
Şeyma Şahin
Dr.
Religious Culture and Moral Knowledge Course Teacher
Assistant Editor of Asian Journal of Instruction
Religious Culture and Moral Knowledge Course Teacher
Assistant Editor of Asian Journal of Instruction
less
Related Authors
Nurşat Biçer
Amasya University
mustafa altındağ
Hacettepe University
Halil KARADAŞ
Mardin Artuklu University
Sedat EROL
Adıyaman University
Ali ÜNAL
Necmettin Erbakan
InterestsView All (7)
Uploads
Article by Şeyma Şahin
The ultimate objective of this study is to compare the impact of face-to-face and online flipped learning on students' academic achievements and their perspectives on learning and teaching, offering valuable insights to the field.
Design/methodology/approach
The study utilized a quasi-experimental research method that involves pre-test and post-test control groups.
Findings
The results indicated that face-to-face and online flipped learning positively impacted learning, with comparable contributions to academic achievement. However, we found that online flipped learning did not affect students' beliefs about learning and teaching, while face-to-face flipped learning positively influenced them.
Originality/value
As distance learning becomes increasingly important in our modern era, this research aims to explore the use of active learning methods, including discussion, writing, animation, drawing, association, analysis, knowledge measurement and games, in virtual learning environments, such as online flipped learning. The study seeks to enhance the existing literature on the impact of face-to-face and online flipped learning models on student success. Additionally, it aims to address a significant gap in the literature by determining the effect of these models on students' epistemological and pedagogical beliefs, which can impact their motivation, learning outcomes, academic achievements and decision-making processes.
As a result of the confirmatory factor analysis, it was determined that the X2/df value was 2.53, the RMSEA value was 0.067, the NFI value was 0.93, the CFI value was 0.95, the GFI value was 0.86, and the AGFI value was 0.83. In the reliability study, the Cronbach’s Alpha value of the whole scale was found to be 0.88. In the test-retest reliability, the correlation value between the two tests was found to be 0.78. When all the results of the validity and reliability studies of the scale are examined, it is thought that the scale is a valid and reliable measurement tool that can measure the compassionate love perceptions of individuals.
lisansa devam eden ve Demokrasi ve İnsan Hakları dersini alan 10 öğrenci oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında “Demokrasi Algısı Görüş Formu” kullanılmıştır. Verilerin toplanması sürecin başında ve süreç sonunda olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Bulgular; “temel hak ve özgürlükler”, “demokrasi”, “hukukun üstünlüğü”, “kuvvetler ayrılığı”,
“yargı bağımsızlığı”, “çoğulculuk”, “seçim”, “muhalefet” ve “adalet” başlıkları altında sunulmuştur. Öğrencilerin demokrasinin gerekliliğine yönelik olumlu ve olumsuz algılara sahip oldukları, halkın egemenliği ve demokrasinin uygulamadaki durumuna ilişkin araştırma öncesindeki olumsuz görüşlerinde araştırma sonunda olumlu yönde değişim yaşandığı belirlenmiştir. Demokratik yaşama dayalı öğrenme modeline göre düzenlenmiş dersin öğrencilerin demokrasiye ilişkin algılarına olumlu etki yaptığı
sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuç doğrultusunda, öğrencilere düşünce ve ifade özgürlüklerini kullanma, yönetme ve karar alma mekanizmalarına aktif ve geniş ölçüde katılma, sorumluluklarını yerine getirme dolayısıyla demokrasiyi yaşama ortamları sağlayan “demokratik yaşama dayalı öğrenme modelinin hem Demokrasi ve İnsan Hakları dersinde hem de diğer derslerde kullanılması önerilmiştir.
edilmiştir. Araştırma sonunda; her kademede “sevgi” ile “aşk” kavramlarının yoğun bir şekilde ilişkili olduğu, öğrencilerin koşulsuz sevgiden daha çok romantik sevgi algısına sahip oldukları görülmüştür. Öğrencilerin genel olarak; “iyilik”, “kardeşlik”, “paylaşmak”, “şefkat”, “merhamet” ve “hoşgörü” ile ilgili olumlu algılara sahip oldukları görülmüştür.
