Papers by Hasan Ramazan Yılmaz

Journal of Media and Religion Studies, 2023
When we analyse films that are valuable in terms of their intellectual and aesthetic structures, ... more When we analyse films that are valuable in terms of their intellectual and aesthetic structures, it is seen that directing of photography has a special place. Cinematography is one of the points where films based on different intellectual and aesthetic approaches differ from each other and create their own unique style. Semih Kaplanoğlu is one of the directors who succeeded in creating a unique style with cinematography. Kaplanoğlu frames the human being with his/her spiritual experiences without detaching him/her from his/her ties in this world. This study analyses how cinematographic practices form the style of Kaplanoğlu's cinema and determines the role of directing of photography in the formation of the intellectual and spiritual structure established in the films. In the context of the key meanings and values in the films Egg, Milk, Honey and Grain, the shots of the selected scenes and sequences are analysed with close analysis method. In Egg, Kaplanoğlu connects the negative space in the frame to the spiritual space outside the frame, he hides the spiritual state of the character in Milk in the choice of whether or not to cross the border between the two ends of the composition, he reveals the spiritual tension of the character in the composition

Sinema ve Din. DEM Yayınları, 2016
Türkiye’de sinemanın bir sanat formu olarak tiyatrodan bağımsızlaşması 1950’lerle birlikte söz ko... more Türkiye’de sinemanın bir sanat formu olarak tiyatrodan bağımsızlaşması 1950’lerle birlikte söz konusu olmuştur. Hollywood ve Avrupa sinemasındaki film dilinin anlaşılmaya başlanmasıyla söz konusu olan bu durum, Türkiye’de sinemanın sanatsal ve sektörel anlamda özerk bir yapıya sahip olmasını sağlayan ilk adımların atılmasına vesile olmuştur.
Film, kendine has bir sanat formu olduğunun anlaşılmasının hemen ardından toplumsal ve siyasal tahlil ve eleştiri işlevi kazanmıştır. Türkiye’de modernleşme ve batılılaşma politikalarının ürettiği siyasal ve toplumsal krizler, 50’lerin hemen ardından sanatçılar ve düşünürler tarafından sinema aracılığıyla çözümlenmeye ve eleştirilmeye başlanmıştır.
1960’larda Yücel Çakmaklı öncülüğünde gelişen, düşünce ve hayatta İslam’ı temel perspektif olarak benimseyen “milli sinema” tefekkürü, 1970’lerde eyleme dönüşmüştür.
Türkiye’de, İslami bir perspektiften hareketle siyasal ve toplumsal mücadelenin başlaması gerektiğine yönelik inanç, milli sinema pratiğine bir kültürel bağımsızlık vizyonu yükleyerek politik bir eylem statüsü kazandırmıştır.
2000’li yıllara gelindiğinde ise İslam düşüncesi ve estetik birikimi, özgün bir film dili arayışında olan bazı yönetmenler tarafından temel ilham kaynağı olarak konumlandırılmıştır. Semih Kaplanoğlu ve Derviş Zaim gibi yönetmenler özgün bir estetik yapı oluşturmak adına sinemayı manevi bir temaşa alanı haline getiren çalışmalara imza atmışlardır.
Bu tür yönetmenlerin ortaya koydukları sinema anlayışı ve benimsedikleri anlatı yapısı, toplumsal vurgulara yer vermekle birlikte daha ziyade sinemanın poetikasına odaklanmaktadır. Bu şekilde, bireyin manevi tekamülünü temel izlek haline getiren bir sanat anlayışı Türk sinemasında belirmeye başlamıştır.
Makalede, birey, toplum ve devlet gibi etkenler eşliğinde Türk sinemasında sergilenen din olgusu ve maneviyat, politik ve poetik tasvirler olarak ayrı ayrı incelenmektedir.
