
Mustafa Dağ
çalışmak.
less
Related Authors
Sevilay Özer
Mehmet Akif Ersoy University
Ümmügülsüm Candeğer
Osmaniye Korkut Ata University
Meltem Sahin
Erciyes University
Ceren Utkugün
Afyon Kocatepe University
Semih Çınar
Ege University
Saadet Altay
Gaziosmanpasa University
Oruc Ozdemir
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ
Zeynel Özlü
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ
Gülşah Eser
Harran University
Uploads
Papers by Mustafa Dağ
tüketiminin yoğun olarak yapıldığı Yanya vilayeti olmuştur. Bu çalışmanın temel amacı 1883 ile 1912 yılları arasında tütün kaçakçılığıyla mücadele çerçevesinde Yanya Reji İdaresi çatısı altında faaliyet gösteren bazı kolcuların usulsüz girişimlerinin neler olduğunu ve bu girişimlerin ortaya çıkardığı sonuçları arşiv belgeleri, salnameler ve araştırma-inceleme eserler ışığında ortaya çıkarmaktır. Bu tür kaynaklardan faydalanılarak hazırlanan çalışmanın pek çok bulgusu mevcuttur. Bunlardan önemli olanları kolcuların bölgede hırsızlık, zimmete para geçirme, adam öldürme veya yaralama, kaçakçılarla birlikte hareket etme ve kaçak tütün tüketme gibi yasadışı girişimlerde bulunmalarıydı.
bünyesinde istihdam etmiş olduğu görevlilerle ilgili usulsüzlükler meydana gelmiştir. Ankara Reji İdaresi'ndeki bu problemlerin temel kaynağı idare kasasından memurların zimmetlerine para geçirmeleridir. Bu bağlamda, Ankara Reji İdaresi'nde ambar memuru Kasapyan Nazmi Efendi'nin yolsuzluk davası çalışmanın ana temasını oluşturmuştur. Bu konu kapsamında elde edilen bilgiler incelenerek dava sürecinin ne şekilde cereyan ettiği ve neticelendiğini tespit etmek çalışmanın temel amacını oluşturmuştur. Nazmi Efendi ile idare arasında 1904 ile 1910 seneleri arasında cereyan eden zimmet davası arşiv belgeleri ve telif eserler ışığında incelenmiştir. Bilhassa şirketin teşkilat yapısı, iddiaların Ankara Vilayeti Meclis-i İdaresi Bidayet Mahkemesi'nde tahkik edilmesi ve kararın Şûrâ-yı Devlet Muhakemat Dairesi İstînâf Mahkemesi'nde temyiz edilmesi süreci ayrı başlıklar halinde ele alınmıştır. Kasapyan Nazmi Efendi'nin hukuki sürecinde farklı makamların işletildiği, gayrimüslim bir vatandaşın üst mahkemeye müracaat edebildiği, özerk yapısı olmasına rağmen devlet adli makamlarının nihai karar mevkii olduğu gibi sonuçlar, çalışmanın bulguları arasındadır.
faaliyetlerine başlayan şirketin kuruluş süreci, idari ve kadro yapılanması, mali yapısı, şirketin hukuki hakları ve tasfiye sürecinin ne şekilde cereyan ettiğini tespit etmektir. Ayrıca her ne kadar şirketin ticari faaliyetlerine dair bilgiler elde edilememiş olsa da şirkete tanınan ticari yetkilerden hareketle müessesenin ticari faaliyetleri tanıtılmaya çalışılmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda nitel araştırma yöntemiyle hazırlanan çalışma, doküman incelemesine uygun olarak oluşturulmuştur. Bu çerçevede yürütülen çalışmada, ticarethanenin Osmanlı hukuku çerçevesinde kurulduğu, İstanbul merkezli teşkilatlandırıldığı, tıbbi ile kimyevi sektöründe ticari faaliyetler yürüttüğü ve İstanbul dışında herhangi bir şubesinin olmamasına
rağmen uluslararası ticari bir müessese olarak teşkilatlandırıldığı saptanmıştır. Bu doğrultuda elde edilen verilerden hareketle şirketin İstanbul bölgesinde tıbbi ve kimyevi sektöründe faaliyet yürüten uluslararası şirket olduğuna dair özgün izahatta bulunulabilir. Fakat ticari faaliyetlerine dair bilgilerin elde edilememesi ve ticarethaneye tanınan imtiyaz müddetinin
kesin olarak ne zaman sonra erdiğine dair bilgilerin tespit edilememiş olması çalışmanın sınırlılıklarını oluşturmaktadır.
