Books by OLCAY AKYILDIZ

“Gece Yarısı Mavisi” Füruzan’ın “Parasız Yatılı” (1971) kitabındakilerden önce dergilerde yayımla... more “Gece Yarısı Mavisi” Füruzan’ın “Parasız Yatılı” (1971) kitabındakilerden önce dergilerde yayımlanmış ilk öykülerini kapsıyor. 1956-1962 yılları arasında dönemin belli başlı edebiyat dergilerinde (Seçilmiş Hikâyeler, Yenilik, Türk Dili, Pazar Postası, Yeditepe, Dost) yer almış on altı öyküden oluşan kitabı Olcay Akyıldız ve Bilge Ulusman hazırladı.
2023 yılında son öykü kitabı Akim Sevgilim ile aramızdan ayrılan Füruzan Gece Yarısı Mavisi adı altında ilk kez kitaplaşan öyküleriyle edebiyatımızda yarattığı “Füruzan olayı”nı tamamlıyor.
“Bu çalışmayla ilk kez bir araya gelen on altı öykünün, daha önce süreli yayınlara girmiş ve edebiyat kamusuyla buluşmuş olması, etik bir sınır ihlali endişesini peşinen lağvediyordu; ancak bu öykülerin bir kitap oylumunda yayımlanmasının elzem olduğunu, metinlerin biçim, dil ve içerik özelliklerinin yanı sıra, feminist edebiyat eleştirisi perspektifinden de tartışılmaz bir hakikat olarak değerlendirmeliyiz. Füruzan’ın ilk öyküleri, yalnızca 1950 kuşağı öykücülüğü ile kurduğu sıkı bağlar açısından değil, aynı dönemde edebi metin üreten diğer kadın yazarlarla diyaloğu açısından jino-eleştirel bir okumayla da ele alınmalıdır. Bu çalışmaların ilk adımı ise elbette bu öykülerin ulaşılabilir bir bütün halinde ortaya konmasıdır.”
Şiir Dünyadan İbaret, 2019
Sabahattin Ali'nin sandığından çıkan yayınlanmamış yazıları, hikayeleri, şiirlerinin bir araya ge... more Sabahattin Ali'nin sandığından çıkan yayınlanmamış yazıları, hikayeleri, şiirlerinin bir araya getirildiği bir kitap.
Dissertation by OLCAY AKYILDIZ
Okzidentalismus in der türkischen Literatur: Den Westen nach dem eigenen Gegen-Bild erschaffen; v... more Okzidentalismus in der türkischen Literatur: Den Westen nach dem eigenen Gegen-Bild erschaffen; von Ahmed Midhat (1844-1912) bis Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1889-1974) von Olcay Akyıldız Dissertation zur Erlangung des akademischen Grades Doktor der Philosophie der Philosophischen Fakultät der Eberhard Karls Universität Tübingen Eingereicht im Fach Internationale Literaturen (Komparatistik) Februar 2014
Papers by OLCAY AKYILDIZ
MSGSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2024; (29): 80-93, 2024
İlk öyküsünden itibaren bakışını kadın karakterler üzerinden mutfağa, yemeğe, duyu ve duygu- lara... more İlk öyküsünden itibaren bakışını kadın karakterler üzerinden mutfağa, yemeğe, duyu ve duygu- lara yönelten Nezihe Meriç edebiyatını bu kavramlar ekseninde okumak, onun hem karakterle- rine hem okuruna hem de kendisine nasıl bir özgürlük alanı yarattığını görmemize imkân tanır. Bu doğrultuda bu yazı, merkezine Bir Kara Derin Kuyu’daki (1989) öyküleri alır ve yazarın yayım- lanan ilk öyküsü olan “Bir Şey”den (1950) başlayarak Nezihe Meriç edebiyatında duyuların nasıl uyandırıldığı ve çoğu zaman hızla değişebilen duyguların neden bu kadar irdelendiği sorularını, her ikisini birleştiren yemeğe ve mutfağa daha yakından bakarak cevaplamaya çalışacaktır.

