
Sahure Yariş
Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü
less
Related Authors
Nir Shafir
University of California, San Diego
Ioannis N Grigoriadis
Bilkent University
Martin van Bruinessen
Universiteit Utrecht
Armando Marques-Guedes
UNL - New University of Lisbon
Hayri Gökşin Özkoray
Aix-Marseille University
Tülün Değirmenci
Hacettepe University
Rudolph (Rudi) Matthee
University of Delaware
Viacheslav Kuleshov
Stockholm University
Avni Önder Hanedar
Sakarya University
Edhem Eldem
Columbia University
Uploads
Papers by Sahure Yariş
Makalede Güneydoğu Anadolu’nun tarihi kentlerinden biri olan Diyarbakır İlinin Çınar İlçesinde yapılmış olan Güzelşeyh Kasrı’nın süslemeleri anlatılarak, bu süslemelerin Türk–İslam sanatındaki yeri ve önemi üzerinde durulacaktır. Kentin tarihini, kültürünü yansıtmaya devam eden yapının bulunduğu bölgedeki benzer örnekleri ile karşılaştırma yapılarak bölgesel etkileşim üzerinde durulmuştur.
Müzede beyliğe ait 12.- 13. yüzyıllar arasına tarihlenen 14 adet figürlü sikke bulunmaktadır. Satın alma yoluyla müzeye getirilen bu sikkelerden 6 âdeti bakır, 8 adedi ise bronz malzemeden yapılmıştır. Karakteristik özelliklere sahip olan Artuklu sikkelerinde figürlü süslemenin yanı sıra Arapça yazılar, meliklerin, sultanların, halifelerin adı ve unvanı ile basım yeri, tarihi gibi bilgilerde yer almaktadır. Sikkelerde figür kompozisyonu olarak büst ve portre kullanımına ağırlık verilmiştir. Sikkelerde halife adının belirtilip beyliğin İslam dinine mensubiyetinin vurgusu yapılırken aynı zamanda Grek, Roma, Bizans ve Orta Asya hakanlarının tahta oturur vaziyette tasvirlerinin etkileri ön plana çıkmaktadır. Sikkeler üzerinde uygulanan hükümdar portrelerinde yüz, saç ve elbise kıvrımları gibi ayrıntılar maden üzerinde kabartma olarak işlenmiştir.
İslami dönemde yazı ve bitkisel süslemelerin yoğun işlenmesine rağmen Artuklu dönemi sikkelerinde figüratif süslemelerin kullanılmış olması bu sikkelerin özel bir yerinin olduğunu göstermektedir.
Çalışmada, nümismatik biliminin yanı sıra sanat tarihi, arkeoloji, coğrafya, tarih gibi sosyal bilim dallarına kaynaklık eden sikkelerden Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Artuklu dönemi figürlü sikkelerin, sanatsal üslubu ve kültürel etkileşimi anlatılarak Türk-İslam sanatı içerisindeki yerinin değerlendirilmesi yapılmaya çalışılmıştır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin orta kısmında yer
almaktadır. Etrafı surlarla çevrilerek kentten ayrılmış olan
İçkale, kuruluşundan günümüze kadar yönetim birimlerinin
bulunduğu bir alandır. Alan içerisinde Amida Höyük, Artuklu
Sarayı gibi birçok yapı yer alır.
Osmanlı Devleti’nde, 19. yüzyılda geniş bir bölgenin
yönetim merkezi olan Diyarbakır, Tanzimat Fermanı
sonrasında gerçekleştirilen Batılılaşma hareketlerinden
etkilenmiştir. Bu etkileşimle beraber batılı üslupları taşıyan
birçok yapı inşa edilmiştir. Devletin gücünü simgeleyen kamu
yapıları bu yapılardandır. Şehrin fiziksel gelişimi, hem
mimarisini hem de kültürünü etkilemiştir.
Makalede İçkale içerisinde yer alan kamu yapıları olarak
inşa edilmiş, yedi yapının giriş cepheleri anlatılmaktadır. Bu
yapılar; Müze Teşhir Binası, Valilik Makamı, Müze İdari Binası,
Kafeterya ve Restoran, Teşhir Binası, Atatürk Müzesi ve Bilgi
Belge Merkezi, Müze Eğitim Birimi’dir.