durması gündelik hayatta olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Bu olumsuz sonuçlardan bazıları döviz kurunda
meydana gelen artış, ithal ürün fiyatlarının artması, gıda ve giyim sektöründe fiyat artışı ve mal darlığının
yaşanması olmuştur. Ekonomide yaşanan bu olumsuz gelişmeler alım gücü son derece düşmüş olan vatandaşları
uygun fiyata satılmakta olan kaçak ürünlere yönlendirmiştir. Haliyle kaçak ürünlere artan talep beraberinde
kaçakçılık faaliyetlerinin de artmasına yol açmıştır. Hükümet ise bir yandan hayat pahalılığını ortadan kaldırmak
için ekonomik politikaları hayata geçirmeye çalışırken diğer tarafından da kaçakçılıkla mücadelede birtakım
tedbirler almıştır. Bu bağlamda alınan tedbirler doğrultusunda Jandarma Genel Komutanlığı’nın 1955-1958 yılları
arasında Türkiye’de yürütmüş olduğu mücadele neticesinde meydana gelen kaçakçılık vakaları, bu vakalara
düzenlenen askeri operasyonlar, bu operasyonlar neticesinde ele geçirilen kaçak malların türleri ve miktarları,
yakalanan kaçakçıların miktarı ile kaçakçılık faaliyetlerinin gerçekleştiği bölgeleri tespit etmek çalışmamızın
temel amacını teşkil etmektedir. Jandarma Genel Komutanlığı’nın tutmuş olduğu raporlar ve arşiv belgelerinin
yanı sıra telif eserlerden istifade edilerek yürütülen bu çalışma neticesinde dört yıllık zaman zarfında 9.905
kaçakçılık vakasının meydana geldiği, 7.505 sağ, yaralı veya ölü kaçakçının yakalandığı, 19.852.504 Türk lirası
değerinde kaçak malın ele geçirildiği tespit edilmiştir. Ülke güvenliği ve hazine gelirleri için tehdit olarak algılanan
kaçakçılığı ortadan kaldırma hususunda Jandarma Genel Komutanlığı’na önemli rol düştüğü algılanmıştır.
Komutanlık tarafından kaçakçılara yönelik operasyonların kesintisiz şekilde devam ettirildiği saptanmıştır. Ele
geçirilen mallara dair istatistiki verilerin analizi sonucunda ise kaçakçılığın tam anlamıyla önlenemediği ifade
edilmiştir.
İmparatorluğu’nda kullanılmaya başlanan elektrik,
imparatorluk genelinde XX. yüzyılın başlarından
itibaren yaygınlık kazanmıştı. Bu yüzyıla gelindiğinde
elektrik artık elektrikli tramvaylar aracılığıyla ulaşım
amaçlı da kullanılmaktaydı. Haliyle bu durum da
elektrikten istifade eden nüfusun artmasını sağlamıştı.
İmparatorluk yönetimi ise artan bu talebe cevap
verebilmek için halkın elektrikten ve elektrikli
tramvaylardan istifade edebilme hakkını kamu hizmeti
olarak tanımlamıştı. Bu hizmetin karşılanmasında
çoğu yerde özel girişimciler aktif görev üstlenmişlerdi.
Ancak imparatorluğun son dönemlerine doğru ve
Cumhuriyet’in ilk yıllarında ekonomide başlatılan
millileştirme politikası çerçevesinde özel sermayeli
elektrik ve elektrikli tramvay işletmeleri, belediyelerin
himayesine alınmaya başlanmıştı. Özel sermaye ile
başlayan ancak daha sonradan belediyenin denetimine
giren elektrik ve elektrikli tramvay işletmesinin bir
örneği de Adana şehrinde görülmüştür. Bu çerçevede
Adana şehrinin aydınlatılması için kullanılan
elektrik ve ulaşım amaçlı kullanılan elektrikli
tramvay işletmesiyle ilgili meydana gelen her türlü
gelişmenin ele alındığı bu çalışmada, kaynak olarak
arşiv belgelerinin yanı sıra basın arşivi ve araştırmainceleme eserler kullanılmıştır.