Sinemarmara Marmara Medya Merkezi Sinema Dergisi, 2017
The paper focuses on director Aida Begic's first future film Snow (Snow, 2008). The aim of the es... more The paper focuses on director Aida Begic's first future film Snow (Snow, 2008). The aim of the essay is analysing the post-war Bosnian society from different aspects by reviewing the film. Through the essay two questions are answered: How is the new structure of the society after the Bosnian War? What is the position of Bosniak women in the post-war atmosphere?
Medyanın Milliyetçiliği - Milliyetçiliğin Medyası. Derin Yayınları, 2015
Sosyal Medyada Fransız Milliyetçiliği, Murat İri'nin editörlüğünde yayımlanan "Medyanın Milliyetç... more Sosyal Medyada Fransız Milliyetçiliği, Murat İri'nin editörlüğünde yayımlanan "Medyanın Milliyetçiliği - Milliyetçiliğin Medyası" başlıklı kitapta yer alan makalelerden bir tanesi.
İLEM Bülten, 2012
Dr. Ebru Karadoğan İsmayılov'un "Geçeküstücü Sinemada Tekinsizlik: Jan Švankmajer Filmleri Üzerin... more Dr. Ebru Karadoğan İsmayılov'un "Geçeküstücü Sinemada Tekinsizlik: Jan Švankmajer Filmleri Üzerine Bir İnceleme" adlı doktora tezine ilişkin değerlendirme.

Aliya’nın din ve materyalizm arasında yapmış olduğu müzakerelerde sanat, dinin bütün metafizik ve... more Aliya’nın din ve materyalizm arasında yapmış olduğu müzakerelerde sanat, dinin bütün metafizik ve ruhsal anlamlarının hayat bulduğu bir olgu olarak ifade edilmektedir. Temel gayesi herhangi bir güzel olanı, bir eseri ortaya çıkarmak olmayan sanat, eserin ortaya çıkarılmasında ve ardından temaşa edilmesinde sanatsal tecrübenin ruhsallığına erişmeyi merkeze almaktadır. Bu tecrübe esnasında sanatçı-izleyici ayrımının ortadan kalkması ve bu iki paydaşın bütünleşmesi sanatın temel özellikleri arasında bulunmaktadır.
Aliya “Zıddiyetler Cetveli”nde İslam’a, din ve materyalizm arasında bir konum biçerek İnsan’ın ruh ve maddeden müte-şekkil olduğunu gösterir. Üçüncü bir yol olarak altını çizdiği İslam’ı Kur’an-ı Kerim’de vurgulandığı gibi “vasat” olarak ni-telemektedir. Sanat dine yakınlık gösteren tüm nitelikleriyle birlikte Aliya’nın yapmış olduğu mülahazalarda “üçüncü yol” bağlamında konu edinilmemiştir. Değerlendirmelerin çoğu ilim-sanat karşıtlığı çerçevesinde oluşmuştur. İlim/bilim; zekâ, öğrenmek/keşfetmek ve tabiat üzerinden materyalizme kapı aralarken, sanat; ruh, tefekkür ve varlığın hakikati üzerinden dine ulaşmaktadır. Doğu ve Batı Arasında İslam eserinde sanatın bu noktaya intikali büyük oranda Ortaçağ Hıristiyan dün-yasında ve Sovyetler Birliği’nde sanata verilen anlam ve konumlandırmaların örnekliğinde söz konusu olmaktadır. Burada yapılan sanat tarifinin İslam estetiği perspektifine olan yakınlığı kaçınılmaz olmakla birlikte, İslam medeniyetindeki sanat-zanaat birlikteliğini göz önünde bulundurmak daha ideal bir sanat anlayışının oluşumunu destekleyecektir. İşte bu noktada “üçüncü yol” yaklaşımı doğrultusunda bir sinema pratiğine yaklaşan Aida Begić’in filmleri çözümlenecektir. Zaman’ı neden-sonuç ilişkisi eksenindeki kronolojik ve modern işlevinden uzaklaştıran Begić, içinde bulunulan an’ın geçmişe ve geleceğe açılabilen bir ruhsal deneyime dönüşmesini sağlamaktadır. Neticede Aliya İzzetbegovic ve Aida Begić ortaya koydukları teori ve pratik ile sanatı yaşadıkları coğrafyaya hâkim olan faydacı tutumlar karşısında var edebilmişlerdir.
