Books by Sadettin Gürman

TARİHTEN GÜNÜMÜZE TEKİRDAĞ’IN DEĞERLERİ: ALİMLER, ESERLER, KURUMLAR, 2021
Nâmık Kemal gerek yaşadığı dönemdeki etkisi gerekse takipçileri üzerinde bıraktığı etki ile gün... more Nâmık Kemal gerek yaşadığı dönemdeki etkisi gerekse takipçileri üzerinde bıraktığı etki ile günümüze kadar adından sıkça söz ettirmiş bir fikir insanıdır. Daha çok edebî yönü ile tanınmış olsa da onun çok yönlü bir yazar olduğunun şahitleri elimizdeki matbuâtıdır. Üzerine halen çalışmalar yapılan eserleri, müdakkikâne incelendiğinde içinde bulunduğu dönemin fevkinde fikirler serdettiği ve ağır bir sorumluluğun altına gönüllü olarak girdiği anlaşılır. Kendisi bu gayretleri “vatan sevgisi” ile açıklar. Bu sevginin bir tezahürü olarak Nâmık Kemal, ferdi olduğu toplumun problemlerini görmüş ve çözüm önerileri sunmaya çalışmıştır. Daha açık bir ifade ile Devlet-i Âlîye’nin özellikle Tanzimat Fermanı ile ziyadeleşen buhranını, idarî ve siyasî alanda aksadığı hususları tespit ve teşhis ederek tedavi için yeni bir siyaset ve idare tarzını yüksek sesle ifade eden ilk isimlerdendir. Nâmık Kemal’e göre ne büsbütün batıyı kabulle ne de körü körüne doğuya saplanıp kalmayla bu süreç atlatılamayacaktır. Olması gereken İslâmi usul ve esaslarla batılı siyaset kavramlarının sentezinin yapılmasıdır. Nâmık Kemal yeni siyaset teorisini yeni bir siyasi dil ile ifade etmeye çalışır. Bunun için çağdaş kavramlar olan hak, adalet, eşitlik ve hürriyet ile İslâmi literatürden Kur’ân-ı Kerîm ayetlerini, hadisleri ve İslâm tarihinden kesitleri müsbet bir uzlaşı içinde kullanır. Nihaî olarak meşveret kavramını anahtar kavram olarak belirler ve yeni fikriyatının temelini bu kavram üzerine bina eder. Biz burada usulü, esaslarıve kaynağı ile Nâmık Kemal’in düşünce dünyasında meşveret kavramını analiz edeceğiz.
Papers by Sadettin Gürman
Turkish Academic Research Review, 2022
Selçuklu tarihi hakkındaki erken dönem kaynakları, Selçukluların İslâm’a geçmeden önceki dinî ina... more Selçuklu tarihi hakkındaki erken dönem kaynakları, Selçukluların İslâm’a geçmeden önceki dinî inançları ve uygulamaları hakkında özel bilgi vermese de hanedan çocuklarının isimlerinin Mîkâil, İsrâil, Musa, Yunus, Yusuf olması konusu uzun zamandır bir spekülasyon kaynağı olmuştur. Selçukluların oğullarına verdiği isimler, onuncu yüzyıla kadar Mâverâünnehir’in dinî bağlamı ışığında Müslüman, Yahudi ve Hristiyan elitlerinin bölgesel isimlendirme pratikleri ile karşılaştırıldığında Selçukluların İslâm’a geçmeden önceki dinleri hakkında mantıklı bir sonuca ulaşmak mümkündür.

Sadeleştirdiğimiz bu metinler1 son dönem Osmanlı ulemâsından Yûsuf Zâhir İbnü’ş-Şeyh Mehmed Elîf... more Sadeleştirdiğimiz bu metinler1 son dönem Osmanlı ulemâsından Yûsuf Zâhir İbnü’ş-Şeyh Mehmed Elîf Hasîrîzade’nin (1883-1956), 1925 yılının Şubat ve Eylül ayları arasında Mahfil dergisinin 58, 60, 61, 62, 63, 64, ve 65. sayılarında yayınlanan müteselsil yedi makalesinden oluşmaktadır. Reddiye makamında yazılan makalelerin konusu, Hüseyin Câhid Bey (1875-1957) tarafından tercüme edilen ünlü İtalyan müsteşrik Leone Caetani’nin2 (1869-1935)
Annali dell’Islam (İslâm Tarihi)3 adlı kitabının İsnâd’ın Tenkîd-i Tarihîsi bahsindeki iddialarına cevap ve tenkit mahiyetindedir. Caetani bahse konu bu çalışmasında, İslâmî ilimler için vazgeçilmez bir yöntem olan isnâdın sahih bilgiye ulaşmada ilmî bir değer taşımadığını ve Müslümanlar tarafından dini inançlarını pekiştirmek için ortaya çıkarıldığını herhangi bir bilimsel veriye
dayanmaksızın iddia etmektedir. Ancak buna mukabil Yûsuf Zâhir Efendi dönemindeki bir çok ulemâ gibi isnâdın tarihi, amacı ve önemi üzerinde durmuş aynı zamanda Caetani’nin isnâd müessesini yıpratıcı iddialarına dönemin imkan ve şartları içinde aklî ve ilmî cevaplar vererek onun tarafgir tutumunun ilim insanı sıfatına yakışmadığını ifade etmiştir.

