Papers by Abdulhalik Bakır
Belleten
Madenler doğada ya doğrudan metalik halde veya cevher olarak bulunmaktadırlar. Metalik halde bulu... more Madenler doğada ya doğrudan metalik halde veya cevher olarak bulunmaktadırlar. Metalik halde bulunan madenlere "doğal madenler"; içinde kimyasal bileşikler halinde madenlerin bulunduğu kayalara ise "cevher" denir. Örneğin altın doğal bir madendir. Gümüş, bakır ve demir hem doğal maden, hem de cevher olarak bulunmaktadır. Kurşun, kalay, çinko ve civa ise, ancak cevherden tasfiye yoluyla elde edilebilen madenlerdir.

Tip ve edebiyat kelimeleri hem anlam hem de amac bakimindan birbirine benzemektedirler. Edebiyati... more Tip ve edebiyat kelimeleri hem anlam hem de amac bakimindan birbirine benzemektedirler. Edebiyatin manalarindan bir tanesi ed-de’bu yani calismayi aliskanlik haline getirene kadar sevkle devam etmektir. Bu yuzde ed-de’bu kelimesinin edeb kelimesine donustugu soylenmistir. Kelime ayrica nefsi terbiye, ahlak ve davranisi guzellestirmeye de delâlet eder. Şiir, kissa, ahbâr ve ensâb ogrenimi ve rivâyetine de edeb denmistir. Bazilari da yine kitap te’lif etmeye genel olarak edeb demislerdir. Bilimin muhtelif sahalarindaki meshur muelliflere hasrettigi Mu’cemu’l-Udebâ adli eserinde Yâkut el-Hamevi [edeb kelimesi icin]su tarifeyer vermistir: “Tebrizi,Şerhu’l-Hamâse’de edeb hakkinda soyle diyor; Edeb, insanin yaptigi guzel ve kiymetli seylere verilen isimdi, sonra kullanimi yayginlasti ve genel olarak soylenegelen bir sey oldu” . Hicri ikinci asrin yarisindan sonra ise edeb kelimesioyun ve sanatlari anlatanlar icin kullanildi.Bir kisim insanlar da edeb ismini toplumun bir kesimi icin zaruri...

Belleten, 2017
Kölelik bütün yönleriyle eskiçağ, antikçağ ve erken ortaçağdan İslam dünyasına intikal etmiş ekon... more Kölelik bütün yönleriyle eskiçağ, antikçağ ve erken ortaçağdan İslam dünyasına intikal etmiş ekonomik, sosyal ve kültürel bir kurumdur. Köle ticareti ise bu kurumun en canlı alanını teşkil etmektedir. Köleliğin ortaya çıkışından yirminci yüzyılın başlarında ortadan kaldırılışına kadar köle ticaretinin en ilginç alanını da şüphesiz ki köle fiyatları oluşturmaktadır. Ortaçağ İslam dünyasında iki çeşit köle fiyatı ile karşılaşılır. Bunlardan biri vasıflı köle fiyatları; diğeri ise vasıfsız köle fiyatlarıdır. Rakamsal olarak bu iki fiyat arasında büyük bir uçurum bulunmaktaydı. Zira zaman zaman önemli özelliklere sahip olan marifetli ve eğitimli bir köle veya aynı vasıflara sahip çok güzel bir cariye bir servete denk bir fiyata satılırken, anılan vasıflardan yoksun herhangi bir köle veya cariye aşırı düşük bir fiyatla satışa sunulabiliyordu. Ayrıca bu dönemde köle satışlarını, dolayısıyla da fiyatlarını birçok faktör etkilemkteydi. Bu faktörleri ise şöyle sıralamak mümkündür: Simsarlık ...

