Sultanın Yurtluk-Ocaklık ve Hükümet Sancakları, 2024
In the struggle for dominance of the Ottomans with the
Safavids in Eastern Anatolia, the tribal b... more In the struggle for dominance of the Ottomans with the Safavids in Eastern Anatolia, the tribal beys, who generally ruled in a castle and its vicinity, resulted in the victory of the Ottomans, and the administration of their homeland, which they ruled before, was given to these beys as a sanjak. It stands out as an application that has been frequently discussed in historiography recently. This practice, which should be handled by considering its period and conditions, has been included in Kurdish nationalist historiography with increasing intensity and the practice has been tried to be carried to the present day. It was a clear historical mistake to use the application of sanjak assignment by means of ocaklık as a basis for the use of a certain region (Eastern Anatolia) or certain segment (Kurds) for autonomy/independence demands. This historical error is largely based on the assumption that such sanjaks were applied unchanged from the 19th century, when they were created, until the Republic. However, as in many fields such as political, social, economic and administrative, the application of the sanjak has gradually changed over time. Therefore, to argue that this administrative structure has been applied consistently for centuries without undergoing a fundamental change, based only on the period in which they were created and by looking at their status in the provisions of the code of laws, means that history is distorted for current political debates. There are countless examples of these being open to the direct intervention of the state, even when they are not changed. In our research, we have clearly determined that the application of sanjak allocation by means ocaklık system was abandoned over time, the application areas decreased, and the sanjak preference by yurtluk-ocaklık was almost completely abandoned until the pre-Tanzimat period, while the hükümet sanjak system method continued partially. It is clear that the application of hükümet sanjak allocation, which reached the pre-Tanzimat period, was discontinued with the Tanzimat. The methods by which this is done have been explained in detail with the studies we have done. For this reason, at the first stage, such sanjaks were transformed into townships as an administrative unit, and these sanjak beys were assigned as the district director (müdür). In the second stage, the assignment of beys to this type of the district directorship (müdürlük) was terminated, and the qualifications of beys to be managers of an administrative unit (sanjak/township) were abolished. For those whose managerial qualifications have disappeared but the right to save land by means of yurtluk-ocaklık, that is, to collect the revenues of a certain region, in the third stage, the income they saved was confiscated by the treasury and a salary was paid in return. We think that making different interpretations by ignoring the developments we have expressed in the study dealing with the consignment of sanjak and land savings by means of ocaklık in the Ottomans is a blunder if it is well-intentioned, and if it is not, it is a mistake in understanding and telling about history.
Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi
Mondros Mütarekesini takiben Vilâyât-ı Şarkıye olarak adlandırılan vilayetlerin geleceği hakkında... more Mondros Mütarekesini takiben Vilâyât-ı Şarkıye olarak adlandırılan vilayetlerin geleceği hakkındaki düşünceler, bölge insanlarını, aydınlarını örgütlenmeye ve mücadeleye sevk etmiştir. Bu maksatla Erzurum’da bir kongre toplanması yolunda çalışmalara başlanmıştır. Vilâyât-ı Şarkıyye, askeri ve mülki yönden, 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsuna çıkan 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’nın sorumluluk sahasında bulunuyordu. Bu dönemde Mustafa Kemal Paşa’nın emirlerine uymakla yükümlü olan askeri ve mülki idareciler, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul Hükümeti ile yaşadığı görüş ayrılıkları ve nihayetinde askerlikten istifasına kadar giden süreçte, zor bir süreçten geçmişlerdir. Diyarbekir’deki 13. Kolordu komutanının tereddüdü hariç, askeri yöneticilerin (Kolordu komutanları) tamamı Kongre sürecinde Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer almış, talimatlarına uymuşlardır. Vilâyât-ı Şarkıyye valilerinden ise İstanbul Hükümeti tarafından atanan ve fiilen göreve başlayan Elazığ Valisi Ali Galip genel...
Başkente uzak eyaletlerden olan Erzurum eyaleti 1845 yılında Tanzimat'a dâhil edildi. 1839 yılınd... more Başkente uzak eyaletlerden olan Erzurum eyaleti 1845 yılında Tanzimat'a dâhil edildi. 1839 yılından, 1845 yılına kadar, Erzurum eyaleti valiliği görevini yürütenlerden Halil Kâmilî Paşa, Tanzimat'ın askeri hükümlerinin bu eyalette uygulanmasına karşı çıkmış, netice alamayınca görevinden istifa etmiştir. Böylece Tanzimat hükümlerinin, bütün yönleri ile uygulanması konusunda kendisine gönderilmek üzere hazırlanan talimat muhatapsız kalmıştır. Halefi Bekir Sami Paşa, Tanzimat hükümlerinin uygulanması için gayret gösterdi ise de eyaletin konumu, büyüklüğü, Van, Muş ve Çıldır sancaklarında karşılaşılan güçlükler karşısında, tecrübesizliğinin bir neticesi olarak Meclis-i Vâlâ ve Sadaret tarafından başarısız bulundu. Eyalet genelinde sorunların tespiti ve çözümü için, Meclis-i Vâlâ azası Mehmet Kâmil Paşa özel görevle Erzurum'a gönderildi. Mehmet Kâmil Paşa Tanzimat hükümlerinin uygulanması hususunda önemli adımlar attı. Tecrübesizliği sebebiyle görevden alınan Bekir Sami Paşa'nın yerine, daha önce Erzurum valiliği görevini yürütmüş olan, Esat Muhlis Paşa ikinci defa Erzurum valisi olarak atandı. Esat Muhlis Paşa, Mehmet Kâmil Paşa'nın başlatmış olduğu faaliyetleri devam ettirmiş, Tanzimat hükümlerinin bütün yönleri ile uygulanması için çalışmıştır. Özellikle Van, Muş ve Çıldır sancaklarında karşılaşılan güçlükler, Esat Muhlis Paşa'nın döneminde tam olarak çözülememiş, halefi valilerin de gündeminde olmaya devam etmiştir. Tanzimat hükümlerinin uygulanmasında merkezdeki reformcu grubun beklentisi, reform karşıtı valilerin tutumları ve tecrübesiz valilerin uygulamaları nedeniyle, tam olarak karşılanamamıştır.
