Papers by Erdal Onur Diktaş

Architectural Sciences and Sustainable Approaches: University Campuses, 2024
This study arises from an inquiry into developing students' awareness and knowledge of sustainabl... more This study arises from an inquiry into developing students' awareness and knowledge of sustainable spatial planning within urban planning education. Specifically, it assesses students' perceptions of sustainability within the studio framework titled "Sustainable Campus" and evaluates the thematic and conceptual approaches they have applied in project studies throughout the semester. These projects, which have addressed environmental, social, and economic sustainability goals, are divided into various subsections. The study examines the highlighted elements from the projects of nine working groups, by analyzing their spatial solutions and suggestions in relation to their university campus. It also discusses these findings in the context of the broader applications of sustainability in urban planning and, more specifically, in campus design.
Architectural Sciences and Sustainable Approaches: University Campuses, 2024
EGEMimarlık, 2021
TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi'nin üç ayda bir yayınlanan Ulusal Hakemli Dergisidir. Yerel Sür... more TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi'nin üç ayda bir yayınlanan Ulusal Hakemli Dergisidir. Yerel Süreli Yayın Mimarlar Odası İzmir Şubesi Üyeleri için ücretsizdir. Web sayfası üzerinde açık kaynaktır.

EKSEN, Nov 5, 2022
' toplumun eşit ve özgürce tartıştığı, görüş bildirdiği alan olarak betimlenirken, 'Kamusal Mekân... more ' toplumun eşit ve özgürce tartıştığı, görüş bildirdiği alan olarak betimlenirken, 'Kamusal Mekân' bu soyut kavramların fiziksel olarak görünebilmesi için gerekli kentsel ortam olarak tanımlanmıştır. 'Kamusal Mekân' içinde yer alan 'Kamusal Sanat' ise doğrudan toplumla iç içe olduğundan tarih boyunca farklı iktidarlar tarafından kendi ideolojilerini görünür kılma aracı olarak kullanılmışlardır. Söz konusu görünür kılmada anıt ve heykellerin kullanımı öne çıkmaktadır. 'Anıt ve Heykeller' Türkiye'de Cumhuriyet'in ilanı edilmesiyle dönemin sanat eğilimlerine paralel olarak hâkim ideolojiyi temsil eden somut formlar şeklinde yapılmaya başlanmış, geçen süreçte ise soyut formlu heykellerin sayısının arttığı görülmüştür. Türkiye'de anıt ve heykellere karşı günümüz genç kuşağının sanat algısını ölçmek için örneklem alanı olarak 1900'lü yılların başından 2000'li yıllara kadar hem farklı ideolojik söylemleri içeren hem de yalnızca estetik amaçlı yapılmış anıt ve heykellerin yer aldığı İzmir, Konak-Alsancak Bölgesi seçilmiştir. Geleneksel olarak tanımlanan somut nesneleri ve çağdaş olarak tanımlanan soyut nesneleri kullanarak geleneksel/çağdaşsomut/soyut nitelikler üzerinden seçim ve beğeni eğilimlerini saptamak ve anıt/heykellerin akılda kalıcılığı/dikkat çekiciliğini ölçerek 18-25 yaş aralığındaki katılımcıların sanat algısını belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmanın sonucuna genç yaş grubu olarak tanımlanan 18-25 yaş grubunda yer alan katılımcıların 'kendilerine ideolojik olarak bir anlam ifade eden anıt ve heykelleri' beğenme eğiliminde olduğu görülmüştür.