Belleten, 2014
Erken Ortaçağlar'ın başından Sâsânî imparatorluğunun yıkılışına kadar bu imparatorluğun yönet... more Erken Ortaçağlar'ın başından Sâsânî imparatorluğunun yıkılışına kadar bu imparatorluğun yönetimsel başkenti olan Medâ'in şehirler topluluğu, İlkçağ ve Erken Ortaçağların en büyük metropollerinden bir tanesidir. Farklı büyüklüklerde ve değişik zamanlarda inşa edilmiş olan şehir ve kasabalardan meydana gelen Medâ'in şehirler topluluğu farklı bir demografik mozaiğe sahipti. Dicle ve Fırat nehirlerinin birbirine en yakın olduğu noktada Dicle nehrinin kenarına kurulmuş olan bu şehirler topluluğu, sahip olduğu tarımsal ve ticari yoğunluğundan dolayı önemli bir ekonomik merkez olma özelliğinin yanında; sarayları, köşkleri ve farklı mimari yapılarıyla çok faklı kültürlerin izlerini taşıyan modern bir görünüme sahip bir şehirdi. Mezopotamya toprakları üzerinde kurulmuş birçok imparatorluğa başkentlik yapmış olan bu şehirler topluluğu siyasi ve idari açıdan Ortadoğu'nun kalbi konumunda olmuştur. Doğu ve Batı arasında uzanan yolların kesişme noktasında olan bu şehirler topluluğ...

Cappadocia Journal of History and Social Sciences, 2017
Bizans imparatorluğunun olgunlaşma süreci oldukça uzun sürmüştür. Hatta bu devletin bilim açısınd... more Bizans imparatorluğunun olgunlaşma süreci oldukça uzun sürmüştür. Hatta bu devletin bilim açısından olgunluk dönemi ancak orta ve geç Bizans dönemlerine rastlamaktadır. Yani Bizans imparatorluğu, uzun ömrünün aşağı yukarı beş yüz yılını toparlanma ve yükselmeyle geçirmiş ve olgunlaşma dokuzuncu yüzyıldan sonra başlamıştır. Bu nedenle Bizans dönemi tababeti iyice incelendiğinde, birçok yönden Roma İmparatorluğunun gerileme ve yıkılış dönemi tabebetini andırdığı görülecektir. Bu dönemin tabipleri tarafından yazılan eserler, bilgi ve içerikleri bakımından, bir nevi antikçağda yazılan eserlerin tekrarından ibarettir. Bilgi olarak da daha ziyade Hipokrates ve Galen’in bilgilerinin çağın diliyle yeniden ifade edilmesi gibidir. Bu durumuyla da Bizans tababeti tıp tarihinde önemli bir yere sahip olsa da fazlaca dikkat çeken veya ilgi uyandıran bir özelliğe sahip değildir. Bu nedenle de Bizans’ın bu olumlu yönü, onu asla Ortaçağ İslam ya da Latin Batı tababeti kadar dünyayı etkileyebilecek boyuta yükseltememiştir. Anahtar Kelimeler: Bizans, Pantokrator manastırı, Xenon, Ana Komnina, Justinian vebası. A GENERAL EVALUATION ABOUT CULTURE OF MEDICINE AND MEDICAL STUDIES IN BYZANTIUM Abstract Development process of Byzantium Empire took a quite long time. Even the maturity process of that empire in terms of science took place in the period of medieval and late Byzantium. In other words Byzantium Empire spent approximately its five hundred years in recovery and rising process and the maturity began after nineteenth century. Therefore when the medicine in early Byzantium is examined in detail it can be seen that it resembles the medicinein the period of regression of Roman Empire. The works written by the doctors of that period are the repetitions of the works of archaic age in terms of the information they gave and their contents. Namely they are the restatemenets of the information given by Hippocrates and Galen. In this regard, although early Byzantium medicinehas asignificant place in the history of medicine it does gave attention-grabbing features. Nevertheless early Byzantium medicine affected its period to some extent and was also affected by the developments seen in the field of medicine. However the positive side of above-mentioned medicine did not affect the world as medieval Islamic medicine or western medicine could do. Key Words: Byzantium, Pantokrator Monastery, Xenon, Anna Komnene, Plague of Justinian

History Studies International Journal of History, 2020
Five hundred years of Piast Dynasty rule in the country was over with the death of Kazimierz III ... more Five hundred years of Piast Dynasty rule in the country was over with the death of Kazimierz III (Casimir the Great), one of the most prominent leaders of Poland. Since he did not have a son to replace after him, he bequeathed his throne to the child of his nephew who at that time was married to the king of Hungary. Thus, after Kazimierz III's death (1370) King Louis of Hungary ascended to the throne however Louis could not have any children. That's why he was forced to sign a treaty with the Polish nobles granting them privileges in order to be able to get her daughter Jadwiga to take the throne. So after that treaty she became Queen of Poland in 1384. As soon as Jadwiga became a queen, the Polish barons began to seek a husband to her, and they saw fit for Prince Jagiełło of Lithuania. This marriage had a great importance for the future of the country. Because of the union that was formed between the two countries was a turning point for the history of Central and Eastern Europe due to changing the current political order. During that process the acreage of the Polish, Lithuanian and Ruthenian territories that combined with this manner had totally been reached to 800 thousand square kilometres. In our study, was prepared by using mainly foreign sources, through the first female leader of her country, in other words the 'king', was mentioned to the political and social life of Poland that became the most powerful state in the last quarter of the fourteenth century. In the final section of our paper, Queen Jadwiga's importance is referred through some American newspapers related to her who lived in fourteenth century as she was still mentioned after 600 years of her death.
