Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dergisi, Mar 31, 2016
Bu notta Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi'nin 2016 yılı Özel S... more Bu notta Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi'nin 2016 yılı Özel Sayısına temel oluşturan "70. Yılında Bretton Woods Anlaşması Sempozyumu" hakkında bilgi aktarmak ve sayının ortaya çıkış hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
This paper mainly concerns with the literature survey on the concept of social innovation. Numero... more This paper mainly concerns with the literature survey on the concept of social innovation. Numerous attempts from various academic disciplines are reviewed to identify the current meaning of the concept. However, the findings suggest that widespread ambiguities and vagueness dominate the literature, and it is hard to reach a common acceptable definition for the social innovation. The paper further argues that distinguishing the term social innovation from technological innovation has a potential to clarify the content, meaning and policy implications of it. The paper finally claims that considering fragmented discussion topics in the field of social innovation, development studies may play a consolidative role to elaborate and moderate theoretical analyzes and policy suggestions connected with the social innovation. In this context, the field of human development seems to be a more favourable area for possible future contributions.
Innovation: The European Journal Of Social Science Research, Dec 29, 2019
The main aim of the paper is to question the viability of measuring social innovation with the cu... more The main aim of the paper is to question the viability of measuring social innovation with the current state of knowledge on the one hand, and to make suggestions for better measurement of it on the other. To reach this aim, the literature on the traditional measures of technological innovation and the previous attempts of measuring social innovation is surveyed. Despite relatively narrow scope of the literature mainly originated from the very recent and pioneer experiments, one may argue that the first findings do not present a promising picture for future studies. Therefore, existing trials to measure social innovation have to be critically screened to ascertain problematic areas, and hence, to provide plausible solutions. The problems with social innovation metrics are not only limited with obtaining concrete and trustworthy results, but also extended to statistical, methodological and even conceptual spheres.
The aim of this paper is twofold: The first concentrates on the very recent development performan... more The aim of this paper is twofold: The first concentrates on the very recent development performance of two country groups, namely Middle Eastern and North African countries, and the second focuses on Turkey in an attempt to determine the position of the country in the context of human development.To reach the above mentioned aims, very simple methods are followed: Descriptive statistical analysis is used and existing data is assessed in a comparative way to be more specific about the position of Turkey in her path of human development. The analysis period is restricted with the last five years. The main argument to be tested throughout the current study can be formulated in the following way: Although Westernization and secularization attempts of the country have prevailed since the establishment of the Republican period, recent human development outcome of the Turkish economy seems to coincide with those of Middle Eastern and North African countries where Arab and Islamic cultures dominate socio-economic life rather than highly developed European countries. To put differently, one may suggest that the development path of Turkey considerably deviates from the European trends not only in terms of economic performance but also with respect to societal, cultural and in particular with gender-based developments.An additional argument can be associated with the fact that certain resource-rich but relatively underdeveloped countries included in the sample of the current study provides us an appropriate ground to understand better the need to construct human development index in considering development level of the countries not via solely relying on the indicators biasing the material well-being of the countries such as absolute level of income or per capita GDP and ignoring the rest but also through concerning with the humanitarian aspect of development like looking at the achievements associated with education, healthcare, gender equality, social participation and so on. In the light of this preliminary information, the organization of the paper can be stated as follows: Next section reviews the origins and the emergence of the human development index. Third section deals with descriptive statistical analysis of the main human development indicators of the Middle Eastern and North African countries especially focusing on the position of Turkey, and final section evaluates the findings alongside with the main arguments of the paper.
Kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen, başkalarını değiştirmede şansının ne kada... more Kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen, başkalarını değiştirmede şansının ne kadar az olduğunu anlarsın. Voltaire Doğum günleri, bireyler açısından olduğu kadar ve belki de onlardan daha fazla, kurumlar için önemlidir. Kurumsallaşmanın sancılı ve kimi zaman şiddet ve tasfiyelere kadar varan gelgitlerle yaşandığı süreçlerden geçere- ağır aksak ilerlediği; süreklilik, geleneksellik, liyakat, değerbilirlik ve güvenilirlik gibi kavramlara yeterli önemin atfedilmediği bir toplumsal yapıda, bu durum daha da büyük bir hayatiyet kazanmaktadır. Söz konusu toplum- yapı Türkiye, bahsi geçen kurumsallaşma süreci de eğitim sistemimiz ve üniversiteler olduğunda meramımız belki daha kolay anlaşılabilir. Türkiye'deki üniversite sisteminin geçmişi, Batı dünyasıyla karşılaştırıldığında, oldukça yenidir. YÖK verilerine göre, 2017 yılında Türkiye'deki devlet ve vakıf üniversitelerinin toplam sayısı 184'e ulaşmıştır (yok.gov.tr). Sayısal anlamda son on yıllarda yaşanan bu muazzam gelişmeye rağmen (bu gelişme hızının nedenlerini ve ortaya çıkardığı sonuçları tartışmaya burada girmiyoruz), bırakalım 7-8 yüzyıllık geçmişe sahip Batı kökenli efsanevi muadil kurumlan, Türkiye'deki en köklü ve prestijli üniversitelerin kesintisiz tarihi 100 yıla bile yaklaşmaktan uzaktır. Ülkemizdeki en eski (kendine özgü) üniversite geçmişine sahip gözüken İstanbul Üniversitesi'ni dışarıda tutarak, Ankara Üniversitesinin kuruluşunun üzerinden 71, ODTÜ'nün 61, Boğaziçi Üniversitesinin ise henüz 46 yıl geçtiğini anımsatırsak, içinde yer aldığı üniversiteyle birlikte aynı yıl doğum gününü kutlayan bir akademik birimin yerel kurumsal tarih açısından önemi, daha açık olarak ortaya çıkar.Sözü biraz dolandırarak da olsa Hacettepe Ekonomi/İktisat Bölümünün 50. kuruluş Yıldönümünün önemine getirmeye çalışıyoruz. Kuruluşununüzerinden yarım asır geçmiş olan üniversitelerin sayısının bir elin parmaklarıyla sınırlı olduğu bir ülkede, kuruluşunun 50. yılını kutlayan bir akademik bölüm olmak önemlidir ve üzerinde düşünülmeyi hak etmektedir. Bu kitabın temel amaçlarından birisi de budur: Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümünün 50. kuruluş yılının ne anlama geldiğini ana hatlarıyla sorgulamak. Bunu yaparken de, doğrudan bir inceleme/araştırmaya girişmektense kurumun oluşumuna ve gelişimine katkıda bulunan temel unsurların/öznelerin görüşlerine başvurmayı tercih ediyoruz. Dolayısıyla, bu çalışmadan ortaya çıkan temel bulgular, kitabın derleyenlerinin öznel görüşleri olmaktan çok, kolektif bir çabanın ürünü olarak ele alınmayı bekliyor. Bu çalışmanın amaçlarından bir diğerini de, yukarıda değindiklerimizle bir miktar çelişir gibi gözüken bir ifadeyle, Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümünün kurumsallaşma çabalarına bir katkı olarak da dile getirmemiz mümkündür. Evet, Hacettepe İktisat ülkedeki en eski ve köklü akademik kurumlardan biridir. Ancak gerek ülke gerekse üniversite düzeyindeki kurumsallaşma süreçlerinde karşılaşılan sorunlardan da bütünüyle bağımsız değildir. Farklı bir anlatımla, ulusal düzeyde ve karşılaştırmalı olarak oldukça gelişkin bir kurum olmakla birlikte, uluslararası düzeyde henüz olgunlaşma aşamalarına yeni yeni ulaşan bir akademik kurum olarak gözükmektedir. Bu çerçevede, kayıtlara geçen veya arşivlenmiş belge ve bilgilere bile erişme konusunda çeşitli güçlüklerle karşılaşılabilmekte ve bu güçlükler de sağlıklı bir kurum tarihinin ortaya çıkartılmasını engelleyebilmektedir. Biz, bu çalışmayla. kurumun 50 yıllık geçmişinin genel bir bilançosunu çıkartmayı hedeflemekteyiz. Bunu bir yandan kurumda görev almış öğretim üyelerinin ve mezunlarının görüşlerinden, diğer yandan da elimizdeki mevcut bilgilerin derlenmesinden hareketle yapmaya çalışıyoruz. Bu bilançonun "eksiksiz" ve kurumsal tarihin "tüm yönlerini" kapsayıcı tarzda olduğu iddiasını taşımıyoruz. Aksine bu çalışmanın farklı alanlarda tespit edebildiğimiz eksikliklerin: yetersizliklerini yeri geldiğinde belirtmekten kaçınmıyoruz. Yine de, gelecek nesiilerin ve derinlemesine yürütülecek ileri düzeydeki çalışmaların kullanılabileceği toplu bir malzeme oluşturma hedefine sahip olduğumuzu belirtebiliriz. Ek olarak, kurumu oluşturan öznelerin bir kısmını bu kitap çerçevesinde bir araya getirerek ortak bir kurum kültürünün oluşumuna da katkı sunmayı hedefliyoruz. Bu noktada çalışmanın kısıtları üzerinde kısaca durmamız yararlı olabilir. öncelikle böylesi bir çalışmanın ilk taslağının az sayıdaki insanla bir- _»:e oluşturulmaya başlandığı günler ile kitabın ortaya çıkışı arasında 9 ay z z bu kapsamdaki bir çalışma için oldukça kısa olarak nitelendirilebilecek :.: surenin geçtiğini belirtmemiz gerekir. Kitabın, Bölümün 50. kuruluş yılı : Lan 2017 sonlanmadan baskıya verilme çabası ve isteği, hem kimi belgelere ulaşabilmemizi sınırlamış, hem de yeterince görüş alabilmemizi zorlaştırmıştır. Buna rağmen, derlediğimiz görüş ve belgelerin başlangıç öngörüle- -ımizin çok ötesine geçtiğini belirtmeden ilerlemeyelim. Daha geniş bir zaman diliminde çalışma…