Siyah Sanat , 2014
Şehirler kimi sinema akımlarında oldukça açık bir şekilde karakterize edilerek kimliklendirilmişl... more Şehirler kimi sinema akımlarında oldukça açık bir şekilde karakterize edilerek kimliklendirilmişlerdir. Şehir ve mekân, filmdeki içeriğin istikametinde ve filmin türüne göre değişiklik göstermekle birlikte anlatımın önde gelen araçları olarak kullanılmışlardır. Makalede sinemada şehirlerin karakterize edilmeleriyle oluşan farklı mekân temsilleri incelenmektedir.
Film Arası, 2013
Woody Allen'ın Manhatten filmi üzerine bir değerlendirme.
Prof. Dr. Rıdvan Şentürk'ün "Türk Sinemasının Durum Analizi 2005-2010" başlıklı kitabında yer ala... more Prof. Dr. Rıdvan Şentürk'ün "Türk Sinemasının Durum Analizi 2005-2010" başlıklı kitabında yer alan film değerlendirmeleri.
Sinemarmara Marmara Medya Merkezi Sinema Dergisi, 2013
İLEM Yıllık, 2009
Ulusal bir sinema kelimenin tam anlamıyla, sadece belli bir ülkeye nispet edilen ulusal bir ürün ... more Ulusal bir sinema kelimenin tam anlamıyla, sadece belli bir ülkeye nispet edilen ulusal bir ürün değil, aynı zamanda izleyicisine bir şekilde, bir ülkenin kendisi aracılığıyla konuştuğu bir sinema olma durumunu tasvir eden bir sinemadır. Bu kriterler üzerinden bakıldığında, 1940’ların sonu ile 1950’lerin erken dönemlerinde İtalyan yeni gerçekçiliği ulusal sinemanın ta kendisiydi.

İnsan ve Toplum Dergisi / The Journal of Humanity and Society , 2012
Enver Gülşen'in kaleme aldığı Sinemanın Hakikati, sunuş ve prolog bölümleri ile bunları takip ede... more Enver Gülşen'in kaleme aldığı Sinemanın Hakikati, sunuş ve prolog bölümleri ile bunları takip eden üç kısımdan meydana geliyor. Bu kısımlar “Hakikatin Hakikati”, “Hakikatin Görünümleri: Edebiyatta ve Sanatta Hakikat Sorunu” ve “Sinemanın Hakikatinden Hakikatin Sinemasında Yolculuk” başlıklarından oluşmaktadırlar. Birbirinden ayrı zamanlarda yazılmış olan metinler, sinemanın edebiyat, felsefe, din ve tasavvuf ile olan ilişkilerini soruşturmaktadır. Bu alanların tamamının insanın varoluşuna ilişkin çeşitli iddialar sunabilecekleri düşünüldüğünden yapılan soruşturmaların merkezindeki iki önemli nokta dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki, varlık tasavvurunun farklı çağlarda ve medeniyetlerde değişen yapısıdır. Diğeri ise buna bağlı olarak sanat anlayışlarının, insanın hakikat arayışına veya hakikatten uzaklaşmasına vesile olma niteliğidir.

