Papers by sabri mengirkaon

Doğal afetler, dünya tarihine ve toplumların kaderine tesir eden olayların başında gelmektedir. T... more Doğal afetler, dünya tarihine ve toplumların kaderine tesir eden olayların başında gelmektedir. Tarihçiler tarafından uzun zamandan beri göz ardı edilen bu olgu, günümüzde üzerinde önemle durulan meselelerden birisi haline gelmiştir. Bu doğal afetlerden birisi olan kıtlıklar, toplumların hayatlarını derinden etkilemiştir. 19. yüzyılda Osmanlı coğrafyasında pek çok kıtlık meydana gelmiştir. Diyarbakır' da meydana gelen kıtlıklar etki ve sonuçları bakımından bu kıtlıklar içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. 19. yüzyıl aynı zamanda, sosyal devlet anlayışının Osmanlı' da geliştiği bir dönemdir. Bu açıdan bakıldığında, Osmanlı Devleti'nin sosyal devlet telakkisini ve gelişimini 19. yüzyıl Diyarbakır kıtlıkları üzerinden incelemek mümkündür. Bu çalışmada, 19. Yüzyıl Osmanlısında henüz emekleme evresinde olan sosyal devlet anlayışı ve bu anlayışa bağlı olarak devletin kıtlık afetleri üzerinden kriz yönetme yöntemleri ele alınmıştır.

Located in the Middle East, Syria is an Arab state, whose history goes back to ancient times. One... more Located in the Middle East, Syria is an Arab state, whose history goes back to ancient times. One of the oldest civilizations, Egypt is located between the Anatolian and Mesopotamian civilizations. Syria remained under the rule of the Ottoman Empire for almost 400 years. However, after the WWI, the country went under the French mandate. Syria won its independence in 1946. The country faced several military coups between 1949 to 1970, sometimes one military coup within another one. Some of the coups lasted only one week. In 1970 Hafez al-Assad, who was a member of the Ba’ath Party, took over and started a stable dictatorial era. During the 28 March 1962 coup, one of those undermining the already weak democracy in Syria, the Damascus radio made propaganda all day long praising the coup. In this study, we examine sections of the broadcasts on the Damascus radio, which had become the propaganda means of the 28 March 1962 coup, followed closely by the Turkish Foreign Affairs. In the broa...

Doğal afetler, dünya tarihine ve
toplumların kaderine tesir eden olayların başında
gelmektedir. T... more Doğal afetler, dünya tarihine ve
toplumların kaderine tesir eden olayların başında
gelmektedir. Tarihçiler tarafından uzun zamandan
beri göz ardı edilen bu olgu, günümüzde üzerinde
önemle durulan meselelerden birisi haline
gelmiştir. Bu doğal afetlerden birisi olan kıtlıklar,
toplumların hayatlarını derinden etkilemiştir. 19.
yüzyılda Osmanlı coğrafyasında pek çok kıtlık
meydana gelmiştir. Diyarbakır’da meydana gelen
kıtlıklar etki ve sonuçları bakımından bu kıtlıklar
içerisinde önemli bir yer tutmaktadır.
19. yüzyıl aynı zamanda, sosyal devlet anlayışının
Osmanlı’da geliştiği bir dönemdir. Bu açıdan
bakıldığında, Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet
telakkisini ve gelişimini 19. yüzyıl Diyarbakır
kıtlıkları üzerinden incelemek mümkündür.
Bu çalışmada, 19. Yüzyıl Osmanlısında henüz
emekleme evresinde olan sosyal devlet anlayışı
ve bu anlayışa bağlı olarak devletin kıtlık afetleri
üzerinden kriz yönetme yöntemleri ele alınmıştır.

Located in the Middle East, Syria is an Arab state, whose history goes back to ancient times. One... more Located in the Middle East, Syria is an Arab state, whose history goes back to ancient times. One of the oldest civilizations, Egypt is located between the Anatolian and Mesopotamian civilizations. Syria remained under the rule of the Ottoman Empire for almost 400 years. However, after the WWI, the country went under the French mandate. Syria won its independence in 1946. The country faced several military coups between 1949 to 1970, sometimes one military coup within another one. Some of the coups lasted only one week. In 1970 Hafez al-Assad, who was a member of the Ba'ath Party, took over and started a stable dictatorial era. During the 28 March 1962 coup, one of those undermining the already weak democracy in Syria, the Damascus radio made propaganda all day long praising the coup. In this study, we examine sections of the broadcasts on the Damascus radio, which had become the propaganda means of the 28 March 1962 coup, followed closely by the Turkish Foreign Affairs. In the broadcasts, the coup was praised on the whole, and the reasons for the coup as stated by the military were tried to be dictated upon the public. Moreover, the overthrown government was blamed for treason and serving imperialism. By doing so, they tried to discredit the old regime and emphasized that they were the rescuers and the ally of the public. With statements and propaganda far from being credible, they threatened those who did not obey the curfew and said anyone taking part in demonstrations would be severely punished. In this way, they tried to suppress and intimidate the general public. Thus the so-called populist coup was actually made against the public for the claimed "public welfare".
Books by sabri mengirkaon

DİYARBEKİR VİLAYET GAZETESİ’NE GÖRE ERGANİ VE ÇEVRESİ, 2023
Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyılın sonlarından itibaren önem kazanan devletin modernleştirilmesi dü... more Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyılın sonlarından itibaren önem kazanan devletin modernleştirilmesi düşüncesi ve devam eden süreçteki yenileşme hamlesinin topluma takdim edilmesi, kanun ve nizamnamelerin genel çerçevelerinin memurlarca takip edilebilmesinin yanında hem ülke dışından hem de ülke içinden haberlerin yaygınlaştırılması için resmî bir gazetenin bastırılması ihtiyacı hasıl olmuştur. Ayrıca 1828’de Mısır’da çıkarılmaya başlanan Vakayi-i Mısriyye’den de ilhamla 1831’de İstanbul’da Takvim-i Vekayi adında resmî bir gazetenin çıkarılmasına başlanmıştır.