The ultimate objective of this study is to compare the impact of face-to-face and online flipped learning on students' academic achievements and their perspectives on learning and teaching, offering valuable insights to the field.
Design/methodology/approach
The study utilized a quasi-experimental research method that involves pre-test and post-test control groups.
Findings
The results indicated that face-to-face and online flipped learning positively impacted learning, with comparable contributions to academic achievement. However, we found that online flipped learning did not affect students' beliefs about learning and teaching, while face-to-face flipped learning positively influenced them.
Originality/value
As distance learning becomes increasingly important in our modern era, this research aims to explore the use of active learning methods, including discussion, writing, animation, drawing, association, analysis, knowledge measurement and games, in virtual learning environments, such as online flipped learning. The study seeks to enhance the existing literature on the impact of face-to-face and online flipped learning models on student success. Additionally, it aims to address a significant gap in the literature by determining the effect of these models on students' epistemological and pedagogical beliefs, which can impact their motivation, learning outcomes, academic achievements and decision-making processes.
As a result of the confirmatory factor analysis, it was determined that the X2/df value was 2.53, the RMSEA value was 0.067, the NFI value was 0.93, the CFI value was 0.95, the GFI value was 0.86, and the AGFI value was 0.83. In the reliability study, the Cronbach’s Alpha value of the whole scale was found to be 0.88. In the test-retest reliability, the correlation value between the two tests was found to be 0.78. When all the results of the validity and reliability studies of the scale are examined, it is thought that the scale is a valid and reliable measurement tool that can measure the compassionate love perceptions of individuals.
lisansa devam eden ve Demokrasi ve İnsan Hakları dersini alan 10 öğrenci oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında “Demokrasi Algısı Görüş Formu” kullanılmıştır. Verilerin toplanması sürecin başında ve süreç sonunda olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Bulgular; “temel hak ve özgürlükler”, “demokrasi”, “hukukun üstünlüğü”, “kuvvetler ayrılığı”,
“yargı bağımsızlığı”, “çoğulculuk”, “seçim”, “muhalefet” ve “adalet” başlıkları altında sunulmuştur. Öğrencilerin demokrasinin gerekliliğine yönelik olumlu ve olumsuz algılara sahip oldukları, halkın egemenliği ve demokrasinin uygulamadaki durumuna ilişkin araştırma öncesindeki olumsuz görüşlerinde araştırma sonunda olumlu yönde değişim yaşandığı belirlenmiştir. Demokratik yaşama dayalı öğrenme modeline göre düzenlenmiş dersin öğrencilerin demokrasiye ilişkin algılarına olumlu etki yaptığı
sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuç doğrultusunda, öğrencilere düşünce ve ifade özgürlüklerini kullanma, yönetme ve karar alma mekanizmalarına aktif ve geniş ölçüde katılma, sorumluluklarını yerine getirme dolayısıyla demokrasiyi yaşama ortamları sağlayan “demokratik yaşama dayalı öğrenme modelinin hem Demokrasi ve İnsan Hakları dersinde hem de diğer derslerde kullanılması önerilmiştir.
edilmiştir. Araştırma sonunda; her kademede “sevgi” ile “aşk” kavramlarının yoğun bir şekilde ilişkili olduğu, öğrencilerin koşulsuz sevgiden daha çok romantik sevgi algısına sahip oldukları görülmüştür. Öğrencilerin genel olarak; “iyilik”, “kardeşlik”, “paylaşmak”, “şefkat”, “merhamet” ve “hoşgörü” ile ilgili olumlu algılara sahip oldukları görülmüştür.
Araştırma sonunda Demokratik Yaşama Dayalı Öğrenme Modeli ile işlenen dersin öğrencilerin değer algılarını derinleştirdiği ve geliştirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum öğrencilerin değer algılarının değişmesinde, derinleşmesinde ve gelişmesinde Demokratik Yaşama Dayalı Öğrenme Modelinin etkili olduğunu göstermektedir.