Yeditepe University Journal of Communication Studies, 2009
Yerel medya organlarının, ticari medya şirketlerinden ve devletin medya kurumlarından farklı olar... more Yerel medya organlarının, ticari medya şirketlerinden ve devletin medya kurumlarından farklı olarak konumlandıkları yerin ve sahip oldukları temel özelliklerin kuramsal olarak tespit edilmesi oldukça önemlidir. Ancak, bu konuda ortaya konan teorilerin yapılacak alan araştırmaları ile mevcut uygulamalarla olanla irtibatını ortaya koymak gerekmektedir. Medyanın küyerelleşmesi ise hem teorik, hem de pratik anlamda incelenmesi gereken bir konudur. Bu çerçevede yapılan araştırmada Trabzon’da yayıncılık yapan 16 farklı medya kurumunun temsilcileri ile mülakatlarda bulunulmuştur. Özellikle yerel medyaların yerel kültür ve sermayeyle olan ilişkileri çerçevesinde yayın politikalarında hangi noktalarda süreklilik ve hangi noktalarda değişim gösterdikleri incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yerel Medya, Anaakım Medya, Kamu Medyaları, Küyerelleşme, Yerel Kültür, Trabzon
As it is different from commercial media companies and public media corporations, the place where local media positions itself and it’s fundamental characteristics are important to detect theoricaly. However, the contacts between the detected teories and reality/practice have to be exhibited by field studies. Moreover, the glocalization of media is a notion which has to be examine both teoricaly and practicaly. On this freme, within the field study it has been interviewed with the representatives of 16 different media corparations in Trabzon. Especially, in the context of the relations of local media with the local culture and capital, it has been searched that which points of broadcasting policies processes continuity and which of them shows changes.
Key Words: Local Media, Main Stream Media, Public Media, Glocalization, Local Culture, Trabzon

Yeditepe University Journal of Communication Studies, 2011
Avatar, “Fantazya” ve “Bilim Kurgu” türleri altında tanımlanmasına rağmen “Mimesis” kuramı üzerin... more Avatar, “Fantazya” ve “Bilim Kurgu” türleri altında tanımlanmasına rağmen “Mimesis” kuramı üzerine temellenen bir filmdir. Film, doğa ve insan arasındaki iletişimsel ve araçsal ilişkilerin bir tasvirini yapmaya çalışsa da, barındırdığı tüm değer ve katmanları senkretik bir yapıda buluşturup, bu değer ve katmanların kendilerine yabancılaşmalarını sağlamaktadır. Avatar bu haliyle, insanlığın içinde bulunduğu içler acısı durumu işleyen bir hikâyeye sahip olmasına rağmen, izleyicisini katharsise eriştirir, arındırır ve tatmin eder.
Anahtar Kelimeler: Fantazya, Mimesis, Avatar, Aristo, Platon, Tekno-Western
Despite Avatar has been descripted as “Fantasia” and “Science Fiction” genre, it was firmly established on “Mimesis” theory. Alhtough the film tries to do a depiction of communicative and instrumental relationship between nature and human, it brings together all values and layers in a syncretic structure and it alienates all these values and layers themselves. As such, Avatar has a heartbreaking story which humanity lives in but it brings its audiences to catharsis, refine it’s viewers and satisfy them.