Osmanlı taşrasında gazetelerin çıkarılması ise daha geç bir dönemde 1864 Vilayet Nizamnamesi’nden sonra mümkün olabilmiştir. Nizamnamenin yedinci maddesi her vilayette bir matbaanın kurulmasını, buradaki işleri yürütmesi için de mektupçuluk kurumunun ihdasını mümkün kılmıştır. Bu nizamname ile oluşturulan hukuki altyapı ve Kurt İsmail Paşa’nın çabaları sonucunda Diyarbekir Vilayet Matbaası 1869 yılından itibaren faaliyetlerine başlamıştır. Matbaanın faaliyete geçmesinden çok kısa bir süre sonra 1869 yılının ağustos ayında Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nin de ilk sayısı
yayınlanmıştır. Bazı dönemlerde sekteye uğramakla beraber sivil kişilere satıldığı 1931 yılına kadar yayın hayatına devam etmiş, bu yönüyle Anadolu’daki en uzun soluklu gazetelerden birisi olmuştur. Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nde merkezden gelen resmî yazılar dışında farklı başlıklar altında birçok konu ele alınmıştır. Bu başlıklardan birisi de Diyarbekir ve mülhakatındaki yerler ile ilgili haberlerin verildiği “vaka-yı vilayet” kısımlarıdır. Bu kısımda vilayet genelinde meydana gelen çeşitli meselelerin yanında imar faaliyetleri, afet ve doğa olayları, güvenlik meseleleri gibi konularda pek çok haber yayınlanmıştır. Bu çalışmada Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nde özellikle vaka-yı vilayet başlığı altında çıkan haberlerden hareketle 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Ergani ve çevresinin durumuna odaklanılmıştır. Bu amaca matuf olarak gazetenin elde bulunan yaklaşık beş yüz yetmiş sayısı incelenmiş, konumuz ile ilgili olan haberler tasniflenerek bir bağlam içerisinde açıklanmaya çalışılmıştır./In the Ottoman State, the idea of modernization of the state, which gained importance since the end of the 18th century, and the need for an official newspaper to be published for the dissemination of news both from abroad and within the country, as well as explaining the modernization move in the ongoing process to the public, following the general framework of the laws and regulations by the civil servants. Moreover, with the inspiration of Vaka-i Mısriyye, which was started to be published in Egypt in 1828, an official newspaper called Takvim-i Vekayi was started to be published in Istanbul in 1831. The publication of
newspapers in the Ottoman provinces became possible at a later
period, after the 1864 Provincial Regulations. The seventh article of the regulation made it possible to establish a printing house in each province and the establishment of letter writing institution, named mektupçu, to carry out the works there. As a result of the legal insfrastructure created by this regulation and the efforts of Kurt Ismail Pasha, Diyarbekir Provincial Printing House started its works in 1869. Shortly after the printing house became operational, the first issue of Diyarbekir Provincial Newspaper was published in August 1869. Although it could not be published in some periods, it continued its publication life until 1931, when it was sold to civilians, and this respect, it was one of the longest-running newspapers in Anatolia. In Diyarbekir Provincial Newspaper, many
issues were discussed under different headings, apart from the official articles from the capital. One of these titles is the events of province sections where news about Diyarbekir and the places in its annex are given. In this section, in addition to various issues occurring throughout the province, many news were published on issues such as zoning activities, disasters and natural events, security issues. This study focuses on the situation of Ergani and its annex at the end of the 19th century and the beginning of the 20th century, based on the news that appeared in Diyarbekir Vilayet Newspaper, especially under the title of events of province. For the purpose, approximately five hundred and seventy issues of the newspaper were examined, and the news related to Ergani and its neighbourhood were classified and tried to be explained in a context.

19. YÜZYILIN SONLARINDA SİVEREK’TE KOLERA SALGINI VE ALINAN TEDBİRLER, 2022
Siverek, antik çağlardan itibaren önemli bir merkez olmakla beraber 19. yüzyılın ikinci yarısına ... more Siverek, antik çağlardan itibaren önemli bir merkez olmakla beraber 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar fizikî alan ve demografik özellikleri bakımından statik bir görüntü arz etmekteydi. Siverek’in bu döneme kadar en önemli özelliği Halep-Diyarbekir-Erzurum yolunu takip eden ticari güzergâh üzerinde bulunmasıydı. Ancak 1820’lerden itibaren güneydeki urban aşiretlerinin çöl güzergâhı üzerinden cereyan eden Halep-Bağdat ticaretini sekteye uğratmaları ve kervanların bir daha bulunamamak üzere kaybolmaları bu güzergâhtaki ticaretin de kuzeydeki Birecik-Siverek-Diyarbekir-Musul yolunu takip eden ve Bağdat’a devam eden “Sultan Târiki” adı verilen güzergâha kaymasına neden oldu. Diğer taraftan 1850’lerden itibaren buharlı gemilerin daha fazla kullanılmasıyla İskenderun Limanı’nın Avrupa ve Asya arasındaki en önemli ticari limanlardan birisi olması Siverek’in ticari yol olarak önemini daha da artırdı. Böylece Siverek, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Suriye, Anadolu ve Irak bölgeleri arasındaki ticari faaliyetlerin en önemli kavşak noktalarından birisi haline geldi. Bu ticari hareketlilik kısa sürede Siverek’te çok canlı bir sosyal ve ekonomik hayatı da beraberinde getirdi.
Öte yandan çok uzak coğrafyalar arasında cereyan eden ticaret yollarının üzerinde konumlanmak kentte refahı artırırken bazı olumsuzlukları da beraberinde getiriyordu. Bu olumsuzluklardan en önemlisi ise bu yollar boyunca sık sık meydana gelen salgın hastalıklardı. Ticari öneminin artmasıyla beraber Siverek’te özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında çok sayıda salgın hastalık meydana geldi. Bu hastalıkların başında kolera gelmektedir. İlk defa 1822 yılında ticaret yolları vasıtasıyla Osmanlı Devleti topraklarına ulaşan kolera mikrobu 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Anadolu’daki varlığını korudu. Hastalığın yayılmasında ticari güzergâhların önemini iyi kavramış olan Osmanlı Devleti, ticari canlılığı korumak ve hastalığın Anadolu içlerine yayılmasını engellemek noktasında Siverek ve diğer ticari güzergâh üzerinde bulunan kentlerde daha sıkı önlemler almaktaydı. Bu önlemler daha ziyade hastalığın Anadolu içlerine nihayetinde de imparatorluğun başkentine sirayetini engellemeye dönük olarak icra edilen karantinalar kurulması ve kordon uygulamalarıdır. Bu açıdan Siverek, devlet tarafından Anadolu’ya açılan kapı önünde bir merkez olarak kabul edilmiş ve en fazla önlem alınan yerlerden birisi olmuştur.
Bu çalışmada 19. yüzyılın ikinci yarısında Siverek’te meydana gelen kolera salgınlarının ortaya çıkışları ve etkileri başta Osmanlı Arşivi vesikaları olmak üzere yerel kaynaklar, yabancı devlet raporları, seyahatnameler ve ilgili literatür ışığında ortaya konulacaktır. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin tasavvurunda bulaşıcı hastalıklar açısından Siverek’in önemi ve çözüm pratikleri incelenecektir.

