli gelişm... more Dünya genelinde son 15-20 yıldır küresel siyasi ve ekonomik belirsizliğe sebep olan önemli gelişmeler (11 Eylül Saldırısı, 2008 Küresel Finansal Kriz, Arap Baharı, Brexit oylaması, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, mülteci krizi, Rusya-Ukrayna Savaşı vb.) yaşanmaktadır. Dünya hızla değişirken bu tür gelişmeler siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar yaratarak ulusal ve küresel boyutta ekonomi politika belirsizliğinde artışa yol açmaktadır. Ekonomik politika belirsizliğindeki bu artış ulusların ekonomik büyümeleri başta olmak üzere sermaye hareketleri, borsa, yatırım, istihdam gibi ekonominin temel değişkenleri üzerinde doğrudan ya da dolaylı şekilde etkili olabilmektedir. Bu çalışmada, ekonomik politika belirsizliğinin ekonomik büyüme üzerinde etkili olup olmadığı ampirik olarak incelenmektedir. Çalışmanın örneklemini düzenli veri setine ulaşılan 14 yüksek gelirli ekonominin 1997-2020 dönemi verileri oluşturmaktadır. Panel veri analiz yöntemlerinin kullanıldığı çalışmada bulgular, ekonomik pol...
Bu çalışma, Neo-Fisher bir para politikasının politik önermelerinin Türkiye ekonomisi için geçerl... more Bu çalışma, Neo-Fisher bir para politikasının politik önermelerinin Türkiye ekonomisi için geçerli olup olmayacağını analiz etmeyi amaçlamış olup; Türkiye’de TCMB’nin uyguladığı faiz politikalarının sıkça tartışılıyor olması, çalışmanın temel motivasyonunu oluşturmaktadır. Uzun dönem kalıcı faiz şoklarının enflasyon beklentilerini artırabileceği ve Türkiye’de Neo-Fisher Etkisi’nin geçerli olabileceği temel varsayımından hareketle, Türkiye ekonomisine ait 2002-2017 dönemini kapsayan veriler kullanılarak, geleneksel ve yapısal kırılmalı birim kök testleri yapılmış, ardından Autoregressive Distributed Long Bound Test (ARDL modeli) kullanılarak değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi araştırılmıştır. Analizde iki farklı model oluşturulmuştur. İlk model için sonuçlar Türkiye’de kısa dönemde Fisher Etkisinin geçerli olabileceğini ortaya koymuştur. İkinci modelde ise uzun dönem faizlerin yüksek kalmasının enflasyon beklentilerini artırmak suretiyle, enflasyonist etki doğuracağı ve Neo-...
Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan tüm ülkeler makroekonomik performanslarında istikrara day... more Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan tüm ülkeler makroekonomik performanslarında istikrara dayalı sürdürülebilir bir büyüme ivmesini yakalamayı hedeflemektedirler. Bu çalışmada Autoregressive Distributed Lag Bounds Test (ARDL modeli) ile Türkiye ekonomisinin 2006-2021 dönemi çeyreklik verilerinden faydalanarak enflasyon, faiz, döviz kuru değişkenlerinin ekonomik büyüme performansı üzerine etkileri kısa ve uzun dönem analizlerle birlikte araştırılmıştır. Bulgular; uzun dönemde politika faizi ile büyüme arasında negatif ve istatistiki açıdan anlamlı bir ilişkiye işaret ederken; enflasyon ve reel kur ile büyüme arasında istatistiki açıdan anlamlı bir ilişkinin yokluğuna işaret etmektedir. Kısa dönem bulguları ise; enflasyon ve politika faizi ile büyüme arasında istatistiki olarak anlamlı ve negatif bir ilişkinin varlığı; reel kur ve büyüme arasında istatistiki açıdan anlamlı ve pozitif bir ilişkinin varlığını göstermektedir.
Bu çalışmada kurala dayalı ve ihtiyari para politikası tartışmalarından hareketle 2006-2021 dönem... more Bu çalışmada kurala dayalı ve ihtiyari para politikası tartışmalarından hareketle 2006-2021 dönemi baz alınarak, Türkiye’de Taylor Kuralı dahilinde para politikasının enflasyon açığı, üretim açığı ve kur açığı değişkenleri ile ilişkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Söz konusu değişkenlerden sapmalar yaşandığında kısa vadeli faiz oranlarının nasıl seyir izlediği ARDL Sınır testi modeli ile incelenmiştir. İki modele dayanan analizin ilk modelinde Geleneksel Taylor Kuralı, ikinci modelinde ise döviz kurunun da dahil edildiği Genişletilmiş Taylor Kuralı incelenmiş; ilk model için faiz oranları ile üretim açığı arasında anlamı bir ilişki saptanmazken, enflasyon açığı ile faiz oraları arasında negatif bir ilişki bulgulanmıştır. Bu bulgu TCMB’nin politika faizinde fiyat istikrarını göz etmediği şeklindedir. Döviz kurunun da analize dahil edildiği ikinci modelde ise politika faizi ile üretim açığı arasında pozitif ve istatistiki açıdan anlamlı bir ilişki; politika faizi kur açığı arasında neg...