bilgi ve beceriler kazanmalarını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu araştırma ile öğretmenlik uygulaması dersinde farklı bölümlerden öğretim üyelerinin öğrencilere rehberlik etme durumlarının öğretmen adaylarının görüşleri doğrultusunda karşılaştırmalı olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden durum araştırması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu; 2021-2022 güz döneminde Düzce Üniversitesi’nde “Öğretmenlik Uygulaması” dersini alan farklı
bölümlerden [Arap Dili ve Edebiyatı (3), Bilgisayar Mühendisliği (1), Coğrafya (1), Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (1), Çeviribilim (1), Çocuk Gelişimi (3), Elektrik Elektronik Mühendisliği (4), Enerji Sistemleri Mühendisliği (1), Gazetecilik (1), Grafik (1), İktisat (9), İlahiyat (59), İngiliz
Dili ve Edebiyatı (1), İşletme (29), Matematik (2), Moleküler Biyoloji ve Genetik (1), Psikoloji (3), Sağlık Bilimleri Ebelik (1), Sosyoloji (12), Tarih (1), Türk Dili ve Edebiyatı (2)] 17 erkek ve 120 kadın olmak üzere toplam 137 formasyon öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma verileri 27.01.2022-
10.02.2022 tarihleri arasında araştırmacılar tarafından hazırlanan “Süreç Değerlendirme Formu” ile toplanmıştır. Formda; dönem başında öğretmenlik uygulaması dersinin onlar için ne ifade ettiğini ve
dersten beklentilerinin neler olduğunu, staj derslerine hazırlık süreci hakkındaki düşüncelerini, süreçteki sorumluluklarını, grup arkadaşlarıyla birlikte neler yaptıklarını ve ilişkilerinin nasıl olduğunu, danışman öğretim üyesi ile neler yaptıklarını ve ilişkilerinin nasıl olduğunu belirlemeye yönelik dört soru yer almıştır. Veriler içerik analizine tabi tutulacaktır. Bulgular danışman öğretim üyelerinin çalıştığı bölümlere göre; 1) eğitim bilimleri bölümü, 2) eğitim bilimleri dışındaki eğitim fakültesi bölümleri, 3) ilahiyat ve 4) diğer bölümler şeklinde gruplandırılarak karşılaştırmalı olarak
yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda eğitim bilimlerinde öğretmenlik uygulaması dersi alan öğrencilerin öğretim programını bilme, ders planı hazırlama, farklı yöntem tekniklerle ders planı işleme, ayrıntılı gözlem yapma gibi bilgi ve becerileri diğer gruplardan daha fazla öğrendiklerini
düşündükleri görülmüştür.
Araştırma nitel araştırma desenlerinden “olgu bilim” deseni kapsamında yürütülmüştür. Çalışma grubu amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi ile oluşturulmuştur. Çeşitlemede; “okul kademesi”, “okul türü”, “okul başarı durumu”, “sınıf seviyesi”, “branş” ve “cinsiyet” değişkenleri kullanılmıştır. İlkokul, ortaokul ve lise kademelerinin her biri için okul türleri ve okul başarı durumları göz önünde bulundurularak üçer okul belirlenmiştir. Çalışma grubunu bu okullarda eğitim gören 630 öğrenci ile bu okullarda görev yapan 18 öğretmen ve sekiz müdür olmak üzere toplamda 656 kişi oluşturmaktadır.
Veri toplama tekniği olarak “projeksiyon teknikleri” kullanılmıştır. Veriler öğrencilerden “kelime çağrışım tekniği”, “cümle tamamlama tekniği” ve “hikâye tamamlama tekniği” ile öğretmen ve müdürlerden ise “hikâye yorumlama tekniği” ile toplanmıştır. Kelime çağrışım formu ile toplanan veriler “kavram analizi” ile, cümle tamamlama formu ile toplanan veriler “betimsel analiz-içerik analizi” ile, hikâye tamamlama formu ile toplanan veriler “içerik analizi” ile, hikâye yorumlama formu ile toplanan veriler ise söylem analizi ile analiz edilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre, öğrencilerin hem “romantik sevgi” hem de “koşulsuz sevgi” yönünde algılara sahip oldukları belirlenmiştir. İlkokulda “koşulsuz sevgi” algısının daha yoğun olduğu ancak kademeler ilerledikçe “koşullu sevgi” algısının arttığı görülmüştür. Öğrencilerin iyi özelliklere sahip olanların, sevgimize karşılık verenlerin, bize fayda sağlayanların ve bize iyi davrananların sevilmesi gerektiğini düşündükleri belirlenmiştir. Sevginin ilkokulda “iyilik” ve “kardeşlik”, ortaokulda “saygı” ve “hoşgörü”, lisede ise “saygı” ve “güven” odaklı olduğu görülmüştür.