Key Words: Fantasia, Mimesis, Avatar, Aristotle, Platon, Techno-Western

Sinemayı varoluşu itibariyle bir sanat olarak sınıflandıran, özel tarihsel bağlamları içindeyse b... more Sinemayı varoluşu itibariyle bir sanat olarak sınıflandıran, özel tarihsel bağlamları içindeyse bir “toplumsal sanat” olarak değerlendiren iki sinema akımı; İtalyan Yeni Gerçekçiliği ve Toplumsal Gerçekçi Türk Sineması ele alınarak, akımların sinema görüntüsünün göstergebilimsel sınıflandırmalarından “belirtisel gösterge” fonksiyonuyla paralel olan yapıları incelenmiştir. Sanatta gerçekçilik, sinema teorisinde gerçekçilik ve biçimcilik tartışmalarının değerlendirildiği çalışmada, “ulusal” sinemalar olarak İtalyan ve Türk sinemalarının gelişim süreçleri incelenerek akımların oluşumlarına etkileri tespit edilmek istenmiştir. İki akımın içerik, film dili ve estetiği bağlamındaki niteliklerinin, “gerçeğin ortaya çıkarılması” yönündeki sinematografik yaklaşımı merkeze alma çabalarıyla olan uyumları önemli tespitler arasındadır. Çalışma, özellikle Yeni Gerçekçilik’te kendini gösteren, anaakım klasik-gerçekçi film dilinden ayrışarak içerik ve film dili bağlamında kurulan özgün yapının, sinema görüntüsünün belirtisel gösterge fonksiyonu doğrultusunda ortaya çıkışına yoğunlaşmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yeni Gerçekçilik, Toplumsal Gerçekçilik, Belirtisel Gösterge, Sinema, Sanat
This study investigates two cinema movements which categorize cinema existentially as an art and in consideration of special historical concept as a social art. Italian Neo-realism’s and Social Realist Turkish cinema’s parallel structure with “index sign” function of semiotic categorization of cinematic image was discussed. Realism in art, realism and formalism in film theories has been evaluated. As national cinemas, Italian and Turkish cinemas’ effects in the being processes of movements has been detected. The accordance between cinematographic approach of “discovering reality” and the characters of content, film language and aesthetic in two movements are signed one of the important detections. The study focuses two major cases, one of them is the original structure that especially shows itself in Neo-realism and was build in context of cinematic content, film language and the second one is the “index sign” function of cinematic image which is in the being processes of this original structure.
Keyword: Neo Realism, Social Realism, Index Sign, Cinema, Art
Book Reviews by Hasan Ramazan Yılmaz
İş Ahlakı Dergisi / Turkish Journal of Business Ethics, 2011
Michael Ryan ve Douglas Kellner tarafından kaleme alınan "Politik Kamera: Çağdaş Hollywood Sinema... more Michael Ryan ve Douglas Kellner tarafından kaleme alınan "Politik Kamera: Çağdaş Hollywood Sinemasının İdeolojisi ve Politikası" adlı çalışmalaya yönelik bir değerlendirme.
A review of "Camera Politica: The Politics and Ideology of Contemporary Hollywood Film" by Michael Ryan and Douglas Kellner.
Uploads
Papers by Hasan Ramazan Yılmaz
Film, kendine has bir sanat formu olduğunun anlaşılmasının hemen ardından toplumsal ve siyasal tahlil ve eleştiri işlevi kazanmıştır. Türkiye’de modernleşme ve batılılaşma politikalarının ürettiği siyasal ve toplumsal krizler, 50’lerin hemen ardından sanatçılar ve düşünürler tarafından sinema aracılığıyla çözümlenmeye ve eleştirilmeye başlanmıştır.
1960’larda Yücel Çakmaklı öncülüğünde gelişen, düşünce ve hayatta İslam’ı temel perspektif olarak benimseyen “milli sinema” tefekkürü, 1970’lerde eyleme dönüşmüştür.
Türkiye’de, İslami bir perspektiften hareketle siyasal ve toplumsal mücadelenin başlaması gerektiğine yönelik inanç, milli sinema pratiğine bir kültürel bağımsızlık vizyonu yükleyerek politik bir eylem statüsü kazandırmıştır.
2000’li yıllara gelindiğinde ise İslam düşüncesi ve estetik birikimi, özgün bir film dili arayışında olan bazı yönetmenler tarafından temel ilham kaynağı olarak konumlandırılmıştır. Semih Kaplanoğlu ve Derviş Zaim gibi yönetmenler özgün bir estetik yapı oluşturmak adına sinemayı manevi bir temaşa alanı haline getiren çalışmalara imza atmışlardır.
Bu tür yönetmenlerin ortaya koydukları sinema anlayışı ve benimsedikleri anlatı yapısı, toplumsal vurgulara yer vermekle birlikte daha ziyade sinemanın poetikasına odaklanmaktadır. Bu şekilde, bireyin manevi tekamülünü temel izlek haline getiren bir sanat anlayışı Türk sinemasında belirmeye başlamıştır.