neticesinde ticari müesseselerinin değişim ve dönüşümlerine dair meydana gelen gelişmeler incelenerek
hazırlanan bu çalışmada, Mustafa Şamlı Mahdumları Ticarethanesi ele alınmıştır. Haliyle Mustafa Şamlı Mahdumları
Ticarethanesi çalışmanın konusunu teşkil etmiştir. Bu bağlamda çalışmanın giriş kısmında ticari hayatın
düzenleyici otoritesi olan Ticaret ve Ziraat Nezâreti’nin kuruluş süreci ile Osmanlı’da şirketleşme hukukunda
meydana gelen gelişmelere değinilmekle birlikte nezâretin öncülük ettiği batı kaynaklı yeni kanun ve düzenlemeler
çerçevesinde şirketlerde meydana gelen anonimleşme faaliyetleri hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra 1917
yılında anonimleşecek olan Mustafa Şamlı Mahdumları Müessesât-ı Ticariyyesi hakkında bilgi verilerek
ticarethanenin faaliyetleri üzerinde durulmuştur. Ticarethanenin idari yapılanmasında meydana gelen değişim
sonucunda 19 Mayıs 1917 tarihinde kurulan Mustafa Şamlı Mahdumu Müessesât-ı Ticaret-i Anonim Şirket-i
Osmaniyesi’nin kuruluş süreci ve faaliyetleri değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede ana kaynak olarak istifade
edilen arşiv belgelerinin yanı sıra literatürde yer alan araştırma inceleme eserlerden ve basın yayın organlarından
da yararlanılmıştır. Bu bağlamda Mustafa Şamlı Mahdumları Ticarethanesi’nin kuruluş süreci ve idari yapının
yaşamış olduğu değişime yönelik bilgiler ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ayrıca 1850 ile 1931 yılları arasında gerek
ulusal gerekse uluslararası sahada gerçekleştirilmiş olan ticari faaliyetler incelenerek ticarethane tanıtılmaya
çalışılmıştır. Bu çerçevede yürütülen çalışma neticesinde ticarethanenin tekstil ve madencilik sektöründe faaliyet
yürüttüğü saptanmıştır. Ayrıca ticarethanenin ülke içerisinde İstanbul ve çevresi ile ülke dışında Almanya, İngiltere
ve Fransa gibi batılı ülkelerle ticari münasebetler içerisinde bulunduğu tespit edilmiştir.
tüketiminin yoğun olarak yapıldığı Yanya vilayeti olmuştur. Bu çalışmanın temel amacı 1883 ile 1912 yılları arasında tütün kaçakçılığıyla mücadele çerçevesinde Yanya Reji İdaresi çatısı altında faaliyet gösteren bazı kolcuların usulsüz girişimlerinin neler olduğunu ve bu girişimlerin ortaya çıkardığı sonuçları arşiv belgeleri, salnameler ve araştırma-inceleme eserler ışığında ortaya çıkarmaktır. Bu tür kaynaklardan faydalanılarak hazırlanan çalışmanın pek çok bulgusu mevcuttur. Bunlardan önemli olanları kolcuların bölgede hırsızlık, zimmete para geçirme, adam öldürme veya yaralama, kaçakçılarla birlikte hareket etme ve kaçak tütün tüketme gibi yasadışı girişimlerde bulunmalarıydı.
bünyesinde istihdam etmiş olduğu görevlilerle ilgili usulsüzlükler meydana gelmiştir. Ankara Reji İdaresi'ndeki bu problemlerin temel kaynağı idare kasasından memurların zimmetlerine para geçirmeleridir. Bu bağlamda, Ankara Reji İdaresi'nde ambar memuru Kasapyan Nazmi Efendi'nin yolsuzluk davası çalışmanın ana temasını oluşturmuştur. Bu konu kapsamında elde edilen bilgiler incelenerek dava sürecinin ne şekilde cereyan ettiği ve neticelendiğini tespit etmek çalışmanın temel amacını oluşturmuştur. Nazmi Efendi ile idare arasında 1904 ile 1910 seneleri arasında cereyan eden zimmet davası arşiv belgeleri ve telif eserler ışığında incelenmiştir. Bilhassa şirketin teşkilat yapısı, iddiaların Ankara Vilayeti Meclis-i İdaresi Bidayet Mahkemesi'nde tahkik edilmesi ve kararın Şûrâ-yı Devlet Muhakemat Dairesi İstînâf Mahkemesi'nde temyiz edilmesi süreci ayrı başlıklar halinde ele alınmıştır. Kasapyan Nazmi Efendi'nin hukuki sürecinde farklı makamların işletildiği, gayrimüslim bir vatandaşın üst mahkemeye müracaat edebildiği, özerk yapısı olmasına rağmen devlet adli makamlarının nihai karar mevkii olduğu gibi sonuçlar, çalışmanın bulguları arasındadır.