The present study attempts to analyze raw cotton production and export in the Ottoman Empire duri... more The present study attempts to analyze raw cotton production and export in the Ottoman Empire during the second half of the nineteenth and the beginning of the twentieth centuries. The emphasis is given to the commercialization of the Ottoman agriculture while the peripheralization process of the Empire is evaluated. In this context, the effect of the world capitalist system on the Ottoman cotton production and export is considered. The problems of the raw cotton production can be explained with the administrative structure of the Empire in general, and the “traditional social order” that the Ottoman central authority had preserved throughout the centuries in particular.
At the beginning of the third millennium, underdevelopment and poverty continue to remain critica... more At the beginning of the third millennium, underdevelopment and poverty continue to remain critical problems on a global scale. The purpose of this volume is to explore the various ways in which the institutions of the global economy might rise to the challenges posed by the twin goals of increasing the pace of global development and alleviating poverty.
International Environmental Agreements (IEAs) respond to transnational environmental problems ass... more International Environmental Agreements (IEAs) respond to transnational environmental problems associated with the use of environmental resources such as, for example, water resources in international river basins, transboundary oil and gas fields, fisheries in international waters or harvesting of migratory fish, and also transboundary pollution of water and air. An important strand of the literature deals with international climate agreements focusing on reduction of emissions of greenhouse gases. In general, IEAs address transboundary externalities and international public goods. Economic analyses of IEAs have employed game theory to explore the scope for international cooperation to resolve transboundary problems. Game theory considers the strategic situation that decision makers face. A game specifies players, their strategies, and their pay-offs under any possible course of action. It is generally assumed that players will act rationally, seeking to maximize their pay-off. Alth...
Journal of Environmental Assessment Policy and Management, Dec 1, 2005
The main objective of this paper is to evaluate the impact of the environmental stringency on tra... more The main objective of this paper is to evaluate the impact of the environmental stringency on trade and the foreign direct investments (FDI) in particular. To do so, both theoretical and empirical investigations are performed. During the empirical investigation, an index of environmental sensitivity performance (IESP) is constructed for the OECD countries. Additionally, the main determinants of the OECD countries' FDI outflows are also analysed alongside with the environmental sensitivity variable for the countries in the sample. The empirical analysis in this paper finds some evidence to suggest that environmental stringency has an important impact on the FDI outflows of the OECD countries. The impact of the degree of environmental stringency on the FDI is significantly positive implying a direct relationship between FDI outflows and relative environmental sensitivity performance of the OECD countries.
Journal of Environmental Assessment Policy and Management, Jun 1, 2003
An index of environmental sensitivity performance (IESP) is constructed in order to measure and q... more An index of environmental sensitivity performance (IESP) is constructed in order to measure and quantify the comparative environmental sensitivity of countries. The main emphasis of IESP is to obtain an overall measure of sensitiveness instead of focusing on various indicators designed for particular environmental issues. The sub-indices, however, can also be utilised for specific environmental concerns. IESP is built to analyse empirically certain economic relationships that appeared firstly in the emergence of environmental regulations in industrial nations and secondly, in the debate over recent international agreements. The main findings of the IESP seem to be consistent with the disputes emphasising the growing sensitivity of the developed nations towards the industrial pollution relative to the developing nations. With a very few exceptions, developed countries appear to be stringent in the pursuit of the industrial environmental regulations. This general trend, which is consistent with the theoretical expectations, contributes to the value of the IESP as a quantitative instrument. Furthermore, the wider range of the countries' index values can be considered as promising in terms of utilising IESP in quantitative applications.
