Drafts by Gökmen Karademir
Osmanlı Devleti’nde en büyük idari birim eyalet olmakla birlikte, en önemli ve en gelişmiş alt id... more Osmanlı Devleti’nde en büyük idari birim eyalet olmakla birlikte, en önemli ve en gelişmiş alt idari birim ise sancak olmuştur. Taşra teşkilatında sancak temeline dayanan idari bölümlenme, eyalet birimine rağmen 19.yüzyıla kadar varlığını devam etmiştir. Böylelikle taşradaki merkezi otorite sancaklarla daha kalıcı olmuştur. Aynı zamanda sancaklar Osmanlı idari teşkilatının yanı sıra askeri ve mali yönden de devlete hizmet vermiştir. Böylece bölgede asayiş ve ekonomiyi de düzene koymayı başarmıştır.
Seminer Dersleri, 2017
Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşı sonucunda büyük bir darbe almış ve 30 Ekim 1918 senesinde Mondro... more Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşı sonucunda büyük bir darbe almış ve 30 Ekim 1918 senesinde Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayarak savaştan yenik çıktığını meşrulaştırmıştır. Ve bu antlaşmanın hemen ardından İtilaf devletlerinin İstanbul’u işgal etmesi Anadolu üzerine yürümeleri karşısında Mustafa Kemal’in Önderliğinde ulusal bir kurtuluş mücadelesine girilmiştir. Osmanlı Devlet’i varlığını İstanbul merkezli devam ettirirken yeni bir devlet ve sistem kuruluşu içinde çalışmalara başlanmıştı. Ve bu durumda Basın faaliyetleri de İstanbul ve Anadolu basını olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Bu çalışmada Milli Mücadele döneminde Bağımsızlık mücadelesinde yanlı basın yayın faaliyetlerini işlemeye çalışacağız.
Seminer Dersleri, 2017
Lale devri; Osmanlı sultanı üçüncü Ahmet Han (1703-1730) ve sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paş... more Lale devri; Osmanlı sultanı üçüncü Ahmet Han (1703-1730) ve sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa zamanında Osmanlı-Rus-Avusturya-Venedik harplerinden sonra imzalanan Prut ve Pasarofça antlaşması ardından başladı. Yıllarca süren harpler ve isyanlardan bıkan halk, antlaşmalardan sonra korku ve endişeden uzak bir hayat sürmeye başladı. İstanbul’da sünnet ve düğün merasimleri artarak, mevsimine göre kır, deniz seyahatleri ve helva sohbetleri tertiplendi. Edebî faaliyet hızlanıp gelişti. Padişah dâhil devlet adamları, lale mevsiminde Sadabad, Şerefabad, Kasr-ı Süreyya, Vezir bahçesi köşklerine, Tersane bahçesi, Çırağan bahçesi ve Beşiktaş yalılarına giderlerdi. Devlet adamları, ahali ve çiçek esnafı iki yüzden fazla lale çeşidi yetiştirdiği bir dönem olmasının sebeplerini inceleyeceğiz.
Seminer Dersleri, 2016
Köprülü Mehmet Paşa, son zamanlarında Padişah IV. Mehmet başarılı sadrazamın oğlu Fazıl Ahmet Pa... more Köprülü Mehmet Paşa, son zamanlarında Padişah IV. Mehmet başarılı sadrazamın oğlu Fazıl Ahmet Paşa’yı Edirne’ye çağırdı. Yirmi altı yaşındaki genç adam İstanbul’da kaymakamlık görevindeydi. Sultan IV. Mehmet sanki bir mirası devreder gibi devletin mühürlerini Fazıl Ahmet Paşa’ya verdi.
Osmanlı Devleti 1661 yılında çok değerli bir devlet adamı olan Köprülü Mehmed Paşa’nın vefatı ile büyük bir kayıp yaşadı. Köprülü Mehmed Paşa’nın ölmesi üzerine, 30 Ekim 1661’de oğlu Fazıl Ahmed Paşa sadrazam oldu.

Araştırma, 2017
Bu çalışmada, İslamiyet öncesi ve sonrası Türk Devletlerinde “şehzadelik ve lalalık kurumunun” ta... more Bu çalışmada, İslamiyet öncesi ve sonrası Türk Devletlerinde “şehzadelik ve lalalık kurumunun” tarihsel süreç içerisindeki değişimini, devamını, gelişimini ve devletlerin birbirlerine olan etkilerini Osmanlı Devletinin kuruluşundan itibaren kurumsallaşmasındaki önemini dönemlere ayırarak kronolojik bir şekilde incelenmek istenmiştir.