19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA DİYARBEKİR’DE VEBA-İ BAKARÎ, 2018
Osmanlı Devleti çok geniş coğrafyalarda hüküm sürmüş, ekonomisi
tarım, hayvancılık ve daha ziyade... more Osmanlı Devleti çok geniş coğrafyalarda hüküm sürmüş, ekonomisi
tarım, hayvancılık ve daha ziyade bu ürünlerin ticaretine dayanan bir devlettir.
Buna rağmen Osmanlı Devleti yakınçağlarda Avrupa’da meydana çıkan
birtakım tarımsal teknik ve teknolojik gelişmeleri, ekonomisinin bel kemiğini
oluşturan tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde tatbik edememiştir.
Özellikle 19. yüzyılda meydana gelen hayvan hastalıkları bütün Osmanlı
Coğrafyası’nda olduğu gibi Diyarbekir’de de hayvancılığı olumsuz
etkilemiştir. Özellikle bu dönemde görülen veba-i bakarî hastalığı Diyarbekir’de
binlerle ifade edilen miktarlarda sığırların ölümüne sebep olmuş
ve bu durum hem 19. yüzyılda Diyarbekir’de yapılan hayvancılığa hem de
Osmanlı Devleti’nin ekonomisine sert bir darbe vurmuştur.
Bu çalışmada 19. yüzyılın son çeyreğinde Diyarbekir’de meydana
gelen veba-i bakarî hastalığı incelenecektir. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin
içerisinde bulunmuş olduğu ekonomik koşullar kısaca incelenecek,
hayvancılığın Osmanlı Devleti ve Osmanlı’nın kent ekonomisi üzerindeki
önemine değinilecektir.
Çalışmada üzerinde durulan diğer bir sorunsal da; Osmanlı Devleti’nin
hem merkezi idare hem de yerel idare bağlamında veba-i bakarî karşısında
ortaya koymuş olduğu afetle mücadele metotları ve bu metotların
sonuçlarıdır. Bu minvalde veba-i bakarî hastalığı ile yakından ilişkili olan
Osmanlı Devleti’nde veterinerlik mesleğine değinilecek ve Avrupa’da bu
mesleğin inkişafı ile Osmanlı Devleti’ndeki durumu incelenecektir. Bunun
yanında Osmanlı Devleti’nin veba-i bakarî ile ilgili aldığı önlemler ve bunların
sonuçları incelenecektir.
*** *** *** ***
The Ottoman state, which covered a very wide area, was a state
whose economy was based on agriculture, animal husbandry and to an even
greater extent on the trade of agricultural and animal products. Although
these activities were the mainstay of its economy, the Ottoman state did not
succeed in applying to them the wide range of technical and technological
developments that had taken place in Europe.
Especially the animal diseases that in the 19. century appeared in Diyarbekir,
just as they did in the entire Ottoman state, had a negative effect
on animal husbandry. In particular the rinderpest disease, which occurred in
this period, caused the death of thousands of cattle and dealt a harsh blow
both to animal husbandry in Diyarbekir and to the economy of the Ottoman
state.
In this article we will study the rinderpest disease that occurred in
Diyarbekir in the last quarter of the 19th century. Investigating the economic
conditions of the Ottoman state, we will cast a quick look on the importance
of animal husbandry for the Ottoman state and the Ottoman urban economy.
After establishing the chronology of the rinderpest disease, we will focus on
the effect that it had on the animals. Then we will make a few rough estimates
about the spread of the disease to the Ottoman state and to Diyarbekir.
In our article we will attempt to delineate another issue as well: the
methods of fighting catastrophes that the Ottoman state applied against rinderpest
in the context of both central administration and local administration
and the results of these methods. Here we will focus on the veterinary profession
in the Ottoman state, which closely concerned itself with rinderpest,
and we will investigate the condition of this profession in the Ottoman state
together with its establishment in Europe. Besides, we will attempt to study
all measures that the Ottoman state had taken concerning rinderpest and the
effectivity of these measures.
Conference Presentations by sabri mengirkaon

Geçmişten Günümüze Uluslararası Ergani Sempozyumu Özet Kitapçığı, 2023
Canaanean blades can be defined as flint blades with double distinctive, parallel edges, trapezoi... more Canaanean blades can be defined as flint blades with double distinctive, parallel edges, trapezoidal section, length-width-thickness ratios of certain standards. In this article, the Canaanean blades that were found in the Early Bronze Age levels of Çayönü Tepesi in the 2020-2022 seasons will be examined in terms of technology and typology. Their production stages and usage areas were also discussed. It is known from many settlements in the Near East that there are different techniques for the production strategies of Canaanean Blades. It is thought that the artifacts produced either by pressure or indirect percussion technique, in which copper tools were used for knapping were also exist at Çayönü Tepesi. Canaanean blades are generally considered as 'Sickle Element' and 'Threshing sled stone' in Near Eastern archaeology. The data obtained from the Çayönü Tepesi excavations confirm this viewpoint or not will be tried to be examined. We also compare the similarities and differences of the Early Bronze Age Canaanean blades of Çayönü Tepesi, located in the Ergani district of Diyarbakır, with the finds from the contemporary settlements in Northern Mesopotamia.