Bu yapı toplulukları genel olarak 19.-20. yüzyıllara
tarihlenmektedir. Taş malzeme ile yapılmış olan bu yapıların
giriş cephelerinde taş işçiliğinin batılı bir üslupla nasıl
birleştiğine dikkat çekilmektedir. Neoklasik üslubun yansıttığı
sadelik, simetri ve düzenli cephe anlayışı yapıların giriş
cephelerinde uygulanarak yapılara, anıtsallık ve resmiyet
kazandırılmıştır. Yapılardan Valilik Makamı ve Kafeterya ve
Restoran’ın iki cephesinde giriş kapılarına yer verildiği için bu
yapıların iki cephesi de anlatılmıştır.
Çalışmada İçkale’de yer alan yapıların giriş cephe
düzenleri üzerinde durularak, neoklasik özellikler ayrıntılı
olarak anlatılıp, aynı dönem içerisinde yapılmış olan yapılarla
benzerlikleri üzerinde durulmuştur.
almaktadır. Bu eserler zamanla ya kaybolup gitmekte ya da ilgisizlik nedeniyle tahrip
olmaktadır. Çalışmada; Malatya Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzeleri’nde bulunan toplam
39 adet mezar taşı, sanat tarihi açısından belgelenerek değerlendirilmiştir. Kronolojik
olarak tanıtılan taşlar, form bakımından kare ve dikdörtgen kesitli olarak iki ana gruba
ayrılmaktadır. Süsleme programları ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Motifler tanıtılırken
önce motifin ikonografik gelişimi üzerinde durulmuştur. Estetik görünümleri ile
mezarda yatanın kimliğini, sülâlesini, mesleğini unvanını, kullanılan isimleri, lakapları,
ölüm sebeplerini, hastalıkları, yaratandan ve insanlardan istenilen isteklerini anlatması
ve inanışlarla ilgili önemli bilgilerin yer aldığı bu eserler, ayrı ayrı ele alınıp genel bir
değerlendirme yapılmıştır. Türk – İslam sanatı içerisindeki yeri üzerine durulmuş
olan mezar taşlarının müzelere nereden getirildiği belirtilmiştir. Bu eserler; kültürel,
sanatsal çeşitliliği bakımından hem yapıldıkları dönem içerisinde hem de bulundukları
bölgenin aidiyetini temsil etmesi açısından son derece önemli eserlerdir
Makalede Güneydoğu Anadolu’nun tarihi kentlerinden biri olan Diyarbakır İlinin Çınar İlçesinde yapılmış olan Güzelşeyh Kasrı’nın süslemeleri anlatılarak, bu süslemelerin Türk–İslam sanatındaki yeri ve önemi üzerinde durulacaktır. Kentin tarihini, kültürünü yansıtmaya devam eden yapının bulunduğu bölgedeki benzer örnekleri ile karşılaştırma yapılarak bölgesel etkileşim üzerinde durulmuştur.
Müzede beyliğe ait 12.- 13. yüzyıllar arasına tarihlenen 14 adet figürlü sikke bulunmaktadır. Satın alma yoluyla müzeye getirilen bu sikkelerden 6 âdeti bakır, 8 adedi ise bronz malzemeden yapılmıştır. Karakteristik özelliklere sahip olan Artuklu sikkelerinde figürlü süslemenin yanı sıra Arapça yazılar, meliklerin, sultanların, halifelerin adı ve unvanı ile basım yeri, tarihi gibi bilgilerde yer almaktadır. Sikkelerde figür kompozisyonu olarak büst ve portre kullanımına ağırlık verilmiştir. Sikkelerde halife adının belirtilip beyliğin İslam dinine mensubiyetinin vurgusu yapılırken aynı zamanda Grek, Roma, Bizans ve Orta Asya hakanlarının tahta oturur vaziyette tasvirlerinin etkileri ön plana çıkmaktadır. Sikkeler üzerinde uygulanan hükümdar portrelerinde yüz, saç ve elbise kıvrımları gibi ayrıntılar maden üzerinde kabartma olarak işlenmiştir.
