Hitit University
Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü
Öz Teknolojik gelişmeleri sadece elektronik sistemlerin dönüşümü olarak görmek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü dönüşen her elektronik sistem ve medya onu kullananları da dönüştürmektedir. McLuhan'ın ünlü deklarasyonuna dayanarak,... more
Öz Teknolojik gelişmeleri sadece elektronik sistemlerin dönüşümü olarak görmek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü dönüşen her elektronik sistem ve medya onu kullananları da dönüştürmektedir. McLuhan'ın ünlü deklarasyonuna dayanarak, jenerasyonlar arasındaki farklar aslında insanların gerçeği okuma biçimlerini dönüştüren teknolojilerden ve medyalardan kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada yeni medyaların Y ve Z kuşağı üzerindeki etkilerinden yola çıkarak gelecekte mesleki eğitimlerde yeni medyanın yaratacağı fırsatlar ve yeni kullanım alanları ortaya koyulacaktır. Anahtar Kelimeler: Teknolojik Gelişmeler, Yeni Medya, Nesnelerin İnterneti, Mesleki Eğitim, Yeni Fırsatlar. Abstract Technological developments is not only transformation of the electronic systems. Because, when electronic systems and media transform they also transform their users. According to McLuhan's famous " the media is the message " decleration, differences between the generations due to fact that Technologies and media are transforming people's reading of reality. Based on the impact new media on the Y and Z generations, this study will be presented that in the near future new media will create opportunities and new application areas in vocational education. 1. Giriş Ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında mesleki ve teknik eğitim alan kalifiye insan kaynağının nitelikleri kuşkusuz büyük ölçüde önemlidir. Yetiştirilen kalifiye insan kaynağının başarısı genel olarak ekonomik başarının temellerinden biri olarak kabul edilir (Yörük, Dikici ve Uysal, 2002: 303). Gelişmiş ülkelere bakıldığında, mesleki eğitimde bireylerin teknolojik becerilere sahip olmaları gerektiği konusuna çok uzun yıllar önce odaklandıkları görülmektedir. Değişen koşullara uyum sağlayabilen, sorun giderebilen, çevresi ile iletişim kurabilen, takım çalışması yapabilen, mesleğinin gerektirdiği temel bilgi ve becerilere sahip, yetişmiş mesleki ve teknik insan gücü, kalkınmanın itici gücüdür (Yağcızeybek, 2006). Bu nedenle mesleki eğitimle yetiştirilen insan kaynağının özellikle günümüz koşulları değerlendirildiğinde teknoloji pratikleri içeren bir eğitim ortamıyla yetişmeleri büyük önem taşımaktadır. Teknolojik uygulama deneyimi veya gerekliliği özellikle çağımızda kurumsal açıdan hayati bir konudur. Çünkü günlük hayatlarının büyük bir alanını kaplayan ve teknolojiyi bir uzuv olarak kabul eden Y ve Z kuşağı (Baudrillard, 2010; Yanık, 2016) kurumların insan kaynakları yönetimini ve tüm çalışma biçimlerini değiştirecek bir güçle ve hızla sahneye çıkmaktadır. Mesleki ve teknik eğitim özellikle gelişmekte olan ülkeler içinde kalkınmanın hızlandırılması, istihdamın artırılması ve ülkenin rekabet gücünün yükseltilmesi yönünden kritik öneme sahiptir. Dolayısıyla, teknolojik çağa uyum sağlayabilmek için mesleki ve teknik eğitime gereken önemin gösterilmesine ihtiyaç vardır (Sezgin, 1999:195-196). Teknolojik gelişmeler toplumların ekonomik, politik ve kültürel yapılarında açtığı hızlı, sürekli ve çok yönlü değişme sürecini, gelişmişlik düzeyleri ne olursa olsun, derinden etkilemektedir. Dolayısıyla mesleki ve teknik eğitim de doğası gereği teknolojik gelişmelere birebir bağlı olduğundan bu gelişmeler ışığında eğitim yapısını, müfredatını ve uygulama tabanlı eğitim süreçlerini sürekli güncellemesi gerekmektedir. Ekonomik ve teknolojik gelişmenin temel noktası olan nitelikli insan kaynağının yetiştirilme zorunluluğu, mesleki ve teknik eğitim sistemine büyük görevler ve sorumluluklar yüklemektedir (Yörük, Dikici ve Uysal, 2002: 303-304). Fakat teknolojik gelişmeleri sadece endüstriyel gelişmeler olarak ele alıp yeni bir teknolojik makineyle ilgili eğitim verilmesi veya eski sistemin revizyonu olarak düşünülmemeli. Günümüzde endüstriyel teknolojinin çok ötesinde özellikle eğitimin sunum şekillerini değiştirecek medya teknolojileri ve yazılımlarını kapsayan yeni medya adı altında teknolojik gelişmelere odaklanmak gerekmektedir.
Özet Hızla değişen ve gelişen dünyada kariyer kavramı öne çıkmaktadır. Kişilerin yaşadıkları çevre ve sahip oldukları özellikler de genellikle kariyer seçimlerinde etkili olmaktadır. Bundan yola çıkarak bu araştırmanın konusu; ön lisans... more
Özet Hızla değişen ve gelişen dünyada kariyer kavramı öne çıkmaktadır. Kişilerin yaşadıkları çevre ve sahip oldukları özellikler de genellikle kariyer seçimlerinde etkili olmaktadır. Bundan yola çıkarak bu araştırmanın konusu; ön lisans öğrencilerinin kariyer tercihlerini etkileyen faktörler olarak belirlenmiştir. Bu çalışma ile Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ile Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu sosyal bilimler programlarında okuyan öğrencilerin kariyer değerlerinin demografik değişkenler açısından farklılık gösterip göstermediğinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırma örneklem üzerinden yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniği kullanılmıştır. Anketin birinci bölümü demografik özellikleri tanımlamaya yöneliktir. Anketin ikinci bölümünde Schein'in Kariyer Çapaları teorisinden yola çıkılarak oluşturulan 28 soruluk kariyer değerleri ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın problemini desteklemek üzere yapılan analizler sonucunda önlisans öğrencilerinin kariyer değerlerinin; cinsiyet, yaş, okuduğu bölüm, okuduğu yerleşke, okudukları bölümü seçim şekli ve Okuduğu Bölüme Kayıt Hakkını Elde Etme Şekli değişkenleri açısından farklılık yarattığı tespit edilmiştir. Abstract The world is rapidly changing and evolving concept excels career. The environment people live in and the characteristics they own usually it is effective in career choices. This study was conducted with the purpose of determining the effect of demographics on the social sciences programs student's career anchors of Hitit University Social Sciences Vocational School And Osmancık Ömer Derindere Vocational School. The study was limited to a coincidental sample group. The method of data collection tool is survey. The first section of the survey intends to identify demographic characteristics of the participants. The second section of the survey is based on the 28-item career anchors scale developed by using Schein's career anchors typology. The final analysis shows gender, age, educational program, the campus of school located, the selection way of educational program and the way of obtaining the registration rights of educational program have determining influence on carieer anchors.