Turk Dili Ve Edebiyatı Dergisi, 2012
The Ottoman-Turkish author Ahmet Mithat (1844-1912) wrote a great deal of travel novels in which ... more The Ottoman-Turkish author Ahmet Mithat (1844-1912) wrote a great deal of travel novels in which the protagonists travel through the whole world, and many novels and stories that are set in Europe, even before he ever went there himself. While writing these novels he concentrates on different kinds of travel and discusses them either in the prefaces, declaring his arguments as the author Ahmet Mithat, or lets the characters in those novels discuss the issue among themselves. The 'different kinds of travel' are those mental travels done while thinking or reading as well as the real, physical ones done by the author himself. These discussions about different kinds of travel is to be perceived within a new perspective after reading Ahmet Mithat's Avrupa'da Bir Cevelan ('A Stroll through Europe' 1889/90), the travelogue he wrote after his own trip to Europe. It is possible to analyze how Ahmet Mithat, while referring to his previous fictional travels in Avrupa'da Bir Cevelan, uses them as a discursive strategy to present himself as the expert on Europe and travel. What is to be analyzed in this article is how Ahmet Mithat constructs an authoritative discourse on Europe by mentioning the textual information gathered through reading, his imaginary world, which prepared him for his reallife trip, and the experiences and observations he made during this voyage. The main goal of the article is first to classify and define these different kinds of travel, namely mental travel, which includes imaginary and literary voyages, and the real journey. Having established this classification, by using the author's own definitions from his books, the article aims to show the formation of the abovementioned authoritative discourse. Ahmet Mithat's overconfident discourse on Europe is a product of the dialogue between the above mentioned three kinds of travel. The author, as the article tries to show, intentionally uses this constant dialogue to construct a textual support for his imagined privileged position.

What I will attempt to do first in this text is to share with the reader my personal adventure wi... more What I will attempt to do first in this text is to share with the reader my personal adventure with Özdamar's text-an autobiographical report of the process of reading an autobiographical novel 1-and then, the once again personal yet this time "agonizing" adventure of turning this process into a "meaningful" article... October 1998: I am in Germany for my PhD, my first days in Tübingen. I don't recall exactly how or why, but I am reading Emine Sevgi Özdamar's Life is a Caravanserai. 2 Following a four month German course, this is the first German book I am reading in Germany. Considering the language Özdamar uses, a rather unfortunate choice for me! Many critics define Özdamar's language as a "strange" or "Turkish accented" German. There are also those who refer to it as "Broken German." 3 Anyway, let me get back to my initial adventure of reading the text. I had picked up the book from the university library without knowing why I chose itof course, later on I did consider the possibility that it could have been an un-1 I find exploring this personal experience significant in two ways. First, how I approached this controversial text as a beginning German reader and as someone who knew very well one of the two languages and cultures the text is constructed upon-Turkish-and just beginning to know the other-German. Second, within the context of fact and fiction, how "my fact" and "my fiction" relate to the "fact" and "fiction" of the text.

DergiPark (Istanbul University), Jan 21, 2014
Ahmet Mithat yalnızca kahramanlarını tüm dünyada maceralara gönderdiği seyahat romanları değil ay... more Ahmet Mithat yalnızca kahramanlarını tüm dünyada maceralara gönderdiği seyahat romanları değil aynı zamanda Avrupa'nın farklı şehirlerinde, kimisinde olayların Avrupalı karakterler arasında geçtiği romanlar da yazmıştır. Ahmet Mithat, henüz kendisi Avrupa'yı görmeden önce yazmaya başladığı, bu romanlarda ve önsözlerinde farklı seyahat türlerine de odaklanır. Burada farklı seyahat türlerinden kasıt düşünerek ya da okurken gerçekleştirilen zihinsel seyahatler ve fiziksel olarak yapılan gerçek seyahatlerdir. Farklı seyahat türleri hakkındaki bu tartışma Ahmet Mithat'ın 1889 yılında gerçekleştirdiği Avrupa seyahatinin ardından yazdığı seyahatnamesi Avrupa'da Bir Cevelan'ın ışığında yeni bir perspektif kazanır. Avrupa seyahatini anlattığı bu kitapta bu seyahatten önce yazmış olduğu seyahat romanlarına sıklıkla gönderme yapan Ahmet Mithat romanlarına adeta bilgi kaynağı olarak referans verir. Yazar kurmaca seyahatlerine yaptığı bu göndermeleri ve farklı metinler arasında kurduğu ilişkiler ağını kendisini bir Avrupa uzmanı olarak inşa etmek için söylemsel bir strateji olarak kullanır. Bu makalenin göstermeye çalıştığı ise Ahmet Mithat'ın Avrupa üzerine inşa ettiği aşırı kendinden emin konum ve söyleminin bahsi geçen farklı seyahat türleri arasında, kendi metinlerine referansla, kurmuş olduğu diyalogdan kaynaklandığıdır. Yazar metinler arasındaki bu ilişkiler ağını kendisi için hayal ettiği ayrıcalıklı konuma metinsel destek sağlamak için bilinçli olarak inşa eder.