Öğrencilerin, ülke yönetimine ilişkin “halk merkezli” algıların yanı sıra “kişi merkezli” ve demokratik olmayan algılara sahip oldukları görülmüştür. Öğrencilerinden bazılarının hak ve özgürlükleri “kuralsızlık” olarak algıladıkları, bazılarının ise yasakçı bir anlayışla düşündüğü görülmüştür. Öğrencilerin demokrasinin unsurları ile ilgili bilgi eksikliklerinin, kavram yanılgılarının ve olumsuz algılarının olduğu tespit edilmiştir.
Öğrencilerin dersin işlenişine ilişkin “anlatım” odaklı, materyal kullanımına ilişkin geleneksel ve olumsuz algılara sahip oldukları belirlenmiştir. Öğretmenin dersin işlenişinden sorumlu ve kontrolü sağlayan kişi olarak görüldüğü, değerlendirme ölçütü olarak sınavlara, performansa, davranışlara, derse katılıma vurgu yapıldığı görülmüştür. Öğrencilerin kararların “öğretmen”, “müdür”, “başkan” tarafından alınması gerektiği yönünde algıya sahip oldukları belirlenmiştir.
Öğretmenlerde, sevgiye karşılık bekleme ve sevgiye karşılık beklememe şeklinde iki ayrı algının var olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerde sevginin karşılıklı tepkiler üzerine kurulu olduğu, sevginin karşıdaki kişilerin davranışlarına ve tepkilerine göre değişeceği algısı hâkimdir. Öğretmenlerin sevgi algılarında saygının temele alındığı, saygının ön koşul olarak düşünüldüğü görülmüştür.
Öğretmenlerin, yönetimde “kişi” merkezli bir anlayışa sahip olmadıkları ancak demokrasinin işlevsiz olduğunu düşündükleri belirlenmiştir. Öğretmenler; demokrasinin halkın iradesine dayalı bir yönetim şekli olduğuna, halkın yönetime katılımına ve kararlarda söz sahibi olmasına, kuralların birlikte oluşturulmasına vurgu yapmışlardır. Öğretmenlerin demokrasinin teoride güzel olsa da uygulamada işlevsiz olduğunu, demokrasinin bir baskı/tahakküm aracı olduğunu, gelişmiş ülkelerin kötü emellerine ulaşmak amacıyla kullanılan bir araç olduğunu, Batı tarafından oluşturulan bir değer olduğu için İslam’a uymadığını düşündükleri görülmüştür.
Öğretmenlerin, öğrencinin merkezde olması ve öğretmenin merkezde olması gerektiğine dair iki farklı algıya sahip oldukları belirlenmiştir. Öğretmenlerin bir kısmının öğretmenin sınıf içinde rehber konumda değil otorite konumunda olmasını tercih ettikleri belirlenmiştir. Öğretmenlerin öğrenci merkezli eğitim hakkındaki görüşlerinin tutarsızlıkları barındırdığı, aslında öğrenci merkezli eğitimi bilmedikleri ve felsefesine de inanmadıkları görülmüştür.
Müdürlerin, sevgiye karşılık beklenmesi ve beklenmemesi gerektiği şekilde iki farklı algıya sahip oldukları görülmüştür. Koşulsuz sevgi anlayışına sahip olan bazı müdürlerin olduğu görülürken bazı müdürlerin karşılık ve beklentiye dayalı bir sevgi anlayışına sahip oldukları belirlenmiştir.
Müdürlerin, egemenliğin halka ait olması ve yöneticilere ait olması gerektiğine yönelik algılara sahip oldukları görülmüştür. Müdürlerin, her zaman çoğunluğun söylediğinin doğru olmayacağını, tek bir kişinin kendi başına doğru kararlar alabileceğini, demokrasinin iyi bir yönetim şekli olmadığını, devleti çoğunluğun yönettiğini, halkın düşüncelerinin çeşitli yollarla şekillendirildiğini, demokrasinin gelişmiş devletler tarafından kullanıldığını düşündükleri görülmüştür.