- by Esma Ebru Şentürk and +1
- •
Özet Küreselleşen dünyada kariyer engelleri konusu da kariyer kavramı kadar önemli bir konudur. İnsanlar istedikleri kariyer hedefine ulaşmada az ya da çok her alanda kariyer engelleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Kimileri bu... more
Özet Küreselleşen dünyada kariyer engelleri konusu da kariyer kavramı kadar önemli bir konudur. İnsanlar istedikleri kariyer hedefine ulaşmada az ya da çok her alanda kariyer engelleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Kimileri bu engelleri ortadan kaldırıp istedikleri kariyer hedefine ulaşırken, kimileri ise engellemeler yüzünden kariyer hedeflerine ya hiç ulaşamamakta, ya da istedikleri seviyede gerçekleştirememektedirler. Bu çalışmanın amacı Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler MYO ve Osmancık Ömer Derindere MYO, Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programı öğrencilerinin kariyer planı yaparken, kariyer engelleri algılarının demografik değişkenler açısından değişiminin incelenmesidir. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniği kullanılmıştır. Anketin birinci bölümü demografik özellikleri tanımlamaya yöneliktir. Anketin ikinci bölümünde Balın tarafından oluşturulan kariyer engelleri ölçeği kullanılmıştır. 178 öğrenciye uygulanan anketlerin analizi sonucunda öğrencilerin kariyer engelleri algısının cinsiyet ve mezun oldukları lise değişkenleri açısından anlamlı farklılık yarattığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: ön lisans, yönetici asistanlığı, kariyer engeli. Abstract The career barriers is as important as career in globalization world. People face with career barriers reaching their career goals less or much in each area. Some people, because of barriers, are unable to reach their career goals or cannot perform at the level they want, while some have reached the career goals by eliminate these barriers. The purpose of this study is determining the effect of demographics on Hitit University Sociel Sciences Vocational School and Osmancık Ömer Derindere Vocational School's Office Management and Executive Assistant program student's carrier barrier perception while making career plans. The method of data collection tool is survey. The first section of the survey intends to identify demographic characteristics of the participants. The second section of the survey is based on career barriers scale developed by Balın. The scale was applied to 178 students. The final analysis shows gender and graduated high school have determining influence on carieer barrier perception. Keywords: associate degree, office management and executive assistant, career barrier.
- by Esma Ebru Şentürk and +1
- •
Teknolojik gelişmeleri sadece elektronik sistemlerin dönüşümü olarak görmek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü dönüşen her elektronik sistem ve medya onu kullananları da dönüştürmektedir. McLuhan’ın ünlü deklarasyonuna dayanarak,... more
Teknolojik gelişmeleri sadece elektronik sistemlerin dönüşümü olarak görmek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü dönüşen her elektronik sistem ve medya onu kullananları da dönüştürmektedir. McLuhan’ın ünlü deklarasyonuna dayanarak, jenerasyonlar arasındaki farklar aslında insanların gerçeği okuma biçimlerini dönüştüren teknolojilerden ve medyalardan kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada yeni medyaların Y ve Z kuşağı üzerindeki etkilerinden yola çıkarak gelecekte mesleki eğitimlerde yeni medyanın yaratacağı fırsatlar ve yeni kullanım alanları ortaya koyulacaktır.
Technological developments is not only transformation of the electronic systems. Because, when electronic systems and media transform they also transform their users. According to McLuhan’s famous “the media is the message” decleration, differences between the generations due to fact that Technologies and media are transforming people’s reading of reality. Based on the impact new media on the Y and Z generations, this study will be presented that in the near future new media will create opportunities and new application areas in vocational education.
Technological developments is not only transformation of the electronic systems. Because, when electronic systems and media transform they also transform their users. According to McLuhan’s famous “the media is the message” decleration, differences between the generations due to fact that Technologies and media are transforming people’s reading of reality. Based on the impact new media on the Y and Z generations, this study will be presented that in the near future new media will create opportunities and new application areas in vocational education.
Bu çalışmanın konusu psikolojik şiddetin örgütsel bağlılık üzerine etkisidir. Bu çalışma ile kamu ve özel hastanelerde çalışan tıp sekreterlerinin psikolojik şiddete maruz kalmalarının onların örgütsel bağlılıkları üzerine etki edip... more
Bu çalışmanın konusu psikolojik şiddetin örgütsel bağlılık üzerine etkisidir. Bu çalışma ile kamu ve özel hastanelerde çalışan tıp sekreterlerinin psikolojik şiddete maruz kalmalarının onların örgütsel bağlılıkları üzerine etki edip etmediğinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini Ankara ilinde bulunan kamu ve özel hastanelerde çalışan tıp sekreterleri oluşturmaktadır. Araştırma örneklem üzerinden yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniği kullanılmıştır. Anketin birinci bölümü demografik özellikleri tanımlamaya yöneliktir. Anketin ikinci bölümünde Heinz Leymann'ın mobbing tipolojisinden faydalanarak oluşturulan psikolojik şiddet ölçeği, üçüncü bölümünde ise Allen ve Meyer tarafından geliştirilen örgütsel bağlılık ölçeği yer almaktadır. Araştırmanın problemini desteklemek üzere yapılan analizler sonucunda tıp sekreterlerinin maruz kaldığı psikolojik şiddetin örgütsel bağlılıklarını pozitif yönde etkilediği tespit edilmiştir. Bununla birlikte, maruz kaldıkları psikolojik şiddet artarken duygusal bağlılıkları ve normatif bağlılıkları da artmaktadır.
Bu araştırma ile sağlık çalışanlarının psikolojik şiddete maruz kalmalarının örgütsel bağlılıklarına etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini Ankara ilindeki sağlık örgütlerinde görev alan 42,681 sağlık çalışanı... more
Bu araştırma ile sağlık çalışanlarının psikolojik şiddete maruz kalmalarının örgütsel
bağlılıklarına etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini Ankara ilindeki sağlık
örgütlerinde görev alan 42,681 sağlık çalışanı oluşturmuştur. Tüm evrene ulaşmak mümkün
olmadığından basit tesadüfi örneklem yöntemiyle belirlenen 390 kişilik örneklem grubu
üzerinden hareket edilmiştir.
Veri toplama aracı olarak üç bölümden oluşan bir ölçek kullanılmıştır. Veri toplama
aracının birinci bölümü demografik özellikleri tanımlamaya yöneliktir. Veri toplama
aracının ikinci bölümünde Heinz Leymann’ın mobbing tipolojisinden faydalanarak
oluşturulan psikolojik şiddet ölçeği, üçüncü bölümünde ise Allen ve Meyer tarafından
geliştirilen örgütsel bağlılık ölçeği yer almaktadır.
Araştırmanın problemini desteklemek üzere yapılan analizler sonucunda sağlık
çalışanlarının maruz kaldığı psikolojik şiddetin örgütsel bağlılıklarını etkilemediği tespit
edilmiştir. Bununla birlikte sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları psikolojik şiddet artarken
devamlılık bağlılıkları da artmakta ancak duygusal bağlılıkları ve normatif bağlılıkları
azalmaktadır. Ayrıca sağlık çalışanlarının cinsiyet değişkeni devamlılık bağlılığı boyutunda;
yaş değişkeni psikolojik şiddete maruz kalmalarında ve normatif bağlılık boyutunda;
öğrenim durumu değişkeni örgütsel bağlılığın tüm alt boyutlarında; örgütteki hizmet süresi
değişkeni psikolojik şiddete maruz kalmalarında ve örgütsel bağlılığın tüm alt boyutlarında;
sektör değişkeni psikolojik şiddete maruz kalmalarında; unvan değişkeni psikolojik şiddete
maruz kalmalarında ve örgütsel bağlılığın tüm alt boyutlarında; gelir durumu değişkeni ise
normatif bağlılık boyutunda anlamlı bir farklılık yaratmaktadır.
bağlılıklarına etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini Ankara ilindeki sağlık
örgütlerinde görev alan 42,681 sağlık çalışanı oluşturmuştur. Tüm evrene ulaşmak mümkün
olmadığından basit tesadüfi örneklem yöntemiyle belirlenen 390 kişilik örneklem grubu
üzerinden hareket edilmiştir.