Cappadocia Journal of History and Social Sciences, 2021
It is a known fact that ancient Greek and Roman civilizations were influenced by Ancient Egypt, M... more It is a known fact that ancient Greek and Roman civilizations were influenced by Ancient Egypt, Mesopotamia and Anatolian civilizations. However, it is obvious that this civilization was also under the influence of the cultures and civilizations of many eastern origin (Central Asia, Caucasus and Iran geographies) tribes (Scythian, Persian) that went to Europe on various occasions. In this case, medicine, pharmacology cultures and sciences, like all branches of sciences, were naturally affected by this interaction. The scientific developments in the age that we can call "Age of Philosophers" in Greece created a great

Cappadocia Journal of History and Social Sciences, 2021
Models of the zodiacal cloud's thermal emission and sporadic meteoroids suggest Jupiter-family co... more Models of the zodiacal cloud's thermal emission and sporadic meteoroids suggest Jupiter-family comets (JFCs) as the dominant source of interplanetary dust. However, comet sublimation is insufficient to sustain the quantity of dust presently in the inner solar system, suggesting that spontaneous disruptions of JFCs may supply the zodiacal cloud. We present a model for the dust produced in comet fragmentations and its evolution. Using results from dynamical simulations, the model follows individual comets drawn from a size distribution as they evolve and undergo recurrent splitting events. The resulting dust is followed with a kinetic model which accounts for the effects of collisional evolution, Poynting-Robertson drag, and radiation pressure. This allows to model the evolution of both the size distribution and radial profile of dust, and we demonstrate the importance of including collisions (both as a source and sink of dust) in zodiacal cloud models. With physically-motivated free parameters this model provides a good fit to zodiacal cloud observables, supporting comet fragmentation as the plausibly dominant dust source. The model implies that dust in the present zodiacal cloud likely originated primarily from disruptions of ∼ 50 km comets, since larger comets are ejected before losing all their mass. Thus much of the dust seen today was likely deposited as larger grains ∼ 0.1 Myr in the past. The model also finds the dust level to vary stochastically; e.g., every ∼ 50 Myr large (> 100 km) comets with long dynamical lifetimes inside Jupiter cause dust spikes with order of magnitude increases in zodiacal light brightness lasting ∼ 1 Myr. If exozodiacal dust is cometary in origin, our model suggests it should be similarly variable.
Cappadocia Journal of History and Social Sciences, 2021
The call to povertya critical study in the light of the intellectual heritage of Sheikh Muhammad ... more The call to povertya critical study in the light of the intellectual heritage of Sheikh Muhammad Al-Ghazali.

Ibn Sina ve Ibn Nefis basta olmak uzere, XII. ve XIII. yuzyillarda tip eserlerinin buyuk bir cogu... more Ibn Sina ve Ibn Nefis basta olmak uzere, XII. ve XIII. yuzyillarda tip eserlerinin buyuk bir cogunlugu Arapcadan Latinceye cevrilmis ve Tip alanindaki bilgiler, Bati’ya bu yolla aktarilmistir. Tip bilimi, Orta Cag Avrupa'sinda oldukca yavas bir gelisme gostermistir. Tip acisindan sadece astrolojiyle birlesme yolunda bir ilerleme olmustur. Bununla beraber XII. yuzyilda Islam Tip metinlerinin yavas yavas Bati dunyasina gelmeye baslamasiyla durum az da olsa degismeye baslamistir. Bu eserlerin ilk dikkate deger etkisi, Italya’da Bolonga universitesinde gorulmustur. Mondino de Luzzi, bu sehirde 1312 yilinda “ Anatomisa Mundini ” (Mondino’nun Anatomi Kitabi) adli eserini tamamlamistir. Bu eser, insan kadavrasi uzerinde calisma yapilirken yuksek sesle okunmak uzere yazilmistir. Bolonga Universitesi, bu donemde Avrupa’nin onde gelen hukuk okuludur. Ihtiyactan dolayi burada otopsi calismalari da yapilmistir. Ancak bu uygulamayi egitimin bir tamamlayicisi olarak Tip egitimine dâhil eden, ...

