
ahmet yıldız
Address: Ankara-Turkey
less
Related Authors
Mucahit Bilici
John Jay College, CUNY
Hakan Kaya
Agri Ibrahim Cecen University
Yunus Emre Gördük
Balıkesir Üniversitesi
Katre Dergisi
Istanbul Foundation For Science And Culture
Mustafa ÖZTOPRAK
Eskisehir Osmangazi University, Turkey
Dr. Cemil Pasli
Selçuk üniversitesi
InterestsView All (8)
Uploads
Papers by ahmet yıldız
21 Ocak 2023'te Rasmus Paludan'ın Stockholm'de Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur'an nüshası yakma eyleminin ifade hürriyeti, nefret söylemi ve reel politik bağlamında eleştirisi
The fact that politics as an issue area has been well embedded
in the realm of Islamic belief is a manifestation of the hijacking of an
issue that needs to be tackled as intrinsically open to dissent, which
represents an evident shift of axis in the history of the Muslim
political thought. The transcendentalization of politics via
absolutization as suchled to otherization through the mechanism of
tekfir(ascription of infidelity) on the one hand, and made autocracy an
intrinsic feature of Muslim polities, on the other. Said Nursi’s taking
of refuge from politics to Allah aims to avoid from extremes in the
forms of tekfir and autocracy, and suggests a balanced(free from
extremes) view of politics. This conception ascribes a positive
atribute to politics by relativizing it as a democratic opportunity
space, and thus posits a wall of isolation between Islam and autocracy
thanks to carrying it into the realm of speculation open to legitimate
dissent. This is to sanctify the moral basis of an Islamic validation of
democratic politics.
Öz
İçtihadın konusu olması gereken siyasetin/siyasî meselelerin
itikadi alana taşınmış olması, İslâm düşünce tarihindeki en önemli
“eksen kaymalarından” biridir. Siyasetin bu şekilde mutlaklaştırılarak
aşkınlaştırılması, bir taraftan tekfir mekanizması üzerinden bir
ötekileştirme üretirken, diğer taraftan istibdadı Müslüman
toplumlarda siyasî meşruiyetin zati bir niteliği haline getirmiştir. Said
Nursi’nin siyasetten istiazesi, hem tekfir hem de istibdat görünümlü
aşırılıklardan sakınarak, ifrat ve tefrit uçları arasında istikameti temsil
eden vasat/muktesid bir siyaset anlayışını benimsemeyi ifade eder.
Siyaseti mutlaklaştırma ya da inkar etme yerine onu demokratik bir
imkan alanı olarak nisbileştirirken müsbetleştirerek, farklılıkları veri
olarak kabul eden nazari alana taşımak suretiyle İslâm ile otokrasi
arasına bir tecrit duvarı koyar; böylece demokratik İslâmî bir anlayışı
ahlaki bir zemin üzerinden inşa eder.
The political manifestation of the New Right,
which characterized the 1980s in Turkey via
Turgut Ozal’s ANAP (Motherland Party) took
on nationalist, social democrat, conservative
and liberal tints while it can be described best
as a populism underlined by political pragmatism with opposing threats including autocracy,
democracy, liberalism and conservatism. The
personal religiosity of Turgut Özal, his attachment to classical economic liberalism and his
realist-conservative posture in the realms of
social policy, security and foreign policy can
best be understood in the context of the New
Right framework. The fact that he shifted as
his basic engagement, from the question “Who
should rule?” during his tenure as prime minister to the question of “How to rule?” during his
presidency reflect the evolution of his eclectic
populism with liberal-conservative pragmatism. Forging identification with the people,
Ozal’s populist reformism left a permanent
mark on the evolution of the Turkish political
system.
In the present article, I will take up the elements of Ozal’s populist reformist political
stance over the axis of autocracy-democracy
and liberalism-conservatism within the political
conjuncture circumscribed by the New Right
politics, and contend that his ambiguous political personality leaves all the wholesale assertions regarding him without justification.
Keywords: Turgut Ozal, New Right, Populism, Informalism, Autocracy, Democracy,
Liberalism, Conservatism.