Tarihte Ankara Uluslararası Sempozyumu Bildiriler, 2012
Daha çok ''Yunus Emre'nin Hocası" olarak bilinen Tapduk Emre,
XIII. Yüzyılda Anadolu'da yaşamış b... more Daha çok ''Yunus Emre'nin Hocası" olarak bilinen Tapduk Emre, XIII. Yüzyılda Anadolu'da yaşamış büyük bir mutasavvıftır. Tapduk Emre hakkındaki bilgilerimiz son derece sınırlıdır. Mevcut bilgilerimizin kaynakları ise başta Yunus Emre'nin şiirleri olmak üzere, Hacı Bektaş-ı Veli Menakıbnamesi ve XV. ve XVI. yüzyılda yazılmış olan bir kısım kaynaklardır . ki bunlarda son derece sınırlı bilgiler ihtiva etmektedir. Dolayısı ile Tapduk Emre'nin tarihi şahsiyeti, yaşadığı coğrafya ve nihayet mezarının bulunduğu yer hakkındaki bilgilerimiz muğlaktır. Anadolu'nun muhtelif yerlerinde, her hangi bir yazılı kaynağa dayalı olmaksızın, Tapduk Emre'ye ait olduğuna inanılan mezarlar bulunmaktadır. Öncelikle, bu yerlerden biri olan Nallıhan ilçesi, Emrem Sultan köyünde bulunan Tapduk Emre Zaviyesini tanıtmaya çalıştık. Nihayet, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşiv kayıtlarından da yola çıkarak, Şehzade Süleyman Paşa tarafından yine Nallıhan'da bulunan Kozlu köyü gelirinin adı geçen Zaviyeye vakf edildiğini, bu vakfa Tapduk Emre'nin soyundan gelen kimselerin mutasarrıf olarak tayin edildiğini ortaya koymaya çalıştık.
Bu çalışmada, I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi’nde işgale
uğrayan Erzurum, Trabzon, Bitlis... more Bu çalışmada, I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi’nde işgale
uğrayan Erzurum, Trabzon, Bitlis ve Van vilayetlerinin NVİGM Arşivindeki
nüfus defterleri incelenecektir. Savaşın, işgalin ve işgale
bağlı göçün etkilerini doğrulayabilmek adına bu vilayetler için yapılan
tespitler, I. Dünya Savaşı’nda işgale uğramamış olan Ankara
ve Konya vilayetleri nüfus defterleri ile karşılaştırılacaktır. Böylece,
savaş, işgal ve işgale bağlı göçlerin nüfus defterlerinin kaybı üzerindeki
etkisi açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır.
Ozet: Turkiye Lepidoptera faunasi uzerine yapilan calismalar yabancilar tarafindan erken donemde ... more Ozet: Turkiye Lepidoptera faunasi uzerine yapilan calismalar yabancilar tarafindan erken donemde baslamistir. Bunlardan bazilari ise bu faaliyetlerini savas zamaninda da surduren askerlerdir. Bu makalede, arsiv kayitlarina dayali olarak, 1917-1918 yillarinda Anadolu’da esir olarak tutulan Ingiliz subayi N. V. L. Rybot’un Turkiye’deki entomolojik faaliyetleri ele alinmis ve literatur kayitlarina gore topladigi orneklerin listesi cikarilmistir. Diger yandan, Rybot’un Euchloe penia (Freyer, [1852]) ve Euphydryas orientalis (Herrich-Schaffer, [1845]) turlerine ait Kutahya kayitlari uzun bir aradan sonra teyit edilmistir. Abstract: The early studies on Lepidoptera fauna of Turkey were started by foreigners. Some of them are soldiers who carry out these activities in time of war. In this article, entomological activities of the British officer N. V. L. Rybot, who was held as a prisoner in Anatolia in 1917-1918, in Turkey were discussed and a list of the specimens he collected was present...