faaliyetlerine başlayan şirketin kuruluş süreci, idari ve kadro yapılanması, mali yapısı, şirketin hukuki hakları ve tasfiye sürecinin ne şekilde cereyan ettiğini tespit etmektir. Ayrıca her ne kadar şirketin ticari faaliyetlerine dair bilgiler elde edilememiş olsa da şirkete tanınan ticari yetkilerden hareketle müessesenin ticari faaliyetleri tanıtılmaya çalışılmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda nitel araştırma yöntemiyle hazırlanan çalışma, doküman incelemesine uygun olarak oluşturulmuştur. Bu çerçevede yürütülen çalışmada, ticarethanenin Osmanlı hukuku çerçevesinde kurulduğu, İstanbul merkezli teşkilatlandırıldığı, tıbbi ile kimyevi sektöründe ticari faaliyetler yürüttüğü ve İstanbul dışında herhangi bir şubesinin olmamasına
rağmen uluslararası ticari bir müessese olarak teşkilatlandırıldığı saptanmıştır. Bu doğrultuda elde edilen verilerden hareketle şirketin İstanbul bölgesinde tıbbi ve kimyevi sektöründe faaliyet yürüten uluslararası şirket olduğuna dair özgün izahatta bulunulabilir. Fakat ticari faaliyetlerine dair bilgilerin elde edilememesi ve ticarethaneye tanınan imtiyaz müddetinin
kesin olarak ne zaman sonra erdiğine dair bilgilerin tespit edilememiş olması çalışmanın sınırlılıklarını oluşturmaktadır.
durması gündelik hayatta olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Bu olumsuz sonuçlardan bazıları döviz kurunda
meydana gelen artış, ithal ürün fiyatlarının artması, gıda ve giyim sektöründe fiyat artışı ve mal darlığının
yaşanması olmuştur. Ekonomide yaşanan bu olumsuz gelişmeler alım gücü son derece düşmüş olan vatandaşları
uygun fiyata satılmakta olan kaçak ürünlere yönlendirmiştir. Haliyle kaçak ürünlere artan talep beraberinde
kaçakçılık faaliyetlerinin de artmasına yol açmıştır. Hükümet ise bir yandan hayat pahalılığını ortadan kaldırmak
için ekonomik politikaları hayata geçirmeye çalışırken diğer tarafından da kaçakçılıkla mücadelede birtakım
tedbirler almıştır. Bu bağlamda alınan tedbirler doğrultusunda Jandarma Genel Komutanlığı’nın 1955-1958 yılları
arasında Türkiye’de yürütmüş olduğu mücadele neticesinde meydana gelen kaçakçılık vakaları, bu vakalara
düzenlenen askeri operasyonlar, bu operasyonlar neticesinde ele geçirilen kaçak malların türleri ve miktarları,
yakalanan kaçakçıların miktarı ile kaçakçılık faaliyetlerinin gerçekleştiği bölgeleri tespit etmek çalışmamızın
temel amacını teşkil etmektedir. Jandarma Genel Komutanlığı’nın tutmuş olduğu raporlar ve arşiv belgelerinin
yanı sıra telif eserlerden istifade edilerek yürütülen bu çalışma neticesinde dört yıllık zaman zarfında 9.905
kaçakçılık vakasının meydana geldiği, 7.505 sağ, yaralı veya ölü kaçakçının yakalandığı, 19.852.504 Türk lirası
değerinde kaçak malın ele geçirildiği tespit edilmiştir. Ülke güvenliği ve hazine gelirleri için tehdit olarak algılanan
kaçakçılığı ortadan kaldırma hususunda Jandarma Genel Komutanlığı’na önemli rol düştüğü algılanmıştır.
Komutanlık tarafından kaçakçılara yönelik operasyonların kesintisiz şekilde devam ettirildiği saptanmıştır. Ele
geçirilen mallara dair istatistiki verilerin analizi sonucunda ise kaçakçılığın tam anlamıyla önlenemediği ifade
edilmiştir.
İmparatorluğu’nda kullanılmaya başlanan elektrik,
imparatorluk genelinde XX. yüzyılın başlarından
itibaren yaygınlık kazanmıştı. Bu yüzyıla gelindiğinde
elektrik artık elektrikli tramvaylar aracılığıyla ulaşım
amaçlı da kullanılmaktaydı. Haliyle bu durum da
elektrikten istifade eden nüfusun artmasını sağlamıştı.