Toplum ve sosyal hizmet, Apr 30, 2018
Çalışmada genel hatlarıyla engellilerin toplum yaşantısına ve toplumsal alanlara katılımı için ge... more Çalışmada genel hatlarıyla engellilerin toplum yaşantısına ve toplumsal alanlara katılımı için gerekli görülen evrensel standartlara ve fiziksel düzenlemelere yer verilmiştir. Belirtilen kaynaklar dâhilinde konu ele alındığında, fiziki düzenlemelerin genelden özele bir yaklaşımla ele alındığı ve engelli-engelsiz her kesime yönelik uygun standartların düşünüldüğü ve ortaya konulduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu düzenlemelere, standartlara ve yapılan uygulamalara bakıldığı zaman günümüz koşullarında hâlihazırda erişim güçlükleri yaşanan, kısıtlayıcı ve sağlıksız kentler görmekteyiz. Uygulamaların denetlenmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması her ne kadar yasal hükümlere dayansa da bu hukuksal dayanaklar toplum bilinciyle örtüşmemekte ve kent yaşamında olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Sunulan metnin muhteviyatı; sosyal bilinç düzeyinin fiziksel çalışmalarla ne denli kesiştiği, yasal dayanakların tüm bu fiziki-sosyal temel esaslarla ve olumsuz koşullara yönelik önerilerle bütüncül olarak değerlendirilmesi konularını ele almaktadır.

Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, Dec 31, 2020
Kentleşmenin demokratik bir gereği de ortak kullanım alanlarının toplumdaki tüm bireylerin kullan... more Kentleşmenin demokratik bir gereği de ortak kullanım alanlarının toplumdaki tüm bireylerin kullanımına eşit ölçüde erişilebilir olmasının sağlanmasıdır. Ancak özellikle ülkemizde, bu yönde mekâna aktarılmaya çalışılan uygulamaların yetersizliği, kentteki yoğun kullanımların olduğu alanlarda daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada Ankara ilinde, önemli bir nüfusun ve kamusal mekân kullanımının bulunduğu bölgelerde özellikle ortopedik ve görme engellilere yönelik düzenlemelerdeki durum incelenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla il merkezinde yer alan, ilin en yüksek nüfusuna sahip Çankaya ilçesinde Aydınlar, Emek ve Kızılay mahalleleri örnek alanlar olarak seçilmiştir. Söz konusu mahallelerde, 2016 ve 2019 yıllarında, kamusal mekanlarda yapılan görsel saptamalar, yüz yüze görüşmeler, belirlenen alanların engelli kullanımına yönelik durumları öncelikle ortaya konulmuştur. Daha sonra belirlenen ölçütler ve puanlamalar yoluyla engelli kullanıma uygunluk mahalle bazında değerlendirilmiştir. Bu niteliksel ve niceliksel değerlendirmeler sonucunda üç mahalle arasında Aydınlar Mahallesinin algılanabilir, kullanışlı ve güvenilir fiziksel düzenlemeleriyle gerek engelli gerek engelli olmayan bireylerin kullanımına en uygun kentsel yaşam alanı olduğu sonucuna varılmıştır.

International Journal of Architectural Research: Archnet-IJAR, 2013
Perceived quality of building exteriors has been an important research area in the field of envir... more Perceived quality of building exteriors has been an important research area in the field of environmental psychology since the 1960’s. Although a voluminous number of studies have analyzed the influence of personal factors and architectural style on building exterior evaluations, previous studies have overlooked the physical environmental features. This study examined the effects of (1) participants’ major, (2) buildings’ architectural style, and (3) physical environmental factors (roof type, window size, amount of open space, and level of complexity) on aesthetic evaluations of building exteriors. Twenty planning students, twenty architecture students, and twenty students from general university population evaluated the photographs of 18 high style modern and postmodern houses. Results showed that physical environmental factors including roof type, window size, amount of open space, the level of complexity have a stronger effect compared to participant’s major. Informed by research...