ÖZ
80’li yıllara damgasını vuran Yeni Sağ siyasetin Türkiye’de Turgut Özal’lı ANAP’ta yansıyan
siyasi görünümü, milliyetçi, sosyal demokrat,
muhafazakâr ve liberal renklerde yansımasını bulan, kimi zaman demokrat, kimi zaman
otokrat, bazen liberal, bazen muhafazakâr
görünüme bürünen ama her durumda siyasi
pragmatizm üzerinden tanımlanabilecek bir
popülizmdir. Turgut Özal’ın kişisel dindarlığı,
ekonomik anlamda klasik liberalizme bağlılığı,
sosyal konularla güvenlik ve dış politikada muhafazakârlık ve realizmin iç içe geçtiği politik
bakışı, esas itibariyle “Yeni Sağ” bir çerçeve
içine oturtulabilir. Başbakanlık döneminde “Kim
yönetmeli?” sorusu üzerinden biçimlenen siyasi kariyerinin, Cumhurbaşkanlığı döneminde
“Nasıl yönetmeli?” sorusuna kayması, Özal’ın
eklektik ve pragmatik bir nitelik taşısa da,
esas itibariyle liberal ve muhafazakâr renkler
taşıyan popülizminin tekâmül seyrini yansıtır.
Halkla özdeşim kuran, kendinde halkı, halkta
kendini gören Özal’ın popülist reformizmi, Türkiye siyasi tarihinde kalıcı iz bırakan bir siyasi
sürecin temsilidir.
Bu çalışmada, Yeni Sağ siyasetin belirlediği
konjonktür içinde, Özal’ın popülist-reformist
siyaset çizgisinin bileşenlerini otokratlık-demokratlık ve liberalizm-muhafazakârlık eksenlerinde ele alacak ve onun “siyasi müteşabih”
kişiliğinin kendisi ile ilgili yapılan “toptancı” değerlendirmeleri karşılıksız bırakan bir niteliğe
sahip olduğunu ileri süreceğim.
Anahtar Kelimeler: Turgut Özal, Yeni Sağ, Popülizm, İnformellik, Otokratlık, Demokratlık, Liberalizm, Muhafazakârlık.
A Critical Glimps onto AK Party's New Political Discourse: Being Native and National
21 Ocak 2023'te Rasmus Paludan'ın Stockholm'de Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur'an nüshası yakma eyleminin ifade hürriyeti, nefret söylemi ve reel politik bağlamında eleştirisi
The fact that politics as an issue area has been well embedded
in the realm of Islamic belief is a manifestation of the hijacking of an
issue that needs to be tackled as intrinsically open to dissent, which
represents an evident shift of axis in the history of the Muslim
political thought. The transcendentalization of politics via
absolutization as suchled to otherization through the mechanism of
tekfir(ascription of infidelity) on the one hand, and made autocracy an
intrinsic feature of Muslim polities, on the other. Said Nursi’s taking
of refuge from politics to Allah aims to avoid from extremes in the
forms of tekfir and autocracy, and suggests a balanced(free from
extremes) view of politics. This conception ascribes a positive
atribute to politics by relativizing it as a democratic opportunity
space, and thus posits a wall of isolation between Islam and autocracy
thanks to carrying it into the realm of speculation open to legitimate
dissent. This is to sanctify the moral basis of an Islamic validation of
democratic politics.
Öz
İçtihadın konusu olması gereken siyasetin/siyasî meselelerin
itikadi alana taşınmış olması, İslâm düşünce tarihindeki en önemli
“eksen kaymalarından” biridir. Siyasetin bu şekilde mutlaklaştırılarak
aşkınlaştırılması, bir taraftan tekfir mekanizması üzerinden bir
ötekileştirme üretirken, diğer taraftan istibdadı Müslüman
toplumlarda siyasî meşruiyetin zati bir niteliği haline getirmiştir. Said
Nursi’nin siyasetten istiazesi, hem tekfir hem de istibdat görünümlü
aşırılıklardan sakınarak, ifrat ve tefrit uçları arasında istikameti temsil
eden vasat/muktesid bir siyaset anlayışını benimsemeyi ifade eder.
Siyaseti mutlaklaştırma ya da inkar etme yerine onu demokratik bir
imkan alanı olarak nisbileştirirken müsbetleştirerek, farklılıkları veri
olarak kabul eden nazari alana taşımak suretiyle İslâm ile otokrasi
arasına bir tecrit duvarı koyar; böylece demokratik İslâmî bir anlayışı
ahlaki bir zemin üzerinden inşa eder.