Makalede, birey, toplum ve devlet gibi etkenler eşliğinde Türk sinemasında sergilenen din olgusu ve maneviyat, politik ve poetik tasvirler olarak ayrı ayrı incelenmektedir.
Aliya “Zıddiyetler Cetveli”nde İslam’a, din ve materyalizm arasında bir konum biçerek İnsan’ın ruh ve maddeden müte-şekkil olduğunu gösterir. Üçüncü bir yol olarak altını çizdiği İslam’ı Kur’an-ı Kerim’de vurgulandığı gibi “vasat” olarak ni-telemektedir. Sanat dine yakınlık gösteren tüm nitelikleriyle birlikte Aliya’nın yapmış olduğu mülahazalarda “üçüncü yol” bağlamında konu edinilmemiştir. Değerlendirmelerin çoğu ilim-sanat karşıtlığı çerçevesinde oluşmuştur. İlim/bilim; zekâ, öğrenmek/keşfetmek ve tabiat üzerinden materyalizme kapı aralarken, sanat; ruh, tefekkür ve varlığın hakikati üzerinden dine ulaşmaktadır. Doğu ve Batı Arasında İslam eserinde sanatın bu noktaya intikali büyük oranda Ortaçağ Hıristiyan dün-yasında ve Sovyetler Birliği’nde sanata verilen anlam ve konumlandırmaların örnekliğinde söz konusu olmaktadır. Burada yapılan sanat tarifinin İslam estetiği perspektifine olan yakınlığı kaçınılmaz olmakla birlikte, İslam medeniyetindeki sanat-zanaat birlikteliğini göz önünde bulundurmak daha ideal bir sanat anlayışının oluşumunu destekleyecektir. İşte bu noktada “üçüncü yol” yaklaşımı doğrultusunda bir sinema pratiğine yaklaşan Aida Begić’in filmleri çözümlenecektir. Zaman’ı neden-sonuç ilişkisi eksenindeki kronolojik ve modern işlevinden uzaklaştıran Begić, içinde bulunulan an’ın geçmişe ve geleceğe açılabilen bir ruhsal deneyime dönüşmesini sağlamaktadır. Neticede Aliya İzzetbegovic ve Aida Begić ortaya koydukları teori ve pratik ile sanatı yaşadıkları coğrafyaya hâkim olan faydacı tutumlar karşısında var edebilmişlerdir.
Anahtar Kelimeler: Yerel Medya, Anaakım Medya, Kamu Medyaları, Küyerelleşme, Yerel Kültür, Trabzon
As it is different from commercial media companies and public media corporations, the place where local media positions itself and it’s fundamental characteristics are important to detect theoricaly. However, the contacts between the detected teories and reality/practice have to be exhibited by field studies. Moreover, the glocalization of media is a notion which has to be examine both teoricaly and practicaly. On this freme, within the field study it has been interviewed with the representatives of 16 different media corparations in Trabzon. Especially, in the context of the relations of local media with the local culture and capital, it has been searched that which points of broadcasting policies processes continuity and which of them shows changes.
Key Words: Local Media, Main Stream Media, Public Media, Glocalization, Local Culture, Trabzon
Anahtar Kelimeler: Fantazya, Mimesis, Avatar, Aristo, Platon, Tekno-Western
Despite Avatar has been descripted as “Fantasia” and “Science Fiction” genre, it was firmly established on “Mimesis” theory. Alhtough the film tries to do a depiction of communicative and instrumental relationship between nature and human, it brings together all values and layers in a syncretic structure and it alienates all these values and layers themselves. As such, Avatar has a heartbreaking story which humanity lives in but it brings its audiences to catharsis, refine it’s viewers and satisfy them.