EKSEN Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi, Nov 5, 2021
' toplumun eşit ve özgürce tartıştığı, görüş bildirdiği alan olarak betimlenirken, 'Kamusal Mekân... more ' toplumun eşit ve özgürce tartıştığı, görüş bildirdiği alan olarak betimlenirken, 'Kamusal Mekân' bu soyut kavramların fiziksel olarak görünebilmesi için gerekli kentsel ortam olarak tanımlanmıştır. 'Kamusal Mekân' içinde yer alan 'Kamusal Sanat' ise doğrudan toplumla iç içe olduğundan tarih boyunca farklı iktidarlar tarafından kendi ideolojilerini görünür kılma aracı olarak kullanılmışlardır. Söz konusu görünür kılmada anıt ve heykellerin kullanımı öne çıkmaktadır. 'Anıt ve Heykeller' Türkiye'de Cumhuriyet'in ilanı edilmesiyle dönemin sanat eğilimlerine paralel olarak hâkim ideolojiyi temsil eden somut formlar şeklinde yapılmaya başlanmış, geçen süreçte ise soyut formlu heykellerin sayısının arttığı görülmüştür. Türkiye'de anıt ve heykellere karşı günümüz genç kuşağının sanat algısını ölçmek için örneklem alanı olarak 1900'lü yılların başından 2000'li yıllara kadar hem farklı ideolojik söylemleri içeren hem de yalnızca estetik amaçlı yapılmış anıt ve heykellerin yer aldığı İzmir, Konak-Alsancak Bölgesi seçilmiştir. Geleneksel olarak tanımlanan somut nesneleri ve çağdaş olarak tanımlanan soyut nesneleri kullanarak geleneksel/çağdaşsomut/soyut nitelikler üzerinden seçim ve beğeni eğilimlerini saptamak ve anıt/heykellerin akılda kalıcılığı/dikkat çekiciliğini ölçerek 18-25 yaş aralığındaki katılımcıların sanat algısını belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmanın sonucuna genç yaş grubu olarak tanımlanan 18-25 yaş grubunda yer alan katılımcıların 'kendilerine ideolojik olarak bir anlam ifade eden anıt ve heykelleri' beğenme eğiliminde olduğu görülmüştür.

Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, Dec 24, 2020
Kentleşmenin demokratik bir gereği de ortak kullanım alanlarının toplumdaki tüm bireylerin kullan... more Kentleşmenin demokratik bir gereği de ortak kullanım alanlarının toplumdaki tüm bireylerin kullanımına eşit ölçüde erişilebilir olmasının sağlanmasıdır. Ancak özellikle ülkemizde, bu yönde mekâna aktarılmaya çalışılan uygulamaların yetersizliği, kentteki yoğun kullanımların olduğu alanlarda daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada Ankara ilinde, önemli bir nüfusun ve kamusal mekân kullanımının bulunduğu bölgelerde özellikle ortopedik ve görme engellilere yönelik düzenlemelerdeki durum incelenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla il merkezinde yer alan, ilin en yüksek nüfusuna sahip Çankaya ilçesinde Aydınlar, Emek ve Kızılay mahalleleri örnek alanlar olarak seçilmiştir. Söz konusu mahallelerde, 2016 ve 2019 yıllarında, kamusal mekanlarda yapılan görsel saptamalar, yüz yüze görüşmeler, belirlenen alanların engelli kullanımına yönelik durumları öncelikle ortaya konulmuştur. Daha sonra belirlenen ölçütler ve puanlamalar yoluyla engelli kullanıma uygunluk mahalle bazında değerlendirilmiştir. Bu niteliksel ve niceliksel değerlendirmeler sonucunda üç mahalle arasında Aydınlar Mahallesinin algılanabilir, kullanışlı ve güvenilir fiziksel düzenlemeleriyle gerek engelli gerek engelli olmayan bireylerin kullanımına en uygun kentsel yaşam alanı olduğu sonucuna varılmıştır.