Euro bolgesi borc krizi ilk olarak Yunanistan'da ortaya cikmistir. AB ulkeleri, Mayis 2010... more Euro bolgesi borc krizi ilk olarak Yunanistan'da ortaya cikmistir. AB ulkeleri, Mayis 2010'da Yunanistan’i iflastan kurtarmak icin IMF destekli bir plan yururluge koysalar da aralarinda yasadiklari anlasmazliklar ve surecin uzun olmasi gibi nedenlerle, krizin diger ulkelere yayilmasi onleyememislerdir. Bu surec icerisinde borc krizi Irlanda, Portekiz Ispanya ve Italya gibi cevre ulkelere yayilmistir. Borc krizi sureci, AB kurumlarinin krizin cozumune yonelik para ve maliye politikalarini etkili gostermistir. Kriz bu surecte Yunanistan ile baslayip zamanla tum Avrupa’ya yayilmis Euro bolgesini devaminin sorgulanmasina neden olan bir krize donusmustur. Cunku Yunanistan'in borcunun buyuk bir kismi yabanci kreditorlere ait olunca bu krizin yayilma etkisi de daha cok olmustur. Ozetlemeye calistigimiz bu olaylar Euro Bolgesini uzun suren bir ekonomik durgunluga ve deflasyona (Stag-Deflasyon) suruklemistir. Euro Bolgesinde finansal piyasalarin bolunmuslugu, banka bilancolarini...
Uluslararasi ekonomik isbirligini kurmak ve guclendirmek, uluslararasi ticareti kolaylastirarak d... more Uluslararasi ekonomik isbirligini kurmak ve guclendirmek, uluslararasi ticareti kolaylastirarak dengeli buyumeyi gerceklestirmek ve odemeler dengesine ait problemleri cozmek amaciyla olusturulan Uluslararasi Para Fonu (IMF)’nun kuresel gelismelere paralel olarak, zaman icinde ulkelerin ekonomik sorunlarini cozumleme adina ustlendigi rol de degismistir. Kurulusunda uye ulkelerde kur istikrarini saglamak ve daha cok odemeler dengesi problemlerini cozumleme amacli politikalar uygulayan IMF'nin, ozellikle Bretton Woods sabit doviz kurlari sisteminin sona ermesiyle birlikte, ustlendigi rolunde onemli degismeler olmustur. Ozellikle 1980 sonrasinda iktisadi sorun yasayan ulkelere yonelik yazmis oldugu istikrar programi receteleri ile etkinligini git gide artiran IMF, kuresellesme surecine bagli olarak yasanan finansal krizlerde kendini kriz yoneticisi olarak gormustur. Bu calismanin amaci; kuresel, bolgesel ve ulusal duzeyde degisen iktisadi sartlara bagli olarak, IMF'nin kurulusu...
2008 yılında ABD'de başlayıp tüm dünyaya yayılan finansal kriz, sadece gelişmekte olan ülkeleri d... more 2008 yılında ABD'de başlayıp tüm dünyaya yayılan finansal kriz, sadece gelişmekte olan ülkeleri değil, aynı zamanda gelişmiş ülkeleri de zor bir sürece sokmuş ve para politikası açısından iktisat literatürüne yenilikler getirmiştir. Türev piyasalarda ortaya çıkarak sadece finansal sektörü değil reel sektörü de etkisi altına almasıyla diğer krizlerden farklıdır. Bu krizle birlikte hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler, farklı şekillerde etkilenerek farklı deneyimler kazanmıştır. Söz konusu kriz, gelişmekte olan ülkeleri enflasyonist bir sürece sokmuşken, gelişmiş ülkeleri deflasyon problemiyle karşı karşıya bırakmıştır. Dolayısıyla gelişmiş ülkeler yaşadıkları deflasyondan kurtulabilmek, ekonomik canlanma sağlayabilmek için, miktarsal genişleme gibi geleneksel olmayan para politikalarına başvurmuşlar, bu ise küresel likidite fazlası oluşmasına neden olmuştur. Küresel likidite fazlasının gelişmekte olan ülkelere yönelmesi ise fiyat istikrarlarını bozarak enflasyonist bir sürece girmelerine neden olmuştur. Bu bağlamada çalışmanın amacı 2008 Finansal Krizi sonrası gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin uyguladıkları geleneksel olmayan para politikası üzerine teorik bir çerçeve çizmektir.