Uluslararası Siverek Sempozyumu Özet Kitapçığı, 2022
Mezopotamya tarihinde ilk olarak MÖ. III. binyılın ortalarından itibaren Kuzey Mezopotamya'da var... more Mezopotamya tarihinde ilk olarak MÖ. III. binyılın ortalarından itibaren Kuzey Mezopotamya'da varlık göstermeye başlayan Hurriler, tarihsel süreç içerisinde oldukça geniş bir alana yayılmışlardır. Eski Babil hükümdarı Hammurabi zamanında (MÖ. 1810-1750), Kuzey Suriye ve Kuzey Mezopotamya'da birçok yerel krallık kurdukları görülen Hurriler, MÖ. II. binyılın ortalarına gelindiğinde, Ari kökenli Mitannilerle birlik kurarak, sınırları Zağroslardan Amanoslara ve hatta Kizzuwatna/Çukurova bölgesine kadar uzanan Eski Ön Asya'nın en güçlü merkezi devletlerinden birini kurmayı başarmışlardır. Hurrilerin, stratejik konuma ve zengin kaynaklara sahip, aynı zamanda ticaret yollarının kesiştiği bir bölge olan Kuzey Suriye topraklarını hâkimiyet altına alması ve yanı sıra Anadolu'nun kuzeyine doğru yayılma çabaları, onları söz konusu bölgelerde nüfuz ve toprak elde etmek için yoğun mesai harcayan Hitit krallarıyla karşı karşıya getirmiştir. Hurri-Hitit mücadelesi, Hitit devletinin kuruluş yıllarından itibaren başlamış ve giderek yoğunlaşmıştır. Hitit kralları, Hurri yayılımını durdurmak ve Hitit devletinin nüfuzunu arttırmak için bazen söz konusu bölge üzerine askeri seferler düzenlemiş bazen de antlaşmalar yoluyla bölgedeki yerel krallıklarla ittifak kurma politikası izlemişlerdir. Söz konusu müttefiklik antlaşmalarından biri, bugünkü Siverek ile özdeşleştirilen ve Hitit, Mitanni ve Kizzuwatna arasındaki stratejik bir bölgenin adı olan İšmirika ülkesinin, aşiret reisleri ile yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı, Hurrilerin Kuzey Suriye'ye yayılma ve Mitannilerle birlikte Hurri-Mitanni devletini kurma sürecine ışık tutmak, Hitit kralı I. Arnuwanda dönemine kadar yaşanan Hurri-Hitit mücadelesine ana hatlarıyla değinmek ve I. Arnuwanda ile İšmirikalı aşiret liderleri arasında yapılan antlaşma üzerinden Siverek bölgesinin dönemin güçleri açısından önemini belirtmektir.
Thesis Chapters by sabri mengirkaon

19. YÜZYILDA DİYARBEKİR’DE KITLIK/FAMINE IN DIYARBEKIR IN THE 19th CENTURY, 2021
Kıtlıklar, insanların geçmişten bu yana en fazla etkilendikleri afetlerin başında gelmektedir. Or... more Kıtlıklar, insanların geçmişten bu yana en fazla etkilendikleri afetlerin başında gelmektedir. Ortaya çıkmaları ve sonuçları itibariyle etki alanları büyük olan bu afetler toplumların sosyo-ekonomik yapılarını her açıdan etkilemiştir. Bu çalışmada 19. yüzyılda Diyarbekir’de meydana gelen kıtlıklar sebepleri ve sonuçları bağlamında incelenmiştir. Ayrıca konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bu dönemde Diyarbekir’de başta tarım olmak üzere toplumsal refahın kaynakları ile ulaşım ve haberleşme imkânları da değerlendirilmiştir. Çalışmada ele alınan diğer konular kıtlıkların 19. yüzyıl Diyarbekir’inde sosyal yapıya ne şekilde etki ettiği ve devletin kıtlıklarla mücadele stratejileridir.
Kıtlıklar, ortaya çıkışları itibariyle birçok olumsuzluğun müşterek sonuçlarıdır. Dolayısıyla bu çalışmada 19. yüzyıl Diyarbekir’inde meydana gelen kıtlıklar, başta asayişsizlik olmak üzere dönemin yerel meseleleri ile beraber ele alınmıştır. Bu nedenle Osmanlı arşiv belgeleri, konsolosluk raporları, Diyarbekir Vilayet Gazetesi gibi yerel kaynaklar analiz edilmiştir. Ayrıca Diyarbekir’e gelen seyyahların ve dönemin bazı müelliflerinin yazdıkları kitaplar da bu çalışmanın ana kaynaklarındandır.
Bu çalışmanın sonuçlarına göre 19. yüzyılda Diyarbekir’de ulaşım ve taşıma imkânlarının yetersizliği tüketim maddelerinin teminini tamamen yerele bağımlı hale getirmiştir. Bu dönemde Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Diyarbekir’de de iaşe büyük oranda buğdaya bağlı olduğundan, tarımsal üretimi olumsuz etkileyen başta kuraklıklar, göçebe aşiretlerin baskıları, çekirge istilaları, salgın hastalıklar gibi birçok mesele kıtlıklara zemin hazırlamıştır. Özellikle yüzyıl boyunca eksik olmayan asayişsizlikler kıtlığa neden olan bu olumsuzlukların etkilerini daha da artırmış hatta bunların etkilerini de aşarak kıtlığın sürekli hale gelmesinde katalizör görevi görmüştür.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Famines are one of the disasters that people have been most affected by since the past. These disasters, which have a large impact area in terms of their emergence and consequences, have affected the socio-economic structures of societies in every aspect. In this study, the famines that occurred in Diyarbekir in the 19th century were examined in the context of their causes and consequences. In addition, in order to better understand the subject, the resources of social welfare, especially agriculture, as well as transportation and communication opportunities in Diyarbekir during this period were evaluated. Other topics discussed in the study are how famines affected the social structure in 19th century Diyarbekir and what the government's strategies were to combat famines.
Famines are the common result of many negativities. Therefore, in this study, the famines that occurred in Diyarbekir in the 19th century were discussed together with the local issues of the period, especially the disorder. For this reason, local sources such as Ottoman archive documents, consular reports, Diyarbekir Vilayet Newspaper were analyzed. In addition, the books written by the travelers who came to Diyarbekir and some authors of the period are also the main sources of this study.
According to the results of this study, the inadequacy of transportation facilities in Diyarbekir in the 19th century made the supply of consumer goods completely dependent on the local. In this period, as in many parts of Anatolia, as the nutrition was largely dependent on wheat in Diyarbekir, many issues such as droughts, pressure of nomadic tribes, infestation of locust, epidemic diseases, which adversely affected agricultural production, paved the way for famines. In particular, the constant insecurity throughout the century increased the effects of these negativities that caused famine and even surpassed their effects and acted as a catalyst for the famine to become permanent.
Uploads
Papers by sabri mengirkaon
toplumların kaderine tesir eden olayların başında
gelmektedir. Tarihçiler tarafından uzun zamandan
beri göz ardı edilen bu olgu, günümüzde üzerinde
önemle durulan meselelerden birisi haline
gelmiştir. Bu doğal afetlerden birisi olan kıtlıklar,
toplumların hayatlarını derinden etkilemiştir. 19.
yüzyılda Osmanlı coğrafyasında pek çok kıtlık
meydana gelmiştir. Diyarbakır’da meydana gelen
kıtlıklar etki ve sonuçları bakımından bu kıtlıklar
içerisinde önemli bir yer tutmaktadır.