Veri toplama aracı olarak üç bölümden oluşan bir ölçek kullanılmıştır. Veri toplama
aracının birinci bölümü demografik özellikleri tanımlamaya yöneliktir. Veri toplama
aracının ikinci bölümünde Heinz Leymann’ın mobbing tipolojisinden faydalanarak
oluşturulan psikolojik şiddet ölçeği, üçüncü bölümünde ise Allen ve Meyer tarafından
geliştirilen örgütsel bağlılık ölçeği yer almaktadır.
Araştırmanın problemini desteklemek üzere yapılan analizler sonucunda sağlık
çalışanlarının maruz kaldığı psikolojik şiddetin örgütsel bağlılıklarını etkilemediği tespit
edilmiştir. Bununla birlikte sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları psikolojik şiddet artarken
devamlılık bağlılıkları da artmakta ancak duygusal bağlılıkları ve normatif bağlılıkları
azalmaktadır. Ayrıca sağlık çalışanlarının cinsiyet değişkeni devamlılık bağlılığı boyutunda;
yaş değişkeni psikolojik şiddete maruz kalmalarında ve normatif bağlılık boyutunda;
öğrenim durumu değişkeni örgütsel bağlılığın tüm alt boyutlarında; örgütteki hizmet süresi
değişkeni psikolojik şiddete maruz kalmalarında ve örgütsel bağlılığın tüm alt boyutlarında;
sektör değişkeni psikolojik şiddete maruz kalmalarında; unvan değişkeni psikolojik şiddete
maruz kalmalarında ve örgütsel bağlılığın tüm alt boyutlarında; gelir durumu değişkeni ise
normatif bağlılık boyutunda anlamlı bir farklılık yaratmaktadır.
Due to today's intense competition conditions, adaptation to developing technology and meeting the needs of rapidly growing population, people are forced to spend more time in working environment. The extra hours spent in the working... more
Due to today's intense competition conditions, adaptation to developing technology and meeting the needs of rapidly growing population, people are forced to spend more time in working environment. The extra hours spent in the working environment increase the conflicts and the stress. The results of the studies show stress is the basic cause of mobbing. Health workers are experiencing a great deal of stress due to their working conditions and the importance of their job. This research was conducted with the purpose of determining the effect of psychological violence on organizational commitment of healthcare workers. This research has targeted the healthcare workers located in the province of Ankara. The study was limited to a coincidental sample group of 390 health workers. The final analysis shows that, with the increase of psychological violence exposure, it has been observed that while the healthcare workers’ continuance commitment increases their emotional and normative commitment decreases.
The organizations which have acquired the consciousness of corporate behavior and human resources, signify the organizational commitment in order to be more efficient. In this respect, in the organizations in which information and... more
The organizations which have acquired the consciousness of corporate behavior and human resources, signify the organizational commitment in order to be more efficient. In this respect, in the organizations in which information and technologic management are important, it is essential that individuals should be motivated by satisfying their needs in order to attract them to the organization and to be maintained within the organization. In some research studies which are carried out in recent years, it is pointed out that the corporate motivation is an 1 Bu çalışma Kırıkkale Üniversitesi bünyesinde yürütülen 2016/069 sayılı Bilimsel Araştırma Projesinden türetilmiştir.
ÖZET Dünyada karşı konulmaz bir tüketim eğilimi görülmektedir. Alanyazında yer alan çalışmalar bireylerin satın alma davranışlarının ve eğilimlerinin sebeplerini bulmak üzere yapılmış çalışmalardan oluşan büyük bir arşive sahiptir. Birçok... more
ÖZET
Dünyada karşı konulmaz bir tüketim eğilimi görülmektedir. Alanyazında yer alan çalışmalar bireylerin satın alma davranışlarının ve eğilimlerinin sebeplerini bulmak üzere yapılmış çalışmalardan oluşan büyük bir arşive sahiptir. Birçok çalışma ortaya koymuştur ki kadınlar erkeklere göre daha fazla alışveriş yapma eğilimi taşımaktadırlar. Bununla birlikte elbette ki tüm kadınların aynı eğilimi taşıdığı söylenemez. Bu nedenle satın alma ve tüketici karar verme tarzları ile ilgili araştırmalar artarak devam etmektedir. Satın alma davranışları tutumlar ile şekillenmektedir. Tutumlar ise beyinde oluşan olgulardır ve davranışa dökülene kadar bilinemezler. Sinirbilimciler son yıllarda yıllardır resmedilen beynin aslında erkek beyni olduğunu ve kadın beyninin hem biçimsel hem de işlevsel olarak erkek beyninden farklı olduğunu ortaya koydular. Bununla birlikte bireylerin biyolojik olarak cinsiyet farklılıklarının yanında insan beyninin de biyolojik cinsiyetten farklı olarak cinsiyet taşıdığını belirtiyorlar. Anne karnında iken maruz kalınan hormonlar beynin cinsiyetini belirliyor. Bu yeni bulgu bir kadının beyninin cinsiyetinin kadın olması ile beyninin cinsiyetinin erkek olması alışverişe eğimli olduğu araştırmalarla kanıtlanmış olan kadınların satın alma sırasındaki karar verme tarzlarını etkiler mi? sorusunu ortaya çıkartmıştır. Araştırma sorusuna yanıt bulmak üzere Hitit Üniversitesi Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulunda okuyan 150 kız öğrenciye 22 sorudan oluşan tüketici karar verme tarzları ölçeği (Dursun, Alnıaçık ve Tümer Kabadayı, 2013) ile fiziksel ölçüm gerektiren beyin cinsiyeti ölçeği (Karaismailoğlu, 2019) anketi uygulanmıştır. Analizler sonucunda katılımcıların tüketici karar verme tarzları ölçeğini oluşturan alt boyutlardan mükemmeliyetçilik, fiyat odaklılık, bilgi karmaşası yaşama ve alışverişten kaçınma boyutlarına yüksek eğilim gösterdikleri tespit edilmiştir. Bunun yanında marka odaklılık / fiyat = kalite bilinci, moda odaklılık, alışkanlık / marka bağlılığı odaklılık ve kararsızlık boyutlarına orta düzeyde eğilim gösterdikleri, ayrıca düşünmeden / dikkatsiz alışveriş boyutuna ise düşük düzeyde eğilim gösterdikleri tespit edilmiştir. Araştırmanın ana temasını oluşturan beynin cinsiyetinin tüketici karar verme tarzlarını etkileyip etkilemediğini içeren soruyu yanıtlamak üzere yapılan analizler sonucunda görülmüştür ki kadın tüketicilerden beyin cinsiyeti erkek olanlar alışkanlık ve kararsızlık alt boyutlarında beyin cinsiyeti de kadın olan katılımcılardan farklılaşmaktadırlar.