The Ottoman-Turkish author Ahmet Mithat (1844-1912) wrote a great deal of travel novels in which ... more The Ottoman-Turkish author Ahmet Mithat (1844-1912) wrote a great deal of travel novels in which the protagonists travel through the whole world, and many novels and stories that are set in Europe, even before he ever went there himself. While writing these novels he concentrates on different kinds of travel and discusses them either in the prefaces, declaring his arguments as the author Ahmet Mithat, or lets the characters in those novels discuss the issue among themselves. What I mean by 'different kinds of travel' is those mental travels done while thinking or reading as well as the real, physical ones done by the author himself. These discussions about different kinds of travel could be perceived within a new perspective after one reads Ahmet Mithat's Avrupa'da Bir Cevelan ('A Stroll through Europe' Mithat 1889/90), the travelogue he wrote after his own trip to Europe. It is possible to analyze how Ahmet Mithat, while referring to his previous fictional travels in Avrupa'da Bir Cevelan, uses them as a discursive strategy to present himself as the expert on Europe and travel. What I try to analyze in this article is how Ahmet Mithat constructs an authoritative discourse on Europe by mentioning the textual information gathered through reading, his imaginary world, which prepared him for his real-life trip, and the experiences and observations he made during this voyage. The main goal of the article is first to classify and define these different kinds of travel, namely mental travel, which includes imaginary and literary voyages, and the real journey. Having established this classification, by using the author's own definitions from his books, I aim to show the formation of the above-mentioned authoritative discourse, with which I argue that Ahmet Mithat's overconfident discourse on Europe is a product of the dialogue between these three kinds of travel. The author, I argue, intentionally uses this constant dialogue to construct a textual support for his imagined privileged position. Textuality is the key concept of this article in analyzing the mutual relationship of the aforementioned travels. They are textual in a double sense. First of all, the only access the reader has to those travels is through the texts that Ahmet Mithat wrote, and often those travels-be they mental or real-are linked to other texts rather than some sort of concrete and experienced reality. In this sense, the article is not interested in the travels themselves but the representations of them and the universe which is constructed by the author through his novels, the prologues to his novels and his travelogue, each of which
Routledge eBooks, Feb 28, 2023
J.B. Metzler eBooks, 2020

Yıllık: Annual of Istanbul studies, Dec 22, 2020
İstanbul, kat kat, üst üste yığılmış tarihler, kimlikler, kültürlerle biçimlenmiş bir şehir. İ... more İstanbul, kat kat, üst üste yığılmış tarihler, kimlikler, kültürlerle biçimlenmiş bir şehir. İstanbul'un çok katmanlılığı sadece tarihselliğinden kaynaklanmaz. Bugün içinde yaşarken de farklı hayatları, birbirinden uzak dünyaları, benzersiz insan portrelerini hem katmanları arasında hem de yan yana tutar. Bu hâli sadece şehrin büyük ya da kozmopolit oluşuyla da açıklayamayız. İstanbul, birbirine değen, birbirinden uzak, birbirini acıtan, birbirini aşkla seven, birbirinden kıyasıya nefret eden, umursamaz, hassas, nasırlı, kırılgan hayatların şehridir. Tarihte de böyledir bu. Şehre yapılanların şiddeti ise yüzyıllar geçtikçe artar. Bugün bu karmaşanın içinde bir uyum yakalamak, yükselen gökdelenlerin arasında nefes almak, tarihsel doku, sembolik binalar birer birer yıkılır ya da işlevleri dönüştürülürken şehirle barışık olmak gittikçe zorlaşmaktadır. Oysa şurası da bir gerçektir ki küsülen şehir değil, şehri değiştiren zihniyet olmalıdır. Nasıl ki şehri hayal eden de arzu nesnesine dönüştüren de onu yapan, yıkan ve tahayyül eden öznenin bakışıdır; şehre yüklenen anlamlar da bağlamdan ve siyasetten bağımsız değildir. Biz de bu dosyada İstanbul'u, şehrin de bir failliği olduğunu görmezden gelmeden ama daha ziyade onu dillendiren, temsil eden bakışa odaklanarak ele almaya çalıştık.