19. yüzyıl aynı zamanda, sosyal devlet anlayışının
Osmanlı’da geliştiği bir dönemdir. Bu açıdan
bakıldığında, Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet
telakkisini ve gelişimini 19. yüzyıl Diyarbakır
kıtlıkları üzerinden incelemek mümkündür.
Bu çalışmada, 19. Yüzyıl Osmanlısında henüz
emekleme evresinde olan sosyal devlet anlayışı
ve bu anlayışa bağlı olarak devletin kıtlık afetleri
üzerinden kriz yönetme yöntemleri ele alınmıştır.
Books by sabri mengirkaon
Osmanlı taşrasında gazetelerin çıkarılması ise daha geç bir dönemde 1864 Vilayet Nizamnamesi’nden sonra mümkün olabilmiştir. Nizamnamenin yedinci maddesi her vilayette bir matbaanın kurulmasını, buradaki işleri yürütmesi için de mektupçuluk kurumunun ihdasını mümkün kılmıştır. Bu nizamname ile oluşturulan hukuki altyapı ve Kurt İsmail Paşa’nın çabaları sonucunda Diyarbekir Vilayet Matbaası 1869 yılından itibaren faaliyetlerine başlamıştır. Matbaanın faaliyete geçmesinden çok kısa bir süre sonra 1869 yılının ağustos ayında Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nin de ilk sayısı
yayınlanmıştır. Bazı dönemlerde sekteye uğramakla beraber sivil kişilere satıldığı 1931 yılına kadar yayın hayatına devam etmiş, bu yönüyle Anadolu’daki en uzun soluklu gazetelerden birisi olmuştur. Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nde merkezden gelen resmî yazılar dışında farklı başlıklar altında birçok konu ele alınmıştır. Bu başlıklardan birisi de Diyarbekir ve mülhakatındaki yerler ile ilgili haberlerin verildiği “vaka-yı vilayet” kısımlarıdır. Bu kısımda vilayet genelinde meydana gelen çeşitli meselelerin yanında imar faaliyetleri, afet ve doğa olayları, güvenlik meseleleri gibi konularda pek çok haber yayınlanmıştır. Bu çalışmada Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nde özellikle vaka-yı vilayet başlığı altında çıkan haberlerden hareketle 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Ergani ve çevresinin durumuna odaklanılmıştır. Bu amaca matuf olarak gazetenin elde bulunan yaklaşık beş yüz yetmiş sayısı incelenmiş, konumuz ile ilgili olan haberler tasniflenerek bir bağlam içerisinde açıklanmaya çalışılmıştır./In the Ottoman State, the idea of modernization of the state, which gained importance since the end of the 18th century, and the need for an official newspaper to be published for the dissemination of news both from abroad and within the country, as well as explaining the modernization move in the ongoing process to the public, following the general framework of the laws and regulations by the civil servants. Moreover, with the inspiration of Vaka-i Mısriyye, which was started to be published in Egypt in 1828, an official newspaper called Takvim-i Vekayi was started to be published in Istanbul in 1831. The publication of
newspapers in the Ottoman provinces became possible at a later
period, after the 1864 Provincial Regulations. The seventh article of the regulation made it possible to establish a printing house in each province and the establishment of letter writing institution, named mektupçu, to carry out the works there. As a result of the legal insfrastructure created by this regulation and the efforts of Kurt Ismail Pasha, Diyarbekir Provincial Printing House started its works in 1869. Shortly after the printing house became operational, the first issue of Diyarbekir Provincial Newspaper was published in August 1869. Although it could not be published in some periods, it continued its publication life until 1931, when it was sold to civilians, and this respect, it was one of the longest-running newspapers in Anatolia. In Diyarbekir Provincial Newspaper, many
issues were discussed under different headings, apart from the official articles from the capital. One of these titles is the events of province sections where news about Diyarbekir and the places in its annex are given. In this section, in addition to various issues occurring throughout the province, many news were published on issues such as zoning activities, disasters and natural events, security issues. This study focuses on the situation of Ergani and its annex at the end of the 19th century and the beginning of the 20th century, based on the news that appeared in Diyarbekir Vilayet Newspaper, especially under the title of events of province. For the purpose, approximately five hundred and seventy issues of the newspaper were examined, and the news related to Ergani and its neighbourhood were classified and tried to be explained in a context.
Öte yandan çok uzak coğrafyalar arasında cereyan eden ticaret yollarının üzerinde konumlanmak kentte refahı artırırken bazı olumsuzlukları da beraberinde getiriyordu. Bu olumsuzluklardan en önemlisi ise bu yollar boyunca sık sık meydana gelen salgın hastalıklardı. Ticari öneminin artmasıyla beraber Siverek’te özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında çok sayıda salgın hastalık meydana geldi. Bu hastalıkların başında kolera gelmektedir. İlk defa 1822 yılında ticaret yolları vasıtasıyla Osmanlı Devleti topraklarına ulaşan kolera mikrobu 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Anadolu’daki varlığını korudu. Hastalığın yayılmasında ticari güzergâhların önemini iyi kavramış olan Osmanlı Devleti, ticari canlılığı korumak ve hastalığın Anadolu içlerine yayılmasını engellemek noktasında Siverek ve diğer ticari güzergâh üzerinde bulunan kentlerde daha sıkı önlemler almaktaydı. Bu önlemler daha ziyade hastalığın Anadolu içlerine nihayetinde de imparatorluğun başkentine sirayetini engellemeye dönük olarak icra edilen karantinalar kurulması ve kordon uygulamalarıdır. Bu açıdan Siverek, devlet tarafından Anadolu’ya açılan kapı önünde bir merkez olarak kabul edilmiş ve en fazla önlem alınan yerlerden birisi olmuştur.
Bu çalışmada 19. yüzyılın ikinci yarısında Siverek’te meydana gelen kolera salgınlarının ortaya çıkışları ve etkileri başta Osmanlı Arşivi vesikaları olmak üzere yerel kaynaklar, yabancı devlet raporları, seyahatnameler ve ilgili literatür ışığında ortaya konulacaktır. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin tasavvurunda bulaşıcı hastalıklar açısından Siverek’in önemi ve çözüm pratikleri incelenecektir.
tarım, hayvancılık ve daha ziyade bu ürünlerin ticaretine dayanan bir devlettir.
Buna rağmen Osmanlı Devleti yakınçağlarda Avrupa’da meydana çıkan
birtakım tarımsal teknik ve teknolojik gelişmeleri, ekonomisinin bel kemiğini
oluşturan tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde tatbik edememiştir.