Osmanlı İmparatorluğu‘nda klasik dönemdeki idari kademeler sancak ve beylerbeyliğidir. Sancaklar,... more Osmanlı İmparatorluğu‘nda klasik dönemdeki idari kademeler sancak ve beylerbeyliğidir. Sancaklar, İmparatorluğun ilk devirlerinde meydana gelmiştir. Sancak idaresinin başı olan sancakbeyi (veya aynı anlama gelmek üzere mîr-livâ) önceleri belli bir bölgenin tımarlı sipahilerinin kumandanı olarak ortaya çıkmışken, bu bölgenin idarî özellikler kazanmasıyla gelişen idarî mekanizmanın da başına geçmiştir. Sancaklardan meydana gelen beylerbeyliği ise beylerbeyi tarafından idare edilmektedir. Eyalet teriminin, XVI. yy sonlarından itibaren, beylerbeylik terimi yerine kullanımı yaygınlaşmıştır. İlk olarak Rumeli Beylerbeyliği ihdas edilmiştir. XVII. yüzyılda eyalet sayısı kırkı geçmiştir. Beylerbeyi (mîr-i mîran) veya vali (vezir rütbeli), bölgesinde sultanın temsilcisi olarak, kendi topladığı divanda askeri zümreye ait kimi meseleleri halledebilir, belirli bir miktara kadar tımarların tevcihi işlerini yürütebilirdi. En önemli görevi, bölgesinde güvenliği sağlamaktı. Sancakbeylerinin merkezden atanması, beylerbeyinin otoritesini sınırlandırmaktadır. Aşağıda bu yapının zaman içerisinde nasıl değiştiğini kısaca inceleyip, vilayet nizamnamesi ile getirilen yapıyı ele alacağız.
Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu, Elazığ 23-25 Mayıs 2013, 2013
Özet İstanbul’da kurulan Vilâyât-ı Şârkiye-i Müdâfaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyetinin (VŞMHMC) Elazı... more Özet İstanbul’da kurulan Vilâyât-ı Şârkiye-i Müdâfaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyetinin (VŞMHMC) Elazığ Şubesinin kuruluşunda görev alan ve müteakiben Erzurum Kongresine Elazığ temsilcisi olarak seçilen, ancak diğer arkadaşları ile birlikte Kongreye katılması Vali tarafından engellenen Dr. Nazmi Aziz, Elazığ’da Milli Mücadele lehine faaliyetlerde bulunmuştur. Bu sırada bir doktor olarak Elazığlılara hizmet etmiş, daha sonra çeşitli illerde Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Müdürlüğü görevini yürütmüş, nihayet İstanbul’da Haseki Hastanesinde doktor ve başhekim olarak iz bırakmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu 700 yıllık süreç içerisinde, değişen şartlara karşı pek çok müessesesinde y... more Osmanlı İmparatorluğu 700 yıllık süreç içerisinde, değişen şartlara karşı pek çok müessesesinde yeniliklere gitmiştir. Taşrada temel idarî birimi olan sancakların idaresi de sürekli değişim içerisinde olmuştur. Çalışmamızda esas olarak, 1845 yılından, İmparatorluk sathında yeni bir idarî düzenlemeye, vilayet esasına geçilen 1864 yılına kadar geçen süredeki gelişmeler ele alınmıştır. Tanzimat’ın Diyarbekir, Erzurum ve Trabzon Eyaletlerinde uygulanmaya başlanmasını müteakiben karşılaşılan zorluklardan kısaca bahsetmiş ve zorlukların kaynağının genel olarak vergi ve asker meselesi olduğunu, ancak bahsedilen eyaletlerde yurtluk-ocaklık suretiyle toprak tasarruf edenlerin de sahip oldukları hakları korumak gayesi ile karşı çıktıkları tespit edilmiştir. Bu kitapta “mahalli beylikler”, “Kürt beylikleri” gibi adlandırmalarla tanımlanan “yurtluk-ocaklık” ve “hükümet” sancaklarda Tanzimat ile uygulanan yenilikler anlatılmaktadır.
G eçmişi anlamaya çalışırken yalnızca savaşlara ve antlaşmalara odaklanarak, o dönemde toplumun y... more G eçmişi anlamaya çalışırken yalnızca savaşlara ve antlaşmalara odaklanarak, o dönemde toplumun yaşayışını, toplumsal münasebetleri, hukuki ve idari yapıları gözden kaçırmamak gerekir. Bu düşünceyle geçmişteki iktisadi münasebetleri, hukuk düzenini ve idari teşkilatlanmaları, bünyesinde barındırdığı değişimler, devamlılıklar ve günümüze etkileri bakımından anlayabilmek önem taşımaktadır. Bu çalışma 19. yüzyılda Osmanlı taşra yönetimi üzerine odaklanmaktadır. 19. yüzyıl, Osmanlıda genelde modernleşme, özelde modern devlet oluşumunun ortaya çıkış sürecine denk gelmektedir. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ise yıkılan imparatorluk ile yeni kurulan cumhuriyet arasındaki ilişki, gösterilmek istenenin aksine, oldukça kuvvetlidir. Şüphesiz zamanın da etkisi ile değişimler geçirmekle beraber çok kuvvetli devamlılıklar, geçen yüzyıllık zamana rağmen, günümüzde halen mevcuttur. Bu tespit, taşra idaresi için ziyadesiyle geçerlidir. Hatta günümüz taşra idaresi, Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılda hayata geçirilen reformların temelleri üzerinde yükselmiştir.
