Conference Presentations by ilke Ciritci
International 9th Socrates Health Engineering and Applied Sciences Congres, 2024

7. ULUSLARARASI MİMARLIK VE TASARIM KONGRESİ, 2022
İstanbul kıyıları hızlı nüfus artışı baskısıyla kontrolsüz büyüme ve plansız kentleşmeye maruz ka... more İstanbul kıyıları hızlı nüfus artışı baskısıyla kontrolsüz büyüme ve plansız kentleşmeye maruz kal- mıştır. Kıyı bölgelerinde sürdürülebilir olmayan, çoğu rant amaçlı, plansız ve hukuki olmayan inşaatlar gelişmiştir. Sahil kıyı şeridine inşaat uygulamaları yapmak kanun ve yönetmeliklerle sınırlandırılmıştır. Ayrıca dolgu zemin yapımında da kamu yararı esastır. Kamu yararı farklı görüşlerce farklı yorumlarla değerlendirilip, hukuki boşluklardan da faydalanılarak yapılan inşaatlarda kamu yararı aranarak, proje- nin bir kısmına sosyal ve açık erişimli bir alan tariflenerek projelere onay alınmış ve söz konusu projeler hayata geçirilmiştir. Bu tip projelere en iyi örnek Ataköy Sahilinde yapımı devam etmekte olan proje- lerdir. Ataköy, sahilinde yer alan yeni projelerle İstanbul’un bir zamanlar planlı ve modern yerleşkesi önünde Sur duvarı etkisi yaratan yeni yapılarıyla değişimden geçmektedir. Değişim yalnız psikolojiyi etkileyen görsel anlamda gerçekleşmemekte aynı zamanda bariyer etkisi yaratan yeni yapıların varlığı nedeniyle fiziksel açıdan da olumsuz değişikler söz konusudur. Hukuki olarak defalarca inşaatın durdu- rulması ve yeniden başlaması çıkmazı ile devam eden projeler Ataköy’de uzun yıllardır yaşayan insan- ların biyoklimatik konforu üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmuş aynı zamanda da mahallelerin mikro iklimini etkilemiştir. Günümüzde Ataköy’ün kıyı şeridine yapılan yeni yapıların, elli yılı aşkındır böl- gede bulunan Ataköy yerleşkesi üzerindeki olumsuz biyoklimatik konfor değerleri çeşitli mikro iklim modelleme yazılımları ile ölçülebilmektedir ancak bu çalışma kapsamında söz konusu ölçümler yapıl- ması hedeflenmemekte, ancak konunun vurgulanması ve sahil şeridine yeni yapılaşma yapılırken mev- cut dokuya etkilerine dikkat çekme amaçlanmaktadır.
Yayıncı Sertifika No: 52866
E-ISBN: 978-625-7367-50-9
Turizm ile bütünleşik yaşayan yerleşimlerde doğa, tarih ve kültürel değerlerin özgünlüğünün korun... more Turizm ile bütünleşik yaşayan yerleşimlerde doğa, tarih ve kültürel değerlerin özgünlüğünün korunması, diğer taraftan ziyaretçilerin ihtiyaçlarının karşılanması ve bölge ekonomisinin devamlılığının sağlanabilmesi çok yönlü problem alanıdır. Çalışmada tarih, doğa ve kültürel varlıkları ile temas içindeki yerleşimlerde sürdürülebilir turizm koşulları, Pamukkale yerleşim örneğinde incelenmiştir. Yıllık ziyaretçisi iki milyonu aşan Dünya Miras Listesi’nde bulunan Pamukkale-Hierapolis ile temas alanındaki Pamukkale yerleşiminde ana aks Atatürk Caddesi, mevcut fiziksel yapılanışı ve kullanımı özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Bugün için yapısal biçimleniş, mekânsal kullanım gibi birçok yönden yeniden ele alınmaya ihtiyacı bulunmaktadır.

Academic Perspective Procedia, 2019
Son yıllarda artan sağanak yağışlar, özellikle kentlerde ani su baskınlarına neden olmaktadır. Sa... more Son yıllarda artan sağanak yağışlar, özellikle kentlerde ani su baskınlarına neden olmaktadır. Sağanak yağışın ardından yaşanan ani su baskınları sonucu önemli derecede işlev kaybı ve ekonomik zararla karşılaşılmaktadır. İstanbul'da topoğrafik olarak ani yağışlarda su altında kalma riski olan yerler özellikle dere yataklarıdır. Ancak tarihi yapılar kentteki değişim ve yol kotlarındaki düzenlemelere bağlı olarak kaldırım kotunun altında kalmaktadır. Çevresine göre daha alt kotta kalan tarihi yapılar, yağışlar sonucu ani su baskınlarına karşı risk altındadır. 17 Ağustos 2019'da yaşanan sağanak yağış, İstanbul tarihi kent merkezinde birçok yerde su baskınıyla sonuçlanmış, Küçük Ayasofya ve restorasyon sürecindeki Ahi Çelebi Camii sular altında kalmıştır. Çalışmada İstanbul Tarihi Yarımada'da ani yağışta su baskını riski yüksek tarihi yapılar değerlendirilmiştir. Bu kapsamda Haliç kıyısında konumlu Ahi Çelebi Camii ayrıntılı incelenmiştir. İncelemede konum, çevre topografya ile ilişkisi, ani su baskınlarına karşı alınmış önlemler ve daha önce bu türden risklerle karşılaşıp karşılaşmadığı araştırılmıştır. Çalışma verilerini arşiv bilgileri ve yerinde gözlem verileri oluşturmaktadır. İstanbul'da çoğu camii olmak üzere birçok tarihi yapının özgün kotu, çevresindeki yol kotundan daha aşağıdadır. Ani yağışlar sonucu gelişebilecek su baskınları için risk analizlerinin yapılarak, başta tarihi yapılar olmak üzere risk azaltıcı önlemler geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Meteorolojik afet, su baskını, İstanbul tarihi yarımada, tarihi yapı, Ahi Çelebi Cami 1. Giriş Afetler başta can kaybı ve yaralanma olmak üzere, fiziksel, sosyal ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Sel, depremle birlikte en yaygın doğa kaynaklı afetlerin başında gelmektedir. Dünyanın birçok bölgesinde, birçok yerleşimde sel beraberinde yıkım getirmektedir. Küresel iklim değişikliği beraberinde, etkileri ve sonuçları daha da kötüye doğru gitmektedir. Federal Acil Durum Yönetimi Ajansı (FEMA) kentsel taşkını; "…geçirimsiz yüzeylerin artış gösterdiği, özellikle yüksek yoğunlukta nüfus barındıran yerleşimlerde, drenaj kapasitesinin üzerinde gelişen sağanak yağmur nedeniyle binaların su altında kalması…" olarak tanımlamaktadır [1]. Fosil yakıt kullanımı, enerji tüketimi, hızlı nüfus artışına bağlı olarak sanayileşme, orman yangınları ve insan etkileri sonucunda atmosfere salınan gazların sera etkisi
20.Ulusal Turizm Kongresi, Şehir Turizmi , 2019
Turizm ile bütünleşik yaşayan yerleşimlerde doğa, tarih ve kültürel değerlerin özgünlüğünün korun... more Turizm ile bütünleşik yaşayan yerleşimlerde doğa, tarih ve kültürel değerlerin özgünlüğünün korunması, diğer taraftan ziyaretçilerin ihtiyaçlarının karşılanması ve bölge ekonomisinin devamlılığının sağlanabilmesi çok yönlü problem alanıdır. Çalışmada tarih, doğa ve kültürel varlıkları ile temas içindeki yerleşimlerde sürdürülebilir turizm koşulları, Pamukkale yerleşim örneğinde incelenmiştir. Yıllık ziyaretçisi 2 milyonu aşan Dünya Miras Listesi'nde bulunan Pamukkale-Hierapolis ile temas alanındaki Pamukkale yerleşiminde ana aks Atatürk Caddesi, mevcut fiziksel yapılanışı ve kullanım özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Bugün için yapısal biçimleniş, mekansal kullanım gibi birçok yönden yeniden ele alınmaya ihtiyacı bulunmaktadır.

