
Emrah Tuncer
Coğrafya, Kentsel Planlama, Antropoloji, Sosyal Hizmet
Address: Turkey
Address: Turkey
less
Related Authors
Dr. Soner ÜNAL
Istanbul Medeniyet University
Erdi Esen
Mehmet Akif Ersoy University
Berat Akinci
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Furkan KILINÇ
Akdeniz University
Eren Tozak
Ankara Üniversitesi
InterestsView All (11)
Uploads
Papers by Emrah Tuncer
duymuştur. Eski çağlardan bugüne kadar kendilerini ve çevresini tanıdıkça evrilmiştir. Bu evrilmeyle birlikte kendilerini yönetmeyi öğrendikleri gibi çevresini de yönetmeye ve onlara hâkim olmaya çalışmışlardır. Ülkeler vatandaşlarını en iyi biçimde yaşatabilmek için yönetim sistemlerini oluşturmuşlardır. Yönetim sistemleri bir devletin yönetimi için yasama, yürütme gücünün kim tarafından yönetileceğini belirleyen devlet iktidar türüdür. Toplumlar bir arada beden, kültürel, ekonomik açıdan sağlıklı yaşamak ve bunu sürdürebilmek için belirledikleri kişiyle yönetim sistemlerini uygulamışlardır. Gün geçtikçe devletler kendilerini geliştirmenin yanında hükümet sistemlerini de geliştirmiştir. Gelişen hükümet sistemleriyle yeni birçok kavramın oluşmasına vesile olmuştur. Bu kavramlardan bazıları; insan kaynakları, kuvvetler ayrılığı ilkesi, hukuk vb. açığa çıkan kavramlarla birlikte Başkanlık Sistemi, Yarı-Başkanlık Sistemi, Parlamenter Sistem gibi faklı hükümet sistemleri oluşmuştur.
Türkiye’de uzun yıllar boyunca Parlamenter Sistem ile yönetilmiştir. 1980’li
yıllarda başlayan Başkanlık Sistemi düşünceleri değişen koşullar, atılan adımlarla birlikte hükümet sisteminin değişmesi ortaya koyulmuştur. 2017 yılında vatandaşların oy birliğiyle Türk Tipi Başkanlık Sistemi’ne geçiş yapılmıştır. Bu değişiklik birçok sektöre yansımış ve bu sektörlerden biri de sağlık sektörü olmuştur.
Sağlık politikaları devletlerin en önem verdiği ve geliştirilmesinde çeşitli dönüm noktasının yaşandığı politikalardan olmuştur. Yapılan bu araştırmada değişen hükümet sistemi analiz edilip bunların sağlık sistemi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu bağlamda sağlığın geliştirilmesi yönünden ne tür adımların atıldığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Karakoçan, Sosyal Dayanışma, Kutsal Mekân, Yer, Ritüel
Bölgede yaşadığına inanılan Pir Cemal Abdal’ın, Şadi Aşireti’ne mensup olan yaşlı bir kadının yedi oğlunu zindandan kurtarmasına dayanan menkıbe, Çayırgülü Köyü’nü de içine alan çevre köylerin kuruluş hikâyesini oluşturur. Bu kuruluş hikâyesinde önemli bir yer tutan köydeki Güzelbaba Türbesi çevresindeki ağaçlar kesinlikle kesilip eve götürülmez, bu geniş alanda havyaların otlatılmasına izin verilmez ve buradaki kuru ağaçlar bile bireysel olarak herhangi bir şey için kullanılmaz. Ağaç ve evliya arasında kurulan bağ nedeniyle ağaçlara zarar vermek günah sayılmaktadır. Bu yasağı ihlal edenlerin çarpılacağına veya başına bir felaket geleceğine inanılmaktadır. Dolayısıyla bu yerin/ağaçların korunması memoratlar, mitler aracılığıyla süreklileştirilmektedir. Ayrıca varlıklarını sürdürmekte olan kültler neticesinde; bilhassa ağacın kutsallık atfedilen varlıklar arasında sayıldığı, dolayısıyla büyük bir saygı gördüğü görülmektedir.
Sonuç olarak mekândan “yer”e dönüşen alanların yarattığı ortak bellek, sosyal ilişkiler ve çevre açısından önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Orada ikamet etmek ya da “mesken tutmak” ve oraya “kök salmak” için sürekliliklerini sağladıkları ve sonraki kuşaklara aktardıkları menkıbeler, mitler, memoratlar oluşmaktadırlar. Bu anlatılar aynı zamanda köydeki ormanlık sahanın korunması, çevre duyarlılığı açısından önemli bir işleve sahiptir.