Osmanlı Devleti sadece askeri gücü ile değil, kurumları ve meydana getirdiği medeniyet ile tarih içerisinde ki yerini her zaman üstün tutmayı başarmıştır. 600 yıllık bir medeniyetin gelişimini anlamanın en iyi yolu bünyesinde gelişen kültür ve medeniyeti ayrıntılı bir şekilde öğrenmektir. Bu hususta öncelik olarak tez konusunda olduğu gibi “şehzadelik kurumunun hükümdarlık kurumunun bir alt türevi olarak işlevini ve kurumsal niteliğini ayrıca şehzadelerin ve hükümdarların yetişmesinde önemli rol oynayan lalalık kurumunun incelenmesi yapılmıştır.
Seminer, 2016
Türkler var olduklarından itibaren yayıldıkları coğrafyalarda birçok devlet kurmuşlardır.
Bu devl... more Türkler var olduklarından itibaren yayıldıkları coğrafyalarda birçok devlet kurmuşlardır.
Bu devletler içerisinde en önemlisi şüphesiz Büyük Selçuklu Devletidir. Selçuklular, XI ve
XII. Yüzyılları arasında günümüz Ortadoğu coğrafyasında meydana gelmiş daha öncesinde
Oğuzların Kınık boyunda yer alması ve devletin iç sorunları sonucunda göç etmesi Cend
coğrafyasında yeni bir yurt ve yeni dini kabul etmeleri sonucu yüz yıllı büyük bir devlet
olmak için tarihlerindeki önemli büyük bir adım atmışlardır. Ve bu bölgede bulunan
Sâmânîler, Karahanlılar ve Gazneliler ile mücadelelerini, mücadeleleri sonucunda Selçuklu
Devletinin kuruluşunu konu alacağız.
2017 Seminer , 2017
Öncelikli olarak Türkiye’nin penceresinden, Ortadoğu’yu gözlemlemek ve bu bölge üzerindeki dış de... more Öncelikli olarak Türkiye’nin penceresinden, Ortadoğu’yu gözlemlemek ve bu bölge üzerindeki dış devletlerin politikalarını paylaşımlarını ve neden önem verdiklerini. Türkiye ve iki bölge arasında ki siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerini 1960-1980 tarihlerinden itibaren günümüze kadar olan süreci daha yakından ve perspektif görmeye çalışarak var olan sorunları ve nedenleri iki bölge arasındaki sınırları ve coğrafyasına dair bilgiler içeren bu, makale ile ışık tutmaya çalıştık.
Seminer , 2014
Türkler tarihleri boyunca müzikle ilgilenmiş bir millet olarak Gerek İslamiyetten önce gerek isla... more Türkler tarihleri boyunca müzikle ilgilenmiş bir millet olarak Gerek İslamiyetten önce gerek islamiyeti kabullerinden sonra bile müzik, Türkler arasındaki canlılığını daima korumuştur. Müziği hayatlarının her döneminde ve her şekilde kullanmaya çalışmışlardır. Halk, müziği hükümdarlarını sefer dönüşlerinde karşılamak için hastalık vb. gibi sorunlarda tedavi aşamasında dahi kullanılmış ve günümüze kadar gelen bu aşamaları yerinde incelemek müzikle olan münasebetlerini yakından görmek daha iyi olacaktır.
Yakınçağ Tarihi, 2017
1789 yıllarında Fransa’da sınıflar arası çatışmadan dolayı bir mücadele başlamıştır. Yapılan görü... more 1789 yıllarında Fransa’da sınıflar arası çatışmadan dolayı bir mücadele başlamıştır. Yapılan görüşmeler olumlu neticeye varamayınca kanlı bir politika izlendi. Halk Paris’e kadar ayaklanma göstermiştir. Avrupa devletleri Fransa’nın bu iç karışıklığından yararlanmak istemiştir. Fransa ve dünya devletleri arasında “Koalisyon Savaşları” gerçekleşir. Yapılan savaşlar neticesinde Fransa son savaşı yani 6. Koalisyon Savaşı’nı da kaybedince Viyana Kongresinde Fransa’nın durumunu görüşmek için devletler bir araya gelmiştir. Kongrede çıkarlar gözetildiği için her ne karar çıkarsa çıksın kongrenin yeterli olmadığını sonrasında yaşanılan olaylar gözler önüne sermiştir.