Spatiality and Temporality Internatonal Symposium, Poland, 2016
The Ottoman Military was very much involved in the modernization of the Empire, acting as a pione... more The Ottoman Military was very much involved in the modernization of the Empire, acting as a pioneer, taking a role that is well beyond its defined responsibilities (Aytar, 2016:24). At times, it acted as the sole agency of advancement and modernity, which was not very unorthodox given the political terrain of the Western World at the time. The advancements were not restricted to the militaristic affairs such as the tactical, logistical or planning layouts but it also gave rise to the modernization of the architecture, declares Tanyeli in his work (Tanyeli,1995:38). There are two main dimensions to such contribution by the Military. The first is the application of functional forms rather than perfected and idealistic geometries of the past. And the second dimension to this was a new determination to the control over nature, later manifested in the use of topography and landscape. Given these, Tanyeli was much in favor of defining such transformations as Modernization rather than Westernization.
This paper, discussing the key features, similarities and differences of buildings completed during the rule of Sultan Abdulaziz, is centrally based on the PhD study completed in the Restoration Program, Mimar Sinan Fine Arts Univeristy and is presented in order to expand knowledge on a particular period of Ottoman Rule in terms of architectural activity.

Aksaray Yeraltı Çarşısı, 20.yüzyılın son çeyreğinde ulaşım ağı ile bütünleşik tasarlanmış, yaya k... more Aksaray Yeraltı Çarşısı, 20.yüzyılın son çeyreğinde ulaşım ağı ile bütünleşik tasarlanmış, yaya kullanımına çarşı ile bütünleştirilmiş olarak açılmış, yapı malzemesi, yapım amacı ve yapım teknolojisi bağlamında döneminin yenilikçi, özgün bir yansıması olarak gerçekleşmiş bir uygulaması olarak görülebilir. Açıldığı dönemde İstanbul’un uzak semtlerine ulaşım sağlayan toplu taşıma araçlarının Aksaray Meydanı’ndaki varlığı, bölgenin ve çarşının geçit olma özelliği ile birlikte çarşı işlevini de güçlendirmiştir. Çarşının içinde bulunduğu Aksaray Meydanı, tarihsel yolculuğu ve geçmişiyle önemli bir tarih kavşağıdır. Yeraltı Çarşısı bulunduğu bölge ve çevresindeki değişimlerin haricinde, yapısı, iç düzenlemedeki yalınlığı, net okunabilir planlaması ve ölçeği ile daha çok işlevsel olarak ön plandadır.Esnafı ve müşterisiyle değişim içinde bugüne gelen çarşıda ağırlıklı olarak giyim mağazaları yer almakta, yaya geçidi olması dışında daha çok turistler ilgi göstermektedir.
Ahşap yapıların nispeten iyi korunabildiği bir semt olan Yeşilköy’de bulunmasına rağmen, mimar Ya... more Ahşap yapıların nispeten iyi korunabildiği bir semt olan Yeşilköy’de bulunmasına rağmen, mimar Yaşar Pamuk yapının cephesinde döneminin modern çizgisi olan düşey ifadeyi güçlü bir şekilde vurgulamıştır. Çevresinden referans almadan uygulanan cephe hareketleri ve rengiyle karşımıza çıkan yapı 9,50m olan yüksekliği koruyarak çevresine uymuştur. Öncesinde Sedat Hakkı Eldem’in Sigorta Binaları ile başlayan geleneksel mimariye çağdaş yorum, sonrasında Nezih Eldem ve Muhteşem Giray’ın Karaköy İş Bankası ek Binası, Orhan Şahinler’in İstanbul Ticaret Odası, Cengiz Bektaş’ın 70’lerde tasarladığı Denizli Merkez Bankası ve Türk Dil Kurumu yapılarında olduğu gibi çağın mimarlarının farklı ölçeklerde ve tipolojilerdeki yapılarında da vücut bulmuştur. Bu çerçeveden bakıldığında dönemin bir yorumu olan düşey vurguyu mütevazi bir yapı projesinde olmasa da uygulamasında benimsediği görülmektedir.

IAPS: Culture and Space, 2019
Özet
Kent değişen, dönüşen, eklemlenen, zaman zaman içine kapanan zamansız hızla açılan ve tüm bu... more Özet
Kent değişen, dönüşen, eklemlenen, zaman zaman içine kapanan zamansız hızla açılan ve tüm bunlar olurken bir önceki zaten artiküle edilmiş hali ile yeniden çatışan, ayrışan somut olmaktan çok soyut alana girmiş yaşayan bir varlıktır. Tıpkı Hegel’in sanatı ele aldığı Estetik adlı kitabında tarif ettiği gibi, kent de kendini yapılarında, yaşayan toplumda, doğasında var ederken tamamlandığını ve o seviyede mükemmele ulaştığını hissettiği an bir sonraki seviyeye geçmek ister. Tüm bağlı olduğu, kendini gösterebildiği ve ifade edebildiği somut verileri yani yapıları, insanları ve doğayı her seviye atlayışında terk eder ve kent, kendi özüne döner. Böylece sonunda amaçladığı soyut alana geçiş yapabilmek için her seviyeyi artiküle ederek tüketir ve hatta tüketerek artiküle eder.
19. ve 20. yüzyıl bu dönüşümün sert bir şekilde kendini gösterdiği bir çağdır. Pasajlar ve geçitler özellikle 19.yüzyılın ikinci yarısından sonra hem mimari hem de ticari anlamda Pera’nın vazgeçilmez elemanları olmuşlardır. Pera’nın önemli bir bölümünü oluşturan ve kimliğini ortaya çıkaran yapılar özellikle ana arter olan Grand Rue de Pera’nın üzerinde ve yakın çevresinde sıralanmış olan pasajlar ve buralarda satılan mallardır. Yapılan küçüklü büyüklü pasajlar bölgeyi kadınlar ve gençler için bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Bildiriye konu olan yapı, bu dönüşümün İstanbul’da en net gözlemlendiği yerlerden biri olan İstiklal Caddesinde yer almaktadır. Passage Oriental; İstiklal Caddesi, No.172’de (eski no.362) bulunmaktadır ve 1840 yılında inşa edilmiştir. İstiklal Caddesi ile Asmalı Mescit Sokağı’nı birbirine bağlamakta olup, Beyoğlu’nun Panaia Pasajı’ndan sonraki en eski pasajıdır. Kapısı üzerinde Şark Aynalı Çarşı ve Fransızca ‘Passage Oriental’ isimleri okunmaktadır. Markiz Pastanesi bu Pasajda yer alan dükkânlardan biridir. Bütünün parçalarından bir tanesidir. Başta bütünü tamamlar fakat sonraları bütünü tanımlayan merkez konumuna gelir. Bir dönem için ‘landmark’, ‘uğrak mekân’, ‘buluşma noktası’ ve kent belleğinde yer alan önemli somut bir mekândır.