Ibn Sina ve Ibn Nefis basta olmak uzere, XII. ve XIII. yuzyillarda tip eserlerinin buyuk bir cogu... more Ibn Sina ve Ibn Nefis basta olmak uzere, XII. ve XIII. yuzyillarda tip eserlerinin buyuk bir cogunlugu Arapcadan Latinceye cevrilmis ve Tip alanindaki bilgiler, Bati’ya bu yolla aktarilmistir. Tip bilimi, Orta Cag Avrupa'sinda oldukca yavas bir gelisme gostermistir. Tip acisindan sadece astrolojiyle birlesme yolunda bir ilerleme olmustur. Bununla beraber XII. yuzyilda Islam Tip metinlerinin yavas yavas Bati dunyasina gelmeye baslamasiyla durum az da olsa degismeye baslamistir. Bu eserlerin ilk dikkate deger etkisi, Italya’da Bolonga universitesinde gorulmustur. Mondino de Luzzi, bu sehirde 1312 yilinda “ Anatomisa Mundini ” (Mondino’nun Anatomi Kitabi) adli eserini tamamlamistir. Bu eser, insan kadavrasi uzerinde calisma yapilirken yuksek sesle okunmak uzere yazilmistir. Bolonga Universitesi, bu donemde Avrupa’nin onde gelen hukuk okuludur. Ihtiyactan dolayi burada otopsi calismalari da yapilmistir. Ancak bu uygulamayi egitimin bir tamamlayicisi olarak Tip egitimine dâhil eden, ...
Şehirlerin oykusu esasinda insanligin oykusudur. Hele bu sehir Telafer ise Ortadogu’da sekillenen... more Şehirlerin oykusu esasinda insanligin oykusudur. Hele bu sehir Telafer ise Ortadogu’da sekillenen buyuk devletlerin de yukselme ve zayiflama oykulerinin ozeti gibidir. Bu makalede Telafer'in adi ve anlamlari, tarihi cografyasi, tarihsel gecmisi ki bunun icinde; Islam Oncesi, Araplar (Islam) Donemi, Arap Devletlerinin Turk Kolonizasyonu, Selcuklular ve Ardillari, sonraki surec (Ilhanlilar, Celâyirliler, Sutaylilar, Karakoyunlular, Timurlular, Akkoyunlular ve Safeviler Donemleri), Osmanlilar ve Idari Teskilatlanma gibi bolumler islenmektedir. Hem bolluk ve bereketin hem de kan ve gozyasinin diyari olan Mezopotamya veya diger adiyla el-Cezire onumuzdeki zaman zarfinda da boyle bir yazgini cografyasi olmaya adaydir. Sonraki surec “Irak Turkmenlerinin Mazlum Şehri Telafer (Şehrin Modern Tarihi ve Kulturune Bir Bakis)” adli baska bir makalede ele alinmistir.

History Studies International Journal of History, 2019
Öz: 4/10. yüzyılın ortalarına doğru İran ve Irak'ın büyük bir kısmını hâkimiyetleri altına alan B... more Öz: 4/10. yüzyılın ortalarına doğru İran ve Irak'ın büyük bir kısmını hâkimiyetleri altına alan Büveyhî Hanedanı, Hilafet topraklarındaki ayrılıkçı siyasi yapılanmaların önemli bir halkasını temsil eder. 4/10. asrın başında Hasan el-Utruş'un Deylem bölgesindeki 13 yıllık faaliyetleri sayesinde İslâm'ı kabul ettikleri anlaşılmakta ve Farsçanın Kuzey İran lehçesini kullandıkları kabul edilmektedir. Büveyhîlerin mensup oldukları Deylem insanı hakkındaki bazı kayıtlar, onların gözü pek, savaşçı, zorluklar karşısında metanetli, zayıf cüsseli, seyrek saçlı, bitişik kaşlı, aceleci, aldırmaz ve biraz pasaklı tabiatta kimseler olduklarına işaret eder. Ayrıca Taberistanlılar gibi giyinip, kısa mızraklar (zûbînât) ve renkli kalkanlar taşıdıkları, paralı asker olarak muhtelif orduların piyade birliklerinde hizmet ettikleri, kendi toplumları dışındakilerle evlenmedikleri, tuhaf evlilik adetlerinin bulunduğu belirtilir. Hatta cenazelerinin ardından uzun süreli yas tuttukları, taziye sırasında saçlarını başlarını açıp, ellerini yüzlerini dövüp, sakallarını cenaze sahibine sürdükleri, ataerkil bir toplum oldukları, çok eşliliğin bulunmadığı, ölen kocasının ardından evlenen kadına kötü bakılması gibi çeşitli toplumsal karakteristikleri de not edilmiştir.