Sultanın Yurtluk-Ocaklık ve Hükümet Sancakları, 2024
In the struggle for dominance of the Ottomans with the
Safavids in Eastern Anatolia, the tribal b... more In the struggle for dominance of the Ottomans with the Safavids in Eastern Anatolia, the tribal beys, who generally ruled in a castle and its vicinity, resulted in the victory of the Ottomans, and the administration of their homeland, which they ruled before, was given to these beys as a sanjak. It stands out as an application that has been frequently discussed in historiography recently. This practice, which should be handled by considering its period and conditions, has been included in Kurdish nationalist historiography with increasing intensity and the practice has been tried to be carried to the present day. It was a clear historical mistake to use the application of sanjak assignment by means of ocaklık as a basis for the use of a certain region (Eastern Anatolia) or certain segment (Kurds) for autonomy/independence demands. This historical error is largely based on the assumption that such sanjaks were applied unchanged from the 19th century, when they were created, until the Republic. However, as in many fields such as political, social, economic and administrative, the application of the sanjak has gradually changed over time. Therefore, to argue that this administrative structure has been applied consistently for centuries without undergoing a fundamental change, based only on the period in which they were created and by looking at their status in the provisions of the code of laws, means that history is distorted for current political debates. There are countless examples of these being open to the direct intervention of the state, even when they are not changed. In our research, we have clearly determined that the application of sanjak allocation by means ocaklık system was abandoned over time, the application areas decreased, and the sanjak preference by yurtluk-ocaklık was almost completely abandoned until the pre-Tanzimat period, while the hükümet sanjak system method continued partially. It is clear that the application of hükümet sanjak allocation, which reached the pre-Tanzimat period, was discontinued with the Tanzimat. The methods by which this is done have been explained in detail with the studies we have done. For this reason, at the first stage, such sanjaks were transformed into townships as an administrative unit, and these sanjak beys were assigned as the district director (müdür). In the second stage, the assignment of beys to this type of the district directorship (müdürlük) was terminated, and the qualifications of beys to be managers of an administrative unit (sanjak/township) were abolished. For those whose managerial qualifications have disappeared but the right to save land by means of yurtluk-ocaklık, that is, to collect the revenues of a certain region, in the third stage, the income they saved was confiscated by the treasury and a salary was paid in return. We think that making different interpretations by ignoring the developments we have expressed in the study dealing with the consignment of sanjak and land savings by means of ocaklık in the Ottomans is a blunder if it is well-intentioned, and if it is not, it is a mistake in understanding and telling about history.
Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi
Mondros Mütarekesini takiben Vilâyât-ı Şarkıye olarak adlandırılan vilayetlerin geleceği hakkında... more Mondros Mütarekesini takiben Vilâyât-ı Şarkıye olarak adlandırılan vilayetlerin geleceği hakkındaki düşünceler, bölge insanlarını, aydınlarını örgütlenmeye ve mücadeleye sevk etmiştir. Bu maksatla Erzurum’da bir kongre toplanması yolunda çalışmalara başlanmıştır. Vilâyât-ı Şarkıyye, askeri ve mülki yönden, 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsuna çıkan 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’nın sorumluluk sahasında bulunuyordu. Bu dönemde Mustafa Kemal Paşa’nın emirlerine uymakla yükümlü olan askeri ve mülki idareciler, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul Hükümeti ile yaşadığı görüş ayrılıkları ve nihayetinde askerlikten istifasına kadar giden süreçte, zor bir süreçten geçmişlerdir. Diyarbekir’deki 13. Kolordu komutanının tereddüdü hariç, askeri yöneticilerin (Kolordu komutanları) tamamı Kongre sürecinde Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer almış, talimatlarına uymuşlardır. Vilâyât-ı Şarkıyye valilerinden ise İstanbul Hükümeti tarafından atanan ve fiilen göreve başlayan Elazığ Valisi Ali Galip genel...