Key Words: Fantasia, Mimesis, Avatar, Aristotle, Platon, Techno-Western
Anahtar Kelimeler: Yeni Gerçekçilik, Toplumsal Gerçekçilik, Belirtisel Gösterge, Sinema, Sanat
This study investigates two cinema movements which categorize cinema existentially as an art and in consideration of special historical concept as a social art. Italian Neo-realism’s and Social Realist Turkish cinema’s parallel structure with “index sign” function of semiotic categorization of cinematic image was discussed. Realism in art, realism and formalism in film theories has been evaluated. As national cinemas, Italian and Turkish cinemas’ effects in the being processes of movements has been detected. The accordance between cinematographic approach of “discovering reality” and the characters of content, film language and aesthetic in two movements are signed one of the important detections. The study focuses two major cases, one of them is the original structure that especially shows itself in Neo-realism and was build in context of cinematic content, film language and the second one is the “index sign” function of cinematic image which is in the being processes of this original structure.
Keyword: Neo Realism, Social Realism, Index Sign, Cinema, Art
Book Reviews by Hasan Ramazan Yılmaz
A review of "Camera Politica: The Politics and Ideology of Contemporary Hollywood Film" by Michael Ryan and Douglas Kellner.
Film, kendine has bir sanat formu olduğunun anlaşılmasının hemen ardından toplumsal ve siyasal tahlil ve eleştiri işlevi kazanmıştır. Türkiye’de modernleşme ve batılılaşma politikalarının ürettiği siyasal ve toplumsal krizler, 50’lerin hemen ardından sanatçılar ve düşünürler tarafından sinema aracılığıyla çözümlenmeye ve eleştirilmeye başlanmıştır.
1960’larda Yücel Çakmaklı öncülüğünde gelişen, düşünce ve hayatta İslam’ı temel perspektif olarak benimseyen “milli sinema” tefekkürü, 1970’lerde eyleme dönüşmüştür.
Türkiye’de, İslami bir perspektiften hareketle siyasal ve toplumsal mücadelenin başlaması gerektiğine yönelik inanç, milli sinema pratiğine bir kültürel bağımsızlık vizyonu yükleyerek politik bir eylem statüsü kazandırmıştır.
2000’li yıllara gelindiğinde ise İslam düşüncesi ve estetik birikimi, özgün bir film dili arayışında olan bazı yönetmenler tarafından temel ilham kaynağı olarak konumlandırılmıştır. Semih Kaplanoğlu ve Derviş Zaim gibi yönetmenler özgün bir estetik yapı oluşturmak adına sinemayı manevi bir temaşa alanı haline getiren çalışmalara imza atmışlardır.
Bu tür yönetmenlerin ortaya koydukları sinema anlayışı ve benimsedikleri anlatı yapısı, toplumsal vurgulara yer vermekle birlikte daha ziyade sinemanın poetikasına odaklanmaktadır. Bu şekilde, bireyin manevi tekamülünü temel izlek haline getiren bir sanat anlayışı Türk sinemasında belirmeye başlamıştır.
Makalede, birey, toplum ve devlet gibi etkenler eşliğinde Türk sinemasında sergilenen din olgusu ve maneviyat, politik ve poetik tasvirler olarak ayrı ayrı incelenmektedir.