beschreiben, zu homogenisieren, zu benutzen, für die eigenen Ziele zu instrumentalisieren. Zielse... more beschreiben, zu homogenisieren, zu benutzen, für die eigenen Ziele zu instrumentalisieren. Zielsetzung Diese Arbeit ist eine Untersuchung des Bildes vom Westen und Europa im osmanisch-türkischen Denken sowie die des Diskurses über diese Vorstellung. Meine Untersuchung von literarischen Texten, auf denen dieses Bild gründet, ignoriert nicht die Wirkung dieser Texte auf außerliterarische Sphären oder die Beeinflussung dieser Texte durch ihren historischen Kontext. Mein Ziel ist nicht, welches Bild Europas konstruiert wurde, sondern ich möchte feststellen, wie und warum dieses Bild entstand. Das Verständnis von Orientalismus und Okzidentalismus gründet auf der Analyse ihrer diskursiven Wirkungsweise. Im Vordergrund stehen für mich die Diskursstrategien 3 , die literarischen Mittel und die möglichen Funktionen dieses Diskurses, deren Rolle ich darstellen werde. Ich beabsichtige nicht, die Charakterzüge herauszuarbeiten, die Europa und den Europäern in der osmanisch-türkischen Literatur zugeschrieben werden. Die Bestandsaufnahme des 3 Mein Verständnis des Begriffs 'Diskursstrategie' erläutere ich anhand eines Beispiels aus einem Text des Autors Ahmed Midhat, auf den ich im Folgenden noch ausführlich eingehe, und zwar aus einem meiner wesentlichen Belegtexte: Ahmed Midhat, Āvrūpā'da bir Cevelān (Eine Rundreise durch Europa 1307/1889-1890). Das Beispiel aus diesem Text enthält keinerlei Informationen über Europa, sondern ist ein Abschnitt, der lediglich eingefügt wurde, um die Position des Erzählers dieses Reiseberichts zu erklären und zu bewahren, weil dieser, den Konventionen des Genres entsprechend, als Autor identifiziert werden soll. Die Erlebnisse Ahmed Midhats im Bahnhof von Köln und die Weise, wie er sie schildert, zeigen, wie er die Schwierigkeiten, denen er in Europa von Zeit zu Zeit begegnete, in der Darstellung für eine vorteilhafte Selbstdarstellung umzudeuten verstand. Anders als sein Romanheld Nasuh (Hauptfigur des Romans von Ahmed Midhat, Paris'te Bir Türk (Ein Türke in Paris, 1876), der in Kapitel 1.3.3.2 behandelt wird.)-der nie und nirgends Verständigungsschwierigkeiten hat, gelang es Ahmed Midhat in Köln nicht, den Bahnsteigbeamten zu erklären, was er wollte-verantwortlich dafür, waren seiner Meinung nach, die ungenügenden Französischkenntnisse der Beamten-so dass er seinen Zug verpasste. Weil er einen Fes trug, so schreibt er, hätten ihn die Beamten für einen Algerier gehalten und zu einem Zug in Richtung Süden geschickt, Ahmed Midhat wollte allerdings nach Hamburg und von dort aus weiter nach Stockholm. Er ärgert sich außerordentlich über diesen Vorfall, ist aber machtlos. Statt weiter über dieses Missverständnis zu berichten, nimmt er in seinem Reisebericht einen Russen, der ihn plötzlich anspricht, zum Anlass einer Erklärung, dass Russen und Osmanen diejenigen Völker seien, die das Französische am besten sprächen. Er schiebt sogar einen Zwischenabschnitt ein, in dem er diese Behauptung philologisch und phonologisch belegt, etwa genau auflistet, welche französischen Laute Deutsche nicht aussprechen können. "İlm-i Lisânîce Bir Mesele" (Ein philologisches Problem) Ahmed Midhat, Avrupa'da Bir Cevelân (Eine Rundreise in Europa), 83a-85b. Damit hat er indirekt Rache an den Kölnern genommen, über die er sich sehr geärgert hat. Die eigentliche Zielgruppe sind aber selbstverständlich nicht die Deutschen, die seinen Text nie zu lesen bekommen werden, sondern seine eigene Leserschaft in seiner Heimat, an die sich der Reisebericht wendet. Die Überlegenheit beziehungsweise Macht, die ein solcher Text aufzuzeigen versucht, ist also nicht zwingend eine über den "Anderen", sondern eine, die sich auf die innerosmanischen Dynamiken und Verhältnisse richtet. Ich behaupte in dieser Arbeit, dass im Okzidentalismus die Frage der Macht im Wesentlichen eine solche ist, die sich an die eigenen Landsleute richtet.

Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), Jun 21, 2021
Bibliographies are not just the lists of an author's works, their interviews, and studies written... more Bibliographies are not just the lists of an author's works, their interviews, and studies written about them. They also serve as a source for interpreting the political and historical context and the history of the author's reception. Thus, bibliographical studies include a wide range of dynamics from the institutions of literature to the publication market, from the demands of the readers to the horizon of expectations of a certain period and cultural policy. The complex web of relations between the writer, their literature, the reader and the cultural context becomes visible through these studies. This article analyzes Leylâ Erbil's bibliography using information collected from the Leylâ Erbil Archive and digital humanities. Using the bibliographical data as a guide for understanding the dynamics of Leylâ Erbil's work, literary studies and literary milieu of various periods, this article asks new questions about literary history. We explain the reasons for the decisions regarding the formation and categorization of the material, and we distinguish our study of Leylâ Erbil from other bibliographical studies. This article not only aims to contribute to contemporary studies on Leylâ Erbil but it also suggests a new reading of Erbil's oeuvre and discusses the genre of bibliography as a field of literary studies.

Istanbul University - DergiPark, Dec 22, 2020
İstanbul, kat kat, üst üste yığılmış tarihler, kimlikler, kültürlerle biçimlenmiş bir şehir. İ... more İstanbul, kat kat, üst üste yığılmış tarihler, kimlikler, kültürlerle biçimlenmiş bir şehir. İstanbul'un çok katmanlılığı sadece tarihselliğinden kaynaklanmaz. Bugün içinde yaşarken de farklı hayatları, birbirinden uzak dünyaları, benzersiz insan portrelerini hem katmanları arasında hem de yan yana tutar. Bu hâli sadece şehrin büyük ya da kozmopolit oluşuyla da açıklayamayız. İstanbul, birbirine değen, birbirinden uzak, birbirini acıtan, birbirini aşkla seven, birbirinden kıyasıya nefret eden, umursamaz, hassas, nasırlı, kırılgan hayatların şehridir. Tarihte de böyledir bu. Şehre yapılanların şiddeti ise yüzyıllar geçtikçe artar. Bugün bu karmaşanın içinde bir uyum yakalamak, yükselen gökdelenlerin arasında nefes almak, tarihsel doku, sembolik binalar birer birer yıkılır ya da işlevleri dönüştürülürken şehirle barışık olmak gittikçe zorlaşmaktadır. Oysa şurası da bir gerçektir ki küsülen şehir değil, şehri değiştiren zihniyet olmalıdır. Nasıl ki şehri hayal eden de arzu nesnesine dönüştüren de onu yapan, yıkan ve tahayyül eden öznenin bakışıdır; şehre yüklenen anlamlar da bağlamdan ve siyasetten bağımsız değildir. Biz de bu dosyada İstanbul'u, şehrin de bir failliği olduğunu görmezden gelmeden ama daha ziyade onu dillendiren, temsil eden bakışa odaklanarak ele almaya çalıştık.

Bu kitabın başlangıç fikri, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün 5... more Bu kitabın başlangıç fikri, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün 5-7 Mayıs 2004'te düzenlediği bir sempozyumda ortaya çıktı. Sempozyum bildirilerinden yola çıkılarak oluşturulan makalelerin, "anlatı", "toplumsal cinsiyet", "mekan" ve "edebiyat tarihi" konularına göre gruplanmasıyla bu kitap oluştu. Bu kitap, öncelikle Ahmet Mithat, ancak aynı zamanda tüm bir Tanzimat dönemi edebiyatı ve modern edebiyatın kuruluşu konularında yeni ve verimli bir ilgiye yol açmayı hedefliyor. Kitabın hedef kitlesi önce Türk edebiyatı alanında çalışan araştırmacı ve öğrenciler, sonra beşeri bilimlerin diğer alanlarından okurlar olmakla birlikte, okuma eylemini ciddiye alan her alandan okuru da kapsamaktı. Bunu da yapmamak herhalde modern Türk okurlarının ilk öğretmeni olan Ahmet Mithat Efendi'ye ihanet etmek olurdu. Onu okumaya ve anlamaya yönelik bu kitap, onun pek çok eserini başlatırken kullandığı "Merhaba Ey Okur!" hitabına öykünerek, ona ses vermeyi amaçlıyor; "Merhaba Ey Muharrir!"