Palimsest kelimesinden yola çıkarak, farklı zamanlarda farklı konularda yazılan metinlerden kalan izlerin birbirine karışma durumu, kent için de söz konusudur. Beyoğlu bölgesi çeşitli kullanıcılar tarafından çeşitli eklemlemeler ve etkileşimlerle aynı sözü edilen parşömen gibi üzerine defalarca yazıma maruz kalmış bir bölgedir. Beyoğlu’nda gerçekleşen sosyal değişimlerle gelen mekânsal değişimlerin, eklemlenerek, eksiltilerek ya da işlevi değiştirilerek yeni ve farklı bir kimliğe bürünmesinin, bir anlamda artikülasyonun tam olarak ne zaman başladığının belirlenmesi güç. Ancak metinde artiküle edilme durumu 1865 yılında Galata surlarının yıkılması sonrasındaki önemli kırılma noktalarına değinilerek anlatılmaktadır. Bu kararların bazılarının sonucu olarak bölgede fiziksel ve sosyal kopmalar olmuştur. Bu kopuşlar, ilk paragrafta sözü edilen kentin (bu metin için Beyoğlu bölgesi olarak düşünülebilir) kendini tüketerek artiküle etme durumunu yaratmış, kent parçasının kendisi bağımsız bir organ gibi kendi kurallarını kendi gerçeklerini yaşar hale gelmiştir. Beyoğlu için söylenecek en doğru cümle belki de bölgenin sürekli yeniden kodlanmaya açık yapısının hiç değişmeden günümüze kadar gelmiş olması durumudur. Bu nedenledir ki toplumsal bir etki-tepki, değişim, dönüşüm, müdahale olduğunda ilk hareketler yüzyıldan beri Beyoğlu bölgesinden görülmektedir. Beyoğlu’nun bir mekânı olarak St. Petersbourg/Lebon/Markiz Pastanesi ise İstanbul’un ve İstanbullunun belleğinde uzun süre yer edinmiştir. Genel anlamıyla kentsel mekânlar, kentlilerin bir araya geldikleri ve bu birlikteliklerin neticesinde ortak bir üretim oluşturdukları, mekâna ait belleğin izlerinin yaşatıldığı yerlerdir. Fiziki görünümünün ötesinde imgeler oluşturur ve bu imgelerde geçmişinin izlerini de beraberinde taşırlar. Kentsel mekânın, kullanıcıların kullanımından çekilmesi, mekânın kullanıcısından koparılması ve mekâna ait imge üretiminin kesintiye uğratılarak zihindeki anlamının değiştirilmesi, kullanıcının, kentle kurduğu bağın zamanla silikleşmesine neden olur. Markiz Pastanesi günümüze kadar dört defa el ve işlev değiştirmiştir. 2016 yılından beri kapalı olan mekân için, İstanbullunun ve kentin belleğindeki yeri silikleşmekle yüzyüzedir. Mekânın kullanıcılarının sürekliliğini sağlayanın yalnızca mekânın yapısal olarak kendisi değil, mekân üzerinden oluşan anlam ve sosyal ilişkilerin sürekliliğidir. Bu anlamda işlev sürekliliği üzerindeki korumacı anlayışın da, yapısal olarak mekânın varlığını devam ettirmeye gösterilen hassasiyet kadar önemli olması gerekmektedir.
Bildirinin ilk bölümünde ve ikinci bölümlerinde bildirinin başlığında yer alan Markiz; Markiz’in izlerinden döneminin Beyoğlu sokaklarına, mekânsal gelişimine ve dönüşümüne bakarak kentsel müdahale biçimleri, kentte hayat bulan tüm eklemlenme süreçleri, güncel kent politikaları ile ilişkisi incelenecektir. Markiz’in Beyoğlu içerisindeki yeri, edebiyatçıların ve dönemin sanatçılarının bakış açısıyla tarif edilmeye çalışılacak. Aynı zamanda birbirinden farklı sosyal statülerden ve meslek dallarından müdavimleri Markiz ve benzeri kafelerde buluşturmaya iten nedenler tartışılacaktır. Üçüncü bölümünde ise Beyoğlu’nun Artikülasyonunun başlangıcı ve devam eden süreç içerisindeki sosyal ve fiziksel yönelimleri, alınan yerel yönetim kararları neticesinde bölgede meydana gelen kopmaların etkileri ve son olarak da bölgedeki tüm bu artikülasyonların toplumsal boyutlarının tartışılması hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Pera, Beyoğlu, 19.yüzyıl, artikülasyon, pasaj, dönüşüm

With the effects of historicism that developed in the Western Europian Countries at XVIII. centur... more With the effects of historicism that developed in the Western Europian Countries at XVIII. century, the interest of the Greek and Roman has evolved to Greek admiration (Philhellenism). This admiration caused the manifestation of neo-classical conformation at the European Art which means superficial repetition of ancient Greek and Roman civilizations. With the influx of foreign architects at XVIII. century, the effects of western-style architecture of Ottoman continued until the end of XIX. century. First French and Italian architects have favoured but later they were replaced by German architects.
As a result of reforms made in the Ottoman Empire, new structure comprehensions in public and civil architecture took place. These structures were built as large and multifunctional by foreign architects. Civil and public buildings in the district of Pera and Beyoglu where western life style and culture were dominant and in the district of Taksim and Macka where mostly military buildings were located, the dominant architectural style was neo-classicism. Military has served in various positions over their tasks and duties during the modernization of Ottoman Empire. In fact, for many years was the only representative of modernization.
Quarters are the buildings where soldiers live and see services, that can also be just one building or as many buildings and lands. It’s possible to see the architectural reflections of modernization reforms after the last quarter of the XVIII. century from the architectural landmarks, the quarters which were large structures that determined the urban identity. Although there are very few examples of wood, structural materials used in building quarters were stone and brick.
Based on research from various sources during the 15-year reign of Sultan Abdulaziz, 78 completed constructions have been identified. 11 of them are quarter buildings. In addition to those, 13 quarters were repaired in Abdulaziz period. Some of the completed buildings of Abdulaziz period exist today but some were destroyed and couldn’t be conservated due to some decisions taken in the context of urbanization policies, lack of disrepair and lack of protection and conservation policies.
The aim of this paper is to examine the construction techniques and materials over the current quarters completed in Abdulaziz period. The restoration methods and the new functions given after restoration of quarters is a current question being discussed today. This paper based on the doctoral thesis submitted at Mimar Sinan Fine Arts University, the faculty of Science, program of Restoration, presented in an effort to contribute to this discussion.
The city center in Istanbul experienced changes and gained specific dynamics in 1950a due to migr... more The city center in Istanbul experienced changes and gained specific dynamics in 1950a due to migration from rural locations and newly forming high-income groups. As for housing problem of the middle class apartments and newly planned urban areas were presented as the solution after regulations that allowed multi-storeyed structures.

Design Factors of Contemporary Trend; Gated Communities in İstanbul
İlke Aytar, Muzaffer Tolga A... more Design Factors of Contemporary Trend; Gated Communities in İstanbul
İlke Aytar, Muzaffer Tolga Akbulut¹
¹ Yıldız Technical University, Turkiye
The city center in İstanbul experienced changes and gained specific dynamics in 1950s due to migration from rural locations and newly forming high-income groups. As for housing problem of the middle class, apartments and new planned urban areas were presented as the solution after regulations that allowed multi-storeyed structures (Kıray, 2007). “Build-sell”, which is a Turkey-specific structuring technique, has its golden era during 1960s and 1970s. State interventions are observed in residential sector during 1980s. Cooperatives had a significant share in housing. In post-1980 period, public houses could not take the place of shanty houses, and just in contrary, public houses that were for rent were sold to the tenants as to provide revenue for new investments (Alkışer and Yürekli, 2004). Another feature of the post-1980 years is the collective opening of areas in the outskirts via big companies. Spreading of cities to peripherals gained speed with this way. Settlements in development areas show different tendencies according to income level (Işık and Pınacıoğlu, 2001). These settlement places were established as “controlled” “self-enclosed communities” as to get away from negative city conditions and in a controlled natural atmosphere that is created for middle-upper social layer. Self-enclosed and controlled communities consisting of high blocks and villas placed on valuable lands of the city and named as “residence” or “plaza” get the attention. In newly developing districts of the city, many street-scale house forms including villas in bigger scales, detached houses or apartment blocks projects were constructed. There can be recreation areas and social activity facilities can also be found in these gated communities.