Münif Paşa (1830-1910) Tanzimat devrinin siyasî ve kültürel konjonktüründe yetişen Osmanlı Devlet... more Münif Paşa (1830-1910) Tanzimat devrinin siyasî ve kültürel konjonktüründe yetişen Osmanlı Devleti’nin modernleşmesi ve batılılaşması süreçlerinde siyasal, kültürel ve eğitimsel etkinliklerde, kritik görevler alan entelektüel bir isim olarak karşımıza çıkar. O, batının hızlı tekâmülü karşısında gerileyen Osmanlı Devleti’nin yüzleşme ve hesaplaşma sürecinde gerçekçi tavrı, dirâyetli duruşu, teknik önerileri ve raporlarıyla siyaset, eğitim ve düşünce dünyamızda mühim bir yer işgal eder. Münif Paşa doğu-batı karşılaşmasında içe dönüp yüzleşmemizi en rasyonel bir biçimde izleyebildiğimiz şahsiyetlerden biridir. Kendisi Sultan II. Abdülhamid Han tarafından zor zamanlarda üst seviye görevlere atanmıştır. Bu görevlerden biri olan Maârif Nâzırlığı vazifesinden olsa gerek daha çok eğitimci kişiliği ile tanınan Münif Paşa, içinde bulunduğu çalkantılı dönemin siyasî sorunları hakkında da imâl-i fikirde bulunmuştur. Ancak bu siyasî yönünün daha ziyade geri planda kaldığı görülmektedir. Oysa o, maarifi sadece okur yazarlık faaliyeti olarak görmemiş insan yetiştirmenin de ötesinde hedeflere namzet telakkî etmiştir. Münif Paşa’ya göre maârif terakkînin anahtarı, milletçe terakkî kurtuluşun reçetesidir. Bu doğrultuda ilk sıraya pozitif bilgiyi koyarak eğitimi yaygınlaştırmayı, bilgi edinmeyi ve bilinç kazanmayı amaçlamış böylece milletçe terakkîyi gerçekleştirmeyi hedeflemiştir. Bu yöndeki gayretleri ilk cemiyet çalışmaları, ilk mecmua çalışmaları ve ilk felsefi çeviriler gibi öncü çalışmalarla bezelidir. İlim ve fikir dünyasına ait izleri ve sosyal hayata yansımalarını matbuatında, çevirilerinde ve hatıratında bulmak mümkündür.

Sadeleştirdiğimiz bu makale, Osmanlı Devleti'nin son resmî vakanüvisi Abdurrahman Şeref Efendi ta... more Sadeleştirdiğimiz bu makale, Osmanlı Devleti'nin son resmî vakanüvisi Abdurrahman Şeref Efendi tarafından, Târîh-i Osmânî Encümeni Mecmuası'nın 1 Şubat 1328 tarihli 18. Sayısında yayınlanan, kendisinin de görevli bulunduğu Târîh-i Osmânî Encümeni âzâlarından Ahmed Midhat Efendi'nin vefatı dolayısıyla gerek tarihe kayıt düşmek, gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak gerekse birlikte çalıştığı ilim insanı arkadaşına vefası gereği kaleme aldığı biyografik bir çalışmadır. Abdurrahman Şeref Efendi, makalesini yazarken gerektiğinde tenkit gerektiğinde takdir ifadeleri ile gerçeklikten ödün vermemiştir. Bu yönü ile sadece bir şahıs tanıtımından ibaret olmayan biyografik çalışma aynı zamanda Ahmed Midhat Efendi'nin yaşadığı döneme ilişkin aydınlatıcı bir perspektif sunmaktadır. Çalışmayı önemli kılan bir diğer hususu ise hem biyografisi ele alınan Ahmed Midhat Efendi'nin hem de biyografiyi kaleme alan Abdurrahman Şeref Efendi'nin, Türk tarihi için hayli mühim kişiler olmasından dolayıdır.
Uploads
Books by Sadettin Gürman
Papers by Sadettin Gürman
Annali dell’Islam (İslâm Tarihi)3 adlı kitabının İsnâd’ın Tenkîd-i Tarihîsi bahsindeki iddialarına cevap ve tenkit mahiyetindedir. Caetani bahse konu bu çalışmasında, İslâmî ilimler için vazgeçilmez bir yöntem olan isnâdın sahih bilgiye ulaşmada ilmî bir değer taşımadığını ve Müslümanlar tarafından dini inançlarını pekiştirmek için ortaya çıkarıldığını herhangi bir bilimsel veriye
dayanmaksızın iddia etmektedir. Ancak buna mukabil Yûsuf Zâhir Efendi dönemindeki bir çok ulemâ gibi isnâdın tarihi, amacı ve önemi üzerinde durmuş aynı zamanda Caetani’nin isnâd müessesini yıpratıcı iddialarına dönemin imkan ve şartları içinde aklî ve ilmî cevaplar vererek onun tarafgir tutumunun ilim insanı sıfatına yakışmadığını ifade etmiştir.
Annali dell’Islam (İslâm Tarihi)3 adlı kitabının İsnâd’ın Tenkîd-i Tarihîsi bahsindeki iddialarına cevap ve tenkit mahiyetindedir. Caetani bahse konu bu çalışmasında, İslâmî ilimler için vazgeçilmez bir yöntem olan isnâdın sahih bilgiye ulaşmada ilmî bir değer taşımadığını ve Müslümanlar tarafından dini inançlarını pekiştirmek için ortaya çıkarıldığını herhangi bir bilimsel veriye
dayanmaksızın iddia etmektedir. Ancak buna mukabil Yûsuf Zâhir Efendi dönemindeki bir çok ulemâ gibi isnâdın tarihi, amacı ve önemi üzerinde durmuş aynı zamanda Caetani’nin isnâd müessesini yıpratıcı iddialarına dönemin imkan ve şartları içinde aklî ve ilmî cevaplar vererek onun tarafgir tutumunun ilim insanı sıfatına yakışmadığını ifade etmiştir.