Papers by Büşra Arslan Meçin

Darulhadis islamî araştırmalar dergisi, Jun 16, 2024
In this paper I describe the nature and scope of the concept ‘sunna’ in progressive Muslim though... more In this paper I describe the nature and scope of the concept ‘sunna’ in progressive Muslim thought. I argue that, unlike the hadith-based concept of sunna found in classical Islam, the concept of sunna in progressive Islam has strong affinities with how that concept was understood during the formative period of Islamic thought. In this respect, I show that the concept of sunna in progressive Islam operates within a broad contextualist and rationalist approach to Islamic theology and ethics, that it is a general ethico-behavioural embodied concept. It is not viewed as a source of Islamic belief, nor is it considered a form of unrecited revelation - although, for hermeneutical purposes, it exists in an organic and symbiotic relationship with the Qur’an. In the last section, I discuss several concrete implications this approach to the concept of sunna has in progressive Islam, doing away with many norms, values, and practices that have been associated with the concept in classical Islamic law/ethics, such as those pertaining to family and criminal law. With respect to this, I highlight how a progressive Muslim approach to normative sunna enables the Islamic interpretive tradition to shed ethically and epistemologically outdated norms, values, and practices that have often been defended on the basis of a concept of sunna that operates within the hermeneutical confines of classical Islamic theology and Islamic legal theory.

Şarkiyat : ilmi araştırmalar dergisi, Dec 31, 2019
Bu çalışmanın konusu "İşrak okulu kurucusu Şihâbüddin Sühreverdî, İbnü'l-Arabî ve Molla Sadrâ'da ... more Bu çalışmanın konusu "İşrak okulu kurucusu Şihâbüddin Sühreverdî, İbnü'l-Arabî ve Molla Sadrâ'da Varlık Düşüncesi"dir. Nitekim varlık düşüncesi, İslam düşünce tarihinin önemli konuları arasında yer almış bu nedenle hem âriflerin hem de filozofların üzerinde en çok tartıştıkları meselelerden biri olmuştur.Varlık-mahiyet, ilk varlık, varlığın ebediliği, zorunluluğu gibi varlık problemini ilgilendiren konular mutasavvıfların yanı sıra islam filozoflarının da en çok tartıştığı konular arasında yer almaktadır. Çalışma, bu üç arifin temel eserlerinde önemli bir yer kaplayan varlık ile ilgili düşüncelerinden hareketle ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, din ve düşünce tarihinin önemli konusu olan ve özellikle felsefe ve tasavvufun ana konuları arasında kabul edilen "varlık" hakkında bu üç arifin birbirini besleyen düşüncelerine ışık tutacak özgün bir metin ortaya koymaktır. Bu çalışmayla; adı geçen her üç arifin de varlığın birliğine inandığı, hakikî varoluşa yalnızca yegâne varlık olan Allah'ın sahip olduğu, Allah dışındaki varlıkların esasen mecazî bir varoluşa sahip oldukları ve mecazî varlıkların tamamının ise sahip oldukları varoluşla yalnızca Allah'ın taşan ve yansıyan hakikî varlığının işaret ve görüngüleri olduğu sonucuna varılmıştır.
Mesned ilahiyat araştırmaları dergisi, Dec 31, 2020
Bu Makalenin intihal içermediği benzerlik tarama programlarıyla teyit edilmiştir. / The similarit... more Bu Makalenin intihal içermediği benzerlik tarama programlarıyla teyit edilmiştir. / The similarity that this article does not contain plagiarism, has been confirmed by plagiarism checker programs.