Karakoyunluların Anadolu’ya gelişleri hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Bunlardan birincisi... more Karakoyunluların Anadolu’ya gelişleri hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Bunlardan birincisine göre Karakoyunlular, Argun Han zamanında (1284-1292) Akkoyunlular ile birlikte Türkistan'dan Azerbaycan'a gelmiş ve daha sonra Erzincan ve Sivas bölgelerinde yerleşmişlerdir. Akkoyunlular ise Diyarbakır tarafında yerleşmişlerdir. Bu görüş kabul edilmemistir. Ikinci görüse göre ise, yaklaşık 30.000 çadırdan meydana gelen Karakoyunlular, Cengiz Han'in hücumu üzerine Türe Bey adindaki reislerinin yönetimi altinda Türkistan'dan Maveraunnehir ve oradan da Iran yoluyla Doğu Anadolu'ya göç etmişlerdir. Bu rivayetin dogru oldugu kabul edilebilir. Çünkü Mogol devrinden önceki zamanlarda Karakoyunlulara ait hiç bir bilgiye sahip olmadigimiz gibi, bunlarin tam göçebe hayat tarzi yasamalari, bu hayat tarzını yasayan zümrelerdeki sert ve şiddetli davranışların onlarda da görülmesi bu söylentinin dogruluguna kuvvet kazandırmaktadır.
Seminer Dersleri, 2020
Tarih sahnesine Anadolu’da küçük bir beylik olarak çıkan ve daha sonra uç beyliği olan fakat etni... more Tarih sahnesine Anadolu’da küçük bir beylik olarak çıkan ve daha sonra uç beyliği olan fakat etnik kökeni ve kuruluş tarihi problemi yerli ve yabancı birçok bilim adamının dikkatini çekmiş imparatorluk Osmanlı hakkındaki yetersiz kaynaklar ve çelişkili ifadeler sebebiyle farklı yorumlara sebep olmuştur. Bu çalışmada meydana gelen bu çelişkiler üzerinde durulup Osmanlı hakkındaki kronikler incelenerek bir sonuca varılması amaçlanmıştır.

Seminer Dersleri, 2020
Osmanlı Devleti’nde başkent merkez sayılır, merkez dışında kalan yerlere ise; “taşra” denirdi. T... more Osmanlı Devleti’nde başkent merkez sayılır, merkez dışında kalan yerlere ise; “taşra” denirdi. Taşra; eyaletlere, eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalarda köylere ayrılarak yönetilirdi. Beylikten devlete geçiş süresinin ilk yıllarında taşraya kadı ile beyin gönderilmesi adalete ne kadar önem verildiğini göstermektedir. Osmanlı kazası ticari ve kültürel anlamda bulunduğu çevrenin merkezidir. Osmanlı Devleti, kendisinden önce kurulmuş Türk İslam devletlerinin idari teşkilatlanmasını kullanarak kendine özgü değişiklikler yaparak devam ettirmiş. Taşra teşkilatının da idaresini bu anlayışla hareket ederek oluşturmuş böylece kaza idaresi Osmanlı’ya has bir idari şekli olarak ortaya çıkmıştır. Kazaskerlik makamının kurulması temelleri atılan devletin taşıyıcı kolonlarından olmuştur. Kaza yönetimi merkeze bağlı idi. Sancağa bağlı bütün köyler idari ve askeri açıdan Kazasker tarafından kazai idaresi ise kadı tarafından görülmektedir. Kadı merkezden tayin edilirdi. Geniş yetkilerle donatılmış kadılar taşraya gönderilmiş, eğitimlerinden teftişlerine ve görevlerinde uymaları gereken kurallar da dâhil olmak üzere merkezi yönetim belirlemekteydi.
Seminer Dersleri, 2020
Osmanlı Devleti’nde şehzadelik kurumu, bilindiği üzere doğumla hatta anne karnında başlayıp çocuk... more Osmanlı Devleti’nde şehzadelik kurumu, bilindiği üzere doğumla hatta anne karnında başlayıp çocukluk ve gençlik yıllarında devam edip giden uzun bir süreçtir. Bu konuda, şehzadelerin doğumlarından başlayarak nasıl büyüdükleri, nasıl eğitim aldıkları, gelir durumlarını, tahta çıkma usulleri ve cüluslarının nasıl gerçekleştiği, doğumlarından ölümlerine kadar olan süreçleri aşağıda incelenmiştir.