Tarih İncelemeleri Dergisi, 2016
Tarih boyunca çok sayıda depreme ve istilaya sahne olan Tebriz şehri bütün bu olumsuz olaylara ra... more Tarih boyunca çok sayıda depreme ve istilaya sahne olan Tebriz şehri bütün bu olumsuz olaylara rağmen günümüze kadar gelmeyi başarabilmiş ender Türk şehirlerindendir. Ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmese bile kurulduğu ilk zamanlardan itibaren Türklerin yaşadığı bir şehir olma vasfını sürekli olarak korumuştur. Tebriz şehri, Antik Yunanlıların Atropaten; Antik İranlıların ise Adurbadegan dedikleri Azerbaycan topraklarının merkezidir. Erken Ortaçağların küçük, fakat dini ve askeri açıdan etkin bir şehri olan Tebriz kenti; Kafkaslar, Anadolu ve İran toprakları arasında önemli bir kavşakta yer almaktadır. Bu özelliğinden dolayı Tebriz şehri; Hazar, Bizans ve Sâsânî Devletleri arasında sürekli olarak çekişme konusu olmuştur. Askeri ve dini yapısının yanında ticaret şehri olan Tebriz, aynı zamanda Sâsânî Devletinin önemli bir kültür merkezidir. Tebriz şehri, Sâsânîlerin Bizans ve Kafkas kavimlerine yönelik olarak kullanmış olduğu önemli bir askeri üs durumundaydı. Azerbaycan toprakları tarih boyunca birçok milletin egemenliği altına girmesine rağmen bu ülkenin merkezi olan Tebriz şehri çok sayıda istila girişimine rağmen bir Türk şehri olma vasfını koruyabilmiştir.

Cappadocia Journal of History and Social Sciences, 2021
Roma imparatorluğunun düşüşü neticesinde bu devletin mirasçısı olarak Batı ve Doğu Roma olmak üze... more Roma imparatorluğunun düşüşü neticesinde bu devletin mirasçısı olarak Batı ve Doğu Roma olmak üzere iki devlet siyaset sahnesinde boy göstermeye başladı. Bu devletlerin ikincisi olan Bizans imparatorluğu, Kostantin'in çabaları sonucunda Hıristiyanlığı devletin resmi dini olarak kabul etti. Ancak Roma imparatorluğunun son dönemlerinde devlet ve toplum hayatının bütün alanlarında baş gösteren durgunluk ve gerileme tezahürleri hem Roma kaynaklı Batı hem de İstanbul kaynaklı Doğu kesiminde bütün hızıyla devam etti. Zira bu dönemde (Erken Bizans devri) siyasî, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatın her alanını etkisi altına alan dini teşkilatın temsilcisi Ortodoks Kilisesi bütün akli ve nakli ilimleri ve bu alanlarda çalışan ilim adamlarını da ağır baskısı altına aldı. Bu arada anılan bilimlerin başında yer alan tıp ve eczacılık alanlarında çalışan hekim ve Farmakologlar da, bu ağır denetim mekanizmasının baskılarından nasibini almış oldu. Dolayısıyla da Erken Bizans Farmakolojisi iyice incelendiğinde, bu alanda faaliyet gösteren tabiplerin, Antikçağ tıp ve eczacılık bilimlerinde şöhret kazanmış olan Hipokrates, Galenos ve Dioscorides gibi hekim ve Farmakologların bir nevi taklitçisi veya onlar tarafından ortaya konulan birikimlerin birer derleyicisi oldukları görülür. Burada Erken Bizans döneminde öne çıkan Antikçağ Farmakoloji mirasının temsilcileri veya taşıyıcıları olarak Oribasius, Diyarbakırlı Aetius, Aydınlı İskender ve Aeginalı Paulus'u zikretmek mümkündür. Bu çalışma, Erken Bizans dönemindeki Farmakoloji bilimi ve bu alanda çalışan Farmakologların bir nebzede olsa hayatları ve çalışmaları ile ilgili bilginin yanında, John Scarbocough'un, konu ile ilgili tespitlerini ele alarak bir değerlendirmeyi içermektedir.