Toplumsal evrimleşmenin en önemli kırılma noktalarından olan kentleşme genelde uygarlık ile özdeşleştirilir. Uygarlığın çok hızlı ilerlemesi beraberinde birçok sorunu da getirmiştir. Kentleşme ile başlatılan uygarlığın da ilerledikçe tahripkar belirtilerini gizlemek, örtmek için de iktidar alanını genişlettiği, yaydığı görülür. Bir şekilde yanlış bilinç ve yanlış gereksinimi manipülasyonla sağlayıp kendi aldatıcı görünümlerini oluşturmuşlardır.
Elbette ki kentsel devrimden önce de var olan iktidar mekanlarının olduğu, kendi yayılış alanlarını oluşturduğu söylenebilir. Tarihsel süreç içersinde iktidarın mekandaki görünürlükleri daha dolaysız ve açık olduğu için bunu daha net görmek mümkündür. Modernliğin dinamizmi ile birlikte iletişim, ulaşım teknolojilerinin gelişmesiyle değişen, dönüşen kentsel mekanda karakter değiştiren iktidarda günümüzde kendisini “yaşam alanı” şeklinde alışveriş merkezleri olarak yaşamsallaştırmıştır. Bu aldatıcı görünümle hem her tarafa yayılmış hem de girdiği krizden çıkma reçetesi olarak kendini sunmuştur.
İstanbul’daki alışveriş merkezlerinin kamusal hayat alanı olarak sunulması da bu anlamda değerlendirilebilir.
Anahtar kelimeler: ilerleme, uygarlık, iktidar, alışveriş merkezleri
İİ
ABSTRACT
Being one of the breaking points of the socialized evolution, urbanization is generally identified with civilization. The rapid progress of civilization results in many problems as well. Originated from urbanization and as progressed, civilization has extended its capacity in order to cover and hide its destructive symptoms. It has also formed its own deceptive appearance providing the improper conscious and requirement with manipulation.
By all means, it can be said that civilization has also made its own expanding areas and the capability areas existed before the urbanization evolution. It is more likely to see the visibility of capacity within the area in the historical period obviously and indirectly. In addition to the dynamism of the modernisim, the development of communication and transportation technology, character-converted capacity has vitalized themselves as the shopping malls in the form of live space in the developed and transformed urbanized location today. Within this deceptive respect, it has both extended to broad areas and been presented as the prescription to getr id of crisis the civilization is into.
Thus, this can be evaluated within the respect of the fact that the shopping malls in Istanbul have been presented as the public living space.
Key Words: Advance, civilization, power, shopping malls
duymuştur. Eski çağlardan bugüne kadar kendilerini ve çevresini tanıdıkça evrilmiştir. Bu evrilmeyle birlikte kendilerini yönetmeyi öğrendikleri gibi çevresini de yönetmeye ve onlara hâkim olmaya çalışmışlardır. Ülkeler vatandaşlarını en iyi biçimde yaşatabilmek için yönetim sistemlerini oluşturmuşlardır. Yönetim sistemleri bir devletin yönetimi için yasama, yürütme gücünün kim tarafından yönetileceğini belirleyen devlet iktidar türüdür. Toplumlar bir arada beden, kültürel, ekonomik açıdan sağlıklı yaşamak ve bunu sürdürebilmek için belirledikleri kişiyle yönetim sistemlerini uygulamışlardır. Gün geçtikçe devletler kendilerini geliştirmenin yanında hükümet sistemlerini de geliştirmiştir. Gelişen hükümet sistemleriyle yeni birçok kavramın oluşmasına vesile olmuştur. Bu kavramlardan bazıları; insan kaynakları, kuvvetler ayrılığı ilkesi, hukuk vb. açığa çıkan kavramlarla birlikte Başkanlık Sistemi, Yarı-Başkanlık Sistemi, Parlamenter Sistem gibi faklı hükümet sistemleri oluşmuştur.
Türkiye’de uzun yıllar boyunca Parlamenter Sistem ile yönetilmiştir. 1980’li
yıllarda başlayan Başkanlık Sistemi düşünceleri değişen koşullar, atılan adımlarla birlikte hükümet sisteminin değişmesi ortaya koyulmuştur. 2017 yılında vatandaşların oy birliğiyle Türk Tipi Başkanlık Sistemi’ne geçiş yapılmıştır. Bu değişiklik birçok sektöre yansımış ve bu sektörlerden biri de sağlık sektörü olmuştur.