Özellikle 19. yüzyılda meydana gelen hayvan hastalıkları bütün Osmanlı
Coğrafyası’nda olduğu gibi Diyarbekir’de de hayvancılığı olumsuz
etkilemiştir. Özellikle bu dönemde görülen veba-i bakarî hastalığı Diyarbekir’de
binlerle ifade edilen miktarlarda sığırların ölümüne sebep olmuş
ve bu durum hem 19. yüzyılda Diyarbekir’de yapılan hayvancılığa hem de
Osmanlı Devleti’nin ekonomisine sert bir darbe vurmuştur.
Bu çalışmada 19. yüzyılın son çeyreğinde Diyarbekir’de meydana
gelen veba-i bakarî hastalığı incelenecektir. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin
içerisinde bulunmuş olduğu ekonomik koşullar kısaca incelenecek,
hayvancılığın Osmanlı Devleti ve Osmanlı’nın kent ekonomisi üzerindeki
önemine değinilecektir.
Çalışmada üzerinde durulan diğer bir sorunsal da; Osmanlı Devleti’nin
hem merkezi idare hem de yerel idare bağlamında veba-i bakarî karşısında
ortaya koymuş olduğu afetle mücadele metotları ve bu metotların
sonuçlarıdır. Bu minvalde veba-i bakarî hastalığı ile yakından ilişkili olan
Osmanlı Devleti’nde veterinerlik mesleğine değinilecek ve Avrupa’da bu
mesleğin inkişafı ile Osmanlı Devleti’ndeki durumu incelenecektir. Bunun
yanında Osmanlı Devleti’nin veba-i bakarî ile ilgili aldığı önlemler ve bunların
sonuçları incelenecektir.
*** *** *** ***
The Ottoman state, which covered a very wide area, was a state
whose economy was based on agriculture, animal husbandry and to an even
greater extent on the trade of agricultural and animal products. Although
these activities were the mainstay of its economy, the Ottoman state did not
succeed in applying to them the wide range of technical and technological
developments that had taken place in Europe.
Especially the animal diseases that in the 19. century appeared in Diyarbekir,
just as they did in the entire Ottoman state, had a negative effect
on animal husbandry. In particular the rinderpest disease, which occurred in
this period, caused the death of thousands of cattle and dealt a harsh blow
both to animal husbandry in Diyarbekir and to the economy of the Ottoman
state.
In this article we will study the rinderpest disease that occurred in
Diyarbekir in the last quarter of the 19th century. Investigating the economic
conditions of the Ottoman state, we will cast a quick look on the importance
of animal husbandry for the Ottoman state and the Ottoman urban economy.
After establishing the chronology of the rinderpest disease, we will focus on
the effect that it had on the animals. Then we will make a few rough estimates
about the spread of the disease to the Ottoman state and to Diyarbekir.
In our article we will attempt to delineate another issue as well: the
methods of fighting catastrophes that the Ottoman state applied against rinderpest
in the context of both central administration and local administration
and the results of these methods. Here we will focus on the veterinary profession
in the Ottoman state, which closely concerned itself with rinderpest,
and we will investigate the condition of this profession in the Ottoman state
together with its establishment in Europe. Besides, we will attempt to study
all measures that the Ottoman state had taken concerning rinderpest and the
effectivity of these measures.
Conference Presentations by sabri mengirkaon
Thesis Chapters by sabri mengirkaon
Kıtlıklar, ortaya çıkışları itibariyle birçok olumsuzluğun müşterek sonuçlarıdır. Dolayısıyla bu çalışmada 19. yüzyıl Diyarbekir’inde meydana gelen kıtlıklar, başta asayişsizlik olmak üzere dönemin yerel meseleleri ile beraber ele alınmıştır. Bu nedenle Osmanlı arşiv belgeleri, konsolosluk raporları, Diyarbekir Vilayet Gazetesi gibi yerel kaynaklar analiz edilmiştir. Ayrıca Diyarbekir’e gelen seyyahların ve dönemin bazı müelliflerinin yazdıkları kitaplar da bu çalışmanın ana kaynaklarındandır.
Bu çalışmanın sonuçlarına göre 19. yüzyılda Diyarbekir’de ulaşım ve taşıma imkânlarının yetersizliği tüketim maddelerinin teminini tamamen yerele bağımlı hale getirmiştir. Bu dönemde Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Diyarbekir’de de iaşe büyük oranda buğdaya bağlı olduğundan, tarımsal üretimi olumsuz etkileyen başta kuraklıklar, göçebe aşiretlerin baskıları, çekirge istilaları, salgın hastalıklar gibi birçok mesele kıtlıklara zemin hazırlamıştır. Özellikle yüzyıl boyunca eksik olmayan asayişsizlikler kıtlığa neden olan bu olumsuzlukların etkilerini daha da artırmış hatta bunların etkilerini de aşarak kıtlığın sürekli hale gelmesinde katalizör görevi görmüştür.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Famines are one of the disasters that people have been most affected by since the past. These disasters, which have a large impact area in terms of their emergence and consequences, have affected the socio-economic structures of societies in every aspect. In this study, the famines that occurred in Diyarbekir in the 19th century were examined in the context of their causes and consequences. In addition, in order to better understand the subject, the resources of social welfare, especially agriculture, as well as transportation and communication opportunities in Diyarbekir during this period were evaluated. Other topics discussed in the study are how famines affected the social structure in 19th century Diyarbekir and what the government's strategies were to combat famines.
Famines are the common result of many negativities. Therefore, in this study, the famines that occurred in Diyarbekir in the 19th century were discussed together with the local issues of the period, especially the disorder. For this reason, local sources such as Ottoman archive documents, consular reports, Diyarbekir Vilayet Newspaper were analyzed. In addition, the books written by the travelers who came to Diyarbekir and some authors of the period are also the main sources of this study.
According to the results of this study, the inadequacy of transportation facilities in Diyarbekir in the 19th century made the supply of consumer goods completely dependent on the local. In this period, as in many parts of Anatolia, as the nutrition was largely dependent on wheat in Diyarbekir, many issues such as droughts, pressure of nomadic tribes, infestation of locust, epidemic diseases, which adversely affected agricultural production, paved the way for famines. In particular, the constant insecurity throughout the century increased the effects of these negativities that caused famine and even surpassed their effects and acted as a catalyst for the famine to become permanent.
toplumların kaderine tesir eden olayların başında
gelmektedir. Tarihçiler tarafından uzun zamandan
beri göz ardı edilen bu olgu, günümüzde üzerinde
önemle durulan meselelerden birisi haline
gelmiştir. Bu doğal afetlerden birisi olan kıtlıklar,
toplumların hayatlarını derinden etkilemiştir. 19.
yüzyılda Osmanlı coğrafyasında pek çok kıtlık
meydana gelmiştir. Diyarbakır’da meydana gelen
kıtlıklar etki ve sonuçları bakımından bu kıtlıklar
içerisinde önemli bir yer tutmaktadır.