Belleten
Deri, insanların çok eski devirlerden beri giyim-kuşam, yeme-içme ve barınma işlerinde kullanmış ... more Deri, insanların çok eski devirlerden beri giyim-kuşam, yeme-içme ve barınma işlerinde kullanmış oldukları eşyaların yapımında önemli bir ham madde olarak tanınmaktadır. Eski Mısırlılar evde yetiştirdikleri veya avlamak suretiyle elde ettikleri hayvanların derilerini ince yumuşak bir hale getirerek onlardan yastık, döşek vb. ev eşyaları ve çeşitli giysiler imal ediyorlardı. Aynı zamanda Mezopotamyalılar deri tabaklama işini büyük bir ustalıkla yapıyorlardı ve onlar derilerin temizlenmesi, parlatılması, daha sonra da boyanması ve onlardan türlü eşyaların yapılmasında özel yöntemler kullanıyorlardı. Ayrıca bu devirde her türlü çömlek, taş, dokuma ve derileri boyamak için çeşitli boyalar icat edilmişti.
Kent ve kentleşme, insanın gelişimini etkileyen en önemli etkenlerden biridir. Avrupa kentleri, O... more Kent ve kentleşme, insanın gelişimini etkileyen en önemli etkenlerden biridir. Avrupa kentleri, Ortaçağın ilk günlerinden itibaren büyük bir değişim geçirmiştir. Bu çalışmada ise XI XIV. yüzyıllar arasında kentleşmenin yayılması, kentlerde özgürlüklerin artması ve aynı zamanda
Ortaçağda Avrupa’da bağımsız kent uygarlıklarının gelişmesi hakkında bir değerlendirme yapmaya çalıştık.

Bizans imparatorluğunun olgunlaşma süreci oldukça uzun sürmüştür. Hatta bu devletin bilim
açısınd... more Bizans imparatorluğunun olgunlaşma süreci oldukça uzun sürmüştür. Hatta bu devletin bilim
açısından olgunluk dönemi ancak orta ve geç Bizans dönemlerine rastlamaktadır. Yani Bizans
imparatorluğu, uzun ömrünün aşağı yukarı beş yüz yılını toparlanma ve yükselmeyle geçirmiş ve
olgunlaşma dokuzuncu yüzyıldan sonra başlamıştır. Bu nedenle Bizans dönemi tababeti iyice
incelendiğinde, birçok yönden Roma İmparatorluğunun gerileme ve yıkılış dönemi tabebetini andırdığı
görülecektir. Bu dönemin tabipleri tarafından yazılan eserler, bilgi ve içerikleri bakımından, bir nevi
antikçağda yazılan eserlerin tekrarından ibarettir. Bilgi olarak da daha ziyade Hipokrates ve Galen’in
bilgilerinin çağın diliyle yeniden ifade edilmesi gibidir. Bu durumuyla da Bizans tababeti tıp tarihinde
önemli bir yere sahip olsa da fazlaca dikkat çeken veya ilgi uyandıran bir özelliğe sahip değildir. Bu
nedenle de Bizans’ın bu olumlu yönü, onu asla Ortaçağ İslam ya da Latin Batı tababeti kadar dünyayı
etkileyebilecek boyuta yükseltememiştir.
Anahtar Kelimeler: Bizans, Pantokrator manastırı, Xenon, Ana Komnina, Justinian vebası.
A GENERAL EVALUATION ABOUT CULTURE OF MEDICINE AND MEDICAL STUDIES
IN BYZANTIUM
Abstract
Development process of Byzantium Empire took a quite long time. Even the maturity process of
that empire in terms of science took place in the period of medieval and late Byzantium. In other words
Byzantium Empire spent approximately its five hundred years in recovery and rising process and the
maturity began after nineteenth century. Therefore when the medicine in early Byzantium is examined
in detail it can be seen that it resembles the medicinein the period of regression of Roman Empire. The
works written by the doctors of that period are the repetitions of the works of archaic age in terms of
the information they gave and their contents. Namely they are the restatemenets of the information
given by Hippocrates and Galen. In this regard, although early Byzantium medicinehas asignificant
place in the history of medicine it does gave attention-grabbing features. Nevertheless early Byzantium
medicine affected its period to some extent and was also affected by the developments seen in the field
of medicine. However the positive side of above-mentioned medicine did not affect the world as
medieval Islamic medicine or western medicine could do.