South East European Journal of Economics and Business, Apr 1, 2011
During the last twenty years, development has increasingly been defined as HD rather than economi... more During the last twenty years, development has increasingly been defined as HD rather than economic growth, and hence, HD indicators such as life expectancy at birth, school enrolment ratio, literacy rate, gender discrimination and poverty alleviation have largely been employed to determine and measure the level of development. Until now, normalized measures of life expectancy, literacy, educational attainment, and GDP per capita have been considered the main indicators of HD for all nations. Each plays a different role in HD and are unified to give a measure named the Human Development Index (HDI). It should be indicated that HDI does not measure absolute levels of HD; rather it ranks the countries according to the lowest and highest levels of achievement. The countries are ranked into three groups: low HD (0.000 to 0.499), medium HD (0.500 to 0.799) and high HD (0.800 to 1.000) 1. 1 The latest reports published in 2009 and 2010, however, have included a fourth group in the analysis and categorize these countries as "very high human development" for index values ranging from 0.900 to 1.000 (UNDP 2010 and 2009). HDI was first calculated in the United Nations Development Program's (UNDP) Human Development Report (HDR). Since the first publication of this annual report in 1990, the UNDP has sought to explore the concept and improve the measurement of global HD. Nonetheless, over the last 20 years, there has been considerable improvement in many aspects of measuring HD. HDI is a simple measure that computes and assigns a
South East European Journal of Economics and Business, 2012
Practical implications -The employment-adjusted index has great potential to make the HDI more op... more Practical implications -The employment-adjusted index has great potential to make the HDI more operational.
The present study attempts to analyze raw cotton production and export in the Ottoman Empire duri... more The present study attempts to analyze raw cotton production and export in the Ottoman Empire during the second half of the nineteenth and the beginning of the twentieth centuries. The emphasis is given to the commercialization of the Ottoman agriculture while the peripheralization process of the Empire is evaluated. In this context, the effect of the world capitalist system on the Ottoman cotton production and export is considered. The problems of the raw cotton production can be explained with the administrative structure of the Empire in general, and the “traditional social order” that the Ottoman central authority had preserved throughout the centuries in particular. * This paper is dedicated to the memory of our dear friend Uğur Uluocak. The authors wish to express their gratitude to Đbrahim Tanyeri, Hüseyin Özel and Muammer Kaymak who read the manuscript and made useful comments and suggestions. The authors are also indebted to two anonymous referees for their helpful criticism...
Bu calisma kurumsalci analizlerin kavramsal cercevesinin daha iyi anlasilmasina yardimci olmak am... more Bu calisma kurumsalci analizlerin kavramsal cercevesinin daha iyi anlasilmasina yardimci olmak amaciyla tasarlanmistir. Calismada ilk olarak, kurum kavraminin iktisat yazininda farkli bakis acilarindan hareketle nasil tammlandigina deginilmis; kurumlarin temel ozellikleri belirtildikten sonra butuncul bir kurum tanimina ulasilmaya calisilmistir. Daha sonra kurumsal degisim kavraminin neyi ifade ettigi kisaca aciklanmaya calisilmistir.
Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dergisi, Mar 31, 2016
Bu notta Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi'nin 2016 yılı Özel S... more Bu notta Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi'nin 2016 yılı Özel Sayısına temel oluşturan "70. Yılında Bretton Woods Anlaşması Sempozyumu" hakkında bilgi aktarmak ve sayının ortaya çıkış hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
This paper mainly concerns with the literature survey on the concept of social innovation. Numero... more This paper mainly concerns with the literature survey on the concept of social innovation. Numerous attempts from various academic disciplines are reviewed to identify the current meaning of the concept. However, the findings suggest that widespread ambiguities and vagueness dominate the literature, and it is hard to reach a common acceptable definition for the social innovation. The paper further argues that distinguishing the term social innovation from technological innovation has a potential to clarify the content, meaning and policy implications of it. The paper finally claims that considering fragmented discussion topics in the field of social innovation, development studies may play a consolidative role to elaborate and moderate theoretical analyzes and policy suggestions connected with the social innovation. In this context, the field of human development seems to be a more favourable area for possible future contributions.