Emergence factors of gated communities in the basis thesis study is classified an studied in five main groups., which are; urban factors, sociological factors, economical factors, technology and comfort factors and safety factors and will be handled more comprehensively in the statement.
Within urban factors; the increase of private vehicle amount, bridge construction, poor quality of the present construction stock, lack green areas, noise, transportation, parking problem, degeneration of the social scene, lack of healthy and controlled downtown playgrounds for the children, crime and increased crime rates, unsatisfactory services provided by the local authorities can be said as the most important ones.
Within sociological factors; can be said that changing behaviours of the upper classes and the differentiation diverseness into two as social and spatial are the most significative factors (Kurtuluş,2005).
In the 20th century, a political and economic transformation with the effects of the capitalism and also transformation period in the consumption patterns as a result of this transformation has been experienced. In this period there has been a transition from product consumption to services consumption. One of the results of the globalization is environmental changes. Environmental changes occur in the context of new functions and missions undertaken by cities and they become more evident as newly designed structures change the physical appearance of the city (Görgülü, 2007). A technological creature comfort in the housings is a term that we were not used to hear prior to 1980’s. As the consumption pattern of the society had been changing, like in every aspect, expectations from the housings were increased within the frame of the imagination.
According to Blakely and Synder (1977), the reason for gated communities being secluded which is their difference from traditional middle class suburbs, is the deepening security need.
It is observed that gated communities developed in two differed courses. In connection with this, gated communities are examined in two groups, such as in the centre of İstanbul and in later-developing provinces of İstanbul. Within a general look to the development of gated communities; of which the examples were mainly at downtown, then speedily spreads to lately developing provinces.
İn terms of the research above, within the paper depends on the settlement datum of the gated communities situated in downtown and districts that lately developed are studied to argue the reasons of emergence of gated communities. The study depends on the master thesis, prepared at the Department of Architecture, Institute of Science at Yıldız Technical University.
Keywords: gated community, housing process, social and cultural factors of change, design methodologies
Thesis Chapters by ilke Ciritci

YTÜ, 2010
Kapalı konut alanları, 1980’lerin sonlarında; kent merkezinde yaşayan üst gelir grubunun talepl... more Kapalı konut alanları, 1980’lerin sonlarında; kent merkezinde yaşayan üst gelir grubunun taleplerinin karşılanamaması sebebiyle, kent eteğinde, geniş arazilerin ve mevcut doğal güzelliklerin sunduğu avantajlarla, ayrıcalıklı gruba yönelik prestijli konut alanları olarak ortaya çıkmışlardır. Sonraki yıllarda, ‘yeni orta sınıf’ ya da ‘genç profesyoneller’ olarak tanımlanan yüksek gelirli kesim, yaşam alanlarını çalışma mekânlarına yakın olacak şekilde kent içinde tercih etmeleri sebebiyle, kent merkezinde boş kalmış arazi parçaları geliştirilerek ya da imar değişiklikleri ile kent merkezinde kapalı konut alanları inşa edilmeye başlanmıştır.
Kapalı siteler üzerine tüm dünyada yaygın olarak mimarlar, şehir plancıları ve sosyologlar tarafından yapılmakta olan çok sayıda çalışmada özellikle bu tip yapılaşmanın kente getirdiği fiziksel ve sosyal değişimler tartışılmaktadır. Tez kapsamında İstanbul genelinde kent merkezinde ve kentin yeni gelişen semtlerinde konumlanan kapalı sitelerin yerleşim verileri ve özelliklerinin tartışılması amaçlanmaktadır.
Araştırma kapsamında öncelikle kapalı sitelerin konumlandığı yer bağlamında kent merkezi ve kentin yeni gelişen semtleri tanımları yapılmıştır. Kent merkezinde ve kentin yeni gelişen semtlerinde kapalı sitelerin yerleşim verileri ve özelliklerine bağlı olarak elde edilen sonuçlar yoğunluk/ölçek, planlama/tasarım ve çevre/yaşam başlıkları altında tartışılmaya çalışılmıştır.
MSÜ, 2016
Yök/Tez Merkezi
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdül... more Yök/Tez Merkezi
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdülaziz Dönemi kışla yapılarının Çanakkale Çimenlik Kışlası örneğinde korunmasına yönelik bir yöntem önerisi / A proposal of a method for evaluation and conservation of Abdulaziz Era military barracks based on the example of Çimenlik Barracks in Çanakkale
Yazar:İLKE AYTAR
Danışman: PROF. DR. OĞUZ CEYLAN
Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Restorasyon Anabilim Dalı
Konu:Mimarlık = Architecture

MSÜ, 2016
Yök/Tez Merkezi
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdül... more Yök/Tez Merkezi
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdülaziz Dönemi kışla yapılarının Çanakkale Çimenlik Kışlası örneğinde korunmasına yönelik bir yöntem önerisi / A proposal of a method for evaluation and conservation of Abdulaziz Era military barracks based on the example of Çimenlik Barracks in Çanakkale
Yazar:İLKE AYTAR
Danışman: PROF. DR. OĞUZ CEYLAN
Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Restorasyon Anabilim Dalı
Konu:Mimarlık = Architecture
As a result of reforms made in the Ottoman Empire, new structure comprehensions in public and civil architecture took place. Military has served in various positions over their tasks and duties during the modernization of Ottoman Empire. It's possible to see the architectural reflections of modernization reforms after the last quarter of the XVIII. century from the architectural landmarks, the quarters which were large structures that determined the urban identity. Although there are very few examples of wood, structural materials used in building quarters were stone and brick. Based on research from various sources during the 15-year reign of Sultan Abdulaziz, 78 completed constructions have been identified. 11 of them are quarter buildings. Some of the completed buildings of Abdulaziz period exist today but some were destroyed and couldn't be conservated due to some decisions taken in the context of urbanization policies, lack of disrepair and lack of protection and conservation policies. The aim of this thesis is to examine the construction techniques and materials over the current quarters completed in Abdulaziz period and determine a method for preparing the Restitustion of Canakkale Cimenlik Barrack with all the data constituted. Science Code :
Uploads
Conference Presentations by ilke Ciritci
Yayıncı Sertifika No: 52866
E-ISBN: 978-625-7367-50-9
This paper, discussing the key features, similarities and differences of buildings completed during the rule of Sultan Abdulaziz, is centrally based on the PhD study completed in the Restoration Program, Mimar Sinan Fine Arts Univeristy and is presented in order to expand knowledge on a particular period of Ottoman Rule in terms of architectural activity.
Kent değişen, dönüşen, eklemlenen, zaman zaman içine kapanan zamansız hızla açılan ve tüm bunlar olurken bir önceki zaten artiküle edilmiş hali ile yeniden çatışan, ayrışan somut olmaktan çok soyut alana girmiş yaşayan bir varlıktır. Tıpkı Hegel’in sanatı ele aldığı Estetik adlı kitabında tarif ettiği gibi, kent de kendini yapılarında, yaşayan toplumda, doğasında var ederken tamamlandığını ve o seviyede mükemmele ulaştığını hissettiği an bir sonraki seviyeye geçmek ister. Tüm bağlı olduğu, kendini gösterebildiği ve ifade edebildiği somut verileri yani yapıları, insanları ve doğayı her seviye atlayışında terk eder ve kent, kendi özüne döner. Böylece sonunda amaçladığı soyut alana geçiş yapabilmek için her seviyeyi artiküle ederek tüketir ve hatta tüketerek artiküle eder.