Calismada genel hatlariyla engellilerin toplum yasantisina ve toplumsal alanlara katilimi icin g... more Calismada genel hatlariyla engellilerin toplum yasantisina ve toplumsal alanlara katilimi icin gerekli gorulen evrensel standartlara ve fiziksel duzenlemelere yer verilmistir. Belirtilen kaynaklar dâhilinde konu ele alindiginda, fiziki duzenlemelerin genelden ozele bir yaklasimla ele alindigi ve engelli-engelsiz her kesime yonelik uygun standartlarin dusunuldugu ve ortaya konuldugu anlasilmaktadir. Tum bu duzenlemelere, standartlara ve yapilan uygulamalara bakildigi zaman gunumuz kosullarinda hâlihazirda erisim guclukleri yasanan, kisitlayici ve sagliksiz kentler gormekteyiz. Uygulamalarin denetlenmesi ve surdurulebilirliginin saglanmasi her ne kadar yasal hukumlere dayansa da bu hukuksal dayanaklar toplum bilinciyle ortusmemekte ve kent yasaminda olumsuz sonuclar ortaya cikarmaktadir. Sunulan metnin muhteviyati; sosyal bilinc duzeyinin fiziksel calismalarla ne denli kesistigi, yasal dayanaklarin tum bu fiziki-sosyal temel esaslarla ve olumsuz kosullara yonelik onerilerle ...
Bu çalışmada İzmir kentinde 3 örnek mahalle üzerinden kentsel dönüşüm uygulamalarının, mekan üzer... more Bu çalışmada İzmir kentinde 3 örnek mahalle üzerinden kentsel dönüşüm uygulamalarının, mekan üzerinde meydana getirdiği değişikliklerin, toplumsal yapı üzerindeki etkileri tartışılmak istenmiştir. Tartışmalar, kentsel çeşitlilik, kentli hakkı, asimetrik süreçler ve eşitsiz gelişim yaklaşımları açısından değerlendirmeleri içermektedir. Yapılan irdelemeler sonucunda, kentsel dönüşüm uygulamalarının kentsel sosyal ve kültürel politikalar üzerinde önemli etkilerinin olduğu, ancak planlama sürecinde söz konusu politika ve etkilerin gündem dışı kaldığı kanısına ulaşılmıştır.

Mekansal pratiklerde meşruiyet sorunu, özellikle post-modern eleştiriler nedeniyle, 1960' ların s... more Mekansal pratiklerde meşruiyet sorunu, özellikle post-modern eleştiriler nedeniyle, 1960' ların sonlarından beri gündemdedir. Post-modern görüşlerin bir kısmı, modern dönemin rasyonel, uzmanlaşmış ve "yönetim" temelli modeli yerine, farklı karar süreçlerine katmayı öngören "yönetişim" modelini önermektedirler. Katılımın öne çıktığı, müzakere vb. süreçlerin bu denli önemseniyor göründüğü "yönetişim" önerisi, daha demokratik bir ortam adına gerek teorik, gerek pratik olarak oldukça rağbet de görmektedir.
Ancak son yıllarda, özellikle politika felsefesi temelinde yapılan tartışmalarda, politikanın klasik dönem ve modern dönemde aldığı içerik ve biçim üzerine gerçekleştirilen bir "yeniden düşünme" süreci de yaşanmaktadır. Bu tartışmalar içinde, post-modern yönetişim kavramı ve pratiği, kimi zaman cemaat kavramı ve benzeri örneklerde olduğu gibi, klasik dönemin "kolektif iyi" üzerine inşa edilmiş içeriğine yaklaşıyormuş gibi görünmektedir. Buna rağmen, eleştirilerin bir ksımı, "yönetişim"in, modrn "yönetim" kavramının yalnızca daha esnek ve meşruluğu görece içkinleştirilmeye çalışılan bir versiyonu olduğu yönündedir.
Bu çalışmanın amacı, "yönetişim" gib, içinde yer aldığı küreselleşme eğilimli, liberal kapitalist durum nedeniyle özellikle ekoloji bağlamındaoluşan kimi zaafiyetlerin de üstesinden gelmekte zorlanan bir pratik ile ona seçenek olabilecek, yönetimde "kolektif özerklik" kavramının, meşruiyet sorununa açılım getirebilecek yönlerinin, sözü edilen politika felsefesi tartışmaları temelinde ve mekan bilimleri kuramlarında ele alınarak irdelenmesidir.