ABSTRACT
There is an irresistible consumption trend in the world. The studies in the literature have a large archive of studies made to find the causes of individuals' buying behavior and tendencies. Many studies have revealed that women tend to shop more than men. However, of course, not all women have the same tendency. For this reason, researches about purchasing and consumer decision-making styles continue increasingly. Purchasing behaviors are shaped by attitudes. Attitudes are phenomena occurring in the brain and cannot be known until they are poured into behavior. Recently, neuroscientists have demonstrated that the brain pictured for years is actually the male brain, contrary to what is known. However, they revealed that the female brain is different from the male brain, both formally and functionally. They also state that the human brain has gender different from biological gender. Hormones exposed while in the womb determine the gender of the brain. This new discovery has aroused the following curious question for women who have been proven by research to be prone to shopping: “Is there a significant difference in terms of style of decision-making while shopping between the women female-brained and the women male-brained?”. In order to find an answer to the research question, 22-item consumer decision-making scale (Dursun, Alnıaçık ve Tümer Kabadayı, 2013) and a brain gender scale (Karaismailoğlu, 2019) survey was applied to 150 female students studying at Hitit University Osmancık Ömer Derindere Vocational School. As a result of the analysis, it was determined that the participants showed a high tendency to the sub-dimensions of perfectionism / high-quality consciousness, price consciousness, confusion from overchoise and avoiding shopping, among the sub-dimensions that constitute the scale of consumer decision making. Besides, they tend a middle tendency to brand consciousness / price = value for quality, fashion consciousness, habitual / brand loyal orientation and indecision sub-dimensions while they tend to low tendency to impulsiveness sub-dimension. As a result of the analysis conducted to answer the question that whether the gender of the brain, which constitutes the main theme of the research, affects the consumer decision making styles, it has been seen that the brain gender shows significant differences in the habitual sub-dimension and indecision sub-dimension. Male-brained women consumers differs from the female-brained women consumers when making purchase decision.
Dünyada karşı konulmaz bir tüketim eğilimi görülmektedir. Alanyazında yer alan çalışmalar bireylerin satın alma davranışlarının ve eğilimlerinin sebeplerini bulmak üzere yapılmış çalışmalardan oluşan büyük bir arşive sahiptir. Birçok çalışma ortaya koymuştur ki kadınlar erkeklere göre daha fazla alışveriş yapma eğilimi taşımaktadırlar. Bununla birlikte elbette ki tüm kadınların aynı eğilimi taşıdığı söylenemez. Bu nedenle satın alma ve tüketici karar verme tarzları ile ilgili araştırmalar artarak devam etmektedir. Satın alma davranışları tutumlar ile şekillenmektedir. Tutumlar ise beyinde oluşan olgulardır ve davranışa dökülene kadar bilinemezler. Sinirbilimciler son yıllarda yıllardır resmedilen beynin aslında erkek beyni olduğunu ve kadın beyninin hem biçimsel hem de işlevsel olarak erkek beyninden farklı olduğunu ortaya koydular. Bununla birlikte bireylerin biyolojik olarak cinsiyet farklılıklarının yanında insan beyninin de biyolojik cinsiyetten farklı olarak cinsiyet taşıdığını belirtiyorlar. Anne karnında iken maruz kalınan hormonlar beynin cinsiyetini belirliyor. Bu yeni bulgu bir kadının beyninin cinsiyetinin kadın olması ile beyninin cinsiyetinin erkek olması alışverişe eğimli olduğu araştırmalarla kanıtlanmış olan kadınların satın alma sırasındaki karar verme tarzlarını etkiler mi? sorusunu ortaya çıkartmıştır. Araştırma sorusuna yanıt bulmak üzere Hitit Üniversitesi Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulunda okuyan 150 kız öğrenciye 22 sorudan oluşan tüketici karar verme tarzları ölçeği (Dursun, Alnıaçık ve Tümer Kabadayı, 2013) ile fiziksel ölçüm gerektiren beyin cinsiyeti ölçeği (Karaismailoğlu, 2019) anketi uygulanmıştır. Analizler sonucunda katılımcıların tüketici karar verme tarzları ölçeğini oluşturan alt boyutlardan mükemmeliyetçilik, fiyat odaklılık, bilgi karmaşası yaşama ve alışverişten kaçınma boyutlarına yüksek eğilim gösterdikleri tespit edilmiştir. Bunun yanında marka odaklılık / fiyat = kalite bilinci, moda odaklılık, alışkanlık / marka bağlılığı odaklılık ve kararsızlık boyutlarına orta düzeyde eğilim gösterdikleri, ayrıca düşünmeden / dikkatsiz alışveriş boyutuna ise düşük düzeyde eğilim gösterdikleri tespit edilmiştir. Araştırmanın ana temasını oluşturan beynin cinsiyetinin tüketici karar verme tarzlarını etkileyip etkilemediğini içeren soruyu yanıtlamak üzere yapılan analizler sonucunda görülmüştür ki kadın tüketicilerden beyin cinsiyeti erkek olanlar alışkanlık ve kararsızlık alt boyutlarında beyin cinsiyeti de kadın olan katılımcılardan farklılaşmaktadırlar.
ABSTRACT
There is an irresistible consumption trend in the world. The studies in the literature have a large archive of studies made to find the causes of individuals' buying behavior and tendencies. Many studies have revealed that women tend to shop more than men. However, of course, not all women have the same tendency. For this reason, researches about purchasing and consumer decision-making styles continue increasingly. Purchasing behaviors are shaped by attitudes. Attitudes are phenomena occurring in the brain and cannot be known until they are poured into behavior. Recently, neuroscientists have demonstrated that the brain pictured for years is actually the male brain, contrary to what is known. However, they revealed that the female brain is different from the male brain, both formally and functionally. They also state that the human brain has gender different from biological gender. Hormones exposed while in the womb determine the gender of the brain. This new discovery has aroused the following curious question for women who have been proven by research to be prone to shopping: “Is there a significant difference in terms of style of decision-making while shopping between the women female-brained and the women male-brained?”. In order to find an answer to the research question, 22-item consumer decision-making scale (Dursun, Alnıaçık ve Tümer Kabadayı, 2013) and a brain gender scale (Karaismailoğlu, 2019) survey was applied to 150 female students studying at Hitit University Osmancık Ömer Derindere Vocational School. As a result of the analysis, it was determined that the participants showed a high tendency to the sub-dimensions of perfectionism / high-quality consciousness, price consciousness, confusion from overchoise and avoiding shopping, among the sub-dimensions that constitute the scale of consumer decision making. Besides, they tend a middle tendency to brand consciousness / price = value for quality, fashion consciousness, habitual / brand loyal orientation and indecision sub-dimensions while they tend to low tendency to impulsiveness sub-dimension. As a result of the analysis conducted to answer the question that whether the gender of the brain, which constitutes the main theme of the research, affects the consumer decision making styles, it has been seen that the brain gender shows significant differences in the habitual sub-dimension and indecision sub-dimension. Male-brained women consumers differs from the female-brained women consumers when making purchase decision.
Ticari işletmeler gibi ülkelerin de varlıklarını sürdürebilmesi; finansal, mali, ekonomik ve sosyal güçlerini kullanabilmesi ve bu güçleri koruyabilmelerine bağlıdır. Bu nedenle ülkeler, finansal ve beşeri kaynakları olan karmaşık... more
Ticari işletmeler gibi ülkelerin de varlıklarını sürdürebilmesi; finansal, mali, ekonomik ve sosyal güçlerini
kullanabilmesi ve bu güçleri koruyabilmelerine bağlıdır. Bu nedenle ülkeler, finansal ve beşeri kaynakları olan
karmaşık yapıdaki işletmeler olarak değerlendirilebilir. Doğru yönetilen bir ulus imajı ile ticari kurumlara ve
ürünlere dünya pazarında rekabet avantajı sağlanabilecektir. Bu nedenle yerel yönetimler, kentlerinin diğer
kentlerden farklılaşmasını sağlamak amacıyla büyük miktarlarda yatırım yapmaktadır. Bu kapsamda araştırmanın
amacı, Türkiye’de yer markalaması alanında yapılan araştırmaları yayınlandığı yıl, uygulandığı bölge, ele aldığı
konu, yöntem özellikleri, örneklem grupları açılarından incelemek ve bunun sonucunda ortaya çıkan durumlar
açısından betimsel analiz yaparak yer markalama eğilimlerinin hangi yönde olduğunu tespit etmektir. Araştırmada
SOBİAD Atıf Dizini tarafından taranan hakemli dergilerde yayımlanan, yer markalaması konusunu içeren
makaleler betimsel analize tabi tutulmuştur. Yapılan inceleme sonucunda Türkiye’nin birçok kenti için markalama
çalışması yapıldığı, ancak bu çalışmaların birbirine benzer nitelikler taşıdığı tespit edilmiştir. Çalışmaların genel
olarak betimleme düzeyinde kaldığı, kentlerin markalanması için bir model içermediği de ulaşılan bir diğer önemli
sonuçtur.