19. ve 20. yüzyıl bu dönüşümün sert bir şekilde kendini gösterdiği bir çağdır. Pasajlar ve geçitler özellikle 19.yüzyılın ikinci yarısından sonra hem mimari hem de ticari anlamda Pera’nın vazgeçilmez elemanları olmuşlardır. Pera’nın önemli bir bölümünü oluşturan ve kimliğini ortaya çıkaran yapılar özellikle ana arter olan Grand Rue de Pera’nın üzerinde ve yakın çevresinde sıralanmış olan pasajlar ve buralarda satılan mallardır. Yapılan küçüklü büyüklü pasajlar bölgeyi kadınlar ve gençler için bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Bildiriye konu olan yapı, bu dönüşümün İstanbul’da en net gözlemlendiği yerlerden biri olan İstiklal Caddesinde yer almaktadır. Passage Oriental; İstiklal Caddesi, No.172’de (eski no.362) bulunmaktadır ve 1840 yılında inşa edilmiştir. İstiklal Caddesi ile Asmalı Mescit Sokağı’nı birbirine bağlamakta olup, Beyoğlu’nun Panaia Pasajı’ndan sonraki en eski pasajıdır. Kapısı üzerinde Şark Aynalı Çarşı ve Fransızca ‘Passage Oriental’ isimleri okunmaktadır. Markiz Pastanesi bu Pasajda yer alan dükkânlardan biridir. Bütünün parçalarından bir tanesidir. Başta bütünü tamamlar fakat sonraları bütünü tanımlayan merkez konumuna gelir. Bir dönem için ‘landmark’, ‘uğrak mekân’, ‘buluşma noktası’ ve kent belleğinde yer alan önemli somut bir mekândır.
Palimsest kelimesinden yola çıkarak, farklı zamanlarda farklı konularda yazılan metinlerden kalan izlerin birbirine karışma durumu, kent için de söz konusudur. Beyoğlu bölgesi çeşitli kullanıcılar tarafından çeşitli eklemlemeler ve etkileşimlerle aynı sözü edilen parşömen gibi üzerine defalarca yazıma maruz kalmış bir bölgedir. Beyoğlu’nda gerçekleşen sosyal değişimlerle gelen mekânsal değişimlerin, eklemlenerek, eksiltilerek ya da işlevi değiştirilerek yeni ve farklı bir kimliğe bürünmesinin, bir anlamda artikülasyonun tam olarak ne zaman başladığının belirlenmesi güç. Ancak metinde artiküle edilme durumu 1865 yılında Galata surlarının yıkılması sonrasındaki önemli kırılma noktalarına değinilerek anlatılmaktadır. Bu kararların bazılarının sonucu olarak bölgede fiziksel ve sosyal kopmalar olmuştur. Bu kopuşlar, ilk paragrafta sözü edilen kentin (bu metin için Beyoğlu bölgesi olarak düşünülebilir) kendini tüketerek artiküle etme durumunu yaratmış, kent parçasının kendisi bağımsız bir organ gibi kendi kurallarını kendi gerçeklerini yaşar hale gelmiştir. Beyoğlu için söylenecek en doğru cümle belki de bölgenin sürekli yeniden kodlanmaya açık yapısının hiç değişmeden günümüze kadar gelmiş olması durumudur. Bu nedenledir ki toplumsal bir etki-tepki, değişim, dönüşüm, müdahale olduğunda ilk hareketler yüzyıldan beri Beyoğlu bölgesinden görülmektedir. Beyoğlu’nun bir mekânı olarak St. Petersbourg/Lebon/Markiz Pastanesi ise İstanbul’un ve İstanbullunun belleğinde uzun süre yer edinmiştir. Genel anlamıyla kentsel mekânlar, kentlilerin bir araya geldikleri ve bu birlikteliklerin neticesinde ortak bir üretim oluşturdukları, mekâna ait belleğin izlerinin yaşatıldığı yerlerdir. Fiziki görünümünün ötesinde imgeler oluşturur ve bu imgelerde geçmişinin izlerini de beraberinde taşırlar. Kentsel mekânın, kullanıcıların kullanımından çekilmesi, mekânın kullanıcısından koparılması ve mekâna ait imge üretiminin kesintiye uğratılarak zihindeki anlamının değiştirilmesi, kullanıcının, kentle kurduğu bağın zamanla silikleşmesine neden olur. Markiz Pastanesi günümüze kadar dört defa el ve işlev değiştirmiştir. 2016 yılından beri kapalı olan mekân için, İstanbullunun ve kentin belleğindeki yeri silikleşmekle yüzyüzedir. Mekânın kullanıcılarının sürekliliğini sağlayanın yalnızca mekânın yapısal olarak kendisi değil, mekân üzerinden oluşan anlam ve sosyal ilişkilerin sürekliliğidir. Bu anlamda işlev sürekliliği üzerindeki korumacı anlayışın da, yapısal olarak mekânın varlığını devam ettirmeye gösterilen hassasiyet kadar önemli olması gerekmektedir.
Bildirinin ilk bölümünde ve ikinci bölümlerinde bildirinin başlığında yer alan Markiz; Markiz’in izlerinden döneminin Beyoğlu sokaklarına, mekânsal gelişimine ve dönüşümüne bakarak kentsel müdahale biçimleri, kentte hayat bulan tüm eklemlenme süreçleri, güncel kent politikaları ile ilişkisi incelenecektir. Markiz’in Beyoğlu içerisindeki yeri, edebiyatçıların ve dönemin sanatçılarının bakış açısıyla tarif edilmeye çalışılacak. Aynı zamanda birbirinden farklı sosyal statülerden ve meslek dallarından müdavimleri Markiz ve benzeri kafelerde buluşturmaya iten nedenler tartışılacaktır. Üçüncü bölümünde ise Beyoğlu’nun Artikülasyonunun başlangıcı ve devam eden süreç içerisindeki sosyal ve fiziksel yönelimleri, alınan yerel yönetim kararları neticesinde bölgede meydana gelen kopmaların etkileri ve son olarak da bölgedeki tüm bu artikülasyonların toplumsal boyutlarının tartışılması hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Pera, Beyoğlu, 19.yüzyıl, artikülasyon, pasaj, dönüşüm
As a result of reforms made in the Ottoman Empire, new structure comprehensions in public and civil architecture took place. These structures were built as large and multifunctional by foreign architects. Civil and public buildings in the district of Pera and Beyoglu where western life style and culture were dominant and in the district of Taksim and Macka where mostly military buildings were located, the dominant architectural style was neo-classicism. Military has served in various positions over their tasks and duties during the modernization of Ottoman Empire. In fact, for many years was the only representative of modernization.
Quarters are the buildings where soldiers live and see services, that can also be just one building or as many buildings and lands. It’s possible to see the architectural reflections of modernization reforms after the last quarter of the XVIII. century from the architectural landmarks, the quarters which were large structures that determined the urban identity. Although there are very few examples of wood, structural materials used in building quarters were stone and brick.
Based on research from various sources during the 15-year reign of Sultan Abdulaziz, 78 completed constructions have been identified. 11 of them are quarter buildings. In addition to those, 13 quarters were repaired in Abdulaziz period. Some of the completed buildings of Abdulaziz period exist today but some were destroyed and couldn’t be conservated due to some decisions taken in the context of urbanization policies, lack of disrepair and lack of protection and conservation policies.
The aim of this paper is to examine the construction techniques and materials over the current quarters completed in Abdulaziz period. The restoration methods and the new functions given after restoration of quarters is a current question being discussed today. This paper based on the doctoral thesis submitted at Mimar Sinan Fine Arts University, the faculty of Science, program of Restoration, presented in an effort to contribute to this discussion.