Öz Çalışmanın konusu irfanî geleneğin on beşinci yüzyıldaki önemli temsilcilerinden ve aynı zaman... more Öz Çalışmanın konusu irfanî geleneğin on beşinci yüzyıldaki önemli temsilcilerinden ve aynı zamanda İbnü'l-Arabî'nin takipçilerinden biri olan İbn Türke'nin varlık mertebelerine dair görüşleridir. Konu, İbn Türke'nin varlık ve varlığın mertebeleri ile ilgili düşüncelerinden hareketle hazırlanmıştır. Birincil kaynakların esas alındığı bu çalışmada, İbn Türke ve Ekberî geleneğin önemli temsilcilerinin eserlerine müracaat edilmiştir. Çalışmanın amacı, felsefe ve kelâmın yanı sıra tasavvuf felsefesinin en önemli konularından biri olan varlık düşüncesi ve varlık mertebelerini İbn Türke'nin görüşleri çerçevesinde ele alarak âlemdeki varoluşun hakikatinin ne olduğu, insanoğlunun özünün nereden geldiği gibi temel sorulara cevap olabilecek özgün bir çalışma ortaya koymaktır. Bu çalışmayla; varlığın bir ve tek hakikat olduğu, Hak'tan feyz ederek görünür âlemde ortaya çıkan her şeyin O'nun isim ve sıfatlarının tecellisi olduğu, her ne kadar Hak'tan ayrıymış gibi görünse de aslında Hakk'a doğru sonsuz bir dönüş içerisinde olduğu, dolayısıyla tek varlıktan kaynaklı çok sayıda varlığın esasen yokluğa mahkûm olduğu ve asıl varlığın Allah olduğu sonucuna varılmıştır.

e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2018
Bu çalışmanın konusu Sühreverdî'nin "Fi Hakikati'l-Aşk" veya "Mûnisu'l Uşşâk" isimli sembolik-irf... more Bu çalışmanın konusu Sühreverdî'nin "Fi Hakikati'l-Aşk" veya "Mûnisu'l Uşşâk" isimli sembolik-irfânî risâlesinin tahlilidir. Farsça yazılmış bu risâle Sühreveredi'nin en uzun irfânî risâlesi olarak sembolik bir hazine kabul edilir. Risâle, Hakk'ın yarattığı ilk varlık olan akıl ve aklın hüsn, aşk ve hüzün olmak üzere üç özelliğiyle başlar. İlerleyen bölümlerde akıl Âdeme ya da insana dönüşür ve bu üç aklanî özelliğin insan bedenine nasıl girdiği sembolik anlatılarla açıklanır. Artık hüsn Yusuf'a, aşk Züleyha'ya ve hüzün Yakup'a dönüşerek insandaki üç boyutlu yapının derinliği ve vazgeçilmezliği işlenir. Risâlede geçen grift sembolik ifadelerin şifreleri çözülerek ve açıklanarak Sühreverdî'nin insan ve insanî özelliklere dair yaptığı derin tahlillerin anlaşılması hedeflenmektedir. Bu çalışmayla, Sühreverdî'nin akıl sahibi insana ve oldukça önemli üç boyutu olan güzellik, aşk ve üzüntüye dair bakış açısını ortaya koyarak insanın kendisini daha iyi tanımasına katkı sağlamak öngörülmektedir.

Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2023
Bu çalışmanın konusu, tasavvuf anlayışında İbnü'l-Arabî tarafından varlığın kaynağı olarak ileri ... more Bu çalışmanın konusu, tasavvuf anlayışında İbnü'l-Arabî tarafından varlığın kaynağı olarak ileri sürülen tanrısal soluk veya Nefes-i Rahmanî tasavvurunu incelemek ve değerlendirmektir. Daha çok İbnü'l-Arabî ve öğrencilerinin eserlerindeki düşüncelerinin esas alındığı bu çalışmanın amacı soyuttan somuta diğer bir ifadeyle bâtından zâhire doğru tezahür etmeye başlayan varlık ve varlık mertebelerini tanrısal soluk olan Nefes-i Rahmanî ile izah etmektir. Çalışmada, tasavvufun önemli konularından biri olan varlık, Hak ve halk arasındaki irtibat, yaratma faaliyeti ve tecellî gibi konular İbnü'l-Arabî tarafından Rahman'ın nefesiyle izah edilerek tüm mevcudatın aynı nefesten çıktığı görülecektir. Bu anlayışa göre, yüce Allah'ın zâtı, "Bir'den ancak bir çıkar" hükmüne göre tecelli ettiğinde, O'nun tek tecellisi engin rahmetinin bir neticesi olarak ortaya çıkar ve bu tek tecellî mertebeler şeklinde çoğalarak âlem meydana gelir. Nefes-i Rahmanî olarak görülen bu tecellî, kelamın ve konuşmanın kaynağı olan insan nefesiyle sembolize edilmiştir. Buna göre, insan nefesiyle ilişkisinde görüldüğü gibi varlık âlemindeki varlıklar da Rahman'ın nefes vermesiyle surete bürünmüştür. Rahman'ın nefesi ile varlıklar arasındaki bu irtibatın keyfiyetinin anlaşılması amacıyla özellikle insan nefesi örneğine dikkat çekilmiştir. Bu örnekte, tıpkı insan nefesinin bizzat harflere ve kelimelere dönüştüğü ya da insan nefesinin bu kelime ve sözcüklerin kaynağı veya yaratıcısı olduğu gibi, Hak Teâlâ'dan taşan Rahmanî nefesin de tüm kelimelere, sözlere, vahiylere ve son tahlilde bütün varlıklara kaynaklık eden yaratıcı sebep olduğu anlaşılmıştır. Aynı şekilde Rahman'ın nefes almasıyla da kesret halindeki varlıklar yeniden Rahman'a doğru çekilmiş, O'nda birleşmiş ve böylece vahdete ulaşmıştır. Kesretten vahdete doğru varlıkların iniş kavsiyle ortaya çıkan ve zamanı gelince yeniden çokluktan birliğe doğru yükseliş kavsiyle fena olan varlık dairesi veya başlangıç-son çarkı ya da varlık döngüsünün hareket ettiricisinin Nefes-i Rahmanî olduğu fark edilmiştir. Bu çalışmada, Rahman'ın nefes vermesiyle bütün varlıkların tezahür ettikleri ve yeniden Rahman'ın nefes almasıyla bu varlıkların asıl kaynaklarına döndükleri, böylece yaradılışın başlangıcından sonuna kadar varlık dairesinin bir bütün meydana geldiği anlaşılmıştır. Çalışmanın sonunda, bütün varoluşun her daim taşan bir "tanrısal soluk" ile ayakta kaldığı ve âlemdeki hareket ve sürekliliğin bu ilahî nefha sayesinde varlığını sürdürdüğü sonucuna varılmıştır.
Bu makale, iThenticate aracılığıyla taranmış ve intihal tespit edilmemiştir. This article, has be... more Bu makale, iThenticate aracılığıyla taranmış ve intihal tespit edilmemiştir. This article, has been scanned by iThenticate and no plagiarism has been detected.

