Papers by Markus J T Schrijer

Mediterranean Journal of Humanities, 2021
This article examines the relation between state institutions and new right-wing movements in Ger... more This article examines the relation between state institutions and new right-wing movements in Germany. Using a narrative theory approach, it discusses the public communication of the state (Ministry of Defence, Ministry of the Interior and Verfassungsschutz) concerning the rise of the New Right (AfD, Identitarian Movement, Reichsbürger) in front of and via the press, primarily at the Federal Press Conference. The ambivalent positioning of the state institutions towards these challenging voices is shown: on the one hand there seems a leaning towards and, partly, shared views, and, on the other, there is sharp differentiation and even their expressed exclusion from society as a whole. The public record presented in this article reinforces the argument that the state's position towards those movements encourages and indirectly validates the New Right positions.
Çalışma, Almanya’daki yeni sağ hareketler ile devlet kurumları arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Çalışmada, anlatı kuramı yaklaşımı kullanılarak, yeni sağ (AfD, Kimlikçi Hareketi, İmparatorluk Vatandaşları) ile devlet (Savunma Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı ve Federal İstihbarat Teşkilâtı) arasındaki, yeni sağın yükselişi üzerine, basın ve yayın organları önünde ve onlar aracılığıyla -özellikle de Federal Basın Birliği- gerçekleşen halkla iletişim incelenmiştir. Çalışma, devlete meydan okuyan bu hareketlere karşı devletin çelişkili tutumunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Devlet, kimi zaman bu aşırı sağ hareketleri destekleyici nitelikte faaliyetler ve açıklamalarda bulunmakta; kimi zaman ise aşırı sağ hareketlere keskin bir biçimde karşı durmakta, hatta onların toplumun bir parçası olmadığını belirtmektedir. Bu çalışmada sunulan kamusal kayıtlar, devletin tutumunun, yeni aşırı sağ hareketleri cesaretlendirdiği ve dolaylı olarak Yeni Sağ’ın tutumunu geçerli kıldığı savını desteklemektedir.
Book Chapter by Markus J T Schrijer

Salgın Dönemlerinde İnsan Hakları, 2022
The Covid-19 outbreak in late fall of 2019 ruthlessly exposed quite a few key fractures in many s... more The Covid-19 outbreak in late fall of 2019 ruthlessly exposed quite a few key fractures in many societies around the globe. In Germany, too, the numerous government measures and their critical reception in society can be interpreted as a time of crisis in which a fault line solidified between a supposedly rational majority and a supposedly irrational minority. As with other issues before (such as the ongoing controversies over bias in the ‘mainstream’ media, populism, migration), German society appears deeply divided into two opposing factions. The respective mutual accusations are: uncritical state-believing adoption of the mainstream-diffused elite-narratives, by means of which the ‘gullible population’ can be controlled, versus deludedly falling for demagogues while being blinded by conspiracy theories. Both sides claim to be the real pillars of true democracy, whereby the other would betray democratic principles and, above all, fundamental rights. Even if such a confrontation may be simplified, it can be observed that in the major newspapers and on public broadcasting, opponents of political measures like the so-called lockdown and alternative media are un-differentially placed into a corner as “contrarians”, “covidiots” or “conspiracy mystics”, without seriously addressing their arguments; and that, conversely, in alternative formats, all reporting by the supposed mainstream media is declared to be inauthentic and interest-driven control strategy. It became obvious that the fundamental foundations of democracy and of basic civil rights in Germany are now disputed terrain over which the factions are hardly able to agree. This text shows to what extent the discussions concerning the Covid-19 pandemic and the measures to contain it joined already existing lines of conflict within German society and in what way these divisions hardened during a time of crisis, so that a common and communal basic understanding concerning the foundations of democracy and the legitimate claim to basic rights seems impossible to realise. The focus in this text is on evaluating the various understandings of reason, freedom, and science in selected ‘mainstream’ media outlets in respect to the government measures designed to contain the pandemic.