As a relating and determining framework in social , economic, political and therefore, spatial wa... more As a relating and determining framework in social , economic, political and therefore, spatial ways of organization, 'context' appears to have become much more complex in terms of content and manner within the process of globalization. In due course, the "global" and the "local" have become outstanding in related literature sometimes as parallel with reference to homogeneity, or other times, as conflicting with reference to heterogeneity. Under such conditions, the spatial sciences endeavour to deal with these disputatious circumstances in the light of their own aims, principles, objectives and tools. Among these tools take place the "scale", in broader terms, which is a way of abstraction to conceive of the relationality within the entire spatial pattern. In this paper, the "global" and the "local" are scrutinized theoretically both in terms of the matters of globality, context, identity and scale. In conclusion , it is still possible to speak of cores that do not change in their "essence" as actually growing out of ideology in social, economic, and political structures that are shaped by dominant ideologies and the practices that nourish them. Ideologies and their simultaneous practices that in fact are the cause of asymmetries produce specific homogeneities in the name
of order. While impeding any defects to occur due to contingencies in "surpluses" on one hand, they also try to put them under orderliness. The capacity of the "surplus" and of identity that owes its existence to emergence of the surplus may be taken as a sign that an "uncaptured" side is inherent in the "surplus" and that this side of it points to a new potential of existence.

Perceived quality of building exteriors has been an important research area in the field of envir... more Perceived quality of building exteriors has been an important research area in the field of environmental psychology since the 1960's. Although a voluminous number of studies have analyzed the influence of personal factors and architectural style on building exterior evaluations, previous studies have overlooked the physical environmental features. This study examined the effects of (1) participants' major, (2) buildings' architectural style, and (3) physical environmental factors (roof type, window size, amount of open space, and level of complexity) on aesthetic evaluations of building exteriors. Twenty planning students, twenty architecture students, and twenty students from general university population evaluated the photographs of 18 high style modern and postmodern houses. Results showed that physical environmental factors including roof type, window size, amount of open space, the level of complexity have a stronger effect compared to participant's major. Informed by research, which objectively evaluates the effect of physical features on preference judgments of building exteriors, designers could improve the physical quality of neighborhoods and design better environments.

Ölçeğin, en yalın haliyle nesne ve temsili arasındaki oran olarak dile getirilmesi ve temelde tek... more Ölçeğin, en yalın haliyle nesne ve temsili arasındaki oran olarak dile getirilmesi ve temelde teknik bir sorun olarak görülmesi mekânsal teori ve pratikte son derece olağan bir durumdur. Örneğin Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğünde ölçek terimi ‘bir harita veya çizimde görülen uzunluklarla bunların imlediği gerçek uzunluklar arasındaki, oran, ˚mikyas’ olarak tanımlanmaktadır (Hasol, 1988; 392). Bu tanım TDK’nın Coğrafya Terimleri Sözlüğünde yer alan ölçek tanımına çok yakındır . Ölçeğe yönelik bu kavrayışın daha çok operasyonel olduğu hemen fark edilmektedir.
Ölçeğe yönelik bakış, mekân örgütlenmesi bilimlerinden ve pratiğinden coğrafya, ekoloji, politik iktisat gibi farklı boyutlara sahip alanlara geçildiğinde ise açıklamaya yönelik boyutuyla da öne çıkmaya başlar. Örneğin eleştirel kentsel teoride ölçek kavramı, mekânsal da dâhil olmak üzere gerçekliğin kavranması ve bu yolda kategorilerin üretilmesinde ve bunlar arasındaki ilişkilerin kurulmasında oynadığı ciddi epistemolojik rol nedeniyle bu bağlamda çok daha önemsenir bir noktaya gelmiştir.
Bu çalışmanın amacı da ölçeğin daha çok açıklayıcı boyutunu dikkate alarak gerek genel bağlamda gerek eleştirel kentsel teori içinde olsun sınırlı düzeyde bir açılımını yapmaktır.