Cankiri Karatekin Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi
Dünya genelinde son 15-20 yıldır küresel siyasi ve ekonomik belirsizliğe sebep olan önemli gelişm... more Dünya genelinde son 15-20 yıldır küresel siyasi ve ekonomik belirsizliğe sebep olan önemli gelişmeler (11 Eylül Saldırısı, 2008 Küresel Finansal Kriz, Arap Baharı, Brexit oylaması, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı, mülteci krizi, Rusya-Ukrayna Savaşı vb.) yaşanmaktadır. Dünya hızla değişirken bu tür gelişmeler siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar yaratarak ulusal ve küresel boyutta ekonomi politika belirsizliğinde artışa yol açmaktadır. Ekonomik politika belirsizliğindeki bu artış ulusların ekonomik büyümeleri başta olmak üzere sermaye hareketleri, borsa, yatırım, istihdam gibi ekonominin temel değişkenleri üzerinde doğrudan ya da dolaylı şekilde etkili olabilmektedir. Bu çalışmada, ekonomik politika belirsizliğinin ekonomik büyüme üzerinde etkili olup olmadığı ampirik olarak incelenmektedir. Çalışmanın örneklemini düzenli veri setine ulaşılan 14 yüksek gelirli ekonominin 1997-2020 dönemi verileri oluşturmaktadır. Panel veri analiz yöntemlerinin kullanıldığı çalışmada bulgular, ekonomik pol...
Bu çalışma, Neo-Fisher bir para politikasının politik önermelerinin Türkiye ekonomisi için geçerl... more Bu çalışma, Neo-Fisher bir para politikasının politik önermelerinin Türkiye ekonomisi için geçerli olup olmayacağını analiz etmeyi amaçlamış olup; Türkiye’de TCMB’nin uyguladığı faiz politikalarının sıkça tartışılıyor olması, çalışmanın temel motivasyonunu oluşturmaktadır. Uzun dönem kalıcı faiz şoklarının enflasyon beklentilerini artırabileceği ve Türkiye’de Neo-Fisher Etkisi’nin geçerli olabileceği temel varsayımından hareketle, Türkiye ekonomisine ait 2002-2017 dönemini kapsayan veriler kullanılarak, geleneksel ve yapısal kırılmalı birim kök testleri yapılmış, ardından Autoregressive Distributed Long Bound Test (ARDL modeli) kullanılarak değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi araştırılmıştır. Analizde iki farklı model oluşturulmuştur. İlk model için sonuçlar Türkiye’de kısa dönemde Fisher Etkisinin geçerli olabileceğini ortaya koymuştur. İkinci modelde ise uzun dönem faizlerin yüksek kalmasının enflasyon beklentilerini artırmak suretiyle, enflasyonist etki doğuracağı ve Neo-...
Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan tüm ülkeler makroekonomik performanslarında istikrara day... more Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan tüm ülkeler makroekonomik performanslarında istikrara dayalı sürdürülebilir bir büyüme ivmesini yakalamayı hedeflemektedirler. Bu çalışmada Autoregressive Distributed Lag Bounds Test (ARDL modeli) ile Türkiye ekonomisinin 2006-2021 dönemi çeyreklik verilerinden faydalanarak enflasyon, faiz, döviz kuru değişkenlerinin ekonomik büyüme performansı üzerine etkileri kısa ve uzun dönem analizlerle birlikte araştırılmıştır. Bulgular; uzun dönemde politika faizi ile büyüme arasında negatif ve istatistiki açıdan anlamlı bir ilişkiye işaret ederken; enflasyon ve reel kur ile büyüme arasında istatistiki açıdan anlamlı bir ilişkinin yokluğuna işaret etmektedir. Kısa dönem bulguları ise; enflasyon ve politika faizi ile büyüme arasında istatistiki olarak anlamlı ve negatif bir ilişkinin varlığı; reel kur ve büyüme arasında istatistiki açıdan anlamlı ve pozitif bir ilişkinin varlığını göstermektedir.
Bu çalışmada kurala dayalı ve ihtiyari para politikası tartışmalarından hareketle 2006-2021 dönem... more Bu çalışmada kurala dayalı ve ihtiyari para politikası tartışmalarından hareketle 2006-2021 dönemi baz alınarak, Türkiye’de Taylor Kuralı dahilinde para politikasının enflasyon açığı, üretim açığı ve kur açığı değişkenleri ile ilişkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Söz konusu değişkenlerden sapmalar yaşandığında kısa vadeli faiz oranlarının nasıl seyir izlediği ARDL Sınır testi modeli ile incelenmiştir. İki modele dayanan analizin ilk modelinde Geleneksel Taylor Kuralı, ikinci modelinde ise döviz kurunun da dahil edildiği Genişletilmiş Taylor Kuralı incelenmiş; ilk model için faiz oranları ile üretim açığı arasında anlamı bir ilişki saptanmazken, enflasyon açığı ile faiz oraları arasında negatif bir ilişki bulgulanmıştır. Bu bulgu TCMB’nin politika faizinde fiyat istikrarını göz etmediği şeklindedir. Döviz kurunun da analize dahil edildiği ikinci modelde ise politika faizi ile üretim açığı arasında pozitif ve istatistiki açıdan anlamlı bir ilişki; politika faizi kur açığı arasında neg...