The political manifestation of the New Right,
which characterized the 1980s in Turkey via
Turgut Ozal’s ANAP (Motherland Party) took
on nationalist, social democrat, conservative
and liberal tints while it can be described best
as a populism underlined by political pragmatism with opposing threats including autocracy,
democracy, liberalism and conservatism. The
personal religiosity of Turgut Özal, his attachment to classical economic liberalism and his
realist-conservative posture in the realms of
social policy, security and foreign policy can
best be understood in the context of the New
Right framework. The fact that he shifted as
his basic engagement, from the question “Who
should rule?” during his tenure as prime minister to the question of “How to rule?” during his
presidency reflect the evolution of his eclectic
populism with liberal-conservative pragmatism. Forging identification with the people,
Ozal’s populist reformism left a permanent
mark on the evolution of the Turkish political
system.
In the present article, I will take up the elements of Ozal’s populist reformist political
stance over the axis of autocracy-democracy
and liberalism-conservatism within the political
conjuncture circumscribed by the New Right
politics, and contend that his ambiguous political personality leaves all the wholesale assertions regarding him without justification.
Keywords: Turgut Ozal, New Right, Populism, Informalism, Autocracy, Democracy,
Liberalism, Conservatism.
ÖZ
80’li yıllara damgasını vuran Yeni Sağ siyasetin Türkiye’de Turgut Özal’lı ANAP’ta yansıyan
siyasi görünümü, milliyetçi, sosyal demokrat,
muhafazakâr ve liberal renklerde yansımasını bulan, kimi zaman demokrat, kimi zaman
otokrat, bazen liberal, bazen muhafazakâr
görünüme bürünen ama her durumda siyasi
pragmatizm üzerinden tanımlanabilecek bir
popülizmdir. Turgut Özal’ın kişisel dindarlığı,
ekonomik anlamda klasik liberalizme bağlılığı,
sosyal konularla güvenlik ve dış politikada muhafazakârlık ve realizmin iç içe geçtiği politik
bakışı, esas itibariyle “Yeni Sağ” bir çerçeve
içine oturtulabilir. Başbakanlık döneminde “Kim
yönetmeli?” sorusu üzerinden biçimlenen siyasi kariyerinin, Cumhurbaşkanlığı döneminde
“Nasıl yönetmeli?” sorusuna kayması, Özal’ın
eklektik ve pragmatik bir nitelik taşısa da,
esas itibariyle liberal ve muhafazakâr renkler
taşıyan popülizminin tekâmül seyrini yansıtır.
Halkla özdeşim kuran, kendinde halkı, halkta
kendini gören Özal’ın popülist reformizmi, Türkiye siyasi tarihinde kalıcı iz bırakan bir siyasi
sürecin temsilidir.
Bu çalışmada, Yeni Sağ siyasetin belirlediği
konjonktür içinde, Özal’ın popülist-reformist
siyaset çizgisinin bileşenlerini otokratlık-demokratlık ve liberalizm-muhafazakârlık eksenlerinde ele alacak ve onun “siyasi müteşabih”
kişiliğinin kendisi ile ilgili yapılan “toptancı” değerlendirmeleri karşılıksız bırakan bir niteliğe
sahip olduğunu ileri süreceğim.
Anahtar Kelimeler: Turgut Özal, Yeni Sağ, Popülizm, İnformellik, Otokratlık, Demokratlık, Liberalizm, Muhafazakârlık.
A Critical Glimps onto AK Party's New Political Discourse: Being Native and National
This work consists, essentially, of revised papers presented in a workshop held under the auspices of the European Science Foundation (ESF), in November 2009. The volume also includes some new contributions not addressed in the workshop. From the essays in this volume it could be concluded that religion has a role to play in public life in contemporary Europe; that the issue of Human Rights, Secularism, Democracy and Islam is an important topic that should be further examined; and finally, in relation to the protection of human rights in Turkey, the European Court of Human Rights has tended to take an overly conservative approach to the protection of religious freedom.
Ahmet Yıldız
KARAKALEM YAYINLARI
Her gerçek kitap, onunla karşılaştıktan sonra, bizi eski halimizde bırakmaz, yapımıza yeni bir değer katar. İktidar Herşey Değildir, tam da böylesi bir yazılar toplamı.
İnsanın aklını beğenmemesi için, aklından ötesini görebilmesi gerekirmiş. Ahmet Yıldız' ın düşünce dünyasını belki de en doğru bu söz yansıtıyor. "Söz" diyorum, çünkü bu yazıları okudukça, bir kez daha "Önce söz vardı" diye düşünüyoruz.