Müdürlerin, öğrencinin merkezde olması ve öğretmenin merkezde olması gerektiğine dair iki farklı algıya sahip oldukları görülmüştür. Bazı müdürlerin, öğretmenin rehberlik, yönlendirme, gözlem, öğrenme ortağı olma, katılımı teşvik etme, güdüleme rollerini öne çıkardıkları, sınıftaki “mutlak otorite” olan rolü yerine “işbirliği”, “iletişim” ve “etkileşim” kavramlarına vurgu yaptıkları görülmüştür. Bazı müdürlerin ise öğrenci merkezli yaklaşımı benimsemedikleri, geleneksel eğitim algısına sahip oldukları belirlenmiştir. Öğrencilere seçme hakkı verilemeyeceğinin, öğrencilerin kendi kararlarını alabilecek kapasiteye sahip olmadığının düşünüldüğü de görülmüştür.
Öğrenci, öğretmen ve müdürlerin sevgi, demokrasi ve öğrenci merkezli eğitim algıları arasında bir ilişki olduğu, genel olarak hem koşulsuz sevgi, hem demokrasi hem de öğrenci merkezli eğitim algısının hepsine birlikte sahip oldukları, ya da bunların hiçbirine sahip olmadıkları görülmüştür.
Araştırma sonunda ulaşılan sonuçlara dayalı olarak MEB’e, öğretmen ve müdürlere, YÖK’e ve araştırmacılara yönelik olarak çeşitli öneriler geliştirilmiştir.
Araştırma, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Düzce ili, Yığılca ilçesinde bulunan Mevlana Ortaokulu’nun 4-B sınıfı ile gerçekleştirilmiştir. Sınıf mevcudu 20 olup bunun 12’si erkek ve 8’i kız öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmacı, bu okulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
Araştırma, nitel araştırma desenlerinden eylem araştırması (aksiyon araştırması) yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma, bizzat araştırmacının kendisi tarafından gerçekleştirilmiş olup, araştırma verileri de bizzat araştırmacı tarafından nitel araştırma yöntemleri kullanılarak toplanmıştır. Verilerin geçerliliğini güçlendirebilmek ve sonuçların anlamlılığını zenginleştirebilmek amacıyla veri çeşitlemesi yapılmıştır. Veri toplama araçları olarak; yansıtıcı günlükler, etkinlik değerlendirme formları, görüşmeler, öğrenci mektupları, öğrenci öz değerlendirme formları ve öğrenci yazılı sınavları kullanılmıştır. Veri analizleri, veri toplama ile eş zamanlı olarak yürütülmüştür. Verilerin çözümlenmesi ve yorumlanmasında içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu analiz yöntemi ile veriler ayrıntılı bir şekilde incelenmiş ve tanımlanmıştır.
Bu eylem araştırmasının uygulama süreci şu şekilde devam etmiştir:
1. Çalışma planının oluşturulması
2. Problemin tespitine yönelik literatür taraması yapılması
3. Problemin tespiti
4. Birinci eylem planının hazırlanması
5. Birinci eylem planının uygulanması
6. Birinci eylem planının uygulanmasından elde edilen verilerin analizi
7. Elde edilen bulguların değerlendirilmesi ve ikinci eylem planının hazırlanması
8. İkinci eylem planının uygulanması
9. İkinci eylem planının uygulanmasından elde edilen verilerin analizi
10. Bulguların değerlendirilmesi
12 ders saati boyunca yapılandırmacı anlayış ve çoklu zeka anlayışı da dikkate alınarak öğrenci merkezli ders uygulamaları gerçekleştirilmiş, uygulamaların eksik yönleri belirlenerek gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra 8 saatlik yeni ders uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Uygulama toplam 20 ders saati sürmüştür. Uygulama sonuçları değerlendirilmiş ve öğrenci merkezli eğitimlerin, öğrencilerin ders başarılarına ve öğrencilerin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine yönelik tutumlarına olumlu etkileri olduğu sonucuna varılmıştır. Araştırma sonunda öğrenci merkezli uygulamalarla ilgili bazı öneriler geliştirilmiştir.