kullanabilmesi ve bu güçleri koruyabilmelerine bağlıdır. Bu nedenle ülkeler, finansal ve beşeri kaynakları olan
karmaşık yapıdaki işletmeler olarak değerlendirilebilir. Doğru yönetilen bir ulus imajı ile ticari kurumlara ve
ürünlere dünya pazarında rekabet avantajı sağlanabilecektir. Bu nedenle yerel yönetimler, kentlerinin diğer
kentlerden farklılaşmasını sağlamak amacıyla büyük miktarlarda yatırım yapmaktadır. Bu kapsamda araştırmanın
amacı, Türkiye’de yer markalaması alanında yapılan araştırmaları yayınlandığı yıl, uygulandığı bölge, ele aldığı
konu, yöntem özellikleri, örneklem grupları açılarından incelemek ve bunun sonucunda ortaya çıkan durumlar
açısından betimsel analiz yaparak yer markalama eğilimlerinin hangi yönde olduğunu tespit etmektir. Araştırmada
SOBİAD Atıf Dizini tarafından taranan hakemli dergilerde yayımlanan, yer markalaması konusunu içeren
makaleler betimsel analize tabi tutulmuştur. Yapılan inceleme sonucunda Türkiye’nin birçok kenti için markalama
çalışması yapıldığı, ancak bu çalışmaların birbirine benzer nitelikler taşıdığı tespit edilmiştir. Çalışmaların genel
olarak betimleme düzeyinde kaldığı, kentlerin markalanması için bir model içermediği de ulaşılan bir diğer önemli
sonuçtur.
Bu araştırmada üniversite-kent iş birliğine verilen önem doğrultusunda Osmancık İlçesinin engelliler gözüyle yeniden değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla saha çalışması yapılarak mevzuat ile uygulama zorunluluğu getirilen... more
Bu araştırmada üniversite-kent iş birliğine verilen önem doğrultusunda
Osmancık İlçesinin engelliler gözüyle yeniden değerlendirilmesi
amaçlanmıştır. Bu amaçla saha çalışması yapılarak mevzuat ile uygulama zorunluluğu getirilen erişilebilirlik standartlarını içeren gözlem formları doldurulmuştur. Saha çalışmasında Osmancık İlçesinin mahallelerindeki erişilebilirlikle ilgili fiziki engeller tespit edilmiş ve raporlanmıştır. Yapılan gözlemler ve analizler sonucunda ilçenin erişilebilirlik standartları açısından çok fazla eksikliği olduğu ancak Belediye’nin üzerine düşen sorumluluğu gerçekleştirmek için çalışmalar yaptığı görülmüştür
Osmancık İlçesinin engelliler gözüyle yeniden değerlendirilmesi
amaçlanmıştır. Bu amaçla saha çalışması yapılarak mevzuat ile uygulama zorunluluğu getirilen erişilebilirlik standartlarını içeren gözlem formları doldurulmuştur. Saha çalışmasında Osmancık İlçesinin mahallelerindeki erişilebilirlikle ilgili fiziki engeller tespit edilmiş ve raporlanmıştır. Yapılan gözlemler ve analizler sonucunda ilçenin erişilebilirlik standartları açısından çok fazla eksikliği olduğu ancak Belediye’nin üzerine düşen sorumluluğu gerçekleştirmek için çalışmalar yaptığı görülmüştür
ÖZET Üniversiteler tüketim yönleri itibari ile bulundukları bölgenin ekonomisini doğrudan etkilerler. Genç bireylerin yoğunlaştığı bu bölgelerde öğrencilerin boş zaman faaliyetlerinin yerel girişimciler üzerindeki etkisi... more
ÖZET Üniversiteler tüketim yönleri itibari ile bulundukları bölgenin ekonomisini doğrudan etkilerler. Genç bireylerin yoğunlaştığı bu bölgelerde öğrencilerin boş zaman faaliyetlerinin yerel girişimciler üzerindeki etkisi yadsınamayacağından bu araştırmanın temel amacı; üniversite öğrencilerinin bulundukları bölgedeki yerel girişimciler üzerinde ekonomik olarak bir etkilerinin olup olmadığını araştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda öğrencilerin boş zamanlarını nasıl değerlendirdikleri belirlenmiş, boş zaman yönetimleri açısından okudukları üniversitenin ve bulundukları ilçenin faaliyetlerini yeterli bulup bulmadıkları araştırılmıştır. Araştırmada genel tarama modeli kullanılarak Hitit Üniversitesi Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulunda çeşitli bölümlerde okuyan 227 öğrenciye online anket yöntemiyle boş zaman yönetimi ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonuçları göstermiştir ki Osmancık ilçesinde bulunan kafelere üniversite öğrencilerinin ekonomik olarak etkisi bulunurken, alışveriş mekânlarına büyük bir katkısı bulunmamaktadır. Ayrıca sosyo-kültürel faaliyet alışkanlığı olan öğrencilerin etkinlik yetersizliği nedeniyle bu alışkanlıklarını Osmancık ilçesinde yapamadıkları ortaya çıkmıştır. ABSTRACT Universities have a direct impact on the economy of the region in terms of their consumption. In these regions where young people are concentrated, the effect of free time activities on local entrepreneurs cannot be denied. Therefore, the main purpose of the research is to investigate whether university students have an economic impact on local entrepreneurs in their region. For this purpose, how the students evaluate their free time is determined and whether the university and the district they are studying have found sufficient in terms of free time management had investigated. In the research, 227 students who study in various departments of Hitit University Osmancık Ömer Derindere Vocational High School have been applied the free time management scale with online survey via general scanning model. The results of the study showed that the students in Osmancık district have economic impact on the cafes and they do not make a big contribution to shopping places. In addition, it was revealed that students with a habit of socio-cultural activity could not make these habits in Osmancık district due to lack of activity.
Tablet ve cep telefonu gibi mobil araçların kullanımı geçtiğimiz yıllarda çok hızlı şekilde yayılmıştır. Bu artış toplumların kültürel ve sosyal hayatlarında bir takım değişiklikler meydana getirmiştir. Fiziksel mekânların sınırlarını... more
Tablet ve cep telefonu gibi mobil araçların kullanımı geçtiğimiz yıllarda çok hızlı şekilde yayılmıştır. Bu artış toplumların kültürel ve sosyal hayatlarında bir takım değişiklikler meydana getirmiştir. Fiziksel mekânların sınırlarını ortadan kaldıran sanal mağazalar da bu değişiklerden biridir. Artan talep doğrultusunda sayıları her geçen gün artan sanal mağazalar demografik özellikleri fark etmeksizin toplumun her kesimi tarafından kullanılır hale gelmiştir. Doğum tarihleri itibariyle şuan üniversitelerde okuyan öğrenciler dâhil oldukları kuşaklar bazında
çoğunluğu Z kuşağının özelliklerini taşımaktadır. Z kuşağı özellikleri göz önüne alındığında, bu kuşak bilişim teknolojilerine daha da hâkimdirler. Bu nedenle çalışmanın ana amacı üniversite öğrencilerinin e-ticaret alışveriş alışkanlıklarını ve memnuniyet oranlarını araştırmaktır. Bunun için Çorum ilinde yer alan Osmancık Ömer Derindere Meslek
Yüksekokulunda okuyan 227 öğrenciye elektronik ticaret memnuniyet anketi uygulanmıştır. Bulgular göstermiştir ki üniversite öğrencileri elektronik ticaretten orta düzeyde memnundurlar. Elektronik ticareti başkalarına tavsiye etme konusunda kararsızdırlar ve kendi
memnuniyetlerini başkalarına anlatma konusunda isteksizdirler. Bununla birlikte katılımcıların alışveriş yaptıkları site tercihleri göstermektedir ki katılımcılar bilinen ve daha önce başkaları tarafından kullanılarak memnun kalınmış sitelerden elektronik ticaret işlemi yapmayı tercih
etmektedirler.