Aliya “Zıddiyetler Cetveli”nde İslam’a, din ve materyalizm arasında bir konum biçerek İnsan’ın ruh ve maddeden müte-şekkil olduğunu gösterir. Üçüncü bir yol olarak altını çizdiği İslam’ı Kur’an-ı Kerim’de vurgulandığı gibi “vasat” olarak ni-telemektedir. Sanat dine yakınlık gösteren tüm nitelikleriyle birlikte Aliya’nın yapmış olduğu mülahazalarda “üçüncü yol” bağlamında konu edinilmemiştir. Değerlendirmelerin çoğu ilim-sanat karşıtlığı çerçevesinde oluşmuştur. İlim/bilim; zekâ, öğrenmek/keşfetmek ve tabiat üzerinden materyalizme kapı aralarken, sanat; ruh, tefekkür ve varlığın hakikati üzerinden dine ulaşmaktadır. Doğu ve Batı Arasında İslam eserinde sanatın bu noktaya intikali büyük oranda Ortaçağ Hıristiyan dün-yasında ve Sovyetler Birliği’nde sanata verilen anlam ve konumlandırmaların örnekliğinde söz konusu olmaktadır. Burada yapılan sanat tarifinin İslam estetiği perspektifine olan yakınlığı kaçınılmaz olmakla birlikte, İslam medeniyetindeki sanat-zanaat birlikteliğini göz önünde bulundurmak daha ideal bir sanat anlayışının oluşumunu destekleyecektir. İşte bu noktada “üçüncü yol” yaklaşımı doğrultusunda bir sinema pratiğine yaklaşan Aida Begić’in filmleri çözümlenecektir. Zaman’ı neden-sonuç ilişkisi eksenindeki kronolojik ve modern işlevinden uzaklaştıran Begić, içinde bulunulan an’ın geçmişe ve geleceğe açılabilen bir ruhsal deneyime dönüşmesini sağlamaktadır. Neticede Aliya İzzetbegovic ve Aida Begić ortaya koydukları teori ve pratik ile sanatı yaşadıkları coğrafyaya hâkim olan faydacı tutumlar karşısında var edebilmişlerdir.
Anahtar Kelimeler: Yerel Medya, Anaakım Medya, Kamu Medyaları, Küyerelleşme, Yerel Kültür, Trabzon
As it is different from commercial media companies and public media corporations, the place where local media positions itself and it’s fundamental characteristics are important to detect theoricaly. However, the contacts between the detected teories and reality/practice have to be exhibited by field studies. Moreover, the glocalization of media is a notion which has to be examine both teoricaly and practicaly. On this freme, within the field study it has been interviewed with the representatives of 16 different media corparations in Trabzon. Especially, in the context of the relations of local media with the local culture and capital, it has been searched that which points of broadcasting policies processes continuity and which of them shows changes.
Key Words: Local Media, Main Stream Media, Public Media, Glocalization, Local Culture, Trabzon
Anahtar Kelimeler: Fantazya, Mimesis, Avatar, Aristo, Platon, Tekno-Western
Despite Avatar has been descripted as “Fantasia” and “Science Fiction” genre, it was firmly established on “Mimesis” theory. Alhtough the film tries to do a depiction of communicative and instrumental relationship between nature and human, it brings together all values and layers in a syncretic structure and it alienates all these values and layers themselves. As such, Avatar has a heartbreaking story which humanity lives in but it brings its audiences to catharsis, refine it’s viewers and satisfy them.
Key Words: Fantasia, Mimesis, Avatar, Aristotle, Platon, Techno-Western
Anahtar Kelimeler: Yeni Gerçekçilik, Toplumsal Gerçekçilik, Belirtisel Gösterge, Sinema, Sanat
This study investigates two cinema movements which categorize cinema existentially as an art and in consideration of special historical concept as a social art. Italian Neo-realism’s and Social Realist Turkish cinema’s parallel structure with “index sign” function of semiotic categorization of cinematic image was discussed. Realism in art, realism and formalism in film theories has been evaluated. As national cinemas, Italian and Turkish cinemas’ effects in the being processes of movements has been detected. The accordance between cinematographic approach of “discovering reality” and the characters of content, film language and aesthetic in two movements are signed one of the important detections. The study focuses two major cases, one of them is the original structure that especially shows itself in Neo-realism and was build in context of cinematic content, film language and the second one is the “index sign” function of cinematic image which is in the being processes of this original structure.
Keyword: Neo Realism, Social Realism, Index Sign, Cinema, Art
A review of "Camera Politica: The Politics and Ideology of Contemporary Hollywood Film" by Michael Ryan and Douglas Kellner.