e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2019
Bu çalışmanın konusu "İşrak okulu kurucusu Şihâbüddin Sühreverdî, İbnü'l-Arabî ve Molla Sadrâ'da ... more Bu çalışmanın konusu "İşrak okulu kurucusu Şihâbüddin Sühreverdî, İbnü'l-Arabî ve Molla Sadrâ'da Varlık Düşüncesi"dir. Nitekim varlık düşüncesi, İslam düşünce tarihinin önemli konuları arasında yer almış bu nedenle hem âriflerin hem de filozofların üzerinde en çok tartıştıkları meselelerden biri olmuştur.Varlık-mahiyet, ilk varlık, varlığın ebediliği, zorunluluğu gibi varlık problemini ilgilendiren konular mutasavvıfların yanı sıra islam filozoflarının da en çok tartıştığı konular arasında yer almaktadır. Çalışma, bu üç arifin temel eserlerinde önemli bir yer kaplayan varlık ile ilgili düşüncelerinden hareketle ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, din ve düşünce tarihinin önemli konusu olan ve özellikle felsefe ve tasavvufun ana konuları arasında kabul edilen "varlık" hakkında bu üç arifin birbirini besleyen düşüncelerine ışık tutacak özgün bir metin ortaya koymaktır. Bu çalışmayla; adı geçen her üç arifin de varlığın birliğine inandığı, hakikî varoluşa yalnızca yegâne varlık olan Allah'ın sahip olduğu, Allah dışındaki varlıkların esasen mecazî bir varoluşa sahip oldukları ve mecazî varlıkların tamamının ise sahip oldukları varoluşla yalnızca Allah'ın taşan ve yansıyan hakikî varlığının işaret ve görüngüleri olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu çalışmanın konusu Sühreverdî'nin "Fi Hakikati'l-Aşk" veya "Mûnisu'l Uşşâk" isimli sembolik-irf... more Bu çalışmanın konusu Sühreverdî'nin "Fi Hakikati'l-Aşk" veya "Mûnisu'l Uşşâk" isimli sembolik-irfânî risâlesinin tahlilidir. Farsça yazılmış bu risâle Sühreveredi'nin en uzun irfânî risâlesi olarak sembolik bir hazine kabul edilir. Risâle, Hakk'ın yarattığı ilk varlık olan akıl ve aklın hüsn, aşk ve hüzün olmak üzere üç özelliğiyle başlar. İlerleyen bölümlerde akıl Âdeme ya da insana dönüşür ve bu üç aklanî özelliğin insan bedenine nasıl girdiği sembolik anlatılarla açıklanır. Artık hüsn Yusuf'a, aşk Züleyha'ya ve hüzün Yakup'a dönüşerek insandaki üç boyutlu yapının derinliği ve vazgeçilmezliği işlenir. Risâlede geçen grift sembolik ifadelerin şifreleri çözülerek ve açıklanarak Sühreverdî'nin insan ve insanî özelliklere dair yaptığı derin tahlillerin anlaşılması hedeflenmektedir. Bu çalışmayla, Sühreverdî'nin akıl sahibi insana ve oldukça önemli üç boyutu olan güzellik, aşk ve üzüntüye dair bakış açısını ortaya koyarak insanın kendisini daha iyi tanımasına katkı sağlamak öngörülmektedir.
Bu Makalenin intihal içermediği benzerlik tarama programlarıyla teyit edilmiştir. / The similarit... more Bu Makalenin intihal içermediği benzerlik tarama programlarıyla teyit edilmiştir. / The similarity that this article does not contain plagiarism, has been confirmed by plagiarism checker programs.

Öz Çalışmanın konusu irfanî geleneğin on beşinci yüzyıldaki önemli temsilcilerinden ve aynı zaman... more Öz Çalışmanın konusu irfanî geleneğin on beşinci yüzyıldaki önemli temsilcilerinden ve aynı zamanda İbnü'l-Arabî'nin takipçilerinden biri olan İbn Türke'nin varlık mertebelerine dair görüşleridir. Konu, İbn Türke'nin varlık ve varlığın mertebeleri ile ilgili düşüncelerinden hareketle hazırlanmıştır. Birincil kaynakların esas alındığı bu çalışmada, İbn Türke ve Ekberî geleneğin önemli temsilcilerinin eserlerine müracaat edilmiştir. Çalışmanın amacı, felsefe ve kelâmın yanı sıra tasavvuf felsefesinin en önemli konularından biri olan varlık düşüncesi ve varlık mertebelerini İbn Türke'nin görüşleri çerçevesinde ele alarak âlemdeki varoluşun hakikatinin ne olduğu, insanoğlunun özünün nereden geldiği gibi temel sorulara cevap olabilecek özgün bir çalışma ortaya koymaktır. Bu çalışmayla; varlığın bir ve tek hakikat olduğu, Hak'tan feyz ederek görünür âlemde ortaya çıkan her şeyin O'nun isim ve sıfatlarının tecellisi olduğu, her ne kadar Hak'tan ayrıymış gibi görünse de aslında Hakk'a doğru sonsuz bir dönüş içerisinde olduğu, dolayısıyla tek varlıktan kaynaklı çok sayıda varlığın esasen yokluğa mahkûm olduğu ve asıl varlığın Allah olduğu sonucuna varılmıştır.
Uploads
Papers by Büşra Arslan Meçin