Key Words: Byzantium, Pantokrator Monastery, Xenon, Anna Komnene, Plague of Justinian

Özet Paris, Ortaçağın en önemli başkentlerinden biridir. Aslında bu kent, bir evrenkenttir. Yani ... more Özet Paris, Ortaçağın en önemli başkentlerinden biridir. Aslında bu kent, bir evrenkenttir. Yani Paris, bir üniversite kenti, eğitim merkezi, sanat ve mimari merkezi olarak da tanınmaktadır. Paris diğer kentlerden daha farklı olarak karşımıza çıkmaktadır. Burası Doğu kültürüyle Batı kültürünün kaynaştığı önemli bir kenttir. Çevresindeki kentler ise daha geleneksel bir yapıya sahiplerdir. Paris ise Geç ortaçağlardaki kent yapısını tam anlamıyla taşımaktadır. Yani Ortaçağdaki kent yapısını tanımlarken ilk olarak Paris akla gelmektedir. Chretien de Troyes'ın dile getirdiği gibi Fransa'yı Yunan ve Roma'nın ilk mirasçısı haline getirecek olan kültür burada bulunmaktadır. Paris, çok renkli bir kenttir. Fransa, belki de bu yapısıyla birlikte, en kalabalık nüfusa ve kiracı oranına sahipti. Genel olarak, Fransız uygarlığının XIII. yüzyıldaki parlak gelişiminde hiç kuşkusuz bunların büyük rolü olmuştur. Bu nedenle de, bu çalışmamızda Paris'i sosyo-ekonomik ve kültürel yönden tanıtmaya ve Geç Ortaçağlardaki görüntüsünü vermeye çalıştık. Abstract Paris is one of the most important capitals of the middle age. Actually, this city is universecity. Namely, Paris was remembered as a univercity, education center and art and architecture center. Paris appeared differently from the other cities. Here was an important city that East culture and West culture mixed with each other. In its environment, there were cities that have a traditional structure. It carries all the facilities of the city structure in the later middle ages. Namely, Paris is remembered firstly, while city structure is described. Like Chretien de Troyes described, Paris had the culture that made France as the first heritage of Roma and Greek. Paris is a colourful city. Perhaps, France had the most crowd population because of these facilities of Paris. Generally, undoubtedly, these facilities had a big role about the development of France civilization in the 13th century.
Books by Abdulhalik Bakır
Halife bin Hayyat, Tarihu Halife bin Hayyat (Halife bin Hayyat Tarihi), 2001
Halife bin Hayyat, Tarihu Halife bin Hayyat (Halife bin Hayyat Tarihi) Çev. Prof. Dr. Abdulhalik ... more Halife bin Hayyat, Tarihu Halife bin Hayyat (Halife bin Hayyat Tarihi) Çev. Prof. Dr. Abdulhalik BAKIR (Tam Metin Pdf)
Uploads
Papers by Abdulhalik Bakır
Ortaçağda Avrupa’da bağımsız kent uygarlıklarının gelişmesi hakkında bir değerlendirme yapmaya çalıştık.
açısından olgunluk dönemi ancak orta ve geç Bizans dönemlerine rastlamaktadır. Yani Bizans
imparatorluğu, uzun ömrünün aşağı yukarı beş yüz yılını toparlanma ve yükselmeyle geçirmiş ve
olgunlaşma dokuzuncu yüzyıldan sonra başlamıştır. Bu nedenle Bizans dönemi tababeti iyice
incelendiğinde, birçok yönden Roma İmparatorluğunun gerileme ve yıkılış dönemi tabebetini andırdığı
görülecektir. Bu dönemin tabipleri tarafından yazılan eserler, bilgi ve içerikleri bakımından, bir nevi
antikçağda yazılan eserlerin tekrarından ibarettir. Bilgi olarak da daha ziyade Hipokrates ve Galen’in
bilgilerinin çağın diliyle yeniden ifade edilmesi gibidir. Bu durumuyla da Bizans tababeti tıp tarihinde
önemli bir yere sahip olsa da fazlaca dikkat çeken veya ilgi uyandıran bir özelliğe sahip değildir. Bu
nedenle de Bizans’ın bu olumlu yönü, onu asla Ortaçağ İslam ya da Latin Batı tababeti kadar dünyayı
etkileyebilecek boyuta yükseltememiştir.