Innovation: The European Journal Of Social Science Research, Dec 29, 2019
The main aim of the paper is to question the viability of measuring social innovation with the cu... more The main aim of the paper is to question the viability of measuring social innovation with the current state of knowledge on the one hand, and to make suggestions for better measurement of it on the other. To reach this aim, the literature on the traditional measures of technological innovation and the previous attempts of measuring social innovation is surveyed. Despite relatively narrow scope of the literature mainly originated from the very recent and pioneer experiments, one may argue that the first findings do not present a promising picture for future studies. Therefore, existing trials to measure social innovation have to be critically screened to ascertain problematic areas, and hence, to provide plausible solutions. The problems with social innovation metrics are not only limited with obtaining concrete and trustworthy results, but also extended to statistical, methodological and even conceptual spheres.
The aim of this paper is twofold: The first concentrates on the very recent development performan... more The aim of this paper is twofold: The first concentrates on the very recent development performance of two country groups, namely Middle Eastern and North African countries, and the second focuses on Turkey in an attempt to determine the position of the country in the context of human development.To reach the above mentioned aims, very simple methods are followed: Descriptive statistical analysis is used and existing data is assessed in a comparative way to be more specific about the position of Turkey in her path of human development. The analysis period is restricted with the last five years. The main argument to be tested throughout the current study can be formulated in the following way: Although Westernization and secularization attempts of the country have prevailed since the establishment of the Republican period, recent human development outcome of the Turkish economy seems to coincide with those of Middle Eastern and North African countries where Arab and Islamic cultures dominate socio-economic life rather than highly developed European countries. To put differently, one may suggest that the development path of Turkey considerably deviates from the European trends not only in terms of economic performance but also with respect to societal, cultural and in particular with gender-based developments.An additional argument can be associated with the fact that certain resource-rich but relatively underdeveloped countries included in the sample of the current study provides us an appropriate ground to understand better the need to construct human development index in considering development level of the countries not via solely relying on the indicators biasing the material well-being of the countries such as absolute level of income or per capita GDP and ignoring the rest but also through concerning with the humanitarian aspect of development like looking at the achievements associated with education, healthcare, gender equality, social participation and so on. In the light of this preliminary information, the organization of the paper can be stated as follows: Next section reviews the origins and the emergence of the human development index. Third section deals with descriptive statistical analysis of the main human development indicators of the Middle Eastern and North African countries especially focusing on the position of Turkey, and final section evaluates the findings alongside with the main arguments of the paper.
Kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen, başkalarını değiştirmede şansının ne kada... more Kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen, başkalarını değiştirmede şansının ne kadar az olduğunu anlarsın. Voltaire Doğum günleri, bireyler açısından olduğu kadar ve belki de onlardan daha fazla, kurumlar için önemlidir. Kurumsallaşmanın sancılı ve kimi zaman şiddet ve tasfiyelere kadar varan gelgitlerle yaşandığı süreçlerden geçere- ağır aksak ilerlediği; süreklilik, geleneksellik, liyakat, değerbilirlik ve güvenilirlik gibi kavramlara yeterli önemin atfedilmediği bir toplumsal yapıda, bu durum daha da büyük bir hayatiyet kazanmaktadır. Söz konusu toplum- yapı Türkiye, bahsi geçen kurumsallaşma süreci de eğitim sistemimiz ve üniversiteler olduğunda meramımız belki daha kolay anlaşılabilir. Türkiye'deki üniversite sisteminin geçmişi, Batı dünyasıyla karşılaştırıldığında, oldukça yenidir. YÖK verilerine göre, 2017 yılında Türkiye'deki devlet ve vakıf üniversitelerinin toplam sayısı 184'e ulaşmıştır (yok.gov.tr). Sayısal anlamda son on yıllarda yaşanan bu muazzam gelişmeye