Başkente uzak eyaletlerden olan Erzurum eyaleti 1845 yılında Tanzimat'a dâhil edildi. 1839 yılınd... more Başkente uzak eyaletlerden olan Erzurum eyaleti 1845 yılında Tanzimat'a dâhil edildi. 1839 yılından, 1845 yılına kadar, Erzurum eyaleti valiliği görevini yürütenlerden Halil Kâmilî Paşa, Tanzimat'ın askeri hükümlerinin bu eyalette uygulanmasına karşı çıkmış, netice alamayınca görevinden istifa etmiştir. Böylece Tanzimat hükümlerinin, bütün yönleri ile uygulanması konusunda kendisine gönderilmek üzere hazırlanan talimat muhatapsız kalmıştır. Halefi Bekir Sami Paşa, Tanzimat hükümlerinin uygulanması için gayret gösterdi ise de eyaletin konumu, büyüklüğü, Van, Muş ve Çıldır sancaklarında karşılaşılan güçlükler karşısında, tecrübesizliğinin bir neticesi olarak Meclis-i Vâlâ ve Sadaret tarafından başarısız bulundu. Eyalet genelinde sorunların tespiti ve çözümü için, Meclis-i Vâlâ azası Mehmet Kâmil Paşa özel görevle Erzurum'a gönderildi. Mehmet Kâmil Paşa Tanzimat hükümlerinin uygulanması hususunda önemli adımlar attı. Tecrübesizliği sebebiyle görevden alınan Bekir Sami Paşa'nın yerine, daha önce Erzurum valiliği görevini yürütmüş olan, Esat Muhlis Paşa ikinci defa Erzurum valisi olarak atandı. Esat Muhlis Paşa, Mehmet Kâmil Paşa'nın başlatmış olduğu faaliyetleri devam ettirmiş, Tanzimat hükümlerinin bütün yönleri ile uygulanması için çalışmıştır. Özellikle Van, Muş ve Çıldır sancaklarında karşılaşılan güçlükler, Esat Muhlis Paşa'nın döneminde tam olarak çözülememiş, halefi valilerin de gündeminde olmaya devam etmiştir. Tanzimat hükümlerinin uygulanmasında merkezdeki reformcu grubun beklentisi, reform karşıtı valilerin tutumları ve tecrübesiz valilerin uygulamaları nedeniyle, tam olarak karşılanamamıştır.
Tarihte Ankara Uluslararası Sempozyumu Bildiriler, 2012
Daha çok ''Yunus Emre'nin Hocası" olarak bilinen Tapduk Emre,
XIII. Yüzyılda Anadolu'da yaşamış b... more Daha çok ''Yunus Emre'nin Hocası" olarak bilinen Tapduk Emre, XIII. Yüzyılda Anadolu'da yaşamış büyük bir mutasavvıftır. Tapduk Emre hakkındaki bilgilerimiz son derece sınırlıdır. Mevcut bilgilerimizin kaynakları ise başta Yunus Emre'nin şiirleri olmak üzere, Hacı Bektaş-ı Veli Menakıbnamesi ve XV. ve XVI. yüzyılda yazılmış olan bir kısım kaynaklardır . ki bunlarda son derece sınırlı bilgiler ihtiva etmektedir. Dolayısı ile Tapduk Emre'nin tarihi şahsiyeti, yaşadığı coğrafya ve nihayet mezarının bulunduğu yer hakkındaki bilgilerimiz muğlaktır. Anadolu'nun muhtelif yerlerinde, her hangi bir yazılı kaynağa dayalı olmaksızın, Tapduk Emre'ye ait olduğuna inanılan mezarlar bulunmaktadır. Öncelikle, bu yerlerden biri olan Nallıhan ilçesi, Emrem Sultan köyünde bulunan Tapduk Emre Zaviyesini tanıtmaya çalıştık. Nihayet, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşiv kayıtlarından da yola çıkarak, Şehzade Süleyman Paşa tarafından yine Nallıhan'da bulunan Kozlu köyü gelirinin adı geçen Zaviyeye vakf edildiğini, bu vakfa Tapduk Emre'nin soyundan gelen kimselerin mutasarrıf olarak tayin edildiğini ortaya koymaya çalıştık.
Bu çalışmada, I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi’nde işgale
uğrayan Erzurum, Trabzon, Bitlis... more Bu çalışmada, I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi’nde işgale
uğrayan Erzurum, Trabzon, Bitlis ve Van vilayetlerinin NVİGM Arşivindeki
nüfus defterleri incelenecektir. Savaşın, işgalin ve işgale
bağlı göçün etkilerini doğrulayabilmek adına bu vilayetler için yapılan
tespitler, I. Dünya Savaşı’nda işgale uğramamış olan Ankara
ve Konya vilayetleri nüfus defterleri ile karşılaştırılacaktır. Böylece,
savaş, işgal ve işgale bağlı göçlerin nüfus defterlerinin kaybı üzerindeki
etkisi açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır.
Ozet: Turkiye Lepidoptera faunasi uzerine yapilan calismalar yabancilar tarafindan erken donemde ... more Ozet: Turkiye Lepidoptera faunasi uzerine yapilan calismalar yabancilar tarafindan erken donemde baslamistir. Bunlardan bazilari ise bu faaliyetlerini savas zamaninda da surduren askerlerdir. Bu makalede, arsiv kayitlarina dayali olarak, 1917-1918 yillarinda Anadolu’da esir olarak tutulan Ingiliz subayi N. V. L. Rybot’un Turkiye’deki entomolojik faaliyetleri ele alinmis ve literatur kayitlarina gore topladigi orneklerin listesi cikarilmistir. Diger yandan, Rybot’un Euchloe penia (Freyer, [1852]) ve Euphydryas orientalis (Herrich-Schaffer, [1845]) turlerine ait Kutahya kayitlari uzun bir aradan sonra teyit edilmistir. Abstract: The early studies on Lepidoptera fauna of Turkey were started by foreigners. Some of them are soldiers who carry out these activities in time of war. In this article, entomological activities of the British officer N. V. L. Rybot, who was held as a prisoner in Anatolia in 1917-1918, in Turkey were discussed and a list of the specimens he collected was present...