Kamusal kentsel mekânlar yalın olarak, ortak kullanıma açıklıkları ile nitelenebilirler. Bu söyle... more Kamusal kentsel mekânlar yalın olarak, ortak kullanıma açıklıkları ile nitelenebilirler. Bu söylemin varoluş zemini kamusallık yükleminin getirdiği ortak kullanıma, erişime açık olma üzerine olan örtülü uzlaşmadır. Ancak uzlaşma bağlamının içeriğinin sorunsuz olduğunu söylemek kolay değildir. Kamusallığın gönderme yaptığı toplumsal, politik, ekonomik
alanların tamamı pratikte eşitsizlikler içermektedir ve aynı türden biyolojik birer varlık olmanın asgari ortaklığı dışında aralarında neredeyse hiçbir ortaklık bulunmayan kümelerden
söz etmek olanaklıdır. Bu bağlamda kümelerin ortaklığa katılımlarının düzeylerinde kayda değer farklılıklar olduğu rahatlıkla görülebilir. Bu bir bakıma teorik olarak eşdeğer ortaklık üzerinden tanımlanan belirsiz bir varoluşun pratikte egemenlik ilişkileri içinde yeniden tanımlandığı, kurulduğu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ilişkilerin dinamikliği ölçüsünde ortaklık düzeyinde kaymaların olabileceğinin de var sayılması gerekli hale gelmektedir. Bu çelişkin, belirsiz içeriği nedeniyle kentsel mekânı niteleyen kamusallığın irdelenmesinde ve kentsel mekâna olan içeriksel ve biçimsel katkılarına değinilmesinde yarar görülmektedir.

Modern social system depends upon a formal base. In other words, it exists on a technical and bur... more Modern social system depends upon a formal base. In other words, it exists on a technical and bureaucratic system. However, within the dialectical structure of existence it needs to correlate with its opponent. Hence, informality develops as part of the existence strategy of the urban poor in the modern economic and social structure especially in the developing world. In such a case, the integration of the formal and informal has positive outputs. On the other hand, informality may also become the tool for high amounts of illegal capital flow that leads to negative outputs.
In the case of Turkey, since 1950s, beginning with the industrialization process, the social, economical and spatial problems due to migration flows to the metropolitan cities have not been resolved yet by the formal system. As a result, especially by 1970s informal developments have taken more part in the economical, social and spatial aspects of urban life. Since the second half of the 20th century, authorities have made attempts to overcome informality and transform the informal to the formal. One of these attempts have dwelled upon the urban regeneration projects that are concentrated in the metropolitan cities.
Romans in Turkey, are one of the minority groups. Their existence in society mostly depends upon spatial and economical informality. The inhabitants of Ege neighbourhood located at Alsancak district within the city of Izmir are mostly Romans. Living at the edge of the formal Alsancak district gives them an opportunity to integrate their informal economical and spatial structure with the formal structure of Alsancak. This research aims to understand integrity between the informal and the formal of these two parts of the city. The paper will depend upon the interviews that have been carried with the residents of Ege neighbourhood. The paper aims to explain the integration and exclusion levels between these two parts of the city.
Uploads
Papers by Erdal Onur Diktaş
Ancak son yıllarda, özellikle politika felsefesi temelinde yapılan tartışmalarda, politikanın klasik dönem ve modern dönemde aldığı içerik ve biçim üzerine gerçekleştirilen bir "yeniden düşünme" süreci de yaşanmaktadır. Bu tartışmalar içinde, post-modern yönetişim kavramı ve pratiği, kimi zaman cemaat kavramı ve benzeri örneklerde olduğu gibi, klasik dönemin "kolektif iyi" üzerine inşa edilmiş içeriğine yaklaşıyormuş gibi görünmektedir. Buna rağmen, eleştirilerin bir ksımı, "yönetişim"in, modrn "yönetim" kavramının yalnızca daha esnek ve meşruluğu görece içkinleştirilmeye çalışılan bir versiyonu olduğu yönündedir.