rağmen (bu gelişme hızının nedenlerini ve ortaya çıkardığı sonuçları tartışmaya burada girmiyoruz), bırakalım 7-8 yüzyıllık geçmişe sahip Batı kökenli efsanevi muadil kurumlan, Türkiye'deki en köklü ve prestijli üniversitelerin kesintisiz tarihi 100 yıla bile yaklaşmaktan uzaktır. Ülkemizdeki en eski (kendine özgü) üniversite geçmişine sahip gözüken İstanbul Üniversitesi'ni dışarıda tutarak, Ankara Üniversitesinin kuruluşunun üzerinden 71, ODTÜ'nün 61, Boğaziçi Üniversitesinin ise henüz 46 yıl geçtiğini anımsatırsak, içinde yer aldığı üniversiteyle birlikte aynı yıl doğum gününü kutlayan bir akademik birimin yerel kurumsal tarih açısından önemi, daha açık olarak ortaya çıkar.Sözü biraz dolandırarak da olsa Hacettepe Ekonomi/İktisat Bölümünün 50. kuruluş Yıldönümünün önemine getirmeye çalışıyoruz. Kuruluşununüzerinden yarım asır geçmiş olan üniversitelerin sayısının bir elin parmaklarıyla sınırlı olduğu bir ülkede, kuruluşunun 50. yılını kutlayan bir akademik bölüm olmak önemlidir ve üzerinde düşünülmeyi hak etmektedir. Bu kitabın temel amaçlarından birisi de budur: Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümünün 50. kuruluş yılının ne anlama geldiğini ana hatlarıyla sorgulamak. Bunu yaparken de, doğrudan bir inceleme/araştırmaya girişmektense kurumun oluşumuna ve gelişimine katkıda bulunan temel unsurların/öznelerin görüşlerine başvurmayı tercih ediyoruz. Dolayısıyla, bu çalışmadan ortaya çıkan temel bulgular, kitabın derleyenlerinin öznel görüşleri olmaktan çok, kolektif bir çabanın ürünü olarak ele alınmayı bekliyor. Bu çalışmanın amaçlarından bir diğerini de, yukarıda değindiklerimizle bir miktar çelişir gibi gözüken bir ifadeyle, Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümünün kurumsallaşma çabalarına bir katkı olarak da dile getirmemiz mümkündür. Evet, Hacettepe İktisat ülkedeki en eski ve köklü akademik kurumlardan biridir. Ancak gerek ülke gerekse üniversite düzeyindeki kurumsallaşma süreçlerinde karşılaşılan sorunlardan da bütünüyle bağımsız değildir. Farklı bir anlatımla, ulusal düzeyde ve karşılaştırmalı olarak oldukça gelişkin bir kurum olmakla birlikte, uluslararası düzeyde henüz olgunlaşma aşamalarına yeni yeni ulaşan bir akademik kurum olarak gözükmektedir. Bu çerçevede, kayıtlara geçen veya arşivlenmiş belge ve bilgilere bile erişme konusunda çeşitli güçlüklerle karşılaşılabilmekte ve bu güçlükler de sağlıklı bir kurum tarihinin ortaya çıkartılmasını engelleyebilmektedir. Biz, bu çalışmayla. kurumun 50 yıllık geçmişinin genel bir bilançosunu çıkartmayı hedeflemekteyiz. Bunu bir yandan kurumda görev almış öğretim üyelerinin ve mezunlarının görüşlerinden, diğer yandan da elimizdeki mevcut bilgilerin derlenmesinden hareketle yapmaya çalışıyoruz. Bu bilançonun "eksiksiz" ve kurumsal tarihin "tüm yönlerini" kapsayıcı tarzda olduğu iddiasını taşımıyoruz. Aksine bu çalışmanın farklı alanlarda tespit edebildiğimiz eksikliklerin: yetersizliklerini yeri geldiğinde belirtmekten kaçınmıyoruz. Yine de, gelecek nesiilerin ve derinlemesine yürütülecek ileri düzeydeki çalışmaların kullanılabileceği toplu bir malzeme oluşturma hedefine sahip olduğumuzu belirtebiliriz. Ek olarak, kurumu oluşturan öznelerin bir kısmını bu kitap çerçevesinde bir araya getirerek ortak bir kurum kültürünün oluşumuna da katkı sunmayı hedefliyoruz. Bu noktada çalışmanın kısıtları üzerinde kısaca durmamız yararlı olabilir. öncelikle böylesi bir çalışmanın ilk taslağının az sayıdaki insanla bir- _»:e oluşturulmaya başlandığı günler ile kitabın ortaya çıkışı arasında 9 ay z z bu kapsamdaki bir çalışma için oldukça kısa olarak nitelendirilebilecek :.: surenin geçtiğini belirtmemiz gerekir. Kitabın, Bölümün 50. kuruluş yılı : Lan 2017 sonlanmadan baskıya verilme çabası ve isteği, hem kimi belgelere ulaşabilmemizi sınırlamış, hem de yeterince görüş alabilmemizi zorlaştırmıştır. Buna rağmen, derlediğimiz görüş ve belgelerin başlangıç öngörüle- -ımizin çok ötesine geçtiğini belirtmeden ilerlemeyelim. Daha geniş bir zaman diliminde çalışma…
The present study attempts to analyze raw cotton production and export in the Ottoman Empire duri... more The present study attempts to analyze raw cotton production and export in the Ottoman Empire during the second half of the nineteenth and the beginning of the twentieth centuries. The emphasis is given to the commercialization of the Ottoman agriculture while the peripheralization process of the Empire is evaluated. In this context, the effect of the world capitalist system on the Ottoman cotton production and export is considered. The problems of the raw cotton production can be explained with the administrative structure of the Empire in general, and the “traditional social order” that the Ottoman central authority had preserved throughout the centuries in particular.