Uploads
Books by OLCAY AKYILDIZ
2023 yılında son öykü kitabı Akim Sevgilim ile aramızdan ayrılan Füruzan Gece Yarısı Mavisi adı altında ilk kez kitaplaşan öyküleriyle edebiyatımızda yarattığı “Füruzan olayı”nı tamamlıyor.
“Bu çalışmayla ilk kez bir araya gelen on altı öykünün, daha önce süreli yayınlara girmiş ve edebiyat kamusuyla buluşmuş olması, etik bir sınır ihlali endişesini peşinen lağvediyordu; ancak bu öykülerin bir kitap oylumunda yayımlanmasının elzem olduğunu, metinlerin biçim, dil ve içerik özelliklerinin yanı sıra, feminist edebiyat eleştirisi perspektifinden de tartışılmaz bir hakikat olarak değerlendirmeliyiz. Füruzan’ın ilk öyküleri, yalnızca 1950 kuşağı öykücülüğü ile kurduğu sıkı bağlar açısından değil, aynı dönemde edebi metin üreten diğer kadın yazarlarla diyaloğu açısından jino-eleştirel bir okumayla da ele alınmalıdır. Bu çalışmaların ilk adımı ise elbette bu öykülerin ulaşılabilir bir bütün halinde ortaya konmasıdır.”
Dissertation by OLCAY AKYILDIZ
Papers by OLCAY AKYILDIZ
2023 yılında son öykü kitabı Akim Sevgilim ile aramızdan ayrılan Füruzan Gece Yarısı Mavisi adı altında ilk kez kitaplaşan öyküleriyle edebiyatımızda yarattığı “Füruzan olayı”nı tamamlıyor.
“Bu çalışmayla ilk kez bir araya gelen on altı öykünün, daha önce süreli yayınlara girmiş ve edebiyat kamusuyla buluşmuş olması, etik bir sınır ihlali endişesini peşinen lağvediyordu; ancak bu öykülerin bir kitap oylumunda yayımlanmasının elzem olduğunu, metinlerin biçim, dil ve içerik özelliklerinin yanı sıra, feminist edebiyat eleştirisi perspektifinden de tartışılmaz bir hakikat olarak değerlendirmeliyiz. Füruzan’ın ilk öyküleri, yalnızca 1950 kuşağı öykücülüğü ile kurduğu sıkı bağlar açısından değil, aynı dönemde edebi metin üreten diğer kadın yazarlarla diyaloğu açısından jino-eleştirel bir okumayla da ele alınmalıdır. Bu çalışmaların ilk adımı ise elbette bu öykülerin ulaşılabilir bir bütün halinde ortaya konmasıdır.”
“Karnında bir çocuk taşımak ölümdür” / “Evde zehir var” gibi cesur dizelerin şairi Gonca Özmen evi, bedeni, Dante’yi, Derrida’yı, cinselliği, taşrayı, içimizin genişliğinin sığmadığı kenti buluşturduğu şiirlerinde, serin bir dille, geçtiği yolları bile isteye yazıyor. “Dönüp ayıbını seven” dizeleriyle giz dökümcü bir şiir bu. Kuytumda başlıklı ilk kitabıyla belki daha sessiz bir yerden başlayan şiiri bu kitapla kendini ifşa eden bir şiir sesine dönüşüyor.
held at Istanbul Research Institute, June 2019
1st meeting: From Barcelona to Istanbul: An Exiliado’s Impressions on Istanbul: Juan Goytisolo
(https://hat.ku.edu.tr/barcelonadan-istanbula-bir-yeryuzu-surgununun-sehir-izlekler-juan-goytisolo/)
2nd meeting: The Carnavalesque Istanbul Narratives of a Flaneur from Eyüp: Pierre Loti and Aziyade
(https://hat.ku.edu.tr/eyuplu-bir-flanorun-karnavalesk-istanbul-anlatilari-pierre-loti-ve-aziyade/)
3rd meeting: Istanbul in the Early-Modern Turkish Feminist Writing: Halide Edip’s Sinekli Bakkal
(https://hat.ku.edu.tr/erken-modern-turkiye-feminist-yazininda-istanbul-halide-edipin-sinekli-bakkali/) (https://www.facebook.com/HAT.KocUniversitesi/posts/2346121309002027)