Drafts by Muhammed Abdullah BALTA

Türk Tarihinin Görgü Tanıkları, 2022
Türk şehir ve mahallelerinde hayatlarını idame ettiren kişiler minareyi mimarî bir sanat eseri ol... more Türk şehir ve mahallelerinde hayatlarını idame ettiren kişiler minareyi mimarî bir sanat eseri olduğu kadar dinlerinin ayrılmaz bir kutsiyeti olarak da yorumlamışlardır. Özel hayatlarını ve iş hayatlarını bu dinî kutsiyetin gölgesinde şekillendirmişlerdir. Minareye karşı yüklenen bu dinî ve mimarî kisve, günümüze kadar varlığını koruyarak gelmiştir. Bu çalışmada, minareye karşı alışılagelen dinî (mücerret) ve mimarî (mücessem) yaklaşımın ötesine geçilebilmesi hedeflenerek, minarenin idarî ve toplumsal hayattaki üstlendiği farklı işlevsel kullanım alanları ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu minvalde, minarenin idarî ve toplumsal hayat içerisindeki siyasî, askerî, malî, politik, toplumsal-faydacı gibi birçok alandaki etkileri ortaya konulmuştur.
Türk topluluklarının, özellikle de Devlet-i Âliyye’nin, tarihteki esneklik ve pragmatizmi, hem kurulan devletlerin uzun ömürlülüğü açısından hem de idarî ve toplumsal birçok problemin çözümlenmesinde büyük bir kolaylık teşkil etmektedir. Türk topluluklarındaki bu esneklik ve pragmatizm, Türk-İslâm şehirlerinde var olan birtakım mimarî yapıların da mevcut işlerin ilerlemesinde bir aracı olarak kullanılmasına katkı sağlamıştır. Bu yönüyle Türk toplulukları diğer İslâm devletlerinden ayrı bir kisvede değerlendirilmiş, Türklerin minare üzerinden birtakım problemlere nasıl çözüm yolu aradıklarının altı çizilmiştir.
Bununla birlikte, çalışma içerisinde minare, sanat tarihçiliğinin sınırlı bakış açılarından kurtarılmaya çalışılmıştır.

Genç Akademisyenler Birliği Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Pierre Loti’nin Türkiye’ye yönelik tutum ve yönelimleri çoğu Türk Aydını tarafından romantik bir ... more Pierre Loti’nin Türkiye’ye yönelik tutum ve yönelimleri çoğu Türk Aydını tarafından romantik bir söylevden, hümanist bir dünya görüşünden ve hakperestliğe düşkün bir tavrın yansımalarından öteye taşınamamıştır. Baha Tevfik’in ifadesinde belirginleşen Türk aydınının ortak eğilimi, Pierre’i "yazdıkları kadar yaptıkları da şiirdir" telakkisi içerisine hapsetmiş, böylelikle Pierre’in realist boyutu gölgelenmiştir. Bu çalışmada, Pierre Loti’nin ahvâl-i ruhiyelerinden ziyade akl-ı selîm yanlarının, Descartes’e göre "doğruyu yanlıştan ayırma yetisi"nin, etüdü vazifesi üstlenilmiştir. Nitekim Loti’nin Türkiye’nin yaralarını sarmaya yönelik Düvel-i Muazzama’ya karşı giriştiği müdafaa hareketinin yalnızca "eski ve güzel olanı koruma duyarlılığı" ile açıklanamayacağı aşikârdır. Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Birinci Cihan Harbi ve Millî Mücadele yıllarında Pierre’in Türklere karşı sergilemiş olduğu savunucu söylevlerde, öz vatanının ve hemşehrilerinin çıkarlarını korumaya yönelik vatanperver bir bilincin de yansımalarını bulmak mümkündür. Çalışma içerisinde Pierre Loti’nin söylevlerindeki bu bilinç, Loti’nin 1911-1921 yılları arasındaki Türk-Fransız ilişkilerine dair gözlemleri üzerinden irdelenmiştir.
Academia.edu/Amel-î Ulûm-u Dinîye, 2020
İstanbul Leyli İdadisi muallimlerinden Hafız Nuri'nin bir eseri olan Amel-î Ulum-û Dinîyye'de, İs... more İstanbul Leyli İdadisi muallimlerinden Hafız Nuri'nin bir eseri olan Amel-î Ulum-û Dinîyye'de, İslamiyet'in Akâid-i yönleri açıklanmaktadır. Kitap içerisinde Akâid-i İslamiyye hakkında bilgiler yer almaktadır. Basım yılı Hicrî 1328, Miladî 1910 yıllarına tekamül etmektedir.
Uploads
Drafts by Muhammed Abdullah BALTA
Türk topluluklarının, özellikle de Devlet-i Âliyye’nin, tarihteki esneklik ve pragmatizmi, hem kurulan devletlerin uzun ömürlülüğü açısından hem de idarî ve toplumsal birçok problemin çözümlenmesinde büyük bir kolaylık teşkil etmektedir. Türk topluluklarındaki bu esneklik ve pragmatizm, Türk-İslâm şehirlerinde var olan birtakım mimarî yapıların da mevcut işlerin ilerlemesinde bir aracı olarak kullanılmasına katkı sağlamıştır. Bu yönüyle Türk toplulukları diğer İslâm devletlerinden ayrı bir kisvede değerlendirilmiş, Türklerin minare üzerinden birtakım problemlere nasıl çözüm yolu aradıklarının altı çizilmiştir.
Bununla birlikte, çalışma içerisinde minare, sanat tarihçiliğinin sınırlı bakış açılarından kurtarılmaya çalışılmıştır.
Türk topluluklarının, özellikle de Devlet-i Âliyye’nin, tarihteki esneklik ve pragmatizmi, hem kurulan devletlerin uzun ömürlülüğü açısından hem de idarî ve toplumsal birçok problemin çözümlenmesinde büyük bir kolaylık teşkil etmektedir. Türk topluluklarındaki bu esneklik ve pragmatizm, Türk-İslâm şehirlerinde var olan birtakım mimarî yapıların da mevcut işlerin ilerlemesinde bir aracı olarak kullanılmasına katkı sağlamıştır. Bu yönüyle Türk toplulukları diğer İslâm devletlerinden ayrı bir kisvede değerlendirilmiş, Türklerin minare üzerinden birtakım problemlere nasıl çözüm yolu aradıklarının altı çizilmiştir.
Bununla birlikte, çalışma içerisinde minare, sanat tarihçiliğinin sınırlı bakış açılarından kurtarılmaya çalışılmıştır.