Yayın Tarihi 2005-01-10
ISBN 9758285335
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 191
Cilt Tipi Karton Kapak
Kağıt Cinsi Kitap Kağıdı
Boyut 13.5 x 19.5 cm
Ahmet Yıldız
Editör: M Akif Memmi
Ürün Kategorisi: İnceleme - Araştırma
Ürün Kodu: 6233027
ISBN: 9786051313481
Yayın Yönetmeni: Ali Erdoğan
Yayın Danışmanı: Metin Karabaşoğlu
Sayfa Düzeni: Said Demirtaş
Kapak Tasarım: Gökhan Koç
Sayfa Sayısı: 376
Ebatlar: 13.5 x 21 cm.
Kağıt Cinsi: Book Paper
Kapak Türü: Karton Kapak
Baskı Tarihi: Kasım - 2012
Türkiye, resmî tarih algısını nihayet sorgular hale geldi. Ancak tarihe farklı yorumlarla farklı perspektiflerden bakılabileceği henüz yeterince anlaşılmış değil. Belki de bu anlaşılamadığı için, bugün Türkiye toplumunda bu kadar keskin gerilimler yaşanıyor.
Elinizdeki kitap, bugünün önemli meselelerini kökenleri ile birlikte farklı bakış açılarıyla görebileceğiniz bir yol haritası sunuyor. Bunu yaparken de Cumhuriyetin kadınları, gayrimüslimleri, Kürtleri ve dindarları nasıl gördüğünü, ötekileştirdiklerine nasıl davrandığını; açıkçası 'Cumhuriyetin Demokrasiyle İmtihanı'nı ortaya koyuyor.
Alanında uzman ve birbirinden farklı bakış açılarına sahip isimleri okurken, zihninizde yakın tarihle ilgili yeni pencereler açılacak.
Ulus Devletin Bunalımı Federalizm Ve Kürt Meselesi
Ahmet Yıldız
ISBN: 9789752698604
Yayın Yönetmeni: Ali Erdoğan
Yayın Danışmanı: Metin Karabaşoğlu
Kapak Tasarım: Ahmet Ay
Sayfa Sayısı: 208
Ebatlar: 13.5 x 21 cm.
Kağıt Cinsi: 2. Hamur
Kapak Türü: Karton Kapak
Baskı Tarihi: Kasım - 2010
Bu kitabı nesilkitap.com'dan satın alabilirsiniz.
Modern zamanların egemen devlet modelini, ulus-devletler oluşturuyor. Fransız İhtilali'nden bugüne imparatorluklar yıkılıp yerlerine ulus-devletler kurulurken, farklı etnik kökenlere sahip, farklı diller konuşan, farklı dinlere veya mezheplere mensup farklı uluslardan insanların bir 'ulus-devlet' kalıbı içinde nasıl bir arada tutulacağı ise, hep bir sorun olageldi. Milliyetçi hareketler imparatorluklardan ulus-devletler oluştururken mikro-milliyetçilikleri de körükledi ve her ulus-devlet kendi içinde yeni milliyetçi gerilimlerle yüzyüze geldi.
Peki, modern zamanlarda farklılıkları tek bir devlet çatısı altında çatıştırmadan buluşturmak ne derece mümkün oluyor? Türkiye'nin bu noktada yaşadığı gerilimi aşmada, Kanada, İsviçre, İspanya gibi örnekler yol gösterici olabilir mi? Türkiye'de özelde Türk-Kürt ayrışması şeklinde beliren gerilimi aşmak için en uygun çözüm, bazılarının iddia ve talep ettiği gibi, federalizm midir?
Milliyetçilik üzerine araştırmalarıyla tanınan Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Ulus Devletin Bunalımı, 'norm'dan değil 'olgular'dan hareketle bütün bu soruları ele alıyor. Ve dünya ölçeğinde derin bir araştırmaya dayanan, herkes için şaşırtıcı bir sonuca ulaşıyor.
Ulus Devletin Bunalımı, gerçeğin değil kurguların, aklıselimin değil öfkenin hâkim olduğu gerilimli bir alanda, kurgulardan ve korkulardan arınmış, olgulara ve sağduyuya dayalı bir bakış açısı sunuyor. Önümüze sağlıklı çıkış yolları sunan bir bakış açısı hem de...