Bu çalışmanın amacı, "yönetişim" gib, içinde yer aldığı küreselleşme eğilimli, liberal kapitalist durum nedeniyle özellikle ekoloji bağlamındaoluşan kimi zaafiyetlerin de üstesinden gelmekte zorlanan bir pratik ile ona seçenek olabilecek, yönetimde "kolektif özerklik" kavramının, meşruiyet sorununa açılım getirebilecek yönlerinin, sözü edilen politika felsefesi tartışmaları temelinde ve mekan bilimleri kuramlarında ele alınarak irdelenmesidir.
of order. While impeding any defects to occur due to contingencies in "surpluses" on one hand, they also try to put them under orderliness. The capacity of the "surplus" and of identity that owes its existence to emergence of the surplus may be taken as a sign that an "uncaptured" side is inherent in the "surplus" and that this side of it points to a new potential of existence.
Ölçeğe yönelik bakış, mekân örgütlenmesi bilimlerinden ve pratiğinden coğrafya, ekoloji, politik iktisat gibi farklı boyutlara sahip alanlara geçildiğinde ise açıklamaya yönelik boyutuyla da öne çıkmaya başlar. Örneğin eleştirel kentsel teoride ölçek kavramı, mekânsal da dâhil olmak üzere gerçekliğin kavranması ve bu yolda kategorilerin üretilmesinde ve bunlar arasındaki ilişkilerin kurulmasında oynadığı ciddi epistemolojik rol nedeniyle bu bağlamda çok daha önemsenir bir noktaya gelmiştir.
Bu çalışmanın amacı da ölçeğin daha çok açıklayıcı boyutunu dikkate alarak gerek genel bağlamda gerek eleştirel kentsel teori içinde olsun sınırlı düzeyde bir açılımını yapmaktır.
alanların tamamı pratikte eşitsizlikler içermektedir ve aynı türden biyolojik birer varlık olmanın asgari ortaklığı dışında aralarında neredeyse hiçbir ortaklık bulunmayan kümelerden
söz etmek olanaklıdır. Bu bağlamda kümelerin ortaklığa katılımlarının düzeylerinde kayda değer farklılıklar olduğu rahatlıkla görülebilir. Bu bir bakıma teorik olarak eşdeğer ortaklık üzerinden tanımlanan belirsiz bir varoluşun pratikte egemenlik ilişkileri içinde yeniden tanımlandığı, kurulduğu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ilişkilerin dinamikliği ölçüsünde ortaklık düzeyinde kaymaların olabileceğinin de var sayılması gerekli hale gelmektedir. Bu çelişkin, belirsiz içeriği nedeniyle kentsel mekânı niteleyen kamusallığın irdelenmesinde ve kentsel mekâna olan içeriksel ve biçimsel katkılarına değinilmesinde yarar görülmektedir.
In the case of Turkey, since 1950s, beginning with the industrialization process, the social, economical and spatial problems due to migration flows to the metropolitan cities have not been resolved yet by the formal system. As a result, especially by 1970s informal developments have taken more part in the economical, social and spatial aspects of urban life. Since the second half of the 20th century, authorities have made attempts to overcome informality and transform the informal to the formal. One of these attempts have dwelled upon the urban regeneration projects that are concentrated in the metropolitan cities.
Romans in Turkey, are one of the minority groups. Their existence in society mostly depends upon spatial and economical informality. The inhabitants of Ege neighbourhood located at Alsancak district within the city of Izmir are mostly Romans. Living at the edge of the formal Alsancak district gives them an opportunity to integrate their informal economical and spatial structure with the formal structure of Alsancak. This research aims to understand integrity between the informal and the formal of these two parts of the city. The paper will depend upon the interviews that have been carried with the residents of Ege neighbourhood. The paper aims to explain the integration and exclusion levels between these two parts of the city.
Ancak son yıllarda, özellikle politika felsefesi temelinde yapılan tartışmalarda, politikanın klasik dönem ve modern dönemde aldığı içerik ve biçim üzerine gerçekleştirilen bir "yeniden düşünme" süreci de yaşanmaktadır. Bu tartışmalar içinde, post-modern yönetişim kavramı ve pratiği, kimi zaman cemaat kavramı ve benzeri örneklerde olduğu gibi, klasik dönemin "kolektif iyi" üzerine inşa edilmiş içeriğine yaklaşıyormuş gibi görünmektedir. Buna rağmen, eleştirilerin bir ksımı, "yönetişim"in, modrn "yönetim" kavramının yalnızca daha esnek ve meşruluğu görece içkinleştirilmeye çalışılan bir versiyonu olduğu yönündedir.