Anahtar Kelimeler: Bizans, Pantokrator manastırı, Xenon, Ana Komnina, Justinian vebası.
A GENERAL EVALUATION ABOUT CULTURE OF MEDICINE AND MEDICAL STUDIES
IN BYZANTIUM
Abstract
Development process of Byzantium Empire took a quite long time. Even the maturity process of
that empire in terms of science took place in the period of medieval and late Byzantium. In other words
Byzantium Empire spent approximately its five hundred years in recovery and rising process and the
maturity began after nineteenth century. Therefore when the medicine in early Byzantium is examined
in detail it can be seen that it resembles the medicinein the period of regression of Roman Empire. The
works written by the doctors of that period are the repetitions of the works of archaic age in terms of
the information they gave and their contents. Namely they are the restatemenets of the information
given by Hippocrates and Galen. In this regard, although early Byzantium medicinehas asignificant
place in the history of medicine it does gave attention-grabbing features. Nevertheless early Byzantium
medicine affected its period to some extent and was also affected by the developments seen in the field
of medicine. However the positive side of above-mentioned medicine did not affect the world as
medieval Islamic medicine or western medicine could do.
Key Words: Byzantium, Pantokrator Monastery, Xenon, Anna Komnene, Plague of Justinian
Books by Abdulhalik Bakır
Ortaçağda Avrupa’da bağımsız kent uygarlıklarının gelişmesi hakkında bir değerlendirme yapmaya çalıştık.
açısından olgunluk dönemi ancak orta ve geç Bizans dönemlerine rastlamaktadır. Yani Bizans
imparatorluğu, uzun ömrünün aşağı yukarı beş yüz yılını toparlanma ve yükselmeyle geçirmiş ve
olgunlaşma dokuzuncu yüzyıldan sonra başlamıştır. Bu nedenle Bizans dönemi tababeti iyice
incelendiğinde, birçok yönden Roma İmparatorluğunun gerileme ve yıkılış dönemi tabebetini andırdığı
görülecektir. Bu dönemin tabipleri tarafından yazılan eserler, bilgi ve içerikleri bakımından, bir nevi
antikçağda yazılan eserlerin tekrarından ibarettir. Bilgi olarak da daha ziyade Hipokrates ve Galen’in
bilgilerinin çağın diliyle yeniden ifade edilmesi gibidir. Bu durumuyla da Bizans tababeti tıp tarihinde
önemli bir yere sahip olsa da fazlaca dikkat çeken veya ilgi uyandıran bir özelliğe sahip değildir. Bu
nedenle de Bizans’ın bu olumlu yönü, onu asla Ortaçağ İslam ya da Latin Batı tababeti kadar dünyayı
etkileyebilecek boyuta yükseltememiştir.
Anahtar Kelimeler: Bizans, Pantokrator manastırı, Xenon, Ana Komnina, Justinian vebası.
A GENERAL EVALUATION ABOUT CULTURE OF MEDICINE AND MEDICAL STUDIES
IN BYZANTIUM
Abstract
Development process of Byzantium Empire took a quite long time. Even the maturity process of
that empire in terms of science took place in the period of medieval and late Byzantium. In other words
Byzantium Empire spent approximately its five hundred years in recovery and rising process and the
maturity began after nineteenth century. Therefore when the medicine in early Byzantium is examined
in detail it can be seen that it resembles the medicinein the period of regression of Roman Empire. The
works written by the doctors of that period are the repetitions of the works of archaic age in terms of
the information they gave and their contents. Namely they are the restatemenets of the information
given by Hippocrates and Galen. In this regard, although early Byzantium medicinehas asignificant
place in the history of medicine it does gave attention-grabbing features. Nevertheless early Byzantium
medicine affected its period to some extent and was also affected by the developments seen in the field
of medicine. However the positive side of above-mentioned medicine did not affect the world as
medieval Islamic medicine or western medicine could do.
Key Words: Byzantium, Pantokrator Monastery, Xenon, Anna Komnene, Plague of Justinian