İlke Aytar, Muzaffer Tolga Akbulut¹
¹ Yıldız Technical University, Turkiye
The city center in İstanbul experienced changes and gained specific dynamics in 1950s due to migration from rural locations and newly forming high-income groups. As for housing problem of the middle class, apartments and new planned urban areas were presented as the solution after regulations that allowed multi-storeyed structures (Kıray, 2007). “Build-sell”, which is a Turkey-specific structuring technique, has its golden era during 1960s and 1970s. State interventions are observed in residential sector during 1980s. Cooperatives had a significant share in housing. In post-1980 period, public houses could not take the place of shanty houses, and just in contrary, public houses that were for rent were sold to the tenants as to provide revenue for new investments (Alkışer and Yürekli, 2004). Another feature of the post-1980 years is the collective opening of areas in the outskirts via big companies. Spreading of cities to peripherals gained speed with this way. Settlements in development areas show different tendencies according to income level (Işık and Pınacıoğlu, 2001). These settlement places were established as “controlled” “self-enclosed communities” as to get away from negative city conditions and in a controlled natural atmosphere that is created for middle-upper social layer. Self-enclosed and controlled communities consisting of high blocks and villas placed on valuable lands of the city and named as “residence” or “plaza” get the attention. In newly developing districts of the city, many street-scale house forms including villas in bigger scales, detached houses or apartment blocks projects were constructed. There can be recreation areas and social activity facilities can also be found in these gated communities.
Emergence factors of gated communities in the basis thesis study is classified an studied in five main groups., which are; urban factors, sociological factors, economical factors, technology and comfort factors and safety factors and will be handled more comprehensively in the statement.
Within urban factors; the increase of private vehicle amount, bridge construction, poor quality of the present construction stock, lack green areas, noise, transportation, parking problem, degeneration of the social scene, lack of healthy and controlled downtown playgrounds for the children, crime and increased crime rates, unsatisfactory services provided by the local authorities can be said as the most important ones.
Within sociological factors; can be said that changing behaviours of the upper classes and the differentiation diverseness into two as social and spatial are the most significative factors (Kurtuluş,2005).
In the 20th century, a political and economic transformation with the effects of the capitalism and also transformation period in the consumption patterns as a result of this transformation has been experienced. In this period there has been a transition from product consumption to services consumption. One of the results of the globalization is environmental changes. Environmental changes occur in the context of new functions and missions undertaken by cities and they become more evident as newly designed structures change the physical appearance of the city (Görgülü, 2007). A technological creature comfort in the housings is a term that we were not used to hear prior to 1980’s. As the consumption pattern of the society had been changing, like in every aspect, expectations from the housings were increased within the frame of the imagination.
According to Blakely and Synder (1977), the reason for gated communities being secluded which is their difference from traditional middle class suburbs, is the deepening security need.
It is observed that gated communities developed in two differed courses. In connection with this, gated communities are examined in two groups, such as in the centre of İstanbul and in later-developing provinces of İstanbul. Within a general look to the development of gated communities; of which the examples were mainly at downtown, then speedily spreads to lately developing provinces.
İn terms of the research above, within the paper depends on the settlement datum of the gated communities situated in downtown and districts that lately developed are studied to argue the reasons of emergence of gated communities. The study depends on the master thesis, prepared at the Department of Architecture, Institute of Science at Yıldız Technical University.
Keywords: gated community, housing process, social and cultural factors of change, design methodologies
Thesis Chapters by ilke Ciritci
Kapalı siteler üzerine tüm dünyada yaygın olarak mimarlar, şehir plancıları ve sosyologlar tarafından yapılmakta olan çok sayıda çalışmada özellikle bu tip yapılaşmanın kente getirdiği fiziksel ve sosyal değişimler tartışılmaktadır. Tez kapsamında İstanbul genelinde kent merkezinde ve kentin yeni gelişen semtlerinde konumlanan kapalı sitelerin yerleşim verileri ve özelliklerinin tartışılması amaçlanmaktadır.
Araştırma kapsamında öncelikle kapalı sitelerin konumlandığı yer bağlamında kent merkezi ve kentin yeni gelişen semtleri tanımları yapılmıştır. Kent merkezinde ve kentin yeni gelişen semtlerinde kapalı sitelerin yerleşim verileri ve özelliklerine bağlı olarak elde edilen sonuçlar yoğunluk/ölçek, planlama/tasarım ve çevre/yaşam başlıkları altında tartışılmaya çalışılmıştır.
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdülaziz Dönemi kışla yapılarının Çanakkale Çimenlik Kışlası örneğinde korunmasına yönelik bir yöntem önerisi / A proposal of a method for evaluation and conservation of Abdulaziz Era military barracks based on the example of Çimenlik Barracks in Çanakkale
Yazar:İLKE AYTAR
Danışman: PROF. DR. OĞUZ CEYLAN
Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Restorasyon Anabilim Dalı
Konu:Mimarlık = Architecture
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdülaziz Dönemi kışla yapılarının Çanakkale Çimenlik Kışlası örneğinde korunmasına yönelik bir yöntem önerisi / A proposal of a method for evaluation and conservation of Abdulaziz Era military barracks based on the example of Çimenlik Barracks in Çanakkale
Yazar:İLKE AYTAR
Danışman: PROF. DR. OĞUZ CEYLAN
Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Restorasyon Anabilim Dalı
Konu:Mimarlık = Architecture
As a result of reforms made in the Ottoman Empire, new structure comprehensions in public and civil architecture took place. Military has served in various positions over their tasks and duties during the modernization of Ottoman Empire. It's possible to see the architectural reflections of modernization reforms after the last quarter of the XVIII. century from the architectural landmarks, the quarters which were large structures that determined the urban identity. Although there are very few examples of wood, structural materials used in building quarters were stone and brick. Based on research from various sources during the 15-year reign of Sultan Abdulaziz, 78 completed constructions have been identified. 11 of them are quarter buildings. Some of the completed buildings of Abdulaziz period exist today but some were destroyed and couldn't be conservated due to some decisions taken in the context of urbanization policies, lack of disrepair and lack of protection and conservation policies. The aim of this thesis is to examine the construction techniques and materials over the current quarters completed in Abdulaziz period and determine a method for preparing the Restitustion of Canakkale Cimenlik Barrack with all the data constituted. Science Code :
Yayıncı Sertifika No: 52866
E-ISBN: 978-625-7367-50-9
This paper, discussing the key features, similarities and differences of buildings completed during the rule of Sultan Abdulaziz, is centrally based on the PhD study completed in the Restoration Program, Mimar Sinan Fine Arts Univeristy and is presented in order to expand knowledge on a particular period of Ottoman Rule in terms of architectural activity.
Kent değişen, dönüşen, eklemlenen, zaman zaman içine kapanan zamansız hızla açılan ve tüm bunlar olurken bir önceki zaten artiküle edilmiş hali ile yeniden çatışan, ayrışan somut olmaktan çok soyut alana girmiş yaşayan bir varlıktır. Tıpkı Hegel’in sanatı ele aldığı Estetik adlı kitabında tarif ettiği gibi, kent de kendini yapılarında, yaşayan toplumda, doğasında var ederken tamamlandığını ve o seviyede mükemmele ulaştığını hissettiği an bir sonraki seviyeye geçmek ister. Tüm bağlı olduğu, kendini gösterebildiği ve ifade edebildiği somut verileri yani yapıları, insanları ve doğayı her seviye atlayışında terk eder ve kent, kendi özüne döner. Böylece sonunda amaçladığı soyut alana geçiş yapabilmek için her seviyeyi artiküle ederek tüketir ve hatta tüketerek artiküle eder.