19. yüzyıl aynı zamanda, sosyal devlet anlayışının
Osmanlı’da geliştiği bir dönemdir. Bu açıdan
bakıldığında, Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet
telakkisini ve gelişimini 19. yüzyıl Diyarbakır
kıtlıkları üzerinden incelemek mümkündür.
Bu çalışmada, 19. Yüzyıl Osmanlısında henüz
emekleme evresinde olan sosyal devlet anlayışı
ve bu anlayışa bağlı olarak devletin kıtlık afetleri
üzerinden kriz yönetme yöntemleri ele alınmıştır.
Osmanlı taşrasında gazetelerin çıkarılması ise daha geç bir dönemde 1864 Vilayet Nizamnamesi’nden sonra mümkün olabilmiştir. Nizamnamenin yedinci maddesi her vilayette bir matbaanın kurulmasını, buradaki işleri yürütmesi için de mektupçuluk kurumunun ihdasını mümkün kılmıştır. Bu nizamname ile oluşturulan hukuki altyapı ve Kurt İsmail Paşa’nın çabaları sonucunda Diyarbekir Vilayet Matbaası 1869 yılından itibaren faaliyetlerine başlamıştır. Matbaanın faaliyete geçmesinden çok kısa bir süre sonra 1869 yılının ağustos ayında Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nin de ilk sayısı
yayınlanmıştır. Bazı dönemlerde sekteye uğramakla beraber sivil kişilere satıldığı 1931 yılına kadar yayın hayatına devam etmiş, bu yönüyle Anadolu’daki en uzun soluklu gazetelerden birisi olmuştur. Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nde merkezden gelen resmî yazılar dışında farklı başlıklar altında birçok konu ele alınmıştır. Bu başlıklardan birisi de Diyarbekir ve mülhakatındaki yerler ile ilgili haberlerin verildiği “vaka-yı vilayet” kısımlarıdır. Bu kısımda vilayet genelinde meydana gelen çeşitli meselelerin yanında imar faaliyetleri, afet ve doğa olayları, güvenlik meseleleri gibi konularda pek çok haber yayınlanmıştır. Bu çalışmada Diyarbekir Vilayet Gazetesi’nde özellikle vaka-yı vilayet başlığı altında çıkan haberlerden hareketle 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında Ergani ve çevresinin durumuna odaklanılmıştır. Bu amaca matuf olarak gazetenin elde bulunan yaklaşık beş yüz yetmiş sayısı incelenmiş, konumuz ile ilgili olan haberler tasniflenerek bir bağlam içerisinde açıklanmaya çalışılmıştır./In the Ottoman State, the idea of modernization of the state, which gained importance since the end of the 18th century, and the need for an official newspaper to be published for the dissemination of news both from abroad and within the country, as well as explaining the modernization move in the ongoing process to the public, following the general framework of the laws and regulations by the civil servants. Moreover, with the inspiration of Vaka-i Mısriyye, which was started to be published in Egypt in 1828, an official newspaper called Takvim-i Vekayi was started to be published in Istanbul in 1831. The publication of
newspapers in the Ottoman provinces became possible at a later
period, after the 1864 Provincial Regulations. The seventh article of the regulation made it possible to establish a printing house in each province and the establishment of letter writing institution, named mektupçu, to carry out the works there. As a result of the legal insfrastructure created by this regulation and the efforts of Kurt Ismail Pasha, Diyarbekir Provincial Printing House started its works in 1869. Shortly after the printing house became operational, the first issue of Diyarbekir Provincial Newspaper was published in August 1869. Although it could not be published in some periods, it continued its publication life until 1931, when it was sold to civilians, and this respect, it was one of the longest-running newspapers in Anatolia. In Diyarbekir Provincial Newspaper, many
issues were discussed under different headings, apart from the official articles from the capital. One of these titles is the events of province sections where news about Diyarbekir and the places in its annex are given. In this section, in addition to various issues occurring throughout the province, many news were published on issues such as zoning activities, disasters and natural events, security issues. This study focuses on the situation of Ergani and its annex at the end of the 19th century and the beginning of the 20th century, based on the news that appeared in Diyarbekir Vilayet Newspaper, especially under the title of events of province. For the purpose, approximately five hundred and seventy issues of the newspaper were examined, and the news related to Ergani and its neighbourhood were classified and tried to be explained in a context.
Öte yandan çok uzak coğrafyalar arasında cereyan eden ticaret yollarının üzerinde konumlanmak kentte refahı artırırken bazı olumsuzlukları da beraberinde getiriyordu. Bu olumsuzluklardan en önemlisi ise bu yollar boyunca sık sık meydana gelen salgın hastalıklardı. Ticari öneminin artmasıyla beraber Siverek’te özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında çok sayıda salgın hastalık meydana geldi. Bu hastalıkların başında kolera gelmektedir. İlk defa 1822 yılında ticaret yolları vasıtasıyla Osmanlı Devleti topraklarına ulaşan kolera mikrobu 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Anadolu’daki varlığını korudu. Hastalığın yayılmasında ticari güzergâhların önemini iyi kavramış olan Osmanlı Devleti, ticari canlılığı korumak ve hastalığın Anadolu içlerine yayılmasını engellemek noktasında Siverek ve diğer ticari güzergâh üzerinde bulunan kentlerde daha sıkı önlemler almaktaydı. Bu önlemler daha ziyade hastalığın Anadolu içlerine nihayetinde de imparatorluğun başkentine sirayetini engellemeye dönük olarak icra edilen karantinalar kurulması ve kordon uygulamalarıdır. Bu açıdan Siverek, devlet tarafından Anadolu’ya açılan kapı önünde bir merkez olarak kabul edilmiş ve en fazla önlem alınan yerlerden birisi olmuştur.
Bu çalışmada 19. yüzyılın ikinci yarısında Siverek’te meydana gelen kolera salgınlarının ortaya çıkışları ve etkileri başta Osmanlı Arşivi vesikaları olmak üzere yerel kaynaklar, yabancı devlet raporları, seyahatnameler ve ilgili literatür ışığında ortaya konulacaktır. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin tasavvurunda bulaşıcı hastalıklar açısından Siverek’in önemi ve çözüm pratikleri incelenecektir.
tarım, hayvancılık ve daha ziyade bu ürünlerin ticaretine dayanan bir devlettir.