Bu çalışmanın amacı, "yönetişim" gib, içinde yer aldığı küreselleşme eğilimli, liberal kapitalist durum nedeniyle özellikle ekoloji bağlamındaoluşan kimi zaafiyetlerin de üstesinden gelmekte zorlanan bir pratik ile ona seçenek olabilecek, yönetimde "kolektif özerklik" kavramının, meşruiyet sorununa açılım getirebilecek yönlerinin, sözü edilen politika felsefesi tartışmaları temelinde ve mekan bilimleri kuramlarında ele alınarak irdelenmesidir.
of order. While impeding any defects to occur due to contingencies in "surpluses" on one hand, they also try to put them under orderliness. The capacity of the "surplus" and of identity that owes its existence to emergence of the surplus may be taken as a sign that an "uncaptured" side is inherent in the "surplus" and that this side of it points to a new potential of existence.
Ölçeğe yönelik bakış, mekân örgütlenmesi bilimlerinden ve pratiğinden coğrafya, ekoloji, politik iktisat gibi farklı boyutlara sahip alanlara geçildiğinde ise açıklamaya yönelik boyutuyla da öne çıkmaya başlar. Örneğin eleştirel kentsel teoride ölçek kavramı, mekânsal da dâhil olmak üzere gerçekliğin kavranması ve bu yolda kategorilerin üretilmesinde ve bunlar arasındaki ilişkilerin kurulmasında oynadığı ciddi epistemolojik rol nedeniyle bu bağlamda çok daha önemsenir bir noktaya gelmiştir.
Bu çalışmanın amacı da ölçeğin daha çok açıklayıcı boyutunu dikkate alarak gerek genel bağlamda gerek eleştirel kentsel teori içinde olsun sınırlı düzeyde bir açılımını yapmaktır.
alanların tamamı pratikte eşitsizlikler içermektedir ve aynı türden biyolojik birer varlık olmanın asgari ortaklığı dışında aralarında neredeyse hiçbir ortaklık bulunmayan kümelerden
söz etmek olanaklıdır. Bu bağlamda kümelerin ortaklığa katılımlarının düzeylerinde kayda değer farklılıklar olduğu rahatlıkla görülebilir. Bu bir bakıma teorik olarak eşdeğer ortaklık üzerinden tanımlanan belirsiz bir varoluşun pratikte egemenlik ilişkileri içinde yeniden tanımlandığı, kurulduğu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ilişkilerin dinamikliği ölçüsünde ortaklık düzeyinde kaymaların olabileceğinin de var sayılması gerekli hale gelmektedir. Bu çelişkin, belirsiz içeriği nedeniyle kentsel mekânı niteleyen kamusallığın irdelenmesinde ve kentsel mekâna olan içeriksel ve biçimsel katkılarına değinilmesinde yarar görülmektedir.
In the case of Turkey, since 1950s, beginning with the industrialization process, the social, economical and spatial problems due to migration flows to the metropolitan cities have not been resolved yet by the formal system. As a result, especially by 1970s informal developments have taken more part in the economical, social and spatial aspects of urban life. Since the second half of the 20th century, authorities have made attempts to overcome informality and transform the informal to the formal. One of these attempts have dwelled upon the urban regeneration projects that are concentrated in the metropolitan cities.
Romans in Turkey, are one of the minority groups. Their existence in society mostly depends upon spatial and economical informality. The inhabitants of Ege neighbourhood located at Alsancak district within the city of Izmir are mostly Romans. Living at the edge of the formal Alsancak district gives them an opportunity to integrate their informal economical and spatial structure with the formal structure of Alsancak. This research aims to understand integrity between the informal and the formal of these two parts of the city. The paper will depend upon the interviews that have been carried with the residents of Ege neighbourhood. The paper aims to explain the integration and exclusion levels between these two parts of the city.