çoğunluğu Z kuşağının özelliklerini taşımaktadır. Z kuşağı özellikleri göz önüne alındığında, bu kuşak bilişim teknolojilerine daha da hâkimdirler. Bu nedenle çalışmanın ana amacı üniversite öğrencilerinin e-ticaret alışveriş alışkanlıklarını ve memnuniyet oranlarını araştırmaktır. Bunun için Çorum ilinde yer alan Osmancık Ömer Derindere Meslek
Yüksekokulunda okuyan 227 öğrenciye elektronik ticaret memnuniyet anketi uygulanmıştır. Bulgular göstermiştir ki üniversite öğrencileri elektronik ticaretten orta düzeyde memnundurlar. Elektronik ticareti başkalarına tavsiye etme konusunda kararsızdırlar ve kendi
memnuniyetlerini başkalarına anlatma konusunda isteksizdirler. Bununla birlikte katılımcıların alışveriş yaptıkları site tercihleri göstermektedir ki katılımcılar bilinen ve daha önce başkaları tarafından kullanılarak memnun kalınmış sitelerden elektronik ticaret işlemi yapmayı tercih
etmektedirler.
Bu çalışma ile ülkemizde bulunan Suriyeli vatandaşların, tüketici etnik merkezlilik eğilimleri ile yerli ve yabancı ürün satın alma tercihlerine olan eğilimlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Fransızca’da éthnocentrisme olarak bilinen... more
Bu çalışma ile ülkemizde bulunan Suriyeli vatandaşların, tüketici etnik merkezlilik eğilimleri ile yerli ve yabancı ürün satın alma tercihlerine olan eğilimlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Fransızca’da éthnocentrisme olarak bilinen Etnik merkezcilik/merkezlilik kavramı ile bir aşirete, kabileye ve benzeri bir etnik gruba bağlılık ile tarif edilen, bir kimsenin kendi kültürünü temel olarak alması ve diğer kültürleri kendi kültürü açısından değerlendirmesi ile açıklanan bir kavramdır. Kısaca bireyin kendi kültürü ile diğer bir kültürü değerlendirmesidir. Bu kavram, bilhassa batı kültürü açısından tanımlanan oryantalizm ile doğu kültürlerinin bir küçümsenmesi olarak ta kullanılmıştır. Ancak doğu kültürünün
batı kültürüne olan etnik merkezci bakışı ırksal temellerden çok dinsel ve geleneksel gerekçelere dayalı olarak gelişmiştir. Etnik merkezlilik kavramının yaratmış olduğu sosyal etki tüketicilerin satın alma
düşünceleri üzerinde de önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle “Tüketici Etnosentrizmi (merkezlilik)” denilen bir kavram geliştirilmiştir. Tüketici merkezlilik kavramı çalışmamızın ana temasını oluşturmaktadır. Bu nedenle araştırma bölümünde Shimp ve Sharma (1987)’ın Cetscale ölçeği kullanılmıştır. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Ağustos 2018 yılı verilerine göre Türkiye’de biyometrik veri ile kayıt altına alınan Suriye’li mülteci sayısı 3.603.808 kişidir. Haziran 2018 verilerine göre ise Kırıkkale’de 1.439 Suriye’li mülteci yaşamaktadır. İl nüfusu karşılaştırma yüzdesi 0,52 ile Kırıkkale en az Suriyeli göç alan iller arasında yer almaktadır. Araştırmamızın örnekleminde %10 güven düzeyinde 84 kişi yeterli olmasına rağmen 92 kişiden veri elde edilmiştir.
Araştırma sonuçları, Suriyeli tüketicilerin gereken pazar koşullarını bulması halinde etnosentrik yönelime eğilimli olduklarını göstermiştir.
batı kültürüne olan etnik merkezci bakışı ırksal temellerden çok dinsel ve geleneksel gerekçelere dayalı olarak gelişmiştir. Etnik merkezlilik kavramının yaratmış olduğu sosyal etki tüketicilerin satın alma
düşünceleri üzerinde de önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle “Tüketici Etnosentrizmi (merkezlilik)” denilen bir kavram geliştirilmiştir. Tüketici merkezlilik kavramı çalışmamızın ana temasını oluşturmaktadır. Bu nedenle araştırma bölümünde Shimp ve Sharma (1987)’ın Cetscale ölçeği kullanılmıştır. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Ağustos 2018 yılı verilerine göre Türkiye’de biyometrik veri ile kayıt altına alınan Suriye’li mülteci sayısı 3.603.808 kişidir. Haziran 2018 verilerine göre ise Kırıkkale’de 1.439 Suriye’li mülteci yaşamaktadır. İl nüfusu karşılaştırma yüzdesi 0,52 ile Kırıkkale en az Suriyeli göç alan iller arasında yer almaktadır. Araştırmamızın örnekleminde %10 güven düzeyinde 84 kişi yeterli olmasına rağmen 92 kişiden veri elde edilmiştir.
Araştırma sonuçları, Suriyeli tüketicilerin gereken pazar koşullarını bulması halinde etnosentrik yönelime eğilimli olduklarını göstermiştir.
Bu çalışmanın amacı teknik programlarda okuyan ön lisans öğrencilerinin demografik özellikleri ile kariyer değerleri arasında istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığını tespit etmektir. Çalışma kapsamında Hitit Üniversitesi Osmancık... more
Bu çalışmanın amacı teknik programlarda okuyan ön lisans öğrencilerinin demografik özellikleri ile kariyer değerleri arasında istatistiksel olarak bir ilişki olup olmadığını tespit etmektir. Çalışma kapsamında Hitit Üniversitesi Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu teknik programlarında okuyan 188 öğrenciye 28 sorudan oluşan Schein'in kariyer değerleri ölçeğini içeren anket uygulanmıştır. Analizler sonucunda ön lisans öğrencilerinin kariyer değerleri ile demografik özellikleri arasında ilişki olduğu görülmüştür. Buna göre öğrencilerin okudukları bölüm, okudukları bölüme kayıt hakkını elde etme şekli ve ebeveynlerinin en yüksek eğitim seviyesi değişkenleri açısından kariyer değerleri farklılıklar göstermektedir. Çalışma sonucunda öğrencilerin bilinçli planlanmamış bir kariyer planının içinde oldukları tespit edilmiştir. Abstract The purpose of this study is to determine whether there is a statically relationship between demographic characteristics and career anchors of associate students who read in the technical programs. Within the scope of the study, a 28-item questionnaire with the scale of career anchors of Schein was applied to 188 students of technical program of Hitit University Osmancık Omer Derindere Vocational School. As a result of the analyzes, it was seen that there is a relationship between associate students career anchors and their demographic characteristics. According to this, in terms of the programme in which the students read, the way they get the right to register and their parents' highest education level variables, career anchors show differences. It was determined that the students were consciously involved in an unplanned career plan.