19. ve 20. yüzyıl bu dönüşümün sert bir şekilde kendini gösterdiği bir çağdır. Pasajlar ve geçitler özellikle 19.yüzyılın ikinci yarısından sonra hem mimari hem de ticari anlamda Pera’nın vazgeçilmez elemanları olmuşlardır. Pera’nın önemli bir bölümünü oluşturan ve kimliğini ortaya çıkaran yapılar özellikle ana arter olan Grand Rue de Pera’nın üzerinde ve yakın çevresinde sıralanmış olan pasajlar ve buralarda satılan mallardır. Yapılan küçüklü büyüklü pasajlar bölgeyi kadınlar ve gençler için bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Bildiriye konu olan yapı, bu dönüşümün İstanbul’da en net gözlemlendiği yerlerden biri olan İstiklal Caddesinde yer almaktadır. Passage Oriental; İstiklal Caddesi, No.172’de (eski no.362) bulunmaktadır ve 1840 yılında inşa edilmiştir. İstiklal Caddesi ile Asmalı Mescit Sokağı’nı birbirine bağlamakta olup, Beyoğlu’nun Panaia Pasajı’ndan sonraki en eski pasajıdır. Kapısı üzerinde Şark Aynalı Çarşı ve Fransızca ‘Passage Oriental’ isimleri okunmaktadır. Markiz Pastanesi bu Pasajda yer alan dükkânlardan biridir. Bütünün parçalarından bir tanesidir. Başta bütünü tamamlar fakat sonraları bütünü tanımlayan merkez konumuna gelir. Bir dönem için ‘landmark’, ‘uğrak mekân’, ‘buluşma noktası’ ve kent belleğinde yer alan önemli somut bir mekândır.
Palimsest kelimesinden yola çıkarak, farklı zamanlarda farklı konularda yazılan metinlerden kalan izlerin birbirine karışma durumu, kent için de söz konusudur. Beyoğlu bölgesi çeşitli kullanıcılar tarafından çeşitli eklemlemeler ve etkileşimlerle aynı sözü edilen parşömen gibi üzerine defalarca yazıma maruz kalmış bir bölgedir. Beyoğlu’nda gerçekleşen sosyal değişimlerle gelen mekânsal değişimlerin, eklemlenerek, eksiltilerek ya da işlevi değiştirilerek yeni ve farklı bir kimliğe bürünmesinin, bir anlamda artikülasyonun tam olarak ne zaman başladığının belirlenmesi güç. Ancak metinde artiküle edilme durumu 1865 yılında Galata surlarının yıkılması sonrasındaki önemli kırılma noktalarına değinilerek anlatılmaktadır. Bu kararların bazılarının sonucu olarak bölgede fiziksel ve sosyal kopmalar olmuştur. Bu kopuşlar, ilk paragrafta sözü edilen kentin (bu metin için Beyoğlu bölgesi olarak düşünülebilir) kendini tüketerek artiküle etme durumunu yaratmış, kent parçasının kendisi bağımsız bir organ gibi kendi kurallarını kendi gerçeklerini yaşar hale gelmiştir. Beyoğlu için söylenecek en doğru cümle belki de bölgenin sürekli yeniden kodlanmaya açık yapısının hiç değişmeden günümüze kadar gelmiş olması durumudur. Bu nedenledir ki toplumsal bir etki-tepki, değişim, dönüşüm, müdahale olduğunda ilk hareketler yüzyıldan beri Beyoğlu bölgesinden görülmektedir. Beyoğlu’nun bir mekânı olarak St. Petersbourg/Lebon/Markiz Pastanesi ise İstanbul’un ve İstanbullunun belleğinde uzun süre yer edinmiştir. Genel anlamıyla kentsel mekânlar, kentlilerin bir araya geldikleri ve bu birlikteliklerin neticesinde ortak bir üretim oluşturdukları, mekâna ait belleğin izlerinin yaşatıldığı yerlerdir. Fiziki görünümünün ötesinde imgeler oluşturur ve bu imgelerde geçmişinin izlerini de beraberinde taşırlar. Kentsel mekânın, kullanıcıların kullanımından çekilmesi, mekânın kullanıcısından koparılması ve mekâna ait imge üretiminin kesintiye uğratılarak zihindeki anlamının değiştirilmesi, kullanıcının, kentle kurduğu bağın zamanla silikleşmesine neden olur. Markiz Pastanesi günümüze kadar dört defa el ve işlev değiştirmiştir. 2016 yılından beri kapalı olan mekân için, İstanbullunun ve kentin belleğindeki yeri silikleşmekle yüzyüzedir. Mekânın kullanıcılarının sürekliliğini sağlayanın yalnızca mekânın yapısal olarak kendisi değil, mekân üzerinden oluşan anlam ve sosyal ilişkilerin sürekliliğidir. Bu anlamda işlev sürekliliği üzerindeki korumacı anlayışın da, yapısal olarak mekânın varlığını devam ettirmeye gösterilen hassasiyet kadar önemli olması gerekmektedir.
Bildirinin ilk bölümünde ve ikinci bölümlerinde bildirinin başlığında yer alan Markiz; Markiz’in izlerinden döneminin Beyoğlu sokaklarına, mekânsal gelişimine ve dönüşümüne bakarak kentsel müdahale biçimleri, kentte hayat bulan tüm eklemlenme süreçleri, güncel kent politikaları ile ilişkisi incelenecektir. Markiz’in Beyoğlu içerisindeki yeri, edebiyatçıların ve dönemin sanatçılarının bakış açısıyla tarif edilmeye çalışılacak. Aynı zamanda birbirinden farklı sosyal statülerden ve meslek dallarından müdavimleri Markiz ve benzeri kafelerde buluşturmaya iten nedenler tartışılacaktır. Üçüncü bölümünde ise Beyoğlu’nun Artikülasyonunun başlangıcı ve devam eden süreç içerisindeki sosyal ve fiziksel yönelimleri, alınan yerel yönetim kararları neticesinde bölgede meydana gelen kopmaların etkileri ve son olarak da bölgedeki tüm bu artikülasyonların toplumsal boyutlarının tartışılması hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Pera, Beyoğlu, 19.yüzyıl, artikülasyon, pasaj, dönüşüm
As a result of reforms made in the Ottoman Empire, new structure comprehensions in public and civil architecture took place. These structures were built as large and multifunctional by foreign architects. Civil and public buildings in the district of Pera and Beyoglu where western life style and culture were dominant and in the district of Taksim and Macka where mostly military buildings were located, the dominant architectural style was neo-classicism. Military has served in various positions over their tasks and duties during the modernization of Ottoman Empire. In fact, for many years was the only representative of modernization.
Quarters are the buildings where soldiers live and see services, that can also be just one building or as many buildings and lands. It’s possible to see the architectural reflections of modernization reforms after the last quarter of the XVIII. century from the architectural landmarks, the quarters which were large structures that determined the urban identity. Although there are very few examples of wood, structural materials used in building quarters were stone and brick.
Based on research from various sources during the 15-year reign of Sultan Abdulaziz, 78 completed constructions have been identified. 11 of them are quarter buildings. In addition to those, 13 quarters were repaired in Abdulaziz period. Some of the completed buildings of Abdulaziz period exist today but some were destroyed and couldn’t be conservated due to some decisions taken in the context of urbanization policies, lack of disrepair and lack of protection and conservation policies.
The aim of this paper is to examine the construction techniques and materials over the current quarters completed in Abdulaziz period. The restoration methods and the new functions given after restoration of quarters is a current question being discussed today. This paper based on the doctoral thesis submitted at Mimar Sinan Fine Arts University, the faculty of Science, program of Restoration, presented in an effort to contribute to this discussion.