At the beginning of the third millennium, underdevelopment and poverty continue to remain critica... more At the beginning of the third millennium, underdevelopment and poverty continue to remain critical problems on a global scale. The purpose of this volume is to explore the various ways in which the institutions of the global economy might rise to the challenges posed by the twin goals of increasing the pace of global development and alleviating poverty.
International Environmental Agreements (IEAs) respond to transnational environmental problems ass... more International Environmental Agreements (IEAs) respond to transnational environmental problems associated with the use of environmental resources such as, for example, water resources in international river basins, transboundary oil and gas fields, fisheries in international waters or harvesting of migratory fish, and also transboundary pollution of water and air. An important strand of the literature deals with international climate agreements focusing on reduction of emissions of greenhouse gases. In general, IEAs address transboundary externalities and international public goods. Economic analyses of IEAs have employed game theory to explore the scope for international cooperation to resolve transboundary problems. Game theory considers the strategic situation that decision makers face. A game specifies players, their strategies, and their pay-offs under any possible course of action. It is generally assumed that players will act rationally, seeking to maximize their pay-off. Alth...
Journal of Environmental Assessment Policy and Management, Dec 1, 2005
The main objective of this paper is to evaluate the impact of the environmental stringency on tra... more The main objective of this paper is to evaluate the impact of the environmental stringency on trade and the foreign direct investments (FDI) in particular. To do so, both theoretical and empirical investigations are performed. During the empirical investigation, an index of environmental sensitivity performance (IESP) is constructed for the OECD countries. Additionally, the main determinants of the OECD countries' FDI outflows are also analysed alongside with the environmental sensitivity variable for the countries in the sample. The empirical analysis in this paper finds some evidence to suggest that environmental stringency has an important impact on the FDI outflows of the OECD countries. The impact of the degree of environmental stringency on the FDI is significantly positive implying a direct relationship between FDI outflows and relative environmental sensitivity performance of the OECD countries.
Journal of Environmental Assessment Policy and Management, Jun 1, 2003
An index of environmental sensitivity performance (IESP) is constructed in order to measure and q... more An index of environmental sensitivity performance (IESP) is constructed in order to measure and quantify the comparative environmental sensitivity of countries. The main emphasis of IESP is to obtain an overall measure of sensitiveness instead of focusing on various indicators designed for particular environmental issues. The sub-indices, however, can also be utilised for specific environmental concerns. IESP is built to analyse empirically certain economic relationships that appeared firstly in the emergence of environmental regulations in industrial nations and secondly, in the debate over recent international agreements. The main findings of the IESP seem to be consistent with the disputes emphasising the growing sensitivity of the developed nations towards the industrial pollution relative to the developing nations. With a very few exceptions, developed countries appear to be stringent in the pursuit of the industrial environmental regulations. This general trend, which is consistent with the theoretical expectations, contributes to the value of the IESP as a quantitative instrument. Furthermore, the wider range of the countries' index values can be considered as promising in terms of utilising IESP in quantitative applications.