Bütün Yönleriyle Akdeniz 2, 2022
Coğrafi isimler kendilerinin ötesini ifade eder. Duygusal, kültürel, politik, dini ve diğer çağrı... more Coğrafi isimler kendilerinin ötesini ifade eder. Duygusal, kültürel, politik, dini ve diğer çağrışımlar her zaman onları kullananlarda yankılanır. Tarihi kaynakları incelerken bu dikkate alınmalıdır. Örneğin 16. yüzyılda yaşamış Alman bir hümanist tarafından yazılan bir kitapta Atina’dan bahsedildiğinde bu çağrışımların izini sürmek, Atina ismi ile şehrin kendisinin mi (yani Akdeniz’de coğrafi bir konumun) kastedildiğini, yoksa belirli bir felsefi geleneğin mi ifade edildiğini (yani yazarın aklındaki düşünsel bir yer) anlamak için önemlidir. Özellikle Akdeniz tarihi ile ilgili Orta Avrupa kaynakları incelenirken, coğrafi isimlerin arkasında sessizce duran sembolik dünyaların farkında olunmalıdır. Bu denemede Akdeniz’in Orta Avrupa’nın kültürel benlik imajında ne şekilde kilit bir rol oynadığı dört şehrin, yani Roma, Atina, Kudüs ve Konstantinopolis’in üzerinden gösterilecek ve buna bağlı olarak, Akdeniz tarihi ile ilgili bazı kaynak terimlerin nasıl okunup okunmayacağı ortaya konulacaktır.
Conference Presentations by Markus J T Schrijer
Salgın Dönemlerinde İnsan Hakları, 2021
Almanya'daki Kovid-19 krizi sırasında, temel hakların yorumlanmasının, farklı toplumsal grupların... more Almanya'daki Kovid-19 krizi sırasında, temel hakların yorumlanmasının, farklı toplumsal grupların üzerinde pek anlaşamadığı tartışmalı bir alan olduğu ortaya çıktı. Bu metin, pandemiyi kontrol altına almak için alınacak önlemler hakkındaki tartışmaların, Alman toplumunda pandemi öncesinde de var olan çatışma hatlarına ne ölçüde eklemlendiğini inceliyor. Bununla birlikte, var olan ve pandemi ile ortaya çıkan çatışma hatlarının, böylesine bir kriz döneminde nasıl sertleştiğini ve böylece temel haklara yönelik meşru talepler hakkında ortak ve toplumsal temel bir anlayışın nasıl imkânsızlaştığını ortaya koymayı amaçlıyor. Çalışmada, seçilen 'ana akım' medya kuruluşlarında yer alan, akıl, özgürlük ve bilim olgularının kavranışını değerlendirmek için söylem analizi kullanılacaktır.
Uploads
Papers by Markus J T Schrijer
Çalışma, Almanya’daki yeni sağ hareketler ile devlet kurumları arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Çalışmada, anlatı kuramı yaklaşımı kullanılarak, yeni sağ (AfD, Kimlikçi Hareketi, İmparatorluk Vatandaşları) ile devlet (Savunma Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı ve Federal İstihbarat Teşkilâtı) arasındaki, yeni sağın yükselişi üzerine, basın ve yayın organları önünde ve onlar aracılığıyla -özellikle de Federal Basın Birliği- gerçekleşen halkla iletişim incelenmiştir. Çalışma, devlete meydan okuyan bu hareketlere karşı devletin çelişkili tutumunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Devlet, kimi zaman bu aşırı sağ hareketleri destekleyici nitelikte faaliyetler ve açıklamalarda bulunmakta; kimi zaman ise aşırı sağ hareketlere keskin bir biçimde karşı durmakta, hatta onların toplumun bir parçası olmadığını belirtmektedir. Bu çalışmada sunulan kamusal kayıtlar, devletin tutumunun, yeni aşırı sağ hareketleri cesaretlendirdiği ve dolaylı olarak Yeni Sağ’ın tutumunu geçerli kıldığı savını desteklemektedir.
Book Chapter by Markus J T Schrijer
Conference Presentations by Markus J T Schrijer
Çalışma, Almanya’daki yeni sağ hareketler ile devlet kurumları arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Çalışmada, anlatı kuramı yaklaşımı kullanılarak, yeni sağ (AfD, Kimlikçi Hareketi, İmparatorluk Vatandaşları) ile devlet (Savunma Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı ve Federal İstihbarat Teşkilâtı) arasındaki, yeni sağın yükselişi üzerine, basın ve yayın organları önünde ve onlar aracılığıyla -özellikle de Federal Basın Birliği- gerçekleşen halkla iletişim incelenmiştir. Çalışma, devlete meydan okuyan bu hareketlere karşı devletin çelişkili tutumunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Devlet, kimi zaman bu aşırı sağ hareketleri destekleyici nitelikte faaliyetler ve açıklamalarda bulunmakta; kimi zaman ise aşırı sağ hareketlere keskin bir biçimde karşı durmakta, hatta onların toplumun bir parçası olmadığını belirtmektedir. Bu çalışmada sunulan kamusal kayıtlar, devletin tutumunun, yeni aşırı sağ hareketleri cesaretlendirdiği ve dolaylı olarak Yeni Sağ’ın tutumunu geçerli kıldığı savını desteklemektedir.