İslami dönemde yazı ve bitkisel süslemelerin yoğun işlenmesine rağmen Artuklu dönemi sikkelerinde figüratif süslemelerin kullanılmış olması bu sikkelerin özel bir yerinin olduğunu göstermektedir.
Çalışmada, nümismatik biliminin yanı sıra sanat tarihi, arkeoloji, coğrafya, tarih gibi sosyal bilim dallarına kaynaklık eden sikkelerden Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Artuklu dönemi figürlü sikkelerin, sanatsal üslubu ve kültürel etkileşimi anlatılarak Türk-İslam sanatı içerisindeki yerinin değerlendirilmesi yapılmaya çalışılmıştır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin orta kısmında yer
almaktadır. Etrafı surlarla çevrilerek kentten ayrılmış olan
İçkale, kuruluşundan günümüze kadar yönetim birimlerinin
bulunduğu bir alandır. Alan içerisinde Amida Höyük, Artuklu
Sarayı gibi birçok yapı yer alır.
Osmanlı Devleti’nde, 19. yüzyılda geniş bir bölgenin
yönetim merkezi olan Diyarbakır, Tanzimat Fermanı
sonrasında gerçekleştirilen Batılılaşma hareketlerinden
etkilenmiştir. Bu etkileşimle beraber batılı üslupları taşıyan
birçok yapı inşa edilmiştir. Devletin gücünü simgeleyen kamu
yapıları bu yapılardandır. Şehrin fiziksel gelişimi, hem
mimarisini hem de kültürünü etkilemiştir.
Makalede İçkale içerisinde yer alan kamu yapıları olarak
inşa edilmiş, yedi yapının giriş cepheleri anlatılmaktadır. Bu
yapılar; Müze Teşhir Binası, Valilik Makamı, Müze İdari Binası,
Kafeterya ve Restoran, Teşhir Binası, Atatürk Müzesi ve Bilgi
Belge Merkezi, Müze Eğitim Birimi’dir.
Bu yapı toplulukları genel olarak 19.-20. yüzyıllara
tarihlenmektedir. Taş malzeme ile yapılmış olan bu yapıların
giriş cephelerinde taş işçiliğinin batılı bir üslupla nasıl
birleştiğine dikkat çekilmektedir. Neoklasik üslubun yansıttığı
sadelik, simetri ve düzenli cephe anlayışı yapıların giriş
cephelerinde uygulanarak yapılara, anıtsallık ve resmiyet
kazandırılmıştır. Yapılardan Valilik Makamı ve Kafeterya ve
Restoran’ın iki cephesinde giriş kapılarına yer verildiği için bu
yapıların iki cephesi de anlatılmıştır.
Çalışmada İçkale’de yer alan yapıların giriş cephe
düzenleri üzerinde durularak, neoklasik özellikler ayrıntılı
olarak anlatılıp, aynı dönem içerisinde yapılmış olan yapılarla
benzerlikleri üzerinde durulmuştur.
almaktadır. Bu eserler zamanla ya kaybolup gitmekte ya da ilgisizlik nedeniyle tahrip
olmaktadır. Çalışmada; Malatya Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzeleri’nde bulunan toplam
39 adet mezar taşı, sanat tarihi açısından belgelenerek değerlendirilmiştir. Kronolojik
olarak tanıtılan taşlar, form bakımından kare ve dikdörtgen kesitli olarak iki ana gruba
ayrılmaktadır. Süsleme programları ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Motifler tanıtılırken
önce motifin ikonografik gelişimi üzerinde durulmuştur. Estetik görünümleri ile
mezarda yatanın kimliğini, sülâlesini, mesleğini unvanını, kullanılan isimleri, lakapları,
ölüm sebeplerini, hastalıkları, yaratandan ve insanlardan istenilen isteklerini anlatması
ve inanışlarla ilgili önemli bilgilerin yer aldığı bu eserler, ayrı ayrı ele alınıp genel bir
değerlendirme yapılmıştır. Türk – İslam sanatı içerisindeki yeri üzerine durulmuş
olan mezar taşlarının müzelere nereden getirildiği belirtilmiştir. Bu eserler; kültürel,
sanatsal çeşitliliği bakımından hem yapıldıkları dönem içerisinde hem de bulundukları
bölgenin aidiyetini temsil etmesi açısından son derece önemli eserlerdir