Osmanlı İmparatorluğu‘nda klasik dönemdeki idari kademeler sancak ve beylerbeyliğidir. Sancaklar,... more Osmanlı İmparatorluğu‘nda klasik dönemdeki idari kademeler sancak ve beylerbeyliğidir. Sancaklar, İmparatorluğun ilk devirlerinde meydana gelmiştir. Sancak idaresinin başı olan sancakbeyi (veya aynı anlama gelmek üzere mîr-livâ) önceleri belli bir bölgenin tımarlı sipahilerinin kumandanı olarak ortaya çıkmışken, bu bölgenin idarî özellikler kazanmasıyla gelişen idarî mekanizmanın da başına geçmiştir. Sancaklardan meydana gelen beylerbeyliği ise beylerbeyi tarafından idare edilmektedir. Eyalet teriminin, XVI. yy sonlarından itibaren, beylerbeylik terimi yerine kullanımı yaygınlaşmıştır. İlk olarak Rumeli Beylerbeyliği ihdas edilmiştir. XVII. yüzyılda eyalet sayısı kırkı geçmiştir. Beylerbeyi (mîr-i mîran) veya vali (vezir rütbeli), bölgesinde sultanın temsilcisi olarak, kendi topladığı divanda askeri zümreye ait kimi meseleleri halledebilir, belirli bir miktara kadar tımarların tevcihi işlerini yürütebilirdi. En önemli görevi, bölgesinde güvenliği sağlamaktı. Sancakbeylerinin merkezden atanması, beylerbeyinin otoritesini sınırlandırmaktadır. Aşağıda bu yapının zaman içerisinde nasıl değiştiğini kısaca inceleyip, vilayet nizamnamesi ile getirilen yapıyı ele alacağız.
Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu, Elazığ 23-25 Mayıs 2013, 2013
Özet İstanbul’da kurulan Vilâyât-ı Şârkiye-i Müdâfaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyetinin (VŞMHMC) Elazı... more Özet İstanbul’da kurulan Vilâyât-ı Şârkiye-i Müdâfaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyetinin (VŞMHMC) Elazığ Şubesinin kuruluşunda görev alan ve müteakiben Erzurum Kongresine Elazığ temsilcisi olarak seçilen, ancak diğer arkadaşları ile birlikte Kongreye katılması Vali tarafından engellenen Dr. Nazmi Aziz, Elazığ’da Milli Mücadele lehine faaliyetlerde bulunmuştur. Bu sırada bir doktor olarak Elazığlılara hizmet etmiş, daha sonra çeşitli illerde Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Müdürlüğü görevini yürütmüş, nihayet İstanbul’da Haseki Hastanesinde doktor ve başhekim olarak iz bırakmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu 700 yıllık süreç içerisinde, değişen şartlara karşı pek çok müessesesinde y... more Osmanlı İmparatorluğu 700 yıllık süreç içerisinde, değişen şartlara karşı pek çok müessesesinde yeniliklere gitmiştir. Taşrada temel idarî birimi olan sancakların idaresi de sürekli değişim içerisinde olmuştur. Çalışmamızda esas olarak, 1845 yılından, İmparatorluk sathında yeni bir idarî düzenlemeye, vilayet esasına geçilen 1864 yılına kadar geçen süredeki gelişmeler ele alınmıştır. Tanzimat’ın Diyarbekir, Erzurum ve Trabzon Eyaletlerinde uygulanmaya başlanmasını müteakiben karşılaşılan zorluklardan kısaca bahsetmiş ve zorlukların kaynağının genel olarak vergi ve asker meselesi olduğunu, ancak bahsedilen eyaletlerde yurtluk-ocaklık suretiyle toprak tasarruf edenlerin de sahip oldukları hakları korumak gayesi ile karşı çıktıkları tespit edilmiştir. Bu kitapta “mahalli beylikler”, “Kürt beylikleri” gibi adlandırmalarla tanımlanan “yurtluk-ocaklık” ve “hükümet” sancaklarda Tanzimat ile uygulanan yenilikler anlatılmaktadır.
G eçmişi anlamaya çalışırken yalnızca savaşlara ve antlaşmalara odaklanarak, o dönemde toplumun y... more G eçmişi anlamaya çalışırken yalnızca savaşlara ve antlaşmalara odaklanarak, o dönemde toplumun yaşayışını, toplumsal münasebetleri, hukuki ve idari yapıları gözden kaçırmamak gerekir. Bu düşünceyle geçmişteki iktisadi münasebetleri, hukuk düzenini ve idari teşkilatlanmaları, bünyesinde barındırdığı değişimler, devamlılıklar ve günümüze etkileri bakımından anlayabilmek önem taşımaktadır. Bu çalışma 19. yüzyılda Osmanlı taşra yönetimi üzerine odaklanmaktadır. 19. yüzyıl, Osmanlıda genelde modernleşme, özelde modern devlet oluşumunun ortaya çıkış sürecine denk gelmektedir. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ise yıkılan imparatorluk ile yeni kurulan cumhuriyet arasındaki ilişki, gösterilmek istenenin aksine, oldukça kuvvetlidir. Şüphesiz zamanın da etkisi ile değişimler geçirmekle beraber çok kuvvetli devamlılıklar, geçen yüzyıllık zamana rağmen, günümüzde halen mevcuttur. Bu tespit, taşra idaresi için ziyadesiyle geçerlidir. Hatta günümüz taşra idaresi, Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılda hayata geçirilen reformların temelleri üzerinde yükselmiştir.