- by Esma Ebru Şentürk and +1
- •
Özet Günümüzde artan istihdam zorluğu ve ekonomik problemler, hangi eğitim düzeyinden mezun olduğuna bakmaksızın, bireyleri kamu sektöründe çalışma fikrine sevk etmektedir. Bununla birlikte bir diğer grup ise kamu sektöründe iş bulma... more
Özet Günümüzde artan istihdam zorluğu ve ekonomik problemler, hangi eğitim düzeyinden mezun olduğuna bakmaksızın, bireyleri kamu sektöründe çalışma fikrine sevk etmektedir. Bununla birlikte bir diğer grup ise kamu sektöründe iş bulma potansiyeli olduğu halde kendi işinin sahibi olmak istemektedir. Kamu sektöründe çalışmak için eğitim-öğretim sonucu edinilen bilgiler çoğu zaman yeterli iken, kendi işini kurmak isteyenlerin kişilik özelliklerinin de girişimci kişiliğe uygun olması gerekmektedir. Bu bağlamda Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin ileriye dönük istihdam beklentilerini belirlemek ve kendi işinin sahibi olmak isteyen öğrencilerin girişimci kişiliğe sahip olup olmadıklarını belirlemek amacıyla Caird (2013) tarafından oluşturulan girişimsel eğilim testine ait 54 soru Türkçeye çevrilmiştir. Veri toplama zamanı Mayıs 2017'dir. Anket uygulama günü okulda bulunan tüm birinci ve ikinci sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Elde edilen verilere t-testi ve one way ANOWA testleri uygulanması planlanmaktadır. Abstract Increasing employment difficulties and economic problems refer to the idea that individuals work in the public sector nowadays, regardless of what level of education they graduate from. However, another group wants to establish their own business even if it is possible to find a job in the public sector. While information obtained as a result of education and training to work in the public sector is often sufficient, the personality traits of those who want to establish their own business must also fit the entrepreneurial personality. In this context, Osmancık Ömer Derindere Vocational School students were asked to identify prospective employment expectations and to determine whether those who want to establish their own business have entrepreneurial personality, 54 questions from the general measure of enterprising tendency (GET) test developed by Caird (2013). Data collected in May 2017. The questionnaire was applied to all first and second year students at the school on the day of the survey. T-test and one way ANOWA tests are planned to be applied to the obtained data.
Özet Kariyer kavramı, hızla değişen ve gelişen dünyada yetişen gençler için her geçen gün daha önemli olmaya başlamıştır. Bu düşünceyle bu araştırmanın konusu; ön lisans teknik programlar öğrencilerinin kariyer tercihlerini etkileyen... more
Özet Kariyer kavramı, hızla değişen ve gelişen dünyada yetişen gençler için her geçen gün daha önemli olmaya başlamıştır. Bu düşünceyle bu araştırmanın konusu; ön lisans teknik programlar öğrencilerinin kariyer tercihlerini etkileyen faktörler olarak belirlenmiştir. Bu çalışma ile Hitit Üniversitesi Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu teknik programlarında okuyan öğrencilerin kariyer değerlerinin demografik değişkenler açısından farklılık gösterip göstermediği araştırılmıştır. Araştırma örneklem üzerinden yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın problemini desteklemek üzere yapılan analizler sonucunda önlisans öğrencilerinin kariyer değerlerinin; okudukları bölüm, okuduğu bölüme kayıt hakkını elde etme şekli ve ebeveynlerinin en yüksek eğitim seviyesi değişkenleri açısından farklılık yarattığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ön lisans, kariyer, kariyer değerleri. Abstract Career concept, for young people who growing up in rapidly changing and developing world is becoming more important every day. The purpose of this study is to determine the effect of demographics on the technical programs student's career anchors of Hitit University Osmancık Ömer Derindere Vocational School. Research carried out through the sample. The method of data collection tool is survey. The final analysis shows, educational program, the selection way of educational program and the highest educational level of parents have determining influence on carieer anchors.
Bu araştırmada Üniversite-Kent işbirliğine verilen önem doğrultusunda Osmancık İlçesinin engelliler gözüyle yeniden değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla saha çalışması yapılarak mevzuat ile uygulama zorunluluğu getirilen... more
Bu araştırmada Üniversite-Kent işbirliğine verilen önem doğrultusunda Osmancık İlçesinin engelliler gözüyle yeniden değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla saha çalışması yapılarak mevzuat ile uygulama zorunluluğu getirilen erişilebilirlik standartlarını içeren gözlem formları doldurulmuştur. Saha çalışmasında Osmancık İlçesinin mahallelerindeki erişilebilirlikle ilgili fiziki engeller tespit edilmiş ve raporlanmıştır. Böylece kentin engel haritası oluşturulmaya çalışılmıştır. Yapılan gözlemler ve analizler sonucunda ilçenin erişilebilirlik standartları açısından çok fazla eksikliği olduğu ancak Belediye’nin üzerine düşen sorumluluğu gerçekleştirmek için çalışmalar yaptığı görülmüştür.
Çin’in Wuhan kentinde başlayan Covid-19 pandemisi toplumun sosyal anlamda hemen hemen bütün davranış biçimlerimde değişikliklere neden olmuştur. Bu davranış biçimlerindeki değişimin kalıcılığı gelecek araştırmaların konusudur. Ancak... more
Çin’in Wuhan kentinde başlayan Covid-19 pandemisi toplumun sosyal anlamda hemen hemen bütün davranış biçimlerimde değişikliklere neden olmuştur. Bu davranış biçimlerindeki değişimin kalıcılığı gelecek araştırmaların konusudur. Ancak salgın sürecinin uzunluğundan kaynaklanan alışkanlıkların tekrar sayılarının artması ve korku ile endişe gibi psikolojik duygular ile birleşmesi bu davranışların en azından bazılarının kalıcılığına işaret etmektedir. Yapılan araştırmalar sosyal değişime bağlı olarak tüketici harcamalarında da değişim olduğunu göstermektedir.
Akademik çalışmalarda kilitlenme önlemleri olarak adlandırılan lokantaların kapatılması, bazı mağazaların çalışma saatlerini azaltması, şehirlerarası yolculukların kısıtlanması gibi önlemler genel olarak tüketicilerin harcayabilecekleri parayı kısıtladığından, hemen hemen tüm sektörlerin cari gelirlerinde azalmaya neden olmuştur. Bununla birlikte psikolojik açıdan da emniyet tedbirleri çerçevesinde tüketicilerin daha az harcama yapmaya meyilli olduğu görülmüştür. Bu duruma özellikle bulaşa maruz kalma nedeniyle, para biriktirme gerekliliği hissedilmesi ya da işten uzaklaştırılma endişesinin neden olduğu düşünülmektedir. Buna rağmen kilitlenme önlemlerinin ortaya çıkardığı psikolojik gerginlik nedeniyle paradoksal harcamaların da meydana geldiği görülmektedir. Bazı tüketicilerin gereğinden fazla para harcadıkları, bazılarının satıcıların yaşadığı ekonomik darboğazları fırsatçı satın almaya çevirdikleri, bazılarının ise hayatı normal akışına bırakarak rutin satın almaları gerçekleştirdikleri de görülmektedir. Örneğin bu dönemde eğlence ve gıda harcamalarının yanı sıra hobi ürünlerinin veya evde kalma nedeniyle inşaat malzemelerinin satışında artış olduğu tespit edilmiştir.