Euro bolgesi borc krizi ilk olarak Yunanistan'da ortaya cikmistir. AB ulkeleri, Mayis 2010... more Euro bolgesi borc krizi ilk olarak Yunanistan'da ortaya cikmistir. AB ulkeleri, Mayis 2010'da Yunanistan’i iflastan kurtarmak icin IMF destekli bir plan yururluge koysalar da aralarinda yasadiklari anlasmazliklar ve surecin uzun olmasi gibi nedenlerle, krizin diger ulkelere yayilmasi onleyememislerdir. Bu surec icerisinde borc krizi Irlanda, Portekiz Ispanya ve Italya gibi cevre ulkelere yayilmistir. Borc krizi sureci, AB kurumlarinin krizin cozumune yonelik para ve maliye politikalarini etkili gostermistir. Kriz bu surecte Yunanistan ile baslayip zamanla tum Avrupa’ya yayilmis Euro bolgesini devaminin sorgulanmasina neden olan bir krize donusmustur. Cunku Yunanistan'in borcunun buyuk bir kismi yabanci kreditorlere ait olunca bu krizin yayilma etkisi de daha cok olmustur. Ozetlemeye calistigimiz bu olaylar Euro Bolgesini uzun suren bir ekonomik durgunluga ve deflasyona (Stag-Deflasyon) suruklemistir. Euro Bolgesinde finansal piyasalarin bolunmuslugu, banka bilancolarini...
Uluslararasi ekonomik isbirligini kurmak ve guclendirmek, uluslararasi ticareti kolaylastirarak d... more Uluslararasi ekonomik isbirligini kurmak ve guclendirmek, uluslararasi ticareti kolaylastirarak dengeli buyumeyi gerceklestirmek ve odemeler dengesine ait problemleri cozmek amaciyla olusturulan Uluslararasi Para Fonu (IMF)’nun kuresel gelismelere paralel olarak, zaman icinde ulkelerin ekonomik sorunlarini cozumleme adina ustlendigi rol de degismistir. Kurulusunda uye ulkelerde kur istikrarini saglamak ve daha cok odemeler dengesi problemlerini cozumleme amacli politikalar uygulayan IMF'nin, ozellikle Bretton Woods sabit doviz kurlari sisteminin sona ermesiyle birlikte, ustlendigi rolunde onemli degismeler olmustur. Ozellikle 1980 sonrasinda iktisadi sorun yasayan ulkelere yonelik yazmis oldugu istikrar programi receteleri ile etkinligini git gide artiran IMF, kuresellesme surecine bagli olarak yasanan finansal krizlerde kendini kriz yoneticisi olarak gormustur. Bu calismanin amaci; kuresel, bolgesel ve ulusal duzeyde degisen iktisadi sartlara bagli olarak, IMF'nin kurulusu...
2008 yılında ABD'de başlayıp tüm dünyaya yayılan finansal kriz, sadece gelişmekte olan ülkeleri d... more 2008 yılında ABD'de başlayıp tüm dünyaya yayılan finansal kriz, sadece gelişmekte olan ülkeleri değil, aynı zamanda gelişmiş ülkeleri de zor bir sürece sokmuş ve para politikası açısından iktisat literatürüne yenilikler getirmiştir. Türev piyasalarda ortaya çıkarak sadece finansal sektörü değil reel sektörü de etkisi altına almasıyla diğer krizlerden farklıdır. Bu krizle birlikte hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler, farklı şekillerde etkilenerek farklı deneyimler kazanmıştır. Söz konusu kriz, gelişmekte olan ülkeleri enflasyonist bir sürece sokmuşken, gelişmiş ülkeleri deflasyon problemiyle karşı karşıya bırakmıştır. Dolayısıyla gelişmiş ülkeler yaşadıkları deflasyondan kurtulabilmek, ekonomik canlanma sağlayabilmek için, miktarsal genişleme gibi geleneksel olmayan para politikalarına başvurmuşlar, bu ise küresel likidite fazlası oluşmasına neden olmuştur. Küresel likidite fazlasının gelişmekte olan ülkelere yönelmesi ise fiyat istikrarlarını bozarak enflasyonist bir sürece girmelerine neden olmuştur. Bu bağlamada çalışmanın amacı 2008 Finansal Krizi sonrası gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin uyguladıkları geleneksel olmayan para politikası üzerine teorik bir çerçeve çizmektir.
Uploads
Papers by hilal şeker