Uploads
Papers by Ömer Toraman
Safavids in Eastern Anatolia, the tribal beys, who generally
ruled in a castle and its vicinity, resulted in the victory of the
Ottomans, and the administration of their homeland, which
they ruled before, was given to these beys as a sanjak. It stands
out as an application that has been frequently discussed in
historiography recently. This practice, which should be handled
by considering its period and conditions, has been included
in Kurdish nationalist historiography with increasing
intensity and the practice has been tried to be carried to the present day. It was a clear historical mistake to use the application
of sanjak assignment by means of ocaklık as a basis
for the use of a certain region (Eastern Anatolia) or certain
segment (Kurds) for autonomy/independence demands.
This historical error is largely based on the assumption that
such sanjaks were applied unchanged from the 19th century,
when they were created, until the Republic. However, as in
many fields such as political, social, economic and administrative,
the application of the sanjak has gradually changed
over time. Therefore, to argue that this administrative structure
has been applied consistently for centuries without undergoing
a fundamental change, based only on the period
in which they were created and by looking at their status in
the provisions of the code of laws, means that history is distorted
for current political debates. There are countless examples
of these being open to the direct intervention of the
state, even when they are not changed.
In our research, we have clearly determined that the application
of sanjak allocation by means ocaklık system was
abandoned over time, the application areas decreased, and
the sanjak preference by yurtluk-ocaklık was almost completely
abandoned until the pre-Tanzimat period, while the
hükümet sanjak system method continued partially.
It is clear that the application of hükümet sanjak allocation,
which reached the pre-Tanzimat period, was discontinued
with the Tanzimat. The methods by which this is done
have been explained in detail with the studies we have done.
For this reason, at the first stage, such sanjaks were transformed
into townships as an administrative unit, and these
sanjak beys were assigned as the district director (müdür).
In the second stage, the assignment of beys to this type of
the district directorship (müdürlük) was terminated, and the
qualifications of beys to be managers of an administrative unit (sanjak/township) were abolished. For those whose managerial
qualifications have disappeared but the right to save
land by means of yurtluk-ocaklık, that is, to collect the revenues
of a certain region, in the third stage, the income they
saved was confiscated by the treasury and a salary was paid
in return.
We think that making different interpretations by ignoring
the developments we have expressed in the study dealing
with the consignment of sanjak and land savings by means
of ocaklık in the Ottomans is a blunder if it is well-intentioned,
and if it is not, it is a mistake in understanding and
telling about history.
XIII. Yüzyılda Anadolu'da yaşamış büyük bir mutasavvıftır. Tapduk
Emre hakkındaki bilgilerimiz son derece sınırlıdır. Mevcut bilgilerimizin
kaynakları ise başta Yunus Emre'nin şiirleri olmak üzere, Hacı Bektaş-ı
Veli Menakıbnamesi ve XV. ve XVI. yüzyılda yazılmış olan bir kısım
kaynaklardır . ki bunlarda son derece sınırlı bilgiler ihtiva etmektedir.
Dolayısı ile Tapduk Emre'nin tarihi şahsiyeti, yaşadığı coğrafya ve nihayet
mezarının bulunduğu yer hakkındaki bilgilerimiz muğlaktır. Anadolu'nun
muhtelif yerlerinde, her hangi bir yazılı kaynağa dayalı olmaksızın,
Tapduk Emre'ye ait olduğuna inanılan mezarlar bulunmaktadır.
Öncelikle, bu yerlerden biri olan Nallıhan ilçesi, Emrem Sultan köyünde
bulunan Tapduk Emre Zaviyesini tanıtmaya çalıştık. Nihayet, Vakıflar
Genel Müdürlüğü arşiv kayıtlarından da yola çıkarak, Şehzade Süleyman
Paşa tarafından yine Nallıhan'da bulunan Kozlu köyü gelirinin adı geçen
Zaviyeye vakf edildiğini, bu vakfa Tapduk Emre'nin soyundan gelen
kimselerin mutasarrıf olarak tayin edildiğini ortaya koymaya çalıştık.
uğrayan Erzurum, Trabzon, Bitlis ve Van vilayetlerinin NVİGM Arşivindeki
nüfus defterleri incelenecektir. Savaşın, işgalin ve işgale
bağlı göçün etkilerini doğrulayabilmek adına bu vilayetler için yapılan
tespitler, I. Dünya Savaşı’nda işgale uğramamış olan Ankara
ve Konya vilayetleri nüfus defterleri ile karşılaştırılacaktır. Böylece,
savaş, işgal ve işgale bağlı göçlerin nüfus defterlerinin kaybı üzerindeki
etkisi açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır.