Çalışmamız tüketici harcamalarındaki değişikliklerden yola çıkarak mal ve hizmet piyasasının ne şekilde etkilendiğini ve geleceğe yönelik olası işletme stratejilerinin mevcut durumdan nasıl yararlanabileceğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Yanı sıra tüketicilerin duygu ve satın alma niyetleri arasındaki bağlantıyı ortaya koyarak belirsizlik altındaki satın alma davranışlarının nasıl düzensizliğe yol açtığı konusundaki anket sonuçlarımızın ortaya koyduğu gerekli ve gereksiz ürün ayrımına yönelik tüketici yaklaşımları açıklanacaktır.
Akademik çalışmalarda kilitlenme önlemleri olarak adlandırılan lokantaların kapatılması, bazı mağazaların çalışma saatlerini azaltması, şehirlerarası yolculukların kısıtlanması gibi önlemler genel olarak tüketicilerin harcayabilecekleri parayı kısıtladığından, hemen hemen tüm sektörlerin cari gelirlerinde azalmaya neden olmuştur. Bununla birlikte psikolojik açıdan da emniyet tedbirleri çerçevesinde tüketicilerin daha az harcama yapmaya meyilli olduğu görülmüştür. Bu duruma özellikle bulaşa maruz kalma nedeniyle, para biriktirme gerekliliği hissedilmesi ya da işten uzaklaştırılma endişesinin neden olduğu düşünülmektedir. Buna rağmen kilitlenme önlemlerinin ortaya çıkardığı psikolojik gerginlik nedeniyle paradoksal harcamaların da meydana geldiği görülmektedir. Bazı tüketicilerin gereğinden fazla para harcadıkları, bazılarının satıcıların yaşadığı ekonomik darboğazları fırsatçı satın almaya çevirdikleri, bazılarının ise hayatı normal akışına bırakarak rutin satın almaları gerçekleştirdikleri de görülmektedir. Örneğin bu dönemde eğlence ve gıda harcamalarının yanı sıra hobi ürünlerinin veya evde kalma nedeniyle inşaat malzemelerinin satışında artış olduğu tespit edilmiştir.
Çalışmamız tüketici harcamalarındaki değişikliklerden yola çıkarak mal ve hizmet piyasasının ne şekilde etkilendiğini ve geleceğe yönelik olası işletme stratejilerinin mevcut durumdan nasıl yararlanabileceğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Yanı sıra tüketicilerin duygu ve satın alma niyetleri arasındaki bağlantıyı ortaya koyarak belirsizlik altındaki satın alma davranışlarının nasıl düzensizliğe yol açtığı konusundaki anket sonuçlarımızın ortaya koyduğu gerekli ve gereksiz ürün ayrımına yönelik tüketici yaklaşımları açıklanacaktır.
Covid-19 sürecinin tüketici davranışlarının üzerinde pek çok etkisi olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada salgın gibi beklenmeyen ve ani gelişen afet süreçlerinde, tüketiciler tarafından ortaya konması muhtemel istifçilik ve yağmacılık... more
Covid-19 sürecinin tüketici davranışlarının üzerinde pek çok etkisi olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada salgın gibi beklenmeyen ve ani gelişen afet süreçlerinde, tüketiciler tarafından ortaya konması muhtemel istifçilik ve yağmacılık davranışları açıklanacaktır.
İstifçilik konusu yönetim biliminde girişimcinin istifçiliği ya da mamul istifçiliği olarak sınırlı sayıda ve aynı zamanda psikoloji biliminde ise davranış bozukluğu çerçevesinde akademik yazınlarda yer bulmaktadır. Tüketicinin istifçiliği kavramı ise ülkemiz pazarlama literatüründe yer bulmuş bir kavram değildir. Ürünlerin günlük tüketim için stoklanmasından fiyat avantajlarından yararlanabilmek için büyük miktarlarda satın alınmasına kadar pek çok istifçilik nedeni bulunabilmektedir. Ancak bilinen gerçek bu durumun kimi zaman geçici kıtlığa yol açabilmesidir. İstifçilik kavramı yabancı literatürde bilhassa son dönemde Covid-19 sürecinde ortaya çıkan bir tüketici davranışıdır. Salgın sürecinde ülkemizde sağlık ve hijyen ürünlerinin tedarik ve satışında meydana gelen sıkıntıların önemli bir bölümü tüketici istifçiliğinin belirgin izlerini taşıyan tüketici davranışlarıdır. Tüketici istifçiliği kavramına ek olarak aracıların ürünleri stoklayarak fiyatların artmış olduğu bir pazar durumunun ortaya çıkması çalışmanın kapsamı dışındadır. Ancak her halükarda beklenmeyen durumlar karşısında ortaya çıkan tüketici istifçiliği işletmelerin pazarlama kararlarını olumsuz etkilemektedir.
Ürün yağmacılığı konusu ise pazarlama bilimi açısından tartışmaya açık oldukça hassas bir kavramdır. Konu ceza hukukunun bir çalışma alanı olmasına rağmen, tüketicinin bu davranışının haklı olduğunu iddia etmeden, söz konusu davranışa sürükleyen psikolojik faktörler, pazarlama biliminin bakış açısıyla açıklanmaya çalışılacaktır. İstifçilik konusunda olduğu gibi tüketici yağmacılığı konusu da pazarlama alanında yer bulmuş bir kavram değildir. Söz konusu iki kavram ile ilgili olarak, Covid-19 süreci ve bilhassa bayram nedeniyle artan vaka sayısı amprik çalışma yapmayı engellemiş olup çalışma yazar görüşlerini ifade etmektedir
İstifçilik konusu yönetim biliminde girişimcinin istifçiliği ya da mamul istifçiliği olarak sınırlı sayıda ve aynı zamanda psikoloji biliminde ise davranış bozukluğu çerçevesinde akademik yazınlarda yer bulmaktadır. Tüketicinin istifçiliği kavramı ise ülkemiz pazarlama literatüründe yer bulmuş bir kavram değildir. Ürünlerin günlük tüketim için stoklanmasından fiyat avantajlarından yararlanabilmek için büyük miktarlarda satın alınmasına kadar pek çok istifçilik nedeni bulunabilmektedir. Ancak bilinen gerçek bu durumun kimi zaman geçici kıtlığa yol açabilmesidir. İstifçilik kavramı yabancı literatürde bilhassa son dönemde Covid-19 sürecinde ortaya çıkan bir tüketici davranışıdır. Salgın sürecinde ülkemizde sağlık ve hijyen ürünlerinin tedarik ve satışında meydana gelen sıkıntıların önemli bir bölümü tüketici istifçiliğinin belirgin izlerini taşıyan tüketici davranışlarıdır. Tüketici istifçiliği kavramına ek olarak aracıların ürünleri stoklayarak fiyatların artmış olduğu bir pazar durumunun ortaya çıkması çalışmanın kapsamı dışındadır. Ancak her halükarda beklenmeyen durumlar karşısında ortaya çıkan tüketici istifçiliği işletmelerin pazarlama kararlarını olumsuz etkilemektedir.
Ürün yağmacılığı konusu ise pazarlama bilimi açısından tartışmaya açık oldukça hassas bir kavramdır. Konu ceza hukukunun bir çalışma alanı olmasına rağmen, tüketicinin bu davranışının haklı olduğunu iddia etmeden, söz konusu davranışa sürükleyen psikolojik faktörler, pazarlama biliminin bakış açısıyla açıklanmaya çalışılacaktır. İstifçilik konusunda olduğu gibi tüketici yağmacılığı konusu da pazarlama alanında yer bulmuş bir kavram değildir. Söz konusu iki kavram ile ilgili olarak, Covid-19 süreci ve bilhassa bayram nedeniyle artan vaka sayısı amprik çalışma yapmayı engellemiş olup çalışma yazar görüşlerini ifade etmektedir