Seminer Dersleri, 2020
XVI. yüzyıl, Osmanlı tarihçiliğinin gelişmeye başladığı bir zaman dilimi olarak kabul edilmektedi... more XVI. yüzyıl, Osmanlı tarihçiliğinin gelişmeye başladığı bir zaman dilimi olarak kabul edilmektedir. Bunun nedeni de dönemin tarihçileri kendilerini ifade biçimi olarak bu yolu seçmiş olmalarıydı. Bu dönemdeki müverrihler veya vakanüvisler eserlerini bizzat padişah emriyle ya da padişaha sunma arzusuyla yazmışlardır. Bu dönemin kronik yazarları, İdris-i Bidlisi, Kemal Paşazade, Şükri, Hadidi, Lütfi Paşa, Celalzade Mustafa Efendi, Hoca Sadettin Efendi, Gelibolulu Mustafa Ali, Selaniki Mustafa Efendi ve Peçevi’dir. XVI. yüzyılın meşhur kronik yazarlarının eserlerine de konu olmuş olan Anadolu’da birbirleriyle bağlantılı birçok isyan meydana gelmiş. Bahsi geçen isyanların en önemlileri arasında Şah Kulu, Celal, Süklün Koca ve Baba Zünnun, Kalender, Kara Yazıcı isyanları yer almaktadır. İsyanlar, Osmanlı iktidarını uzun bir süre meşgul etmiş, devlet için ciddi tehditler oluşturmuştur. Dönemin tarihçileri XVI. yüzyılda Anadolu’nun farklı coğrafyalarında meydana gelen bu isyanları kendi üsluplarıyla kaleme almaya çalışmış, günümüz tarihçileri de bu kaynakları günümüz Türkçesine çevirerek dönem hakkında ayrıntılı bilgiler elde etmeye çalışmışlardır. Bu çalışmada XVI. yüzyıl başlarından XVIII. yüzyıl sonlarına doğru meydana gelen celali isyanlarının ve bu isyanların konu edindiği kaynakları derleme olacaktır.
Books by Gökmen Karademir
Bahar Yayıncılık ltd. şti, 2020
Herkesin bildiği, 93 Harbi ya da Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus çarı II. Aleksandr dönem... more Herkesin bildiği, 93 Harbi ya da Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus çarı II. Aleksandr döneminde yapılmış olan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'na Kafkas Bölgesi'nin Şavşat Kazası'na bağlı Ahaldaba Nahiyesi'nde yaşamakta olan Molla Hüseyin, milis kuvvet toplayarak çatışmaya girmiş ve sonra başına gelenlerin anlatıldığı kısa bir hikaye.
Metin içerisindeki yazım hataları vs ile ilgilenilememiştir. Sebebi ise Pandemi sürecinde Artvin Yaşam Eğitim ve Kültür Derneği (AYEK-DER) tarafından düzenlenen "Şavşat Tepeköy Geleneksel Köy Hayatı Yaşanmış Hikayeler Yarışması" için yazılmıştır. Bu süreçte bir yandan da yüksek lisans tezimi yazmakta olmam sebebiyle üzerine çok fazla duramadım. Toplu bir kitap haline getirilmiş editör tarafından da dikkat edilmemesi ve geri dönüt yapılmaması sebebiyle bu şekilde kalmıştır.
Uploads
Drafts by Gökmen Karademir
Bu çalışmada Milli Mücadele döneminde Bağımsızlık mücadelesinde yanlı basın yayın faaliyetlerini işlemeye çalışacağız.
Osmanlı Devleti 1661 yılında çok değerli bir devlet adamı olan Köprülü Mehmed Paşa’nın vefatı ile büyük bir kayıp yaşadı. Köprülü Mehmed Paşa’nın ölmesi üzerine, 30 Ekim 1661’de oğlu Fazıl Ahmed Paşa sadrazam oldu.
Osmanlı Devleti sadece askeri gücü ile değil, kurumları ve meydana getirdiği medeniyet ile tarih içerisinde ki yerini her zaman üstün tutmayı başarmıştır. 600 yıllık bir medeniyetin gelişimini anlamanın en iyi yolu bünyesinde gelişen kültür ve medeniyeti ayrıntılı bir şekilde öğrenmektir. Bu hususta öncelik olarak tez konusunda olduğu gibi “şehzadelik kurumunun hükümdarlık kurumunun bir alt türevi olarak işlevini ve kurumsal niteliğini ayrıca şehzadelerin ve hükümdarların yetişmesinde önemli rol oynayan lalalık kurumunun incelenmesi yapılmıştır.