Books by Ömer Toraman
Bu kitapta “mahalli beylikler”, “Kürt beylikleri” gibi adlandırmalarla tanımlanan “yurtluk-ocaklık” ve “hükümet” sancaklarda Tanzimat ile uygulanan yenilikler anlatılmaktadır.
Safavids in Eastern Anatolia, the tribal beys, who generally
ruled in a castle and its vicinity, resulted in the victory of the
Ottomans, and the administration of their homeland, which
they ruled before, was given to these beys as a sanjak. It stands
out as an application that has been frequently discussed in
historiography recently. This practice, which should be handled
by considering its period and conditions, has been included
in Kurdish nationalist historiography with increasing
intensity and the practice has been tried to be carried to the present day. It was a clear historical mistake to use the application
of sanjak assignment by means of ocaklık as a basis
for the use of a certain region (Eastern Anatolia) or certain
segment (Kurds) for autonomy/independence demands.
This historical error is largely based on the assumption that
such sanjaks were applied unchanged from the 19th century,
when they were created, until the Republic. However, as in
many fields such as political, social, economic and administrative,
the application of the sanjak has gradually changed
over time. Therefore, to argue that this administrative structure
has been applied consistently for centuries without undergoing
a fundamental change, based only on the period
in which they were created and by looking at their status in
the provisions of the code of laws, means that history is distorted
for current political debates. There are countless examples
of these being open to the direct intervention of the
state, even when they are not changed.
In our research, we have clearly determined that the application
of sanjak allocation by means ocaklık system was
abandoned over time, the application areas decreased, and
the sanjak preference by yurtluk-ocaklık was almost completely
abandoned until the pre-Tanzimat period, while the
hükümet sanjak system method continued partially.
It is clear that the application of hükümet sanjak allocation,
which reached the pre-Tanzimat period, was discontinued
with the Tanzimat. The methods by which this is done
have been explained in detail with the studies we have done.
For this reason, at the first stage, such sanjaks were transformed
into townships as an administrative unit, and these
sanjak beys were assigned as the district director (müdür).
In the second stage, the assignment of beys to this type of
the district directorship (müdürlük) was terminated, and the
qualifications of beys to be managers of an administrative unit (sanjak/township) were abolished. For those whose managerial
qualifications have disappeared but the right to save
land by means of yurtluk-ocaklık, that is, to collect the revenues
of a certain region, in the third stage, the income they
saved was confiscated by the treasury and a salary was paid
in return.
We think that making different interpretations by ignoring
the developments we have expressed in the study dealing
with the consignment of sanjak and land savings by means
of ocaklık in the Ottomans is a blunder if it is well-intentioned,
and if it is not, it is a mistake in understanding and
telling about history.
XIII. Yüzyılda Anadolu'da yaşamış büyük bir mutasavvıftır. Tapduk
Emre hakkındaki bilgilerimiz son derece sınırlıdır. Mevcut bilgilerimizin
kaynakları ise başta Yunus Emre'nin şiirleri olmak üzere, Hacı Bektaş-ı
Veli Menakıbnamesi ve XV. ve XVI. yüzyılda yazılmış olan bir kısım
kaynaklardır . ki bunlarda son derece sınırlı bilgiler ihtiva etmektedir.
Dolayısı ile Tapduk Emre'nin tarihi şahsiyeti, yaşadığı coğrafya ve nihayet
mezarının bulunduğu yer hakkındaki bilgilerimiz muğlaktır. Anadolu'nun
muhtelif yerlerinde, her hangi bir yazılı kaynağa dayalı olmaksızın,
Tapduk Emre'ye ait olduğuna inanılan mezarlar bulunmaktadır.
Öncelikle, bu yerlerden biri olan Nallıhan ilçesi, Emrem Sultan köyünde
bulunan Tapduk Emre Zaviyesini tanıtmaya çalıştık. Nihayet, Vakıflar
Genel Müdürlüğü arşiv kayıtlarından da yola çıkarak, Şehzade Süleyman
Paşa tarafından yine Nallıhan'da bulunan Kozlu köyü gelirinin adı geçen
Zaviyeye vakf edildiğini, bu vakfa Tapduk Emre'nin soyundan gelen
kimselerin mutasarrıf olarak tayin edildiğini ortaya koymaya çalıştık.
uğrayan Erzurum, Trabzon, Bitlis ve Van vilayetlerinin NVİGM Arşivindeki
nüfus defterleri incelenecektir. Savaşın, işgalin ve işgale
bağlı göçün etkilerini doğrulayabilmek adına bu vilayetler için yapılan
tespitler, I. Dünya Savaşı’nda işgale uğramamış olan Ankara
ve Konya vilayetleri nüfus defterleri ile karşılaştırılacaktır. Böylece,
savaş, işgal ve işgale bağlı göçlerin nüfus defterlerinin kaybı üzerindeki
etkisi açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktır.
Bu kitapta “mahalli beylikler”, “Kürt beylikleri” gibi adlandırmalarla tanımlanan “yurtluk-ocaklık” ve “hükümet” sancaklarda Tanzimat ile uygulanan yenilikler anlatılmaktadır.