Buna rağmen Osmanlı Devleti yakınçağlarda Avrupa’da meydana çıkan
birtakım tarımsal teknik ve teknolojik gelişmeleri, ekonomisinin bel kemiğini
oluşturan tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde tatbik edememiştir.
Özellikle 19. yüzyılda meydana gelen hayvan hastalıkları bütün Osmanlı
Coğrafyası’nda olduğu gibi Diyarbekir’de de hayvancılığı olumsuz
etkilemiştir. Özellikle bu dönemde görülen veba-i bakarî hastalığı Diyarbekir’de
binlerle ifade edilen miktarlarda sığırların ölümüne sebep olmuş
ve bu durum hem 19. yüzyılda Diyarbekir’de yapılan hayvancılığa hem de
Osmanlı Devleti’nin ekonomisine sert bir darbe vurmuştur.
Bu çalışmada 19. yüzyılın son çeyreğinde Diyarbekir’de meydana
gelen veba-i bakarî hastalığı incelenecektir. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin
içerisinde bulunmuş olduğu ekonomik koşullar kısaca incelenecek,
hayvancılığın Osmanlı Devleti ve Osmanlı’nın kent ekonomisi üzerindeki
önemine değinilecektir.
Çalışmada üzerinde durulan diğer bir sorunsal da; Osmanlı Devleti’nin
hem merkezi idare hem de yerel idare bağlamında veba-i bakarî karşısında
ortaya koymuş olduğu afetle mücadele metotları ve bu metotların
sonuçlarıdır. Bu minvalde veba-i bakarî hastalığı ile yakından ilişkili olan
Osmanlı Devleti’nde veterinerlik mesleğine değinilecek ve Avrupa’da bu
mesleğin inkişafı ile Osmanlı Devleti’ndeki durumu incelenecektir. Bunun
yanında Osmanlı Devleti’nin veba-i bakarî ile ilgili aldığı önlemler ve bunların
sonuçları incelenecektir.
*** *** *** ***
The Ottoman state, which covered a very wide area, was a state
whose economy was based on agriculture, animal husbandry and to an even
greater extent on the trade of agricultural and animal products. Although
these activities were the mainstay of its economy, the Ottoman state did not
succeed in applying to them the wide range of technical and technological
developments that had taken place in Europe.
Especially the animal diseases that in the 19. century appeared in Diyarbekir,
just as they did in the entire Ottoman state, had a negative effect
on animal husbandry. In particular the rinderpest disease, which occurred in
this period, caused the death of thousands of cattle and dealt a harsh blow
both to animal husbandry in Diyarbekir and to the economy of the Ottoman
state.
In this article we will study the rinderpest disease that occurred in
Diyarbekir in the last quarter of the 19th century. Investigating the economic
conditions of the Ottoman state, we will cast a quick look on the importance
of animal husbandry for the Ottoman state and the Ottoman urban economy.
After establishing the chronology of the rinderpest disease, we will focus on
the effect that it had on the animals. Then we will make a few rough estimates
about the spread of the disease to the Ottoman state and to Diyarbekir.
In our article we will attempt to delineate another issue as well: the
methods of fighting catastrophes that the Ottoman state applied against rinderpest
in the context of both central administration and local administration
and the results of these methods. Here we will focus on the veterinary profession
in the Ottoman state, which closely concerned itself with rinderpest,
and we will investigate the condition of this profession in the Ottoman state
together with its establishment in Europe. Besides, we will attempt to study
all measures that the Ottoman state had taken concerning rinderpest and the
effectivity of these measures.
Kıtlıklar, ortaya çıkışları itibariyle birçok olumsuzluğun müşterek sonuçlarıdır. Dolayısıyla bu çalışmada 19. yüzyıl Diyarbekir’inde meydana gelen kıtlıklar, başta asayişsizlik olmak üzere dönemin yerel meseleleri ile beraber ele alınmıştır. Bu nedenle Osmanlı arşiv belgeleri, konsolosluk raporları, Diyarbekir Vilayet Gazetesi gibi yerel kaynaklar analiz edilmiştir. Ayrıca Diyarbekir’e gelen seyyahların ve dönemin bazı müelliflerinin yazdıkları kitaplar da bu çalışmanın ana kaynaklarındandır.
Bu çalışmanın sonuçlarına göre 19. yüzyılda Diyarbekir’de ulaşım ve taşıma imkânlarının yetersizliği tüketim maddelerinin teminini tamamen yerele bağımlı hale getirmiştir. Bu dönemde Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Diyarbekir’de de iaşe büyük oranda buğdaya bağlı olduğundan, tarımsal üretimi olumsuz etkileyen başta kuraklıklar, göçebe aşiretlerin baskıları, çekirge istilaları, salgın hastalıklar gibi birçok mesele kıtlıklara zemin hazırlamıştır. Özellikle yüzyıl boyunca eksik olmayan asayişsizlikler kıtlığa neden olan bu olumsuzlukların etkilerini daha da artırmış hatta bunların etkilerini de aşarak kıtlığın sürekli hale gelmesinde katalizör görevi görmüştür.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Famines are one of the disasters that people have been most affected by since the past. These disasters, which have a large impact area in terms of their emergence and consequences, have affected the socio-economic structures of societies in every aspect. In this study, the famines that occurred in Diyarbekir in the 19th century were examined in the context of their causes and consequences. In addition, in order to better understand the subject, the resources of social welfare, especially agriculture, as well as transportation and communication opportunities in Diyarbekir during this period were evaluated. Other topics discussed in the study are how famines affected the social structure in 19th century Diyarbekir and what the government's strategies were to combat famines.
Famines are the common result of many negativities. Therefore, in this study, the famines that occurred in Diyarbekir in the 19th century were discussed together with the local issues of the period, especially the disorder. For this reason, local sources such as Ottoman archive documents, consular reports, Diyarbekir Vilayet Newspaper were analyzed. In addition, the books written by the travelers who came to Diyarbekir and some authors of the period are also the main sources of this study.
According to the results of this study, the inadequacy of transportation facilities in Diyarbekir in the 19th century made the supply of consumer goods completely dependent on the local. In this period, as in many parts of Anatolia, as the nutrition was largely dependent on wheat in Diyarbekir, many issues such as droughts, pressure of nomadic tribes, infestation of locust, epidemic diseases, which adversely affected agricultural production, paved the way for famines. In particular, the constant insecurity throughout the century increased the effects of these negativities that caused famine and even surpassed their effects and acted as a catalyst for the famine to become permanent.