Bu devletler içerisinde en önemlisi şüphesiz Büyük Selçuklu Devletidir. Selçuklular, XI ve
XII. Yüzyılları arasında günümüz Ortadoğu coğrafyasında meydana gelmiş daha öncesinde
Oğuzların Kınık boyunda yer alması ve devletin iç sorunları sonucunda göç etmesi Cend
coğrafyasında yeni bir yurt ve yeni dini kabul etmeleri sonucu yüz yıllı büyük bir devlet
olmak için tarihlerindeki önemli büyük bir adım atmışlardır. Ve bu bölgede bulunan
Sâmânîler, Karahanlılar ve Gazneliler ile mücadelelerini, mücadeleleri sonucunda Selçuklu
Devletinin kuruluşunu konu alacağız.
Books by Gökmen Karademir
Metin içerisindeki yazım hataları vs ile ilgilenilememiştir. Sebebi ise Pandemi sürecinde Artvin Yaşam Eğitim ve Kültür Derneği (AYEK-DER) tarafından düzenlenen "Şavşat Tepeköy Geleneksel Köy Hayatı Yaşanmış Hikayeler Yarışması" için yazılmıştır. Bu süreçte bir yandan da yüksek lisans tezimi yazmakta olmam sebebiyle üzerine çok fazla duramadım. Toplu bir kitap haline getirilmiş editör tarafından da dikkat edilmemesi ve geri dönüt yapılmaması sebebiyle bu şekilde kalmıştır.
Bu çalışmada Milli Mücadele döneminde Bağımsızlık mücadelesinde yanlı basın yayın faaliyetlerini işlemeye çalışacağız.
Osmanlı Devleti 1661 yılında çok değerli bir devlet adamı olan Köprülü Mehmed Paşa’nın vefatı ile büyük bir kayıp yaşadı. Köprülü Mehmed Paşa’nın ölmesi üzerine, 30 Ekim 1661’de oğlu Fazıl Ahmed Paşa sadrazam oldu.
Osmanlı Devleti sadece askeri gücü ile değil, kurumları ve meydana getirdiği medeniyet ile tarih içerisinde ki yerini her zaman üstün tutmayı başarmıştır. 600 yıllık bir medeniyetin gelişimini anlamanın en iyi yolu bünyesinde gelişen kültür ve medeniyeti ayrıntılı bir şekilde öğrenmektir. Bu hususta öncelik olarak tez konusunda olduğu gibi “şehzadelik kurumunun hükümdarlık kurumunun bir alt türevi olarak işlevini ve kurumsal niteliğini ayrıca şehzadelerin ve hükümdarların yetişmesinde önemli rol oynayan lalalık kurumunun incelenmesi yapılmıştır.
Bu devletler içerisinde en önemlisi şüphesiz Büyük Selçuklu Devletidir. Selçuklular, XI ve
XII. Yüzyılları arasında günümüz Ortadoğu coğrafyasında meydana gelmiş daha öncesinde
Oğuzların Kınık boyunda yer alması ve devletin iç sorunları sonucunda göç etmesi Cend
coğrafyasında yeni bir yurt ve yeni dini kabul etmeleri sonucu yüz yıllı büyük bir devlet
olmak için tarihlerindeki önemli büyük bir adım atmışlardır. Ve bu bölgede bulunan
Sâmânîler, Karahanlılar ve Gazneliler ile mücadelelerini, mücadeleleri sonucunda Selçuklu
Devletinin kuruluşunu konu alacağız.
Metin içerisindeki yazım hataları vs ile ilgilenilememiştir. Sebebi ise Pandemi sürecinde Artvin Yaşam Eğitim ve Kültür Derneği (AYEK-DER) tarafından düzenlenen "Şavşat Tepeköy Geleneksel Köy Hayatı Yaşanmış Hikayeler Yarışması" için yazılmıştır. Bu süreçte bir yandan da yüksek lisans tezimi yazmakta olmam sebebiyle üzerine çok fazla duramadım. Toplu bir kitap haline getirilmiş editör tarafından da dikkat edilmemesi ve geri dönüt yapılmaması sebebiyle bu şekilde kalmıştır.