İmparatorluk yönetimi ise artan bu talebe cevap
verebilmek için halkın elektrikten ve elektrikli
tramvaylardan istifade edebilme hakkını kamu hizmeti
olarak tanımlamıştı. Bu hizmetin karşılanmasında
çoğu yerde özel girişimciler aktif görev üstlenmişlerdi.
Ancak imparatorluğun son dönemlerine doğru ve
Cumhuriyet’in ilk yıllarında ekonomide başlatılan
millileştirme politikası çerçevesinde özel sermayeli
elektrik ve elektrikli tramvay işletmeleri, belediyelerin
himayesine alınmaya başlanmıştı. Özel sermaye ile
başlayan ancak daha sonradan belediyenin denetimine
giren elektrik ve elektrikli tramvay işletmesinin bir
örneği de Adana şehrinde görülmüştür. Bu çerçevede
Adana şehrinin aydınlatılması için kullanılan
elektrik ve ulaşım amaçlı kullanılan elektrikli
tramvay işletmesiyle ilgili meydana gelen her türlü
gelişmenin ele alındığı bu çalışmada, kaynak olarak
arşiv belgelerinin yanı sıra basın arşivi ve araştırmainceleme eserler kullanılmıştır.
neticesinde ticari müesseselerinin değişim ve dönüşümlerine dair meydana gelen gelişmeler incelenerek
hazırlanan bu çalışmada, Mustafa Şamlı Mahdumları Ticarethanesi ele alınmıştır. Haliyle Mustafa Şamlı Mahdumları
Ticarethanesi çalışmanın konusunu teşkil etmiştir. Bu bağlamda çalışmanın giriş kısmında ticari hayatın
düzenleyici otoritesi olan Ticaret ve Ziraat Nezâreti’nin kuruluş süreci ile Osmanlı’da şirketleşme hukukunda
meydana gelen gelişmelere değinilmekle birlikte nezâretin öncülük ettiği batı kaynaklı yeni kanun ve düzenlemeler
çerçevesinde şirketlerde meydana gelen anonimleşme faaliyetleri hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra 1917
yılında anonimleşecek olan Mustafa Şamlı Mahdumları Müessesât-ı Ticariyyesi hakkında bilgi verilerek
ticarethanenin faaliyetleri üzerinde durulmuştur. Ticarethanenin idari yapılanmasında meydana gelen değişim
sonucunda 19 Mayıs 1917 tarihinde kurulan Mustafa Şamlı Mahdumu Müessesât-ı Ticaret-i Anonim Şirket-i
Osmaniyesi’nin kuruluş süreci ve faaliyetleri değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede ana kaynak olarak istifade
edilen arşiv belgelerinin yanı sıra literatürde yer alan araştırma inceleme eserlerden ve basın yayın organlarından
da yararlanılmıştır. Bu bağlamda Mustafa Şamlı Mahdumları Ticarethanesi’nin kuruluş süreci ve idari yapının
yaşamış olduğu değişime yönelik bilgiler ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ayrıca 1850 ile 1931 yılları arasında gerek
ulusal gerekse uluslararası sahada gerçekleştirilmiş olan ticari faaliyetler incelenerek ticarethane tanıtılmaya
çalışılmıştır. Bu çerçevede yürütülen çalışma neticesinde ticarethanenin tekstil ve madencilik sektöründe faaliyet
yürüttüğü saptanmıştır. Ayrıca ticarethanenin ülke içerisinde İstanbul ve çevresi ile ülke dışında Almanya, İngiltere
ve Fransa gibi batılı ülkelerle ticari münasebetler içerisinde bulunduğu tespit edilmiştir.
Kitapta öncelikle, tarihsel ve toplumsal bir analizle 20. Yüzyılın ilk yarısında hizmet veren sağlık kurumlarının ve hekimlerin faaliyetleri arşiv belgeleri ve basın eşliğinde ele alınmıştır. Ardından sağlık hizmetinin mihenk taşı olarak nitelendirilebilecek hastanelere yardımcı kuruluş olarak tanımlanan eczaneler ve eczacıların faaliyetleri üzerinde durulmuştur. Çalışmanın üçüncü kısmı, şehir genelinde meydana gelen sağlık sorunları ve bulaşıcı hastalıklarla yürütülen mücadelenin ayrıntılı analizine yer verilmiştir. Son kısımda ise Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Alternatif Tıp olarak nitelendirilen Geleneksel Tıbbın sağlığa olan katkıları sözlü tarih eşliğinde ortaya konulmaktadır.