İlke Aytar, Muzaffer Tolga Akbulut¹
¹ Yıldız Technical University, Turkiye
The city center in İstanbul experienced changes and gained specific dynamics in 1950s due to migration from rural locations and newly forming high-income groups. As for housing problem of the middle class, apartments and new planned urban areas were presented as the solution after regulations that allowed multi-storeyed structures (Kıray, 2007). “Build-sell”, which is a Turkey-specific structuring technique, has its golden era during 1960s and 1970s. State interventions are observed in residential sector during 1980s. Cooperatives had a significant share in housing. In post-1980 period, public houses could not take the place of shanty houses, and just in contrary, public houses that were for rent were sold to the tenants as to provide revenue for new investments (Alkışer and Yürekli, 2004). Another feature of the post-1980 years is the collective opening of areas in the outskirts via big companies. Spreading of cities to peripherals gained speed with this way. Settlements in development areas show different tendencies according to income level (Işık and Pınacıoğlu, 2001). These settlement places were established as “controlled” “self-enclosed communities” as to get away from negative city conditions and in a controlled natural atmosphere that is created for middle-upper social layer. Self-enclosed and controlled communities consisting of high blocks and villas placed on valuable lands of the city and named as “residence” or “plaza” get the attention. In newly developing districts of the city, many street-scale house forms including villas in bigger scales, detached houses or apartment blocks projects were constructed. There can be recreation areas and social activity facilities can also be found in these gated communities.
Emergence factors of gated communities in the basis thesis study is classified an studied in five main groups., which are; urban factors, sociological factors, economical factors, technology and comfort factors and safety factors and will be handled more comprehensively in the statement.
Within urban factors; the increase of private vehicle amount, bridge construction, poor quality of the present construction stock, lack green areas, noise, transportation, parking problem, degeneration of the social scene, lack of healthy and controlled downtown playgrounds for the children, crime and increased crime rates, unsatisfactory services provided by the local authorities can be said as the most important ones.
Within sociological factors; can be said that changing behaviours of the upper classes and the differentiation diverseness into two as social and spatial are the most significative factors (Kurtuluş,2005).
In the 20th century, a political and economic transformation with the effects of the capitalism and also transformation period in the consumption patterns as a result of this transformation has been experienced. In this period there has been a transition from product consumption to services consumption. One of the results of the globalization is environmental changes. Environmental changes occur in the context of new functions and missions undertaken by cities and they become more evident as newly designed structures change the physical appearance of the city (Görgülü, 2007). A technological creature comfort in the housings is a term that we were not used to hear prior to 1980’s. As the consumption pattern of the society had been changing, like in every aspect, expectations from the housings were increased within the frame of the imagination.
According to Blakely and Synder (1977), the reason for gated communities being secluded which is their difference from traditional middle class suburbs, is the deepening security need.
It is observed that gated communities developed in two differed courses. In connection with this, gated communities are examined in two groups, such as in the centre of İstanbul and in later-developing provinces of İstanbul. Within a general look to the development of gated communities; of which the examples were mainly at downtown, then speedily spreads to lately developing provinces.
İn terms of the research above, within the paper depends on the settlement datum of the gated communities situated in downtown and districts that lately developed are studied to argue the reasons of emergence of gated communities. The study depends on the master thesis, prepared at the Department of Architecture, Institute of Science at Yıldız Technical University.
Keywords: gated community, housing process, social and cultural factors of change, design methodologies
Kapalı siteler üzerine tüm dünyada yaygın olarak mimarlar, şehir plancıları ve sosyologlar tarafından yapılmakta olan çok sayıda çalışmada özellikle bu tip yapılaşmanın kente getirdiği fiziksel ve sosyal değişimler tartışılmaktadır. Tez kapsamında İstanbul genelinde kent merkezinde ve kentin yeni gelişen semtlerinde konumlanan kapalı sitelerin yerleşim verileri ve özelliklerinin tartışılması amaçlanmaktadır.
Araştırma kapsamında öncelikle kapalı sitelerin konumlandığı yer bağlamında kent merkezi ve kentin yeni gelişen semtleri tanımları yapılmıştır. Kent merkezinde ve kentin yeni gelişen semtlerinde kapalı sitelerin yerleşim verileri ve özelliklerine bağlı olarak elde edilen sonuçlar yoğunluk/ölçek, planlama/tasarım ve çevre/yaşam başlıkları altında tartışılmaya çalışılmıştır.
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdülaziz Dönemi kışla yapılarının Çanakkale Çimenlik Kışlası örneğinde korunmasına yönelik bir yöntem önerisi / A proposal of a method for evaluation and conservation of Abdulaziz Era military barracks based on the example of Çimenlik Barracks in Çanakkale
Yazar:İLKE AYTAR
Danışman: PROF. DR. OĞUZ CEYLAN
Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Restorasyon Anabilim Dalı
Konu:Mimarlık = Architecture
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdülaziz Dönemi kışla yapılarının Çanakkale Çimenlik Kışlası örneğinde korunmasına yönelik bir yöntem önerisi / A proposal of a method for evaluation and conservation of Abdulaziz Era military barracks based on the example of Çimenlik Barracks in Çanakkale
Yazar:İLKE AYTAR
Danışman: PROF. DR. OĞUZ CEYLAN
Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Restorasyon Anabilim Dalı
Konu:Mimarlık = Architecture
As a result of reforms made in the Ottoman Empire, new structure comprehensions in public and civil architecture took place. Military has served in various positions over their tasks and duties during the modernization of Ottoman Empire. It's possible to see the architectural reflections of modernization reforms after the last quarter of the XVIII. century from the architectural landmarks, the quarters which were large structures that determined the urban identity. Although there are very few examples of wood, structural materials used in building quarters were stone and brick. Based on research from various sources during the 15-year reign of Sultan Abdulaziz, 78 completed constructions have been identified. 11 of them are quarter buildings. Some of the completed buildings of Abdulaziz period exist today but some were destroyed and couldn't be conservated due to some decisions taken in the context of urbanization policies, lack of disrepair and lack of protection and conservation policies. The aim of this thesis is to examine the construction techniques and materials over the current quarters completed in Abdulaziz period and determine a method for preparing the Restitustion of Canakkale Cimenlik Barrack with all the data constituted. Science Code :
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/
Tez no: 422153 Pdf dosyası
Sultan Abdülaziz Dönemi kışla yapılarının Çanakkale Çimenlik Kışlası örneğinde korunmasına yönelik bir yöntem önerisi / A proposal of a method for evaluation and conservation of Abdulaziz Era military barracks based on the example of Çimenlik Barracks in Çanakkale
Yazar:İLKE AYTAR
Danışman: PROF. DR. OĞUZ CEYLAN
Yer Bilgisi: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Restorasyon Anabilim Dalı
Konu:Mimarlık = Architecture
Prof. Dr.-Ing. Frank Lohrberg
Chair of Landscape Architecture
RWTH Aachen University
Prof. Dr.-Ing. Anke Naujokat
Chair of Architectural History
RWTH Aachen University
Moltke Istanbul’da günümüzdeki adları ile Sarıyer, Üsküdar, Kadıköy, Bakırköy, Fatih bölgelerinde edindiği izlenimleri, Türkiye’den Mektuplar adlı sonradan kitap haline getirilen mektuplarında paylaşmıştır. Bu izlenimleri arasında genel ifadelerle bazı gözlemleri bulunurken, özellikle uzunca ve detaylıca anlatmayı tercih ettiği yapılar da bulunmaktadır. Bu çalışma ile Moltke'nin kitabında yer verdiği bilgilerin ışığında İstanbul'un kitapta sözü geçen yerler üzerinden 180 yıllık değişiminin okunması hedeflenmiştir.
Industrial heritage takes an important part in the sustainable development of the city. Olivetti's sustainable projects is mostly based on the link between an ethical concept and a development - oriented idea (Castano, Gallo, 2013). The spreading of industrial structures in the Olivetti campuses to the region, ensuring production and sales, attracted attention from service optimization to the quality of life and the environment. Understanding the philosophy of Olivetti Settlements, which look its place in the UNESCO World Heritage List in 2018, will contribute to the concept of the Industrial Heritage and the sustainable development of cities.