Sağlık politikaları devletlerin en önem verdiği ve geliştirilmesinde çeşitli dönüm noktasının yaşandığı politikalardan olmuştur. Yapılan bu araştırmada değişen hükümet sistemi analiz edilip bunların sağlık sistemi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu bağlamda sağlığın geliştirilmesi yönünden ne tür adımların atıldığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Karakoçan, Sosyal Dayanışma, Kutsal Mekân, Yer, Ritüel
Bölgede yaşadığına inanılan Pir Cemal Abdal’ın, Şadi Aşireti’ne mensup olan yaşlı bir kadının yedi oğlunu zindandan kurtarmasına dayanan menkıbe, Çayırgülü Köyü’nü de içine alan çevre köylerin kuruluş hikâyesini oluşturur. Bu kuruluş hikâyesinde önemli bir yer tutan köydeki Güzelbaba Türbesi çevresindeki ağaçlar kesinlikle kesilip eve götürülmez, bu geniş alanda havyaların otlatılmasına izin verilmez ve buradaki kuru ağaçlar bile bireysel olarak herhangi bir şey için kullanılmaz. Ağaç ve evliya arasında kurulan bağ nedeniyle ağaçlara zarar vermek günah sayılmaktadır. Bu yasağı ihlal edenlerin çarpılacağına veya başına bir felaket geleceğine inanılmaktadır. Dolayısıyla bu yerin/ağaçların korunması memoratlar, mitler aracılığıyla süreklileştirilmektedir. Ayrıca varlıklarını sürdürmekte olan kültler neticesinde; bilhassa ağacın kutsallık atfedilen varlıklar arasında sayıldığı, dolayısıyla büyük bir saygı gördüğü görülmektedir.
Sonuç olarak mekândan “yer”e dönüşen alanların yarattığı ortak bellek, sosyal ilişkiler ve çevre açısından önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Orada ikamet etmek ya da “mesken tutmak” ve oraya “kök salmak” için sürekliliklerini sağladıkları ve sonraki kuşaklara aktardıkları menkıbeler, mitler, memoratlar oluşmaktadırlar. Bu anlatılar aynı zamanda köydeki ormanlık sahanın korunması, çevre duyarlılığı açısından önemli bir işleve sahiptir.
Toplumsal evrimleşmenin en önemli kırılma noktalarından olan kentleşme genelde uygarlık ile özdeşleştirilir. Uygarlığın çok hızlı ilerlemesi beraberinde birçok sorunu da getirmiştir. Kentleşme ile başlatılan uygarlığın da ilerledikçe tahripkar belirtilerini gizlemek, örtmek için de iktidar alanını genişlettiği, yaydığı görülür. Bir şekilde yanlış bilinç ve yanlış gereksinimi manipülasyonla sağlayıp kendi aldatıcı görünümlerini oluşturmuşlardır.
Elbette ki kentsel devrimden önce de var olan iktidar mekanlarının olduğu, kendi yayılış alanlarını oluşturduğu söylenebilir. Tarihsel süreç içersinde iktidarın mekandaki görünürlükleri daha dolaysız ve açık olduğu için bunu daha net görmek mümkündür. Modernliğin dinamizmi ile birlikte iletişim, ulaşım teknolojilerinin gelişmesiyle değişen, dönüşen kentsel mekanda karakter değiştiren iktidarda günümüzde kendisini “yaşam alanı” şeklinde alışveriş merkezleri olarak yaşamsallaştırmıştır. Bu aldatıcı görünümle hem her tarafa yayılmış hem de girdiği krizden çıkma reçetesi olarak kendini sunmuştur.
İstanbul’daki alışveriş merkezlerinin kamusal hayat alanı olarak sunulması da bu anlamda değerlendirilebilir.
Anahtar kelimeler: ilerleme, uygarlık, iktidar, alışveriş merkezleri
İİ
ABSTRACT
Being one of the breaking points of the socialized evolution, urbanization is generally identified with civilization. The rapid progress of civilization results in many problems as well. Originated from urbanization and as progressed, civilization has extended its capacity in order to cover and hide its destructive symptoms. It has also formed its own deceptive appearance providing the improper conscious and requirement with manipulation.
By all means, it can be said that civilization has also made its own expanding areas and the capability areas existed before the urbanization evolution. It is more likely to see the visibility of capacity within the area in the historical period obviously and indirectly. In addition to the dynamism of the modernisim, the development of communication and transportation technology, character-converted capacity has vitalized themselves as the shopping malls in the form of live space in the developed and transformed urbanized location today. Within this deceptive respect, it has both extended to broad areas and been presented as the prescription to getr id of crisis the civilization is into.
Thus, this can be evaluated within the respect of the fact that the shopping malls in Istanbul have been presented as the public living space.
Key Words: Advance, civilization, power, shopping malls