South East European Journal of Economics and Business, Apr 1, 2011
During the last twenty years, development has increasingly been defined as HD rather than economi... more During the last twenty years, development has increasingly been defined as HD rather than economic growth, and hence, HD indicators such as life expectancy at birth, school enrolment ratio, literacy rate, gender discrimination and poverty alleviation have largely been employed to determine and measure the level of development. Until now, normalized measures of life expectancy, literacy, educational attainment, and GDP per capita have been considered the main indicators of HD for all nations. Each plays a different role in HD and are unified to give a measure named the Human Development Index (HDI). It should be indicated that HDI does not measure absolute levels of HD; rather it ranks the countries according to the lowest and highest levels of achievement. The countries are ranked into three groups: low HD (0.000 to 0.499), medium HD (0.500 to 0.799) and high HD (0.800 to 1.000) 1. 1 The latest reports published in 2009 and 2010, however, have included a fourth group in the analysis and categorize these countries as "very high human development" for index values ranging from 0.900 to 1.000 (UNDP 2010 and 2009). HDI was first calculated in the United Nations Development Program's (UNDP) Human Development Report (HDR). Since the first publication of this annual report in 1990, the UNDP has sought to explore the concept and improve the measurement of global HD. Nonetheless, over the last 20 years, there has been considerable improvement in many aspects of measuring HD. HDI is a simple measure that computes and assigns a
South East European Journal of Economics and Business, 2012
Practical implications -The employment-adjusted index has great potential to make the HDI more op... more Practical implications -The employment-adjusted index has great potential to make the HDI more operational.
The present study attempts to analyze raw cotton production and export in the Ottoman Empire duri... more The present study attempts to analyze raw cotton production and export in the Ottoman Empire during the second half of the nineteenth and the beginning of the twentieth centuries. The emphasis is given to the commercialization of the Ottoman agriculture while the peripheralization process of the Empire is evaluated. In this context, the effect of the world capitalist system on the Ottoman cotton production and export is considered. The problems of the raw cotton production can be explained with the administrative structure of the Empire in general, and the “traditional social order” that the Ottoman central authority had preserved throughout the centuries in particular. * This paper is dedicated to the memory of our dear friend Uğur Uluocak. The authors wish to express their gratitude to Đbrahim Tanyeri, Hüseyin Özel and Muammer Kaymak who read the manuscript and made useful comments and suggestions. The authors are also indebted to two anonymous referees for their helpful criticism...
Bu calisma kurumsalci analizlerin kavramsal cercevesinin daha iyi anlasilmasina yardimci olmak am... more Bu calisma kurumsalci analizlerin kavramsal cercevesinin daha iyi anlasilmasina yardimci olmak amaciyla tasarlanmistir. Calismada ilk olarak, kurum kavraminin iktisat yazininda farkli bakis acilarindan hareketle nasil tammlandigina deginilmis; kurumlarin temel ozellikleri belirtildikten sonra butuncul bir kurum tanimina ulasilmaya calisilmistir. Daha sonra kurumsal degisim kavraminin neyi ifade ettigi kisaca aciklanmaya calisilmistir.
Workshop on the Turkish Economy and Development Economics –In Honour of Fikret Şenses, 2015
Arslan, Hakan and Hakan Mıhçı (2015), “Finansal Kriz Gölgesinde Piyasa, Devlet ve Plân Tartışması... more Arslan, Hakan and Hakan Mıhçı (2015), “Finansal Kriz Gölgesinde Piyasa, Devlet ve Plân Tartışması” (Debate on the Market, State and Plan in the Shadow of Financial Crisis), Türkiye Ekonomisi ve Kalkınma İktisadı Çalıştayı –Fikret Şenses’e Armağan (Workshop on the Turkish Economy and Development Economics –In Honour of Fikret Şenses), 2-4 April, METU Northern Cyprus Campus, Morpou, Northern Cyprus
Finansallaşma Kıskacında Türkiye’de Devlet, Sermaye Birikimi ve Emek , 2017
Pınar Bedirhanoğlu, Özlem Çelik and Hakan Mıhçı (eds.) (2017) Finansallaşma Kıskacında Türkiye’de... more Pınar Bedirhanoğlu, Özlem Çelik and Hakan Mıhçı (eds.) (2017) Finansallaşma Kıskacında Türkiye’de Devlet, Sermaye Birikimi ve Emek (State, Capital Accumulation, and Labour in Turkey in the Grip of Financialisation), İstanbul, Nota Bene.
Uploads
Papers by Hakan Mıhcı
See, for workshop programme:
http://users.metu.edu.tr/fsenses/files/SensesCalistayProgram.pdf